“BaÄırın rica ederim. BaÄırın, gürültüden kimse tedirgin olmaz. Herkesin zoru sessizlikten.” [2] Ćncelikle mesleÄim icabı, son zamanlard...
“BaÄırın rica ederim. BaÄırın,
gürültüden kimse tedirgin olmaz.
Herkesin zoru sessizlikten.”[2]
Ćncelikle mesleÄim icabı, son zamanlarda “moda” olan, popülarite kazanmıÅ, güncel tartıÅmalara konu olan her kavramın ardına “… kültürü” eki takmaktan vaz geƧmemiz gerektiÄini belirteyim. “Taciz kültürü”, “tecavüz kültürü”, “linƧ kültürü”, Åimdi de “ifÅa kültürü”, gibi yakıÅtırmalar, kültür kavramını deforme ediyor. Kültür bir insan topluluÄunun ortaklaÅtıÄı duyuÅ, düÅünüÅ, davranıŠörüntüleri iƧin kullanılması gereken bir kavram. İnsanlara iƧinde yaÅadıkları toplumsal dünyayı anlamlandırabilmeleri ve onun iƧinde uygun biƧimde devinmelerini saÄlayacak kerterizleri veriyor. En azından “kültürbilim” olarak antropoloji, onu bƶyle tanımlıyor.
Elbette taciz, tecavüz, linƧ vb.’nin “kültürel” baÄlamları ve izahları var. Ama bunları bizatihi “kültür” olarak tanımlamak, konuyu iƧinden Ƨıkılmaz hĆ¢le getirir…
Her ne hĆ¢l ise, taciz, ƶzellikle de cinsel taciz, sanırım istisnasız, her kadının yaÅamında en azından bir kez deneyimlediÄi bir olgu. YapıÅkan bir bakıÅ, sırnaÅık, müstehcen sƶzler, cinsel telmihli bir dokunuÅ, ısrarlı mesajlar…
Denetlenemeyen cinsel dürtüler? DoÄal arzuların dıÅavurumu? Yani “biyolojik” mi?
Hayır, yalnızca bunlar deÄil. Cinsel tacizin gerisinde, erkeklerin üstte yer aldıÄı, üstün olduÄu ve arzularını kadınlara dayatabileceklerine, kadınlara düÅeninse bu arzulara memnuniyetle boyun eÄmek olduÄuna dair kültürel ƶn-kabuller yatıyor. Cinsel taciz bir bakıma kültürel bir kurmaca olan “eril üstünlük” mitosunun gündelik yeniden-üretim aracı.
CoÄrafyamızda, eril sosyalizasyon, hĆ¢lĆ¢ genellikle baba, amcalar, erkek akrabalar, ƧocuÄun yaÅı ilerledikƧe mahalleli aÄabeyler, okuldaki erkek arkadaÅlar vb. arasında edinilen bir Åey. Kız Ƨocuklarıyla erkek Ƨocukların birbirinden ayrı tutulması adeta bir norm. Bu diyarda kız ve erkek Ƨocuklar ayrı evrenlerde yetiÅtiriliyorlar hĆ¢lĆ¢. Bu sosyalizasyonda erkek ƧocuÄun cinselliÄi utanılıp sıkılanacak bir konu olmak bir yana, bir gƶsteri nesnesi, giderek bir performans gƶstergesi. Ona, hayat denilen cangılda sürekli av peÅinde koÅan bir avcı olması belletiliyor durmaksızın. “Amcası, bizim oÄlanın bir Åeyi var ki bütün kızları korkutacak.” “Ćek oÄlum rakıdan bir fırt, amcalar gƶrsün ne kadar hovarda olduÄunu.” “Benim oÄlum büyüyünce bütün kızları peÅinden koÅturacak…”
Kız Ƨocukların “kadınlıÄı” nasıl ƶÄrendiklerini ƶrneklemeye gerek var mı? “Ćrt kız Ƨabuk bacaklarını…” “Arsız arsız sırıtma, biraz aÄır ol.” “ErkeÄin elinin kiri, kadının alnının lekesi…”
Bu coÄrafyada kadın erkek iliÅkileri gerilimli, sorunlu. Ve de hiyerarÅik. Soyun sürdürücüsü, ailenin ekmek getireni, vatanın savunucusu, namusun koruyucusu olarak kurgulanan erkek, üstün, kadın ise hiyerarÅinin alt basamaÄına yerleÅtiriliyor.
Bu “üstünlük” pompalaması, erkeklik dünyasında dehÅetli bir ego ÅiÅmesine yol aƧıyor. Her türlü cinsel hamleyi kendinde hak gƶren, bunu cinsinin bir ayrıcalıÄı sayan narsizm.
Eril narsizm toplumsal konum eÅitsizlikleriyle birleÅtiÄindeyse, taciz, kural oluyor. Son dƶnemlerde ƶzellikle ortalıÄı saran ifÅaların hemen hepsinin aynı zamanda eÅitsiz bir toplumsal iliÅkiye iÅaret etmesi rastlantı deÄil. Kıdemli gazeteci Ƨaylak muhabiri, yƶnetmen figüranı, avukat stajyeri, kurt aktƶr genƧ yıldız adayını, hoca araÅtırma gƶrevlisini… BilebildiÄim kadarıyla set iÅƧisinin baÅoyuncuyu taciz ettiÄine dair bir haber yer almadı medyada.
Bir baÅka deyiÅle “üstün cinsiyet” olarak kurgulanan erillik, toplumsal hiyerarÅide üst basamaklarda bir pozisyonla kesiÅtiÄinde, züccaciyeci dükkĆ¢nına dalmıŠfil ƶzgüveni veriyor, sahibine…
İfÅa ise, hukukun neredeyse hiƧ “alttakinden yana” iÅlemediÄi bir “kimi kime ÅikĆ¢yet edeceksin?” ikliminde, taciz maÄdurlarının elinde bir “güçsüzlerin silahı”na dƶnüÅüyor, James C. Scott’un ifadesiyle. Hatta belki de bir intikam aracına!
Bu konuda yazıp Ƨizenlerin hemen tümünün kabul ettiÄi gibi, “taciz” kanıtlanması neredeyse imkĆ¢nsız bir hadise. Tanıkların olmadıÄı bir ortamda, iki kiÅi arasında gerƧekleÅiyor ƧoÄunlukla… Tek dayanaÄı genellikle “maÄdurun beyanı” olan “ifÅa”nın bir toplumsal yaptırım aracı iÅlevi gƶrmesi umuduyla devreye sokulmasının nedeni de bu: İfÅanın ardından failin toplumsal olarak mahkĆ»m edilmesi umudu: ĆalıÅtıÄı medya ortamından uzaklaÅtırılması, eserlerinin boykot edilmesi, vekaletten azledilmesi, etkinliklere konuÅmacı-sanatƧı vb. olarak davet edilmemesi…
Taciz suƧu gerƧekten iÅlenmiÅse, bu yaptırımların en azından failin iƧten bir ƶzeleÅtiri verene dek uygulanmasında bir beis yok. Ancak yaptırım(lar)ı uygulayan ya da kaldırılmasına karar veren mercii belirsiz. Bir baÅka deyiÅle, bu davanın bir mahkemesi yok!
Ćte yandan, maÄdurun beyanının gerƧek olmama olasılıÄı da her zaman ortada. YabancılaÅmanın, deÄer yitiminin, psikolojik bozuklukların topluma damgasını vurduÄu bir ortamda reklam, kiÅisel intikam duygusu, obsesif kompulsif davranıŠbozukluÄu, yolunu ÅaÅırmıŠhayal gücü, yükselme hırsı, siyasal ƧekiÅme… Yalan beyanla birilerinin hayatını karartmak mümkün. GeƧenlerde devrimci bir genci, Yusuf UƧak’ı intihara sürükleyen ifÅa-linƧ hadisesi, uyarıcı bir ƶrnek. Ćstelik tek deÄil; benzeri Ƨok sayıda olay yaÅanıyor, ƶzellikle de sosyalist Ƨevrelerde… İfÅa/ linƧ siyasal rekabetin araƧlarından oldu bu cenahta.
Bu durumda ne yapmalı?
GerƧek Ƨƶzüm, Ƨok daha kapsamlı ve kƶkten bir toplumsal dƶnüÅümde yatıyor elbet. Hastalıklı bir toplumu eÅitlikƧi, dayanıÅmacı, kolektivist bir ethos doÄrultusunda rehabilite edecek, eÅitlikƧi/ ƶzgürlükçü iliÅkilere dayalı yeni bir insan ve toplum tasavvuru.
Ama ƶyle gƶrünüyor ki bƶylesi bir dƶnüÅüm Ƨok fazla zaman alacak. Bugün ne yapabiliriz?
Bu konuda AÄustos 2025 tarihinde yayınlanan bir yazımda, sol/sosyalist Ƨevrelerdeki taciz-ifÅa olaylarına iliÅkin kimi ƶnerilerde bulunmuÅtum:
“Ćncelikle ‘kadının beyanı esastır’ ƶnermesini savunan feministlerin, ƶzellikle de feminist hukukƧular eliyle, konuyu sol/ sosyalist/ devrimci kamuoyu ƶnünde enine boyuna tartıÅmaya aƧması, kavramın olanak, olasılık ve sınırlarını vurgulaması, belki de bunun ƶrgüt-iƧi eÄitimin bir parƧası hĆ¢line getirilmesi gerekiyor.
Dahası, ƶrgüt iƧi eÄitim programları toplumsal cinsiyet rol ve iliÅkileri, yabancılaÅma, aÅk, devrimci etik, kültürel kodlar, sosyal medya kullanımı, vb. konuları kapsayacak biƧimde geniÅletilmeli.
Ve nihayet, ƶrgüt/ hareket iƧi taciz-Åiddet iddialarının olabildiÄince tarafsız, hukuk ilke ve uygulamaları konusunda birikimli ve deneyimli bir heyet -ƶrneÄin ĆHD tarafından gƶrevlendirilecek bir komisyon- tarafından ele alınıp karara baÄlanması düÅünülebilir.”[3]
Bugün “ifÅa” olaylarının gerƧekleÅtiÄi daha genel Ƨevre (basın-yayın, reklamcılık sektƶrü, akademi, sinema-TV vb.) iƧin ise, üyelerin davranıÅları üzerinde daha sıkı bir denetim mekanizması gerektiÄi ortada. Bunun yolu ise ƶrgütlenmeden geƧiyor. “Alttakiler”in, sıradan emekƧilerin, kıdemsizlerin (kadınlar, teknik elemanlar, genƧler, düz iÅƧiler…) seslerini duyurduÄu, iÅleyiÅini denetleyebildiÄi, bürokratikleÅmemiÅ, ahbap-ƧavuÅ ya da Ƨıkar iliÅkileriyle çürü(tül)memiÅ, kliyentalist baÄlardan uzak durmayı baÅarabilen bir ƶrgütlenme… Bu anlayıÅla iÅleyen sendikalarda, meslek ƶrgütlerinde taciz faillerine uygulanacak yaptırımlar tüzük ve disiplin yƶnetmeliklerinde saptanmalı ve “ama”sız, “fakat”sız iÅletilebilmeli…
O hĆ¢lde “Tarihi biraz bilen herkes, büyük toplumsal devrimlerin kadın mayası olmadan gerƧekleÅmeyeceÄini de bilir,”[4] diyenlerdensek; V. İ. Lenin’in, “Yürekli teyzeler gibi mırıldanmak yok, savaÅƧı kadınlar olarak yüksek sesle, aƧık konuÅmalı!” uyarısı yolumuzu aydınlatmalı.
2 Eylül 2025 13:47:49, MuÄla.
N O T L A R
[1] Rojnameya Newroz, Eylül 2025… 3 Eylül 2025 Link:https://us02web.zoom.us/j/85280906330 : Demokrasi Okulu TartıÅıyor: Son dƶnemde geliÅen ifÅalar ve ifÅa kültürü. Meseleyi aÅaÄıdaki sorular etrafında ele alacaÄız: 1) İfÅa hareketi/ kültürü hakkında neler biliyorsunuz? Dünyada ve Türkiye’de bu hareket/ kültür nasıl yayılmaktadır? 2) İfÅaların kadın hareketine/mücadelesine ve sosyalist harekete katkıları ve zararları nedir? 3) Sosyalist hareket bu konuyu nasıl ele almalıdır?
[2] Salâh Birsel.
[3] Sibel Ćzbudun, “… ‘Kadının Beyanı”, İfÅa, LinƧ… Ne Yapmalı?”, KaldıraƧ Dergisi, No:289, AÄustos 2025…
[4] Karl Marx-Friedrich Engels-V. İ. Lenin, Kadın ve Aile, Ƨev: Arif Gelen, Sol Yay., 2002, s.119.


Yorum Ekle