“Tanrı’yı toplumun merkezinden uzaklaÅtırmaya ƧalıÅan sekĆ¼ler gĆ¼ndemli kĆ¼resel bir Ƨaba da var. Tanrı bir kez merkezden uzaklaÅtırılırsa, ...
“Tanrı’yı toplumun merkezinden uzaklaÅtırmaya ƧalıÅan sekĆ¼ler gĆ¼ndemli
kĆ¼resel bir Ƨaba da var. Tanrı bir kez merkezden uzaklaÅtırılırsa,
insanlar kendi efendileri hĆ¢line gelir… SekĆ¼larizme karÅı direnmeliyiz.”
(Ugandalı pastƶr Julius Rwotlonyo, 2020)
20. yĆ¼zyılın son onyılları, Batı dĆ¼ÅĆ¼ncesi iƧin deyim yerindeyse derin “dĆ¼Åkırıklıkları” ƧaÄı oldu. “Modernizm” kendisine atfedilen sonuƧları vermemiÅ; “ilerleme” vaadleri dĆ¼nyayı iki kez devasa Ƨaplı savaÅa sĆ¼rĆ¼klenmekten alakoyamamıÅ; “akılcılık” baÅta Holokost olmak Ć¼zere bir dizi soykırımın gƶlgesinde paramparƧa olmuÅ; insanların yaÅam kalitesini yĆ¼kselteceÄi varsayılan teknoloji, insan faaliyetinin yaÅam boyu bir vidayı sıkıÅtırmaya indirgendiÄi bir yabancılaÅmaya ya da milyonlarca kiÅiyi bir anda yok edebilecek dehÅetli bir savaÅ aygıtına malzeme olmuÅtu.
“DĆ¼ÅkırıklıÄı”na konu olan bir baÅka “modernist” tahayyĆ¼l de, bilimsel geliÅmenin ilerleyen bir biƧmde “doÄaĆ¼stĆ¼”ne baÄlanan korku ve kaygıları gidereceÄi, bunun ise aklın imanı altetmesi, dolayısıyla da dinin en azından kamusal alandan Ƨekilerek bireysel vicdanla ilgili bir konuya indirgenmesine, yani “laikleÅme/ sekĆ¼lerleÅme”ye yol aƧacaÄı yƶnĆ¼ndeki iyimser beklentiydi.
Olmadı… “LaikleÅme/ sekĆ¼lerleÅme” ya da, daha doÄru bir deyiÅle bunların ulus-devlet politikalarına uygulanması anlamında laisizm/ sekĆ¼larizm yƶnetimde bir “aklileÅme”ye, barıÅƧılıÄa, hoÅgƶrĆ¼ye vb. yol aƧmadıÄı gibi, imanı bireysel vicdanın konusu kılmada da baÅarılı olamadı. Dahası, laisizm/ sekĆ¼larizm politikalarının “despotik/otokratik” uygulamalara yol aƧtıÄı ve genellikle Batı’nın kĆ¼ltĆ¼r emperyalizmiyle ƶzdeÅleÅtirildiÄi Batı-dıÅı coÄrafyalarda fundamentalist “diriliÅ” 20. YĆ¼zyılın son ƧeyreÄine damgasını vuracaktı.
Tabii yalnız Batı-dıÅı coÄrafyalarda ve artık bir yorum alıÅkanlıÄına dƶnĆ¼ÅtĆ¼ÄĆ¼ hĆ¢liyle yalnızca MĆ¼slĆ¼man Ć¼lkelerde deÄil… Ä°srail’de Likud partisinin yĆ¼kseliÅi (1977), Vatikan’da “fundamentalist” bir Papa’nın gƶreve seƧilmesi (1978), SSCB’yi “YeÅil KuÅak”la kuÅatma stratejisi, reel sosyalizmin ƧƶkĆ¼ÅĆ¼ sonrası eski sosyalist coÄrafyada tırmanıÅa geƧen dindarlık, neoliberal politikaların varlık temellerini sarstıÄı Batılı “orta sınıflar”ın tepkilerine yoksul GĆ¼ney Ć¼lkelerinden Kuzey’e yƶnelen gƶƧlerin de eklenmesiyle yĆ¼kselen Hıristiyan fundamentalizmi… Gilles Kepel’in “Tanrı’nın Ä°ntikamı”[1] dediÄi gƶrĆ¼ngĆ¼ye yol aƧtı.
Modernite ve SekĆ¼larizm/ LaikliÄe yƶnelik “dĆ¼ÅkırıklıÄı”nın entelektĆ¼el tercĆ¼mesi ise “postmodernizm/ postsekĆ¼larizm” olacaktı. “SuƧlu”yu failde deÄil de fiilin sonuƧlarında arayan, “Aydınlanma”, “Akılcılık”, “Modernizm”, “Laiklik” gibi hayali suƧlular Ć¼retirken bunları Åekillendiren ve damgasını vuranın kĆ¼resel(leÅen) ve dizginlerinden boÅalmıŠkapitalist iliÅkiler, frensiz bir sƶmĆ¼rĆ¼ ve kĆ¢r gĆ¼dĆ¼sĆ¼ olabileceÄini aklına getirmeyen, dolayısıyla da asli faili “aklayan” bir entelektĆ¼el yanılsama…
“SekĆ¼larizm/laiklik”e son onyıllarda yƶnelen eleÅtiri bombardmanı, bƶylelikle yalnızca MĆ¼slĆ¼man-Hıristiyan-Yahudi-Hindu vb. fundamentalizm(ler)den deÄil, aynı zamanda sol/ liberal/ postmodern entelektĆ¼ellerden de kaynaklanmaktadır. “Post-sekĆ¼ler sƶylem”e gƶre bir Batı/ Aydınlanma mamĆ»latı olan sekĆ¼larizm/ laiklik, Batılı gĆ¼Ć§lerin “dĆ¼nyayı biƧimlendirme” misyonlarının bir unsuru gƶrevini gƶrmĆ¼Å, devlet(ler)in dindar yurttaÅları bastırmasına yol aƧmıÅ, onların yaÅam ve dĆ¼ÅĆ¼nce tarzlarını Åekillendirme giriÅimlerini meÅrulaÅtırmıÅ, bƶylelikle kendisine iƧkin ƶzgĆ¼rleÅ(tir)me vaadinin tam tersi sonuƧlara yol aƧmıÅtır, vb. vb.
Fundamentalistlerin sekĆ¼larizm/laikliÄe yƶnelik saldırılarına entelektĆ¼el payanda teÅkil eden[2] “postsekĆ¼ler sƶylem”in sihrine kapılmanın, en azından iktidar partisiyle “iltisaklı” fundamentalistlerin de itimleriyle dinsel etkilerin gĆ¼ndelik yaÅamın her alanına, ƶzellikle de kamusal alana gĆ¼nbegĆ¼n daha fazla nĆ¼fuz ettiÄi bir Ć¼lkede, bir “aymazlık” olduÄu ortaya yeterince Ƨıktı.
Bu ƧerƧevede “Laiklik/sekĆ¼larizm nedir?”, ve “nasıl bir laiklik//sekĆ¼larizm?” sorularına bu coÄrafyanın sosyalistleri olarak yanıt aramak bir zorunluluk hĆ¢line geldi…
Dilerseniz ƶnce “Laiklik/sekĆ¼larizm nedir?” sorusuyla baÅlayalım… Ćnce sekĆ¼larizm…
SekĆ¼larizm Nedir?
“SekĆ¼larizm” konusunda temel kitaplardan birinin yazarı Jacques Berlinerblau, terimin anlamı konusunda ortaklaÅılmadıÄı “itiraf”ıyla baÅlıyor sƶzlerine.[3]
Berlinerblau da “sekĆ¼larizm’in tanımını HıristiyanlıÄın kƶklerine, Romalılara vergi vermenin doÄru olup olmadıÄını soran erken Hıristiyanlara Ä°sa Peygamber’in verdiÄi “Sezar’a ait olanı Sezar’a, Tanrı’ya ait olanı Tanrı’ya verin” (Matta 22: 21; Markus 12: 17) yanıtına dayandırıyor. Bu sƶzlerin Hıristiyan dĆ¼ÅĆ¼ncesine iki bin yılı aÅkın sĆ¼redir damgasını vuran bir ikiliÄe (HĆ¼kĆ¼mdarın alanı ile Tanrı’nın alanı) iÅaret ettiÄini vurgulayan Berlinerblau, bu ikiliÄin, HıristiyanlıÄın hĆ¢kim din olarak neredeyse tĆ¼m Avrupa’ya yayıldıÄı Aziz Augustinus’un ƧaÄında, bizzat Augustinus tarafından yeniden yoruma tabi tutulduÄuna iÅaret etmekte. Bu kez, ayırım Augustinus’un Saeculum adını verdiÄi, mĆ¼min-gĆ¼nahkĆ¢r tĆ¼m hıristiyanların (Adem’in sĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄĆ¼) Åu dĆ¼ÅkĆ¼n dĆ¼nyada Ä°sa Peygamber’in dƶnĆ¼ÅĆ¼ne dek geƧirmek zorunda olduÄu zaman dilimi iƧerisinde, erdemli ve dindar gerƧek Hıristiyanların yaÅadıÄı, Tanrısal alemin yeryĆ¼zĆ¼ndeki izdĆ¼ÅĆ¼mĆ¼ olan “Tanrı Kenti” ile gĆ¼nah, kƶtĆ¼lĆ¼k, inanƧsızlık ve bencillikle yĆ¼klĆ¼, yƶnetici yetkelerin Ć¼lkesi “Ä°nsan Kenti” arasına yerleÅtirilmiÅtir. “Ä°nsan Kenti”nin yƶneticilerinden beklenen, alanlarını Hıristiyanlık iman ve erdemine uygun yƶnetmeleridir. Bir baÅka deyiÅle krallar, prensler Papa’nın yolundan sapmamalıdır[4]…
GƶrĆ¼lebileceÄi Ć¼zere, din ile devlet arasında, iman/ibadet ya da genel olarak uhreviyat ile gĆ¼ndelik/dĆ¼nyevi iÅlerin yƶnetilmesi arasında, ne HıristiyanlıÄın ne de Ä°slĆ¢m’ın kaƧınabileceÄi bir ayırım, “kitaplı” dinlerin kurumsallaÅmasından itibaren vardır ve dinler neredeyse baÅından itibaren bu ayırımla baÅ etmek durumunda kalmıÅtır. Din “uhrevi olan”la ilintilendirildiÄi ƶlĆ§Ć¼de (Ä°slĆ¢m’da Åer’i ve ƶrfi hukuk ayırımıyla ƧƶzĆ¼mlenmeye ƧalıÅılan) bu ayırım, ruhban olsun-olmasın tĆ¼m yƶneticilerin ayaÄına takılacaktır. Ä°Åte sekĆ¼ler terimi, ikiliÄin dĆ¼nyevĆ® ucuna iÅaret etmektedir. Ya da “eski Fransızca’daki seculer (ki bu da Latince saecularis teriminden tĆ¼remiÅtir) teriminden Orta Ä°ngilizce’ye aktarılan ‘secular’ sƶzcĆ¼ÄĆ¼ baÅlangıƧta bir manastır tarikatının dinsel kurallarıyla baÄlı olmayan ruhbana iÅaret ediyordu. Orta Ä°ngilizce’de ise Batı Avrupa’da tarihsel olarak Roman Katolik Kilise’nin tekelinde olan ilahi-kutsal ya da “uhrevi” alana karÅı ‘bu dĆ¼nyaya ait/ dĆ¼nyevi’ alana da iÅaret edebilmektedir. GerƧekten de ‘secular’a dayalı sƶzcĆ¼klerin kullanımının evrimi, baÅka Åeylerin yanında uzun ve ƧekiÅmeli bir tarihi yansıtır; ‘sekĆ¼larizm’ve militan Latin kardeÅi ‘laisizm’ hĆ¢len ya da bir zamanlar Roma Katolisizmi’nin hĆ¼kmettiÄi Batı Avrupa Ć¼lkelerinde ortaya ƧıkmıÅtır. ‘SekĆ¼ler’ sƶzcĆ¼ÄĆ¼nĆ¼n bir dinsel kurum ve deÄerlerin ulus-devletin dĆ¼nyevi iÅlerinde rol oynamaması gereÄini vurgulayan ‘sekĆ¼larizm’ doktrinini savunan ‘sekĆ¼larist’lerle iliÅkilendirilmesi ise ancak ondokuzuncu yĆ¼zyılda gerƧekleÅir.”[5]
SekĆ¼larizm kavramının “Batı (Hıristiyan) dĆ¼nyası”nın tarihsel geliÅmeleri ƧerƧevesinde biƧimlendiÄi doÄrudur, ama kavramın iÅaret ettiÄi sorun, Batı uygarlıÄını ya da Hıristiyan dĆ¼nyasını aÅarak ƶzgĆ¼l bir insan topluluÄuna bir “nizam” verme iddiasındaki tĆ¼m inanƧ sistemlerine taalluk eder. Ä°nanƧ sisteminin baÄlandıÄı doÄaĆ¼stĆ¼ alan ile bu alan tĆ¼m insan ve toplum yaÅamını kapsayamayacaÄına ve ilerleyen zamanın kƶken ƶÄretide karÅılıÄı olmayan yeni soru(n)lar ƧıkartacaÄına gƶre, iman etmeleri beklenen insanların “iman” sınırları dıÅında kalan (“dĆ¼nyevi”) yaÅamlarının nasıl dĆ¼zenleneceÄi sorunu… 19. YĆ¼zyıl sonlarında tanımlanan “SekĆ¼larizm”, 20. YĆ¼zyıl baÅlarında neredeyse “evrensel” bir model niteliÄi kazanan ulus-devletlerin bu “sorun”a getirdikleri yanıt olmuÅtur.
Kavramını imal eden, 19. YĆ¼zyılda mensubu olduÄu “ƶzgĆ¼r dĆ¼ÅĆ¼nceliler” hareketi iƧin “ateist”, “kĆ¢fir”, “ƶzgĆ¼r dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼r”, “imansız” vb. nitelemelerden daha uygun bir isim arayan Ä°ngiliz sendikacı ve gazeteci George Jacob Holyoake (1817-1906) idi. “SekĆ¼larizm” Holyoake’a gƶre siyasetten, azınlık dinlerin mensuplarından ya da baÅka ilkelerdense, kiÅisel etik ile ilgiliydi. “Dinsel deÄerlere hakaret”in hapisle cezalandırıldıÄı bir dƶnemde, Holyoake ve Ƨevresi “dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼”nĆ¼ ve bunların ayrılmaz bĆ¼tĆ¼nlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ savunuyordu. Holyoake’a gƶre “devlet hiƧbir dini yasaklamamalı, hiƧbir dini dayatmamalı, hiƧbir dine maddi destek saÄlamamalı”ydı.[6] Bir baÅka deyiÅle, Holyoake’un “sekĆ¼larizm”i, dine karÅı kayıtsızlık, dinsel ilke, kural vb. ile kayıtlanmamıŠbir yaÅamı sĆ¼rdĆ¼rebilme hakkı/olanaÄıydı.
Holyoake’un izleyicisi ve muarızı, bir baÅka Ä°ngiliz ƶzgĆ¼r dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼rĆ¼, militan ateist Charles Bradlaugh (1833-1891) ise ƶncelinin tersine, “sekĆ¼larizm”in ancak ateizm olabileceÄini ƶne sĆ¼rmekteydi.
Her ne kadar kavramı formĆ¼le edenler Holyoake ve Bradlaugh olsa da, “sekĆ¼ler”lik dĆ¼ÅĆ¼ncesi Batı dĆ¼nyasında uzun ve ƧekiÅmeli bir tarihsel sĆ¼reƧ iƧerisinde biƧimlenmiÅtir. Berlinerblau bu meyanda Papa’nın plenitudo potestatis’ine (mutlak iktidar) itiraz eden Fransız kralı GĆ¼zel Philippe’i (1268-1314), Romalı piskoposların “sapkın yƶnetme arzularını” topa tutan Padualı Marsilius’u (yakl. 1275-1342), Papa’yı “kirli ellerini baÅkalarına ait olana uzat”makla eleÅtiren Ockham’lı William’ı, yolsuzluÄa, aƧgƶzlĆ¼lĆ¼Äe boÄulmuÅ (Katolik) Kilise’ye karÅı sekĆ¼ler prenslerin yƶnetimini evla gƶren Martin Luther’i (1483-1546), yĆ¼z yıllık din savaÅlarından harap olmuÅ Avrupa’da “hoÅgƶrĆ¼” ilkesini savunan ve bunun ancak din ile yƶnetimin ayrılması ile saÄlanabileceÄini savunan Aydınlanma filozofu John Locke’u (1632-1704), Locke’un ilkelerini ABD Anayasası’na geƧirmeye ƧalıÅan iki “Kurucu Baba”, James Madison (1751-1836) ile Thomas Jefferson’u (1743-1426) sayar. BaÅkaları baÅka isimleri de ekler.[7] Ancak sekĆ¼ler dĆ¼ÅĆ¼ncenin tarihine iliÅkin neredeyse tĆ¼m anlatıların ortak ihmali, OrtaƧaÄ boyunca hem Ä°slĆ¢m hem de Hıristiyan dĆ¼nyasında patlak veren alt sınıf “rafızi/heterodoks” ayaklanmalarının bu alandaki yabana atılamayacak katkısıdır.
Gerek Ä°slĆ¢m gerekse Hıristiyan coÄrafyasında kƶylĆ¼ler, serfler, kƶleler, kent yoksulları tĆ¼m bir ortaƧaÄ boyunca dinin egemenlerin elinde bir tahakkĆ¼m ve (ƶzellikle Hıristiyan dĆ¼nyada Kilise’nin) muazzam servetleri kontrol eden bir sƶmĆ¼rĆ¼ aygıtına dƶnĆ¼Åmesine Åiddetle karÅı Ƨıkar, bu yolda imparatorlukların gĆ¼Ć§lĆ¼kle bastırdıÄı ayaklanmalar Ƨıkartırken bunların bir kısmı, kendi “sekĆ¼ler” komĆ¼nlerini oluÅturmuÅtır.[8] (ĆrneÄin 10. YĆ¼zyılda Bahreyn’de sekĆ¼ler bir cumhuriyet kuran Karmatiler[9]…)
Bu uzun bir tarihsel kesite ve geniÅ bir coÄrafyaya yayılan sekĆ¼larizm kavramının ve ondan farklı, ancak onunla baÄlantılı olan sekĆ¼ler, sekĆ¼lerleÅme kavramlarının birbirinden oldukƧa farklı anlamlar yĆ¼klenmiÅ olması, doÄaldır.
Hemen belirteyim, benim burada Ć¼zerinde durduÄum, bireysel bir tutum ya da toplumsal kĆ¼ltĆ¼rel gƶrĆ¼ngĆ¼lere iÅaret eden sekĆ¼ler/sekĆ¼lerleÅme kavramı deÄil[10], mĆ¼nhasıran devletin din ve dinsel kurumlar karÅısındaki politikalarına/pratiklerine iÅaret eden sekĆ¼larizm (ya da laisizm/laiklik)dir.
Tanım(lar) konusunda bir uzlaÅı saÄlanmıŠolmasa da, sekĆ¼larizm/laikliÄin birkaƧ ilkesini saymak, mĆ¼mkĆ¼n. Berlinerblau’nun oldukƧa kullanıÅlı ilkeler sıralamasını izeleyecek olursak;
1. EÅitlikƧilik: SekĆ¼ler bir devlet, yurttaÅlarının yasalar ƶnĆ¼ndeki eÅitliÄini varsayar.
2. Din(sel kurumlar) ile Devletin ayrılıÄı.
3. Devletin (dinsel kurumlar karÅısındaki) Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄĆ¼.
4. Yƶnetim erkini kısıtlayan iƧsel mekanizmaların varlıÄı.
5. Vicdan (inanƧ) ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼.
6. Kamu dĆ¼zeninin korunması.
7. Dinsel inanƧ ve pratiklerin ƧoÄulluÄunu varsayan ve kabullenen hoÅgƶrĆ¼.
8. Ä°nanƧ-eylem ayırımı. (“devlet size neye inanacaÄınızı sƶyleyemese de, nasıl davranıp davranamayacaÄınızı sƶyleyebilir.”[11])
9. Tarafsızlık: Devletin iman temelli tĆ¼m topluluklara (ve de inancı olmayanlara) eÅit mesafede durması, herhangi bir din ya da inanƧ sistemine diÄerleri karÅısında herhangi bir ayrıcalık atfetmemesi.
10. Akılcılık: Devletin kendi politikalarını Ƨizerken doÄaĆ¼stĆ¼ aƧıklamalar ya da “kutsal” sayılan buyrultulardansa akılcılık, bilimsellik ilkelerini rehber edinmesi.
Bu ilkeler, bir arada bir devletin temel yƶneliminin sekĆ¼ler olup olmadıÄını tayin eder. KuÅkusuz her devletin ne ƶlĆ§Ć¼de ve nasıl “sekĆ¼ler/laik” olduÄunu belirleyen, bu ilkelerin ƶzgĆ¼l bileÅimini biƧimlendiren tarihsel koÅulları ve hayata geƧiriliÅ tarzlarını koÅullayan aktĆ¼aliteleridir. Bu ƶzgĆ¼llĆ¼kler ise ele aldıÄımız konuda karÅılaÅtıÄımız tanım ƧoÄulluÄunu karÅımıza Ƨıkartan temel etkendir.
SekĆ¼larizmin/LaikliÄin BiƧimleniÅi: Fransız UsulĆ¼ Laiklik
Bir devlet siyaseti olarak “sekĆ¼larizm”, denilebilir ki bir potansiyel olarak hem Hıristiyan hem de Ä°slĆ¢m dĆ¼nyalarında gƶrĆ¼len, dinsel-dĆ¼nyevi yetkeler arasındaki gerilimlerde mevcuttur. Batı dĆ¼nyasında bu gerilim prens/krallar ile Papa arasındaki ƧatıÅmalarda aƧıÄa Ƨıkarken, kurumsal bir ruhbanın bulunmadıÄı Ä°slĆ¢m’da sultanların dinsel yetkeleri de ellerinde toplamaları ya da dinsel temsilcileri kendilerine tabi kılmalarıyla ƧƶzĆ¼mlenmiÅtir.
Ćte yandan, yukarıda da belirttiÄim gibi, OrtaƧaÄ boyunca gerek Ä°slĆ¢m, gerekse Hıristiyan dĆ¼nyalarında patlak veren “baldırıƧıplak ayaklanmaları” dinin, ama daha Ƨok ruhbanın egemen sınıflarla bĆ¼tĆ¼nleÅmesinin kƶklĆ¼ bir eleÅtirisini getirmekle, hiƧbir kurumun dokunulmaz olmadıÄı fikrine zemin hazırlayacaktır.
Ancak sekĆ¼larizm politikalarının biƧimleniÅi, Batı dĆ¼nyasında derin siyasal altĆ¼stlĆ¼klerin yaÅandıÄı 18. yĆ¼zyıla tarihlenmektedir. Bu geliÅimin, Ć¼lkelerin ƶzgĆ¼llĆ¼kleri bir yana, Katolik ve Protestan coÄrafyalarda benim burada Laiklik ve SekĆ¼larizm olarak adlandıracaÄım iki farklı modele yol aƧtıÄı sƶylenebilir. Bu modeller, en tipik hĆ¢lleriyle Fransız laisizmi ve ABD sekĆ¼larizminde tezahĆ¼r ettiÄinden, bu iki hattı izlemek, bize daha net bir fikir verecektir.
Fransız Aydınlanması’na hĆ¼kmeden iki ana dĆ¼ÅĆ¼nce, ruhban-karÅıtlıÄı ya da antiklerikalizm ile maddeciliktir. Bu fikirler Aydınlanma filozoflarının yazılarında sık sık su yĆ¼zĆ¼ne Ƨıkar. Dini (ƶzellikle HıristiyanlıÄı) akla karÅı olmakla, insanlıÄın mutluluÄunu engellemekle ve siyasal zorbalıÄa zemin hazırlamakla eleÅtiren, bilgisizlik ve korku zemininde hayat bulduÄunu ve zenginlerin, yƶneticilerin Ƨıkarlarını koruduÄunu sƶyleyen “militan maddeci” Baron d’Holbach’ın gƶrĆ¼Åleri, Aydınlanma filozoflarının belki fazlaca vurgulanmıŠgenel kanaatlerini ƶzetlemektedir.
Fransız Aydınlanmasının ruhban karÅıtı fikirleri, 1789 Fransız Ä°htilali’nde en ikircimsiz ifadesini bulacaktır. KuÅkusuz Fransız devriminin radikal antiklerikalizmi, Aydınlanma’nın fikirlerinden Ƨok, Devrim ƶncesinde hĆ¢kim olan Eski Rejim’de (Ancien RĆ©gime) Kilise ile soylular arasındaki -halka karÅı oluÅmuÅ- sıkı ittifaka dayanır. Kilise elinde toplanan muazzam topraklarda serf ve kƶylĆ¼leri zorla ƧalıÅtırıyor, gırtlaklarına dek yolsuzluÄa belenmiÅ ruhban mensupları yoksul halkı soyuyor, alt sınıflar aƧlık ve yoksulluktan kırılırken, soyluların yanısıra yĆ¼ksek ruhban bolluk ve sefahat iƧinde yĆ¼zĆ¼yordu.
1789 yılında Kilise’nin geliri devasaydı. TĆ¼m Fransa’da toprakların yĆ¼zde altısı kilise mĆ¼lkĆ¼ydĆ¼; bu topraklardan elde ettiÄi gelirin yanısıra, tĆ¼m tarımsal Ć¼retimin yĆ¼zde onuna denk bir aÅar vergisi alırken, tĆ¼m gelirleri vergi kapsamı dıÅındaydı. Mayıs 1789’da Kral XVI. Louis’nin ƧaÄrısıyla toplanan Etats Generaux’nun gĆ¼ndeminde, Ć¼lkenin dƶrt bir tarafından yaÄan ruhban suiistimallerine iliÅkin ÅikĆ¢yetler yĆ¼klĆ¼ bir kalem oluÅturmaktaydı.[12]
Bu nedenledir ki Fransız devrimi patlak verdiÄinde, Saray’ı olduÄu kadar Kilise’yi de hedef aldı. Kilise mĆ¼lklerine el konuldu, ruhban tĆ¼m ayrıcalıklarından soyularak gƶreve baÅlarken devlete baÄlılık yemini etmesi gereken maaÅlı devlet memurlarına dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼ldĆ¼, yasalar Hıristiyan ahlĆ¢ksal ilkelerinden ve her tĆ¼rlĆ¼ dinsel atıftan arındırıldı, boÅanma yasalaÅtırıldı, doÄum, evlilik ve ƶlĆ¼m kayıtlarının tutulması gƶrevi sivil kuruluÅlara devredildi, Hıristiyan takvimi laÄvedildi. Hatta Hıristiyan inanƧ ve ayinlerini ikame etmek Ć¼zere Akıl KĆ¼ltĆ¼, deist YĆ¼ce Varlık kĆ¼ltĆ¼ gibi kĆ¼ltler tesis edilip bunlara iliÅkin ayinler, festivaller dĆ¼zenlense de bu giriÅim kısa ƶmĆ¼rlĆ¼ olacaktı. Ancak kamusal ibadetler bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de sınırlandırılacak, devlete baÄlılık yemini etmeyi reddeden onbinlerce din adamı sĆ¼rgĆ¼ne gƶnderilecek, 2-3 000 kadarı idam edilecek, hatta Napoleon ƶnderliÄindeki devrimci hĆ¼kĆ¼met Vatikan’ı istila ederek papa VI. Pius’u tutuklayıp hapsedecekti. Papa tutukluluÄu sırasında yaÅamını yitirdi.
Fransız Ä°htilali’nin ruhban karÅıtı Åiddeti Napoleon Bonaparte’ın dizginleri ele geƧirmesiyle tedricen sƶnĆ¼mlenecekti. Napoleon Papa VII. Pius’la Katolisizmi Fransız halkının ƧoÄunluÄunun dini olarak kabul eden bir anlaÅma (Concordat) imzaladı (1801), devrim sırasında yitirdiÄi ayrıcalıkların bir kısmı Kilise’ye iade edildi. Ama hepsi deÄil. Ä°htilal Devletle Kilise arasındaki dengeyi, tersine dƶndĆ¼rmĆ¼ÅtĆ¼, Kilise bundan bƶyle devlete tabi olacaktı. Ruhbanın maaÅlı memur statĆ¼sĆ¼ ve baÄlılık yemini etme yĆ¼kĆ¼mlĆ¼lĆ¼ÄĆ¼ sĆ¼recek, dinsel cemaatler devlete kayıt yaptıracak ve sƶzcĆ¼leri aracılıÄıyla devlet nezdinde temsil edilecekti. Kilise mĆ¼lklerini sonsuza dek yitirmiÅti, rahipler ibadethanelerinde dinsel gƶrevlerini ifa etme olanaÄına yeniden kavuÅmuÅ olsa da, ibadetlerin kamu dĆ¼zenini ihlĆ¢l edip etmediÄini denetleme yetkisi, valilere verilmiÅti. Benzer anlaÅmalar Protestan (Lutherci ve Calvinci) (1802) ve Yahudi cemaatiyle (1806) de imzalandı. Devrim Fransası Yahudileri gettolardan Ƨıkartarak inanƧ ve ibadet ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini tanıyan ilk Avrupa Ć¼lkesi olmuÅtu. Piskoposların atanması, rahiplerin eÄitimi ve maaÅları, devletin gƶrev alanı olmuÅtu. Aynı dƶnemde devlet ƶrgĆ¼tĆ¼nde din iÅleriyle ilgilenecek ƶzel bir birim oluÅturuldu.
Din-devlet iliÅkilerinin “laiklik” versiyonu, yani dinin devletin kontrolĆ¼ altına girmesi, bƶylelikle ilk kez Devrim Fransası’nda gerƧekleÅecekti.
Ne ki, bu da bir anda olmadı. Napoleon’un ardından Kralcılar, muhafazakĆ¢rlar ve geleneksel Katoliklerin oluÅturduÄu eski Fransa ile liberal Katolikler, sosyalistler, radikal demokratlar, anarÅistler, Protestan azınlıklar, Masonlar ve Yahudileri saflarında toplayan CumhuriyetƧiler[13] arasındaki mĆ¼cadele, ƶzellikle okullarda okutulacak mĆ¼fredat, dinsel simgelerin kullanımı, aile hukuku (1792’de yasallaÅtırılan boÅanma 1816’da yasaklanmıÅ, 1884’te ise yeniden yasal hĆ¢le getirilmiÅti) vb. konularda bĆ¼tĆ¼n Åiddetiyle, yĆ¼z yıl kadar sĆ¼recek ve 1905’te laiklerin nihaĆ® zaferini temsil eden “Kilise ile Devletin Ayrılması Yasası” ile sonuƧlanacaktı. Yasa inanƧ ve “dĆ¼zeni bozmaması” kaydıyla ibadet ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ tĆ¼m yurttaÅlarına tanıyor, devletin herhangi bir dinsel cemaati tanımayacaÄını, finanse ya da sĆ¼bvanse etmeyeceÄini belirtiyordu. Bƶylelikle Napoleon Bonaparte’ın Papa VII. Pius’la imzaladıÄı Concordat laÄvedilmiÅ, Katolisizm devletin resmi dini olmaktan ƧıkartılmıÅ, devletin ruhbanı finanse etme uygulamasına son verilmiÅti. El konulan kilise malları devletin uhdesinde olmakla, devlet bunların bakım ve onarımını taahhĆ¼t etmekteydi. Dinsel simgelerin kamusal alanda kullanımı yasaktı.
SekĆ¼larizmin Fransa’daki bu tikel ÅekilleniÅi, terim konusunda bir uzlaÅı saÄlanmıŠolmasa da, Laisizm olarak adlandırılır. Bu, olasıdır ki Fransız Ä°htilali’nin tanımlayıcı vasıflarından biri, belki de en ƶnemlisi olan “ruhban-karÅıtı” (anticlerical) niteliÄinden kaynaklanmaktadır. Kavramın kƶkenini oluÅturan laicus terimi OrtaƧaÄ’da ruhban olmayan, yani herhangi bir dinsel gƶrev ya da mevkii olmayan (sıradan) Katolik mĆ¼mini tanımlamaktaydı.[14] Ve Fransız Ä°htilali, ateistlerin, deistlerin, agnostiklerin vb. “din karÅıtı” tepkilerinin deÄil, “laicus”ların, “ruhban karÅıtı” tepkilerinin damgasını taÅımaktaydı. “Laicus”, yani “sıradan insanlar”ın devleti, Kilise’yi denetimi altına almıÅtı! Bu nedenledir ki, yukarıda Berlinerblau’dan aktararak sıraladıÄım tanımlayıcı ilkeler arasında “Devletin (dinsel kurumlar karÅısındaki) Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄĆ¼” ilkesi, bir baÅka deyiÅle dinin devlete tabi olması hĆ¢li, Fransız laikliÄinin ayırt edici ƶzelliÄini oluÅturur.
SekĆ¼larizmin/LaikliÄin BiƧimleniÅi: ABD’nin SekĆ¼larizmi
Modern ƧaÄda din-(ulus-) devlet iliÅkileri (Katolik) Fransa’da dinsel kurumların devletin denetimi altına alındıÄı “laik” yƶneliÅi izlerken, Protestan ABD’de durum oldukƧa farklıdır.
Kuzey Amerika’nın doÄu kıyısındaki Britanyalı yerleÅimciler 1776’da yayınladıkları “BaÄımsızlık Bildirgesi”yle Britanya’dan ayrıldıklarını ilan ettiler. Yeni cumhuriyetin tĆ¼m eyaletlerince kabul edilen Federal Anayasa, ABD’de “herhangi bir kamu gƶrevine atamada dinsel aidiyetin sorgulanmayacaÄını” hĆ¼kme baÄlıyordu. (Oysa Ä°ngiltere’de tĆ¼m kamu gƶrevlilerinin Ä°ngiltere Kilisesi mensubu olması zorunluydu.)
Bu Anayasa’da 1791’de yapılan deÄiÅiklikler, yasama organının bir dinin kurulmasını dĆ¼zenleyen ve din ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ sınırlayan bir yasa yapamayacaÄını kayda baÄlıyordu. Kilise ile devlet birbirinden ayrılmıÅtı. ABD’nin Ć¼Ć§Ć¼ncĆ¼ baÅkanı Thomas Jefferson’un mimarı olduÄu bu dĆ¼zenlemeler[15] devleti her tĆ¼rlĆ¼ dinsel vasıftan ayırırken, yurttaÅların inanƧ ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ de gĆ¼vence altına alıyordu. Ćyle ki ABD’nin Trablus’daki MĆ¼slĆ¼man hĆ¼kĆ¼metle imzaladıÄı anlaÅmada “ABD HĆ¼kĆ¼meti’nin hiƧbir Åekilde Hıristiyanlık Ć¼zerine temellenmediÄi” belirtilecekti.[16]
NĆ¼fusun bĆ¼yĆ¼k ƧoÄunluÄunun tekil ve hegemonik bir dinsel sistemin (Katolisizm) etkisi altında olduÄu Devrim ƶncesi Fransa’nın aksine, ABD nĆ¼fusu baÅta Avrupa’daki dinsel kovuÅturmalardan kaƧan tarikat ve cemaatler olmak Ć¼zere, dĆ¼nyanın her kƶÅesinden gelen farklı din, mezhep, tarikat ve inanƧ mensuplarından oluÅmaktaydı. Bunların bĆ¼yĆ¼k ƧoÄunluÄu iƧin sekĆ¼larizm, dinsel tahakkĆ¼mden korunmaktansa, dinini ƶzgĆ¼rce yaÅayabilmek anlamına gelmekteydi; yani dinin devletin kontrolĆ¼ altında olmasındansa, vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼…
Ancak ABD Anayasası’nın kendilerine tanıdıÄı ƶzgĆ¼rlĆ¼klerden bolca yararlanan cemaatler, bu sınırları geniÅletme konusundaki giriÅimlerden geri durmayacaklardı. ABD mahkemelerinin tarihi, Åu ya da bu cemaatin, “kendi” inanƧ sistemlerine tanınan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼n sınırlarının geniÅletilmesi ya da devletin tarafsızlıÄının getirdiÄi Anayasal kısıtlamaların vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼kleriyle ƧeliÅtiÄi savıyla aƧılmıŠdavalarla doludur. 1860’lı yıllardan itibaren ABD’nin “Hıristiyan” bir ulus olduÄunun Anayasa’ya kaydedilmesi konusunda uÄraÅ veren Ulusal Reform DerneÄi’nden (bunu gerƧekleÅtiremeseler de para birimine “Tanrı’ya gĆ¼veniyoruz” yazdırmayı baÅaracaklardır), dinlerinin bir erkeÄin birden fazla kadınla evlenmesine cevaz verdiÄi, bu nedenle bir ƧokeÅliliÄi yasaklayan yasaların vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ ihlĆ¢l ettiÄini savlayan Mormonlara, dinsel ayinlerinde halisĆ¼nojen bitkiler kullanan ve uyuÅturucu yasaÄının kendileri iƧin geƧerli olmamasını savunan yerli cemaatlerine, her gĆ¼n yeni bir dava Ƨıkmaktadır ABD mahkemelerinin karÅısına…
GƶrĆ¼ldĆ¼ÄĆ¼ Ć¼zere, yukarıda da belirttiÄim gibi, sekĆ¼larizm/ laiklik tanım ve uygulamaları hem tarihsel sĆ¼reƧ iƧerisinde, hem de Ć¼lkeden Ć¼lkeye deÄiÅiklik gƶsterdiÄi, vurgu sekĆ¼larizm/ laiklik gƶrĆ¼ngĆ¼sĆ¼nĆ¼ biƧimlendiren ilkelerden kĆ¢h birine, kĆ¢h diÄerine yƶneldiÄi iƧin tanım Ć¼zerinde uzlaÅma saÄlanamamakta. ĆrneÄin kimi sekĆ¼larizm araÅtırıcıları, devletin baÅı aynı zamanda Ä°ngiltere Kilisesi’nin de baÅı olan, Lordlar Kamarası’nda 26 koltuÄun piskoposlara tahsis edildiÄi, HıristiyanlıÄın kamusal alanda bolca boy gƶsterdiÄi, Ƨok sayıda kamu okulunun baÅta Ä°ngiltere Kilisesi ve Katolik Kilise olmak Ć¼zere (ancak buna MĆ¼slĆ¼man, Yahudi, Sih, Hindu gibi azınlık dinleri de katılmaktadır) dinsel cemaatlerce yƶnetildiÄi Ä°ngiltere’yi “sekĆ¼ler” bir Ć¼lke saymamaktadır. (ĆrneÄin Berlinerblau). Ama bazılarına gƶre de, Ä°ngiltere benim bu yazıda “sekĆ¼larizm” olarak tanımladıÄım gƶrĆ¼ngĆ¼nĆ¼n yetkin bir ƶrneÄidir…
Yine de konuyla ilgili yazıp Ƨizenlerin tanımları genel hatlarıyla iki model (Fransız-Anglosakson/ ABD) arasında gidip gelir. (Rowan Williams ilkini “programatik”, ikinciyi ise “sĆ¼reƧsel” sekĆ¼larizm olarak tanımlarken, Charles Taylor da “kapalı” ve “aƧık” sekĆ¼larizmlerden sƶz ediyor.[17] Brett G. Scharffs ise”sekĆ¼lerlik” iÅe “sekĆ¼larizm” ayrımını yapıyor.)
TĆ¼rkiye’nin “LaikliÄi”
TĆ¼rkiye, sekĆ¼larizm/laikliÄe iliÅkin literatĆ¼rĆ¼n en “ilginƧ” vakalarından birini oluÅturuyor, kuÅkusuz…
Bu “nev’i Åahsına mĆ¼nhasır” laikliÄi kavrayabilmek iƧin tarihine bakmak gerek. Osmanlı Ä°mparatorluÄu, hiƧ kuÅkusuz ki “sekĆ¼ler” ya da “laik” olarak tanımlanamaz. Ama “teokratik” olarak da tanımlanması mĆ¼mkĆ¼n deÄil. Osmanlı’da aslĆ®, mutlak ve birincil olan, Sultan’da tecessĆ¼m eden “devlet”ti, “devlet-i Ć¢liyye” ya da “devlet-i ebed mĆ¼ddet”… Geri kalan herÅey, devletin “bekĆ¢sı”na tabiydi, bu anlamda din gƶrevlileri dĆ¢hil hiƧ kimsenin, hiƧbir mevki ya da merciin dokunulmazlıÄı yoktu. Sultanın kardeÅleri, vezir-i azamlar, komutanlar ÅeyhĆ¼lislĆ¢mlar[18] dĆ¢hil olmak Ć¼zere her kiÅi her an “devlet aklı” (?) gereÄi “hĆ¢l edilme” ya da mevkiinden edilme riskiyle karÅı karÅıyaydı.
Devletten ƶzerk bir dinsel kurumun bulunmayıÅı, din adamlarını (ulema) devletin hizmetine koÅmaktaydı, “Osmanlı’da ƶncelikli olan devlet gerekleridir, din tamamıyla devletin otoritesinin emrinde bir kurumdur,” diyor GĆ¼l Tuba DaÄcı ve Adnan Dal.[19]
Merkezi devletin dinsel Ƨevreler karÅısındaki gĆ¼cĆ¼, Tanzimat fermanıyla birlikte, daha da artacaktır. Tanzimat, Osmanlı’nın Batılı devletlerin de baskısıyla dinsel alanı da kapsayan bir dizi reformuna sahne oldu; vakıfların devlet denetimi altına alınması, gayrımĆ¼slim uyruklara MĆ¼slĆ¼man utyruklarla eÅit haklar tanınması ve kendi anayasaları dĆ¢hil bir ƧeÅit ƶzerklik tanınması, Åer’i mahkemelerin yanısıra karma ticari mahkemelerin kurulması ve Batı tipi okulların aƧılması, bu meyanda sayılabilir.
Ancak Cumhuriyet’le birlikte Ƨok daha radikal adımlar atılacaktır. Anımsayalım:
1924: Hilafetin ilgası, Åeriyye ve Evkaf vekĆ¢letlerinin kapatılması.
1924: Dinsel eÄitim sisteminin kaldırılması, Tevhid-i tedrisat kanunu.
1924-37: Åer’i mahkemelerin kaldırılması, hukuk sisteminin laikleÅtirilmesi
1926: TĆ¼rk Medeni Kanunu’nun kabulĆ¼ ile birlikte, aile hukukunda ƧokeÅliliÄin ilgası, evlilik yaÅı dĆ¼zenlemesi, medeni nikĆ¢h, miras payları vb. dĆ¼zenlemelerin getirilmesi.
1925: Åapka ve kıyafet kanunu
1925: Tekke, zaviye ve tĆ¼rbelerin kapatılması, Åeyh, dede, baba vb. unvanların kullanımının yasaklanması. (“TĆ¼rk bĆ¼yĆ¼kleri”ne ait tĆ¼rbeler 1950’de yeniden ziyarete aƧılacaktı.)
1928: Latin alfabesine geƧiÅ
1928: 1924 Anayasası’nın TĆ¼rkiye Cumhuriyeti’nin dininin Ä°slĆ¢m olduÄunu hĆ¼kme baÄlayan maddesinin iptali.
1926-31: Uluslararası saat, ƶlĆ§Ć¼ ve takvim sistemlerine geƧiÅ
1931-34: Kadınların yerel yƶnetimlerde ve genel seƧimlerde seƧme ve seƧilme haklarının kabulĆ¼
1934: Soyadı kanunu
1937: Laiklik ilkesinin Anayasal dĆ¼zlemde kabulĆ¼, LaikliÄin Cumhuriyet devletinin temel ƶzelliÄi olarak ihdası.
1949: Åeyhlik, babalık, halifelik gibi geleneksel mevkilerde bulunanlara hapis, sĆ¼rgĆ¼n ya da aÄır para cezası verilmesi. (SĆ¼rgĆ¼n cezası 1965’te kaldırılacaktı.)
Bu yasa ve ƶnlemler ƧerƧevesinde, 15-20 yıl gibi kısa bir sĆ¼re iƧerisinde, toplumun Ƨehresi deÄiÅecekti. Kentlerin (tabii bu dƶnemde kentlerin nĆ¼fusun ancak yĆ¼zde 25’ini barındırdıÄı akıldan Ƨıkmamalı) sokakları Åapkalı, pantolonlu erkekler, etekleri dizaltı boylu, baÅı aƧık ya da saƧları gƶrĆ¼necek bir ƶrtĆ¼yle kapatılmıÅ, serbestƧe gezinen kadınlarla dolmuÅ, erkĆ¢n ve rical eÅleriyle birlikte Cumhuriyet balolarında ellerinde iƧki kadehleriyle boy gƶstermeye baÅlamıÅ, okullarda kız ve erkek ƶÄrenciler aynı sıralarda ders gƶrĆ¼r, ulusal bayramlarda atlet ve Åortlarıyla birlikte jimnastik yapar hĆ¢le gelmiÅti. “MuasırlaÅma” dinin etkisini ve gƶrĆ¼nĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ silip sĆ¼pĆ¼rmĆ¼ÅtĆ¼ adeta…
Ä°slĆ¢m coÄrafyasına dĆ¢hil Ć¼lkeler aƧısından, kabul edilmeli ki oldukƧa radikal bir dƶnĆ¼ÅĆ¼m. “TĆ¼rk laikliÄi”, yerli-yabancı pek Ƨok yazar tarafından Fransız laisizminin uƧ bir uygulaması, Jakoben/tepeden inme bir dayatmacılık vb. olarak yorumlanmıÅtır.
Ama neresinden baksanız, “garip” bir laikliktir bu. Fransız olsun, Anglosakson olsun Laiklik/sekĆ¼larizmin pek az unsurunu barındırmaktadır.
ĆrneÄin din ile devletin ayrılması ve birbirinden ƶzerkleÅmesi, Laiklik/sekĆ¼larizm iƧin bir “olmazsa olmaz” iken, TĆ¼rkiye’de Hilafetin ilga edildiÄi gĆ¼n, “Ä°slĆ¢m dininin inanƧları, ibadet ve ahlĆ¢k esasları ile ilgili iÅleri yĆ¼rĆ¼tmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yƶnetmekle gƶrevli” Diyanet Ä°Åleri BaÅkanlıÄı (DÄ°B) tesis edilecektir.
Bir devlet kurumu olarak DÄ°B, mĆ¼nhasıran Ä°slĆ¢m’ın SĆ¼nnĆ® yorumuna dayanan bir kurumdur. BĆ¼tƧesi MĆ¼slĆ¼man-gayrımĆ¼slim, AlevĆ®-SĆ¼nnĆ®, dinci-sekĆ¼ler, inanan-inanmayan tĆ¼m yurttaÅların vergilerinden alınan paydan oluÅmasına karÅın, sadece SĆ¼nnĆ®liÄe hizmet vermektedir.
Bir baÅka deyiÅle, Cumhuriyet LaikliÄi, aksi yƶnde bir talepte bulunmadıkları sĆ¼rece daha doÄuÅtan kimliklerinin “din hanesi”ne “Ä°slĆ¢m” yazdırdıÄı yurttaÅlarının (din hanesi yeni kimliklerde kaldırılmıŠolsa da, yurttaÅların dinine iliÅkin bilgi Ƨiplerde kayıtlı olmayı sĆ¼rdĆ¼rmektedir) iman ve ibadetlerini, maaÅlı memurları aracılıÄıyla biƧimlendirmektedir.
Bu durum, siyasal altĆ¼stlĆ¼klerle yĆ¼klĆ¼ 19. yĆ¼zyıl sonu-20. yĆ¼zyıl baÅlarında Osmanlı topraklarının gayrımĆ¼slim nĆ¼fusunu savaÅ ve soykırımlarla yitirmesi ve Osmanlı’dan kopan topraklarda yaÅayan MĆ¼slĆ¼man nĆ¼fusun Osmanlı topraklarına gƶƧ etmesiyle aƧıklanabilir. Bir gƶƧler coÄrafyasında ulus-devlet inÅa etmek zordur. Haydi “devlet”i kurdunuz, “ulus” kimlerden teÅkil olacak? 20. yĆ¼zyıl baÅlarında, Laz, Ćerkez, KĆ¼rt, Arap, BoÅnak, TĆ¼rkmen vb. etnik ƧeÅitlilikte TĆ¼rk’Ć¼n karÅılıÄı, ancak ve ancak Ä°slĆ¢m’dı. Cumhuriyet rejimi de bunu olduÄu gibi kabul etmiÅti…
“Ulusal kimliÄin oluÅumu, elitler arasında Ƨok uzun sĆ¼redir ‘TĆ¼rk’Ć¼n aƧık bir tanımı olmadıÄından, bir hayli sorunluydu,” diyor GĆ¼lce Tarhan. “Osmanlı mirası, CumhuriyetƧi elitlerin tĆ¼m Ƨabalarına karÅın, ulusal kimliÄin oluÅumunda etkisini sĆ¼rdĆ¼rdĆ¼. Osmanlı dƶneminde uyruklar dinsel baÄlantılarına gƶre tanımlanmaktaydı. Bu sisteme millet sistemi deniyordu. Bu sistemde “TĆ¼rk” herhangi bir etnik kategoriye deÄil, Ä°mparatorluÄun MĆ¼slĆ¼man tebasına gƶnderme yapmaktaydı. Cumhuriyet’in kuruluÅundan sonra, Kemalist elit dinsel iƧerikten arındırılmıŠyeni bir TĆ¼rk ulusal kimliÄi formĆ¼le edebilmek iƧin uÄraÅtı. Ancak yurttaÅlıÄın siyasal bir tanımını yaratma Ƨabalarına karÅın din, TĆ¼rk olmanın ƶnemli bir imleyicisi olarak kaldı. Kemalist sƶylem ve yasal ƧerƧeveye karÅın ulusal kimlik Ä°slĆ¢m’la baÄlantılı olmayı sĆ¼rdĆ¼rmĆ¼ÅtĆ¼r.”[20]
Ancak Ä°slĆ¢m’ın TĆ¼rk kimliÄinin ortak paydası olarak kurgulanması ve bu yapılırken de ƶrneÄin Kemalizm’le pek Ƨok motifi paylaÅan AlevĆ®liÄin deÄil de, SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m’ın tercih edilmesi, sadece etnik ƧeÅitlilikten bir ulus imal etme Ƨabası ya da (GĆ¼lce Tarhan’ın ifadelerindeki gibi) Osmanlı “millet sisteminin” sĆ¼regiden etkisiyle aƧıklanamaz.
Bunda AlevĆ®liÄin o dƶnemlerde bir “kırsal kesim dini” olması, sƶzlĆ¼ geleneklere dayalı bĆ¼yĆ¼k bir yerel ƧeÅitlilik sergilemesi bir etken olmuÅtur mutlaka. Ama daha da ƶnemlisi, Osmanlı dƶnemi boyunca devlete baÅkaldıran, yoksul kƶylĆ¼lerin dĆ¼nya gƶrĆ¼Åleriyle bĆ¼tĆ¼nleÅen AlevĆ®liktense, en kƶtĆ¼ devleti devletsizliÄe tercih eden, “ulul emre itaat”i dĆ¼stur edinmiÅ ve yaygın bit kentsel ƶrgĆ¼tlenme aÄına sahip SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m daha uygun bir seƧim gibi gƶzĆ¼kmĆ¼Å olmalı kurucu kadroların gƶzĆ¼nde.
ĆĆ¼nkĆ¼ Cumhuriyet’in kurucu elitleri, DÄ°B eliyle “millileÅtirilmiÅ” bir Ä°slĆ¢m’ı bu yolla yalnız devletin kontrolĆ¼ altında tutmakla kalmamıÅ, aynı zamanda onu kitlelerin denetim altında tutulmasında da iÅlevselleÅtirmiÅlerdir. Bir baÅka deyiÅle genƧ Cumhuriyet rejiminin elinde Ä°slĆ¢m, kontrol altında tutulan bir kontrol aracıdır…
Bƶylelikle, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde yurtiƧi ve yurtdıÅında dev boyutlara ulaÅan maaÅlı kadrosu, gĆ¼n geƧtikƧe arttırılan etki alanı ve yetkileriyle DÄ°B, T. C. Devletinin TĆ¼rkiyeli MĆ¼slĆ¼manların dinlerini nasıl yaÅayacakları, gĆ¼ndelik yaÅamlarını nasıl dĆ¼zenleyecekleri, giderek nasıl dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼p davranacaklarını dikte eden bir aygıtına dƶnĆ¼ÅmĆ¼ÅtĆ¼r. Merkezi iktidar laiklik iddialarından vaz geƧtiÄinde son derece tehlikeli olabilecek bir aygıt!
Bu geliÅmeler ıÅıÄında, Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun laiklik konusundaki tutumunun, ilkeselden Ƨok pragmatik ve konjonktĆ¼rel olduÄunu ƶne sĆ¼rebiliriz. Din-devlet ayrılıÄı, devletin din(ler) karÅısındaki tarafsızlıÄı, hoÅgƶrĆ¼, vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ gibi sekĆ¼larizm/ laiklik’in “olmazsa olmaz”ı sayılan ilkeler, Cumhuriyet’in “laikliÄi”nde kĆ¢Äıt Ć¼zerinde kalmıÅtır.
YurttaÅların dinsel inanƧ ve davranıÅlarını devlet adına biƧimlendiren ve Ä°slĆ¢m’ın yalnızca SĆ¼nnĆ® versiyonuna taalluk eden DÄ°B’in varlık ve etkinliÄi bir yana, imamları yetiÅtiren Ä°mam-Hatip okulları ya da okullardaki din eÄitimi konusundaki gelgitler bu pragmatizmi aƧık biƧimde gƶzler ƶnĆ¼ne sermektedir.
1924 yılında, kapatılan medreselerin yerine “Kemalizm’e baÄlı, “modern” din kadrolarını yetiÅtirmek Ć¼zere, meslek okulları statĆ¼sĆ¼nde Ä°mam Hatip Okulları aƧılmıÅtı. Bu okullar 1932’de kapatıldı. Ćok partili rejime geƧiÅle birlikte yeniden aƧılan Ä°HO’ların sayısı 1970-80 arasında dĆ¼zenli olarak arttı. 1997’de, o gĆ¼ne dek yalnızca Ä°lahiyat FakĆ¼ltelerine devam edebilen mezunların tĆ¼m Ć¼niversitelere girebilmeleri saÄlandı. Bƶylelikle Ä°HO’lar meslek lisesi statĆ¼sĆ¼nden ƧıkartılmıÅ, dinsel (SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m) aÄırlıklı eÄitim veren normal orta dereceli okullara dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lmĆ¼ÅtĆ¼.[21]
DÄ°B’in eÄitime mĆ¼dahalesi Ä°mam-Hatip’lerden ibaret deÄildi. Ćocuklara okul-ƶncesi ƧaÄlardan baÅlamak Ć¼zere din eÄitiminin verilmesi iƧin aynı kurumun gƶzetiminde Kur’an kursları uygulaması da 1965’den itibaren yoÄunlaÅacaktır.
Ve eÄitim kurumlarında din dersi uygulaması: Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulĆ¼nĆ¼ izleyen yıllarda, din dersleri kentlerdeki okullardan tĆ¼mĆ¼yle kaldırılmıÅtı (Kƶy okullarında ise din dersleri 1940’ların baÅlarına dek sĆ¼recektir). Ancak 1940’lı yılların sonlarına doÄru ilk, 50’li yıllarda ise orta dereceli okullarda yeniden din dersleri uygulaması baÅlatıldı. 1980’e dek okullarda din dersleri seƧmeliydi; ƶnceleri velinin isteÄi Ć¼zerine alınan, sonrasında ise velinin isteÄi Ć¼zerine muaf tutulunan dersler… 12 EylĆ¼l 1980 darbesi generalleri, akıl hocalıklarını Ć¼stlenen TĆ¼rk-Ä°slĆ¢m sentezcilerinin delaletiyle, din derslerini (“Din KĆ¼ltĆ¼rĆ¼ ve AhlĆ¢k Bilgisi” adı altında) ancak gayrımĆ¼slim ƶÄrencilerinin velilerinin bir dilekƧeyle Ƨocuklarını muaf tutabilecekleri, tĆ¼m ƶÄrenciler iƧin zorunlu ders hĆ¢line getirdi.[22] Bu yoldan ilerleyen AKP iktidarı ise din derslerini hem ders saati, hem iƧerik (orta ƶÄretimde mĆ¼fredata “seƧmeli” Kur’an ve Hz. Muhammed’in hayatı derslerinin eklenmesi) olarak katlarken, TEOG ve Ćniversite sınav sorularında bu derslerin aÄırlıÄını arttıracaktır.[23]
Bir baÅka deyiÅle, TĆ¼rkiye Cumhuriyeti Devleti, 1937 yılından bu yana Anayasası’na yerleÅtirdiÄi “Laiklik” ilkesini kendi kurumu olan Diyanet Ä°Åleri BaÅkanlıÄı eliyle ihlĆ¢l etmektedir.
Bu “ihlĆ¢ller” din eÄitimiyle sınırlı deÄildir. “Azınlık dinleri” bahsini ele alalım. TĆ¼rkiye’de “dinsel azınlıklar”ın hakları Lozan AnlaÅması’yla gĆ¼vence altına alınmıŠolmasına karÅın, (anlaÅmada bu azınlıkların hangileri olduÄu belirtilmez), T.C. devleti, Osmanlı’da geƧerli teamĆ¼llere uyarak bu statĆ¼yĆ¼ yalnızca Rum Ortodoks, Ermeni ve Yahudi azınlıklara tanımıÅtır. Bu “gĆ¼vence”nin ne denli geƧerli olduÄu ise, Cumhuriyet rejiminin Ermeni soykırımı suƧlarını cezasız bırakmasından, Varlık Vergisi’nden ve 6-7 EylĆ¼l olaylarından Ƨıkarsanabilecektir!
Dahası, anılan azınlık dinlerine tanınan hakların uygulaması, son derece keyfidir. ĆrneÄin Lozan AnlaÅması’nda belirtilenin tersine, gayrımĆ¼slim T.C. yurttaÅlarının Ć¼st dĆ¼zey memuriyetlere getirilmeleri, mĆ¼mkĆ¼n deÄildir. Parlamentodaki temsilleri de ƶteden beri “sorunlu” olagelmiÅtir. ĆrneÄin 1965-2011 yılları arasındaki 12 yasama dƶnemi boyunca Meclis’e sadece bir gayrımĆ¼slim parlamenter girebilmiÅtir (Cefi Kamhi, 20. Dƶnem)![24] Cemaatler hukuki kimlikten yoksundur. Bazı dinsel gruplar resmen tanınmamakla birlikte, gƶz yumulmaktadır. Daha da beteri, devlet “meÅru” ve “gayrımeÅru” dinler arasında ayırım yapmakta, bunu yaparken de DÄ°B’den gƶrĆ¼Å almaktadır! ĆrneÄin, 1960’ların baÅlarında mahkeme, kendilerini “baÄımsız bir din” olarak kabul eden Baha’ilerin bƶyle olup olmadıkları konusunda DÄ°B’den “gƶrĆ¼Å” istemiÅti[25]… Bir baÅka deyiÅle, “sekĆ¼larizm/laiklik ilkesi gereÄi her dine eÅit mesafede durması ve sınırları iƧerisinde mevcut farklı dinsel gruplar arasında tarafsız bir hakem rolĆ¼ Ć¼stlenmesi gereken T. C. Devleti, bu “hakemlik” gƶrevini, SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m kurumu olan DÄ°B’e devretmiÅtir!
Diyanet’in bĆ¼tƧesi, yukarıda da belirttiÄim gibi, inanƧ ya da inanƧsızlıÄı ne olursa olsun, yurttaÅların ƶdediÄi vergilerden saÄlanır. Ama ne Diyanet’in ısrarla kendilerini nasıl tanımladıklarına bakmaksızın “Ä°slĆ¢m iƧi/tasavvufi bir oluÅum” olarak tanımladıÄı (bƶylelikle de cemevlerine “ibadethane” statĆ¼sĆ¼ vermekten uzak durduÄu) AlevĆ®ler, ne de gayrımĆ¼slim azınlıklar bu kurumdan herhangi bir hizmet gƶrmezler. SĆ¼nnĆ® MĆ¼slĆ¼manlar dıÅındaki tĆ¼m dinsel gruplar giderlerini kendileri karÅılamak durumundadır. Ermeni ya da Rum PatrikliÄi ya da HahambaÅılık mĆ¼lk edinemez, personel istihdam edemez, mahkemede taraf olamaz. Cemaatin iÅleri, dernekler aracılıÄıyla yĆ¼rĆ¼tĆ¼lĆ¼r.
Devletin azınlık vakıfların mallarına keyfi olarak el koyduÄu durumlar geƧmiÅte yaÅanmıÅ, vakıflar mĆ¼lklerini ancak AÄ°HM kararıyla geri alabilmiÅlerdir.[26]
TĆ¼m bunlar gƶz ƶnĆ¼nde bulundurulduÄunda, T.C.’nin kurucu ilkeleri arasında sayılan “Laiklik”in, gerƧekten laiklik olup olmadıÄı, ciddi bir tartıÅma konusudur. Nitekim aralarında Haldun GĆ¼lalp ile Taha Parla ve Andrew Davison’un da bulunduÄu pek Ƨok yazar, farklı sonuƧlara varsalar da, TĆ¼rkiye’yi “laik” bir Ć¼lke saymamaktadır.
Teokrasi-Laiklik/sekĆ¼larizm dikotomisine teslim olmaksızın dĆ¼ÅĆ¼ndĆ¼ÄĆ¼mĆ¼zde, yalnız AKP TĆ¼rkiyesi’ni deÄil, AKP-ƶncesi T.C. politikaları da “Laiklik” olarak tanımlamak, bir hayli zordur. Olsa olsa Devlet’in dini kontrol altında tutabilmek iƧin DÄ°B’i, nĆ¼fusu kontrol altında tutabilmek iƧin dini (Ä°slĆ¢m’ı) kullandıÄı bir grotesk’den sƶz edebiliriz. (“AtatĆ¼rkĆ§Ć¼” olduklarını her fırsatta vurgulayan 12 EylĆ¼l generallerinin toplumsal muhalefeti, ƶzellikle de genƧliÄi “ıslah” etmek amacıyla dine nasıl sarıldıklarını, “TĆ¼rk-Ä°slĆ¢m Sentezi”ni nasıl devletin resmi gƶrĆ¼ÅĆ¼ kıldıklarını, ya da 90’lı yılların KĆ¼rt hareketini bastırmada dinden nasıl yararlanıldıÄını anımsamak yetecektir!)
AKP TĆ¼rkiyesi’nde Durum
T.C. “LaikliÄi” postmodernizmin akademia’da baÅatlık kazandıÄı, kimlik eksenli tartıÅmaların gĆ¼ndemi tĆ¼mĆ¼yle iÅgal ettiÄi 1990’lı yıllarda apansız entelektĆ¼el eleÅtirinin hedef tahtasına yerleÅtirildi. Liberalleri, postmodernleri, siyasal Ä°slĆ¢mcıları infaz mangasında birleÅtiren bu furyada “Kemalist (ya da ‘vesayetƧi’) Laiklik” “tepeden inmeci”, radikal”, “jakoben”, “aÅırı katı” vb. olmakla eleÅtiriliyor, yerine daha “ılımlı”, Anglosakson (daha doÄru bir deyimle “ABD tipi” sekĆ¼larizm modeli ƶneriliyordu. Bu yıllarda “post-sekĆ¼ler” Batı dĆ¼nyasında da “TĆ¼rkiye vak’ası” ameliyat masasına yatırılıyor, TĆ¼rkiye LaikliÄi’ni irdeleyen makale, kitap, konferans ve panellerde Ć¼lkenin daha “ılımlı” bir modele geƧmesi ƶneriliyordu.[27]
Åƶyle sƶylenebilir: Uluslararası arenada “postsekĆ¼ler” rĆ¼zgarlar esiyor, sekĆ¼larizmin ƶzellikle Fransız modeliyle iliÅkilendirilen ƶrnekler topa tutuluyor, buna karÅılık “gevÅek” ve son yıllarda Evanjelizmin yƶnetim kademeleri Ć¼zerinde etkisini artan ƶlĆ§Ć¼lerde hissettirdiÄi ABD’nin giderek gevÅeyen “light” sekĆ¼larizm modeli gƶklere Ƨıkartılıyordu.[28]
Bu, postsekĆ¼ler rĆ¼zgĆ¢rlarla yelkenlerini ÅiÅiren kƶktendinciler, bu ‘trend’den yararlanmazlık etmediler. Liberal, postmodernist ve Ä°slĆ¢mcı entelijensiya kolkola, AKP “sekĆ¼larizmi”nin yolunu dƶÅemeye koyulmuÅtu.
2002 seƧimleriyle iktidara gelen ve bir daha da gitmeyen AKP’nin “laikliÄi”ni (ya da “sekĆ¼larizmi”ni…) tarife gerek var mı? TĆ¼rkiye’de ”TutturmuÅlar laiklik elden gidiyor, laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu! Sen bunun ƶnĆ¼ne geƧemezsin ki. (…) Bu Ć¼lkenin yĆ¼zde 99’u MĆ¼slĆ¼man. Hem laik, hem MĆ¼slĆ¼man olunmaz. Ya MĆ¼slĆ¼man olacaksın, ya laik. (…) Ben MĆ¼slĆ¼manım diyenin tekrar yanına gelip bir de aynı zamanda da laikim demesi mĆ¼mkĆ¼n deÄil. Niye? ĆĆ¼nkĆ¼ MĆ¼slĆ¼manın yaratıcısı olan Allah kesin hĆ¢kimiyet sahibidir. Egemenlik kayıtsız Åartsız milletindir. Bak yalan koskoca bir yalan” (1994)[29] ya da “Ben Ä°stanbul’un imamıyım”dan (Belediye baÅkanlıÄı dƶnemi, 8 Ocak 1995) “Ben Recep Tayyip ErdoÄan olarak MĆ¼slĆ¼manım ama laik deÄilim. Fakat laik bir Ć¼lkenin baÅbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ vardır. (…) laiklik din dĆ¼ÅmanlıÄı deÄildir. Laiklikten korkmayın,” (EylĆ¼l 2011, Mısır)’a, oradan da “Faizleri dĆ¼ÅĆ¼rĆ¼yormuÅuz! Benden baÅka bir Åey beklemeyin. Bir MĆ¼slĆ¼man olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceÄiz. Onu yapmaya devam edeceÄiz. HĆ¼kĆ¼m bu!” (Aralık 2021) na… salınan bir BaÅkanın yƶnetiminde, TĆ¼rkiye Laiklik ya da SekĆ¼larizm’den hepten uzaklaÅmıÅtır.
ErdoÄan’ın lafları bir yana, AKP’nin iktidarda olduÄu 21 yıl boyunca Ć¼lke, baÅta bir Ƨok bakanlıÄı katlayan bĆ¼tƧesi, 2023 itibariyle sayısı 211 bini aÅan personeli, boÅanmaların ƶnlenmesinden trafiÄin dĆ¼zenlenmesine, mahkĆ»mların infazını etkileyecek “iyi hĆ¢l” tespitinden faiz politikalarına, okul kıran ƶÄrencilerden kadınların giyim kuÅamına, her konuya mĆ¼dahale etmesine olanak saÄlayan yetki alanıyla dev bir fetva merciine dƶnĆ¼ÅtĆ¼. Bakanlıklar cemaatler arasında bƶlĆ¼ÅĆ¼lĆ¼rken, ƧeÅitli teÅvik, kayırma ve ihale oyunlarıyla Ä°slĆ¢mi sermaye pastadaki payını bĆ¼yĆ¼k bir hızla arttırdı. Personel atamalarında imam-hatipli olmayan, filanca cemaate mensup olmayan, parti teÅkilatlarından referans getiremeyen ya da en azından mĆ¼lakatta dini bilgileri zayıf olanlar elenirken, memurlar amirlerinin gƶzĆ¼ne girmek iƧin Cuma gĆ¼nleri camileri doldurmaya ƶzen gƶsterir oldu. Mahalle baskısı, partililerin sokakta ve sosyal medyada “ahlĆ¢k polisi” gibi davranması, iƧki kullanımına getirilen kısıtlamalar, “halkın kutsal deÄerlerine hakaret” suƧlamasıyla aƧılan davaların bir terbiye aracı olarak kullanılması, vb. vb… Yalnız devleti deÄil, toplumsal dokuyu da Ä°slĆ¢mileÅtirme niyetini aƧıÄa Ƨıkarmakta…
Soru Åu: AKP bunları nasıl yapabildi?
Bu sorunun yanıtı kısmen, Cumhuriyet rejimi boyunca zigzaglarla sĆ¼rdĆ¼rĆ¼legelen “laiklik” politikalarında yatıyor. TĆ¼rkiye’de iktidar sahipleri nev’i Åahsına mĆ¼nhasır laiklik yorumları aracılıÄıyla dini, ama aynı zamanda toplumu denetim altında tutmaya Ƨabalarken, laikliÄin (ya da “modernite”nin hiƧbir gereÄinin: ƶzgĆ¼rlĆ¼k(ler), kadın-erkek eÅitliÄi, iÅƧi hakları, demokratik katılım vb.) topluma/tabana yayılmasına olanak vermemiÅ, iktidarı sĆ¼rekli olarak ve ellerinden geldiÄince temerkĆ¼z etmeye ƧabalamıÅlardır. TĆ¼rkiye’nin iƧinden Ƨıkmayı baÅaramadıÄı 12 EylĆ¼l rejimi bu yolda zirveyi oluÅturur: her tĆ¼rlĆ¼ demokratikleÅme, katılım giriÅimini tank paletleri altında ezip geƧen askeri rejim, ABD’nin ‘YeÅil KuÅak’ politikasının da saÄladıÄı ortamla, Ä°slĆ¢m dinini (ve tabii onun SĆ¼nnĆ® yorumunu) toplum Ć¼zerindeki denetimini pekiÅtirmek Ć¼zere bolca kullanırken (Kenan Evren’in Kur’anlı, namazlı, ayetli konuÅmaları o gĆ¼nleri yaÅayanların belleklerindedir. Darbe yıllarında din dersleri zorunlu hĆ¢le getirilmiÅ, Kur’an kursları hızla yayılmıÅ, tarikat ve cemaatlerin devlete nĆ¼fuzları hız kazanmıÅtır…) bir yandan da din Ć¼zerindeki denetimini yitirmemek iƧin “kontrol dıÅı” unsurlar Ć¼zerinde baskı uygular. (MSP’nin Konya’da gerƧekleÅtirdiÄi KudĆ¼s Mitingi’nin darbenin gerekƧeleri arasında sayılması, partiye yƶnelik kovuÅturmalar…) Diyanet’in etki alanı 12 EylĆ¼l rejimiyle birlikte hızla geniÅler, yetkileri arttırılır. Toplum devletin tekelindeki bir mekanizma aracılıÄıyla “Ä°slĆ¢mileÅtirilmekte”, ancak aynı sĆ¼reƧ iƧerisinde cemaat ve tarikatlar devlet mekanizması iƧine hızla “sızmakta”dır.
AKP 2002’de iktidara geldiÄinde (“rejim gĆ¼Ć§leri” tarafından iÅlevsel bulunan Fethullah GĆ¼len cemaati baÅta olmak Ć¼zere) cemaatler tarafından istila edilmiÅ bir devlet mekanizması ve din konusunda diledikleri tasarrufta bulunabilecekleri iÅlerlikte bir Diyanet ƶrgĆ¼tlenmesini hazır bulacaktı. AÅırı merkezileÅmiÅ bir iktidar yapılanması el deÄiÅtirip Kemalizm’in Ć¼Ć§ sacayaÄı, TSK, Yargı ve YĆ¼ksekƶÄretim de kendini Kemalist laiklik anlayıÅıyla baÄlı saymayan bir rƶvanÅ hareketinin eline geƧtiÄinde, bu hareketin yapması gereken tek Åey, sistemi olduÄu gibi, ancak bu kez kendi ideolojisi (burada, Ä°slĆ¢mcılık) uyarınca sĆ¼rdĆ¼rmektir. AKP tam da bunu yapmıÅtır.
Bu iÅin bu denli kolay olmasının bir baÅka (ve baÄlantılı) nedeni ise, Ć¼lkede “vesayet rejimi”ne yƶnelik birikmiÅ tepkinin toplumun duyarlı kesimlerini dumura uÄratmıÅlıÄıdır. 2000’lerin baÅlarında “demokratikleÅme”, “vesayet rejiminden kurtulma”, “AB’ye girme” sƶylemleri, “ancien rĆ©gime”i kendilerine yƶnelik bir sopa olarak deneyimleyen savaÅ yorgunu KĆ¼rtlerin, art arda gelen ve katillerin her seferinde cezasız kaldıÄı katliamların tĆ¼kettiÄi AlevĆ®lerin, ƶrgĆ¼tsĆ¼zleÅtirilmiÅ, taÅeronlaÅtırılmıŠiÅƧilerin, iƧeride 12 EylĆ¼l rejimini, dıÅarıda sosyalist sistemin daÄılmasını yaÅamıŠdevrimcilerin kulaÄına hoÅ gelmiÅti. ĆstĆ¼ne Ć¼stlĆ¼k “sınıf”ı terk etmiÅ postmodern ve/ veya liberal intelligentsia, o gĆ¼ne dek kabullenilen tĆ¼m kavramları topa tutmakta aÄız ve elbirliÄi etmiÅti. O gĆ¼nlerde AKP’nin (Reisi aÄzından geƧinmeye hiƧ de gƶnlĆ¼ olmadıÄını her vesileyle ilan ettiÄi) “laiklik” iƧin bir tehdit olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼nmek, bu konuda kaygılanmak “Vesayet rejimi”nin yancısı, “darbeci” vb. ilan edilmek iƧin yeterli nedendi. Kemalist laiklik zaten “Jakoben”di,”tepeden inmeci”ydi, terk edilerek yerine ABD tipi,”ƶzgĆ¼rlĆ¼kĆ§Ć¼” bir sekĆ¼larizme geƧilmeliydi…
SonuƧ, ortada…
Laiklik… Ama Nasıl?
AKP iktidarının laiklik karÅıtı uygulamaları, siyasal Ä°slĆ¢mcı kadroların devlet kademelerine her geƧen gĆ¼n daha fazla nĆ¼fuz ediyor oluÅu, eÄitim baÅta olmak Ć¼zere toplumsal yaÅamın bĆ¼tĆ¼n alanlarını dinsel referanslarla yeniden biƧimlendirme Ƨabaları, iktidar partisi desteÄindeki Ä°slĆ¢mi sermayenin baÅat pozisyona gelmiÅ olması (TĆ¼rkiye’de siyasal Ä°slĆ¢m, aÄırlıklı olarak Ä°ran’da olduÄu Ć¼zere “bazaar” esnafına deÄil, neoliberal kapitalizm koÅullarında oyunun kurallarını kavramıÅ, gƶzĆ¼kara bir sermaye kesimine, Anadolu Kaplanları’na dayanıyor) vb. koÅullar, bu coÄrafyanın sosyalistlerini Laiklik Ć¼zerine yeniden dĆ¼ÅĆ¼nmeye ƧaÄırıyor.
Bir uƧta “TĆ¼rkiye laiktir, laik kalacak!” sloganının terennĆ¼m eden, diÄer uƧta “yeryĆ¼zĆ¼ sofraları” kuran bir “eleÅtirelliÄin” nafile olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼nenlerdenim. “Kemalist laiklik” de, “Amerikan-tipi sekĆ¼lerlik de coÄrafyamızda aƧmazlara mahkĆ»mdur. Sosyalistlerin, devrimcilerin yƶnetimde, iÅƧi sınıfının, emekƧilerin iktidarda olduÄu bir Ć¼lke, laik olacaktır elbette, ama bu, Cumhuriyet laikliÄinden farklı olmalı.
ĆrneÄin, dini kontrol etmek Ć¼zere ve toplumda tek tip bir dindarlıÄı yaygınlaÅtırmak iƧin dinsel iÅlevleri uhdesinde toplayan Diyanet Ä°Åleri BaÅkanlıÄı benzeri bir kurumun olmadıÄı bir laiklik…
Dinsel grupların kendi inanƧ ve ibadetlerinin gereklerini yasalarda belirtilen Åekilde kendi olanaklarıyla karÅıladıkları, hiƧbir dinsel kurum ya da oluÅumun kamu kaynaklarından finanse edilmediÄi bir laiklik…
Okullarında hiƧbir ayırım gƶzetilmeksizin, tĆ¼m Ƨocuk ve genƧler iƧin zorunlu, tĆ¼mĆ¼yle laik, bilimsel bir mĆ¼fredatın izlendiÄi, din(ler)in, herhangi birine ayrıcalık tanınmaksızın, toplumsal gƶrĆ¼ngĆ¼ler olarak ancak beÅeri-sosyal bilimler kapsamında (felsefe, dinler tarihi, din sosyolojisi, din antropolojisi vb.) ele alınacaÄı bir eÄitim sistemini hayata geƧiren bir laiklik…
KiÅilerin inanƧ ve ibadet ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini herhangi bir kısıtlamayla karÅılaÅmaksızın yaÅadıkları, cemaatlerin kendilerini kaydettirme koÅuluyla serbestƧe faaliyet gƶsterebildiÄi, ancak kendi inanƧlarını baÅkalarına dayatma, kendi Ć¼yeleri --dĆ¢hil kimseyi dinin gereklerini uymaya zorlama hakkına sahip olmadıkları, faaliyetlerini Åeffaf bir biƧimde sĆ¼rdĆ¼rmelerinin norm hĆ¢line getirildiÄi, baÅta Ƨocuklar olmak Ć¼zere dinsel gerekƧelerle baskı kuramadıkları bir laiklik…
Devletin tĆ¼m dinsel inanƧlara ve inanƧsızlıÄa eÅit mesafede durduÄu, ƧoÄunluk-azınlık dini gibi bir ayırım yapmadıÄı, dine kamusal (ahlĆ¢ki, dĆ¼zenleyici, denetleyici vb.) hiƧbir anlam atfetmediÄi, ancak birey ve cemaatler arasında yaÅanabilecek sorunlarda hakemlik ettiÄi, tĆ¼m yurttaÅlarına doÄum, evlilik, cenaze gibi geƧiÅ momentlerinde uygulanacak din-dıÅı, nƶtr iÅlemleri saÄlayacak, dileyenlerin bu geƧiÅ momentlerinde inanƧlarının gereklerini de ifa edebilecekleri bir laiklik…
Kamusal alanın dinsel etkilerden tĆ¼mĆ¼yle arındırıldıÄı, kamu gƶrevlilerinin istihdam ve terfi sĆ¼reƧlerinde yalnızca liyakatın gƶz ƶnĆ¼nde bulundurulduÄu, ama hiƧbir kamu gƶrevlisinin dinsel gerekƧelerle yĆ¼kĆ¼mlĆ¼ olduÄu hizmeti gƶrmekten baÄıÅık tutulamayacaÄı bir laiklik…
Ä°nsanın genetik ve kĆ¼ltĆ¼rel ƧeÅitliliÄini bir zenginlik kaynaÄı olarak gƶren, dinsel gruplar/ kĆ¼ltĆ¼rler arasındaki temasları teÅvik eden bir laiklik…
Ve nihayet, kiÅilere dinsel bilgi, yetke, karizma, soy kĆ¼tĆ¼ÄĆ¼ ya da baÅka bir avantajla dindar bireyleri sƶmĆ¼rme, cezalandırma, onlar Ć¼zerinde tahakkĆ¼m kurma, kısacası sosyalizmin temelini oluÅturan eÅitlik ve paylaÅımcılık ilkesini ihlĆ¢l etme yetkisi tanımayan bir laiklik…
“PostsekĆ¼ler” ƧaÄda, dinin geri dƶnĆ¼ÅĆ¼ toplumlara acı deneyimler yaÅattı. Ä°Å baÅına geƧen kƶktendinci demagoglar (Bolsonaro, Trump, Modi, Orban ve ÅĆ¼rekĆ¢sı) Ć¼lkelerinin rejimlerini belki “teokrasi”ye dƶnĆ¼ÅtĆ¼r(e)mediler, ama baÄnazlıÄı bir toplumsal deÄere dƶnĆ¼ÅtĆ¼rerek kadınları, etnik-dinsel azınlıkları, gƶƧmenleri, LGBTI + bireyleri, yoksulları yıÄınların hedef tahtasına yerleÅtirip eÅitsizlikleri, sƶmĆ¼rĆ¼ ve tahakkĆ¼mĆ¼, yolsuzluklara belenmiÅ yƶnetimlerini meÅrulaÅtırmanın aracı kılabildiler.
LaikliÄe, ama ƧerƧevesini yukarıda Ƨizmeye ƧalıÅtıÄım tarzda “toplumsallaÅtırılmıŔ bir laikliÄe bu nedenle fazlasıyla ihtiyacımız var.
11 Aralık 2023 14:19:23, İstanbul
N O T L A R
[*] 6 Ocak 2024’de KaldıraƧ okurlarına dĆ¼zenlenen seminer sunumu.
[1] Gilles Kepel, The Revenge od God. The Resurgence of Islam, Christianity and Judaism in the Modern World. Penn State University Press, 1994.
[2] Yalnızca AKP iktidarının hemen ƶncesi ve ilk yıllarında TĆ¼rkiye’nin entelektĆ¼el iklimini kaplayan Kemalizm eleÅtirilerinin ana gƶvdesini laikliÄe yƶnelik eleÅtirilerin oluÅturduÄu ve dinin kamusal yaÅamda boy gƶstermesine tolere eden “Anglosakson tipi” daha ılımlı bir sekĆ¼larizm modeline yƶnelinmesi gerektiÄine deÄgin, AKP ideologlarının da sahip ƧıktıÄı tartıÅmaları hatırlamak, yetecektir.
[3] Jacques Berlinerblau, Secularism, The Basics, Routledge, 2022, s. 1.
[4] Berlinerblau, agy. ss. 21-22.
[5] Nikki R. Keddie, “Secularism and its Discontents”, Daedalus, Yaz 2003, s. 14.
[6] Berlinerblau, a.y. s. 94.
[7] ĆrneÄin, Andrew Copson, Secularism, A Very Short Introduction (Oxford University Press, 2019)’da Montesquieu, Voltaire, David Hume, Adam Smith, Denis Diderot, Baron d’Holbach’ı katar “sekĆ¼ler dĆ¼ÅĆ¼ncenin oluÅmasına katkıda bulunanlar” listesine…
[8] Sibel Ćzbudun, “Yoksulların BaÅkaldırısı ve Kadınlar”, Bedreddin vr BƶrklĆ¼ce, Osmanlı’da Sınıf MĆ¼cadeleleri ve 1416 Ä°htilali. Der.: Sinan Araman, Hasan AteÅ, Erdem Ćevik. Kor Yayınları, 2021, ss. 56-91.
[9] Bkz. Mahjoub, Nadeem (2008). “The Qarmatians (Al-Qaramita)”, http://middleeastpanorama.blogspot.com/2014/03/the-qarmatians-al-qaramita.html
[10] Bu, yersiz bir akademik titizlik deÄil, kiÅiyi –son yıllarda yayınlanan kamuoyu araÅtırmalarında sıkƧa rastlanan “TĆ¼rkiye’de dindarlık azalıyor, ibadetleri yerine getirenlerin oranında dĆ¼ÅĆ¼Å var, kadın-erkek eÅitliÄi daha fazla kabul gƶrĆ¼yor, LGBTI bireylere tepki oranı dĆ¼ÅĆ¼yor, vb. o halde TĆ¼rkiye’de sekĆ¼larizm hakim” yollu yargılardan koruyan temel bir ayırım. (Bir ƶrnek iƧin bkz. Volkan Ertit, “God Ä°s Dying in Turkey as Well: Application of Secularization Theory to a Non-Christian Society”, Open Theology, 2018, 4: 192-211.) Bir Ć¼lke, bir halk duyuÅ, dĆ¼ÅĆ¼nce ve davranıŠolarak sekĆ¼lerleÅirken devlet sekĆ¼larizmden uzaklaÅabilir.
[11] Berlinerblau, a.y. s. 43.
[12] Gemma Betros, “The French Revolution and the Catholic Church”, History Today, sayı 68, Aralık 2010. https://www.historytoday.com/archive/french-revolution-and-catholic-church
[13] Berlinerblau, a.y. s. 69.
[14] Marco Respinti, “Why Secularism is Dangerous: Frencl ‘LaicitĆ©’ as a Source of Major Injustice”, https://bitterwinter.org/why-secularism-is-dangerous-2-french-laicite-as-a-source-of-major-injustice/
[15] Jefferson baÅkanlıÄından ƶnce, 1777’de Virginia eyaleti Dinsel ĆzgĆ¼rlĆ¼kler Bildirgesi’ni kaleme almıÅtı.
[16] Bkz. Copson, s. 136.
[17] Jeremy Rodell, “What do secularists mean by ‘secularism’?” 9 Ocak 20189. https://blogs.lse.ac.uk/religionglobalsociety/2019/01/what-do-secularists-mean-by-secularism/
[18] Bkz. Osman OkumuÅ, “Osmanlı Tarihinde Katledilen ÅeyhĆ¼lislamlar”, Sosyal ve BeÅeri Bilimler Dergisi, c. 5, sayı 1, 2013. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/117370
[19] GĆ¼l Tuba DaÄcı ve Adnan Dal, “Osmanlı’dan GĆ¼nĆ¼mĆ¼ze Din-Devlet ve Laiklik TartıÅmaları”, BarıŠAraÅtırmaları Ve ĆatıÅma ĆƶzĆ¼mleri Dergisi, 2(1), 37-47. https://doi.org/10.16954/bacad.67502
[20] GĆ¼lce Tarhan, “Roots of the Headscarf Debate: Laicism and Secularism in France and Turkey”, Journal of Political Inquiry, IV, 2011.
[21] GĆ¼lce Tarhan, a.y.
[22] Taha Parla ve Andrew Davison, “Secularism and Laicism in Turkey”, Secularisms, Janet R. Jacobsen ve Ann Pelegrini (der.), Duke University Press, 2008, s. 65.
[23] Ä°brahim AÅlamacı, “Din EÄitimi Politika ve Uygulamalarında Ak Parti’nin 15 yılı”, Ak Parti’nin 15 Ak Parti’nin 15 Yılı, Toplum. Ä°smail ĆaÄlar, Ali Aslan (der.). SETA, 2017, ss.184-190.
[24] Vikipedi, “TĆ¼rkiye’de azınlık milletvekilleri listesi” https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_az%C4%B1nl%C4%B1k_milletvekilleri_listesi
[25] Haldun GĆ¼lalp, “Secularism as a Project of Free and Equal Citizenship: Reflections on the Turkish Case”, Frontiers of Sociology, Haziran 2022, doi: 10.3389/fsoc.2022.902734
[26] GĆ¼lalp, a.y.
[27] Tipik bir ƶrnek iƧin bkz. Brett G. Scharffs,”Secularity or Secularism: Two Competing Visions for the Relationship between Religion and theState in the New Turkish Constitution”, Anayasa Hukuku Uluslararası Kongresi’ne sunulan tebliÄ,International Congress on Constitutional Law, Book of Papers, c.3, Anayasa HukukƧular DerneÄi, Ä°stanbul KĆ¼ltĆ¼r Ćniversitesi Yayınları, 2013, Ä°ngilizce ve TĆ¼rkƧe versiyonlar, ss. 362-403.
[28] ABD’de Amerikan SekĆ¼ler BirliÄi ve ĆzgĆ¼r DĆ¼ÅĆ¼nce Federasyonu, ABD sekĆ¼larizmini “Kilise ile Devlet”in ayrılmamıŠolmasıyla eleÅtiriyor ve Åu talepleri ƶne sĆ¼rĆ¼yor: 1. Kiliseler ve diÄer mĆ¼lklerin vergiden muaf tutulmaması; 2. Kongre, eyalet yasama organları, ordu, donanma, cezaevleri, akıl hastaneleri ve kamu tarafından finanse edilen tĆ¼m kurumlardaki papazların gƶrevlerine son verilmesi, ulusal, eyalet ve belediye yƶnetimlerinde verilen dinsel hizmetlerin durdurulması; 3. Kamu kaynaklarının tarikat karakterli her tĆ¼rlĆ¼ eÄitim ve hayır kurumuna kullandırılmasına son verilmesi; 4. Kamu okullarında dinsel amaƧlı Ä°ncil kullanımına son verilmesi; 5. ABD baÅkanı ve eyalet valilerinin dinsel festival, perhiz, dua ve ÅĆ¼kran gĆ¼nleri ayinlerinde varlık gƶstermesinin son bulması; 6. Mahkeme ve diÄer devlet kurumlarında teolojik yemin uygulaması laÄvedilmesi; 7. Pazar ya da Åebat ayinlerine iliÅkin her tĆ¼rlĆ¼ dinsel ve teolojik dogmayı dolalylı ya da dolaysız yoldan dayatan tĆ¼m yasalar ilga edilmesi; 8. Hıristiyan ahlakının gĆ¼Ć§lendirilmesini ƶngƶren tĆ¼m yasalar ilga edilmesi; tĆ¼m yasaların doÄal ahlak, eÅit haklar vetarafsız adalet gerekleriyle uyumlu kılınması; 9. ABD ve eyalet anayasaları uyarınca ne Hıristiyanlık ne de baÅka bir dine herhangi bir ayrıcalık ya da avantaj tanınmaması, siyasal sistemin bĆ¼tĆ¼nĆ¼nĆ¼n salt sekĆ¼ler temelde yĆ¼rĆ¼tĆ¼lmeli ve yƶnetilmesi. (New Advent, Catholic Encyclopedia, “Secularism” maddesi, https://www.newadvent.org/cathen/13676a.htm)
[29] Tarihunutmaz.org, https://www.youtube.com/watch?v=zJC-nUV4WrQ
Yorum Ekle