$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI

7 HAZİRAN SEƇİMLERİNDE NE OLDU? “RADİKAL-DEMOKRAT” ŞEKİLSİZLİK HDP DEDİ Kİ! HDP’DEKİ İSLƂMCI SƖYLEM GEƇİCİ HÜKÜMET (VE LEV...


7 HAZİRAN SEƇİMLERİNDE NE OLDU?

“RADİKAL-DEMOKRAT” ŞEKİLSİZLİK

HDP DEDİ Kİ!

HDP’DEKİ İSLƂMCI SƖYLEM

GEƇİCİ HÜKÜMET (VE LEVENT TÜZEL’İN) TUTUMU

KABULLENEMEDİĞİMİZ REEL POLİTİKER PRAGMATİZM

ELEŞTİREL HDP DEĞERLENDİRMELERİ

PARLAMENTARİZM “AƇMAZI”NDA MEVCUT HƂL(İMİZ)

1 KASIM GƜZERGƂHI

AKP VE BEYAZ KÜRTLER(İ)

VE LİBERALLER!

SAİR ZIRVALAR

“TEK YANLI ATEŞ KES” TALEBİ!

PKK-HDP AYRIMI DAİR YAYGARALAR

PKK NE DİYOR?

NİHAYET!

7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI

SİBEL ƖZBUDUN - TEMEL DEMİRER

“Kendini tanı.”[1]

1 Kasım 2015 seƧimlerine ramak kala kaleme alınan bu yazı, bir hayli gecikti. Ekim ayı başında tamamlanması gereken yazımız, -ƶncesi ve sonrasıyla- Ankara Garı Katliamı’yla devreye giren alt üst oluştan nasibini aldı. Ancak “hiƧbir zaman” geƧ değilse -ki değildir-, diyeceklerimizi, “GerƧek; anlamda altüst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık, bir kaza anıdır,”[2] vurgusu eşliğinde aktaralım.
Ve de “AKP’yi geriletmeyi bir demokrasi gƶrevi gƶren yurttaşlardan”[3] değil; “Para ve güç sahibi olan herkese, nefes alan herkesin eşit olduğunu gƶstereceğiz!” diyen Spartacus’un taraftarlarından olduğumuzun altını bir kez daha Ƨizip, 1 Kasım seƧimleri ve bağıntılı konularda diyeceklerimizin, “7 Haziran 2015 SeƧimleri’ne Dair -GerekƧeli- Tavrımız”[4] ve “AƧık Sƶzlü Olmak İyidir! (7 Haziran Sonrasına Dair Değerlendirme)”[5] başlıklı yazılarımızın ana yƶnelişinden muaf olmadığını hatırlatarak başlayalım…

7 HAZİRAN SEƇİMLERİNDE NE OLDU?


7 Haziran seƧimleri, “Bugün göğsümü gere gere şöyle yazabiliyorum: Bir kişi kaybetti, Türkiye kazandı,”[6] türünden “zafer” ya da “kayıp” vurgularından Ƨok, yol aƧtığı “SeƧimlere rağmen yƶnetememe krizi”yle[7] betimlenmesi gereken bir realitedir.[8]
Evet, AKP “geriledi”, HDP ilerledi; ama her şey bu ve bu kadar değildi!
Yani “HDP olağanüstü bir başarı kazandı,”[9] sƶylemi ancak parlamentaristlerin “hüsnü kuruntusu”yken; BahƧeşehir Üniversitesi’nden Yard. DoƧ. Dr. Ƈağdaş Şirin ve BoğaziƧi Üniversitesi’nden DoƧ. Dr. Koray Ƈalışkan’ın ‘7 Haziran Milletvekili Genel SeƧimi Sandık Ƈıkış Araştırması’na gƶre, HDP, son haftada yüzde 4.4 oranında bir oy kazanmıştı. Ayrıca HDP’ye son bir ayda oy vermeye karar verenlerin oranı yüzde 5.5 ve son üç ayda karar verenlerin oranı ise yüzde 7.3’ken, HDP seƧmeninin yüzde 82.9’u ise kararını aylar ƶncesinde vermişti.
Araştırmaya gƶre diğer partilerden HDP’ye gelen oy oranı ise, yüzde 14 AKP, yüzde 9 CHP ve yüzde 1 MHP’dendi…
HDP seƧmeninin yaklaşık dƶrtte biri, 2011 seƧimlerinde, oyunu daha ƶnce AKP ve CHP’ye verdiğini sƶylerken; HDP’ye oy verenlerin yüzde 18’i 18-24 arası genƧ seƧmendi. Yüzde 16’sı, 25-30 yaşlarında, yüzde 14’ü ise 31-44 yaş aralığında yer alıyordu. 65 yaş üstü oy verenlerin oranı ise yüzde 7’ydi.[10]
Mehveş Evin’e gƶre, “Batı’dan aldığı oyları büyük oranda artıran HDP’nin, muhafazakĆ¢r Kürt seƧmeni kazandığı kadar CHP’den ‘emanet’ oy aldığı herkesin malumu. Ancak HDP’nin başarısını salt AKP/başkanlık korkusu veya karşıtlığı üzerinden yorumlamak yetmez”ken;[11] “Büyük kentlerde AlevĆ® yƶrelerinde HDP’ye kayış oldu.”[12]
HDP’nin başarısını bir “sol Ƨıkış” ya da “Türkiyelileşme”yle aƧıklamaya kalkışmak oldukƧa ƶznel bir izahtır ve sahih olmaktan uzaktır.
Her ne kadar, Murat Belge, “HDP bu ülkede uzun zamandır ya da belki hiƧ olmamış bir ‘sol muhalefet partisi’ olma imkĆ¢nını yakaladı”;[13] Ergin Yıldızoğlu, “HDP eş genel başkanlarının seƧim sonuƧları üzerine yaptıkları konuşmalar HDP’nin yeni halkƧı bir ‘tarihsel blokun’ partisi olmaya aday olduğunu gƶsterdi”;[14] Bülent Küçük, “HDP TürkiyelileştikƧe, Türkleri Türkiyelileştiriyor. Yani HDP bƶlgesel ve kimlik politikasını aştığı ƶlƧekte, batının bütün coğrafyasına yayıldığı ve bütün meselelere bir yanıt verdiği ƶlƧekte Kürtlerden Ƨok Türkleri Türkiyelileştiriyor”;[15] Ahmet Saymadi, “Sosyalistler, emeklerini ve mücadelelerini HDP’ye aktarmasalardı, sol politikalar HDP’de hĆ¢kim olmasaydı, yüzde 13’lük seƧim başarısı sağlanamazdı. Bu başarının arkasında sosyalistlerin payı büyüktür. Bunu gƶrmezden gelmek, etkilerini sadece oy bazlı ele almak doğru değil,”[16] deseler de, gerƧeklik hiƧ de bƶyle değildir…
Nuhat Muğurtay’ın, ‘MuhafazakĆ¢r Kürtler ve HDP: 7 Haziran SeƧimlerini Hatırlamak’ başlıklı araştırmasında net biƧimde ortaya koyduğu gibi, 7 Haziran 2015 genel seƧimleri sonrası, AKP’nin Ƨoğunluk hükümeti kuramamasına etki eden en kritik mesele Batı ve Doğu’daki Kürt muhafazakĆ¢r seƧmenlerin oy verme tercihiydi. SeƧimin kaderini belirleyen muhafazakĆ¢r Kürt oylarının ƶnümüzdeki erken seƧimde dikkate alınması gerekir. MuhafazakĆ¢r Kürt oyların HDP’ye kayma sebebi olarak kimi yazarlar Gezi protestolarını işaret ederken, birƧok yazar ve siyasetƧi KobanĆŖ olaylarının Ƨok etkili olduğunun altını Ƨizdi. Bütün bunlar var olan durumu kısmen aƧıklamakla birlikte, oldukƧa yetersizdir.
Ɩncelikle şu sorunun cevabını verelim, sonuƧların ardından, gerƧekƧi analizlerde üzerinde sıklıkla durulan Kürt muhafazakĆ¢rları kimdir? Aile bağları geleneksel olan, kƶy kƶkenli, genelde tercihini sağ partilerden yana kullanan ve PKK’nin dine mesafeli olduğunu düşündüklerinden ƶtürü PKK ideolojisine sempati duymayan, yani sosyo-ekonomik kriterlerle anlamlandırmanın mümkün olmadığı, daha Ƨok kültür ve gelenek kodlarıyla anlaşılabilecek bir kesimden bahsediyoruz.
Kürt muhafazakĆ¢rları 2015 genel seƧimlerinde oylarını daha ƶnce politikasından tatmin olmadıkları HDP’ye yƶnlendirdiler. AKP iƧin seƧimlerin en ƶnemli başarısızlığı, yaklaşık yüzde 5’e tekabül eden bu kesimin ve ilk defa oy veren genƧ kitlenin oylarını kaybetmesi oldu. HDP’nin başarısı, yüksek beklentilerin aksine, seƧim kampanyasının asıl hedefi olan Batı’daki AlevĆ®, seküler veya sol oylar değil, geniş Kürt kesimlerden ve bƶlgede yaşayan bir kısım Kürt AlevĆ®ler’den gelen oylar sayesinde elde edildi. Türkiyelileşme - yani kendini Türk siyasetine onaylatma Ƨabası - projesiyle yola Ƨıkan HDP, Kürt oylarının topluca kendisine kanalize olmasıyla, hem yüzde 10 seƧim barajını yıktı hem de mecliste MHP ile aynı sayıda sandalye kazanacak şekilde oylarını tarihi bir şekilde arttırdı…
HDP seƧim kampanyasında Kürt kimliği üzerinden değil ezilenler üzerinde vurgu yapması ve kendisini Batı’daki Türklere kabul ettirme Ƨabasıyla fazlasıyla meşgulken, doğallığında AKP’ye oy veren Kürt muhafazakĆ¢r oyları alarak ciddi bir başarı elde etti…
Kürt muhafazakĆ¢rlarının HDP’ye yƶnelmesi batı ve doğu’nun sinerjisi ya da Türkiyelileşmesi sonucunda değil, AKP’nin bugüne kadar şiar edindiği ve sadece Kürt sorununa indirgenemeyecek hedeflerden Kürt muhafazakĆ¢rlarının şüphe duyması sonucunda ortaya Ƨıktı. Ɩncesinde RoboskĆ® vb. birƧok etkenin varlığına rağmen AKP’yi destekleyen muhafazakĆ¢r Kürtler’in tek motivasyonu AKP’nin Kürt sorunu konusunda yaptığı hatalar değil; hĆ¢lihazırda “genel reformcu” yapısının tıkanmasıdır. Bu tıkanma seƧmenlere yansımış ve mevcut durum ortaya Ƨıkmıştır.
Bunun yanında, 7 Haziran seƧim sonuƧları aƧıklandıktan sonra bazı İslĆ¢mi yazarlar ise saf değiştiren muhafazakĆ¢r Kürtleri kast ederek “Masum Müslüman Kürtler kandırıldı,”[17] ÅŸeklinde yazılar kaleme aldı. Bazı yazarlar ise Kürt oylarının kaymasında, “AKP’nin bir rolü olmadığını, Kürt siyasetini manipüle eden ƶrgütlerin AKP ile dindar Kürtler arasına nifak soktuğu”nu[18] vurguladı.[19]
Şunun gƶrülmesi gerek: “HDP’nin seƧmen tabanının büyük bir kısmı Kürtler. Siyasallaştırdığı taleplerin büyük kısmı Kürt sorununun Ƨƶzülmesini hedefliyor”ken;[20] “Türkiyelileşme” denilen şey de geƧici hükümetin eski Kalkınma Bakanı, HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan’ın, sanayicilerle, ticaret yapan insanlarla gƶrüşmelerinde, HDP’nin artık parti olarak Türkiyelileştiğini sƶylemek değildir herhĆ¢lde![21]

“RADİKAL-DEMOKRAT” ŞEKİLSİZLİK

HDP, seƧimlere doğru devreye soktuğu “radikal-demokrasi” şekilsizliğiyle birƧok kimsede hayal kırıklığına yol aƧarken; bir yanıyla da Karl Marx’ın, “Dağınık olan sistem değil, sistemin Ƨarkları hĆ¢line dƶnüşmeye meyilli olan insan aklı,” saptamasını doğruluyordu sanki…
Ɩrneğin Alp Altınƶrs’ün, “7Haziran ile HDP’nin meşruiyeti”nin[22] artması yahut Juliana Gƶzen’in, “7 Haziran’da aldığı oylar ve ‘Yeni Yaşam’ Ƨağrısıyla sisteme karşı olan güçleri Ƨatısı altında toplayan ve iktidarın başkanlık hayallerine kibrit suyu dƶken HDP’nin tutumu da, yaşadığımız kaotik ortamda dengeleri değiştirebilir,”[23] ƶngƶrülerindeki abartılar gibi…
Ya da “7 Haziran’ın kazananı ve kaybedeni benim gƶnlümden geƧtiği şekilde belirlendi. Bu yeni biƧimlenişle HDP Kürt siyasi hareketinde ‘yeni’ dememiz gereken bir rolü oynayabilecek noktaya geldi… Bu durumda ‘dağ’ ve ‘ada’ bunu sindirir mi, kabullenir mi, bilemem. Olabilir. Ben bir Kürt siyaset adamı olsam, şu konjonktürde, varımı yoğumu sivil siyaset yoluna yatırırdım,”[24] diyen Murat Belge’den; “7 Haziran 2015 seƧimleri Türkiye iƧin yeni bir milattır… HDP Türkiye’nin yeni ana muhalefeti,”[25] diye ekleyen Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal’a…
Veya Kemal Bülbül’ün, “Haziran 2015 genel seƧimiyle bir başka ‘diktatƶrlük’ hülyası efendi hazretlerinin sihirli sandığında bitti”;[26] Paris’teki Sosyal Bilimler Akademisi öğretim üyesi sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Gƶle’nin, “8 Haziran sabahı uyandığımızda ilk gƶze Ƨarpan, rahatlamış bir toplum, daha iyimser insanlar… HDP hem kendini, hem Türkiye’yi dƶnüştürüyor,”[27] saptamalarının gerƧeklikle ilintisi yoktu!
“Washington’da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, seƧimin kazananı olarak gƶrülüyorsa da, HDP’nin başarısının sürdürülebilir olup olmadığı konusunda şüpheler var”ken;[28] doğruyu Murat Ƈakır şöyle formüle ediyordu:
“7 Haziran seƧimlerinde elde edilen başarının muhalif kesimler arasında yol aƧtığı rahatlama, rehavet ve burjuva demokrasisinin karikatüründen ibaret olan T.C. parlamenter sistemine duyulan anlaşılmaz güven, SuruƧ Katliamı ile Ƨok acı bir şekilde cezalandırıldı. Kapitalist devlet ve burjuvazinin sınıf tahakkümü, kendilerini salt seƧim sonuƧlarıyla sınırlandırmayacaklarını SuruƧ’ta bir kez daha kanlı bir biƧimde kanıtladılar.”[29]
Kim ne derse desin, 7 Haziran sonrasında “13 yıl ƶnce seƧimle iktidara gelen AKP-Erdoğan, bu iktidarı seƧimle bırakmamak iƧin ülkeyi felakete sürüklemeyi gƶze alacaktır/ almaktadır.”[30]
“Erdoğan seƧim sonrası Türkiye’yi kilitlemiş, rehin almış durumda. Bu kilidi aƧmak, rehine durumunu ortadan kaldırmak gerekiyor. 7 Haziran seƧimleri üzerinden bir ayı aşkın bir zaman geƧmesine rağmen sanki Türkiye’de seƧimler olmamış, AKP iktidardan düşmemiş gibi bir durum yaşanıyor...
HDP seƧimin hemen ardından zaman kaybetmeden güçlü demokratik hamleler yapabilirdi. Türkiye’nin gündemini belirleyen ve politik doğrultusunu şekillendiren etkili bir performansı Ƨok rahatlıkla ortaya koyabilirdi. Demokrasi güçleri seƧimin ortaya Ƨıkardığı olumlu sonuƧları yeterince değerlendiremiyor…
Devrimci ve demokratik güçler iƧinden geƧtiğimiz bu devrimsel süreci iyi ve doğru değerlendiremez, mücadelelerini radikalleştirerek yürütemezse Ƨok büyük kaybederler,”[31] diyen BesĆŖ Hozat’ın altını Ƨizdiği doğrular da unutulmamalıdır…
GerƧekten de seƧim sonrası hayal kırıklığına yol aƧan “radikal-demokrasi” şekilsizliğiyle Saray 7 Haziran 2015’te yediği şamarın şokunu atlatacak manevralarla ilk günden beri arzuladığı yeniden seƧime gidilmesini diğer siyasi partilere 1.5 ay gibi kısa zamanda kabul ettirdi.
8 Haziran günü herkese “6 ayda ne değişecek?” dedirten yeniden seƧim dƶndü dolaştı adeta tek seƧenek hĆ¢line geldi. Fakat seƧimin tekrarlanması fazlaca farklı bir sonuƧ getirmeyecek kanısını ortadan kaldırmadı.
Bunca “erken seƧim” ÅŸamatası altında asıl soru şu: Ya yeni bir seƧim de Tayyip Erdoğan’a ve partisine parlamentoda başına Ƨoğunluk getirmezse ne olacak? Kim kiminle koalisyon yapacak? Bugün Saray ve etrafının asla istemediği koalisyon kaƧınılmaz olursa tekrar seƧime gidelim mi denilecek?
Bu soru Tayyip Erdoğan’ın ihtirasının Ć¶tesinde ƶnem taşıyor; Parlamentonun ve parlamentarizmin bir oyun olma niteliğini gƶsteriyordu.[32]
Tam da bu koordinatlarda ‘Partizan’ın değerlendirmeleri büyük ƶnem taşımaktadır:
“HDP aldığı oyun hakkını veren, halkın gelişerek büyüyen tepkisini seƧim sonuƧlarının meşruiyetini ve oluşan rüzgĆ¢rın etkisini de arkasına alarak kullanan bir siyasal konumlanış iƧinde olmamıştır. Düşük profilli bir muhalefet hattı oluşturmuş ne parlamenter zemini ne de eylem ve sokak ayağını etkin şekilde kullanmamıştır. Liberal burjuva kesimlerin ve AKP ile Ƨelişkisi olan egemen sınıfların diğer kliğinin ‘barış’ sƶylemlerinin etkisi altında kalan bir kafa karışıklığı ve politik muğlaklık iƧinde olmuştur. Türk ve Kürt halkının ortaya Ƨıkan Ƨatışmada gayet sarih ve net bir şekilde tespit ettiği haklı ve haksız ayrımını, politik ve ideolojik bir cüretle güçlendirmek ve geliştirmek bir yana bu düzeyde bir netlikle ifade etmekten bile uzak bir duruş sergilemiştir.
PKK’ye tek taraflı ateş kes Ƨağrıları yapılmasını isteyen psikolojik savaş ikliminden kurtulamamış, halkın barış isteyen tutumunu adeta ‘üçüncü’ bir taraf konumunda en fazla ‘Ƨift taraflı ateşkes’, ‘seƧim güvenliği’ gibi muğlak barış politikasıyla karşılamaya Ƨalışmıştır... HDP, seƧimde devrimci-demokrat sƶylemlerle elde ettiği başarıyı sistem iƧileşme, reformist Ƨizgi kargaşası ve bunun doğurduğu muğlakla şekillenen siyasetten yana kullanmıştır. Sistemin kadim liberal unsurlarının psikolojik ablukasında kalmış, daha fazla başarı (daha büyük oy oranı) iƧin geri olana daha fazla prim veren bir siyasal yƶnelim iƧinde olmuştur. Adeta seƧim oyununa ve başarısına kilitlenmiş, bu anlamda halkın devrimci enerji ve iştahını bu oyunun hapishanesi iƧine sokma eğilimi oluşturmuştur.
HDP seƧim hükümetine bakan vererek bu yaklaşımına son halkayı da eklemiştir. Karşı-devrimci dalgayı şiddet, silah ve baskıyla arttıran, bu noktada kararlılık beyan eden bir hükümet yapısının bileşeni olmuştur. Bu anlamda fiilen işlevsiz kalacağı bir yetkiyi eline almaya Ƨalışmış, ancak halka karşı işlenecek suƧların gƶrünürdeki karar organında yer alarak ona meşruiyet katmıştır. HDP’nin ‘savaşı engellemek iƧin’, ‘seƧim güvenliği iƧin’ gibi gerekƧe ve yaklaşımları tipik bir reformizmdir. Ancak daha ƶnemlisi bu tablo demokratik-ilerici damarlardan kan kaybeden bir tutuma işarettir. Halkın değişim ve devrim isteyen talep ve isteklerini, bunu HDP aracılığıyla gerƧekleştirme hevesini siyasal olarak geri bir politikaya eklemlemek anlamına gelecektir. Bu ve benzer yƶnelimler HDP’nin reformist, demokratik niteliklerinin parlamenter zeminde daha fazla güçlenmesine paralel aşındıracağını, halka yƶnelik saldırılar karşısında sistemde daha fazla yer edinerek bu süreci aşmayı esas kılacağına dair tehlikelere işaret etmektedir.
Bu eleştirilerimiz sınıfsal Ƨizgilerle netleştirilmiş, halkın Ƨıkarları, devrimci yƶnelim, devrimin yol ve yƶntemleri gibi kesin ayrım Ƨizgilerimizle belirlenmiş eleştirilerdir. AƧık ve doğrudan eleştiriler yapmak hĆ¢lĆ¢ ilerici, demokrat ve müttefik gƶrdüğümüz bir güce yƶnelik olmazsa olmazımızdır. Bu bağlamda HDP’yi hĆ¢lĆ¢ halk saflarında reformist bir oluşum ve demokratik halk devriminin müttefik gücü olarak tanımlamaya devam ettiğimizi belirtelim.”[33]
GerƧekten de Selahattin Demirtaş’ın, ‘Milliyet’ gazetesine, “Biz AKP’nin ne düşmanı, ne de karşıtıyız,”[34] derken; “Peki, ƶyleyse nesin?” sorusunu da hak ettiği koordinatlarda hatırlanması gereken V. İ. Lenin’in şu satırlarıdır:
“Bu dƶnemin karakteristik ƶzelliği, bazı ‘mutlak’ hayranlarının pratik Ƨalışmaya küçümseme ile bakmaları değildir, tam tersine, küçük Ƨapta pratikƧilikle teoriye karşı tam bir umursamazlığın bileşimidir. Teoriyi bayağılaştırma girişimlerinde bu dƶnemin kahramanlarının asıl tasası ‘büyük lafları’ doğrudan doğruya reddetme değildi. Bilimsel sosyalizm, bütün hĆ¢linde bir devrimci doktrin olmaktan Ƨıktı, her yeni Ƨıkan Alman ders kitabının iƧeriğinin ‘serbestƧe’ sulandırdığı bir bulamaƧ hĆ¢line geldi; ‘sınıf mücadelesi’ sloganı daha geniş ve daha enerjik bir eyleme teşvik eden bir etken olmaktan Ƨıktı, ‘iktisadi mücadele siyasal mücadeleye kopmaz bağlarla bağlı bulunduğuna’ gƶre, bir Ƨeşit merhem gƶrevini yerine getirdi; parti düşüncesi, militan bir ƶrgütün yaratılması iƧin bir Ƨağrı olmuyor, tersine, bir tür ‘devrimci bürokrasili’ ve ‘demokratik’ biƧimlerle ƧocukƧa oynamayı haklı gƶstermek iƧin kullanılıyordu.”[35]
Olup bit(mey)eni bundan daha iyi ne anlatabilir ki?

HDP DEDİ Kİ!

Buraya kadar izaha gayret ettiklerimiz; “Jusqu’ici tous va bien/ Buraya kadar her şey yolunda” hoyratlığıyla ele alınamaz ve 80 vekil kazanmış olsa da HDP’nin dedikleri “es” geƧilemez!
“Yeni dƶnemde kriz Ƨıkarmak istemeyen HDP”nin[36] Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “SeƧimden birinci (AKP) ve ikinci (CHP) Ƨıkmış partiler koalisyonu denemeli… Koalisyon iƧinde yer almayız fakat Türkiye’yi krize sokacak pozisyonda olmayız,”[37] vurgusuyla “Ɩzerklik talebinin, baskılara karşı sivil bir isyan olduğunu belirterek, silah yoluyla ƶzerklik ilanını doğru bulmadığını,” sƶyledi.[38]
‘El Pais’ gazetesine verdiği ƶzel bir rƶportajda ise Demirtaş, “Biz aƧık olarak PKK’nin yaptıklarının doğru olmadığını savunuyoruz. Bazı hareketlerini onaylamıyoruz ve derhĆ¢l son vermelerini istiyoruz,”[39] derken; PKK yƶneticilerinden Duran Kalkan’ın, “HDP neyi başarmış ki, bize silah bırakma Ƨağrısı yapıyor?” sƶzlerine ise, “HiƧbir şey kazanmadıysa; bu Ƨağrıyı yapabilecek kadar halkın desteğini alıp, ƶzgüven kazandı,”[40] yanıtını verip ekledi:
“Partimiz Türkiye toplumunun hiƧbir toplumsal gerƧeklerini inkĆ¢r ederek siyaset yapmıyor. Bütün değerler Türkiye’nin ortak değeri olarak kabul edilecekse hiƧbir şeyi dışlayamazsınız… Şiddetin panzehiri demokrasidir. Biz demokrasiyi genişletelim.[41] Şiddet şu ya da bu şekilde Ƨƶzümlenecektir.[42] Türkiye’de şiddet kullanan sadece PKK değil; şiddetin panzehiri demokrasidir. Demokrasinin azaldığı yerde şiddet artıyor. Hükümetin tavrına bir bakın; PKK eylem yapıyor, HDP’yi lanetliyorlar... Bu noktaya gelmek iƧin ne kadar kayıp gerekiyor. ‘Ben şiddet istiyorum’ diyen bize oy vermesin, biz şiddet istemiyoruz, barış iƧerisinde Ƨƶzüm istiyoruz diyenler bize oy versinler. 6 milyon oy alan bir partiye herkesin saygı duymasını beklerdik”![43]
Nihayet HDP’yi “liberal, reformist” bir parti olarak tanıtan ABD’li gazeteci David Ignatius’a ABD’nin PKK ile devlet arasındaki “barış süreci”ne yardım edebileceğini sƶyleyen Demirtaş, ABD’yi sürecin devamı iƧin “teşvikler yaratmaya” Ƨağırırken;[44] 1 Kasım 2015 seƧimleri iƧin de “Yüzde 20 oy oranını hedefliyoruz,”[45] derken; HDP Parti Sƶzcüsü Ayhan Bilgen de ekliyor: “İktidara hazırlanıyoruz”![46]
Ne demeli?!

HDP’DEKİ İSLƂMCI SƖYLEM

Ha, bir de HDP patentli İslâmcı söylem var![47]
Mesela ‘Al Jazeera’ye konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, 7 Haziran sonrasının “Heder edildiğini” belirtip, “PKK’nın tek taraflı Ƨatışmasızlık ilĆ¢n etmesini ve HDP’ye daha fazla alan aƧmasını” isterken;[48] “devrimci halk savaşı” ve “iƧ savaş” hakkında da şunları sƶyledi: 
“İƧ savaş felakettir. Suriye, Irak ve Lübnan ƶrnekleri ƶnümüzde. Devrimci halk savaşları 1960’ların Latin Amerikası’nda kaldı. Afrika’da, Angola’da, Kongo’da, Bolivya’da kaldı. Yapanlara da bir hayrı dokunmadı. Ardından diktatƶryal rejimler geldi. Bunlar fantezilerdir. Bugünün dünyasının gerƧekleri ile ƶrtüşmez. Son kamuoyu araştırmalarında hep birlikte gƶrdük. Kürt halkının yüzde 84.2’si bu mevcut hendek kazmaları, devrimci halk savaşı dedikleri pozisyonu benimsemiyor. Halka rağmen halkƧılık olmaz. Halka rağmen de devrim olmaz. Nikaragua’da Sandinistalar devrimle gelip seƧimle gittiler. “Bu halkın kafası basmıyor, ben ona doğruyu öğreteyim” demek de olmaz. İstanbul’dan, Urfa’dan, Diyarbakır’dan, HakkĆ¢ri’den, İzmir’den bu ülkenin 6 milyon insanı destek verdi, bizleri demokratik siyaset iƧin Ankara’ya yolladı. Bunun ƶtesindeki yolları bu halk tasvip etmiyor. Tekrar sƶylüyorum: Yakarak, yıkarak, halkın yarısını perişan ederek elde edeceğiniz sonuƧ barış değil. Pirus zaferi, o da zafer değildir.”[49]
“Tan’a gƶre Kürt siyasi hareketi, üç konuda kafa karışıklığı yaşıyor.
1-Savaş mı, barış mı?: Yeni bir demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni mi inşa edeceğiz, yoksa savaşarak, Ƨatışarak, ayrışarak bƶlünecek miyiz? Bu konuda Ɩcalan’ın kararı var. Dedi ki, “Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti toprakları iƧinde Kürt siyasetinin silahla hak arama dƶnemi sona ermiştir. Bundan sonra demokratik, legal, fikri bir siyasi mücadele olacaktır”. Bu tarihi bir karardır. Burada netleşmemiz gerekir. “Ben demokratik bir Türkiye istiyorum, bu iş olmazsa vurayım, kırayım, alayım bohƧamı ayrılayım” olmaz. NikĆ¢ha giderken boşanma planı da yapılmaz…
2-Batı bloku mu, Ortadoğu mu?: Biz Avrupa Birliği ve Batı bloku iƧinde bir Türkiye ve Ortadoğu mu tasarlayacağız, yoksa İran-Rusya ekseninde bir Ortadoğu mu? Bu konuda da hem Ɩcalan’ın hem de birƧok arkadaşımızın kafası net: Batı iƧinde bir gelecek tasarlanmasından yanalar. Ama kafası net olmayan arkadaşlarımız var. Bu konuda bütün arkadaşlarımızın netleşmesi ve bir karar vermesi gerekiyor.
3-Demokratik yol mu, şiddet mi?: Türkiye’de ortak bir hayat kuracaksak bunu demokratik yollarla mı yapacağız, yoksa savaşarak mı? Mesela demokratik ƶzerklik... Bunu silahla, savaşarak, hendek kazarak mı elde edeceğiz, yoksa Ankara’da konuşarak, yeni bir anayasa yaparak, valileri halkın seƧeceği bƶlgesel yƶnetimlerin yetkilerini arttırarak mı, yani düz bir yoldan giderek mi elde edeceğiz? Silahla bu işin olmayacağı konusunda hepimizin netleşmesi lazım.”[50]
Yine Tan’a gƶre, “HDP’nin bu üç soruya yanıtı şu: Kürtler, Türk halkıyla birlikte, yüzü Avrupa Birliği’ne dƶnük, kendi geƧmişini de koruyan, Ortadoğu’daki halklarla dost, demokratik bir Türkiye inşa edecektir. Sayın Ɩcalan da bƶyle düşündüğünü 21 Mart 2013’teki mektubunda yazmıştır. Geldiğimiz nokta itibari ile bu mücadele de demokratik, sivil ve fikri olmalıdır. Kandil’dekilerin ƶnemli bir kısmı bu şekilde düşünüyor. Tabii bƶyle düşünmeyenler de vardır.”[51]
Buna ne demeli?! Kürtleri “ya (silahlı) Ƨatışma ya parlamenter pasifizm/dayatmalara boyun eğme/teslimiyet sahte ikilemine teslim etmek, silahlı mücadeleyi şeytanlaştırarak reformizme teslim olmak değil mi bu?
Bir de şu durum var: Bir dini veya mezhebi tutmak, ƶne Ƨıkarmak, gƶrüşlere din üzerinden haklılık sağlamak da ilericilerin işi değildir. Ava giderken avlanırlar…
“GerƧek İslĆ¢m” tartışması fikirlerin din üzerinden onay gƶrmesine neden olur. Fikirlere din üzerinden gerekƧeler ve meşruluk arama Ƨabası dinin referans alınmasıdır. Bu da toplumun akıl yoluyla değil din yoluyla gerƧeklere ulaşmasına neden olur. Din üzerinden fikirlere meşruluk arama toplumu daha hümanist olmaya değil bağnazlaşmaya gƶtürür. Halkı anlayacağım, bağ kuracağım diye Ramazan’da sokaklarda ilerici belediye ve ƶrgütlerin iftar sofraları kurması, seƧim Ƨalışmasında üzerinde ayet, dini sƶzler yazan hediyeler dağıtılması halkı, her zaman kendisine din üzerinden ulaşılması, din üzerinden ikna edilmesi beklentisine sokar. İyi niyetle başlanılan yolun sonu halkı yobazlaştırmaktır…
Ama bir dini veya mezhebi tutmak, ƶne Ƨıkarmak, gƶrüşlere din üzerinden haklılık sağlamak da ilericilerin işi değildir. ”GerƧek İslĆ¢m”, “İslĆ¢mĆ®yet’te bunun yeri şöyle”, o değil ben gerƧek Müslümanım”, “benim kardeşim de türbanlı” tartışması dinin meşruluk alanını geliştirerek fikirlerin din üzerinden onaylanmasına neden olur ki ilericiler bu alanda İslĆ¢mcılarla, gericilerle yarışamaz. Ava giderken avlanırlar. Bu tartışmadan, din üzerinden meşruluk arama Ƨabasından uzaklaşılmalıdır.[52]

GEƇİCİ HÜKÜMET (VE LEVENT TÜZEL’İN) TUTUMU

Geçici (savaş) hükümetine katılım (ve Levent Tüzel) tutumu, HDP için negatifinden önemli bir sınav (ve sırat köprüsü) olmuştur.
Ahmet Davutoğlu’nun geƧici hükümet iƧin bakanlık teklifi gƶtürdüğü HDP Milletvekili Levent Tüzel’in bu teklifi reddetmesine ilişkin hikĆ¢ye herkesin malumuyken; HDP’nin resmi gƶrüşünü dillendiren parti sƶzcüsü Ayhan Bilgen, “Diğer iki arkadaşımızın savaş hükümetleri konusundaki hassasiyeti Tüzel’den daha geride değil. Partimizin savaşla ilgili duyarlılığa da aynı netliktedir. Biz bu konuyu parti kurullarımızda değerlendirdik. Eş başkanlarımız kamuoyuna net aƧıklamalar yaptı. Tüzel, partimizle seƧimde ittifak yapmış olan EMEP’in hukukuyla, tercihi ile hareket etti. Bu konu şüphesiz parti kurullarında değerlendirilecektir. Ama bizim gündemimiz Ƨok ƶnemsemediğimiz iƧin bir icracı hükümet olarak gƶrmediğimiz iƧin, bu konuda bir gƶrev olduğunu düşündüğümüz iƧin bu konu bizim gündemimizde değil. EMEP’le ittifak doğrultusunda yer alan bir arkadaşımızın kendi tercihi olarak değerlendiriyoruz,” derken;[53] Hollanda’nın Lahey kentindeki konuşmasında Selahattin Demirtaş, sƶz konusu bakanlıkları hak ettiklerini düşündükleri iƧin hükümete girdikleri belirtip, bu bakanlıkların kendilerine oy veren seƧmenlerin emaneti olduğunu dile getirerek, şunları sƶyledi:
“O bakanlıklar AKP’nin tapulu malı değildi, sizin malınızdı biz o emanetinize sahip Ƨıkmak iƧin oradaydık. Bu bakanlıklar, hem AB hem Kalkınma Bakanlığı olarak HDP’nin nasıl bir iktidar, nasıl bir hükümet anlayışıyla gelecekte ülkeyi yƶneteceğinin sadece küçük bir gƶstergesi olacak. Bizim bakanlarımız, yani halkın bakanları siz orada kolay kolay savaş kararı almayın diye, siz orada devletin imkĆ¢nlarını AKP’nin seƧim Ƨıkarları iƧin kullanmayın diye oradalar. Sizin tam da ensenizdeler. Siz gidip sarayda Bakanlar Kurulu toplantısı yapmayın diye bakanlarımız orada. Çünkü bizim bakanlarımız, kusura bakmayın sarayda Bakanlar Kurulu toplantısına katılmazlar. Saray bizim aƧımızdan hükümetin başı değil. Saray bizim aƧımızdan Başbakan yetkilerine, Başkanlık yetkilerine sahip değil. Saray eğer anayasadaki yetkilerini kullanır, saray eğer halkın iradesine saygılı olursa biz de saygılı oluruz. Ama bizi tanımayanı biz tanımak zorunda değiliz.”[54]
Levent Tüzel’in geƧici hükümette yer almaması konusunda EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, “EMEP olarak yaptığımız değerlendirmede, yeniden seƧim kararının bir seƧim hükümeti ve aynı zamanda bir savaş hükümeti olacağını düşündük. Bu savaş hükümetinde yer almanın doğru olmayacağı yƶnünde bir karar verdik. Kurucu genel başkanımız Levent Tüzel de kendisine teklif edilen bakanlığı partimizin kararı doğrultusunda reddetti. Ama şunu biliyoruz HDP ile ittifak hĆ¢linde seƧimlere girdik. Farklı bir partiyiz ama demokrasi mücadelesinde ittifak hĆ¢linde mücadeleye devam edeceğiz. Kimi kritik noktalarda ayrı düşünebiliriz. Bu HDP iƧinde bir Ƨatlak olarak değerlendirilmemeli.”[55]
“Partimizin kararı, HDP ile olan ittifak hukuku aƧısından herhangi bir yanlışlık iƧermemektedir. Aksine ittifak hukuku bƶylesi farklı tutum ve yaklaşımların olabileceğini iƧeren bir hukuktur. Partimiz bu güne kadar üzerinde mutabık olduğumuz ittifak hukukuna uygun davranmıştır. Sayın Demirtaş bunu en iyi bilen kişilerden birisidir,”[56] derken; EMEP de konuyla ilgili şu aƧıklamayı yaptı:
“Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve onun yƶnettiği AKP’nin yukarıdan yaptığı dayatmalarla 1 Kasım’da yeniden seƧime gidiyor.
Yeterli süre olduğu hĆ¢lde, hükümeti kurmak iƧin ikinci bir isme gƶrüşmeler yapma hakkı tanımayan Erdoğan’ın, Türkiye’yi seƧime gƶtürecek hükümeti oluşturma gƶrevini yeniden Ahmet Davutoğlu’ya vermesi, bu siyasi dayatmalar zincirinin bir devamıdır.
Davutoğlu bu kapsamda, HDP listesinden seƧime giren ve İstanbul milletvekili seƧilen partimizin ƶnceki Genel Başkanı Levent Tüzel’e, kabinede yer almayı teklif etmiştir.
Ɩncelikle; bu seƧim hükümetinin oluşturulma süreci, AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 yıllık siyaset geleneğine uygun olarak, tamamen anti-demokratik biƧimde gelişmiştir. Bakan olarak ƶnerilecek isimlerin, partileri aracılığıyla belirlenmesi yoluna bile gidilmemiştir.
İkinci olarak; iƧeride ve dışarıda bir savaş hükümeti olarak davranan ve emekƧi düşmanı politikalara imza atan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin kuracağı bir hükümetin, Türkiye halklarına vereceği hiƧbir şey yoktur. Bu hükümet de ƶnceki hükümetler gibi ƶzgürlüklere ve halka karşı bir saldırı hükümeti olacaktır.
Partimiz bƶyle bir seƧim hükümetinde yer almayı yukarıda ƶzet olarak sıraladığımız nedenlerle uygun gƶrmemektedir.”[57]
Yine konuya ilişkin olarak Levent Tüzel seçim hükümetine katılmama gerekçesini basın toplantısında şöyle açıkladı:
“Bugün de ƶncelikle benim de diğer HDP’li vekil arkadaşlarımızın, eş başkanlarımızın Ƨağrısı gibi, ƶncelikli dileğimiz bu haksız savaşın halka karşı yürütülen savaşın derhĆ¢l durdurulması. Kürt halkı adına, Türkiye halkları adına, demokrasi adına mücadele ettiğini sƶyleyen her kimse, bu savaşın tarafı olmaması gerektiğini sƶylüyorum.
Sayın Başbakan, bakanlık gƶrevi tevdi etti. Kabul edip etmediğimizi saat 6’ya kadar iletmemizi istediler. Resmi gƶrüşümüzü kendilerine ileteceğiz. AKP hükümeti ve aslında bir numara diyeceğimiz sayın cumhurbaşkanı ‘seƧimlere ben mi giriyorum’ diye hĆ¢lĆ¢ konuşan cumhurbaşkanı, muhtarlar toplanıyor, başbakan müftüleri topluyor. Bir devlet anlayışını adım adım uyguluyor, topluma empoze ediyor. Evet seƧime kendisi giriyor. 7 Haziran’da da bƶyleydi 1 Kasım’da da bƶyle. Ve ben inanıyorum ki 7 Haziran seƧim sonuƧları ortaya Ƨıktığında, 1 Kasım’a kadar işleyecek süreci 8 Haziran’dan itibaren AKP kurmayları planladılar. Ve bu senaryoları simülasyon üzerinde yürüttüler. Ɩzel güvenlik bƶlgeleri ilan edilmesi, iƧ güvenlik yasasının devreye sokulması, cenazede canı yanan insanların sƶzlerinin hakaret sayılıp tutuklanmaları ve bir dizi hukuksuzluk.
Anayasa yok, hukuk yok, teamül yok. Her şey cumhurbaşkanı başbakan ikilisinin keyfiyetleri ƧerƧevesinde uygulanıyor. Ve şimdi bizim katılmamızı istedikleri, tekrarlanacak seƧimin yürütülmesini sağlayacak seƧim hükümetinin de bu işleyişin bir devamı olacağı Ƨok aƧık. Hem halka karşı yürütülen savaş, hem baş gƶsteren ekonomik kriz, işte kamu emekƧileriyle imzalanan toplu sƶzleşmede ƶrnekte olduğu gibi, hem ülkedeki halkları refaha kavuşturacak bir dil tersine nefret sƶylemini hĆ¢lĆ¢ sürdürüyorlar. HĆ¢lĆ¢ HDP’yi düşmanca hedef gƶsterir hĆ¢lde olmaları aslında bu hükümetin aynı Ƨizgide iş yapacağını gƶsteriyor.
Teslim edelim, kabul edelim ki yeni hükümetin de ana işlevi bu olacaktır. Her tür keyfiyetle, entrikayla arzu ettikleri sonucu elde etmek iƧin her şeyi gƶze almak… Ama bu hepimizden kaybettiriyor. Canımızdan, geleceğimizden, ortak yaşamımızdan. Temsil ettiğim Emek Partisi’nin de esas kaygısı budur.
Bƶlgede olanlar hayli kaygı verici. AKP hükümeti Ƨok aƧık Kürt hareketine, barış isteyen güçlere, HDP’ye tuzak hazırlıyor. Bugün hükümette HDP’nin varlığını bile sindirmekten Ƨok Ƨok uzakta demokrasi kültürü kesinlikle yok. Yılların teamülü KılıƧdaroğlu’na işlemedi. En küçük bir saygı gereği parti yƶnetimlerine, ƶnerecekleri vekillerin isimleri sorulmadı. Başbakan benim hakkımdır benim anayasal yetkimdir deyip işin iƧinden Ƨıkmaya Ƨalışıyor.
Emek Partisi olarak biz bu politikayı hiçbir zaman onaylamadık. HDP olarak da elbette hiçbir zaman onaylamadık. İttifak gücü olarak katıldığımız, kader ortaklığı yaptığımız güçler, demokrasi güçleri bu dayatmaları, entrikaları hiçbir zaman kabul etmedi. Halka sığındık. Bundan sonra da bu süreç böyle olacak böyle işleyecektir. Barış bloğunun hepimizi içine alan Türkiye halklarının, bloğun çağrıları önemli. Bugün bile bu haksızlık, kirli operasyonlar durdurulmalı diyoruz. Siyasi iktidara çağrımız budur.
Bƶyle oldukƧa şimdi bu hükümetin devamı olarak gƶrdüğümüz, kural tanımayan, HDP üzerinde de baskı kurmaya Ƨalışan bu halka saldırı hükümeti karakteri taşıyan geƧici de olsa bu seƧim hükümetinde gƶrev almayı doğru bulmuyoruz. Kurucu genel başkanı olduğum ve HDP ile ittifak kurduğumuz vekil olarak temsil edilmiş olduğum bu Ƨalışma iƧerisinde, kararımız bu yƶnde teşekkül etti. HDP parti yƶnetimi ile de paylaştık. Sayın Başbakan’a bu gƶrevi bu nedenlerle kabul etmeyeceğimizi bildirmiş olacağız.”[58]
Yine EMEP GYK üyesi Mustafa YalƧıner de, twitter hesabından “Bir sosyalist, hiƧbir ‘ulvi’ gerekƧeyle, geƧici ya da değil, bir gerici burjuva halka karşı saldırganlık hükümetinde yer almaz,” dedi![59]
Tam da bu tabloda Levent Tüzel (ve EMEP)’in tavrı konusunda Erdal Karayazgan, “Selahattin Demirtaş (ve MYK) temeli olan bir yaklaşım ile seƧim hükümetinde gƶrev alınması kararı aldı. Levent Tüzel de temeli olan başka bir yaklaşım ile kendi demokratik hakkını kullanarak gƶrevi kabul etmedi. Aklın yolunun bir olmadığının ‘doğallığına’ (farklıların ve farklılıkların olduğu gerƧeği) tanık oluyoruz.
AKP de (yani Erdoğan) sanki her bakanlık teklifinin kabul edilmesi zorunluluğu varmış gibi ‘totaliter’ ve de her zamanki fırsatƧı ve etiğin/ ahlĆ¢kın en dip noktasının bile altında (eksi durumunda) olan ‘siyaset’ anlayışıyla bunu beklendiği gibi kullanmaktan (yani başka bir isim vermekten imtina ederek) her zamanki pervasızlığı ile kaƧınmadı.
HDP değil AKP (Erdoğan) pas pas oldu bana gƶre. Reel siyasettir AKP (Erdoğan) kazanƧlı Ƨıkmış olabilir. (bir bakanlığı daha elde etmiş olabilir vb.) AKP’ye (Erdoğan) belirsiz bir ‘kazandırmama’nın karşılığı Levent Tüzel’in demokratik hakkı olarak kabul edemediği bir kararı ‘zor’ altında (Parti kararının parti üyesine baskın Ƨıkması) uygulaması olabilir mi?”[60] derken; Murat Ƈakır da Ƨok haklı olarak ekliyordu:
Devlet, HDP’nin başarısını engelleyemediği iƧin yeni bir manevra ile HDP’yi sisteme entegre etmeye Ƨalışıyor. HĆ¢lbuki HDP’nin yapması gereken seƧim sürecinde ve sonrasında yaşanan politik gelişmeleri dikkate alarak SeƧim Hükümetinin meşru olmadığını ilan etmek ve sine-i millete dƶnmektir. Parti olarak meşru sayılmayan uygulamalar sonucunda, bütünsel bir senaryonun parƧası olarak oluşturulan bu hükümete katılmak doğru değildir. HDP aƧısından bunun pratiği ise 7 Haziran seƧimlerinin meşru sonuƧlarının devlet tarafından yok sayılarak, burjuvazinin bu Ƨarpık demokrasi anlayışını halklar nezdinde deşifre etmek, 1 Kasım seƧimleri iƧin yerellerde bütün gücüyle, Türkiye’nin tüm barış ve demokrasi güçleri, onların siyasal ƶrgütleri ile en geniş ittifakı sağlayarak oy oranını yükseltmek iƧin aktif bir seƧim kampanyası yürütmektir. Aktif bir seƧim kampanyası, yerellerde Halkların Demokratik Meclisleri’nin oluşturulması, Demokratik Halk İktidarının nüvelerinin oluşturulması ve bu organlar ile seƧim kampanyalarının yürütülmesidir. 
Bazıları bizi ‘politik vizyonumuzun darlığı’ ile suƧlayabilirler. Politik vizyonun genişliği ve darlığı onun sınıfsal analizine bağlıdır. Biz, aktif, kıvrak, popüler ve güncel politikaya müdahale eden bir siyaset tarzına kesinlikle karşı değiliz. Belirleyici olan onun niteliği ve ilkeselliğidir, biƧimi değildir. 
Bu anlamda EMEP MYK’sının Levent Tüzel arkadaşımıza yapılan bakanlık ƶnerisi ile ilgili olarak almış olduğu kararı da yerinde buluyoruz. Levent Tüzel yanlış yapmamıştır. Evet, kendisi HDP Milletvekilidir ve HDP PM üyesidir. Ancak buradan yanlış sonuƧlar Ƨıkarmamak gerekir. EMEP, HDP bileşeni değildir, HDK bileşenidir.”[61]
GerƧekten de Kültür Bakanı YalƧın TopƧu’nun, iki HDP’li bakan iƧin “ya istifa etsinler, ya azledilsinler” dediği;[62] “GeƧici hükümet iƧin Başbakanlık, istisnalar haricinde tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki naklen veya aƧıktan atamaları durdurdu. İlk seƧim hükümetinde yer alan bakanlar ‘takdirlerine dayalı’ hiƧbir atama yapamayacak,”[63] notunun düşüldüğü; “Ben HDP’yle koalisyonu doğru bulmadım, tavırlarından dolayı. Barışçıl bir siyasete geƧmedikƧe bizim HDP’yle işimiz yoktur. HDP Türkiye’yi kardeş kavgasının eşiğine getirdi. Biz HDP seƧmenine saygıda kusur etmeyiz. Anayasal bir zorunluluk olarak o partiden 3 isme teklif gƶtürdük,”[64] diyen Başbakan Davutoğlu’nun Bakanlar Kurulu listesini aƧıkladıktan sonra HDP’li iki bakanın gƶrev alanlarına gƶnderme yaparak “Bakalım kendi arkadaşlarının başında olduğu bir bakanlığın yatırımlarına ‘savaş barajları’ demeyi sürdürecekler mi?”[65] sorusunu dillendirdiği dizaynda geƧici hükümette HDP’lilerin ne yapıp, yapamadığı herkesin malumu ve olan sakın estetize edilip, abartılmasın!
Nihayetinde HDP’li bakanlar Müslüm Doğan ve Ali Haydar Konca istifa etti[66] ve istifa eden HDP’li Bakan hakkında Figen Yüksekdağ, “İki bakanın kararı oldukƧa doğru ve yerinde bir karardır,” derken; partilerinin bilgisi ve onayı dahilinde bu kararı alan her iki bakanın, “Hükümetin uyguladığı savaş koşullarının giderek ağırlaşması” ve “HDP’li iki bakanın karar mekanizmalarına dahil edilmemesi” nedeniyle istifa ettikleri aƧıklandı![67]
Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken istifa edip, Cizre ve Varto’daki Ƨatışma ortamını istifalarına gerekƧe olarak sunan[68] HDP’li AB Bakanı Ali Haydar Konca ile Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan geƧici hükümette ne yaptı?
Mesela AB Bakanı Ali Haydar Konca, “SeƧim Hükümeti’nde bakan olarak yer almamızın nedeni, tam da iƧinden geƧtiğimiz bu Ƨatışmalı ortamı durdurmak üzerinedir. Bir an evvel, hemen bu sokağa Ƨıkma yasakları dahil, bƶlgedeki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten Ƨekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. DerhĆ¢l bu yaklaşımlar son bulmalı, yeniden barış ortamına dƶnebilmenin ortamını yaratmaya Ƨaba gƶstermeliyiz… Ɩnümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuƧ alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz.”[69] “HDP’nin komplolarla barajın altına itilmesi Türkiye’nin bƶlünmesini getirecektir,”[70] dedi demesine de, sonuƧta bunlar sadece denilmiş oldu!
Tıpkı, “Bakanlığımız süresince, haksız, adaletsiz, halktan ve emekten yana olmayan politikalar terk edilecektir,” vurgusuyla akan kanın durması ve barışın tesisi konusuna ƶnem verdiklerini, bu kapsamda Bakanlar Kurulu’nda gündeme getireceklerini ifade edip, “AraƧ ve makinelerin yakılmasına karşıyız,”[71] diye eklemeyi ihmal etmeyen Müslüm Doğan gibi.
Çünkü “Bakanlar Kurulu toplantısında ‘Ne oldu da Ƨatışma başladı?’ diye sordunuz mu?” sorusuna Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, “Bƶyle bir fırsat olmadı. Bakanlar Kurulu’nda belli konular ele alındı. Eğitim ve bütƧeyle ilgili gƶrüşmeler oldu. Ama ƶzel gƶrüşmelerimizde ifade ettik. Bunun neden kaynaklandığını devlet bilmek zorunda. Ortak vatanımızda barış iƧinde yaşama koşullarını yaratmak zorunda. Bunu biz de sorguluyoruz. 7 Haziran ƶncesi şartlar neden bir tarafa bırakıldı? Bakanlar Kurulu toplantısında bu konu bire bir gündeme gelmedi,”[72] yanıtını verecekti!
Tüm bunlar bƶyleyken; şu an itibariyle yazdıklarına bin pişman olduğunu düşündüğüm Tuncay Yılmaz, “İstanbul Milletvekilimiz Levent Tüzel, Kocaeli Milletvekilimiz Ali Haydar Konca ve İzmir Milletvekili Müslüm Doğan arkadaşlarımızın seƧim hükümetine girmeyi kabul etmeleri ve bakanlıkları iktidar yürüyüşümüzün yeni bir etabı olmuştur. Düzen güçleri her türlü engelleme Ƨabasına rağmen HDP’nin iktidar yürüyüşünü durduramıyorlar. Şimdi seƧim hükümetinin bakanlar kurulunda yer alacak üç arkadaşımız seƧim sonrasının kalıcı hükümetinde yer almaya devam edecekler ve Erdoğan Ƨetesinin dƶküntüleri o alanı terk etmek zorunda kalacaklar,”[73] derken; “HDP bir savaş kabinesinde mi?”[74] “Vurun HDP’ye, kırılsın beli!”[75] nidalarıyla Aydın Engin’in zırvası da şöyleydi:
Şimdi anayasa gereği bir seƧim hükümeti kurulacak… Anayasa gereği bu hükümette HDP’li 3 milletvekili de yer alacak. Bakanlar Kurulu’nda herhangi bir dümen Ƨevrilmeye kalkışıldığı anda 3 HDP milletvekili bunu anında biz yurttaşlara aktaracak. Birisi hükümeti Beştepe’den idare etmeye kalkışıldığında “Hooop dedik efendi” denecek ve dikensiz gül bahƧesinde siyaset yapmaya Ƨabalayan o zat mosmor olacak… Yani şu iƧimizin karardığı günlerde birazcık da olsa keyifleneceğimiz günler bizi bekliyor. Müjdeyi benden aldınız. Haydi hep birlikte: Keh keh…[76]
Bu kadar da değil, Tüzel’in tutumu üzerine Demir Küçükaydın da, şunları kaleme alabildi:[77]
“Şimdi muhtemelen Erdoğan şöyle yapacaktır. Levent Tüzel’in yerine başka bir HDP’li değil; HDP ile hiƧbir ilgisi olmayan başka birini atayacaktır… İnşallah Erdoğan bƶyle davranmaz. İnşallah basireti bağlanır da başka bir HDP’li atar… İnşallah Erdoğan Leven Tüzel’in yerine başka bir HDP’liyi gƶrevlendirir de HDP’yi iyice paspas etmez”![78]
Kabul edilmelidir ki orta yerde parlamentarist bir pragmatizm sƶz konusudur!
Ve bu konuda KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, HDP’li vekillerin kabineye girmesinin kendileri aƧısından durumu değiştirmeyeceği vurgusuyla, “Şimdi bu ortamda hangi seƧimden, seƧim sürecinden, seƧim hükümetinden sƶz edilebilir? Normal bir zamanda anayasanın hükmü olan farklı partilerden oluşan bir seƧim hükümetinden sƶz edilebilirdi... Bir iki HDP milletvekilinin bu seƧim hükümetinde olması bu hükümeti anayasa gereği oluşmuş bir seƧim hükümeti hĆ¢line getirmeyecektir... Şu anda tüm demokrasi güçlerinin gƶrevi, Kürt halkının kendi kendini yƶnetmesine saldıran AKP hükümetinin bu politikalarına karşı mücadele etmek ve mücadeleyi yükseltmek olmalıdır,”[79] derken; 1 Kasım seƧimlerinde HDP listesinden aday gƶsterilmeyen Levent Tüzel de haklı olarak ekledi: “Bakanlığı kabul etmediğim iƧin aday gƶsterilmemem eleştirilecek bir durum”![80]

KABULLENEMEDİĞİMİZ REEL POLİTİKER PRAGMATİZM

Kabul edilmemesi gereken bir reel politiker pragmatizmle yüz yüzeyiz!
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, sivil toplum ƶrgütleri tarafından Ankara’da 17 Eylül 2015’de yapılan yürüyüşte bayrağın sembol olarak kullanılmasına tepki gƶsterip, “Bizim karşı Ƨıktığımız, itiraz ettiğimiz şey, bayrağın, bayrağın kutsiyetinin ve bayrağın birleştirici değerlerinin ırkƧılığa, şovenizme ve devlet terƶrüne alet edilmesidir. O bayrağın alında, kızılında Kürt’ün, Türk’ün, Laz’ın, Ƈerkez’in, bütün Türkiye halklarının kanı var. O bayrağın kızılı oradan gelmiş. O bayrağın kızılının gƶlgesini Türkçülüklerine, kafatasƧılıklarına, faşizmlerine alet etmeye kalkmasınlar. Bu halklarının kanının oluşturduğu bayrağını bir ulus adına başka bir ulusa karşı kimse kullanamaz. Biz o nedenle Türk bayrağının kullanılmasını, bayrağın kutsiyetine ve değerlerine yapılmış bir hakaret gƶrüyoruz,” dedi![81]
Bunu kabul edebilir miyiz? Etmiyoruz![82]
Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, bayrak yürüyüşünün demokratik bir hak olduğunu belirtti![83]
Buna “Evet” demek mümkün mü? Elbette değil!
TBMM Genel Kurulu, 25. Dƶnem 2. Yasama Yılı aƧılışında HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Ɩnder, Başbakan Davutoğlu’nun da PYD’ye teşekkür ettiğini, bunun belgelerle kayıtlarda mevcut olduğunu belirterek, “O dƶnem Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olan Sayın Feridun Sinirlioğlu ile birlikte ben Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasını organize ettik.”[84] “Taşınma sonrası Davutoğlu Rojava’ya teşekkür etti,”[85] dedi.
Bu iş size mi düştü? Keşke düşmeseydi! Ve keşke T.C.’nin “alengirli” işlerinin ihalesine, hatta “düzen-iƧi” bir misyona bu denli hevesli olmasanız!
“HDP’li Celal Doğan Erdoğan’la gƶrüştü”…[86]
“Erdoğan’la yaptığı gƶrüşmesine ilişkin olarak, Tayip bey, ‘Ƈƶzüm sürecinden vazgeƧmedim ama kırgınım’ dedi.”[87] “Kimse AKP ile müzakere etmiyor. Müzakere, Cumhurbaşkanı ile partiler arasında oluyor,”[88] deyip; “HDP şiddetle, silaha el vurduğu zaman o partide olmam”[89] vurgusunun altını Ƨizen (7 Haziran 2015 seƧimleri ƶncesi CHP’den ayrılarak HDP’ye geƧen!) HDP G. Antep Milletvekili Celal Doğan’ın Erdoğan ile gerƧekleştirdiği sürpriz gƶrüşmenin parti yƶnetiminin bilgisi dahilinde olduğu belirtildi.[90]
Erdoğan’ı meşrulaştırmaktan başka neye yaradı? Olmasaydı keşke!
HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, 14 Ağustos 2015 tarihinde “Sayın Cumhurbaşkanım” hitabıyla Erdoğan’a yazdığı mektupta barışın tekrar tesis edilmesi iƧin rol oynaması Ƨağrısında bulunarak ekledi:
“Şu anda mensubu olduğum ve siyasi mücadelemi bünyesinde sürdürdüğüm Halkların Demokratik Partisi’ni ve O’nun Eş Başkanlarını siyasi rakip olarak gƶrmenizin, bu saatten sonra ülke Ƨıkarları ile bağdaşmadığı kanaatini taşıyorum…
HDP hiç bir silahlı yapının siyasi uzantısı ve kolu değildir.IRA-Sınn Fein ilişkisine benzer bir ilişkinin HDP-PKK arasında da olduğunu düşünmek yanlıştır, yanıltıcıdır.
Bu durum HDP’yi savunma adına ortaya koyduğum bir tespitten Ƨok bir realiteyi ifade etmektedir.
Zira Partimiz; ‘PKK’ye silah bıraktırabilecek olan parti biziz’ de demiştir. Ancak bunun altı boş Ƨağrılarla olamayacağını da ifade etmiştir.”[91]
Ya sonra mı? Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, Cumhurbaşkanı’na hitaben yazdığı aƧık mektuba Saray’dan bir ses gelmezken, “Ƈƶzüm masası yeniden kurulur mu?” sorusunu, “HDP erken seƧimde almış olduğu oyu korur veya artırırsa AKP’nin yeniden tek başına iktidar olma süreci sona erer ise evet kurulur,” diye yanıtladı![92]
Bu ne perhiz, bu ne lahana… demezler mi?
Son bir şey daha: Vay Celal Doğan’dan, Dengir Mir Mehmet Fırat’dan medet uman barışa!

ELEŞTİREL HDP DEĞERLENDİRMELERİ

HDP konusunda, onları doğrudan etkilemese de birçok eleştiri söz konusudur.
Ɩrneğin Ɩmer Ağın, “HDP devrimci duruşunu güçlendirmelidir!”[93] ya da Metin Yeğin, “Liberal sƶylem olayları aƧıklamaya yeterli değil. Liberallere gƶsterilen ‘teveccüh’ ise tamamen gereksiz. HDP de, KƖH de, sol da liberal sƶylemden kurtulmak zorundalar”[94] veya Murat Ƈakır, “AKP, CHP ve MHP esas itibariyle sermaye fraksiyonlarının Ƨıkarlarını gƶzeten bir siyaseti temsil etmektedirler. HDP ise bu cephe karşısında Gezi ve KobanĆŖ ‘ruhlarını’ birleştiren bir alternatif potansiyeli iƧerisinde barındırmaktadır. Bu potansiyeli ete-kemiğe büründürmek; barışçıl, demokratik, eşitlikƧi, sosyal ve ekolojik yƶnelimli halklar hareketine dƶnüştürmek, en başta HDP bileşenlerinin sorumluluğundadır. Sokağın gücünü kullanabilen, işçi sınıfının - ƶrneğin metal işçilerinin direnişi ile kimlikler ve milliyetler sorununun Ƨƶzümünü birleştiren, emperyalist stratejilere ve kapitalist sƶmürüye karşı Ƨıkan bir HDP, halkların gerƧek alternatifi hĆ¢line gelebilir. HDP ayaklarını yere basmalıdır, aksi takdirde düzenin Ƨarklarından birisi olmaktan kurtulamayacaktır,”[95] türünden iƧeriden eleştirilerini dillendirirlerken; Mustafa Pekƶz de, şunların altını Ƨiziyordu:
“7 Haziran seƧimlerinde güçlü Ƨıkan ve hatta seƧimlerin tek galibi sayılan HDP, tuhaf bir şekilde edilgen kaldı ve politik sürece müdahalede beklenilen etkiyi gƶsteremedi. HDP henüz bir parti gibi hareket edemiyor. Kurumsal yapılarını işletmede ciddi sıkıntılar yaşıyor. 7 Haziran seƧimlerinde olduğu gibi bugün de seƧim Ƨalışmalarının ƶnemli bir kısmı Selahattin Demirtaş’ın sırtında yürüyecek gibi gƶrünüyor. 80 milletvekili olan bir parti olarak toplumsal dinamikleri harekete geƧirmede beklenilen refleksleri gƶsteremiyor. Kendi misyonunu oynamayan ve politik bir merkez kurmada ciddi sıkıntılar yaşayan HDP, devletin Ƨok yƶnlü saldırılarına karşı halkın toplumsal tepkisini yeterince harekete geƧiremiyor, dahası bƶylesi bir rol üstlenme sorumluluğundan kaƧıyor izlenimini veriyor. Yüzde 13 oy almış bir partinin savaşa karşı güçlü bir barış refleksi gƶstermesi son derece ƶnemli olmasına rağmen, buna yƶnelik ciddi bir politik karşı koyuşu ƶrgütlemiyor. Ɩrneğin devletin topyekĆ»n savaş gerekƧesi hĆ¢line getirdiği SuruƧ katliamını ne iƧ kamuoyunda ne de uluslararası alanda gündemleştirebildi. Türkiye’nin politik gündeminin merkezine konulması gereken bu katliam bir ay iƧerisinde fiilen unutuldu.
HDP, seƧimlerden sonra belirlemiş olduğu politikaların birƧoğunda yanlış bir yƶnelim iƧerisine girdi. Politik yƶnelimlerinin hatalı olmasının Ƨok ƶtesinde sistemle ilişkilenişi esas alan bir hatta ilerliyor. Bu bakımdan HDP’nin yanlışlarına dikkat Ƨekmek hem gerekli hem de bir gƶrevdir.
Birincisi, HDP’nin rejimin ƶnemli isimlerinden biri olan Celal Doğan’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gƶrüşmeye gƶndermesi bütünüyle yanlıştı. Doğan kendi kafasına gƶre gitmedi, Eş Başkanların bilgisi dahilinde Erdoğan ile gƶrüşmeyi gerƧekleştirdi. Erdoğan, her parti iƧerisinde devletin geleneksel Ƨizgisine yakın olanları tercih etti ve bƶylelikle aslında kendi pozisyonunu meşrulaştırdı. SeƧimlerde kendisi hakkında sƶylenilenlerin ne kadar geƧersiz olduğunu partilere kabul ettirdi. Ayrıca Celal Doğan neden HDP’den aday oldu? Bu soruya verilecek yanıt, aynı zamanda HDP’nin devlet tarafından denetlenmesi ve sistem iƧerisine Ƨekilmesi bakımından üzerinde düşünülmesi gereken Ƨok ƶnemli bir nokta. Bu nedenle Mart 2015’te yayımlanan makalemde Celal Doğan’ın aday gƶsterilmesinin yanlış olduğuna dikkat Ƨekmiştim. Bugün de aynı düşüncemi koruyorum.
İkincisi, Figen Yüksekdağ’ın bütün koalisyon gƶrüşmelerine açığız değerlendirmesi ve daha sonra iki Eş Genel Başkan’ın AKP-CHP Koalisyonuna destek veririz aƧıklamaları yanlıştı. HDP, sorunların Ƨƶzümünü sistemin iki ƶnemli partisi arasındaki koalisyon üzerinde olacağına kendisini ikna etti. Üzerinde yükseldiği toplumsal dinamikleri canlı tutmak yerine, egemen sınıfların belli bir kesiminin ‘uzlaşıcı’ gƶrünmesi ve mutlaka olası bir ‘koalisyon iƧerisinde yer alması gerektiği’ uyarısının etkisi altında kaldı. İktidar gücü olan AKP ile iktidardan pay almak isteyen CHP’nin sistemin sürekliliği bakımından stratejik politikaları esasen aynıdır. Bunlara destek vermenin kimseye bir yararı olmayacağı Ƨok aƧıktır.
Üçüncüsü HDP’nin geƧici hükümete bakan vermesi de son derece yanlış ve politik sonuƧları da ağır olan bir sürecin başlangıcı olarak gƶrmek gerekir. Gündemde olan seƧim hükümeti değil, savaşı yoğunlaştıracak ve toplumsal muhalefeti bastırmakla gƶrevlendirilmiş bir teknokrat bakanlar kuruludur. HDP, hükümete iki temsilci vererek Erdoğan tarafından organize edilen ve savaş politikalarına ağırlık verecek olan teknokrat hükümetini meşrulaştırdı. İki HDP’li bakanın, devir-teslim işlemi yaptırmaması veya kırmızı plakalı arabaya binmemesinin ciddi bir değişim olarak gƶsterilmesi de Ƨok basit ve tuhaf bir davranıştır…
Dƶrdüncüsü, uzlaşma ve birleştirici kavramlarını uygun yerde ve zamanda kullanmayan, bunu daha Ƨok sistem dışında kalan ve demokrasi mücadelesinde yer alan kurumsal yapılar arasında geliştirmek yerine parlamentoda sistem partileri arasındaki uzlaşıya indirmek de son derece yanlış ve tehlikelidir. Politika belirli ilkeler ve değerler iƧerisinde yapılır. Ɩrneğin egemen sınıfların bir kesiminin taleplerini dikkate alarak uzlaşıcı gƶrünmek iƧin sistemin en ƶnemli iki partisinin kuracağı koalisyona destek vermeyi savunmak, bugünkü rejimi kılcal damarlarına kadar desteklemektir. Bunu ‘parlamentoda politika yapıyoruz, toplumda gelen talepleri dikkate alıyoruz’ gibi bir bakış aƧısıyla savunmaya Ƨalışmak da, sistem partilerine benzemektir...
Beşincisi, HDP, Kürtlere yƶnelik Ƨok yƶnlü sürdürülen savaşa karşı 80 milletvekiliyle iƧte ve uluslararası alanda aktif bir rol üstlenmesi gerekirken oldukƧa pasif ve kendiliğindenci bir politika izliyor. Hemen her gün Kürtlerin seƧilmiş yerel yƶneticileri tutuklanıyor. Belediye Eş Başkanları, HDP ve DBP yƶneticilerinin tutuklanmaları ƶyle sıradanlaşmış ki haber değer bulunmuyor. Bunlar halkın yereldeki temsilcileridir, halkın gerƧek iradesini temsil ediyorlar. Ancak HDP, bu tutuklamalara karşı gerekli politik refleksi ƶrgütleyemiyor. Hatta biraz ağır olacak ‘yok hükmünde’ sayıyor.
Altıncısı, 7 Haziran’da Türkiye’nin iƧ politik dengeleri ve iktidar Ƨatışması nedeniyle egemen sınıfların bir kesimi belki de bir kereye mahsus olmak üzere HDP’yi destekledikleri biliniyor. HDP, bu desteği süreklileştirmek isterken, karşıdaki güçler ise HDP’nin bütünüyle sistem iƧerisine Ƨekilmesinde ısrar ediyor. Bunun en somutlaşmış biƧimi de Kürt Hareketiyle arasına mesafe koyması ve ondan bağımsız hareket ettiğini gƶstermesidir. HDP, bu modaya uymuş olacak ki, gƶrüşmeleri bütünüyle sonlandıran, ateşkesi tek taraflı bozan ve savaşa karar veren devlete yƶnelik politikalarını Ƨok daha aktifleştireceğine PKK’ye yƶnelik eleştirel sƶylemlerini arttırmaya başladı. S. Demirtaş’ın PKK’ye Ƨağrı yaparak ‘ama’sız silahların bırakılmasını dillendirmesi ne anlama geliyor?”[96]
Bunlara Celal BaşlangıƧ’ın, “Haziran 2015 seƧiminin bildirgesinin aƧıklanmasından tam 163 gün geƧmişti ve HDP’nin 2 Ekim 2015 tarihinde 1 Kasım seƧimleri bildirgesinin bir ƶnceki bildirgeyle 2 Ekim 2015 tarihli arasındaki en büyük fark, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ne yapılacağı konusuydu.
21 Nisan’da bildirgede yer alan ilgili maddeyi Yüksekdağ okumuştu: ‘Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılarak devletin din ve inanƧ alanından elini Ƨekmesi sağlanacak.’
Diyanet İşleri’ni kaldırma konusu HDP iƧinde de Ƨok tartışılmıştı. AKP sƶzcüleri tarafından da ağır biƧimde eleştirilmişti HDP. Ancak okunan bildirgede gƶrüldü ki, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ‘kaldırmak’ yerine her inancın temsil edileceği Din ve İnanƧ İşleri Kurulu’na ‘dƶnüştürmek’ ƶnerisi geliştirilmişti. Anlaşılan tartışmalar ve eleştiriler bu bildiride dikkate alınmıştı,”[97] diye formüle ettiği konuda şunlar da eklenmeli:
“Dini, devletten devleti de dinden ƶzgürleştirecek Ƨƶzüm ƶnerisi yok. Tek mezhepli devletten, Ƨok dinli devlete yol aƧan yaklaşımlar var. ÅžĆ¶yle ki; HDP ‘Diyanet İşleri Başkanlığı ‘Din ve İnanƧ İşleri Kurulu’ olarak yeniden yapılandırılacak’ diyor ama bu kurulun sivil mi, ƶzerk mi yoksa kamu kurulu mu olduğunu belirtmiyor.
‘Devletin din ve inanƧ alanından elini Ƨekmesi sağlanacak, din ve inanƧ işleri topluma, inanƧ sahiplerine bırakılacak’ diyor ama sonraki paragrafta 150 bin SünnĆ® İmamı ilgilendiren ‘Diyanet İşleri Ƨalışanlarının ƶzlük hakları korunacak’ diyerek dinin finansmanını kamuya ait ‘diyanet bütƧesi’ Ć¼zerinden korumayı taahhüt ediyor. Bu ise ciddi bir Ƨelişki barındırıyor.
HDP’nin ‘Din ve İnanƧ İşleri Kurulu inanƧ topluluklarının temsilcilerinden oluşacak, aralarındaki ilişkiyi düzenleyecek ve koordinasyonu sağlayacak’ tutumu ile CHP’nin ‘Devlet tüm inanƧlara ve bireysel tercihlere eşit mesafede duracak, Diyanet İşleri Başkanlığı Ƨoğulcu ve kapsayıcı bir yapıya kavuşturulacak’ tutumları farklı ifadelerle dile getirilmiş olsa da, ƶz itibariyle Ƨok benzerlik taşıyor.
HDP devlet kurumu olan ‘Diyanet’in’ ya da ‘Din ve İnanƧ İşleri Kurulu’nun, ’din, teoloji üretim’ faaliyetine ilişkin tek bir sƶz sƶylemezken, HDP Din ve İnanƧ İşleri Kurulu iƧin ‘din siyaseti üreten bir kurum olmayacak’ derken, CHP de benzer bir anlayışı savunarak ‘Diyanet gündelik siyasetin dışında tutulacaktır’ diyor. Bunu sƶylemek tek başına yetersiz. Bu yeni bir şey de değil. Mevcut Anayasanın 136. Maddesine gƶre ‘Diyanet İşleri Başkanlığı, lĆ¢iklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasĆ® gƶrüş ve düşünüşlerin dışında kalarak’ hizmet vermesini buyurmuş. Fakat varlığı laikliğe aykırı olan Diyanet hiƧ bir zaman siyasetin dışında kalmamıştır.
Diyanetin adı değişse de, mezhepƧi yapısı Ƨoğulcu ve kapsayıcı hĆ¢le getirilse de, devletin kurumu olarak kaldığı sürece, Türkiye gibi bir ülkede Ƨoğunluk inancına dayalı siyasetin ve iktidarların vesayetinden kurtulma şansı ve imkĆ¢nı olmaz.”[98]
Eleştiriler daha da çoğaltılabilir. Ancak en hayatilerinden birini daha belirterek ilerleyelim!
V. İ. Lenin’in, “Emperyalizmin mümkün olan en kısa tanımını yapmak gerekseydi, emperyalizm, kapitalizmin tekelci aşamasıdır derdik. Bu tür bir tanım en ƶnemli öğeyi iƧermiş olurdu, zira bir yandan, mali sermaye, Ƨok büyük birkaƧ tekelci bankanın banka sermayesinin, tekelci sanayi birliklerinin sermayesiyle birleşmesidir; ƶte yandan, dünyanın paylaşılmasında, herhangi bir kapitalist devletƧe el konulmamış topraklara kolayca yayılan sƶmürge siyasetinden, tamamıyla paylaşılmış yeryüzü topraklarının tekel hĆ¢line gelmesi iƧin uygulanan sƶmürge siyasetine geƧişi ifade etmektedir.”
“Gerek sƶmürgecilik gerekse emperyalizm, kapitalizmin son aşamasından, hatta kapitalizmden ƶnce de vardı. Kƶlelik üzerine kurulu olan Roma da sƶmürgeci bir siyasal Ƨizgi izlemiş ve emperyalizm uygulamıştı. Fakat sosyo-ekonomik şekillenmeler arasındaki temel farkı gƶrmezden gelerek ya da geri plana iterek emperyalizm üzerine ‘genel’ mülahazalarda bulunmak, bizi, tıpkı “büyük Roma ile büyük Britanya” mukayesesi gibi en anlamsız klişelerin ya da ‘büyük’ lafların esiri yapar. Zira kapitalizmin ƶnceki aşamalarında bile kapitalist sƶmürge siyaseti, mali sermayenin sƶmürge siyasetinden ƶzünde farklıdır,”[99] diye tanımladığı kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizm konusunda -ƶrneğin- tarih(imiz)e şu kayıtlar düşülmüştür:
Che Guevara’nın, “Bizim her eylemimiz emperyalizm’e karşı bir savaş Ƨağrısı ve insanlığın düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği iƧin savaş marşıdır…” “Emperyalizm hayvanlıktır. O hayvan hiƧ doymak bilmez o ulusal sınırları bilmez. Hitler’in hayvan orduları gibi, Kuzey Amerika’nın hayvanları gibi, BelƧika’nın emperyalistleri gibi... Çünkü emperyalizmin ƶzü insanları hayvana Ƨevirmektir, delirmiş kana susamış birer hayvan”…
Deniz Gezmiş’in, “Bugün ezilen halkların tek ve ortak düşmanı emperyalizmdir”…
Yusuf Aslan’ın, “Savaşımız, Ƨağımızın yüz karası emperyalizme ve onun işbirlikƧilerine karşıdır”…
Ulaş BardakƧı’nın, “Emperyalizme ve oligarşiye silah Ƨektiğimizi ilan ettik. Bağımsız ve demokratik Türkiye iƧin”…
Hugo ChĆ”vez’in, “ABD emperyalizmi tarihi gƶrdüğü en sapkın, en katliamcı, en ahlĆ¢ksız imparatorluktur”…
George Bernard Shaw’ın, “Kan kokusu almış bir kƶpek balığından daha tehlikelisi, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir”…
Bunlar bƶyleyken; HDP’nin (AB’den ABD’ye) emperyalizm konusunda suskunluğu kabul edilemez bir hĆ¢ldir. Çünkü Ahmed Pelda’nın ifadesiyle, “Amerika tüm Ortadoğu’daki savaşta büyük pay sahibidir. Bunu isteyerek de yapıyor. Bu güçlerin birbiriyle didişmesini, Ƨatışmasını, küçülmesini, yıpranmasını ve ABD’nin iradesini kabulünü bekliyor. Bunun iƧinde Kürdistan da ver elbet”![100]
Evet, evet, kabul edilemez bir hâldir bu!
Tıpkı ‘The Daily Telegraph’ın, ‘PKK Türkiye’yle Ƈatışmaları Bitirmek İƧin ABD’yle Gizlice Gƶrüşüyor’ başlıklı haberinde, PKK’nın ABD’nin arabuluculuğuna sıcak baktığı da aktarılıp, Bayık’ın “ABD’nin Türkiye ile aramızda arabuluculuk yapması gerektiği Ƨağrımı yineliyorum. Bize bir garanti verirlerse üzerimize düşen rolü yerine getiririz,”[101] sƶzlerini aktardığı hĆ¢lin de kabul edilemez olduğu gibi…
GeƧerken hatırlatalım: James Connolly, “İngiliz ordusunu yarın ülkeden Ƨıkarsanız ve yeşil İrlanda bayrağını Dublin kalesine Ƨekseniz bile, eğer Sosyalist cumhuriyeti kurmaya girişmezseniz tüm Ƨabalarınız boşa gidecektir. İngiltere sizi yƶnetmeye devam edecektir. O sizi kapitalistleri, toprak beyleri, finansƧıları, bu ülkeye yerleştirmiş olduğu ve analarımızım gƶzyaşları ve şehitlerimizin kanlarıyla sulayarak yeşerttiği tüm bir dizi ticari ve bireyci kurumlarıyla sizi yƶnetmeye devam edecektir”…
V. İ. Lenin, “Hükümetlerinin başlattığı bir savaşın, ancak hükümetler arasında bir savaş olarak biteceğine inanan ve bunun bƶyle olmasını isteyen bir burjuva; bütün hasım ülkelerin sosyalistlerinin ‘kendi’ hükümetlerinin yenilgisini istemelerini ve bunu sƶylemeleri ‘gülünƧ ve saƧma’ bulur. Tersine bu tür bir sƶz, sınıf bilincine varmış her işçinin beslediği düşünceyi doğrular, ve bizim, bu emperyalist savaşı bir iƧ savaş durumuna Ƨevirme Ƨabalarımız ile aynı doğrultuda olur,” uyarısını yıllar ƶnce dillendirmişti ve bu uyarılar hĆ¢lĆ¢ da geƧerlidir…

PARLAMENTARİZM “AƇMAZI”NDA MEVCUT HƂL(İMİZ)

Aslı sorulursa; HDP’nin bu soru(n)larının ardında yatan parlamentarist sınırlarıdır!
Murat Ƈakır’ın -haklı olarak-, “Parlamentoda yer almak ayrı bir şeydir, parlamentarizm Ƨok farklı bir olgudur. Parlamento mücadelesinin beslendiği kaynak parlamento dışı mücadeledir. Belirleyici olan odur. Bu ikisinin uyumunu sağlamak ayrı bir meziyettir. Kantarın topuzunu hiƧ bir zaman elden kaƧırmamak gerekir,”[102] notunu düşmesi boşuna değildir.
Çünkü Nabi Yağcı gibilerin, “Ƈağımız kapitalizminde, ‘süper-ego’ buyruğu -Badiou’nun deyişiyle- şu: Demokrasiyi kabul edeceksiniz! Etmemek yasak!”[103] uyarısını gƶrmezden gelerek hĆ¢lĆ¢ şunları diyebildiği bir aƧmazın orta yerindeyiz:
“Esas olarak parlamentonun etkin kullanımı üstünde durmak istiyorum, zira bu durum geƧmişi değil esas olarak bugünümüzü ilgilendiriyor ve ne olmalı sorusuna bir yanıt veriyor.
Parlamenter demokrasi konsepti, parlamenter mücadele yöntemleri, seçimlere, parlamentolara (ulusal meclislere) katılıp katılmama konusu tüm dünya solunun öteden beri üzerinde sonu gelmez tartışmalar yaptığı konulardır. Yakın zamanlara kadar solda baskın eğilim parlamenter mücadele yöntemlerine kötü gözle bakmak, bunları revizyonist, oportünist bir sapma olarak görüp reddetmek olmuştur. Bir başka yanılgı ise parlamentoyu yalnızca bir ajit-prop kürsüsünden ibaret görmekti.
Kısacası, parlamento ile halk, kamuoyu, parlamentoyla sokak arasındaki sayısız kƶprüleri, karmaşık ilişkileri; oy mekanizmasının ve parlamenter kurumların halk iƧin anlamını gƶz ardı etmek; bu karmaşık ilişkileri iƧlerine girerek, katılarak anlamak, analiz etmek yerine steril devrimcilik adına kolaycılığa kaƧıp reddetmek yada küçümsemek tüm dünya solunun gelenekleşmiş yanlışıdır…
Ɩzet şu ki, ulusal meclisler ( parlamentolar) yalnızca egemen sınıfların/güçlerin kendi Ƨıkarlarını halkın gƶzünde meşrulaştırma aracından ibaret değildir; parlamentolar ezilenlerin, sƶmürülenlerin, dışlanmışların Ƨıkarlarını, taleplerini de meşrulaştırabilir, ama bunun olabilmesinin koşulu güçlü ve etkili bir demokratik muhalefetin hem parlamentoların iƧinde ve hem de dışında varolabilmesidir.”[104]
Yağcı yanılıyor! Parlamentarizm konusunda Karl Marx’ın, “Eskiyen şey, yeni edindiği biƧim iƧerisinde, kendisini onarmaya ve varlığını sürdürmeye Ƨalışır”; M. Bakunin’in, “Ekonomik eşitlik olmaksızın verilen politik eşitlik bir teranedir, bir sahtekĆ¢rlıktır, bir yalandır”; Amadeo Bordiga’nın, “Parlamentarizmi komünizmin devrimci davası iƧin kullanma olanağı kalmamıştır,” uyarılarını “es” geƧmeden ƶncelikle ekleyelim:
Evet, V. İ. Lenin’in dediği gibi en gerici parlamentolarda bile Ƨalışılabilir, o alanlar bir kürsü olarak kullanılabilir. Evet, AKP’yi ve onunla ifadesini bulan topyekĆ»n saldırıları geriletmek, topyekĆ»n direnişle her zeminde büyütülecek barikatlarla yanıt vermek doğrudur, gereklidir ve acil gƶrevler arasındadır.
Çünkü burjuva parlamentarizmi kapitalist düzene ƶzgü politik temsil biƧimidir. Marksistlerin burjuva parlamentarizme ve demokrasisine yƶnelik ilkeli eleştirilerinden vazgeƧemeyecekleri gibi, komünistler işçi sınıfının her hangi bir parlamenter Ƨoğunluk elde etme yoluyla iktidarı alabilme olasılığının asla olmadığını savunurlar.
İşçi sınıfını iktidar hedefine ancak silahlı devrimci mücadele taşıyabilir. Burjuva toplumunda ilk yıkılması gereken kapitalist mülkiyetin temsili demokrasi formu, yanılsamasıdır. Parlamentarist temeller üzerinde ƶrgütlenen temsili demokrasi illüzyonu aşılması gereken bir yozlaşmayken; aslolan iktidarın fethi fikrinin canlı tutulması ve ƶrgütlenmesidir. Çünkü devrim davası, tek cümleyle kapitalist sƶmürü düzenine karşı doğrudan eylemi gerektirir.
Kaldı ki Columbia Üniversitesi’nden Prof. Saskia Sassen’in bile, “Liberal demokrasinin sonuna gelmiş olabiliriz,”[105] diyebildiği koordinatlarda Fikret Başkaya da hepimizi uyarır:
“Aylardır, haftalardır ülkenin gündemi bir tek soruya kilitlendi: Kim kazanacak? Oysa, sorunun cevabı belliydi. Her zamanki gibi 70 yıldır kim/kimler kazanıyorduysa yine onlar kazanacaktı… İnsanlar oy kullandıklarında, şeylerin seyri üzerinde etkili olduklarını, bir şeyleri değiştirdiklerini, değiştirebileceklerini sanıyorlar… Oynanan bu demokrasi oyununa ‘temsilĆ® demokrasi’ deniyor. 
Demokrasinin bir tanımı var ve olması gerekiyor. Demokrasi ‘halkın yƶnetimi’ ‘halkın kendi kendini yƶnetmesi’ demek… Eğer demokrasi halkın yƶnetimi, halkın kendi kendini yƶnetmesi demekse, orada oligarşiye, monarşiye, aristokrasiye, her türden dikta rejimine yer olmaması gerekir. Başka türlü ifade edersek, demokrasinin olduğu yerde ‘parazitlerin’ yaşama şansı yoktur…”[106]
“Eğer bu rezil düzeni değiştirmek, haysiyetli insanlar olarak yaşamak istiyorsak ve gerƧekten ƶyle samimi bir niyet varsa, biraz vakit ayırıp, bu yağma ve talan düzeni hakkında birazcık kafa yormak gerekecek… Radikal eleştiri yoksa eleştirinin bir kıymet-i harbiyesi de yoktur… Ve radikal olmak demek, sorunları kƶkeninden ele almaktır… Aksi hĆ¢lde bu rezil, bu gayri insani soygun düzeninin efendilerinin ve ideolojik uşaklarının ağzıyla konuşmaktan kurtulmak mümkün olmayacak… Başkalarının ağzıyla konuşmak… Daha ne zamana kadar?”[107]
Kaldı ki Sabahattin Ali’nin, “Bu ƶlü toprakların üstünde hiƧbir şey ƶlmek ve ƶldürmek kadar kolay değildir,” saptamasını bir kez daha kanıtlayan 10 Ekim 2015 Ankara’sından “demokrasi adına” yaşatılanlara her şey parlamento ve parlamentarizmin ne olduğu/ olabileceğini ortaya koymaktadır!
S. Zizek’in, “En iyiler artık kendilerini herhangi bir şeye adamaktan aciz, en kƶtüler ise ırkƧı, dinci, cinsiyetƧi bir fanatizme adanmış durumda,” formülasyonuyla tarif edilmesi mümkün olan mevcut hĆ¢l(imiz)e ilişkin James Petras’ın düştüğü not şöyle:
“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kürt halkına ve onların Kürt devleti arzularına karşı büyük bir savaş başlatmış durumda. Erdoğan’ın Kürtlere yeniden aƧtığı savaşın iƧeride ve bƶlgede karmaşık bileşenleri var.[108] Türkiye iƧinde baskılar Kürtlerin seƧimlerde yükselen partisi HDP’nin baskı altına alınmasına yƶnelik. Erdoğan son seƧimlerde şaşırtıcı ƶlƧekte fazla milletvekilinin seƧildiği bu siyasi partiyi itibarsızlaştırmayı veya kapatmayı, yeni bir seƧimin yapılmasını ve bƶylece Meclis’te ‘Ƨoğunluğu’ sağlayarak diktatoryal ‘yürütme gücüne’ sahip olmayı planlıyor.”[109]
Bu madalyonun bir yüzüyken; iƧinden geƧtiğimiz süreƧte emperyalist-kapitalizm bir yandan büyük bir iktisadi krizle boğuşurken diğer yandan da bir küresel ƶlƧekte dünyanın yeniden paylaşılması mücadelesini yürütüyor. Bu durum bir yanıyla küresel ƶlƧekte işçi sınıfı hareketlerinde büyük ve ƶnemli bir canlanmaya yol aƧarken, diğer yanıyla da bƶlgesel, yerel Ƨatışmaları tetikliyor ve bağımlı ve yarı bağımlı coğrafyalarda siyasi haritaların yeniden Ƨizilmesini dayatıyor. Sƶz konusu Ƨatışmanın en net ve yoğun şekilde cereyan ettiği yer ülkemizin de iƧinde bulunduğu Ortadoğu’dur.
Türkiye’de bu hĆ¢lden bağışık değilken; Ƈağdaş Gazeteciler Derneği’nin, ‘2015 Nisan-Mayıs-Haziran Medya Raporunu’na gƶre, muhabir, yazar, sorumlu yazı işleri müdürü ve genel yayın yƶnetmenine yƶnelik 26 yeni soruşturma aƧıldı ve bu soruşturmalarda 19 gazeteciye Ƨoğunluğu hapis istemli dava aƧıldı. Yine aynı rapora gƶre, farklı basın yayın organlarında Ƨoğunluğu muhabir, 3’ü yabancı 18 kişi gƶzaltına alındı, 1’i tutuklandı.[110]
Kim ne derse desin: “Türk devleti her zaman bir milli güvenlik devleti olarak kaldı.[111] 60 - 80’li yıllarda kopya Ƨekilen model ağırlıkla Latin Amerika’daki askeri diktatƶrlükler ve onların siyasal mühendisliğe soyunmaları idi. Şimdi arka kapılar ardında tartışılan ‘Ƨƶzüm’ ise yeniden Sri Lanka modeli... İlkin 2010’dan itibaren acaba deyip bu modeli izlemeye başladılar… Sri Lanka’da kasaplar ‘nihai Ƨƶzüme’ yƶnelmeden ƶnce, sƶzde bir barışçıl Ƨƶzüm denenmişti,”[112] Ragıp Zarakolu’nun altını Ƨizdiği gibi!

1 KASIM GƜZERGƂHI

Orhan Miroğlu’nun, “7 Haziran seƧimlerinde HDP’ye verilen oyların maalesef silahların konuşmasında belirleyici bir rolü var. İşte bu nedenle, 1 Kasım seƧimlerinde HDP’ye verilecek oyların, Ƨatışma sürecini daha da derinleştirmekten ve PKK’yı doğru yaptığına daha da inandırmaktan başka bir şeye yaramayacağı aƧıktır,”[113] hezeyanlarıyla desteklenen liberal zırvalarla[114] 1 Kasım 2015 seƧimlerine bƶylesine bir tabloda gidiliyorken; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “7 Haziran’da yaşananlar 1 Kasım’da yaşanmayacaktır diye düşünüyorum,”[115] notunu düştüğü 26. Dƶnem parlamentosunu belirlemek üzere yurtiƧinde 54 milyon 75 bin 851, yurtdışında 2 milyon 895 bin 885 olmak üzere toplam 56 milyon 971 bin 736 seƧmen oy kullanacak. 7 Haziran seƧimlerine gƶre de, yurtiƧi ve yurtdışı seƧmen sayısı yüzde 0.59 oranında 338 bin 847 arttı.[116]
Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Ɩnder’in, Erdoğan’ın, 1911’deki seƧim sonuƧlarını beğenmediği iƧin 1912’de şiddet ve baskıyla yeni bir seƧim yaptıran İttihat ve Terakki’nin yƶntemini uyguladığını belirtip, “Sopalı SeƧim”[117] diye nitelediği; Tarık Şengül’ün, “Zamanı belli, mekĆ¢nı karışık, zemini kaygan bir seƧime gidiyoruz. SeƧimin adil olmayacağı gelişinden belliydi,”[118] notunu düşmeden edemediği 1 Kasım seƧimleri iƧin CHP, 3.5 aylık sürede 1 milyon 73 bin kişilik seƧmen hareketliliği yaşandığını saptadı. 7 Haziran’da oy kullanan 672 bin 649 seƧmen, 1 Kasım listelerinde yer almazken, oy kullanmayan 400 bin 354 seƧmen listelere girdi. İstanbul’da 145 bin 98, Ankara’da 45 bin 99, İzmir’de 36 bin 601 seƧmen kayboldu![119]
Demirtaş’ın, “Doğu’da seƧim yapılacak bir koşul yok. Bƶlgeden gelen arkadaşlarımızdan iyi haber yok. Bu koşullarda sandık kurulması imkĆ¢nsız. Eğer anketler AKP’yi Ƨok düşük gƶsterirse seƧimi erteleme yoluna da gidebilirler,” derken; bƶlgede yaşanan Ƨatışma ve gerilim ortamında HDP’li milletvekilleri silahların konuştuğu bir dƶnemde bƶlgede seƧim yapılmasının gerilimi daha da artıracağı uyarısı dillendirdiği[120] tabloda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı aracılığıyla 7 Haziran seƧimlerden ƶnce 44 ile “bir defaya mahsus” 63 milyon lira doğum, Ƨeyiz, ƶksüz-yetim-şehit aileleri ve Ƨocukları gibi kalemlerde yardım dağıtıldığı belirlendi. Yardım yapılan 44 ilin 23’ünün gelir seviyesinin düşük olması ve HDP’nin yüksek oy aldığı Doğu Güneydoğu Anadolu bulunmasıyla dikkat Ƨekiyor. Bakanlık, 1 Kasım seƧimleri ƶncesinde de sosyal yardımların dağıtımı iƧin yeni bir Ƨalışma başlattı![121]
CHP’nin AlevĆ® oylarını konsolide etmek iƧin “eski solcular”a müracaat edip, müthiş bir efor sarf ettiğinin[122] de gƶzlemlendiği 1 Kasım güzergĆ¢hında sosyalistlerin HDP’ye ilişkin eleştirel destekleri -seƧim tavır(lar)ı- de ƶne Ƨıkıyordu.

PARTİZAN
“Partizan olarak 7 Haziran seƧimlerinde olduğu gibi 1 Kasım’da da HDP’yi destekleme tavrımızı sürdüreceğiz. Meclis ve legal siyaset Kürt ulusunun ƶzgürce siyaset yapma hakkının bir parƧasıdır. Bizler elbette bu hakka karşı uygulanan faşist baskıya karşı dün olduğu gibi bugün de Kürt ulusunun ve onun legal alandaki siyasal temsilcisi HDP’nin yanında yer aldık/alıyoruz. Ancak Kürt ulusunun haklı ve meşru taleplerini desteklerken, bu taleplere omuz verirken, sorunun gerƧek anlamda bu yƶntemle Ƨƶzülemeyeceğinin de bilincindeyiz. Bu bağlamda HDP milletvekili listesinde yer alarak aday gƶstermeyi yerinde ve doğru bir tutum olarak gƶrmüyoruz. Bu dƶnemde 7 Haziran seƧimlerinde olduğu gibi aday gƶsterme üzerinden bir faaliyet yürütmeyeceğiz.
Parlamentoyu -ƶzellikle de- 7 Haziran seƧimleri sonrası taktik olarak bir araƧ veya olanak olarak gƶrmediğimizin altını Ƨizmeliyiz. Ɩyle ki, sadece son süreƧte yaşanan gelişmeler dahi meclisin gƶstermelik karakterini ve incir yaprağı rolünü Ƨok daha fazla açığa Ƨıkarmıştır. Parlamento kürsüsü bu süreƧte taktik değerini ve ƶnemini dünden daha fazla kaybetmiştir. Artık bizzat cumhurbaşkanının, başbakanın ve bilumum devlet kadro ve mekanizmasının üstünde tepindiği, meşruiyetini alaşağı ettiği ve bunu da politik krizi harlayarak yaptığı koşullarda bu kürsüden Ƨıkacak sesten Ƨok, ezilenleri bu ahıra mahkĆ»miyetten kurtaracak bir taktik politik yƶnelim daha fazla hasıl olmuştur.”[123]
DHF
1 Kasım seƧimlerini 7 Haziran seƧimlerinin bir devamı olarak gƶren Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) 7 Haziran seƧimlerindeki hedeflerle seƧimlere katılacaktır… DHF tüm bu Ƨalışmalarını elbette ki sadece seƧim sürecine endeksli ele almamaktadır. SeƧimler olsun olmasın ana hedef olarak tüm bu Ƨalışmaları kesintisiz sürdürecektir.
DHF olarak parlamentoya bakış aƧımız bilinƧli tüm kitleler tarafından bilinmektedir. Fakat siyaset arenasına atılan yeni genƧler iƧin tekrarlamakta fayda gƶrmekteyiz... Asıl amacımız ise her türlü geƧici kazanımdan koparak ve temsili parlamenter sistemin yanlışlığını kitlelere anlatarak kitlelerin proletarya ƶnderliğinde gerƧek kurtuluşları olan kendi iktidarlarını kurmalarını sağlamaktır.”[124]
DİP
“Türkiye’nin Suriyeleştirilmesine karşı oylar HDP’ye… Hak istemek yetmez, hakkımızı gasp edenin elinden onu Ƨekip almamız gerekir. Ɩzgürlük istemek yetmez, firavunlara karşı başımızı kaldırmak gerekir. Barış istemek yetmez, savaşı Ƨıkartanları, Erdoğan’ı ve AKP’yi yenmeden savaş bitmez!”[125]

Ali Turgay Ali’nin, “7 Haziran genel seƧimlerinde, Kürtler, Türkler, Lazlar, AlevĆ®ler, Ermeniler, Rumlar, Romanlar, LGBTİ’ler ve daha pek Ƨok kesim güzel günlere inandığından ƶtürü HDP’yi destekledi. Peki ya şimdi?”[126] notunu düştüğü 1 Kasım güzergĆ¢hındaki HDP’nin SeƧim Beyannamesi’nde “demokratik ƶzerklik”in “ılımlılaştırıldığı”, Diyanet’i kaldırmanın “es” geƧilip, seƧim listesinde LGBTİ’li adaylara ve Levent Tüzel’e yer verilmemesi,[127] HDP aƧısından -doğru olmayan- bir tercihti![128]
HDP’de, Kürt hareketinin simge isimlerinden DTK Eşbaşkanı ve İmralı heyeti üyesi Hatip Dicle’nin aday olması yƶnünde hem parti yƶnetimi hem de parti tabanında büyük bir beklenti bulunduğu dile getirilip, parti yƶnetiminin de 1 Kasım seƧimlerinde aday olması iƧin Dicle’yi razı etmeye Ƨalışsa da Dicle’nin aday olmazken;[129] Ethem Sarısülük’ün ağabeyi Mustafa Sarısülük Ankara 2. bƶlge 1. sıradan milletvekili adayı gƶsterildi.[130]
Ayrıca SuruƧ katliamında HDP parti meclisi üyesi olan eşi Ferdane KılıƧ ile oğlu Nartan’ı yitiren Metin KılıƧ, HDP’nin Bursa listesinde 2. sıradan milletvekili adayı oldu.
Yine SuruƧ katliamında yaralanan Şerife Erbay, İstanbul 2. bƶlgeden 4. sıradan milletvekili adayı gƶsterirken; RoboskĆ® katliamında 11 yakınını kaybetmişti Ferhat Encü yine Şırnak adayı oldu…
“En radikal değişiklik Ƨok az farkla milletvekilliği yitirilen ya da hiƧ vekillik kazanılamayan yerlerde vardı. Ɩrneğin Aydın ve Manisa gibi kentlerde daha Ƨok sosyalist kimliği ƶnde olan adaylar gƶsterilmişti 7 Haziran’da ve bu kentlerde Ƨok az farklarla seƧimler yitirilmişti. Bu kez HDP yƶnetimi bu kentlerde Doğan Erbaş ve Mustafa Avcı gibi Kürt kimliği ƶnde olan adayları liste başına yerleştirdi.
En belirgin değişikliklerden biri de geƧen seƧim Gaziantep’ten seƧilen CHP kƶkenli Celal Doğan’ın bu kez İstanbul 2. bƶlgeye kaydırılmış olmasıydı. Doğan bu değişikliğe ‘Bizim İstanbul’da daha Ƨok katkı sunacağımız düşünüldü herhĆ¢lde’ derken bu değişikliğin ƶzel nedenlerden dolayı kendisi iƧin de iyi olduğunu sƶylüyordu.
Ɩzellikle seƧilecek milletvekilliklerinin garanti olduğu yerlerde Ƨok büyük bir liste değişikliği yapmadı HDP yƶnetimi 7 Haziran listesine gƶre. Ancak bu durum, parti iƧinde 7 Haziran sonrasında başlayan liste tartışmalarının da sonlandırıldığı anlamına gelmiyor. Yani HDP yƶnetimi 7 Haziran sonrası yapılan ilk Parti Meclisi toplantısında tartışmalara neden olan ‘aday belirleme yƶntemi’ ve ‘parti iƧi demokrasi’ tartışmalarına, eleştirilerine bugüne dek yanıt verme fırsatı bulamadı. O nedenle eğer ‘ortalık biraz durulursa’, HDP’yi ‘milletvekili adaylarını belirleme’ yƶntemi dışında Parti Meclisi’nin belirlenmesi, Merkez Yƶnetim Kurulu’nun seƧilme yƶntemlerine kadar hayli kapsayıcı bir ‘parti iƧi demokrasi’ tartışması bekliyor,”[131] diyordu Celal BaşlangıƧ…
GerƧekten de Mardin’den bir kez daha aday gƶsterdiği 4. sıra milletvekili adayı Mehmet Ali Aslan ile Batman’dan yine 4. sırada aday gƶsterdiği Ali Atalan’ın, yer değişikliği nedeniyle il seƧim kurullarına dilekƧe vererek adaylıktan Ƨekildiği[132] dizaynda “Türkiye Partisi” olma iddiasındaki HDP 1 Kasım seƧimlerine de ÊzĆ®dĆ®’den Ermeni’ye AlevĆ®’den SüryanĆ®’ye sosyalistten feministe toplumun pek Ƨok kesiminden adayla hazırlanırken; İslĆ¢mi kimlikli isimleri seƧilebilecek yerlerden tekrar aday gƶstermesi dikkat Ƨekiciydi ve bu isimlerden bazıları şunlardı: Ayhan Bilgen… Adem Geveri… Hüda Kaya… Seher AkƧınar Bayar… Prof. Dr. Kadri Yıldırım… Nimetullah Erdoğmuş… Altan Tan…
Türkiye partisi olmayı temel ilke olarak belirleyen HDP’nin 1 Kasım’da listelerinde Kürt siyasetinin en sıkıntılı dƶnemlerine damgasını vuran isimlerden sadece Leyla Zana’ya yer verildi. Kürt siyasetindeki değişim rüzgĆ¢rı 2011 seƧimi ile başladı. Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılmasının üzerinden henüz iki yıl geƧmişti. Hareketin en ƶnde gelen isimleri arasında 90’lı yılların Ƨatışmalı ortamında tanınan Mahmut Alınak, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Selim Sadak, Aysel Tuğluk vardı.
Ayrıca İstanbul 3’nci bƶlge 3’ncü sıra adayı Erdal Ataş Demokratik Halklar Federasyonu (DHF); Adana’dan yeniden aday gƶsterilen Rıdvan Turan genel başkanlığını yaptığı Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP); Van adayı HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP); İzmir’den yeniden aday gƶsterilen Ertuğrul Kürkçü Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP); Antalya milletvekili ve bu kentten 1’nci sıra milletvekili adayı olan Saruhan OluƧ Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nde (YSGP) siyaset yapıyordu.[133]

AKP VE BEYAZ KÜRTLER(İ)

HDP cephesi bu görünümle karşımızdayken; AKP[134] ile beyaz Kürtler(in)e tutumu da netleşiyor.
HDP’ye, “Terƶr ƶrgütü ile selfie Ƨekmekten vazgeƧ,”[135] diye seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu ekliyor: “HDP ‘inadına Barış’ı Kandil’e sƶylesin!”[136]
Aynı biƧimde ƧiƧeği burnunda AKP’li Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “PKK’nın siyasi kanadıdır HDP. O bakımdan onun ƶnündeki şahısların barış, demokrasi gibi sƶylemleri, üzülerek sƶylüyorum ki gerƧeği yansıtmıyor”;[137] AKP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Ƈavuşoğlu, “HiƧbir güç, bizi inandığımız yoldan Ƨeviremez. PKK’dan en Ƨok zulmü Kürt vatandaşlarımız Ƨekiyor. Şimdi o kardeşlerimiz PKK zulmü bitsin istiyorlar”;[138] AKP İzmir milletvekili Hüseyin Kocabıyık, “Şehitlerimizin vebali HDP ye oy veren şerefsizlerin üzerindedir. Allah onların belasını versin,”[139] derlerken; TRT Haber’de, bƶlgede halkın HDP’ye oy vermesinin Ƨƶzüm sürecini bitirdiğini aƧıkladı[140] YalƧın Akdoğan da![141]
Ɩzetle Albert Camus’nün, “İnsanlara boyun eğdirmek isteyenin kulağı sağırdır. Onun ƶnünde ya dƶvüşeceksin ya ƶleceksin,” ikilemiyle karşı karşıya olan coğrafyamızda beyaz Kürtlerden birisi, Orhan Miroğlu, “Evet, Tuğrul Türkeş’le aynı partide olmak beni memnun ve mutlu ediyor. Kürtlere ve Türklere büyük acılar yaşatmış İttihatƧılığın, bugünkü temsilcileriyle ve kendini solcu sayan Kemalistlerle aynı partide olmaktansa, yurtsever duygularından hiƧ şüphe duymadığım, Kürtler’i kardeş bir halk olarak gƶren bir Türk milliyetƧisiyle AKP’de politika yapmayı tercih ederim,”[142] demekle de kalmayıp ekliyor:
“Bu zulüm sizin, hep sizin yüzünüzden”![143] “PKK silah bıraksın, sudan Ƨıkmış balığa dƶnersiniz!”[144]
Onlar ne derse desinler bizim ne dediğimiz de, yaptığımız da açık, net ve herkesin malumdur!
“Komünistler, her milliyetten işçilerin ve diğer emekƧilerin ‘birliğini’ savunurlar. Toprakların birliğini veya devletin birliğini, her milliyetten emekƧilerin birliğine hizmet ediyorsa savunurlar, etmiyorsa toprakların ve devletin bƶlünmesini, ayrılmasını savunurlar. ‘Toprakların birliği’ veya ‘devletin birliği’ sloganı, hĆ¢kim ulusun burjuvalarının ve toprak ağalarının sloganıdır. Komünistler, her milliyetten ‘işçi sınıfının ve emekƧi halkın birliği’ şiarıyla, ‘toprakların ve devletin birliği’ şiarını birbirinden kesin ve kalın Ƨizgilerle ayıretmek zorundadırlar. Yoksa, hĆ¢kim ulusun milliyetƧilikleriyle bir anda aynı paralele düşüverirler. Bu durum da, Ƨeşitli milliyetlere mensup işçilerin ve emekƧilerin birliğini kƶkünden baltalar”…
“Kürt ulusu ayrılmaya karar verirse, sınıf bilinƧli Türkiye Proletaryası Nasıl davranacaktır? Ayrılma hĆ¢linde iki durum sƶz konusu olabilir; Birincisi, ayrılmanın, yukarda belirttiğimiz gibi, devrimin gelişmesini olumlu yƶnde etkilemesi durumudur ki, bu durumda sorun basittir. Her milliyetten sınıf bilinƧli Türkiye proletaryası, ayrılmayı kesinlikle savunur ve destekler. İkincisi; ayrılmanın, devrimin gelişmesini olumsuz yƶnde etkilemesi durumudur. Bƶyle bir durum varsa ve buna rağmen Kürt ulusu ayrılmak istiyorsa, sınıf bilinƧli Türkiye proletaryası ne yapacaktır? Sƶzlü tartışmalarda bu soruya şafak revizyonistlerinin verdiği yanıt şudur; Zor kullanmak dahil, her yƶnteme başvurarak ayrılmayı engellemek. Aynı soruya hareketimizin verdiği yanıt şudur; Komünistler bƶyle bir durumda zor kullanmayı kesinlikle reddederler, Kürt işçileri ve emekƧileri arasında ‘birleşme’ lehinde propaganda yürütmekle birlikte, ayrılma isteğinin ƶnüne asla zor Ƨıkarmazlar. UKKTH’nı tanımak, bir ulus bu hakkı kullanmak, yani ayrılmak istediği zaman, onun karşısına asla engel ve güçlük Ƨıkarmamak demektir. Komünistler. Kürt ulusunun ayrı bir devlet kurup kurmayacağı kararını tamamen ve kesinlikle Kürt ulusuna bırakır. Kürt ulusu isterse ayrı bir devlet kurar, istemezse kurmaz. Buna karar verecek olan başkaları değil. Kürt ulusudur!”[145]
“Ezilen ulusların sosyalistleri, ezilen ulusun işçileriyle ezen ulusun işçilerinin tam ve kayıtsız şartsız birliğini, ƶrgütsel birlik dahil olmak üzere, savunmalı ve uygulamalıdırlar. Bu olmadan, burjuvazinin her türden entrikaları, kalleşlikleri ve hileleri karşısında proletaryanın bağımsız siyaseti savunulamaz ve işçi sınıfı, ƶteki ülkelerin işçileriyle sınıf dayanışmasını gerƧekleştiremez. Ezilen ulusların burjuvazisi, işçileri aldatmak iƧin ısrarla ‘ulusal kurtuluş’ sloganlarına başvurur, iƧ politikalarında bu sloganları, egemen ulusun burjuvazisi ile gerici anlaşmalar yapmak iƧin kullanırlar; dış politikalarında halk düşmanı planlarını uygulayabilmek iƧin rakip emperyalist devletlerle uzlaşırlar. (...) yalnız bu ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını reddetmelerine neden olamaz.”[146]

VE LİBERALLER!

Ve Gilles Deleuze’ün, “Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak iƧin bir despota ihtiyaƧları olduğu gibi, despotun da amacına ulaşmak iƧin ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır,” saptamasındaki “ruhlarını kederlendiren” malum liberaller!
Malum liberalleri, “Yetmez ama evet” hikĆ¢yesinden yakinen tanırsınız!
Şimdi, o geƧ(me)mişi unutturma gayretiyle onlar, Oya Baydar’ın “… ‘Yetmez ama evet’ten ‘yetti artık hayır’a” itirazlarının afra tafranın ardına gizlenirler;[147] ya da Adalet Ağaoğlu gibi, “Yeni Anayasa iƧin oradaydık ama aldatıldık. Feci bir şekilde aldatıldık. Bu bizim enayiliğimiz,”[148] derler; veya “8 yıl ƶnce daha saygın bir yerde olduğu” vurgusuyla bugün AKP’yi eleştiren Orhan Pamuk’un, “KaybettikƧe seƧim yapıyorlar,”[149] vurgusundaki yüzeyselliğe sınırlanırlar...[150]
Kapitalist devletin terƶr tekelini “meşru” gƶren onların fikri hayatı, ezilenlerin ƶfkesine itirazla, devlet terƶrünün ƶnünü aƧmak üzerine kurgulanmıştır!
“Oral Ƈalışlar gibi ‘tatlı su liberalleri’ ile devlete işbirlikƧilik yapan bazı Kürtler ve devletin Ergenekoncusu, JİTEM’cisi ve AKP’lisi sƶz konusu Kürtlerin ƶz iradesini dışa vurma eylemleri olduğunda aynı tarafta, aynı fikirde ve aynı tutumda birleşmektedirler,”[151] diyen Baki Gül’ün işaret ettiği Oral Ƈalışlar’ın satırlarındaki üzere!
“Kendi adıma, PKK’nın son saldırılarının ve yükselttiği şiddet eylemlerinin tam olarak neyi amaƧladığını, değerlendirmekte zorlanıyorum. Kendi iƧinde bir mantıklarının, bir hesaplarının olduğunu düşünebiliriz…
Şimdi tartışmamız gereken konu, silah ve şiddetin siyasetteki rolü. PKK, şimdiye kadarki şiddet Ƨizgisini tırmandıran, geƧmişte başvurmadığı ƶlçüde yoğun bir saldırı kampanyasıyla, bir güç gƶsterisine girişmiş durumda…
Aldığım mektup ve e-postaların ciddi bir kısmında ‘PKK şiddete başvurmakta haklıdır, eğer silahı bırakırsa Kürtler haklarını alamazlar’ anlayışıyla karşılaşıyorum.
Bu sƶylem, Kürt genƧliğinde yaygın olduğu kadar, solun bir kesiminde de etkili. Silahı bir hak arama yƶntemi olarak gƶrmek, devrimin ancak silahla olacağını düşünmek, zaten sol aƧısından yeni bir fikir değil... PKK’nın başvurduğu şiddet eylemleri, ‘olağan’ ve hatta ‘kaƧınılmaz’ olarak değerlendirilebiliyor. ‘Devlet şiddetine şiddetle karşı koymak muhalefetin hakkıdır’ şeklinde bir ruh hĆ¢li, belirginleşiyor.
Yakın tarihimizde askeri darbelerle pekişen devlet şiddetinin yarattığı psikolojik ortam; ne yazık ki, soldaki şiddetin yarattığı tahribatı ve gayrı meşruluğu sorgulamamızı zorlaştırıcı rol oynuyor...
Şiddet yoluyla kurulmuş devletler, rejimler, daha sonra da şiddet üretmeye devam etmiştir... Şimdi meselenin şiddetten arındırılması iƧin ne yapabileceğimizi düşünmenin zamanı.”[152]
“Şurası bir gerƧek: Ülkemizdeki sol hareket iƧinde, ‘silah ve şiddet’ meselesi, henüz Ƨƶzülmedi. Türk milliyetƧiliğinin de, ‘şiddeti bir seƧenek olarak gƶren refleksten’, gerƧek anlamda koptuğunu, sƶyleyemiyoruz.
Literatürde, ‘haklı şiddet’, ‘haksız şiddet’ gibi ‘teorik ayrım’lar da vardır. Şiddeti savunan ‘solcu’lar, ‘kendi şiddetlerinin haklı şiddet olduğu’ konusunda bir ƶn hükümle hareket edebiliyorlar.
Günümüz dünyasında, ‘sol şiddet’e dair teorik tartışmalar, hĆ¢lĆ¢ güncel. Ɩrneğin, Avrupa, bu konuları, yoğun şekilde tartışmayı sürdürüyor. ‘Sol şiddet’e ilişkin, yeni eleştiriler gelişiyor.
Son haftalarda ülkemizde yaşananlara gelirsek… Şiddet konusunda net bir tutum sahibi olmayanlar iƧin, gƶrüntü şu şekilde: ‘Devlet şiddete başvuruyor, PKK de haklı olarak buna kendi usulüne gƶre cevap veriyor’… Daha da ilerletince, ‘Ben siyasette şiddete karşıyım ama; ne yapsın PKK, Kürtlere yƶnelik baskılara seyirci mi kalsın?’ noktasına gidiliyor…
80 milletvekiliyle grup kurmuş bir siyasi parti varken, ülkedeki iletişim ve diyalog imkĆ¢nları büyük bir hızla genişlerken; ‘silahın hak aramak iƧin kullanıldığını’ savunabilenlere; anlam vermekte zorlanıyorum.”[153]
“PKK bir an ƶnce silahları susturmalı. PKK silahları susturursa, bir konuşma ortamı oluşabilir. Yeniden masaya dƶnülebilir.”[154]
“Kandil ile Ɩcalan arasındaki farklılık, aşılabilir mi? Bunu zaman iƧinde gƶrebileceğiz. “PKK’nın Ƨatışmayı tırmandırma stratejisi ve bƶlgesel hesapları” ile “Ɩcalan’ın Ƨƶzümü Türkiye iƧinde arayan yaklaşımı” nasıl karşılık bulabilir, ƶngƶrmek kolay değil.”[155]
Burada durup, soralım: Sömürgeci devlet terörü, kapitalist devletin terör tekeli konusunda ne diyorsunuz, ne yapıyorsunuz?
GeƧerken hatırlatayım: T harfiyle başlayan ArapƧa kƶkenli beş kavramı bugün Ƨoğumuz bilmiyoruz. Oysa Osmanlı’da ve bilhassa Cumhuriyet’in başlangıƧ yıllarında Kürtlere karşı uygulanan politikalardan dolayı sıkƧa kullanılmışlardır.
Sƶz konusu bu kavramlar, günümüzde daha Ƨok tarih Ƨalışmalarında ve o dƶnemleri anlatan belgesellerde geƧiyor. Mesela “Ermeni Tehciri”, “Ağrı Dağı Tenkil HarekĆ¢tı” ve “Tunceli Tenkil HarekĆ¢tı” gibi.
Devletin Kürt meselesine bakışının sırrını kendilerinde barındıran bu kavramlar artık kullanılmıyor olsalar da o konsept hâlâ yürürlükte. Mantalite ve bakış açısı değişmemiş, yerlerine modern ve öz Türkçe kavramlar tercih ediliyor artık.
Bu zihniyetin devam ettiğini sƶylemeden ƶnce yazıya konu olan sƶzcüklerin anlamlarını Türk Dil Kurumu’nun Sƶzlüğü’nü referans alarak aƧıklamakta fayda var.
Tedip: uslandırma, yola getirme, terbiye etme. Tehcir: gƶƧ ettirme, gƶƧ etmesine sebep olma, sürme. Tenkil: 1) Uzaklaştırma 2) Herkese ƶrnek olacak bir ceza verme 3) Düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırma. Temsil: ƶzümleme (ƶzümleme maddesinde de birinci anlam olarak ‘temessül, temsil, asimilasyon’ karşılıkları verilmiş). Temdin: uygarlaştırma, medenileştirme (bu TDK’nin sƶzlüğünde olmayıp Osmanlıca sƶzlüklerde var).
Kavramların aƧıklamalarına ve uygulamalara bakıp soralım. XX. yüzyılda yapılanlar ile XXI. yüzyılda halka yaşatılanlar arasında ne fark var? Sƶzler değişmişse de eylemler aynı değil mi? Bugün de kamu düzeni ve güvenliği denilerek, devletin bütün baskıcı aygıtları halkın üzerine gƶnderilip onlara devletin kudreti ve “Türkün gücü” gƶsterilmiyor mu? Sivil insanlar ƶldürülmüyor mu?
Farqîn, Licê, Gimgim, Gever, Cizîr ve diğer yerlerde yapılanlar eski uygulamalar değil mi? Halk yine o aynı zihniyetle tehcir, tedip ve tenkile maruz bırakılmıyor mu?[156]
Tam da bu tabloda Ümit Kardaş’ın bile, “Türkiye’de Kürtlere karşı uygulanan inkĆ¢r ve imhaya dayalı ırkƧı, asimilasyoncu şiddet politikaları karşısında Kürt toplumu iƧinden şiddet yƶntemini benimseyen bir ƶrgütlenmenin Ƨıkması hiƧ beklenmedik bir gelişme değildi. Şiddete dayalı ırkƧı, asimilasyoncu politikalar Batı’nın lanetlenmiş deneyimi ve Batılılaşmanın bir başka veƧhesiydi. Türkiye, Kürtler ƶzgürlüklerini ve haklarını talep ettiklerinde, onları Batı’nın kolonyal anlayışıyla şiddetle susturuyor, varlıklarını inkĆ¢r ederek, asimile etmeye Ƨalışıyordu,”[157] notunu düştüğü tabloda, “PKK’ye şiddet dersi verme”ye kalkışan liberaller; ƶnce devletleriyle(!), onun şiddetiyle hesaplaşsınlar ve ezilenlerin haklı ƶfkesiyle “gün şahinlerin ve akbabaların günü”[158] demagojileriyle uğraşmasınlar!
Bunlar bƶyleyken; AKP’yi destekleyen liberallerin bugün AKP karşıtı kesilmesine dikkat Ƨeken Cangül Ɩrnek’in, “Bunları sƶylediğinizde kinci oluyorsunuz. Teori olmayınca tutarlılık tesadüflere kalmış oluyor,”[159] saptamasının altını Ƨizdiği dizaynda Hasan Oğuz’un, “Liberaller HDP’yi PKK’ye karşı mı konumlandırıyor?”[160] sorusu, yerinde ve sonuna kadar haklıyken, yine anımsanıp/ anımsatılması gereken V. İ. Lenin’in saptamalarıdır:
“İşçi sınıfı politikasının iki Ƨizgisi vardır: Liberal Ƨizgi: Her şeyden Ƨok bir gericinin seƧilmesinden korkmak, bu yüzden de hiƧbir kavga vermeden liderliği liberallere teslim etmek! Marksist Ƨizgi: Bir Kara Yüzler zaferi tehlikesi hakkında liberal haykırışlardan dolayı karamsarlığa kapılmadan cesurca üçlü bir kavgaya dalmak...
Buradan işçi sınıfı siyasetinin iki çizgisi olduğu sonucu çıkıyor.
Liberal işçi politikası: Ülkede sola doğru bir yƶneliş var; ‘bu yüzden’... her şeyden Ƨok bir Kara Yüzler zaferinden korkmak gerekir; slogan gericiliğin Duma’daki konumunu geriletmek olmalıdır; ama gericiliği Duma’da ancak liberaller yerinden edebilir; bu yüzden liberalleri ‘tehdit’ etmemelisiniz ya da onlardan koltuk ‘Ƨalmamalısınız’ - tabii liberaller gibi iyi insanlardan herhangi bir şey Ƨalmak ‘kültürlü’ işçilere yakışmaz! - Ama liberallerle herhangi bir anlaşmaya varabilmek iƧin her türlü tavizi vermeye hazır olun ve üçlü bir yarışmadan kaƧının.
Marksist işçi sınıfı politikası: Ülkede sola doğru bir yƶneliş var; bu yüzden Kara Yüzler zaferi tehlikesi hakkındaki liberal masallara inanmayın; liberallerle anlaşmaya girerken onları her şekilde tehdit etmeli ve onlardan Duma’da mümkün olduğunca Ƨok sandalye almalıyız; ve bu tehditlerinize ağırlık katmak iƧin, işçi yoldaşlar, üçlü bir yarışmadan korkmayın; bu kavgaya cesurca girin, karşı devrimci liberalleri halka teşhir edin; şüphesiz, nerede bir kavga varsa orada bir yenilgi ihtimali vardır, şurada-burada bir gerici seƧilebilir ama, diğer taraftan, şurada-burada demokratlar da seƧilecektir; fazladan beş demokratın Duma’ya girmesi elli fazladan liberalin Duma’ya girmesinden iyidir; genel bir kural olarak Kara Yüzler seƧimi kazanamayacaktır çünkü PurişkeviƧleri herkes iyi tanır ve liberaller kasten Kara Yüzler zaferi tehlikesini abartarak halkı korkutmaya Ƨalışmaktadır, bƶylece kendi liderliklerini güvence altına almaya Ƨalışacaktır...”[161]
“Sınıf savaşımının, ancak siyaset alanına yayıldığı zaman gerƧek, tutarlı ve gelişmiş bir duruma geldiğini sƶylemek yetmez. Siyasette de, ƶnemsiz ayrıntılarla yetinilebilir, ya da daha derinliğine, ƶzsele değin gidilebilir. Marksizm, sınıf savaşımının, siyasete yayılmakla yetinmeyerek, ancak siyasette en ƶzsel olan şeyi: Devlet iktidarının ƶrgütlenmesini kavradığı zaman en yüksek gelişmesine eriştiğini, ‘tüm ulus ƶlçüsünde’ olduğunu kabul eder...
İşçi hareketi biraz güçlendiği zaman, liberalizm artık sınıflar savaşımını yadsıma cüretini gƶstermez, ama bu kavramı daraltmaya, güdükleştirmeye, iğdiş etmeye Ƨalışır. Liberalizm, sınıf savaşımını siyasal alana değin kabul etmeye hazırdır, ama devlet iktidarı ƶrgütünün onun eylem alanı dışında kalması koşuluyla. Sınıf savaşımı kavramının bu liberal bozulmasını hangi burjuva sınıf Ƨıkarlarının oluşturduklarını anlamak güç değildir.”[162]
Doğrudur, HDP bir “işçi sınıfı partisi” değil. Doğrudur, hedefine hiƧbir zaman “işçi sınıfı iktidarı” ya da “sosyalizm” olarak koymadı. Ama parlamenter bir “Kurtlarla Dans”a girişmeye kalkışmadan ƶnce dahi, ezilenlerin/ƶtekilerin temsilcisi olmaya soyunan bir partinin Lenin’in uyarılarına kulak vermesi gerekir.

SAİR ZIRVALAR

Gelelim -konuyla bağıntılı- sair zırvalara! “Onlar da nedir” mi?
Mesela… CHP Genel Başkanı Kemal KılıƧdaroğlu’nun, “Şu anda PKK KaƧak Saray’a hizmet ediyor, tavrı HDP’ye de zarar veriyor,” demesi gibi![163]
Mesela… “Kan gƶvdeyi gƶtürüyor. Üç ay ƶnce “Ƈƶzüm Süreci”, “Barış” gibi kelimelerden ƶrülü bir sƶylem vardı. Hayal kırıklıkları birikiyordu ama bu genel havayı bozmamaya ƶzen gƶsteriliyordu. Anlaşılan, bir kesim insan, PKK mı, onlardan daha radikal gruplar mı, her kimse, hiƧ hoşnut değildi bu durumdan. Tılsım bir bozuldu, tam bozuldu. Ƈatışmayı, vurmayı Ƨok ƶzlemiş birileri, belli; coşkuyla atıldılar alana! Ve şimdi kan gƶvdeyi gƶtürüyor,”[164] diyen Murat Belge’nin satırlarındaki üzere!
Mesela… “PKK büyük bir yanlış yapıyor… Bağımsızlık istemiyorum deyip, Türkiye demokrasisi iƧinde eşitlik iƧin mücadele tercihi yaptığını sƶylüyorsun, sonra bu mantığa gƶre ortaya Ƨıkan HDP’nin ciddi bir meşruiyet ve başarı hamlesi yaptığı bir zamanda Kürd illerini savaş alanına Ƨevirip, ƶzerklik adıyla devlete ezdirmeye davetiye Ƨıkarıyorsun. Silahlar konuştu mu herkes susuyor. Silah sƶze imkĆ¢n bırakmıyor,”[165] diye eklediği gibi Mücahit Bilici’nin!
Mesela… “Gƶrünen o ki, PKK isyan etmiş bulunuyor. Onun fiilen yaptığını bƶyle adlandırıp adlandırmadığının bir anlamı yok. Kaldı ki, BesĆŖ Hozat bunu aƧıkƧa ifade ediyor. Ɩzgür Gündem’de KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı BesĆŖ Hozat’ın sƶyleşisi var…[166] Bu satırlar aƧıkƧa bir isyanın ilanıdır. İkili bir iktidar oluşturma ve bunu yaygınlaştırma Ƨağrısıdır…
Peki, bunu yapacak gücü var mı? Bildiğimiz kadarıyla yoktur. Ɩcalan yıllar ƶce, ‘ne biz Türk ordusunu yenebiliriz, ne de Türk ordusu bizi yenebilir ve yok edebilir. Bir pat durumu vardır’ tespitini yapmıştı. Güçler ilişkisinde niteliksel bir değişim mi oldu bu arada? Bildiğimiz kadarıyla bƶyle bir durum yok…
Normal sağduyu ile bilinenlere dayanarak bu isyanın hiƧbir akılcı aƧıklaması yoktur. Ɩte yandan isyan da isyana benzemiyor… Sırf isyanın kendi kuralları ve ilkeleri aƧısından bile ortadaki isyan ciddiyetten uzaktır. Oyun oynar gibi isyan edilmektedir…
PKK kanımızca tarihindeki en büyük yanlışı yapıyor. Tarihin kendisine en elverişli koşulları sunduğu bir zamanda en akıl almaz yanlışları yapıyor. Biz şahsen neden bƶyle yaptığını aƧıklayamıyoruz. KorkunƧ bir yenilgi kaƧınılmazdır bƶyle giderse…
Bu tarihsel fırsatı kaƧırıyor PKK. Belki hĆ¢lĆ¢ Ƨok geƧ değildir. PKK derhĆ¢l tek taraflı ateşkes ilan etmelidir. Ƈatışmadan kaƧmalı; misilleme yapmamalıdır. SeƧimlerden ƶnceki pozisyonuna geri dƶnmelidir. Hükümetin saldırıları legal alanda ve ittifaklarla boşa Ƨıkarılabilir,”[167] gibi tarihi yaratanları “yorumlamaya” kalkışan tribündeki lafoloji “üstadı” Demir Küçükaydın’ın boyunu aşan “iddiaları” gibi!
Mesela… “KCK ne yapmaktadır, niƧin yapmaktadır hedefini ve yol haritasını bile aƧıklamış değildir… ‘Halkımızı parlamenter hayallerle oyalamayım’ sƶzü devrimci bir paroladır, ama bu sƶzün yerine ‘devrimci hayaller’i ikame etmek anlamına gelmez. Devrimci durum var olmadan devrimci durum ilan etmek de hayalciliğin ta kendisidir,”[168] ifadesiyle YalƧın Yusufoğlu’nun “itiraz”ındaki(?!) üzere!
Bunlara ve benzerleri sair zırvalara dikkat edin: Hemen hepsi, devlet terƶrü karşısında “tek yanlı ateş kes” talebine sarılmışlardır! Ve hiƧbiri, 7 Haziran seƧimlerinde istediği sonucu alamayan AKP iktidarı ve onun “başkan”ının ani bir hamleyle “barış süreci”ni infilak ettirmesinin gerisindeki dinamikleri sorgulamaya yanaşmamaktadır.

“TEK YANLI ATEŞ KES” TALEBİ!

“Tek yanlı” değil, “Karşılıklı ateş kes” talebi bile telaffuz edilirken; Komutan Yardımcısı Marcos’un, “Düşmanla kurduğun her temas, eğer onu teslim almak iƧin değilse, teslim olmak iƧindir” ve de bir Alman atasƶzünün “Şeytanla yemeğe oturacaksan kaşığın uzun olmalı,” uyarıları daima kulaklara küpe edilmelidir.[169]
Tekrarda yarar var: “Tek yanlı ateş kes”, kapitalist devletin terƶr tekelini “onay” ve “meşrulaştırma”dan başka anlam taşımazken; 11 Eylül 2015 tarihinde yayınlanan ‘Aydınlardan Hükümet ve PKK’ya Ɩnemli Ƈağrı’da,[170] “Ülkemiz, hızla iƧ savaş ortamına sürüklenmektedir. Bu yıkıcı süreci engelleyebilmek iƧin ƶncelikle ve derhĆ¢l, PKK eylemlerine son vermeli, tek taraflı ateşkes ilan etmelidir,” denmesi de, bu aslĆ® gerƧeği gƶrmezden gelmektir.[171]
Tıpkı “Bir süreliğine de olsa, silahın susması, insanlarımızın ƶlmemesi, ülkenin kimyasının bozulmaması, ƶnemli. Silahların sustuğu koşullarda, yeni baştan düşünme ve durum değerlendirmesi yapma imkĆ¢nı doğabilir,”[172] diyen Oral Ƈalışlar ile yine lafoloji üstadı Demir Küçükaydın’ın talihsiz satırlarındaki üzere:
“PKK derhĆ¢l tek taraflı ateşkes ilan etmelidir.”[173]
“Bir teoriyi rezil etmenin en kolay yolu, onu toyca savunmaktır’ diye bir sƶz vardır. Bu ƶnermedeki ‘teori’ yerine, bir ‘dava’, bir ‘program’, bir ‘strateji’ de koyulabilir; ‘toyca’ yerine de ‘akılsızca’ da… SeƧim sonuƧlarına, Türkiye politikasına, HDP’nin düşürüldüğü duruma bakarak PKK’nın son misillemeleri iƧin rahatƧa bu ƶnerme kullanılabilir…”[174]
“Tüm Türkiye’nin aydınlarını, HDP’lilerini, sosyalistlerini, demokratlarını, hĆ¢sılı her tek bireyi PKK’ya tek taraflı ateşkes Ƨağrısı yapmaya Ƨağırıyoruz. Lütfen hepimiz, maillerimizle; mesajlarımızla; facebookumuzla, twitterimizle, gazeteciysek sütunumuzda yazarak, blog yazarıysak bloğumuzda, bir şekilde PKK’yı tek taraflı ateşkes yapmaya Ƨağıralım… PKK şu an Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmektedir. Kƶkeninde haklı bir mücadeleyi yürütüyor olması bu haklı mücadeleye bugün yaptıklarıyla zarar verdiği gerƧeğini ortadan kaldırmamaktadır.”[175]
Tüm bu yaygaralar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı BesĆ© Hozat’ın, “HDP’nin 1 Kasım zaferine katkı sunmak iƧin tekrar tarihi bir tutum takınacağız,”[176] vurgusuyla birlikte PKK yürütme komitesi üyesi Duran Kalkan’ın, “HDP siyasette yeterince yaratıcı ve başarılı olamadı. Başkalarına Ƨağrı yapıyorlar, ama kendileri neyi başardılar da Ƨağrı yapıyorlar! Biraz gerƧekƧi olmaları lazım. Halkların, Kürt halkının temsilciliğini iyi yapmaları gerekli,”[177] eleştirileriyle eş zamanda devreye giren liberal itirazlardır.
Ayrıca AFP ile 9 Ekim 2015’de yayınlanan rƶportajındaki üzere, PKK’nın Türk hükümetiyle ateşkese hazır olduğunu aƧıklayıp, “Bu sorunu savaş yoluyla Ƨƶzmek mümkün olsaydı yıllar ƶnce Ƨƶzülürdü,”[178] diyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın tutumu liberal itirazlara yeterli bir yanıt değil midir?
Kaldı ki Selahattin Demirtaş’ın “Amasız silah bırak” Ƨağrısını yanıtlayan Cemil Bayık, ‘Welt am Sonntag’a rƶportajında, “Değerli bir Ƨağrı. Ne Türkiye ne de biz bu sorunu silahla Ƨƶzebiliriz… Artık tek taraflı silahların susması olmayacak,”[179] notunu düşmesi de meselenin neden ve nasılını net biƧimde ortaya koymuyor mu?
Mesele, “genel şiddet” sƶylenceleriyle değil, kapitalist devletin terƶrüyle gerekƧelendirilmeliyken; Ɖtienne Balibar vari, “Keşke şiddetin bir aşısı olabilseydi,”[180] ƶnermelerinin hiƧbir karşılığı yoktur ve olamaz da!
V. İ. Lenin’in ifadesiyle, “Sermaye var olunca toplumun tümü üzerinde egemenlik kurar ve hiƧ bir demokratik cumhuriyet, hiƧ bir oy hakkı onun niteliğini değiştiremez”ken; Emile Henry’in, “Burjuvazi, savunmasız grevci işçilerin üzerine ayrım gƶzetmeksizin ateş aƧabiliyorsa; bunun sonucunun, eğlendiği restoranda patlayan bir bomba olabileceğini de hesaba katmalıdır”; Jim Morrison’un, “Şiddet her zaman kƶtü değildir. Kƶtü olan şiddete duyulan tutkudur”; Karl Marx’ın, “Ɩnemli olan eleştiri silahı değil, silahlı eleştiridir,” saptamaları da asla unutulmamalı/ unutturulmamalıdır…
Bunlarla birlikte Kongra-Gel Eş Başkanı Remzi Kartal, “KCK eylemsizlik ilan edecek. Eylemsizlik kararını demokrasi güçlerinin elini güçlendirmek iƧin yapıyoruz. Eylemsizlik isteyenler sürece sahip Ƨıkmalıdır,”[181] derken; “Tek yanlı ateş kes” değil de, “eylemsizlik ilanı”da liberal vaazların suratına indirilmiş bir şamar değil midir? Malum, “eylemsizlik”, saldiri durumunda dahi geri Ƨekilmeyi ƶngƶren “tek taraflı ateşkes”in aksine, aktif savunmayı iƧeren bir durumdur.
KCK yƶnetiminin 10 Ekim 2015’de ilan ettiği eylemsizlik kararının ardından konuşan KCK yƶneticilerinden Murat Karayılan, “Ankara şehitlerinin vasiyeti gereği eylemsizlik kararını uygulayacağız,”[182] vurgusuyla şunları sƶylüyordu:
“Türkiye iƧinden ve dışından gelen Ƨağrıları da dikkate alan hareketimiz, halkımıza ve gerilla güçlerine saldırılmadığı müddetƧe gerilla güçlerimizin eylemsizlik konumuna Ƨekme kararına varmıştır. Savaşın şiddetlendiği, AKP’nin seƧim ortamında seƧim güvenliğini tehdit ettiğimiz yalanına sarıldığı ve başlattığı savaşın nedenlerini halktan gizlemeye Ƨalıştığı bir ortamda, Türkiye iƧinden ve dışından gelen Ƨağrıları da dikkate alan hareketimiz, halkımıza ve gerilla güçlerine saldırılmadığı müddetƧe gerilla güçlerimizin eylemsizlik konumuna Ƨekme kararına varmıştır. Gerilla güçlerimiz eşit ve adil bir seƧimi engelleyecek hiƧbir girişimde bulunmayacaktır.”[183]

PKK-HDP AYRIMI DAİR YAYGARALAR

Tam da bu koordinatlarda PKK-HDP ayrımına dair yaygaralarla, ‘PKK’ye karşı HDP’ formülüne müracaat ediyorlar!
AKP’li beyaz Kürt Orhan Miroğlu’nun, “HDP/ PKK yol ayrımında”;[184] “Ulusal solcu” Orhan Bursalı’nın, “HDP ile PKK Yol Ayrımında mı?... “PKK’nin silahlı vesayetine de karşı Ƨıkın… Kürt siyaseti yasal ve güçlü bir parti inşa etti, HDP. Temelini PKK attı, ama meselenin parlamentoya Ƨekilmesi, yasal zeminde tartışılması ve Ƨƶzüm bulunmasına yol aƧar diye Türkler de umutlandı. Parti kısmen PKK “denetiminde”. Parti iƧinde bir kısım yƶnetim, PKK siyasetlerinin sopası/uygulayıcısı olmayı istemiyor. Demirtaş yer yer PKK’nin savaşına karşı sƶzler sƶylüyor, ama süreƧ PKK ile HDP’yi ƶnemli bir yol ayrımına doğru hızla sürüklüyor. Bu kaƧınılmaz gidiş gibi: HDP ya tamamen sivil siyaset olarak var olacak ya da bunca emek yok olacak,”[185] zırvaları bu operasyonun bir parƧasıyken; PKK’ye yƶnelik manipülasyonlar tavan yapıyor; işte -unutulmasın diye- birkaƧ ƶrnek!
Vahap Coşkun, “PKK, HDP’nin de altını oyuyor”![186]
İsmet Berkan, PKK’nın hedefi HDP mi?”![187]
Oral Ƈalışlar, “PKK’nın alanı genişleyince HDP’ninki daralıyor”![188]
Orhan Kemal Cengiz, “Neden PKK’nın attığı bütün adımlar, ettiği bütün sƶzler HDP’yi değersizleştirip, etkisizleştiriyor?”[189]
Rahim Er, “Eğer PKK olmasa HDP herhĆ¢lde normalleşir. PKK HDP’ye nefes aldırmıyor. PKK, ‘barış olursa biz, ne olacağız?’ paniğinde”![190]
Murat Aksoy, “PKK’nın HDP rahatsızlığı… Gƶrünen o ki, HDP’nin başarısı sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarı değil PKK’yı da rahatsız etmiş”![191]
Taha Akyol, “7 Haziran’da seƧimler yapıldı, HDP yüzde 13’le güçlü bir şekilde Meclis’e girdi. Herkes Kürt hareketinde ‘seƧilmişler’in sƶz sahibi olmasını beklerken, iki hafta dolmadan Kandil savaş Ƨağrılarına başladı. Yeni hükümet bile kurulmadan! Kandil, seƧim sonuƧlarının Kürt hareketinde ‘seƧilmişler’i sƶz sahibi hĆ¢line getirmesinden korktu. Kandil’in ‘Ɩcalan’ı ve HDP’yi etkisiz kılmaya’ Ƨalıştığını Barzani de sƶyledi. (27 Temmuz 2015) Temel sorun şu ki, ‘seƧilmişler’, yani HDP de Kandil karşısında etkisiz kalmayı iƧine sindiriyor!”[192]
CHP Genel Başkanı Kemal KılıƧdaroğlu, “Türkiye’nin en temel sorunu Kürt sorunudur. Bu sorunu Ƨƶzmek de siyasetin gƶrevidir. Yol haritamız, kanun tekliflerimiz var. Bunlar gerƧekleşirse sorunun Ƨƶzüleceğine inanıyoruz. Muhatabımız HDP olur. Meşru organ olarak HDP’nin muhatap alınması lazım. İmralı ve Kandil’de değil Parlamentoda Ƨƶzüm aranmalı. Kandil’le gƶrüşmeyi doğru bulmuyoruz”![193]
Aydın Engin, “HDP’nin ƶzellikle Selahattin Demirtaş’ın ağzından yükselttiği ‘Barış, ille de barış, ama’sız, fakat’sız, lĆ¢kin’siz, ancak’sız, ne var ki’siz barış’ Ƨağrılarına Kandil komutanlarından yollanan sƶzlü ‘tekzip’lerin sonuncusu Duran Kalkan’dan geldi. Duran Kalkan’ın Med NuƧe haber kanalında yayımlanan… sƶyleşisinde HDP’ye üstten bakan nobran üsluba dikkat Ƨekilecek; ayrıca bazılarına ‘Ƈok doğru’ denecek, bazıları ‘Nasıl yani? Bu da nereden Ƨıktı’ dedirtecek epey cümle, paragraf var”![194]
Gülse Birsel, “PKK, HDP’nin ağzını burnunu kırıyor… PKK’nın lider kadrosundan Duran Kalkan, HDP’nin yaptığı ateşkes Ƨağrılarına tepki gƶstermiş. ‘Kendileri neyi başardılar da Ƨağrı yapıyorlar?’ demiş. HDP’nin buna karşılık verdiği cevabı ‘Kem küm, yani, ee’ şeklinde ƶzetleyebiliriz kanımca. Bir partinin gƶrevini iyi yapıp yapmadığına seƧmen karar verir, oyuyla da bunu gƶsterir. HDP’nin yok efendim PKK’ya ‘sırtını dayaması’, PKK tarafından performansının değerlendirilmesi, ne yapması gerektiğinin sƶylenmesi filan, bunlar: 1) Silah vesayetidir, terƶr saltanatıdır, bence bir rezalettir. 2) Bunlar devam ettiği sürece, HDP’nin demokrasi ve ƶzgürlükle ilgili edeceği hiƧbir laf ciddiye alınmayacak, fasa fiso olarak gƶrülecektir”![195]
Mehmet Tezkan, “PKK aslında HDP’yi vuruyor.”[196] “PKK, tabanını HDP’ye kaptırdı. İƧ iƧe gƶrünseler de fikir birliği yok. Biri barışı, siyaseti temsil ediyor. Ɩteki silahı, savaşı. PKK’nın yeniden şiddeti seƧmesinin nedeni bu galiba. Kürtlerin PKK’nın yerine HDP’yi koyması. Bugün bu durum netleşti. HDP’nin yükselmesinin, sempatik hĆ¢le gelmesinin Kandil’i ürküttüğü ortaya Ƨıktı. PKK ben buradayım dedi. İplerin elinde olduğunu gƶstermek istedi. HDP’yi siyasetten imha harekĆ¢tına girişti.”[197] “Toplumun şah damarını attırmak. Türk-Kürt kavgasını başlatmak. İƧ savaşın tohumlarını ekmek. Ayrımı tetiklemek. Türk’ün Kürt’ten. Kürt’ün Türk’ten nefret etmesini sağlamak. Türkiye’yi Suriyeleştirmek. Uluslararası güçlerin devreye girmesiyle bƶlünmeyi sağlamak. PKK’nın büyük planı bu… HDP binalarına saldırı düzenlendi. BirƧoğu tahrip edildi. PKK mutludur herhĆ¢lde”![198]
Orhan Miroğlu, “Türkiye’yle gemileri yakan bir PKK’nin HDP de umurunda olmaz. HDP’liler bunu biliyorlar ama bu gerƧeği HDP tabanıyla konuşacak cesaretleri yok… Eli kolu bağlı bir HDP’nin kime ne faydası olacak? PKK’ye dƶnüp ‘Durun bir dakika, devrimci halk savaşı ve sivil siyaset talebi bir arada olmaz, ikisinden birini seƧmek zorundayız’ demedikƧe, diyemedikƧe, PKK şiddeti ve terƶrünü meşrulaştırma Ƨabası ve bu terƶre gerekƧeler icat etmekten başka HDP’nin yapabileceği fazla bir şey yok… HDP’yi kurtarabiliyorsanız PKK’den kurtarın!”[199]
Nuray Mert, “HDP ile ayrışma… Kürt siyaseti, ‘aramızda ayrışma yok, bu düşman propagandası’ deyip duruyor, ama HDP’ye karşı tutumları aƧık bir ayrışmanın altını Ƨizmiş olmuyor mu? İktidar Ƨevreleri, ‘aslında Ɩcalan hem Kandil, hem HDP’den rahatsız’ diyerek, Kandil’in ve HDP’nin zayıflatılması sürecine liderlerinin kayıtsız olduğunu, hatta daha fazlasını ima edip duruyor. Ya liderleri gerƧekten rahatsızsa, onların aralarındaki ‘iletişim sorunu’ bize savaş ve ƶlüm olarak geri dƶnüyorsa? Veya, ya iktidar da, Kürt siyaseti de yürüttükleri süreƧte savaşı geƧici bir taktik hamle olarak gƶrüyor, bunca barış vaadinden sonra dahi, gƶz gƶre gƶre genƧleri ƶlüme gƶnderiyorsa?”[200]
Nihayet (!) Demir Küçükaydın, “PKK’nın şu anki Ƨizgisinde HDP’nin işlevi bir demokratik hareketi ƶrgütlemek ve PKK’nın bu demokratik harekete destek olması (SeƧimlerden ƶnce bunun nasıl olacağı gƶrülmüştü. Askeri strateji ve taktikler, HDP’nin başarısına tabi kılınıyordu.) değildir. Şu anki Ƨizgide, HDP, bir barış hareketi ile PKK’nın savaşına dolaylı bir yedek derekesine indirgenmiştir. Bu nedenle Ɩcalan’ın Ƨizgisinin inkĆ¢rı, reddi; Ƨok eski bir Ƨizgiye dƶnüştür. Evet, bu program farklılığı strateji farklılığını, bu da mücadele biƧimleri ve taktiklerdeki farklılığı ortaya Ƨıkarmaktadır. Bu stratejinin ardındaki program Ɩcalan’ın programı değildir; bu strateji Ɩcalan’ın stratejisi değildir. Bu Ƨizgi Ɩcalan’ın Ƨizgisine karşıdır… Ama Ɩcalan’ın Ƨizgisine karşı olan bu Ƨizgi, Ɩcalan’a gƶrüşme şartı getirerek, Ɩcalan’a karşı Ɩcalan’ı koymaktadır… Ɩcalan’a karşı da savunurmuş gibi yaparak da mücadele edilebilir”![201]
Dikkat edilmesi gereken en ƶnemli nokta “birbirlerinden farklı olduğunu iddia edenler”in nasıl da aynı ortak koroyu oluşturduklarıdır!
Bu kadarla da sınırlı değil; ya üstüne üstlük HDP’ye “akıl verenler”e(!) ne demeli? İşte birkaƧ ƶrnek daha![202]
Ahmet Hakan, “Sen ey HDP! Bize barış türküleri sƶyledin. Bir kardeşlik ormanına davet ettin tüm Türkiye’yi. Cesurdun, kararlıydın. ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ türü zekice bir sloganı, zekice bir formatta sundun. Ve kazandın. Gƶrüp gƶrebileceğin en büyük desteği aldın. ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ diyebilecek kudretteki zekĆ¢nı, şimdi neden PKK’ya karşı sergilemiyorsun? Neden PKK’ya karşı şöyle Ƨok süper bir Ƨıkış yapmıyorsun, yapamıyorsun? Dosta da düşmana da parmak ısırtacak bir Ƨıkışa imza atamıyorsun? Dilini mi yuttun? Yeteneğini mi kaybettin? ZekĆ¢n mı ƶrselendi? Nedir?”[203]
Mehmet Tezkan, “HDP güçlendikƧe, HDP Kürtlerin hamisi, temsilcisi durumuna geldikƧe, PKK işlevini yitirecektir. Hayatın doğal akışı bunu emrediyor.”[204] “Galiba mesele şu. PKK, tabanını HDP’ye kaptırdı.. İƧ iƧe gƶrünseler de fikir birliği yok. Biri, barışı, siyaseti temsil ediyor. Ɩteki, silahı, savaşı. PKK’nın yeniden şiddeti seƧmesinin nedeni bu galiba. Kürtlerin PKK’nın yerine HDP’yi koyması”![205]
Oral Ƈalışlar, “Ƈatışmalar tırmandıkƧa, gƶzler her zaman olduğu gibi HDP’ye dƶnüyor. HDP’nin PKK ile bağları yeniden masaya yatırılıyor… HDP’nin varlığı, siyasetin güçlenmesine bağlı. Siyaset yok oldukƧa, şiddet ƶne ƧıktıkƧa, HDP’nin etki alanı daralıyor. HDP’nin Ƨƶzümün meşru zeminde yürütülebilmesi iƧin ƶnemli bir imkĆ¢n olduğunu unutmamakta yarar var”![206]
Selda Bağcan, “HDP’nin de aklını başına alıp PKK ile ilişkisini kesmesi lazım”![207]
Irak Kürt Bƶlgesel Yƶnetimi Başkanı Mesut Barzani, “Türkiye Ƨƶzümde olumlu adım ve hareketlerde bulunmuştur. Bazıları gurura kapılıp, bunu değerlendiremedi. PKK’ya defalarca mektup gƶnderdim… HDP ile AKP’nin hükümet iƧin anlaşmalarını doğru buluyoruz. Bu, Türkiye ve Kürtler iƧin büyük kazanım… AKP’den ƶnce ‘Kürt ve Kürdistan’ yasaktı… PKK Ɩcalan ve HDP’yi yetkisiz kıldı”![208]
Demir Küçükaydın, “GeƧmiş kuşakların geleneği yaşayanların üzerine bir kĆ¢bus gibi Ƨƶker der Marx… HDP bu yola tersinden girdi. HDP bürokratik bir işleyişle; oy birliği ile alınan kararlarla; hiƧbir tartışma yapılmadan, arkalarda bir yerlerde yapılan denge hesapları ve uzlaşmalarla alınan kararların mizansen kongrelerle resmileştirilmesiyle zorla, ite kaka ve ruhsuz bir ƶrgüt olarak işe başladı. Gerek Kürt ƶzgürlük hareketi gerek Gezi vs. gibi canlı hareketler ve bu bürokratik ƶrgütsel yapı arasında başından beri bir uyumsuzluk var”![209]
Tüm bunlar bƶyleyken; “Yolun bundan sonrasını artık HDP ile devam edecekleri”ni belirterek, seƧim bildirgesini aƧıklayan Selahattin Demirtaş, “Rejim değişecek. GeƧiş sürecindeyiz. Adaletli, eşitlikƧi bir rejim inşa edeceğiz. Siyasetle, akılla ve barış yoluyla devam etmeliyiz” deyip, Mahatma Gandi’den alıntı yaparak, “Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız. Alkışlar ƶnüne kansız elle Ƨıkınız. Bizler hayalleri olan insanlarız. Rüyaları gerƧekleştirmenin tek yolu uyanmaktır. Bizler uyananların partisi olarak inadına HDP diyoruz,” sƶzleriyle PKK’ye mesaj gƶnderdi…
DİHA’ya yaptığı aƧıklamada ƶzyƶnetim taleplerinin silahla gündeme gelmesini eleştiren Demirtaş, “Ɩzyƶnetim hakkının silahla birlikte ƶne Ƨıkması ve anılması bir talihsizlik, eksikli ve hatta bir provokasyondur. Devlet halkın ƶzyƶnetime doğru bir kararlığını, bir hazırlığını gƶrünce mevzuyu silahlı alana Ƨekip ƶzyƶnetimin sivil, demokratik yƶnünü baypas etmek iƧin Silopi’de mahallelere silahla saldırdı. Ƈok kısa bir süre iƧinde bu iş kriminalize edilmeye Ƨalışıldı ve sadece silahlıların ƶne Ƨıktığı ve silahla bir ƶz yƶnetim ilanlarının yapıldığı bir algı yaratılmaya Ƨalışıldı,” dedi![210]
Aslında Demirtaş’ın, “22 Ağustos 2015 tarihinde İzmir’de, ‘PKK’nin amasız olarak silahlı eylemlerini durdurması lazım. Silahın demokrasi mücadelesi aƧısından mazereti yoktur’; 30 Eylül 2015 tarihinde Almanya’da ‘Süddeutsche Zeitung’a, ‘Biz PKK’yi temsil etmiyoruz, PKK de bizi temsil etmiyor... PKK, İran, Suriye ve Irak’ta da ƶrgütlü. Hedef kitlesi farklı. Biz Türk Anayasası ƧerƧevesinde hareket eden bir partiyiz,’ beyanatları”[211] da bu kapsamdaki legalist abartılarken; “Demirtaş PKK’nın saldırıları karşısında gerekli tepkiyi gƶsterdi mi sizce?” sorusuna Altan Tan’ın, “Az mıydı, Ƨok muydu, erken miydi, geƧ miydi? Bunlar spekülatif şeyler. Ama şunu gƶrmek lazım: Kürt siyasi hareketinde siyasi kanat, genel başkanından milletvekillerine toplu olarak sesini siyasetten yana yükseltiyor. PKK’nın bazı hareketlerini anlayamadığını, izah edemediğini ve doğru gƶrmediğini sƶyleyebiliyor. Bu ilktir ve Ƨok ƶnemlidir,”[212] diye verdiği yanıt ise en kara ƶrneklerden birisidir!
PKK-HDP ayrımına dair yaygaraların “PKK’ye karşı HDP formülü”[213] kabul edilemezken; kimse Mao Zedong’un, “Bir halkın ordusu yoksa hiƧbir şeyi yoktur. Bu meselede hiƧbir boş teoriye yer olamaz”; Karl Marx’ın, “Ɩzgürlük mızraklarla ve baltalarla kazanılır; sümsükƧe dilenmeler ve yararsız sızlanmalarla değil!”; V. İ. Lenin’in, “Devrimci, bir partinin ancak devrimci sınıfın hareketine fiilen rehberlik ettiği zaman adına layık olabileceğini akıldan Ƨıkarmamak gerek,” uyarılarını asla unutmasın/ unutturmaya da kalkışmasın!

PKK NE DİYOR?

Yaşananlara dair PKK’nin de ne dediği müthiş ƶnemliyken; unutulmasın diye kayıt altına alınmalıdır!
Halk Savunma Merkezi KarargĆ¢h Komutanı Murat Karayılan, “Biz, ateşkesin tek taraflı olmayacağını sƶylüyoruz… HPG zaten savunma pozisyonunda. HPG, halka karşı yapılan saldırılara misilleme yapıyor. HPG saldırıya geƧmiş değil. HPG’nin daha fazla hazırlığı var ki bunun işareti basına da yansıdı. Ɩrneğin; İstanbul, Adana’da fedai eylemler gerƧekleşti, HPG bunları durdurdu. Daha kapsamlı eylemler HPG’nin gündeminde vardı, ancak bunlar durduruldu. HPG şu an meşru olan hakkını kullanıyor… HPG şu an yeni yƶntemle savaşıyor. Savunma savaşı yapıyor.”[214]
“Savaşı durdurmak isteyen bütün kesimler şunu gƶrmeli; bu savaşı Erdoğan başlattı. Erdoğan esas olarak 400 milletvekili iƧin bu savaşı yürütüyor. Dolayısıyla Türkiye toplumu ve barış ile demokrasiden yana olan değişik Ƨevreler seslerini daha fazla yükselterek, AKP’nin bu saldırganlığına daha fazla tepki gƶstererek onu bundan vazgeƧirebilirler… Savaşla sonuƧ alamazsın tutumunu AKP’ye gƶstermek gerekir.”[215]
“SüreƧ eski formatla yürümez… Eskiyi denemenin anlamı yok.”[216] “Bu süreƧ büyük başarıların süreci, ƶzgür Kürdistanı kurma sürecidir”![217]
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı BesĆŖ Hozat, “Yeni süreƧ, devrimci halk savaşı sürecidir.”[218] “Kürdistan’da yeni bir dƶnem başlıyor. Bu dƶnem sƶmürgeci devlet yƶnetiminden kurtulup kendi ƶz yƶnetimlerini kurma ve kendi kendini yƶnetme dƶnemidir”![219]
KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Ateşkesi Erdoğan bozdu… Ateşkes Ƨift taraflı olur.”[220] “Bu kadar vahşi saldırı varken silah bırakılamaz”![221]
Mustafa Karasu, “Bazı Ƨevreler ‘Demokratik ƶzerklik ve ƶzyƶnetim bƶyle kavgayla mı olur, gerilimle mi olur?’ diyerek halkın bu hamlesini itibarsızlaştırmaya ve halka geri adım attırmaya Ƨalışmaktadırlar. Bunlar demokrasiden ve devlet gerƧeğinden habersiz naif yaklaşımlardır. Demokrasi ve devlet birbirlerinin antitezi kurumlardır... Demokrasi ve demokratik gelişim ancak ve ancak mücadeleyle gerƧekleşir. Her demokratik durum bile koşullara gƶre şiddeti az ya da Ƨok bir gerilimi ifade eder...
Demokratik bir durum da bir gerilimi ifade ettiği gibi, demokratik gelişme ve demokrasiyi sağlama da ancak gerilim ve mücadeleyle olur. Gerilimsiz bir demokratik gelişme beklemek hayalciliktir, Polyannacılıktır… Bugün Kürdistan’da demokratik siyasal alan nasıl aƧıldı? Bunun tarihini, ƶyküsünü, direnişini, acısını bilmeden doğru demokratik siyaset yapılabilir mi? Ya da bu tarihe layık demokratik siyaset yapılabilir mi? Tabii ki yapılamaz. Kürtler ƶldürülmelerine, katledilmelerine rağmen meydanlara Ƨıktı. Yüzlercesi, binlercesi meydanlara Ƨıktığı iƧin, taleplerini dile getirdiği iƧin katledildi. HEP ve DEP bu serhıldanlara kalkan, mücadele bilinci ortaya Ƨıkan halk gerƧekliği üzerinde kuruldu...
Halkımız da demokrasiyi gerilim ve mücadele iƧinde kazanacaktır. Bunun başka bir kanunu bulunmamaktadır. Hele Türkiye sƶz konusu olduğunda daha büyük mücadeleler gerekmektedir. Çünkü bu devlet zihniyeti katıdır. Bu zihniyetle şekillenmiş kurumlar sert, kaba ve acımasızdır. Dolayısıyla kolay Ƨƶzülmesi; demokrasiyle, yani halka, halk yƶnetimiyle uzlaşması kolay değildir.
Kim gerilimsiz, kavgasız ve Ƨatışmasız bir şey istemez. Zaten bu nedenle Kürt Ɩzgürlük Hareketi 9 defa tek taraflı ateşkesle, diyalogla sorunların Ƨƶzümünü aradı. Ama Tayyip Erdoğan ve AKP elinin tersiyle itti. Bu tür yƶntemlerle sorunu Ƨƶzmeyeceğini ortaya koydu”![222]
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, “Kürtlerin ulusal diriliş devrimi ƶzgürlükle taƧlanacak.”[223] “HiƧbir şey eskisi gibi olmaz. Yeni bir şey olacaksa anlaşma gerekiyor, yasal temel gerekiyor. Ɩnder Apo’nun ƶzgürce istediği herkesle gƶrüşebilmesi gerekiyor. Hareketimizin Ɩnder Apo’yla gƶrüşmesi lazım.”[224]
“SeƧimden sonra biz 10 Haziran’da yƶnetim olarak toplandık. SeƧim sonuƧlarını değerlendirdik ve Eşbaşkanlığımız iki üç aƧıklamayla gƶrüşlerimizi kamuoyuna duyurdu. Neydi gƶrüşlerimiz? Türkiye kritik bir süreƧten geƧiyor, bƶlgede sert bir savaş var, dolayısıyla bu seƧim sonuƧları hayırlı bir sonuƧtur, bunları demokratikleşme ve demokratik yeniden yapılanmaya vesile yapmak lazım. Meclis kendisini bir kurucu meclis gibi ele almalı, yeni bir demokratik anayasa ve yasal reformlar yaparak bu 12 Eylül faşist askeri darbesinin ortaya Ƨıkardığı anayasa ve yasalardan Türkiye toplumunu kurtarmak lazım dedik. Bu temelde MHP de dahil bütün partilere Ƨağrı yaptık. MHP olmayacaksa, en azından üç parti bunu yapmalı, dedik. HDP’yi bu konuda ƶncülük etmeye yƶnlendirdik. Ɩncülük yap, fedakĆ¢rlık yap, aktif siyaset yürüt ki, sonuƧlar buraya evrilsin dedik.
Süreci demokratikleşme süreci olarak ele aldık. Peki, ne oldu? Bir ay sonra Ahmet Davutoğlu’na hükümet kurma gƶrevi verildi. 45 gün gezdi tozdu, ondan sonra ‘kuramıyorum’ dedi. Cumhurbaşkanı başka bir parti başkanına gƶrev bile vermedi. Belki Kemal KılıƧdaroğlu, HDP ve MHP ile hükümet kurabilirdi. Besbelli ki Davutoğlu’na da bu gƶrev verilirken ‘hükümet kurma’ diye gƶrev verdi, ‘oyala, zamanı bitir’ diye gƶrev verdi. O da kendisine verilen gƶrevi yerine getirdi…
Ortaya Ƨıkan sonuƧ şudur, siyaset kurumu iflas etmiştir. Bu meclis bir hükümet bile kuramadı. 7 Haziran’da seƧilenler tarihi vebal altındalar. Halkın iradesi diye gƶsterilen meclisi iflasa gƶtürdüler. Bu meclis sorun Ƨƶzemez, hükümet kuramaz, ama sadece PKK’ye karşı savaş kararı alır. PKK’ye karşı savaş tezkeresini sundular, 7 Haziran’da seƧilen meclis sadece bu kararı alacak.
Buna rağmen bazı siyasetƧiler bize Ƨağrı yapıyor, ‘kayıtsız şartsız mücadeleyi bırakın, teslim olun’ diye. Nereye teslim olacağız? Siz ne yaptınız ki, bize Ƨağrı yapıyorsunuz? Siyaset kurumu işledi, sorunları Ƨƶzdü de PKK engel mi oldu? Demokratik Ƨƶzüm iradesini PKK tanımadı mı? Tam tersine biz hareket olarak yalvar yakar ettik, herkesi buna yƶnlendirmeye Ƨalıştık
Şimdi, ‘yeni seƧim olacak, o seƧimden yeni irade Ƨıkacak’ deniliyor. Peki 7 Haziran’daki seƧim değil miydi? Niye o iradeye saygı duyulmadı? Niye o irade işletilmedi? Yeni iradeye saygı duyulacağı, onun işletileceğini kim biliyor?”[225]
KCK Yürütme Komitesi Üyesi Sabri Ok, “Bu mücadele ve direniş onurludur, kutsaldır. Bu yalnızca Serhat ve Botan ile kalmamalıdır. Amed, Dersim, Kürdistan’ın dƶrt parƧası, Kürtlerin olduğu her yerde ve ƶzelikle BakurĆŖ Kürdistan’daki bütün halkımız ayağa kalkmalıdır. Cizre ve Botan’daki demokratik ƶzerkliği kendi ƶzerklik ilanları olarak kabullenmeliler.”[226] “Daha Ƨok Gever, FarqĆ®n, Gezi iƧin Türkiye metropolleri ayağa kalkmalıdır”![227]
Muzaffer Ayata, “Direnmek ve kendisini savunmak her halkın hakkı olduğu gibi Kürdistanlıların da hakkıdır. Savunma hakkı kutsaldır ve meşrudur. Bu hakkı kimse Kürtlerin elinden alamaz ve başka bir dayatmada bulunamaz!”[228]
“Diriliş gerƧekleşti, sıra ƶzgürlükte”[229] derlerken;[230] Charles Bukowski’nin, “Aldatmaca, sahtekĆ¢rlık, ipleri elinde tutanların oynadıkları bir küçük oyundur” uyarısı eşliğinde Murat Ƈakır’ın, “Bedelsiz barış olamayacağını anımsayın ve PKK’ye laf yetiştirmek yerine, demokrat yurttaşlar olarak gƶrevinizi yapın yeter,”[231] saptamasının toplumsallaştırılması gerekir.

NİHAYET!

Buraya kadarki, eleştiri, itiraz, kayd-ı ihtiyat ile oyum(uz)u HDP’ye “emanet” ediyoruz; ve vurguluyoruz: Bu oy, HDP’nin parlamento endeksli, “düzen-iƧi” politikalarına destek değil, Cizre’yi beş gün boyunca kuşatıp bombalayan, SuruƧ’ta, Ankara’da canlı bombalarla canlarımızı parƧalayan, Kürtlerin ƶzgürleşme yolundaki her adımını kan ve ateş ile bastırmaya kararlı iktidara karşıdır. Bu bağlamda, V. İ. Lenin’in, “İnsanlar her zaman siyasetteki aldatmaların ve aldanmaların aptal kurbanları olmuşlardır ve bütün ahlĆ¢ksal, dinsel, siyasal ve toplumsal sƶzler, bildiriler ve vaatler arkasındaki şu ya da bu sınıfın Ƨıkarlarını aramayı öğrenmedikleri sürece de, bƶyle kalacaklardır,” uyarısının altını ƶzenle/ defalarca Ƨiziyoruz…
Bu yolda “Primus in orbe deos fecit timor/ Tanrılar dünyada ilkƶnce korkuyu yarattı” diye betimlenmesi gereken bugünün Ƨƶken statükosunda, devrimci olanakların ƶnünü aƧıp, düşük yoğunluklu tatlı su solculuğu aşılarak; devrimci kopuş ve devrimci yenilenme devreye sokulması “olmazsa olmaz”ken; “Barışmayalım! Yaşamımızı, bedenimizi, hatta cesetlerimizi dahi birer direniş ve mücadele alanına dƶnüştürelim. Sokaklara Ƨıkalım, Ƨıkalım tabii… ama birer “barış dilencisi” olarak değil, eşit ve onurlu bir barışı birlikte inşa etmek iƧin…”[232]
O hĆ¢lde her türlü soytarılığı deşifre edip,[233] sınıfsal duruş ve ƶlçülerde ısrardan vazgeƧmeden; -birilerinin nihayet anladığı üzere![234]- kardeşlikten ƶnce halkların eşitliğini savunarak;[235] Anadolu’nun batısında güçlü bir radikal sosyalist hareket cephesi aƧılması gerekirken; bu cesaret ve ƶzgüvenden yoksun düzen iƧi duruşlarla gerƧekleştirilemez![236]
Sƶzün ƶzü; yine dizelerdeyken; Veysel Ƈolak hatırlatır hepimize/ herkese bir kez daha: “Dünya kokuşur, boşalır tarihin Ƨƶp tenekesi// Ƈaresiz yenilenir pası dƶkülür bu yaşantının/ Aşkıma aşk gerekir/ Umut aşktadır/ Bırakılır düşüncelerin kƶr kuyulara anlatılması/ Bu yüzden kan konuşur”!

13 Ekim 2015 10:42:47, Ankara.

N O T L A R
[1] Sokrates.
[2] Guy Debord, Gƶsteri Toplumu, Ƈev: Ayşen EkmekƧi-Okşan Taşkent, Ayrıntı Yay., 1996.
[3] Aydın Engin, “1 Kasım, 7 Haziran’ın Tekrarı Olacak mı?”, Cumhuriyet, 3 Ekim 2015, s.12.
[4] http://www.halkinbirligi.net/articles.php?article_id=625... http://www.duyarsiz.org/makale/7-haziran-2015-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz_m186.html... http://www.kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/7-haziran-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz-temel-demirer-sibel-ozbudun... http://adhk.de/?p=8269... http://www.midyathabur.com/7-haziran-2015-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz-3721yy.htm... http://rojnameyanewroz.com/genel/7-haziran-2015-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz-sibel-ozbudun-temel-demirer... http://www.sizehaber.com/7-haziran-2015-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz-sibel-ozbudun-temel-demirer/#... http://gomanweb.org/index.php/tum-haberler/232-manset-haberleri/16096-7-haziran-2015-secimleri-ne-dair-gerekceli-tavr-m-z... http://direnisteyiz.net/haber/7-haziran-2015-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz-sibel-ozbudun-temel-demirer/...http://www.kurdistan-post.eu/tr/toplum/7-haziran-2015-secimlerine-dair-gerekceli-tavrimiz-sibel-ozbudun-temel-demirer... http://exivrus.blogspot.com.tr/... https://twitter.com/liveramacuka... https://twitter.com/ewrimezgi... https://www.facebook.com/rapzanbelagatofficial/posts/1019406058088044...
[5] http://AlevƮzyon.com/koseyazilari/acik-sozlu-olmak-iyidir.html... http://www.duyarsiz.org/makale/acik-sozlu-olmak-iyidir-7-haziran-sonrasina-dair-degerlendirme_m318.html... http://www.hocvanhabergazetesi.com/?Syf=18&Hbr=809471&/... http://www.kaypakkayahaber.com/haber/temel-demirer... http://www.gomanweb.org/index.php/tum-haberler/232-manset-haberleri/17528-ac-k-soezlue-olmak-iyidir-7-haziran-sonras-na-dair-degerlendirme... http://rojnameyanewroz.com/acik-sozlu-olmak-iyidir-sibel-ozbudun-temel-demirer-3721.html... http://www.gorelesol.com/haber/yazar.asp?yaziID=21639... http://www.newsjs.com/tr/secim-sonrasina-bakis/... http://arzusaryer.blogspot.com.tr/2015_07_01_archive.html... https://twitter.com/manikvedepresif...
[6] Mehmet Tez, “Bir Kişi Kaybetti, Türkiye Kazandı”, Milliyet, 9 Haziran 2015, s.4.
[7] “SeƧimlere Rağmen Yƶnetememe Krizine Devam”, İşçi Meclisi, No:61, Eylül 2015, s.3.
[8] Seçimin kaybedenleri DSP, SP, Vatan, Anadolu gibi partiler ve bağımsız adaylar oldu.
En dramatik sonucu ise Ecevit mirası olarak siyaset hayatına devam eden DSP aldı. Masum Türker, başkanlığında seƧimlere giren DSP, 2011’e kıyasla 21 bin 633 oy kaybederek Türkiye genelinde sadece 84 bin 712 oy aldı. SeƧimlere iddialı giren PerinƧek’in Vatan Partisi de 155 bin oy toplarken yüzde 0.34’ü geƧemedi. En büyük sürprizi ise TURK Parti yaptı, 72 bin oy alan TURK Parti DSP’yi yakaladı.
Emine Ülker Tarhan’ın Anadolu Partisi Tunceli genelinde sadece 6 oy alırken, Komünist Parti ise 9 oy toplayabildi.
HakkĆ¢ri, Şırnak, Batman, Diyarbakır ve Bingƶl’de MHP oyları, CHP’den fazla Ƨıktı. MHP HakkĆ¢ri’de 3 bin 495 oy alırken, CHP 1425’de kaldı.
İstanbul 2. bƶlge bağımsız milletvekili adayı olarak seƧime giren şarkıcı Metin Şentürk, 3 bin 779 oy alarak, 3 bin 845 oy alan DSP ve 3 bin 871 oy alan BTP ile aynı orana ulaştı. Şarkıcı Şentürk, 2. bƶlgede sadece 1246 oy alan Emine Ülker Tarhan’ın Anadolu Partisi’ne ise 3 katı fark attı.
Cemaatin adayları olarak tanımlanan bağımsızlar Ali Fuat Yılmazer, Yakup Saygılı ve eski futbolcu Hakan ÅžĆ¼kür Meclis’e giremezken, Yılmazer 59 bin, Saygılı 33 bin, ÅžĆ¼kür de 48 bin oy toplayabildi. İstanbul 3. bƶlgede bağımsız olarak seƧime giren Osman Pamukoğlu ise 15 bin 180 oy alarak hayalkırıklığı yaşadı.
SeƧimlerde yüzde 5-10 arasında oy almayı hedefleyen Vatan Partisi, Türkiye genelinde ancak 155 bin 207 oy alarak yüzde 0.34 seviyesini geƧemedi. “Asgari ücreti 5 bin lira yapacağım” diyen Haydar Baş’ın BTP’si de 95 bin 024 oy alarak yüzde 0.21’de kaldı. HDP’nin 50 bin 773 oy aldığı Konya’da, Milli İttifak oyları sadece 36 bin 377’de kaldı. (Mert İnan, “SeƧimlerde TURK Parti Sürprizi”, Milliyet, 13 Haziran 2015, s.22.)
[9] Murat Paker, “Azarlanmaya Alışmış Kulaklarımızın SeƧimden Sonra Azar İşitmemiş Olması Az Şey mi?”, T24, 3 Temmuz 2015… http://t24.com.tr/yazarlar/murat-paker/azarlanmaya-alismis-kulaklarimizin-secimden-sonra-azar-isitmemis-olmasi-az-sey-mi, 12233
[10] “Bombalar HDP’ye Yüzde 4.4 Oy Getirdi”, Cumhuriyet, 11 Haziran 2015, s.7.
[11] Mehveş Evin, “7 Haziran’ın Kazananları”, Milliyet, 10 Haziran 2015, s.20.
[12] MeriƧ Tafolar, “Büyük Kentlerde AlevĆ® Yƶrelerinde HDP’ye Kayış Var”, Milliyet, 8 Haziran 2015, s.11.
[13] Murat Belge, “Kritik YolƧatı”, Taraf, 8 Ağustos 2015… http://www.taraf.com.tr/yazarlar/kritik-yolcati/
[14] Ergin Yıldızoğlu, “Momentum Kırıldı”, Cumhuriyet, 11 Haziran 2015, s.8.
[15] Serpil İlgün, “BoğaziƧi Üniversitesi Sosyoloji Bƶlümü Ɩğretim Üyesi Yrd. DoƧ. Dr. Bülent Küçük: Herkes Kendi Endişeleri Ɩlçüsünde HDP’yi Destekledi”, Evrensel, 16 Haziran 2015, s.7.
[16] Ahmet Saymadi, “Sosyalistlerin KaƧ Oyu Var ki”, Radikal, 2 Eylül 2015… http://www.radikal.com.tr/yenisoz/sosyalistlerin_kac_oyu_var_ki-1426893
[17] http://www.ihsansenocak.com/sarikli-sosyalistler-ve-musluman-kurtler/
[18] http://setav.org/tr/hdpye-giden-oylar-ak-parti-soyleminden-dolayi-degil/yorum/22987
[19] Nuhat Muğurtay, “MuhafazakĆ¢r Kürtler ve HDP: 7 Haziran SeƧimlerini Hatırlamak”… https://azadalik.wordpress.com/2015/08/16/muhafazakĆ¢r-kurtler-ve-hdp-7-haziran-secimlerini-hatirlamak/
[20] Murat Aksoy, “Boykot HDP’ye Yarar mı?”, Millet, 30 Eylül 2015… http://www.millet.com.tr/boykot-hdpye-yarar-mi-yazisi-1274743
[21] İzmir ziyaretinin ikinci gününde Vali Mustafa Toprak’ı makamında ziyaret eden Doğan, ardından HDP İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Odası ve ESİAD ziyaretlerine değinerek, şöyle konuştu: “Partimize bir misyon biƧilmiş, ƶnemli beklentileri var. Onurlu duruşumuz nedeniyle partimizin barış aracı olduğunu, barışın egemen olması iƧin partimize biƧilen bu misyon ƶnemlidir. SüreƧ iƧinde ƶnemlidir.” (Taylan Yıldırım, “HDP Artık Türkiyelileşti”, Milliyet, 17 Eylül 2015, s.20.)
[22] Alp Altınƶrs, “HDP’nin Meşruiyeti”, Gündem, 17 Haziran 2015, s.11.
[23] Juliana Gƶzen, “İktidarın HDP Hesapları”, 8 Eylül 2015… http://sendika1.org/2015/09/iktidarin-hdp-hesaplari-juliana-gozen/
[24] Murat Belge, “7 Haziran’dan Sonra HDP”, 18 Temmuz 2015… http://www.taraf.com.tr/yazarlar/7-hazirandan-sonra-hdp/
[25] Ceyda Karan, “Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal: HDP Türkiye’nin Yeni Ana Muhalefeti”, Cumhuriyet, 11 Haziran 2015, s.6.
[26] Kemal Bülbül, “HDP”, Gündem, 17 Haziran 2015, s.11.
[27] Selin Ongun, “MuhafazakĆ¢r, İslĆ¢mcı, AKP’li Eşitliği Kırılıyor”, Cumhuriyet, 15 Haziran 2015, s.14.
[28] ABD’nin eski Ankara BüyükelƧisi Frank Ricciardone gazetecilerle yaptığı telekonferansta “Türkiye’de gƶrev yaparken Demirtaş’la birƧok kez bir araya geldim. Şunu sƶylemeliyim ki o zaman da kendisinden Ƨok etkilenmiştim,” dedi. Demirtaş’ın parti iƧinde Ƨok sesliliğe ve eşitliğe ƶnayak olmasından ƶvgüyle bahseden Ricciardone, “(HDP’de) başarı iƧin programlanmış bir parti kültürü, parti kimyası var gibi ve bence bu seƧimlerde bunu gƶrdük” yorumunu yaptı.
German Marshall Fund (GMF) düşünce kuruluşu uzmanlarından Nora Fisher Onar, bir panelde Selahattin Demirtaş iƧin “Türk politikasının yeni bir starı var” yorumunu yaparken Demirtaş’ın gezi parkı protestoları, Soma faciası ve Ɩzgecan Aslan cinayetinin ortaya Ƨıkardığı politik enerjiyi kullanabilen tek aktƶr olduğuna vurgu yaptı. Middle East Institute düşünce kuruluşundan Gƶnül Tol da hafta başında katıldığı bir panelde Demirtaş’ın dahil edici bir retorik ve liberal bir seƧim programı sayesinde yükseldiğinin altını Ƨizdi.
Yabancı basın Selahattin Demirtaş’ı ABD Başkanı Barack Obama’ya benzetmişti. Bu yorumların benzerleri Washington’da da yapıldı. Aynı zamanda Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Merkezi araştırmacılarından olan Fisher Onar, “Demirtaş bana Obama’nın erken dƶnemlerini hatırlatıyor. Değişim mesajı taşıyor ve Obama gibi, kolektif kimliğin buluşma noktalarını, seƧmene onlardan birini temsil ediyor hissi verecek şekilde yƶnlendirme kabiliyetine sahip.” (Pınar Ersoy, “Obama’yı Anımsatıyor”, Milliyet, 12 Haziran 2015, s.14.)
[29] Murat Ƈakır, “Devrimci Cephe Zorunluluğu”, Gündem, 25 Temmuz 2015, s.13.
[30] Yusuf Karataş, “Ya Diktatƶrlük Ya Halk Demokrasisi”, Evrensel, 17 Ağustos 2015, s.8.
[31] BesĆŖ Hozat, “Yeni SüreƧ, Devrimci Halk Savaşı Sürecidir”, Gündem, 14 Temmuz 2015, s.9.
[32] YalƧın Yusufoğlu, “Kanlı Ortam Kime Yarıyor?”, Sesonline.net, 12 Ağustos 2015… http://sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?Yazar=Yalyüzde E7yüzde FDnyüzde 20Yusufoyüzde F0lu&KartNo=58903
[33] “Partizan: 7 Haziran’dan 1 Kasım’a Değişen Koşullar ve SeƧim Tavrımız”… http://www.kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/partizan-7hazirandan-1-kasima-degisen-kosullar-ve-secim-tavrimiz
[34] Aktaran: Mahmut Alınak, “Sen Nesin?”, Ozgurlukcu Sol, 16 Temmuz 2015.
[35] V. İ. Lenin, Ne Yapmalı? (Hareketimizin Acil Sorunları), Ƈev:Arif Berberoğlu, Evrensel Basım Yayın, 2000.
[36] Namık Durukan, “HDP’de Vekillere Sƶylem Uyarısı”, Milliyet, 14 Haziran 2015, s.21.
[37] Serpil Ƈevikcan, “Demirtaş: AKP-CHP’yi Destekleriz”, Milliyet, 16 Temmuz 2015, s.18.
[38] “Selahattin Demirtaş: Silahla Ɩzerklik Olmaz”, Cumhuriyet, 31 Ağustos 2015, s.5.
[39] “Demirtaş İspanyol Gazetesine Konuştu”, Milliyet, 5 Ağustos 2015… http://www.milliyet.com.tr/demirtas-ispanyol-gazetesine/siyaset/detay/2097598/default.htm
[40] “HDP Lideri Demirtaş: Silah Yoluyla Ɩzerklik İlanı Yanlış”, Hürriyet, 30 Ağustos 2015… http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29945417.asp
[41] GeƧerken hatırlatalım: Yıl 1988, Başbakan Turgut Ɩzal: “Bu devlet, haince kan dƶken terƶriste bedelini ƶdetecek güçtedir. Artık bıƧak kemiğe dayanmıştır”… Yıl 1992, Başbakan Süleyman Demirel: “Terƶrist ƶrgüt şimdide de masum Ƨocukların canını almaya başladı bıƧak kemiğe dayanmıştır”… Yıl 1996, Başbakan Tansu Ƈiller: “Terƶr ya bitecek ya bitecek kimseye bir Ƨakıl taşımızı vermeyiz. BıƧak kemiğe dayandı”… Yıl 1997, Başbakan Mesut Yılmaz: “Avrupa, terƶr ƶrgütüne daha fazla kucak aƧmaya devam edemez. Artık bıƧak kemiğe dayandı”… Yıl 1999, Başbakan Bülent Ecevit: “Terƶr ƶrgütüne hizmet eden herkes, hesabını vermeye hazır olsun. BıƧak kemiğe dayanmıştır”… Sonra da Recep T. Erdoğan ile Ahmat Davudoğlu! (BerƧem Amed, “Kürt Halkı Değil İktidar Kaybedecek!”, Gündem, 20 Ağustos 2015, s.14.)
[42] Ne ilginƧtir ki CHP Genel Başkanı Kemal KılıƧdaroğlu da, “Toplumsal barışa ihtiyacımız var. Silahla bu sorun Ƨƶzülmez, adresi parlamentodur,” (“KılıƧdaroğlu: SeƧim Güvenliğini Sağlayamıyorlarsa İstifa Etsinler”, Birgün, 4 Eylül 2015, s.9.) diyerek aslĆ® aktƶrleri devre dışı bırakmaya yelteniyordu…
[43] “Selahattin Demirtaş: Şiddet İsteyen Oy Vermesin”, Hürriyet, 8 Ekim 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30268411.asp
[44] “Demirtaş: ABD’nin İncirlik Anlaşması’nda Kürtlere İhanet Ettiğini Düşünmüyorum”, Cumhuriyet, 14 Ağustos 2015… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/345499/Demirtas__ABD_nin_incirlik_Anlasmasi_nda_Kurtlere_ihanet_ettigini_dusunmuyorum.html
[45] “Demirtaş: Doğu’da SeƧim Yapılacak Bir Koşul Yok”, CNN Türk... http://www.msn.com/tr-tr/haber/other/demirtayüzde
[46] “Ayhan Bilgen: İktidara Hazırlanıyoruz”, Bas Haber, No:68, 31 Ağustos-6 Eylül 2015, s.6.
[47] GeƧerken anımsatalım: Twitter’da “IŞİD’in yaptıklarına karşıyım, kendisine değil. Cinayet, gasp, sürgün, kƶlecilik, din polisliği, ibadet zorbalığı vb.” mesajını paylaşan Antikapitalist Müslümanlar’ın temsilcilerinden İhsan EliaƧık, ardından gelen sorular üzerine “Cinayet, katliam, sürgün, ibadete zorlama, kƶleleştirme olmadan da Irak Şam İslĆ¢m Devleti olabilir, bƶyle olmadığınızdan size karşıyım demek,” yanıtını verdi. (“İhsan EliaƧık: IŞİD’in Yaptıklarına Karşıyım, Kendisine Değil”, 23 Temmuz 2015… http://haber.sol.org.tr/turkiye/ihsan-eliacik-isidin-yaptiklarina-karsiyim-kendisine-degil-123863)
[48] Abdülkadir Konuksever, “PKK, HDP’ye Alan AƧmalı”, 5 Ağustos 2015… http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/pkk-hdpye-alan-acmali
[49] Aktaran: Orhan Miroğlu, “İslĆ¢mĆ® Damardan Gelen İki SiyasetƧi: Ayhan Bilgen ve Altan Tan”, Star, 30 Eylül 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/İslĆ¢mĆ®-damardan-gelen-iki-siyasetci-ayhan-bilgen-ve-altan-tan/yazi-1059546
[50] Ahmet Hakan, “Kürt Siyasi Hareketi Olarak Şu 3 Şeye Karar Vermemiz Lazım”, Hürriyet, 2 Eylül 2015, s.4.
[51] Selin Ongun, “HDP’li Altan Tan’dan Kandil’e yanıt: Yakarak Yıkarak Barış Gelmez”, Cumhuriyet, 28 Eylül 2015, s.6.
[52] Mustafa Solak, “… ‘GerƧek İslĆ¢m’ Tartışması İlericilerin İşi mi?”, 29 Ağustos 2015… http://gezite.org/gercek-İslĆ¢m-tartismasi-ilericilerin-isi-mi/
[53] “HDP’li Bilgen: Tüzel, EMEP’in Hukukuyla Hareket Etti; Bu Konu Parti Kurullarında Değerlendirilecektir”, 27 Ağustos 2015… http://haber.sol.org.tr/turkiye/hdpli-bilgen-tuzel-emepin-hukukuyla-hareket-etti-bu-konu-parti-kurullarinda
[54] “Demirtaş’tan Bakanlık AƧıklaması”, Milliyet, 30 Ağustos 2015… http://www.milliyet.com.tr/demirtas-tan-bakanlik-aciklamasi/siyaset/detay/2109745/default.htm
[55] “EMEP Genel Başkanı Gürkan: HDP’de Ƈatlak Yok!”, Radikal, 28 Ağustos 2015… http://www.radikal.com.tr/politika/emep_genel_baskani_gurkan_hdpde_catlak_yok-1423377
[56] “EMEP: Tüzel’in Kararı İttifak Hukukuna Aykırı Değildir”, Evrensel, 4 Eylül 2015, s.9.
[57] “HDP’li Vekil Hükümete Girmiyor!”, http://www.msn.com/tr-tr/haber/turkiye/hdpli-vekil-hyüzde
[58] “Levent Tüzel’den AƧıklama”, Radikal, 27 Ağustos 2015… http://www.radikal.com.tr/politika/levent_tuzelden_aciklama-1423105
[59] “HDP’de Kabine Ayrışması”, Cumhuriyet, 28 Ağustos 2015… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/354365/HDP_de_kabine_ayrismasi.html
[60] Erdal Karayazgan, OzgurlukcuSol@yahoogroups.com returns.groups.yahoo.com Ć¼zerinden, 29 Ağustos 2015.
[61] Murat Ƈakır, “SeƧim Hükümeti mi, Savaş Hükümeti mi?”, Politika, 1 Eylül 2015… http://www.politikagazetesi.org/?q=content
[62] Mahmut Lıcalı, “… ‘Azil’ Gerilimi”, Cumhuriyet, 14 Eylül 2015, s.6.
[63] “Ɩzel Kalem Müdürü Bile Alamayacaklar”, Milliyet, 1 Eylül 2015, s.16.
[64] “Soru: AB’nin Muhatabı Kim? HDP’li Bakan mı, AKP’li Başbakan mı?”, t24, 29 Agustos 2015.
[65] “Selahattin Demirtaş: Bakanımız Barajlara İtiraz Edecek”, Hürriyet, 30 Ağustos 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29942560.asp
[66] “HDP’li Bakanlar İstifa Etti”, Hürriyet, 22 Eylül 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30140567.asp
[67] “İstifa Eden HDP’li Bakanlardan Ƈok Sert AƧıklama”, Cumhuriyet, 23 Eylül 2015, s.4.
[68] Namık Durukan, “HDP’li Bakanlar İstifa Etti”, Milliyet, 23 Eylül 2015, s.15.
[69] Tahsin Güner, “AB Bakanı Ali Haydar Konca: Operasyonlar Durmalı”, Hürriyet, 6 Eylül 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30002041.asp
[70] “AB Başkanı Konca: HDP Baraj Altında Kalırsa Ülke Bƶlünür”, Cumhuriyet, 22 Eylül 2015, s.5.
[71] “AraƧ ve Makinelerin Yakılmasına Karşıyız”, Milliyet, 1 Eylül 2015, s.16.
[72] Mahmut Lıcalı, “Müslüm Doğan: Saray’ı Ƈalışacağız”, Cumhuriyet, 7 Eylül 2015, s.8.
[73] Tuncay Yılmaz, “Bakanlarımız İktidar Yürüyüşümüzün Yeni Etabıdır”, 27 Ağustos 2015… http://siyasihaber.org/bakanlarimiz-iktidar-yuruyusumuzun-yeni-etabidir
[74] Aydın Engin, “HDP Bir Savaş Kabinesinde mi?”, Cumhuriyet, 30 Ağustos 2015, s.12.
[75] Aydın Engin, “Vurun HDP’ye, Kırılsın Beli!..”, Cumhuriyet, 31 Ağustos 2015, s.13.
[76] Aydın Engin, “Keh, Keh!.. AKP-HDP SeƧim Hükümeti”, Cumhuriyet, 26 Ağustos 2015, s.12.
[77] GeƧerken unutulmasın diye dipnotta şunu da aktaralım: “Demokrasinin kazanımı veya tersine daha da kaybedilmesi aƧısından, bir günün binlerce güne bedel olduğu bir konjonktürde yaşıyoruz… HDP’nin mevcut koşullarda bu seƧim hükümetinde yer alması daha da büyük bir olanaktır. İƧine sokulduğumuz savaş ve zoraki seƧim atmosferi ve bu atmosferde seƧim hükümetinin gƶrebileceği kritik role karşı HDP milletvekillerinin, demokrasi lehine gerƧek anlamda oyun bozucu olması mümkün… Demek istediğim, eski EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, parƧası olduğu HDP grubuyla birlikte davranmalıydı… EMEP’in seƧim hükümetine katılmama kararının gerekƧelendirilmesinde kuşkusuz dikkate değer vurgular var; ancak buna rağmen HDP’nin bu kritik zamandaki etki alanına ve hareket kabiliyetine zarar veren bir yaklaşım ortaya Ƨıkmıştır.” (Erdoğan Aydın, “Levent Tüzel Bƶyle Yapmamalıydı”, T24… http://www.hocvanhabergazetesi.com/?Syf=26&Syz=444567&/ERDOyüzde C4yüzde 9EAN-AYDIN:Levent-Tyüzde C3yüzde BCzel-byüzde C3yüzde B6yle-yapmamalyüzde C4yüzde B1ydyüzde C4yüzde B1)
[78] Demir Küçükaydın, “Levent Tüzel Skandalının Ardından Kısa Bir Not”, 27 Ağustos 2015… http://blog.radikal.com.tr/politika/levent-tuzel-skandalinin-ardindan-kisa-bir-not-110756
[79] “KCK’dan ‘HDP’li Hükümet’ AƧıklaması”, 27 Ağustos 2015… http://m.karsigazete.com.tr/politika/kckdan-hdpli-hukumet-aciklamasi-h51218.html
[80] Aysel Alp, “Levent Tüzel: HDP Listesinde İki Büyük Sürpriz”, Hürriyet, 18 Eylül 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30111193.asp
[81] “Türk Bayrağına Hakaret Gƶrüyoruz”, Milliyet, 17 Eylül 2015, s.20.
[82] “Ɩnce Selahattin Demirtaş, ardından Figen Yüksekdağ’ın sarfettiği sƶzler, adeta resmi tarihin yalanlarına Kürtler cephesinden desteği ifade ediyor: ‘Kürtler, binlerce yıldır bu toprakların gerƧeğidir. 1071’de Alparslan Malazgirt’e gelmeden ƶnce de Kürtler burada vardı. O zamanlar da Kürt beyliklerinden destek alınarak Anadolu’nun kapıları aƧıldı. Kürtlerle ittifak yaparak bunu başardılar. Şimdi Türk halkı bu ittifakı, işbirliğini unutarak nasıl kardeşliği sağlayacak? 1920’lerde Kurtuluş Savaşı’nda, Ƈanakkale’de, Antep’te, Adana’da kim beraber savaştı? Kim göğsünü düşmana karşı beraber siper etti? Kürtler de Türkler de vardı. Madem vatanı ortak vatan yaptık. Madem beraber mücadele ettik, madem bu vatanın her karış toprağında bizler kanımızı ortak dƶktük, o hĆ¢lde eşit yaşamanın kime nasıl bir zararı olabilir,’ diyor Selahattin Demirtaş.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, Karadeniz’de yerel Ƨetelerle birlikte, 200 bin kişinin canına, 1 milyon 250 bin Rum’un mübadele ile sürgün edilmesine yol aƧacak Pontos Rum soykırımını gerƧekleştirdiler sayın Selahattin Demirtaş. Sƶzlerinizde bahsettiğiniz ‘…1920’lerde Kurtuluş Savaşı’nda ’ bugün Kürt ulusunun da yaşadıklarını yaşıyordu Pontoslu Rumlar. Ortak vatan yaptık diye ƶvündüğünüz bizim kanlarımız dƶkülerek, canlarımız alınarak kurulan ‘vatan’dır. Siz nasıl bƶyle bir şey iƧin ƶvünebilirsiniz?
Pontos Rum Soykırımı 1894’de başlayıp, 1915’den sonra 1.5 milyon Ermeni’yi ve 250 bin SüryanĆ®’yi, 150 bin Pontos Rum’unu da kapsayan, 1919’dan 1923’e kadar 200 bin Rum’la birlikte 353 bin Pontoslu Rum’un ve 800 bin Küçük Asya Rum’unun katline sebep olan Hıristiyan Soykırımı’nın son evresidir.
Bu tarihle ƶvünecek en son kişi siz olmalıydınız sayın Demirtaş.” (Tamer Ƈilingir, “O Bayrağın Ne Alında Ne de Kızılında Bizim Kanımız Var Sayın Figen Yüksekdağ”, Devrimci Karadeniz, 18 Eylül 2015… http://devrimcikaradeniz.com/o-bayragin-ne-alinda-ne-de-kizilinda-bizim-kanimiz-var-sayin-figen-yuksekdag/)
[83] “HDP’li Bakandan Demirtaş’a Ters Köşe”, Milliyet, 16 Eylül 2015… http://www.milliyet.com.tr/hdp-li-bakandan-demirtas-a-ters/siyaset/detay/2118564/default.htm
[84] “Sırrı Süreyya Ɩnder: Süleyman Şah Türbesi’nin Taşınmasını Sinirlioğlu ile Ben Organize Ettim”, Hürriyet, 1 Ekim 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30210481.asp
[85] “Sırrı Süreyya Ɩnder’den Türbe Sırları”, Cumhuriyet, 2 Ekim 2015, s.7.
[86] “HDP’li Celal Doğan Erdoğan’la Gƶrüştü”, Birgün, 5 Temmuz 2015, s.7.
[87] Selin Ongun, “HDP G. Antep Milletvekili Celal Doğan: CHP ile Zor Yaparız Başkan!”, Cumhuriyet, 12 Temmuz 2015, s.19.
[88] “Celal Doğan: HDP’nin Elini Sıkmayanlar Kan İsteyenlerdir”, Radikal, 18 Temmuz 2015… http://www.radikal.com.tr/politika/celal_doganhdpnin_elini_sikmayanlar_kan_isteyenlerdir-1399611
[89] “Celal Doğan Merak Edilen Soruya Yanıt Verdi”, Milliyet, 28 Temmuz 2015… http://www.milliyet.com.tr/celal-dogan-istifa-edecek-mi-/siyaset/detay/2093986/default.htm
[90] Mahmut Lıcalı, “Savaş Hükümeti Endişesini Dile Getirdi”, Cumhuriyet, 5 Temmuz 2015, s.6.
[91] “HDP’li Fırat’tan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a AƧık Mektup”, Taraf, 14 Ağustos 2015… http://www.taraf.com.tr/politika/hdpli-firattan-cumhurbaskani-erdogana-acik-mektup/
[92] Selin Ongun, “Erdoğan’a Karşı Ƈıkan Dayağı Yer”, Cumhuriyet, 17 Ağustos 2015, s.15.
[93] Ɩmer Ağın, “HDP Devrimci Duruşunu Güçlendirmelidir!”, Gündem, 3 Eylül 2015, s.8.
[94] Metin Yeğin, “HDP ve Liberal Sƶylem”, Gündem, 8 Ağustos 2015, s.13.
[95] Murat Ƈakır, “HDP Ayaklarını Yere Basmalı”, Gündem, 27 Haziran 2015, s.13.
[96] Mustafa Pekƶz, “HDP Politik Süreci Nasıl Okumalı ve Ne Yapmalı?”, 3 Eylül 2015… http://sendika1.org/2015/09/hdp-politik-sureci-nasil-okumali-ve-ne-yapmali-dr-mustafa-pekoz/
[97] Celal BaşlangıƧ, “Erdoğan’ın HDP Sorunu”, Cumhuriyet, 3 Ekim 2015, s.15.
[98] Turan Eser, “Din Siyaseti mi, Laiklik mi?”, Birgün, 6 Ekim 2015… http://www.birgun.net/haber-detay/din-siyaseti-mi-laiklik-mi-91421.html
[99] V. İ. Lenin, Emperyalizm- Kapitalizmin En Yüksek Aşaması, Ƈev: Cemal Süreya, Sol Yay., 12. Baskı, 2009.
[100] Ahmed Pelda, “Büyük Kürdistan’ı Kimler İster?”, Gündem, 6 Temmuz 2015, s.4.
[101] “Daily Telegraph: PKK, ABD ile Gizlice Gƶrüşüyor”, Milliyet, 17 Ağustos 2015… http://www.milliyet.com.tr/daily-telegraph-pkk-abd-ile/dunya/detay/2103237/default.htm
[102] Murat Ƈakır, “SeƧim Hükümeti mi, Savaş Hükümeti mi?”, Politika, 1 Eylül 2015… http://www.politikagazetesi.org/?q=content/
[103] Ergin Yıldızoğlu, “İmkĆ¢nsız Sentez”, Cumhuriyet, 13 Ağustos 2015, s.8.
[104] Nabi Yağcı, “Umutlu Olabilmek İƧin HDP”… http://www.marmarayerelhaber.com/nabi-yagci/38019-umutlu-olabilmek-icin-hdp
[105] Zeynep MiraƧ, “Sassen: İktidarların Son Kullanım Tarihi Var”, Cumhuriyet, 5 Eylül 2015, s.15.
[106] Fikret Başkaya, “SeƧimlerin Demokrasiyle Uzaktan Yakından Bir İlgisi Yok!”, 23 Temmuz 2015… http://soldiyalog.com/?p=3216
[107] Fikret Başkaya, “TBMM’yi Nasıl Bilirsiniz?”, 2 Ağustos 2015… http://soldiyalog.com/?p=3227
[108] The Financial Times, 7 Temmuz 2015.
[109] James Petras, “Erdoğan ve Netanyahu Savaş İlan Ediyor”, Birgün, 17 Ağustos 2015, s.12.
[110] “1 Ayda 35 Gazeteci Gƶzaltına Alındı, 19’una Dava AƧıldı”, Cumhuriyet, Cumhuriyet, 7 Ekim 2015, s.4.
[111] Kürtlerin ulusal renklerine tahammül etmediği iƧin trafik ışıklardaki yeşil sarı kırmızı renkleri yasaklamakla birlikte kamuoyunda “kayıp silahlar” olarak bilinen davada yargılanan eski Batman Valisi Salih Şarman, Kürtlere karşı geliştirdikleri bütün karanlık oyunları yazdığı bir kitapta açığa Ƨıkardı. Şarman, o dƶnemde başta korucuların ƶlümüne yol aƧan bombalı saldırı olmak üzere, birƧok insanın ƶldürüldüğü saldırıları MİT’in gerƧekleştirdiğini ve bunu PKK’ye mal ettiklerini aƧıkladı. (“Eski Vali Kirli Savaşı İtiraf Etti: MİT Bombaladı PKK’ye Mal Edildi”, 5 Temmuz 2015… http://www.ercishaberi.com/eski-vali-kirli-savasi-itiraf-etti-mit-bombaladi-pkk-ye-mal-edildi/17662/)
[112] Ragıp Zarakolu, “Hoşgeldin Sri Lanka”, Gündem, 7 Eylül 2015, s.14.
[113] Orhan Miroğlu, “1 Kasım Milat Olsun”, Star, 18 Eylül 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/1-kasim-milat-olsun/yazi-1057352
[114] “Gƶrüldüğü gibi 1 Kasım seƧimlerine, farklı yƶntem ve saiklerle de olsa, sonuƧta fiili durumun meşruiyetini dayatmaya, bunu siyasal alana egemen kılmaya Ƨalışan iki gücün ağır baskısı altında yaklaşıyoruz. Ve bu iki fiili durum stratejisi şimdilik karşılıklı olarak birbirini besler bir sarmal iƧinde Ƨalışıyor. Bu sarmalı durduracak yegĆ¢ne gelişme, Selahattin Demirtaş’ın defalarca vurguladığı gibi, ƶnce PKK’nin ateşkes ilan etmesi ve DolmabahƧe’de hükümet ve HDP temsilcileri tarafından okunan bildiriler temelinde müzakerelere başlanmasıdır.” (Ahmet İnsel, “İki Fiili Durum Gücü Karşısında HDP”, Cumhuriyet, 15 Eylül 2015, s.13.)
[115] Serpil Ƈevikcan, “Erdoğan: 7 Haziran Gibi Olmayacak”, Milliyet, 31 Ağustos 2015, s.16.
[116] “SeƧmen Sayısı 338 Bin Arttı”, Milliyet, 15 Eylül 2015, s.15.
[117] Mahmut Lıcalı, “Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Ɩnder: Sopalı SeƧim”, Cumhuriyet, 12 Eylül 2015, s.5.
[118] Tarık Şengül, “SeƧim İmkĆ¢nsızlık HĆ¢line Gelirken...”, Birgün, 8 Eylül 2015, s.10.
[119] Fırat Kozok, “672 Bin SeƧmen Buharlaştı”, Cumhuriyet, 4 Ekim 2015, s.4.
[120] Mahmut Lıcalı, “SeƧim İmkĆ¢nsız”, Cumhuriyet, 3 Eylül 2015, s.6.
[121] Fevzi Kızılkoyun, “SeƧim Ɩncesi 63 Milyon Dağıtıldı”, Hürriyet, 20 Eylül 2015… http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/30119709.asp
[122] CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sƶzcüsü Haluk KoƧ, 7 Haziran’da HDP’ye oy veren CHP seƧmenine, “Onlar zaten barajı geƧiyor” diyerek 1 Kasım’da oylarını CHP’ye vermeleri Ƨağrısı yaptı. (“CHP’nin Artık Kimseye Verecek Tek Oyu Yok”, Milliyet, 23 Eylül 2015, s.16.)
CHP’den HDP’ye büyük oy kayması tespit edilen iki bƶlgede CHP listesine giren AlevĆ® Bektaşi Federasyonu’nun eski genel başkanlarından İstanbul 3. bƶlge 11. sıradan aday gƶsterilen PM üyesi Fevzi Gümüş, HDP’ye kayan oyların geri geleceğine işaret ederek, “7 Haziran’da barajın aşılmasına ilişkin psikolojik eşikle birlikte AlevĆ®lik mücadelesinde simgeleşmiş isimlerin belirgin yerlerde olmamasının eksikliği nedeniyle oylarda bir kayma olmuştur. Ama CHP, bu süreƧten gerekli tecrübeyi kazanarak Ƨıkmıştır,” dedi.
Ankara 1. bƶlge 8. sıradan aday gƶsterilen eski AlevĆ® Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız da, “Bir AlevĆ® evinde doğdum, büyüdüm. Bütün insanları sevmekle başlar öğrendiklerimiz. Bu nedenle her türlü ayrımcılığı reddederiz. Dolayısıyla AlevĆ® oyu ya da başkasının oyu gibi oyları tasnif etmeyi bile kabul etmez felsefemiz. Ben herkesin oyuna talibim,” dedi. (MeriƧ Tafolar, “Emanet Oyları Getirecekler”, Milliyet, 22 Eylül 2015, s.18.)
[123] “Partizan: 7 Haziran’dan 1 Kasım’a Değişen Koşullar ve SeƧim Tavrımız”… http://www.kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/partizan-7hazirandan-1-kasima-degisen-kosullar-ve-secim-tavrimiz
[124] “DHF: 1 Kasım 2015 SeƧimlerine İlişkin Yaklaşımımız”, 5 Ekim 2015… http://adhk.de/?p=9670
[125] “DİP Bildirisi: Türkiye’nin Suriyeleştirilmesine Karşı Oylar HDP’ye, İşçinin EmekƧinin Zaferi İƧin Devrimci İşçi Partisi Saflarına!”, 9 Ekim 2015... http://gercekgazetesi.net/dip-bildirisi/dip-bildirisi-turkiyenin-suriyelestirilmesine-karsi-oylar-hdpye-iscinin-emekcinin
[126] Ali Turgay Ali, “HDP’nin Tarihi Sorumluluğu”, Cumhuriyet, 20 Eylül 2015, s.18.
[127] Namık Durukan, “Bakanlığı Reddeden Tüzel Listede Yok!”, Milliyet, 19 Eylül 2015, s.19.
[128] HDP’nin 1 Kasım’da yarışacak aday listesinde 7 Haziran’da listeye giren Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda hedef aldığı LGBTİ adaylar yer almadı. Kandil’den gelen bazı aƧıklamalarda HDP’nin LGBT ile yaptığı işbirliği eleştirilirken, ƶzellikle bƶlgede AKP ve Hüda-Par tarafından LGBTİ adaylar üzerinden HDP’ye yƶnelik olumsuz propagandalar da yapılıyordu. Parti yƶnetiminin 1 Kasım’da benzer propagandalara izin verilmemesi iƧin bu kararı aldığı belirtildi. HDP’nin 1 Kasım’da yarışacak aday listesinde 7 Haziran’da milletvekili seƧilen 80 milletvekilinden 76’sı listede yer aldı.
HDP MYK kararına karşın bakanlık teklifini kabul etmeyen EMEP’li Levent Tüzel aday listesinde yer almadı. Listelerin YSK’ye teslim edilmesine saatler kala HDP ve EMEP başkanları tarafından ortak aƧıklama yapılması her iki partinin 1 Kasım’da yeniden ittifak yapacağı olarak yorumlanırken, Tüzel bu konuya aƧıklık getirdi. Tüzel EMEP ile HDP arasında ittifak kurulmadığı iƧin HDP listesine herhangi bir aday verilmediğini, HDP’nin kararına uyulmadığı iƧin kendisi ya da başka bir EMEP’li ismin aday olmadığını belirterek, “Bütün bunlara karşın seƧimlerde ortak hareket ederek HDP’nin desteklenmesi kararı alındı” dedi.( Mahmut Lıcalı, “Mahalle Baskısı... HDP’de LGBT Aday Yok”, Cumhuriyet, 20 Eylül 2015, s.4.)
[129] Mahmut Lıcalı, “HDP’de Dicle’yi İkna Turları”, Cumhuriyet, 16 Eylül 2015, s.7.
[130] Aysel Alp, “HDP Listesinde İki Büyük Sürpriz”, Hürriyet, 19 Eylül 2015, s.24.
[131] Celal BaşlangıƧ, “Katliamlar AKP’nin Peşinde Olacak”, Cumhuriyet, 20 Eylül 2015, s.7.
[132] “HDP’de Liste Krizi”, Cumhuriyet, 28 Eylül 2015, s.4.
[133] Namık Durukan, “İttifaklar Partisi: HDP”, Milliyet, 21 Eylül 2015, s.14.
[134] “HDP Eş Genel Başkanı, terƶristlerin cenazesine katılmayan milletvekilleri iƧin parti iƧi disiplin sürecini başlatacaklarını aƧıkladı. Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan şu yanıtı verdi: “Şaşırtıcı bir gelişme değil. Bƶylece kendilerini ele vermiş oluyorlar. Yeni kampanyalarında, sƶzüm ona, ‘PKK bizden değil, biz de PKK’dan değiliz’ mesajı vermeye Ƨalışmışlardı. Adeta suçüstü yakalanmış durumdalar. Millet onların bu durumunu elbette nazarı itibara alacaktır. ‘Ƈatışmasızlık’ diye bir ifadeyle halkı kandırabileceklerini zannediyorlar. İktidarı ve şahsımı suƧlamaya kalkıyorlar. Milletimizin, 1 Kasım’da demokrasi mekanizmasını Ƨalıştıracağına, ferasetini ortaya koyacağına, ülkemiz üzerinde oluşturmaya Ƨalışılan karabulutları dağıtacağına inanıyorum.” (Vahap Munyar, “Erdoğan: AB ile Durum Farklılaşıyor”, Hürriyet, Hürriyet, 9 Ekim 2015… http://www.hurriyet.com.tr/ab-ile-durum-farklilasiyor-30276767)
[135] Banu Şen, “HDP’ye: Terƶr Ɩrgütüyle Selfie Ƈekmekten VazgeƧ”, Hürriyet, 9 Ekim 2015, s.16.
[136] Serpil Ƈevikcan, “Başbakan Davutoğlu: HDP ‘İnadına Barış’ı Kandil’e Sƶylesin!”, Milliyet, 4 Ekim 2015, s.18.
[137] “Türkeş’ten HDP İƧin Sert Sƶzler”, Milliyet, 12 Ekim 2015… http://www.milliyet.com.tr/turkes-ten-hdp-icin-sertsozler/siyaset/detay/2130588/default.htm
[138] “Kürt Kardeşlerimiz de PKK Zulmü Bitsin İstiyor”, Milliyet, 1 Ekim 2015, s.18.
[139] “AKP Milletvekili Hüseyin Kocabıyık: HDP’ye Oy Veren Şerefsizler...”, Radikal, 16 Ağustos 2015… http://www.radikal.com.tr/politika/akp_milletvekili_huseyin_kocabiyik_hdp_ye_oy_veren_serefsizler-1416239
[140] “Akdoğan: Bƶlge Halkının HDP’ye Oy Vermesi Ƈƶzüm Sürecini Bitirdi”, 27 Ağustos 2015… http://www.imctv.com.tr/akdogan-bolge-halkinin-hdpye-oy-vermesi-cozum-surecini-bitirdi/
[141] “Hükümet kanadınca PKK’nin ateşkes kararına yƶnelik YalƧın Akdoğan tarafından telaffuz edilen ’karnımız tok’ ifadesi bu ƧerƧevede de anlam kazanıyor. Ateşin kesilmesi değil, yanmaya devam etmesi istenmekte sanki… Şimdi geldikleri ’ƶlümüne iktidar’, ne pahasına olursa olsun ’400’ noktasında kendileri kanla beslenir durumda. O yüzden barışa karınlar tok!” (Tayfun Atay, “Evet, Barışa Karnımız Tok!”, Cumhuriyet, 11 Ekim 2015, s.20.)
[142] Orhan Miroğlu, “Tuğrul Türkeş’le Aynı Partide...”, Star, 21 Eylül 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/tugrul-turkesle-ayni-partide/yazi-1057922
[143] Orhan Miroğlu, “Bu Zulüm Sizin, Hep Sizin Yüzünüzden”, Star, 6 Eylül 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/bu-zulum-sizin-hep-sizin-yuzunuzden/yazi-1054649
[144] Orhan Miroğlu, “PKK Silah Bıraksın, Sudan Ƈıkmış Balığa Dƶnersiniz!”, Star, 20 Eylül 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/pkk-silah-biraksin-sudan-cikmis-baliga-donersiniz/yazi-1057768
[145] İbrahim Kaypakkaya, SeƧme Yazılar, Umut Yay., 2004, s.79-254.
[146] V. İ. Lenin, Ulusların Kaderini Tayin Hakkı, Ƈeviren: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1968.
[147] “Kendi kendimi tutsaklaştıran aidiyetlerim yok… Dün, AKP’yi ve Erdoğan’ın demokratik adımlarını kendi ateşli üslubuyla destekleyen Ahmet Altan’ın, bugün tırmanan antidemokratik otoriterlik, yeni vesayetƧilik, savaşçılık, saldırganlık, Kürt sorununda milliyetƧi - güvenlikƧi Ƨƶzümsüzlük karşısında AKP’yi aynı üslupla eleştirmesini; ya da benim AKP’yi eleştiren, Erdoğan’ın tehlikeli gidişatına elimden geldiğince dikkat Ƨekmeye Ƨalışan yazılarımı ‘Günaydın, aklınız yeni mi başınıza geldi’ türünden ezberlerle, ya da iktidar cephesinden, ‘Ne oldu da saldırıya geƧtiniz, yoksa darbeden, askerden, veyasetten mi yanasınız’ salvo ateşleriyle karşılayanlar bir an durup düşünseler... Doğrudan, iyiden, evrensel değerlerden yana taraf mıyım, yoksa sonu gelmez ama’larla kendi takımımın gƶzleri bağlı taraftarı mıyım? diye sorup kendimize, iƧtenlikli bir vicdan ve ahlĆ¢k muhasebesi yapsak hepimiz...” (Oya Baydar, “… ‘Yetmez Ama Evet’ten ‘Yetti Artık Hayır’a”… http://m.t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/yetmez-ama-evetden-yetti-artik-hayira,5767)
[148] Hakan Güngƶr, “Adalet Ağaoğlu: Bu Sistemi Lanetliyorum”, Evrensel, 2 Eylül 2015, s.12.
[149] “Orhan Pamuk: KaybettikƧe SeƧim Yapıyorlar”, Cumhuriyet, 12 Eylül 2015, s.4.
[150] Ƈƶzüm süreci iƧin 2013 yılında Türkiye’ye gelen ve Erdoğan ile İbrahim Tatlıses’in arasında barış mesajlarıyla destek verip, “Ƈƶzüm ve barış süreci bana umut vermişti. ‘Nihayet Türkiye büyük sorunlarını hĆ¢llederek huzurlu, demokratik ve ƶzgür bir toplum olacak,’ diye düşünüyordum,” diyen Kürt sanatƧı Şivan Perwer, bugün sürece güveninin kalmadığını, politik kisvelerin arkasındaki ihanetleri gƶrdüğünü sƶyledi. (Ceren Ƈıplak, “Şivan Perwer: Erdoğan Türkçü Kafalardan Korktu”, Cumhuriyet Sokak, 13 Eylül 2015, s.1.)
[151] Baki Gül, “Ɩz Yƶnetim, Tatlı Su Liberalleri ve Direniş AhlĆ¢kı!”, Gündem, 7 Eylül 2015, s.11.
[152] Oral Ƈalışlar, “PKK Şiddeti ve Solda Şiddet Meselesi”, Radikal, 26 Eylül 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/pkk_siddeti_ve_solda_siddet_meselesi-1440163
[153] Oral Ƈalışlar, “PKK Şiddetine Meşruiyet Arayanlar...”, Taraf, 22 Ağustos 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/pkk_siddetine_mesruiyet_arayanlar-1419849
[154] Oral Ƈalışlar, “Ɩnce PKK Silahları Susturmalı...”, Radikal, 8 Eylül 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/once_pkk_silahlari_susturmali-1429780
[155] Oral Ƈalışlar, “Ɩcalan Ne Demişti, Şimdi Neden Susuyor?”, Radikal, 22 Eylül 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/ocalan_ne_demisti_simdi_neden_susuyor-1438303
[156] Zana FarqĆ®nĆ®, “Tedip, Tehcir, Tenkil, Temsil ve Temdin”, Gündem, 29 Ağustos 2015, s.11.
[157] Ümit Kardaş, “Şiddetin Sarmalında!”, 22 Ağustos 2015… http://www.taraf.com.tr/yazarlar/siddetin-sarmalinda/
[158] “Şahin alıcı kuştur. Acımasızdır. Siyasal terminolojide silaha tapan, savaştan ƶte Ƨƶzüm bilmeyen ve aramayanlara denir. Akbaba ƶlümü Ƨağrıştırır çünkü ƶlümle, ƶlülerle beslenir. Siyasal literatürde savaştan, savaşın yıkımlarından, ƶlümlerden beslenen, savaştan Ƨıkar sağlayanlara denir. Bazen silah tüccarıdırlar, bazen ruhları ırkƧı-milliyetƧi yargılarla sakatlanmış kara vicdanlılardır. Bazen de iktidarını savaşa, devletin zorba gücüne ve ƶlümlere yaslanarak sürdürmek isteyenler... Ve güvercinler… Barışın kuşları, her daim tedirgin kuşlar… Bütün Ć¢lĆ¢metler ortada: Gün şahinlerin ve akbabaların günü... Tedirgin güvercinler Ƨaresiz, etkisiz. Tozdan dumandan ve ille de kandan sesleri duyulmaz olmuş: Mesela Selahattin Demirtaş konuşuyor… Gün şahinlerin ve akbabaların günü. Güvercinler ƶlümüne tedirgin…” (Aydın Engin, “Şahinler, Akbabalar ve Tedirgin Güvercinler”, Cumhuriyet, 9 Eylül 2015, s.12.)
[159] Can Uğur, “Ɩrnek: Teori Olmayınca Tutarlılık Tesadüflere Kalmış Oluyor”, Birgün, 17 Ağustos 2015, s.6.
[160] Hasan Oğuz, “Liberaller HDP’yi PKK’ye Karşı mı Konumlandırıyor?”, Newroz, Yıl:8, No:271, 28 Eylül 2015, s.4.
[161] V. İ. Lenin, Toplu Eserler Cilt:17.
[162] V. İ. Lenin, Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatƶrlüğü, Ƈev: Muzaffer İlhan Erdost, Sol Yay., 1992.
[163] “Kemal KılıƧdaroğlu: PKK Saray’a Hizmet Ediyor”, Cumhuriyet, 1 Eylül 2015, s.11.
[164] Murat Belge, “Kürt Cephesinde Olanları Anlamlandırmak”, Taraf, 22 Ağustos 2015… http://www.taraf.com.tr/yazarlar/kurt-cephesinde-olanlari-anlamlandirmak/
[165] Mücahit Bilici, “Kürdistan’ı Harabeye Ƈevirmek”, 22 Ağustos 2015… http://www.taraf.com.tr/yazarlar/kurdistani-harabeye-cevirmek/
[166] http://www.ozgur-gundem.com/haber/142212/kurdistanda-yeni-bir-donem-basliyor
[167] Demir Küçükaydın, “İsyanla Oynanmaz”, 17 Ağustos 2015… http://blog.radikal.com.tr/politika/isyanla-oynanmaz-109758
[168] YalƧın Yusufoğlu, “Kanlı Ortam Kime Yarıyor?”, Sesonline.net, 12 Ağustos 2015… http://sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?
[169] Bakur’un yƶnetmeni gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun, “2013 Newruz’undaki ‘PKK geri Ƨekilmeli’ kararından sonra Kandil’deki PKK yƶneticilerinden şunu duyduk: ‘Aslında dağdaki orta kademe Ƨekilmek istemiyor, ama Ɩcalan’ın kararına uyulacaktır.’ Belgeselinizde 20’li yaşlarındaki PKK’liler ‘Dağdan inmek istemiyoruz’ diyorlar. Nelere tanık oldunuz?” sorusuna verdiği yanıt şöyledir:
“Ben bununla ilk kez Ƨekilen gruplarla yaptığım gƶrüşmede karşılaştım. Ƈukurca tarafından inerek Ƨekiliyorlardı. İlk karşılaştığımız gruptan biri şöyle demişti: ‘Radyodan duyduk ama inanamadık, herhĆ¢lde kontrgerilla oyunudur’ dedik. Diğeri ‘Dinlediğimiz radyo Kürdistan radyosuydu, herhĆ¢lde doğrudur dedik, ama Ƨok şaşırdık’ demişti. Çünkü 2012 yılında Devrimci Halk Savaşı diye tabir ettikleri sürecin iƧine girmişler ve 2013 kış aylarını savaşa hazırlık motivasyonu ile geƧirmişler. Belgeselde yok ama bir cümle daha sƶyleyeyim. Biri de şunu sƶyledi: ‘Biz her Newruz’da müthiş moral geceleri düzenleriz. Coşkulu biƧimde eğleniriz. Dağa Ƨıktığımdan beri hayatımda yaşadığım en kƶtü gündü geri Ƨekilme kararı.’ Bununla birlikte şöyle düşünüyorlar: ‘Başkan Apo müzakereleri yürüten kişi, o sƶylemeseydi asla hiƧbirimiz bƶyle bir yola girmezdik’...” (Selin Ongun, “Ertuğrul Mavioğlu: Dağdan İnmek İstemiyoruz Diyorlar”, Cumhuriyet, 20 Nisan 2015, s.17.)
[170] Ƈağrıcılar: Tarık Akan, Üstün Akmen, Orhan Aklaya, Barış Atay, Enver Aysever, Pelin Batu, Cengiz Bektaş, Gülsüm Cengiz, Aydın ƇubukƧu, Pakrat Estukyan, Şebnem Korur Fincancı, Mahir Günşiray, Defne Hamlan, Kadir İnanır, küçük İskender, Mahsun Kırmızıgül, Macit Koper, Jülide Kural, Akif Kurtuluş, Tamer Levent, Kuvvet Lordoğlu, Ali Nesin, Yılmaz Odabaşı, İzzettin Ɩnder, Aslı Ɩngƶren, Can Ɩz, Adnan ƖzyalƧıner, Ahmet Say, Fazıl Say, Sennur Sezer, Deniz Türkali, Rıza Türmen, Levent Üzümcü.
[171] GeƧerken Hikmet Acun’un soru/ uyarılarını aktaralım: “Solun hemen her cenahından Kürtlere ‘silah bırak’ telkiniyle ortalık gark olurken bir yirmi, otuz yıl sonra gelecek kuşaklar, ‘bizim zamanımız’ı nasıl okuyacak, ne diyecek? AşikĆ¢r olan bizim zamanımıza tüküreceğidir.
1) Bilinir ki sƶmürgeci ulus devrimcilerinin gƶrevi kendi devletini teşhir etmek, onun sƶmürgeci savaşını boşa düşürmek ve sƶmürülen ulusa her türlü desteği vermektir. İnceltilmiş sosyal şovenizmini taraflara ‘silah bırak’ Ƨağrısıyla dolaşıma sokmak değildir. Bu, benim devletime silah sıkma demektir. Devletinden yana olmaktır.
2) Hiç bir sömürgeci ulus devrimcisi, sömürülen ulusun direnişine dil uzatma ve ona ajanda verme hakkına sahip değildir.
3) HiƧbir sƶmürgeci ulus devrimcisi Bakur Kürd’üne Rojava’da ki devrimci olanaklara sırtını dƶn ve onun gerisinde bir toplumsal zemine Ƨekil deme hakkına sahip değildir. Kürtlerin ƶzerkleşme eğilimlerine devletle uzlaş Ƨağrıları yapmak değildir. Tersine onların bu devrimci eğilim ve olanaklarını tamamlayıcı devrimci Ƨıkışı batı’da da yapabilmektir.
4) Rojava’yı sınır ƶtesi ve Kürtlerin sorunu gƶrüp, ona sırt dƶnmek değildir.
5) Memleketin kaşar liberalleriyle, Kürt tirsikçılarıyla koro ve koalisyon kurup, üçüncü taraf edasıyla Kürtlerin savaşından kendini kurtarmak için politik hilelere başvurmak değildir. Kendi savaşını buna katmaktır.
Sahi birkaƧ on yıl sonra gelecek kuşaklar ‘bizim zamanımız’ı nasıl okuyacak?
Mezarlarımıza işeyeceklerini ben garanti ederim. Hikmet Acun.” (Hikmet Acun, 10 Eylül 2015, Birlik_hareketi@googlegroups.com)
[172] Oral Ƈalışlar, “Ateşkes İlan Edilirse...”, Radikal, 10 Ekim 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/ateskes_ilan_edilirse-1448864
[173] Demir Küçükaydın, “PKK’ya AƧık Mektup: PKK DerhĆ¢l Tek Taraflı Ateşkes İlan Etmelidir”, 12 Ağustos 2015… http://blog.radikal.com.tr/politika/pkkya-acik-mektup-pkk-derhal-tek-tarafli-ateskes-ilan-etmelidir-109353
[174] Demir Küçükaydın, “PKK Ne Yapıyor? Bir Anlamaya Ƈalışma Denemesi?”, 24 Ağustos 2015… http://blog.radikal.com.tr/politika/pkk-ne-yapiyor-bir-anlamaya-calisma-denemesi-110427
[175] Demir Küçükaydın, “Herkesin PKK’ya Tek Taraflı Ateşkes Ƈağrıları Yapması İƧin Ƈağrı”, 31 Ağustos 2015… http://blog.radikal.com.tr/politika/herkesin-pkkya-tek-tarafli-ateskes-cagrilari-yapmasi-icin-cagri-111073
[176] “Kandil’den Tek Taraflı Ateşkes mi?”, http://www.xn--yenidenatlm-7zbb.com/kck-es-baskani-bese-hozat-hdp-nin-1-kasim-zaferine-katki-sunmak-icin-tekrar-tarihi-bir-tutum-takinacagiz/767/
[177] “PKK’li Duran Kalkan’dan Demirtaş’a: Neyi Başardın da Ƈağrı Yapıyorsun?”, Cumhuriyet, 25 Ağustos 2015… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/352435/PKK_li_Duran_Kalkan_dan_Demirtas_a__Neyi_basardin_da_cagri_yapiyorsun_.html
[178] “PKK’dan ‘Eylemsizlik’ Kararı”, Hürriyet, 11 Ekim 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/30285375.asp
[179] Rıza Dursun, “Cemil Bayık’tan, Demirtaş’ın ‘Amasız Silah Bırak’ Ƈağrısına Yanıt”, Radikal, 24 Ağustos 2015… http://www.radikal.com.tr/turkiye/cemil_bayiktan_demirtasin_amasiz_silah_birak_cagrisina_yanit-1420674
[180] Evrim Altuğ, “Ɖtienne Balibar: Şiddet Hastalığı Bizi Ɩldürecek”, Cumhuriyet, 21 Temmuz 2015, s.17.
[181] “Kongra-Gel Eş Başkanı Remzi Kartal: KCK Pazar Günü Eylemsizlik İlan Edecek”, 9 Ekim 2015... http://haber.sol.org.tr/turkiye/kongra-gel-es-baskani-remzi-kartal-kck-pazar-gunu-eylemsizlik-ilan-edecek-132289
[182] “Murat Karayılan’dan ‘Ankara’ AƧıklaması”, Milliyet, 12 Ekim 2015… http://www.milliyet.com.tr/murat-karayilan-dan-ankara--gundem-2130672/
[183] “KCK: Eylemsizlik Konumuna Ƈekildik”, Milliyet, 11 Ekim 2015… http://www.milliyet.com.tr/kck-eylemsizlik-konumuna-cekildik-gundem-2130052/
[184] Orhan Miroğlu, “HDP/ PKK Yol Ayrımında”, Star, 28 Eylül 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/hdppkk-yol-ayriminda/yazi-1059110
[185] Orhan Bursalı, “HDP ile PKK Yol Ayrımında mı?”, Cumhuriyet, 8 Eylül 2015, s.7.
[186] Rewin StĆŖrk, “Vahap Coşkun: PKK, HDP’nin de Altını Oyuyor”, Bas Haber, No:65, 3-9 Ağustos 2015, s.8-9.
[187] İsmet Berkan, “İki Ateş Arasında HDP’nin HĆ¢li”, Hürriyet, 11 Eylül 2015, s.6.
[188] Oral Ƈalışlar, “PKK’nın Alanı Genişleyince HDP’ninki Daralıyor...”, Radikal, 15 Eylül 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/pkknin_alani_genisleyince_hdpnin_ki_daraliyor-1434164
[189] Orhan Kemal Cengiz, “PKK Neden Bunları Yapıyor?”, Bugün, 1 Ekim 2015… http://www.bugun.com.tr/pkk-neden-bunlari-yapiyor-yazisi-1854776
[190] Rahim Er, “Militan Psikolojisi”, Türkiye, 4 Ağustos 2015, s.8.
[191] Murat Aksoy, “Boykot HDP’ye Yarar mı?”, Millet, 30 Eylül 2015… http://www.millet.com.tr/boykot-hdpye-yarar-mi-yazisi-1274743
[192] Taha Akyol, “HDP Faktƶrü”, Hürriyet, 6 Ağustos 2015, s.24.
[193] Erdem Gül, “CHP Genel Başkanı Kemal KılıƧdaroğlu: Saray mı Demokrasi mi?”, Cumhuriyet, 5 Ekim 2015, s.6.
[194] Aydın Engin, “Duran Kalkan İƧin Bilgi Notu”, Cumhuriyet, 27 Ağustos 2015, s.12.
[195] Gülse Birsel, “PKK, HDP’nin Ağzını Burnunu Kırıyor”, Hürriyet, 26 Ağustos 2015, s.7.
[196] Mehmet Tezkan, “PKK Aslında HDP’yi Vuruyor”, Milliyet, 4 Ağustos 2015, s.5.
[197] Mehmet Tezkan, “Kürtlerin En Zor Sınavı”, Milliyet, 30 Eylül 2015, s.6.
[198] Mehmet Tezkan, “PKK’nın İstediği Tam da Buydu”, Milliyet, 10 Eylül 2015, s.8.
[199] Orhan Miroğlu, “HDP’yi Kurtarabiliyorsanız PKK’den Kurtarın!”, Star, 6 Ekim 2015… http://haber.star.com.tr/yazar/hdpyi-kurtarabiliyorsaniz-pkkden-kurtarin/yazi-1060818
[200] Nuray Mert, “… ‘Ƈƶzüm Süreci Devam’mış!”, Cumhuriyet, 7 Eylül 2015, s.7.
[201] Demir Küçükaydın, “Bir Kırılma Noktasında Durum Yargılaması”, 7 Eylül 2015.
[202] Komalen JinĆŖn Kürdistan (KJK) Yürütme Konseyi Üyesi Şafak Aryen, “HDP bir ƶnderlik projesidir,” (Dicle Arya, “Aryen: HDP Bir Ɩnderlik Projesidir”, Gündem, 16 Haziran 2015, s.7.) diyor.
[203] Ahmet Hakan, “Sen Ey PKK, Ey Hükümet Ey HDP, Ey Türkiye”, Hürriyet, 11 Eylül 2015, s.4.
[204] Mehmet Tezkan, “HDP Güçlenirse PKK Zayıflar Ama!”, Milliyet, 31 Temmuz 2015, s.6.
[205] Mehmet Tezkan, “PKK Kürtleri HDP’ye Kaptırınca”, Milliyet, 3 Eylül 2015, s.7.
[206] Oral Ƈalışlar, “HDP, PKK ile Bağlarını Koparsın mı?”, Radikal, 6 Ekim 2015… http://www.radikal.com.tr/yazarlar/oral_calislar/hdp_pkk_ile_baglarini_koparsin_mi-1445864
[207] “Selda Bağcan: HDP Aklını Başına Alsın, PKK İle İlişkisini Kessin”, Hürriyet, 3 Eylül 2015, s.16.
[208] “Barzani Mesajları”, Hürriyet, 28 Temmuz 2015, s.19.
[209] Demir Küçükaydın, “HDP’yi Reorganize Etmek”, 25 Ağustos 2015… http://blog.radikal.com.tr/politika/hdpyi-reorganize-etmek-110516
[210] “Kandil’e Gandi’li Mesaj”, Cumhuriyet, 3 Ekim 2015, s.15.
[211] Ƈiğdem Toker, “HDP’nin Türkiye Ƈizgisi Kalınlaştı”, Cumhuriyet, 3 Ekim 2015, s.16.
[212] Ahmet Hakan, “Kürt Siyasi Hareketi Olarak Şu 3 Şeye Karar Vermemiz Lazım”, Hürriyet, 2 Eylül 2015, s.4.
[213] “PKK ayrı devlet kurma talebinden vazgeƧtiğini sƶylediğine gƶre geriye haklar ve ƶzgürlükler talebi kalıyor. Bu noktada bu talebin başarılı olabilmesi iƧin ƶncelikle üç koşulun yerine getirilmesi gerekiyor. Birincisi, devletin, egemen sınıfların ve halkın bu ‘ayrılmak istemiyoruz’ sƶzünün samimiyetine inanması sağlanmalıdır. İkincisi, haklar ve ƶzgürlükler talebine, ülkedeki genel haklar ve ƶzgürlükler mücadelesi iƧinde bir yer bulunmalıdır. Üçüncüsü, silahlı mücadeleden müzakere, pazarlık sürecine geƧişin dili, araƧları, yolları inşa edilmelidir.
Kürt hareketi bu koşulları yerine getirmeyi 1990’lardan bu yana birƧok kez denedi, ama HDP’ye gelene kadar başaramadı. HDP’nin ƶnemi, liderliğinin bu alandaki başarısında yatmaktadır. Bu başarının HDP ƶncesinde bir askeri ve siyasi tarihsel zemini olduğu, HDP’nin bir evrimin iƧinde bu noktaya geldiği inkĆ¢r edilemez. Bu anlamda, HDP, bir sürecin başarısıdır da denebilir.
PKK liderliği, hem bu başarının diyalektiğini, hem de bu başarının HDP ile ortaya Ƨıkardığı yeni durumun ƶzelliklerini ya anlamakta ya da bu duruma uyum sağlamakta zorlanıyor. Bu durumun diyalektiği, PKK’nin artık aşılması gerektiğine ilişkindir. Burada, Kürt siyasal hareketi aƧısından bir değişim, bir sentez ve ‘sıƧrama’ (‘aufhebung’) sƶz konusudur. Bu gerƧekleşmediği takdirde, bir ‘kƶtü sonsuz’, değişmeden devinmeye devam ederek ‘canavarlaşma’ olasılığı gündeme gelecektir. Burada sorun PKK’nin yok olması değil, Kürt siyasi hareketinin dƶnüşerek gelişmesidir. Benzer bir duruma ƶrnek olarak, İrlanda tarihine, IRA ve Sinn Fein ilişkisine bakılabilir.” (Ergin Yıldızoğlu, “HDP Neyi Başardı?”, Cumhuriyet, 27 Ağustos 2015, s.8.)
[214] “Murat Karayılan: Ateşkes Anlamlı Ancak Tek Taraflı Olmaz”, Gündem, 5 Eylül 2015, s.8.
[215] “PKK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan: Saray’ın Savaşı 400 Vekil İƧin”, Gündem, 18 Eylül 2015, s.11.
[216] Ayşegül Doğan, “PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan: SüreƧ Eski Formatla Yürümez”, Gündem, 15 Temmuz 2015, s.8.
[217] “Murat Karayılan: Ɩzgür Kürdistan’ı Kurma Sürecindeyiz”… http://haber.sol.org.tr/turkiye/murat-karayilan-ozgur-kurdistani-kurma-surecindeyiz-130846
[218] BesĆŖ Hozat, “Yeni SüreƧ, Devrimci Halk Savaşı Sürecidir”, Gündem, 14 Temmuz 2015, s.9.
[219] “KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı BesĆŖ Hozat: Kürdistan’da Yeni Bir Dƶnem Başlıyor”, Gündem, 16 Ağustos 2015, s.10.
[220] “KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık: Ateşkes Ƈift Taraflı Olur”, Gündem, 25 Ağustos 2015, s.7.
[221] Erdal Er, “Cemil Bayık: Bu Kadar Vahşi Saldırı Varken Silah Bırakılamaz”, Gündem, 13 Ağustos 2015, s.14.
[222] Hüseyin Ali, “Gerilim ve Mücadele Demokratikleşmenin Kanunudur”, Gündem, 18 Eylül 2015… http://www.ozgur-gundem.com/yazi/134005/gerilim-ve-mucadele-demokratiklesmenin-kanunudur
[223] Selahattin Erdem, “Kürtlerin Ulusal Diriliş Devrimi Ɩzgürlükle TaƧlanacak”, Demokratik Ulus, 22-29 Eylül 2015, s.1.
[224] “Duran Kalkan: HiƧbir Şey Eskisi Gibi Olmaz”, Gündem, 12 Ağustos 2015, s.6.
[225] “PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan: AKP’nin Savaş Oyununa Katılmayın”, Gündem, 26 Ağustos 2015, s.8.
[226] “KCK Yürütme Komitesi Üyesi Sabri Ok: Bütün Halkımız Ayağa Kalkmalıdır”, Gündem, 11 Eylül 2015, s.12.
[227] Bişar Brusk, “KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok: Daha Ƨok FarqĆ®n, Gimgim, Gever, Gezi...”, Gündem, 29 Ağustos 2015, s.6.
[228] Muzaffer Ayata, “Direniş ve Meşru Savunma VazgeƧilmezdir”, Gündem, 12 Eylül 2015, s.11.
[229] “Diriliş GerƧekleşti, Sıra Ɩzgürlükte”, Demokratik Ulus, 22-29 Eylül 2015, s.1.
[230] Hikmet Acun yine soruyor: “Rojava’dan sonra bir barış mümkün müdür? Bu soru Türkiye’de her cepheden kendi meşrebince dillendirilen ‘barışma’nın bƶlenidir.
Rojava’dan sonra barış mümkün müdür? İktidarın yapı-sƶküme uğradığı, parƧalandığı, komün deneyimini yokladığı, başka bir toplumsal tahayyülün tarihe girdiği ve kendi zamansallığını inşa ettiği ‘yeni dünya’ giderek kendi alternatifini üretirken, Bakur Kürd’ünü bundan azade ve ‘Misak-ı Milli iƧinde’ kapatma olarak gƶrmek mümkün mü?
Rojava’nın ‘ileri zamanı’nın gerisine düşmüş bir Bakur ƶne sürmek mümkün mü? Sol ve entelijensiya bu soruya cevap ve tutum üretmekle mükelleftir.
Rojava’dan sonra Bakur Kürd’ünün devletin büyük kapatmasına boyun eğmesi mümkün müdür? Bu soruların cevabı solcu- sosyalist iddiaları tutarlıysa Marksist olduğunu iddia edenleri bekliyor. Buyurun!” (Hikmet Acun, 8 Eylül 2015, Birlik_hareketi@googlegroups.com)
[231] Murat Ƈakır, “Biline: Bedelsiz Barış Olmaz”, Gündem, 29 Ağustos 2015, s.13.
[232] Muharrem Demirdaş, “Şimdi Haberler…”, 29 Ağustos 2015… http://gezite.org/simdi-haberler/
[233] “Tayyip bey’e saygım sonsuz” vurgusuyla ekliyor Yavuz Bingƶl, “Bu ülkede 30 yıla yakındır müzik yapıyorum. Binin üzerinde konser verdim. Barışın ve kardeşliğin altını Ƨizmediğim tek konserim yoktur... 90’lı yılların karanlık günlerinde sokak ortalarında faili meƧhuller varken gazeteler bombalanırken, Sapanca - Adapazarı - İstanbul üçgeninde insanlar infaz edilirken, milyon dolarlarla bazı gazetelerde genel yayın yƶnetmenliği yapanlar, Kürt sorunuyla ilgili tek satır yazmazken alanlardaydım ve barış adına onlarca konser verdim. Hatta Samsun konserindeki konuşmam nedeniyle DGM’de yargılandım. bugün bu arkadaşlar marjinal kanallarda solcu olarak geƧiniyorsa ben de Fidel Castro’yum.” (“Yavuz Bingƶl: Onlar Solcuysa Ben Castro’yum”, Radikal, 29 Ağustos 2015… http://www.radikal.com.tr/kultur/yavuz_bingol_onlar_solcuysa_ben_castroyum-1424112)
[234] “Bir 68’li olarak bütün protesto yürüyüşlerinde haykırdığımız ‘Yaşasın halkların kardeşliği!’ sloganı, gƶrdüklerimden, duyduklarımdan sonra bana yetersiz gelmeye başladı… Bu sloganı değiştirmemiz, ‘Yaşasın halkların eşitliği’ dememiz gerekiyor.” (Işıl Ɩzgentürk, “Kardeş Değil Eşitiz!”, Cumhuriyet, 7 Ekim 2015, s.7.)
[235] V. İ. Lenin’in, “MilliyetƧilik egemen sınıfa ƶzgü bir hastalıktır. Ezilen ulus tabiatına gƶre devrimcidir,” saptamasını bir kez daha anımsatarak, ‘The Economist’de yayınlanan “Ɩzyƶnetim Hayalleri - Ɩzerklik Peşindeki Kürtlerin Kendilerinden Destek İsteyen Hükümetle Dansı” başlıklı yazıda, KobanĆŖ sonrası pek Ƨok Kürt’ün artık TBMM’nin parƧası olmak istemediğine dair izlenimler aktarıldı: “Dicle Nehri’nin kıyısında eski bir Kürt yerleşimi olan Cizre’de bir aile, sınırın diğer tarafındaki KobanĆŖ’de IŞİD militanlarına karşı savaşırken ƶlen 20 yaşındaki oğulları Muhammed’in yasını tutuyor. Muhammed, Kürt güçlerin KobanĆŖ’de 26 Ocak 2015’de zaferlerini ilan etmesinden kısa süre sonra ƶldürüldü. Başsağlığına gelen Molla Kasım adlı imam, ‘Cizre KobanĆŖ’de 17 şehit verdi’ diyor. IŞİD’e karşı savaş, Pan-Kürt hissiyatı canlandırdı ve efsanevi Kürt Emiri Bedir Han’ın XIX. yüzyılın başlarında Osmanlı’ya karşı ayaklandığı Cizre’de uzun zamandır devam eden isyankĆ¢rlığı alevlendirdi. Muhammed’in annesi Selma, ‘Cizre bizim, KobanĆŖ bizim, her ikisi iƧin de savaşmak zorundayız’ diyor. ‘Muhammed’in polis aracına taş atmaktan bir yıl hapis yattığında 14 yaşında olduğunu aktaran annesi, ‘Ondan sonra PKK’ye katılmaya karar verdi,’ diye ekliyor.” (“Kürtlerin BirƧoğu Meclis’in ParƧası Olmak İstemiyor”, Cumhuriyet, 14 Şubat 2015, s.4.)
[236] Cemil Bayık ‘Azadiya Welat’daki köşe yazısında, 6-7 Ekim olaylarında AKP’yi yıkacakken hükümetin Abdullah Ɩcalan’dan yardım istediğini ve Ɩcalan’ın buna engel olduğunu ifade edip, “Kürt halkının ƶfkesi karşısında Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin dizleri titremiştir... İmralı’ya gitmişler, Ɩnder Apo’ya bu eylemleri durdurması iƧin ricada bulunmuşlardır. Bu başvurular sonucu Ɩnder Apo bir mesaj yayınlamış; Kürt Ɩzgürlük Hareketi’ne haber gƶndermiş, 6-7-8 Ekim KobanĆŖ direnişiyle dayanışma serhildanları bƶyle durdurulmuştur. Yoksa Kürt halkı ƶldürülen onlarca gencin intikamını alacak biƧimde serhildanı büyütecek ve AKP iktidarını yerle bir edecekti,” (“Cemil Bayık’tan Türkiye’de Olay Yaratacak AƧıklama”, 9 Ekim 2015... http://www.durus24.com/haber/663/cemil-bayiktan-turkiyede-olay-yaratacak-aciklama) dedi!

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GƜƇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,16,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERƇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEƇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEƇİMLERİ’NE DAİR -GEREKƇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,abd,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ƖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ƖZGÜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,37,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLƂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETƇİ MANEVİYATƇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ƖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKƂRLIĞI İSLƂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVƎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ƇOKKÜLTÜRCÜLƜĞƜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,32,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,9,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZİMAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKƂNSIZ AŞK” HİKƂYESİ: “AKADEMİ VE ƖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İƇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HƂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERƖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETƇİLİK VE IRKƇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESİN DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ƇƖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBƂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,4,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,11,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLƂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ƇƜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,63,düsünce ƶzgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,19,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İƇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,3,GERƇEKTEN DE NEDİR TERƖR,1,GƖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,güncel,9,gündem,12,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ƖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,hayat,1,HER GÜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BİR “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,35,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLƂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ƖZGÜR(LƜĞƜ) MÜ,1,İFADE ƖZGÜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,12,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEƇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İƇİN OLABİLECEK EN KƖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,64,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,26,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,8,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESİ İƇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,57,KRİZ SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ÜZERİNE GƖRĆœÅžLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,30,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,13,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZİLYA ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREƇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREƇLERİ”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEƇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SƖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BİR ƇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,17,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,12,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TƖRENLERİ,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ƖFKELENİNCE ƇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ƖFORİNİN ORTASINDA,1,ƖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ƖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ƖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,ƶteki,29,ƖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KƖKENİ ÜZERİNE,1,ƖZERKLİKƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ƖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,13,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,rƶportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRÜMENİN RESMİNİ ƇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,14,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ƖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,13,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,19,tck,2,tck301,1,teknoloji,1,temel demirer,17,tercüme,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TÜRK(İYE) İSLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,85,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ƖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ƖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,26,VURUN “ƖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,22,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YƖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YƖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ƖYLE BİR YEREL YƖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKƇESİ,1,ZORUNLU BİR AƇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚Ć¶zbudun: 7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI
7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI
https://scontent-vie1-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xpf1/v/t1.0-9/12036539_1181475045200423_2726537602137943156_n.jpg?oh=62dad317fc5a99b8c5b8de756187c77f&oe=56BFB461
sibelšŸ‚Ć¶zbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2015/10/7-hazirandan-1-kasima-hdp-notlari.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2015/10/7-hazirandan-1-kasima-hdp-notlari.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy