$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

CUMARTESİ ANNELERİ’NDEN, TORUNLARI’NA KESİNTİSİZ MÜCADELE[*]

  SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER   “İşkence et, çal, tecavüz et ve öldür. Sonra özür dile, affedilecektir.” [1]   Yıllardır her Cumartesi inatl...


 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“İşkence et, çal, tecavüz et ve öldür.

Sonra özür dile, affedilecektir.”[1]

 

Yıllardır her Cumartesi inatla soruyorlar: “Çocuğum nerede?” 

Devlete, hükümete, askere, hukuka, sisteme, size/ bize hepimize soruyorlar: “Çocuğumu kim kaybetti, nerede?”

Sahi onların çocukları nerede? 

Onlar çocukları kaybedilen anneler, sevdikleri çalınan insanlar... Kalbi yaralı, gözleri nemli, itirazları ve öfkeleriyle vazgeçmeyen yaslı insanlar... 

Onlar coğrafyamıza acının ve direncin kan çiçekleri…

“Coğrafyamız” deyince hatırlatmadan geçmeyelim: “İHD verilerine göre Türkiye’de 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında 946 kişi yargısız infaz sonucu yaşamını yitirmiş, 1127 kişi yaralanmıştır.”[2]

Yargısız infaz ve kayıp(lar) coğrafyamızda en çok telaffuz etmek zorunda bırakıldığımız kavramlarken; biraz gerilere dönersek: Tarih 20 Mart 1995... Eve dönmesi beklenen Hasan Ocak’tan 55 gün boyunca haber alınamadı. Ardından geçen süreçte Ocak’ın işkence edilmiş bedeninin kimsesizler mezarlığına gömüldüğü ortaya çıktı. Hasan Ocak ilk kayıp değildi. “Bir şeyler yapmalıyız” diyen yakını gözaltında kaybedilmiş 30 kadar insan sessizce Galatasaray Meydanı’nda oturmaya karar verdi.

Her hafta tekrarlanan oturma eylemine yönelik 15 Ağustos 1998’de başlayan polis saldırısı ve gözaltılar, 13 Mart 1999’a kadar sürdü. Baskıların sürmesi üzerine Cumartesi Anneleri 200. haftadan itibaren oturma eylemlerine ara verdi. Ancak 10 yıl sonra anneler yine alanlara indi ve yakınlarıyla beraber sordu: “Kayıplar belli, Failler nerede?” 

Egemenler bu çığlığı yine –bu kez Galatasaray Meydanı’nı kapatarak!- yasaklamaya kalkışıyorlar.

* * * * *

Cumartesi Anneleri/ İnsanları, kuşaktan kuşağa taşınan acıyla tavlanmış dirençtir. Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak’ın, “Polisler çekiştirdiğinde canım acıdı ama çocuklarımı yerde dövülürken görünce yüreğim yandı. O an ‘Bir Hasan kaybettim bin Hasan kazandım’ dedim… Yıllarca adalet istedim. Ben kimseyi öldürmedim, zarar vermedim… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Soylu bana bunun cevabını versin. Hangi gün bir karıncanın canını incittik,”[3] haykırışındaki üzere…

Onların talepleri, dertleri; evlatlarının, yakınlarının kemikleri, sevdiklerinin mezarı ve sorumluların yargılanmasıdır. 

Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun’un, “Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin yaşamdaki bütün izlerini silmelerine rıza göstermemizi istiyorlar. Bizden yalnız kayıplarımızdan değil, insanlık onurumuzdan da vazgeçmemizi istiyorlar. Galatasaray Meydanı bu ülkenin vicdanıdır, bu ülkenin hafızasıdır.

Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi hafızanın unutmaya karşı direnişidir. 

Gelecek kuşakları korumanın bir yoludur. 

Biliyoruz ki bu ülkede, yüzlerce insan tüm haklarından mahrum bırakılarak katledildi, bedenleri kaybedildi. Devleti yönetenler bu gerçeği görmezden gelip, kendilerinden önce ülkeyi yönetenlerin işlediği insanlık suçlarıyla yüzleşmek ve hesaplaşmak yerine, inkârla, baskıyla, şiddetle yaşananları unutturmayı istiyor. 

Susmuyoruz! Unutmuyoruz! Vazgeçmiyoruz! Susmak, bizi güvensiz bir geleceğe sürükler. 

Unutmak, işlenen insanlık suçlarının yeniden işleneceği iklimi yaratır. Cezasızlık, yaşanan travmaların daha da derinleşmesine yol açar ve bütün bunlar çocuklarımızın geleceği için tehlike yaratır. 

Evet, bizlere yaşattıklarının telafisi yok, özrü yok ama yeni bir dünya kurmanın ve yaşama güvenle tutunmanın, özgür, adil ve onurlu bir yaşamı kurmanın yolları var, olmalı, yoksa yaratmalı. 

Devlet, gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeden, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini açıklamadan ve gözaltında kaybetme suçunun fail ve sorumluları yargılanıp cezalandırılmadan yürüdüğümüz hakikât ve adalet yolunda tek bir adım geri atmayacağız.

Vazgeçmeyeceğiz!”[4] kararlılığı…

Ya da yine gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın eşi Sultan Taşkaya’nın, “Şunu bilsinler ki o dar sokağa da sıkıştırsalar şiddet de uygulasalar çocuklarımın, torunlarımın ve Cumartesi ailesinden hiçbir ailemizin sesini kısamayacaklar. 70 yaşındayım çocuklarım torunlarım bu mücadeleyi üstlendi ve devam ettirecekler,”[5] ifadesindeki sarsılmaz duruştur…

* * * * *

Devletin kolluk güçlerince gözaltına alınan evlatlarını bir daha göremeyen annelerin 1995’te başlattığı Cumartesi Anneleri’nin eylemi, Plazo de Mayo Anneleri’nin ardından dünyanın en uzun soluklu itaatsizlik hareketlerindendir. 

1980 askeri darbesiyle sistemli hâle gelen gözaltında kaybetmelerin özellikle 1990’lı yıllarda devlet politikasına dönüştüğü güzergâhta Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen/öldürülen insanların hikâyelerini gündemde tutarak hem onların yokluğa karışmalarını engelliyor hem de politik bir kötülüğü görünür kılıyor.

Cumartesi Anneleri’nin aradığı kemikler, aslında adaletin üzerine inşa edileceği temellerdir; bu nedenle her bir yurttaş, Cumartesi Anneleri’nin mirasçısı olmak durumundadır.

Onca acı ve kedere, engellemeye rağmen, inatla, ısrarla adalet talep ediyorlar. Bir gün bu ülkede adaleti tesis edebilirsek, onların güçlü iradeleriyle döşedikleri zeminde duruyor olacağız.

Çünkü Cumartesi Annelerinin ısrarı coğrafyamızdaki en istikrarlı politik eylemdir. 

Hasan Ocak’ın 15 Mayıs 1995’te işkencelerle katledilmiş bedeni, kimsesizler mezarlığındaydı. Aile bunu öğrendikten sonra, kendilerini destekleyen “insanlık dostları”nın da kararlı yüklenmeleriyle gerçek, kirli çıplaklığıyla ortaya çıktı: Gözaltına alındıktan beş gün sonra Hasan Ocak’ın cansız bedeni Beykoz’da bir ormanlık alanda köylüler tarafından bulunmuştu. Jandarma gelmiş, durum savcılığa intikal etmiş, parmak izi, fotoğraf, kan örnekleri alınmıştı. Ama kimlik tespiti yapılmamıştı.

Bundan 50 küsur gün sonra ailesi Hasan’ı teşhis ettiğinde yüzünün (belli ki tanınmasın diye) parçalanmış hâlde olduğunu ve her tarafında işkence izleri bulunduğunu gördü. 

Bilinen iki şey vardı: Hasan’ın en son görüldüğü yer, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi idi. Ölüm nedeni de boğularak öldürülmeydi! 

Faili mi? Hepimizce malûm olduğu üzere… Meçhul idi! 

Hasan Ocak’ın annesi bu dayatmayı kabul etmedi! Kayıp utancını, sorumlularının yüzüne her daim çarpacak bir eyleme dönüştürdü. Oğlunun bir “yurttaş” olarak canının emanet olduğu kurumun bağrından işkencelere uğratılarak çıkarılıp toprağın üzerine bırakılmış cansız bedeninden, bu memleketin en onurlu, insanlık adına utancı umuda sevk eden hareketini yeşertti: “Cumartesi Anneleri”. 

Elbette Hasan Ocak, bu topraklarda devlet tarafından gözaltına alınıp böylesi meşum bir sona yollanan ne ilk ne de son “Can”dı. Zaten o gözaltına alınıp izi kaybettirildikten sonra, ailesi ve destekçileri hep “Sadece Hasan’ı değil, tüm kayıplarımızı istiyoruz” diye yürütmüşlerdi kampanyayı… 

Ancak Hasan’ın cansız bedenine 15 Mayıs 1995’te ulaşılması bir direniş kıvılcımı çaktı ve 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü, Galatasaray Meydanı’nda Emine Anne’nin öncülüğünde ilk oturma eylemi başladı. 

15-20 kişi sessizce oturdular. Bir iki hafta içinde “müdahale” adı altında “resmî” saldırılar başladı. Coplanmalar, yerlerde sürüklenmeler, gözaltılar, tacizler “Cumartesi Anneleri”nin kolektif bir itaatsizlik eylemi olarak varlığının bir parçası oldu. 

Baskıların dayanılmaz hâle geldiğinde 10 yıllık aradan sonra tekrar başlayan eylemlerde “3’üncü kuşak” dahi ortaya çıktı.[6] Cumartesi Anneleri’nden ‘Cumartesi Torunları’na devletle cebelleşilerek yol alındı…

François-Marie Arouet Voltaire’in, “Gerçeği arayanlar, bütün insanlığın malı olur”; Albert Einstein’ın, “Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir,” saptamalarını doğrularcasına!

* * * * *

Belirttik: Öğretmen Hasan Ocak’ın gözaltında işkenceyle öldürülmesinin üzerinden yıllar geçti. Cenazesi, Beykoz’da ormanlık alanda köylüler tarafından bulundu. Ailesi her yerde ararken, onu, kimsesizler mezarlığına gömdüler. 

Ailenin avukatı Gülseren Yoleri, “İnsanlığa karşı o suçları işleyen zihniyetin, suçlular korunarak, araştırılmayarak, faillerin ortaya çıkması engellenerek bir anlamda hâlâ korunduğunu görüyoruz,”[7] derken haksız mı?

Yine 18 Eylül 1980’de, Bingöl’deki evinden “ifadesini alıp bırakacağız” denilerek götürülen lise öğrencisi Hüseyin Morsümbül’den yıllar oldu, haber alınamadı. Hüseyin’in annesi Fatma Morsümbül, “Oğlumun kemiklerini bulsam, omzumda taşıyacağım. Çünkü kokusunu çok özledim” diyordu hiç durmadan. Fatma anne, 2016’da hayatını kaybetti. Oğlunun kokusuna hasret gitti.

Mahmut Kaya, 23 Aralık 1980’de üzerinde “Maraş Katliamının Hesabı Sorulacaktır” yazılı bir pankartı asarken yakalandı ve gözaltına alındı. O günlerde yine gözaltında olan bir başkası mahkemedeki ifadesinde şunları söylemişti: “Mahmut yerde yatıyor ve bir şeyler mırıldanıyordu. Ayaklarının altı paramparçaydı. Yüzü ise tanınmayacak hâldeydi. Gece yarısı Mahmut’un nefes alışı ağırlaştı, biraz sonra da öldü. Polisler bekçiyi çağırdılar. Bekçi biraz sonra elinde bir beyaz bir çarşafa sarılı bir şeyle dışarı çıktı...”

Mahmut Kaya’nın babası valiye gitti. Vali ona oğlunu birkaç güne kadar teslim etme sözü verdi. Bu söz hâlâ tutulmadı. Mahmut Kaya ölmeden önce kendi kendine “Bitlis’te beş minare” türküsünü söylüyormuş...[8]

Ve nihayet Yargıtay 8. Dairesi, Cemil Kırbayır dosyası ile ilgili Adalet Bakanlığı’nın zaman aşımı uygulanması yönünde başvurusuna olumlu görüş bildirdi. Bu gelişme ile 40 yılı aşkın süredir kesintilerle devam eden iç hukuk süreci bitiriliyordu![9]

Daha niceleri…

* * * * *

Hepimizi belleksizleştirmek isteyen iktidar zorbalığı, geçmişimizi silip, yok ederek satın almak istiyorsa da; bu mümkün değil…

Her şey herkesin gözü önünde yaşanmış olsa da onu yok etmek isteyen iktidarın maskesi düştü, daha da düşecek; kayıpların unutturulmak istenen tarihi elbette belleklerden, vicdanlardan silinemeyecek!

Unutulmayacak, hatırlatılacak: Sorular sorulacak, yanıtlar alınacak, maskeler düşecek, düşürülecek; bu utanç aşılacak!

“Utanç bir anlamıyla iyidir aslında. Verimlidir. Bir suçun yükünü taşıdığı/taşıyabildiği için insanı ve toplumu dönüştürür. Yanlış yaşanmış bir hayatın yürek sızısı, umudu da getirir beraberinde. Belki bu nedenle Türkiye’de olan biraz daha başka bir şeydir kanaatimce. Utançsızlığın getirdiği daha derin bir utanç belki de... 

2011 yılı itibariyle zorla kaybedildiği kesin olarak tespit edilen 757 kişi var örneğin. Bunu 17 bin faili meçhul ile birlikte düşünmeli ayrıca. 40 yılda işkencede öldürülen kişi sayısı bilinmiyor. Ama sadece 12 Eylül 1980 darbesi sonrası 234 kişinin işkenceyle öldürüldüğü biliniyor.

Gözaltında kayıplar sorununun bu boyuta gelmesi devletin sadece savsaklamanın ötesine geçtiği haklı şüphesini de beraberinde getiriyor. AİHM zorla kaybetmeler konusundaki 69 başvurudan 51’inde açık ihlâl tespiti yaptı ve Türkiye’deki siyaset ve idare kurumlarının acınacak hâl-i pür melali dışardan da açık biçimde tespit edildi.”[10]

Sokrates’in deyişiyle, “Haksızlığı aramak için lamba kullanmak gerekmez”ken; daha ne olsun?!

Kaldı ki “Zorla kaybedilme olayı ‘hakikât’ ile yakından bağlantılı. Kaybolan kişilerin yakınlarının ‘hakikâti’ yani sevdiklerinin akıbetinin ne olduğunu öğrenmeye, olayın failleri hakkında yargıya başvurma hakları var. Bir Cumartesi Annesi, ‘Bizim hayatımızı mezarsızlık ve cezasızlık yönlendiriyor’ diyor. Mezarlandırma ve cezalandırma için önce ‘hakikât’in ortaya çıkarılması gerekli. ‘Hakikâti’ bilme hakkı sadece kaybolanlara ait değil. Toplumun da hakikâti öğrenme hakkı var. Ama Türkiye’de ‘hakikât’in üstü örtüldüğü için mezarlar kazılamıyor, yaslar tutulamıyor, failler yargı önüne çıkarılamıyor…

Zorla kaybedilme insanlığa karşı işlenen bir suç niteliğinde. Türkiye’de bu suçu işleyenlerin cezasız kalması, olayların üstüne gidilmemesi, yargı yolunun işlememesi devleti de suça ortak yapıyor. Bir hukuk devleti olmak için devletin bu ayıptan kurtulması önem taşıyor. Bu aynı zamanda, Cumartesi Anneleri’nin çektiği acı ve üzüntüyü biraz olsun hafifletmek için gerekli. Sorun sadece Cumartesi Anneleri’nin sorunu değil. Bütün toplumun sorunu…”[11]

Değil mi?!

 

15 Temmuz 2022, 22:43:56, İstanbul.

 

N O T L A R

[*] Newroz, Ağustos 2022…

[1] Eduardo Galeano, Biz Hayır Diyoruz, çev Bülent Kale, Metis Yay., 2008.

[2] https://www.ihd.org.tr/baris-talebi-insan-haklari-ve-demokrasi-talebidir/

[3] Zehra Özdilek, “Emine Ocak: Erdoğan ve Soylu Cevabını Versin”, Cumhuriyet, 27 Ağustos 2018, s.4.

[4] Besna Tosun, “Hafızanın Unutmaya Karşı Direnişi”, Cumhuriyet, 20 Ekim 2018, s.2.

[5] Zehra Özdilek, “Sultan Taşkaya: Cumartesi Anneleri 800. Haftasında”, Cumhuriyet, 25 Temmuz 2020, s.3.

[6] Tayfun Atay, “Bir İnsanlık İbadeti: Cumartesi Anneleri”, Cumhuriyet, 20 Ağustos 2018, s.3.

[7] Hilal Köse, “Ocak Cinayetinde 21 Yıl Sonra İfade”, Cumhuriyet, 26 Mart 2016, s.12.

[8] Ercan Kesal, “Kokular, Fotoğraflar, Sesler ve Mezarlarımız”, Cumhuriyet, 24 Ağustos 2018, s.10.

[9] Hatice Kamer, “Cemil Kırbayır Dosyası Zaman Aşımından Kapatılıyor”, Cumhuriyet, 11 Mayıs 2021, s.6.

[10] Orhan Gazi Ertekin, “Orada mısınız?”, Cumhuriyet, 23 Ağustos 2018, s.10.

[11] Rıza Türmen, “Zorla Kaybedilmeler”, Cumhuriyet, 22 Ağustos 2018, s.10.


Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Öne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGÖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GÜÇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALÂKÂSI VAR?,1,“NEFRET SUÇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İÇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERÇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İÇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA İŞÇİ SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEÇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEÇİMLERİ’NE DAİR -GEREKÇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AÇIK SÖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ÖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,36,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLÂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLÂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKÂR”LIĞI NEYE DENK DÜŞER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETÇİ MANEVİYATÇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ÖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKÂRLIĞI İSLÂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,2,ALEVÎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,1,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİÇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ÇOKKÜLTÜRCÜLÜĞÜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,27,AYŞE ÖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,7,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİÇ!,1,BE ZİMAN JÎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKÂNSIZ AŞK” HİKÂYESİ: “AKADEMİ VE ÖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İÇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HÂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İÇİN: GÖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERÖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETÇİLİK VE IRKÇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bölge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ÇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELÂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DÖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,12,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,12,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Çile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gözlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ÇOCUKLAR ÖLMESİN DEMEK TERÖR SUÇU MU,1,ÇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ÇÖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBÂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DÖNÜŞÜM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,1,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ÖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKÎ,1,DEVLETLÛLAR,1,devrim,8,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLÂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ÇÜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,5,dünya,53,düsünce özgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,15,emekciler,3,EMEKÇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,7,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ÖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ÇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,6,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,1,feminist,1,FİDEL İÇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,2,GERÇEKTEN DE NEDİR TERÖR,1,GÖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,güncel,3,gündem,11,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HÂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HÂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ÖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,1,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GÜN DÖRT İŞÇİ BEŞ KADIN,1,HER KÖYDE BİR “KÖPEK” VARDIR,1,HİÇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ÖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,31,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLÂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ÖZGÜR(LÜĞÜ) MÜ,1,İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VAZGEÇİLEMEZ ÖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEÇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,15,İŞÇİ SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,İŞÇİ SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERÇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İÇİN OLABİLECEK EN KÖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,55,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,19,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİÇİMLENMESİ İÇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,4,kriz,49,KRİZ SAVAŞ VE İŞÇİ SINIFI ÜZERİNE GÖRÜŞLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,29,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,11,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ - 1/ BREZİLYA ÖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREÇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREÇLERİ”: EL SALVADOR ÖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,2,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEÇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,5,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SÖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DÜŞÜNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ÖĞRENEN BİR ÇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DÜŞÜ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,12,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIÇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLAŞMA/ DÜŞKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: İŞÇİ SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,11,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ÖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ÇALIP ÇIRPTIKÇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORÇUN,1,ortadogu,8,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TÖRENLERİ,1,OTUZÜÇ KOR DÜŞTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ÖFKELENİNCE ÇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ÖFORİNİN ORTASINDA,1,ÖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ÖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,öteki,26,ÖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KÖKENİ ÜZERİNE,1,ÖZERKLİKÇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ÖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,özgeçmis,1,özgürlük,2,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,11,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHÇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,röportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,3,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ÇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,17,secimler,4,seçim,5,SEÇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ÇÜRÜMENİN RESMİNİ ÇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel özbudun,1,sinifsal bakis,9,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,2,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,10,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMÎ SÖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,söylesi,1,söyleşi,2,SÖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUÇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ÖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,11,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,14,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercüme,2,terör,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TÖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: Gerçekten kadınlar için Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIŞÇI MI,1,TÜRK(İYE) İSLÂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,77,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ÖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İÇİN YEREL SEÇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ÖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,24,VURUN “ÖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,17,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YÖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YÖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ÖYLE BİR YEREL YÖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yök,3,yönetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKÇESİ,1,ZORUNLU BİR AÇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibel🍂özbudun: CUMARTESİ ANNELERİ’NDEN, TORUNLARI’NA KESİNTİSİZ MÜCADELE[*]
CUMARTESİ ANNELERİ’NDEN, TORUNLARI’NA KESİNTİSİZ MÜCADELE[*]
sibel🍂özbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2022/08/cumartesi-annelerinden-torunlarina.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2022/08/cumartesi-annelerinden-torunlarina.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy