$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

LAÄ°KLÄ°Kā€¦ AMA NASIL?[*]

  ā€œTanrıā€™yı toplumun merkezinden uzaklaştırmaya Ƨalışan sekĆ¼ler gĆ¼ndemli kĆ¼resel bir Ƨaba da var. Tanrı bir kez merkezden uzaklaştırılırsa, ...



 

ā€œTanrıā€™yı toplumun merkezinden uzaklaştırmaya Ƨalışan sekĆ¼ler gĆ¼ndemli

kĆ¼resel bir Ƨaba da var. Tanrı bir kez merkezden uzaklaştırılırsa,

insanlar kendi efendileri hĆ¢line gelirā€¦ SekĆ¼larizme karşı direnmeliyiz.ā€

(Ugandalı pastƶr Julius Rwotlonyo, 2020)

 

20. yĆ¼zyılın son onyılları, Batı dĆ¼ÅŸĆ¼ncesi iƧin deyim yerindeyse derin ā€œdĆ¼ÅŸkırıklıklarıā€ Ƨağı oldu. ā€œModernizmā€ kendisine atfedilen sonuƧları vermemiş; ā€œilerlemeā€ vaadleri dĆ¼nyayı iki kez devasa Ƨaplı savaşa sĆ¼rĆ¼klenmekten alakoyamamış; ā€œakılcılıkā€ başta Holokost olmak Ć¼zere bir dizi soykırımın gƶlgesinde paramparƧa olmuş; insanların yaşam kalitesini yĆ¼kselteceği varsayılan teknoloji, insan faaliyetinin yaşam boyu bir vidayı sıkıştırmaya indirgendiği bir yabancılaşmaya ya da milyonlarca kişiyi bir anda yok edebilecek dehşetli bir savaş aygıtına malzeme olmuştu.

ā€œDĆ¼ÅŸkırıklığıā€na konu olan bir başka ā€œmodernistā€ tahayyĆ¼l de, bilimsel gelişmenin ilerleyen bir biƧmde ā€œdoğaĆ¼stĆ¼ā€ne bağlanan korku ve kaygıları gidereceği, bunun ise aklın imanı altetmesi, dolayısıyla da dinin en azından kamusal alandan Ƨekilerek bireysel vicdanla ilgili bir konuya indirgenmesine, yani ā€œlaikleşme/ sekĆ¼lerleşmeā€ye yol aƧacağı yƶnĆ¼ndeki iyimser beklentiydi.

Olmadıā€¦ ā€œLaikleşme/ sekĆ¼lerleşmeā€ ya da, daha doğru bir deyişle bunların ulus-devlet politikalarına uygulanması anlamında laisizm/ sekĆ¼larizm yƶnetimde bir ā€œaklileşmeā€ye, barÄ±ÅŸĆ§Ä±lığa, hoşgƶrĆ¼ye vb. yol aƧmadığı gibi, imanı bireysel vicdanın konusu kılmada da başarılı olamadı. Dahası, laisizm/ sekĆ¼larizm politikalarının ā€œdespotik/otokratikā€ uygulamalara yol aƧtığı ve genellikle Batıā€™nın kĆ¼ltĆ¼r emperyalizmiyle ƶzdeşleştirildiği Batı-dışı coğrafyalarda fundamentalist ā€œdirilişā€ 20. YĆ¼zyılın son Ƨeyreğine damgasını vuracaktı. 

Tabii yalnız Batı-dışı coğrafyalarda ve artık bir yorum alışkanlığına dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼ÄŸĆ¼ hĆ¢liyle yalnızca MĆ¼slĆ¼man Ć¼lkelerde değilā€¦ Ä°srailā€™de Likud partisinin yĆ¼kselişi (1977), Vatikanā€™da ā€œfundamentalistā€ bir Papaā€™nın gƶreve seƧilmesi (1978), SSCBā€™yi ā€œYeşil Kuşakā€la kuşatma stratejisi, reel sosyalizmin ƧƶkĆ¼ÅŸĆ¼ sonrası eski sosyalist coğrafyada tırmanışa geƧen dindarlık, neoliberal politikaların varlık temellerini sarstığı Batılı ā€œorta sınıflarā€Ä±n tepkilerine yoksul GĆ¼ney Ć¼lkelerinden Kuzeyā€™e yƶnelen gƶƧlerin de eklenmesiyle yĆ¼kselen Hıristiyan fundamentalizmiā€¦ Gilles Kepelā€™in ā€œTanrıā€™nın Ä°ntikamıā€[1] dediği gƶrĆ¼ngĆ¼ye yol aƧtı. 

Modernite ve SekĆ¼larizm/ Laikliğe yƶnelik ā€œdĆ¼ÅŸkırıklığıā€nın entelektĆ¼el tercĆ¼mesi ise ā€œpostmodernizm/ postsekĆ¼larizmā€ olacaktı. ā€œSuƧluā€yu failde değil de fiilin sonuƧlarında arayan, ā€œAydınlanmaā€, ā€œAkılcılıkā€, ā€œModernizmā€, ā€œLaiklikā€ gibi hayali suƧlular Ć¼retirken bunları şekillendiren ve damgasını vuranın kĆ¼resel(leşen) ve dizginlerinden boşalmış kapitalist ilişkiler, frensiz bir sƶmĆ¼rĆ¼ ve kĆ¢r gĆ¼dĆ¼sĆ¼ olabileceğini aklına getirmeyen, dolayısıyla da asli faili ā€œaklayanā€ bir entelektĆ¼el yanılsamaā€¦ 

ā€œSekĆ¼larizm/laiklikā€e son onyıllarda yƶnelen eleştiri bombardmanı, bƶylelikle yalnızca MĆ¼slĆ¼man-Hıristiyan-Yahudi-Hindu vb. fundamentalizm(ler)den değil, aynı zamanda sol/ liberal/ postmodern entelektĆ¼ellerden de kaynaklanmaktadır. ā€œPost-sekĆ¼ler sƶylemā€e gƶre bir Batı/ Aydınlanma mamĆ»latı olan sekĆ¼larizm/ laiklik, Batılı gĆ¼Ć§lerin ā€œdĆ¼nyayı biƧimlendirmeā€ misyonlarının bir unsuru gƶrevini gƶrmĆ¼ÅŸ, devlet(ler)in dindar yurttaşları bastırmasına yol aƧmış, onların yaşam ve dĆ¼ÅŸĆ¼nce tarzlarını şekillendirme girişimlerini meşrulaştırmış, bƶylelikle kendisine iƧkin ƶzgĆ¼rleş(tir)me vaadinin tam tersi sonuƧlara yol aƧmıştır, vb. vb.

Fundamentalistlerin sekĆ¼larizm/laikliğe yƶnelik saldırılarına entelektĆ¼el payanda teşkil eden[2] ā€œpostsekĆ¼ler sƶylemā€in sihrine kapılmanın, en azından iktidar partisiyle ā€œiltisaklıā€ fundamentalistlerin de itimleriyle dinsel etkilerin gĆ¼ndelik yaşamın her alanına, ƶzellikle de kamusal alana gĆ¼nbegĆ¼n daha fazla nĆ¼fuz ettiği bir Ć¼lkede, bir ā€œaymazlıkā€ olduğu ortaya yeterince Ƨıktı. 

Bu ƧerƧevede ā€œLaiklik/sekĆ¼larizm nedir?ā€, ve ā€œnasıl bir laiklik//sekĆ¼larizm?ā€ sorularına bu coğrafyanın sosyalistleri olarak yanıt aramak bir zorunluluk hĆ¢line geldiā€¦

Dilerseniz ƶnce ā€œLaiklik/sekĆ¼larizm nedir?ā€ sorusuyla başlayalımā€¦ Ɩnce sekĆ¼larizmā€¦

 

SekĆ¼larizm Nedir?

 

ā€œSekĆ¼larizmā€ konusunda temel kitaplardan birinin yazarı Jacques Berlinerblau, terimin anlamı konusunda ortaklaşılmadığı ā€œitirafā€Ä±yla başlıyor sƶzlerine.[3]

Berlinerblau da ā€œsekĆ¼larizmā€™in tanımını Hıristiyanlığın kƶklerine, Romalılara vergi vermenin doğru olup olmadığını soran erken Hıristiyanlara Ä°sa Peygamberā€™in verdiği ā€œSezarā€™a ait olanı Sezarā€™a, Tanrıā€™ya ait olanı Tanrıā€™ya verinā€ (Matta 22: 21; Markus 12: 17) yanıtına dayandırıyor. Bu sƶzlerin Hıristiyan dĆ¼ÅŸĆ¼ncesine iki bin yılı aşkın sĆ¼redir damgasını vuran bir ikiliğe (HĆ¼kĆ¼mdarın alanı ile Tanrıā€™nın alanı) işaret ettiğini vurgulayan Berlinerblau, bu ikiliğin, Hıristiyanlığın hĆ¢kim din olarak neredeyse tĆ¼m Avrupaā€™ya yayıldığı Aziz Augustinusā€™un Ƨağında, bizzat Augustinus tarafından yeniden yoruma tabi tutulduğuna işaret etmekte. Bu kez, ayırım Augustinusā€™un Saeculum adını verdiği, mĆ¼min-gĆ¼nahkĆ¢r tĆ¼m hıristiyanların (Ademā€™in sĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼) şu dĆ¼ÅŸkĆ¼n dĆ¼nyada Ä°sa Peygamberā€™in dƶnĆ¼ÅŸĆ¼ne dek geƧirmek zorunda olduğu zaman dilimi iƧerisinde, erdemli ve dindar gerƧek Hıristiyanların yaşadığı, Tanrısal alemin yeryĆ¼zĆ¼ndeki izdĆ¼ÅŸĆ¼mĆ¼ olan ā€œTanrı Kentiā€ ile gĆ¼nah, kƶtĆ¼lĆ¼k, inanƧsızlık ve bencillikle yĆ¼klĆ¼, yƶnetici yetkelerin Ć¼lkesi ā€œÄ°nsan Kentiā€ arasına yerleştirilmiştir. ā€œÄ°nsan Kentiā€nin yƶneticilerinden beklenen, alanlarını Hıristiyanlık iman ve erdemine uygun yƶnetmeleridir. Bir başka deyişle krallar, prensler Papaā€™nın yolundan sapmamalıdır[4]ā€¦ 

GƶrĆ¼lebileceği Ć¼zere, din ile devlet arasında, iman/ibadet ya da genel olarak uhreviyat ile gĆ¼ndelik/dĆ¼nyevi işlerin yƶnetilmesi arasında, ne Hıristiyanlığın ne de Ä°slĆ¢mā€™Ä±n kaƧınabileceği bir ayırım, ā€œkitaplıā€ dinlerin kurumsallaşmasından itibaren vardır ve dinler neredeyse başından itibaren bu ayırımla baş etmek durumunda kalmıştır. Din ā€œuhrevi olanā€la ilintilendirildiği ƶlĆ§Ć¼de (Ä°slĆ¢mā€™da şerā€™i ve ƶrfi hukuk ayırımıyla ƧƶzĆ¼mlenmeye Ƨalışılan) bu ayırım, ruhban olsun-olmasın tĆ¼m yƶneticilerin ayağına takılacaktır. İşte sekĆ¼ler terimi, ikiliğin dĆ¼nyevĆ® ucuna işaret etmektedir. Ya da ā€œeski Fransızcaā€™daki seculer (ki bu da Latince saecularis teriminden tĆ¼remiştir) teriminden Orta Ä°ngilizceā€™ye aktarılan ā€˜secularā€™ sƶzcĆ¼ÄŸĆ¼ başlangıƧta bir manastır tarikatının dinsel kurallarıyla bağlı olmayan ruhbana işaret ediyordu. Orta Ä°ngilizceā€™de ise Batı Avrupaā€™da tarihsel olarak Roman Katolik Kiliseā€™nin tekelinde olan ilahi-kutsal ya da ā€œuhreviā€ alana karşı ā€˜bu dĆ¼nyaya ait/ dĆ¼nyeviā€™ alana da işaret edebilmektedir. GerƧekten de ā€˜secularā€™a dayalı sƶzcĆ¼klerin kullanımının evrimi, başka şeylerin yanında uzun ve Ƨekişmeli bir tarihi yansıtır; ā€˜sekĆ¼larizmā€™ve militan Latin kardeşi ā€˜laisizmā€™ hĆ¢len ya da bir zamanlar Roma Katolisizmiā€™nin hĆ¼kmettiği Batı Avrupa Ć¼lkelerinde ortaya Ƨıkmıştır. ā€˜SekĆ¼lerā€™ sƶzcĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼n bir dinsel kurum ve değerlerin ulus-devletin dĆ¼nyevi işlerinde rol oynamaması gereğini vurgulayan ā€˜sekĆ¼larizmā€™ doktrinini savunan ā€˜sekĆ¼laristā€™lerle ilişkilendirilmesi ise ancak ondokuzuncu yĆ¼zyılda gerƧekleşir.ā€[5]

SekĆ¼larizm kavramının ā€œBatı (Hıristiyan) dĆ¼nyasıā€nın tarihsel gelişmeleri ƧerƧevesinde biƧimlendiği doğrudur, ama kavramın işaret ettiği sorun, Batı uygarlığını ya da Hıristiyan dĆ¼nyasını aşarak ƶzgĆ¼l bir insan topluluğuna bir ā€œnizamā€ verme iddiasındaki tĆ¼m inanƧ sistemlerine taalluk eder. Ä°nanƧ sisteminin bağlandığı doğaĆ¼stĆ¼ alan ile bu alan tĆ¼m insan ve toplum yaşamını kapsayamayacağına ve ilerleyen zamanın kƶken Ć¶ÄŸretide karşılığı olmayan yeni soru(n)lar Ƨıkartacağına gƶre, iman etmeleri beklenen insanların ā€œimanā€ sınırları dışında kalan (ā€œdĆ¼nyeviā€) yaşamlarının nasıl dĆ¼zenleneceği sorunuā€¦ 19. YĆ¼zyıl sonlarında tanımlanan ā€œSekĆ¼larizmā€, 20. YĆ¼zyıl başlarında neredeyse ā€œevrenselā€ bir model niteliği kazanan ulus-devletlerin bu ā€œsorunā€a getirdikleri yanıt olmuştur.

Kavramını imal eden, 19. YĆ¼zyılda mensubu olduğu ā€œĆ¶zgĆ¼r dĆ¼ÅŸĆ¼ncelilerā€ hareketi iƧin ā€œateistā€, ā€œkĆ¢firā€, ā€œĆ¶zgĆ¼r dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼rā€, ā€œimansızā€ vb. nitelemelerden daha uygun bir isim arayan Ä°ngiliz sendikacı ve gazeteci George Jacob Holyoake (1817-1906) idi. ā€œSekĆ¼larizmā€ Holyoakeā€™a gƶre siyasetten, azınlık dinlerin mensuplarından ya da başka ilkelerdense, kişisel etik ile ilgiliydi. ā€œDinsel değerlere hakaretā€in hapisle cezalandırıldığı bir dƶnemde, Holyoake ve Ƨevresi ā€œdĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ā€nĆ¼ ve bunların ayrılmaz bĆ¼tĆ¼nlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ savunuyordu. Holyoakeā€™a gƶre ā€œdevlet hiƧbir dini yasaklamamalı, hiƧbir dini dayatmamalı, hiƧbir dine maddi destek sağlamamalıā€ydı.[6] Bir başka deyişle, Holyoakeā€™un ā€œsekĆ¼larizmā€i, dine karşı kayıtsızlık, dinsel ilke, kural vb. ile kayıtlanmamış bir yaşamı sĆ¼rdĆ¼rebilme hakkı/olanağıydı. 

Holyoakeā€™un izleyicisi ve muarızı, bir başka Ä°ngiliz ƶzgĆ¼r dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼rĆ¼, militan ateist Charles Bradlaugh (1833-1891) ise ƶncelinin tersine, ā€œsekĆ¼larizmā€in ancak ateizm olabileceğini ƶne sĆ¼rmekteydi.

Her ne kadar kavramı formĆ¼le edenler Holyoake ve Bradlaugh olsa da, ā€œsekĆ¼lerā€lik dĆ¼ÅŸĆ¼ncesi Batı dĆ¼nyasında uzun ve Ƨekişmeli bir tarihsel sĆ¼reƧ iƧerisinde biƧimlenmiştir. Berlinerblau bu meyanda Papaā€™nın plenitudo potestatisā€™ine (mutlak iktidar) itiraz eden Fransız kralı GĆ¼zel Philippeā€™i (1268-1314), Romalı piskoposların ā€œsapkın yƶnetme arzularınıā€ topa tutan Padualı Marsiliusā€™u (yakl. 1275-1342), Papaā€™yı ā€œkirli ellerini başkalarına ait olana uzatā€makla eleştiren Ockhamā€™lı Williamā€™Ä±, yolsuzluğa, aƧgƶzlĆ¼lĆ¼ÄŸe boğulmuş (Katolik) Kiliseā€™ye karşı sekĆ¼ler prenslerin yƶnetimini evla gƶren Martin Lutherā€™i (1483-1546), yĆ¼z yıllık din savaşlarından harap olmuş Avrupaā€™da ā€œhoşgƶrĆ¼ā€ ilkesini savunan ve bunun ancak din ile yƶnetimin ayrılması ile sağlanabileceğini savunan Aydınlanma filozofu John Lockeā€™u (1632-1704), Lockeā€™un ilkelerini ABD Anayasasıā€™na geƧirmeye Ƨalışan iki ā€œKurucu Babaā€, James Madison (1751-1836) ile Thomas Jeffersonā€™u (1743-1426) sayar. Başkaları başka isimleri de ekler.[7] Ancak sekĆ¼ler dĆ¼ÅŸĆ¼ncenin tarihine ilişkin neredeyse tĆ¼m anlatıların ortak ihmali, OrtaƧağ boyunca hem Ä°slĆ¢m hem de Hıristiyan dĆ¼nyasında patlak veren alt sınıf ā€œrafızi/heterodoksā€ ayaklanmalarının bu alandaki yabana atılamayacak katkısıdır. 

Gerek Ä°slĆ¢m gerekse Hıristiyan coğrafyasında kƶylĆ¼ler, serfler, kƶleler, kent yoksulları tĆ¼m bir ortaƧağ boyunca dinin egemenlerin elinde bir tahakkĆ¼m ve (ƶzellikle Hıristiyan dĆ¼nyada Kiliseā€™nin) muazzam servetleri kontrol eden bir sƶmĆ¼rĆ¼ aygıtına dƶnĆ¼ÅŸmesine şiddetle karşı Ƨıkar, bu yolda imparatorlukların gĆ¼Ć§lĆ¼kle bastırdığı ayaklanmalar Ƨıkartırken bunların bir kısmı, kendi ā€œsekĆ¼lerā€ komĆ¼nlerini oluşturmuştır.[8] (Ɩrneğin 10. YĆ¼zyılda Bahreynā€™de sekĆ¼ler bir cumhuriyet kuran Karmatiler[9]ā€¦)

Bu uzun bir tarihsel kesite ve geniş bir coğrafyaya yayılan sekĆ¼larizm kavramının ve ondan farklı, ancak onunla bağlantılı olan sekĆ¼ler, sekĆ¼lerleşme kavramlarının birbirinden oldukƧa farklı anlamlar yĆ¼klenmiş olması, doğaldır.

 Hemen belirteyim, benim burada Ć¼zerinde durduğum, bireysel bir tutum ya da toplumsal kĆ¼ltĆ¼rel gƶrĆ¼ngĆ¼lere işaret eden sekĆ¼ler/sekĆ¼lerleşme kavramı değil[10], mĆ¼nhasıran devletin din ve dinsel kurumlar karşısındaki politikalarına/pratiklerine işaret eden sekĆ¼larizm (ya da laisizm/laiklik)dir.

Tanım(lar) konusunda bir uzlaşı sağlanmış olmasa da, sekĆ¼larizm/laikliğin birkaƧ ilkesini saymak, mĆ¼mkĆ¼n. Berlinerblauā€™nun oldukƧa kullanışlı ilkeler sıralamasını izeleyecek olursak;

1. EşitlikƧilik: SekĆ¼ler bir devlet, yurttaşlarının yasalar ƶnĆ¼ndeki eşitliğini varsayar.

2. Din(sel kurumlar) ile Devletin ayrılığı.

3. Devletin (dinsel kurumlar karşısındaki) Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄŸĆ¼.

4. Yƶnetim erkini kısıtlayan iƧsel mekanizmaların varlığı.

5. Vicdan (inanƧ) ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼.

6. Kamu dĆ¼zeninin korunması.

7. Dinsel inanƧ ve pratiklerin Ƨoğulluğunu varsayan ve kabullenen hoşgƶrĆ¼.

8. Ä°nanƧ-eylem ayırımı. (ā€œdevlet size neye inanacağınızı sƶyleyemese de, nasıl davranıp davranamayacağınızı sƶyleyebilir.ā€[11])

9. Tarafsızlık: Devletin iman temelli tĆ¼m topluluklara (ve de inancı olmayanlara) eşit mesafede durması, herhangi bir din ya da inanƧ sistemine diğerleri karşısında herhangi bir ayrıcalık atfetmemesi.

10. Akılcılık: Devletin kendi politikalarını Ƨizerken doğaĆ¼stĆ¼ aƧıklamalar ya da ā€œkutsalā€ sayılan buyrultulardansa akılcılık, bilimsellik ilkelerini rehber edinmesi.

Bu ilkeler, bir arada bir devletin temel yƶneliminin sekĆ¼ler olup olmadığını tayin eder. Kuşkusuz her devletin ne ƶlĆ§Ć¼de ve nasıl ā€œsekĆ¼ler/laikā€ olduğunu belirleyen, bu ilkelerin ƶzgĆ¼l bileşimini biƧimlendiren tarihsel koşulları ve hayata geƧiriliş tarzlarını koşullayan aktĆ¼aliteleridir. Bu ƶzgĆ¼llĆ¼kler ise ele aldığımız konuda karşılaştığımız tanım Ƨoğulluğunu karşımıza Ƨıkartan temel etkendir.

 

SekĆ¼larizmin/Laikliğin BiƧimlenişi: Fransız UsulĆ¼ Laiklik

 

Bir devlet siyaseti olarak ā€œsekĆ¼larizmā€, denilebilir ki bir potansiyel olarak hem Hıristiyan hem de Ä°slĆ¢m dĆ¼nyalarında gƶrĆ¼len, dinsel-dĆ¼nyevi yetkeler arasındaki gerilimlerde mevcuttur. Batı dĆ¼nyasında bu gerilim prens/krallar ile Papa arasındaki Ƨatışmalarda aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkarken, kurumsal bir ruhbanın bulunmadığı Ä°slĆ¢mā€™da sultanların dinsel yetkeleri de ellerinde toplamaları ya da dinsel temsilcileri kendilerine tabi kılmalarıyla ƧƶzĆ¼mlenmiştir. 

Ɩte yandan, yukarıda da belirttiğim gibi, OrtaƧağ boyunca gerek Ä°slĆ¢m, gerekse Hıristiyan dĆ¼nyalarında patlak veren ā€œbaldırıƧıplak ayaklanmalarıā€ dinin, ama daha Ƨok ruhbanın egemen sınıflarla bĆ¼tĆ¼nleşmesinin kƶklĆ¼ bir eleştirisini getirmekle, hiƧbir kurumun dokunulmaz olmadığı fikrine zemin hazırlayacaktır.

Ancak sekĆ¼larizm politikalarının biƧimlenişi, Batı dĆ¼nyasında derin siyasal altĆ¼stlĆ¼klerin yaşandığı 18. yĆ¼zyıla tarihlenmektedir. Bu gelişimin, Ć¼lkelerin ƶzgĆ¼llĆ¼kleri bir yana, Katolik ve Protestan coğrafyalarda benim burada Laiklik ve SekĆ¼larizm olarak adlandıracağım iki farklı modele yol aƧtığı sƶylenebilir. Bu modeller, en tipik hĆ¢lleriyle Fransız laisizmi ve ABD sekĆ¼larizminde tezahĆ¼r ettiğinden, bu iki hattı izlemek, bize daha net bir fikir verecektir.

Fransız Aydınlanmasıā€™na hĆ¼kmeden iki ana dĆ¼ÅŸĆ¼nce, ruhban-karşıtlığı ya da antiklerikalizm ile maddeciliktir. Bu fikirler Aydınlanma filozoflarının yazılarında sık sık su yĆ¼zĆ¼ne Ƨıkar. Dini (ƶzellikle Hıristiyanlığı) akla karşı olmakla, insanlığın mutluluğunu engellemekle ve siyasal zorbalığa zemin hazırlamakla eleştiren, bilgisizlik ve korku zemininde hayat bulduğunu ve zenginlerin, yƶneticilerin Ƨıkarlarını koruduğunu sƶyleyen ā€œmilitan maddeciā€ Baron dā€™Holbachā€™Ä±n gƶrĆ¼ÅŸleri, Aydınlanma filozoflarının belki fazlaca vurgulanmış genel kanaatlerini ƶzetlemektedir.

Fransız Aydınlanmasının ruhban karşıtı fikirleri, 1789 Fransız Ä°htilaliā€™nde en ikircimsiz ifadesini bulacaktır. Kuşkusuz Fransız devriminin radikal antiklerikalizmi, Aydınlanmaā€™nın fikirlerinden Ƨok, Devrim ƶncesinde hĆ¢kim olan Eski Rejimā€™de (Ancien RĆ©gime) Kilise ile soylular arasındaki -halka karşı oluşmuş- sıkı ittifaka dayanır. Kilise elinde toplanan muazzam topraklarda serf ve kƶylĆ¼leri zorla Ƨalıştırıyor, gırtlaklarına dek yolsuzluğa belenmiş ruhban mensupları yoksul halkı soyuyor, alt sınıflar aƧlık ve yoksulluktan kırılırken, soyluların yanısıra yĆ¼ksek ruhban bolluk ve sefahat iƧinde yĆ¼zĆ¼yordu. 

1789 yılında Kiliseā€™nin geliri devasaydı. TĆ¼m Fransaā€™da toprakların yĆ¼zde altısı kilise mĆ¼lkĆ¼ydĆ¼; bu topraklardan elde ettiği gelirin yanısıra, tĆ¼m tarımsal Ć¼retimin yĆ¼zde onuna denk bir aşar vergisi alırken, tĆ¼m gelirleri vergi kapsamı dışındaydı. Mayıs 1789ā€™da Kral XVI. Louisā€™nin Ƨağrısıyla toplanan Etats Generauxā€™nun gĆ¼ndeminde, Ć¼lkenin dƶrt bir tarafından yağan ruhban suiistimallerine ilişkin şikĆ¢yetler yĆ¼klĆ¼ bir kalem oluşturmaktaydı.[12]

Bu nedenledir ki Fransız devrimi patlak verdiğinde, Sarayā€™Ä± olduğu kadar Kiliseā€™yi de hedef aldı. Kilise mĆ¼lklerine el konuldu, ruhban tĆ¼m ayrıcalıklarından soyularak gƶreve başlarken devlete bağlılık yemini etmesi gereken maaşlı devlet memurlarına dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rĆ¼ldĆ¼, yasalar Hıristiyan ahlĆ¢ksal ilkelerinden ve her tĆ¼rlĆ¼ dinsel atıftan arındırıldı, boşanma yasalaştırıldı, doğum, evlilik ve ƶlĆ¼m kayıtlarının tutulması gƶrevi sivil kuruluşlara devredildi, Hıristiyan takvimi lağvedildi. Hatta Hıristiyan inanƧ ve ayinlerini ikame etmek Ć¼zere Akıl KĆ¼ltĆ¼, deist YĆ¼ce Varlık kĆ¼ltĆ¼ gibi kĆ¼ltler tesis edilip bunlara ilişkin ayinler, festivaller dĆ¼zenlense de bu girişim kısa ƶmĆ¼rlĆ¼ olacaktı. Ancak kamusal ibadetler bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de sınırlandırılacak, devlete bağlılık yemini etmeyi reddeden onbinlerce din adamı sĆ¼rgĆ¼ne gƶnderilecek, 2-3 000 kadarı idam edilecek, hatta Napoleon ƶnderliğindeki devrimci hĆ¼kĆ¼met Vatikanā€™Ä± istila ederek papa VI. Piusā€™u tutuklayıp hapsedecekti. Papa tutukluluğu sırasında yaşamını yitirdi.

Fransız Ä°htilaliā€™nin ruhban karşıtı şiddeti Napoleon Bonaparteā€™Ä±n dizginleri ele geƧirmesiyle tedricen sƶnĆ¼mlenecekti. Napoleon Papa VII. Piusā€™la Katolisizmi Fransız halkının Ƨoğunluğunun dini olarak kabul eden bir anlaşma (Concordat) imzaladı (1801), devrim sırasında yitirdiği ayrıcalıkların bir kısmı Kiliseā€™ye iade edildi. Ama hepsi değil. Ä°htilal Devletle Kilise arasındaki dengeyi, tersine dƶndĆ¼rmĆ¼ÅŸtĆ¼, Kilise bundan bƶyle devlete tabi olacaktı. Ruhbanın maaşlı memur statĆ¼sĆ¼ ve bağlılık yemini etme yĆ¼kĆ¼mlĆ¼lĆ¼ÄŸĆ¼ sĆ¼recek, dinsel cemaatler devlete kayıt yaptıracak ve sƶzcĆ¼leri aracılığıyla devlet nezdinde temsil edilecekti. Kilise mĆ¼lklerini sonsuza dek yitirmişti, rahipler ibadethanelerinde dinsel gƶrevlerini ifa etme olanağına yeniden kavuşmuş olsa da, ibadetlerin kamu dĆ¼zenini ihlĆ¢l edip etmediğini denetleme yetkisi, valilere verilmişti. Benzer anlaşmalar Protestan (Lutherci ve Calvinci) (1802) ve Yahudi cemaatiyle (1806) de imzalandı. Devrim Fransası Yahudileri gettolardan Ƨıkartarak inanƧ ve ibadet ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini tanıyan ilk Avrupa Ć¼lkesi olmuştu. Piskoposların atanması, rahiplerin eğitimi ve maaşları, devletin gƶrev alanı olmuştu. Aynı dƶnemde devlet ƶrgĆ¼tĆ¼nde din işleriyle ilgilenecek ƶzel bir birim oluşturuldu. 

Din-devlet ilişkilerinin ā€œlaiklikā€ versiyonu, yani dinin devletin kontrolĆ¼ altına girmesi, bƶylelikle ilk kez Devrim Fransasıā€™nda gerƧekleşecekti.

Ne ki, bu da bir anda olmadı. Napoleonā€™un ardından Kralcılar, muhafazakĆ¢rlar ve geleneksel Katoliklerin oluşturduğu eski Fransa ile liberal Katolikler, sosyalistler, radikal demokratlar, anarşistler, Protestan azınlıklar, Masonlar ve Yahudileri saflarında toplayan CumhuriyetƧiler[13] arasındaki mĆ¼cadele, ƶzellikle okullarda okutulacak mĆ¼fredat, dinsel simgelerin kullanımı, aile hukuku (1792ā€™de yasallaştırılan boşanma 1816ā€™da yasaklanmış, 1884ā€™te ise yeniden yasal hĆ¢le getirilmişti) vb. konularda bĆ¼tĆ¼n şiddetiyle, yĆ¼z yıl kadar sĆ¼recek ve 1905ā€™te laiklerin nihaĆ® zaferini temsil eden ā€œKilise ile Devletin Ayrılması Yasasıā€ ile sonuƧlanacaktı. Yasa inanƧ ve ā€œdĆ¼zeni bozmamasıā€ kaydıyla ibadet ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ tĆ¼m yurttaşlarına tanıyor, devletin herhangi bir dinsel cemaati tanımayacağını, finanse ya da sĆ¼bvanse etmeyeceğini belirtiyordu. Bƶylelikle Napoleon Bonaparteā€™Ä±n Papa VII. Piusā€™la imzaladığı Concordat lağvedilmiş, Katolisizm devletin resmi dini olmaktan Ƨıkartılmış, devletin ruhbanı finanse etme uygulamasına son verilmişti. El konulan kilise malları devletin uhdesinde olmakla, devlet bunların bakım ve onarımını taahhĆ¼t etmekteydi. Dinsel simgelerin kamusal alanda kullanımı yasaktı.

SekĆ¼larizmin Fransaā€™daki bu tikel şekillenişi, terim konusunda bir uzlaşı sağlanmış olmasa da, Laisizm olarak adlandırılır. Bu, olasıdır ki Fransız Ä°htilaliā€™nin tanımlayıcı vasıflarından biri, belki de en ƶnemlisi olan ā€œruhban-karşıtıā€ (anticlerical) niteliğinden kaynaklanmaktadır. Kavramın kƶkenini oluşturan laicus terimi OrtaƧağā€™da ruhban olmayan, yani herhangi bir dinsel gƶrev ya da mevkii olmayan (sıradan) Katolik mĆ¼mini tanımlamaktaydı.[14] Ve Fransız Ä°htilali, ateistlerin, deistlerin, agnostiklerin vb. ā€œdin karşıtıā€ tepkilerinin değil, ā€œlaicusā€ların, ā€œruhban karşıtıā€ tepkilerinin damgasını taşımaktaydı. ā€œLaicusā€, yani ā€œsıradan insanlarā€Ä±n devleti, Kiliseā€™yi denetimi altına almıştı! Bu nedenledir ki, yukarıda Berlinerblauā€™dan aktararak sıraladığım tanımlayıcı ilkeler arasında ā€œDevletin (dinsel kurumlar karşısındaki) Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄŸĆ¼ā€ ilkesi, bir başka deyişle dinin devlete tabi olması hĆ¢li, Fransız laikliğinin ayırt edici ƶzelliğini oluşturur.

 

SekĆ¼larizmin/Laikliğin BiƧimlenişi: ABDā€™nin SekĆ¼larizmi

 

Modern Ƨağda din-(ulus-) devlet ilişkileri (Katolik) Fransaā€™da dinsel kurumların devletin denetimi altına alındığı ā€œlaikā€ yƶnelişi izlerken, Protestan ABDā€™de durum oldukƧa farklıdır.

Kuzey Amerikaā€™nın doğu kıyısındaki Britanyalı yerleşimciler 1776ā€™da yayınladıkları ā€œBağımsızlık Bildirgesiā€yle Britanyaā€™dan ayrıldıklarını ilan ettiler. Yeni cumhuriyetin tĆ¼m eyaletlerince kabul edilen Federal Anayasa, ABDā€™de ā€œherhangi bir kamu gƶrevine atamada dinsel aidiyetin sorgulanmayacağınıā€ hĆ¼kme bağlıyordu. (Oysa Ä°ngiltereā€™de tĆ¼m kamu gƶrevlilerinin Ä°ngiltere Kilisesi mensubu olması zorunluydu.)

Bu Anayasaā€™da 1791ā€™de yapılan değişiklikler, yasama organının bir dinin kurulmasını dĆ¼zenleyen ve din ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ sınırlayan bir yasa yapamayacağını kayda bağlıyordu. Kilise ile devlet birbirinden ayrılmıştı. ABDā€™nin Ć¼Ć§Ć¼ncĆ¼ başkanı Thomas Jeffersonā€™un mimarı olduğu bu dĆ¼zenlemeler[15] devleti her tĆ¼rlĆ¼ dinsel vasıftan ayırırken, yurttaşların inanƧ ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ de gĆ¼vence altına alıyordu. Ɩyle ki ABDā€™nin Trablusā€™daki MĆ¼slĆ¼man hĆ¼kĆ¼metle imzaladığı anlaşmada ā€œABD HĆ¼kĆ¼metiā€™nin hiƧbir şekilde Hıristiyanlık Ć¼zerine temellenmediğiā€ belirtilecekti.[16]

NĆ¼fusun bĆ¼yĆ¼k Ƨoğunluğunun tekil ve hegemonik bir dinsel sistemin (Katolisizm) etkisi altında olduğu Devrim ƶncesi Fransaā€™nın aksine, ABD nĆ¼fusu başta Avrupaā€™daki dinsel kovuşturmalardan kaƧan tarikat ve cemaatler olmak Ć¼zere, dĆ¼nyanın her kĆ¶ÅŸesinden gelen farklı din, mezhep, tarikat ve inanƧ mensuplarından oluşmaktaydı. Bunların bĆ¼yĆ¼k Ƨoğunluğu iƧin sekĆ¼larizm, dinsel tahakkĆ¼mden korunmaktansa, dinini ƶzgĆ¼rce yaşayabilmek anlamına gelmekteydi; yani dinin devletin kontrolĆ¼ altında olmasındansa, vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ā€¦

Ancak ABD Anayasasıā€™nın kendilerine tanıdığı ƶzgĆ¼rlĆ¼klerden bolca yararlanan cemaatler, bu sınırları genişletme konusundaki girişimlerden geri durmayacaklardı. ABD mahkemelerinin tarihi, şu ya da bu cemaatin, ā€œkendiā€ inanƧ sistemlerine tanınan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼n sınırlarının genişletilmesi ya da devletin tarafsızlığının getirdiği Anayasal kısıtlamaların vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼kleriyle Ƨeliştiği savıyla aƧılmış davalarla doludur. 1860ā€™lı yıllardan itibaren ABDā€™nin ā€œHıristiyanā€ bir ulus olduğunun Anayasaā€™ya kaydedilmesi konusunda uğraş veren Ulusal Reform Derneğiā€™nden (bunu gerƧekleştiremeseler de para birimine ā€œTanrıā€™ya gĆ¼veniyoruzā€ yazdırmayı başaracaklardır), dinlerinin bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine cevaz verdiği, bu nedenle bir Ƨokeşliliği yasaklayan yasaların vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ ihlĆ¢l ettiğini savlayan Mormonlara, dinsel ayinlerinde halisĆ¼nojen bitkiler kullanan ve uyuşturucu yasağının kendileri iƧin geƧerli olmamasını savunan yerli cemaatlerine, her gĆ¼n yeni bir dava Ƨıkmaktadır ABD mahkemelerinin karşısınaā€¦

GƶrĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼ Ć¼zere, yukarıda da belirttiğim gibi, sekĆ¼larizm/ laiklik tanım ve uygulamaları hem tarihsel sĆ¼reƧ iƧerisinde, hem de Ć¼lkeden Ć¼lkeye değişiklik gƶsterdiği, vurgu sekĆ¼larizm/ laiklik gƶrĆ¼ngĆ¼sĆ¼nĆ¼ biƧimlendiren ilkelerden kĆ¢h birine, kĆ¢h diğerine yƶneldiği iƧin tanım Ć¼zerinde uzlaşma sağlanamamakta. Ɩrneğin kimi sekĆ¼larizm araştırıcıları, devletin başı aynı zamanda Ä°ngiltere Kilisesiā€™nin de başı olan, Lordlar Kamarasıā€™nda 26 koltuğun piskoposlara tahsis edildiği, Hıristiyanlığın kamusal alanda bolca boy gƶsterdiği, Ƨok sayıda kamu okulunun başta Ä°ngiltere Kilisesi ve Katolik Kilise olmak Ć¼zere (ancak buna MĆ¼slĆ¼man, Yahudi, Sih, Hindu gibi azınlık dinleri de katılmaktadır) dinsel cemaatlerce yƶnetildiği Ä°ngiltereā€™yi ā€œsekĆ¼lerā€ bir Ć¼lke saymamaktadır. (Ɩrneğin Berlinerblau). Ama bazılarına gƶre de, Ä°ngiltere benim bu yazıda ā€œsekĆ¼larizmā€ olarak tanımladığım gƶrĆ¼ngĆ¼nĆ¼n yetkin bir ƶrneğidirā€¦

Yine de konuyla ilgili yazıp Ƨizenlerin tanımları genel hatlarıyla iki model (Fransız-Anglosakson/ ABD) arasında gidip gelir. (Rowan Williams ilkini ā€œprogramatikā€, ikinciyi ise ā€œsĆ¼reƧselā€ sekĆ¼larizm olarak tanımlarken, Charles Taylor da ā€œkapalıā€ ve ā€œaƧıkā€ sekĆ¼larizmlerden sƶz ediyor.[17] Brett G. Scharffs iseā€sekĆ¼lerlikā€ işe ā€œsekĆ¼larizmā€ ayrımını yapıyor.) 

 

TĆ¼rkiyeā€™nin ā€œLaikliğiā€

 

TĆ¼rkiye, sekĆ¼larizm/laikliğe ilişkin literatĆ¼rĆ¼n en ā€œilginƧā€ vakalarından birini oluşturuyor, kuşkusuzā€¦ 

Bu ā€œnevā€™i şahsına mĆ¼nhasırā€ laikliği kavrayabilmek iƧin tarihine bakmak gerek. Osmanlı Ä°mparatorluğu, hiƧ kuşkusuz ki ā€œsekĆ¼lerā€ ya da ā€œlaikā€ olarak tanımlanamaz. Ama ā€œteokratikā€ olarak da tanımlanması mĆ¼mkĆ¼n değil. Osmanlıā€™da aslĆ®, mutlak ve birincil olan, Sultanā€™da tecessĆ¼m eden ā€œdevletā€ti, ā€œdevlet-i Ć¢liyyeā€ ya da ā€œdevlet-i ebed mĆ¼ddetā€ā€¦ Geri kalan herşey, devletin ā€œbekĆ¢sıā€na tabiydi, bu anlamda din gƶrevlileri dĆ¢hil hiƧ kimsenin, hiƧbir mevki ya da merciin dokunulmazlığı yoktu. Sultanın kardeşleri, vezir-i azamlar, komutanlar şeyhĆ¼lislĆ¢mlar[18] dĆ¢hil olmak Ć¼zere her kişi her an ā€œdevlet aklıā€ (?) gereği ā€œhĆ¢l edilmeā€ ya da mevkiinden edilme riskiyle karşı karşıyaydı.

Devletten ƶzerk bir dinsel kurumun bulunmayışı, din adamlarını (ulema) devletin hizmetine koşmaktaydı, ā€œOsmanlıā€™da ƶncelikli olan devlet gerekleridir, din tamamıyla devletin otoritesinin emrinde bir kurumdur,ā€ diyor GĆ¼l Tuba Dağcı ve Adnan Dal.[19] 

Merkezi devletin dinsel Ƨevreler karşısındaki gĆ¼cĆ¼, Tanzimat fermanıyla birlikte, daha da artacaktır. Tanzimat, Osmanlıā€™nın Batılı devletlerin de baskısıyla dinsel alanı da kapsayan bir dizi reformuna sahne oldu; vakıfların devlet denetimi altına alınması, gayrımĆ¼slim uyruklara MĆ¼slĆ¼man utyruklarla eşit haklar tanınması ve kendi anayasaları dĆ¢hil bir Ƨeşit ƶzerklik tanınması, Şerā€™i mahkemelerin yanısıra karma ticari mahkemelerin kurulması ve Batı tipi okulların aƧılması, bu meyanda sayılabilir. 

Ancak Cumhuriyetā€™le birlikte Ƨok daha radikal adımlar atılacaktır. Anımsayalım:

1924: Hilafetin ilgası, Şeriyye ve Evkaf vekĆ¢letlerinin kapatılması.

1924: Dinsel eğitim sisteminin kaldırılması, Tevhid-i tedrisat kanunu.

1924-37: Şerā€™i mahkemelerin kaldırılması, hukuk sisteminin laikleştirilmesi

1926: TĆ¼rk Medeni Kanunuā€™nun kabulĆ¼ ile birlikte, aile hukukunda Ƨokeşliliğin ilgası, evlilik yaşı dĆ¼zenlemesi, medeni nikĆ¢h, miras payları vb. dĆ¼zenlemelerin getirilmesi.

1925: Şapka ve kıyafet kanunu

1925: Tekke, zaviye ve tĆ¼rbelerin kapatılması, şeyh, dede, baba vb. unvanların kullanımının yasaklanması. (ā€œTĆ¼rk bĆ¼yĆ¼kleriā€ne ait tĆ¼rbeler 1950ā€™de yeniden ziyarete aƧılacaktı.)

1928: Latin alfabesine geƧiş

1928: 1924 Anayasasıā€™nın TĆ¼rkiye Cumhuriyetiā€™nin dininin Ä°slĆ¢m olduğunu hĆ¼kme bağlayan maddesinin iptali.

1926-31: Uluslararası saat, ƶlĆ§Ć¼ ve takvim sistemlerine geƧiş

1931-34: Kadınların yerel yƶnetimlerde ve genel seƧimlerde seƧme ve seƧilme haklarının kabulĆ¼ 

1934: Soyadı kanunu

1937: Laiklik ilkesinin Anayasal dĆ¼zlemde kabulĆ¼, Laikliğin Cumhuriyet devletinin temel ƶzelliği olarak ihdası.

1949: Şeyhlik, babalık, halifelik gibi geleneksel mevkilerde bulunanlara hapis, sĆ¼rgĆ¼n ya da ağır para cezası verilmesi. (SĆ¼rgĆ¼n cezası 1965ā€™te kaldırılacaktı.)

Bu yasa ve ƶnlemler ƧerƧevesinde, 15-20 yıl gibi kısa bir sĆ¼re iƧerisinde, toplumun Ƨehresi değişecekti. Kentlerin (tabii bu dƶnemde kentlerin nĆ¼fusun ancak yĆ¼zde 25ā€™ini barındırdığı akıldan Ƨıkmamalı) sokakları şapkalı, pantolonlu erkekler, etekleri dizaltı boylu, başı aƧık ya da saƧları gƶrĆ¼necek bir ƶrtĆ¼yle kapatılmış, serbestƧe gezinen kadınlarla dolmuş, erkĆ¢n ve rical eşleriyle birlikte Cumhuriyet balolarında ellerinde iƧki kadehleriyle boy gƶstermeye başlamış, okullarda kız ve erkek Ć¶ÄŸrenciler aynı sıralarda ders gƶrĆ¼r, ulusal bayramlarda atlet ve şortlarıyla birlikte jimnastik yapar hĆ¢le gelmişti. ā€œMuasırlaşmaā€ dinin etkisini ve gƶrĆ¼nĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ silip sĆ¼pĆ¼rmĆ¼ÅŸtĆ¼ adetaā€¦

Ä°slĆ¢m coğrafyasına dĆ¢hil Ć¼lkeler aƧısından, kabul edilmeli ki oldukƧa radikal bir dƶnĆ¼ÅŸĆ¼m. ā€œTĆ¼rk laikliğiā€, yerli-yabancı pek Ƨok yazar tarafından Fransız laisizminin uƧ bir uygulaması, Jakoben/tepeden inme bir dayatmacılık vb. olarak yorumlanmıştır.

Ama neresinden baksanız, ā€œgaripā€ bir laikliktir bu. Fransız olsun, Anglosakson olsun Laiklik/sekĆ¼larizmin pek az unsurunu barındırmaktadır. 

Ɩrneğin din ile devletin ayrılması ve birbirinden ƶzerkleşmesi, Laiklik/sekĆ¼larizm iƧin bir ā€œolmazsa olmazā€ iken, TĆ¼rkiyeā€™de Hilafetin ilga edildiği gĆ¼n, ā€œÄ°slĆ¢m dininin inanƧları, ibadet ve ahlĆ¢k esasları ile ilgili işleri yĆ¼rĆ¼tmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yƶnetmekle gƶrevliā€ Diyanet İşleri Başkanlığı (DÄ°B) tesis edilecektir. 

Bir devlet kurumu olarak DÄ°B, mĆ¼nhasıran Ä°slĆ¢mā€™Ä±n SĆ¼nnĆ® yorumuna dayanan bir kurumdur. BĆ¼tƧesi MĆ¼slĆ¼man-gayrımĆ¼slim, AlevĆ®-SĆ¼nnĆ®, dinci-sekĆ¼ler, inanan-inanmayan tĆ¼m yurttaşların vergilerinden alınan paydan oluşmasına karşın, sadece SĆ¼nnĆ®liğe hizmet vermektedir.

Bir başka deyişle, Cumhuriyet Laikliği, aksi yƶnde bir talepte bulunmadıkları sĆ¼rece daha doğuştan kimliklerinin ā€œdin hanesiā€ne ā€œÄ°slĆ¢mā€ yazdırdığı yurttaşlarının (din hanesi yeni kimliklerde kaldırılmış olsa da, yurttaşların dinine ilişkin bilgi Ƨiplerde kayıtlı olmayı sĆ¼rdĆ¼rmektedir) iman ve ibadetlerini, maaşlı memurları aracılığıyla biƧimlendirmektedir. 

Bu durum, siyasal altĆ¼stlĆ¼klerle yĆ¼klĆ¼ 19. yĆ¼zyıl sonu-20. yĆ¼zyıl başlarında Osmanlı topraklarının gayrımĆ¼slim nĆ¼fusunu savaş ve soykırımlarla yitirmesi ve Osmanlıā€™dan kopan topraklarda yaşayan MĆ¼slĆ¼man nĆ¼fusun Osmanlı topraklarına gƶƧ etmesiyle aƧıklanabilir. Bir gƶƧler coğrafyasında ulus-devlet inşa etmek zordur. Haydi ā€œdevletā€i kurdunuz, ā€œulusā€ kimlerden teşkil olacak? 20. yĆ¼zyıl başlarında, Laz, Ƈerkez, KĆ¼rt, Arap, Boşnak, TĆ¼rkmen vb. etnik Ƨeşitlilikte TĆ¼rkā€™Ć¼n karşılığı, ancak ve ancak Ä°slĆ¢mā€™dı. Cumhuriyet rejimi de bunu olduğu gibi kabul etmiştiā€¦ 

ā€œUlusal kimliğin oluşumu, elitler arasında Ƨok uzun sĆ¼redir ā€˜TĆ¼rkā€™Ć¼n aƧık bir tanımı olmadığından, bir hayli sorunluydu,ā€ diyor GĆ¼lce Tarhan. ā€œOsmanlı mirası, CumhuriyetƧi elitlerin tĆ¼m Ƨabalarına karşın, ulusal kimliğin oluşumunda etkisini sĆ¼rdĆ¼rdĆ¼. Osmanlı dƶneminde uyruklar dinsel bağlantılarına gƶre tanımlanmaktaydı. Bu sisteme millet sistemi deniyordu. Bu sistemde ā€œTĆ¼rkā€ herhangi bir etnik kategoriye değil, Ä°mparatorluğun MĆ¼slĆ¼man tebasına gƶnderme yapmaktaydı. Cumhuriyetā€™in kuruluşundan sonra, Kemalist elit dinsel iƧerikten arındırılmış yeni bir TĆ¼rk ulusal kimliği formĆ¼le edebilmek iƧin uğraştı. Ancak yurttaşlığın siyasal bir tanımını yaratma Ƨabalarına karşın din, TĆ¼rk olmanın ƶnemli bir imleyicisi olarak kaldı. Kemalist sƶylem ve yasal ƧerƧeveye karşın ulusal kimlik Ä°slĆ¢mā€™la bağlantılı olmayı sĆ¼rdĆ¼rmĆ¼ÅŸtĆ¼r.ā€[20]

Ancak Ä°slĆ¢mā€™Ä±n TĆ¼rk kimliğinin ortak paydası olarak kurgulanması ve bu yapılırken de ƶrneğin Kemalizmā€™le pek Ƨok motifi paylaşan AlevĆ®liğin değil de, SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢mā€™Ä±n tercih edilmesi, sadece etnik Ƨeşitlilikten bir ulus imal etme Ƨabası ya da (GĆ¼lce Tarhanā€™Ä±n ifadelerindeki gibi) Osmanlı ā€œmillet sistemininā€ sĆ¼regiden etkisiyle aƧıklanamaz.

Bunda AlevĆ®liğin o dƶnemlerde bir ā€œkırsal kesim diniā€ olması, sƶzlĆ¼ geleneklere dayalı bĆ¼yĆ¼k bir yerel Ƨeşitlilik sergilemesi bir etken olmuştur mutlaka. Ama daha da ƶnemlisi, Osmanlı dƶnemi boyunca devlete başkaldıran, yoksul kƶylĆ¼lerin dĆ¼nya gƶrĆ¼ÅŸleriyle bĆ¼tĆ¼nleşen AlevĆ®liktense, en kƶtĆ¼ devleti devletsizliğe tercih eden, ā€œulul emre itaatā€i dĆ¼stur edinmiş ve yaygın bit kentsel ƶrgĆ¼tlenme ağına sahip SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m daha uygun bir seƧim gibi gƶzĆ¼kmĆ¼ÅŸ olmalı kurucu kadroların gƶzĆ¼nde. 

Ć‡Ć¼nkĆ¼ Cumhuriyetā€™in kurucu elitleri, DÄ°B eliyle ā€œmillileştirilmişā€ bir Ä°slĆ¢mā€™Ä± bu yolla yalnız devletin kontrolĆ¼ altında tutmakla kalmamış, aynı zamanda onu kitlelerin denetim altında tutulmasında da işlevselleştirmişlerdir. Bir başka deyişle genƧ Cumhuriyet rejiminin elinde Ä°slĆ¢m, kontrol altında tutulan bir kontrol aracıdırā€¦

Bƶylelikle, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde yurtiƧi ve yurtdışında dev boyutlara ulaşan maaşlı kadrosu, gĆ¼n geƧtikƧe arttırılan etki alanı ve yetkileriyle DÄ°B, T. C. Devletinin TĆ¼rkiyeli MĆ¼slĆ¼manların dinlerini nasıl yaşayacakları, gĆ¼ndelik yaşamlarını nasıl dĆ¼zenleyecekleri, giderek nasıl dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼p davranacaklarını dikte eden bir aygıtına dƶnĆ¼ÅŸmĆ¼ÅŸtĆ¼r. Merkezi iktidar laiklik iddialarından vaz geƧtiğinde son derece tehlikeli olabilecek bir aygıt!

Bu gelişmeler ışığında, Cumhuriyetā€™in kurucu kadrosunun laiklik konusundaki tutumunun, ilkeselden Ƨok pragmatik ve konjonktĆ¼rel olduğunu ƶne sĆ¼rebiliriz. Din-devlet ayrılığı, devletin din(ler) karşısındaki tarafsızlığı, hoşgƶrĆ¼, vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ gibi sekĆ¼larizm/ laiklikā€™in ā€œolmazsa olmazā€Ä± sayılan ilkeler, Cumhuriyetā€™in ā€œlaikliğiā€nde kĆ¢ÄŸÄ±t Ć¼zerinde kalmıştır.

Yurttaşların dinsel inanƧ ve davranışlarını devlet adına biƧimlendiren ve Ä°slĆ¢mā€™Ä±n yalnızca SĆ¼nnĆ® versiyonuna taalluk eden DÄ°Bā€™in varlık ve etkinliği bir yana, imamları yetiştiren Ä°mam-Hatip okulları ya da okullardaki din eğitimi konusundaki gelgitler bu pragmatizmi aƧık biƧimde gƶzler ƶnĆ¼ne sermektedir.

1924 yılında, kapatılan medreselerin yerine ā€œKemalizmā€™e bağlı, ā€œmodernā€ din kadrolarını yetiştirmek Ć¼zere, meslek okulları statĆ¼sĆ¼nde Ä°mam Hatip Okulları aƧılmıştı. Bu okullar 1932ā€™de kapatıldı. Ƈok partili rejime geƧişle birlikte yeniden aƧılan Ä°HOā€™ların sayısı 1970-80 arasında dĆ¼zenli olarak arttı. 1997ā€™de, o gĆ¼ne dek yalnızca Ä°lahiyat FakĆ¼ltelerine devam edebilen mezunların tĆ¼m Ć¼niversitelere girebilmeleri sağlandı. Bƶylelikle Ä°HOā€™lar meslek lisesi statĆ¼sĆ¼nden Ƨıkartılmış, dinsel (SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m) ağırlıklı eğitim veren normal orta dereceli okullara dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rĆ¼lmĆ¼ÅŸtĆ¼.[21]

DÄ°Bā€™in eğitime mĆ¼dahalesi Ä°mam-Hatipā€™lerden ibaret değildi. Ƈocuklara okul-ƶncesi Ƨağlardan başlamak Ć¼zere din eğitiminin verilmesi iƧin aynı kurumun gƶzetiminde Kurā€™an kursları uygulaması da 1965ā€™den itibaren yoğunlaşacaktır.

Ve eğitim kurumlarında din dersi uygulaması: Tevhid-i Tedrisat Kanunuā€™nun kabulĆ¼nĆ¼ izleyen yıllarda, din dersleri kentlerdeki okullardan tĆ¼mĆ¼yle kaldırılmıştı (Kƶy okullarında ise din dersleri 1940ā€™ların başlarına dek sĆ¼recektir). Ancak 1940ā€™lı yılların sonlarına doğru ilk, 50ā€™li yıllarda ise orta dereceli okullarda yeniden din dersleri uygulaması başlatıldı. 1980ā€™e dek okullarda din dersleri seƧmeliydi; ƶnceleri velinin isteği Ć¼zerine alınan, sonrasında ise velinin isteği Ć¼zerine muaf tutulunan derslerā€¦ 12 EylĆ¼l 1980 darbesi generalleri, akıl hocalıklarını Ć¼stlenen TĆ¼rk-Ä°slĆ¢m sentezcilerinin delaletiyle, din derslerini (ā€œDin KĆ¼ltĆ¼rĆ¼ ve AhlĆ¢k Bilgisiā€ adı altında) ancak gayrımĆ¼slim Ć¶ÄŸrencilerinin velilerinin bir dilekƧeyle Ƨocuklarını muaf tutabilecekleri, tĆ¼m Ć¶ÄŸrenciler iƧin zorunlu ders hĆ¢line getirdi.[22] Bu yoldan ilerleyen AKP iktidarı ise din derslerini hem ders saati, hem iƧerik (orta Ć¶ÄŸretimde mĆ¼fredata ā€œseƧmeliā€ Kurā€™an ve Hz. Muhammedā€™in hayatı derslerinin eklenmesi) olarak katlarken, TEOG ve Ɯniversite sınav sorularında bu derslerin ağırlığını arttıracaktır.[23]

Bir başka deyişle, TĆ¼rkiye Cumhuriyeti Devleti, 1937 yılından bu yana Anayasasıā€™na yerleştirdiği ā€œLaiklikā€ ilkesini kendi kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle ihlĆ¢l etmektedir.

Bu ā€œihlĆ¢llerā€ din eğitimiyle sınırlı değildir. ā€œAzınlık dinleriā€ bahsini ele alalım. TĆ¼rkiyeā€™de ā€œdinsel azınlıklarā€Ä±n hakları Lozan Anlaşmasıā€™yla gĆ¼vence altına alınmış olmasına karşın, (anlaşmada bu azınlıkların hangileri olduğu belirtilmez), T.C. devleti, Osmanlıā€™da geƧerli teamĆ¼llere uyarak bu statĆ¼yĆ¼ yalnızca Rum Ortodoks, Ermeni ve Yahudi azınlıklara tanımıştır. Bu ā€œgĆ¼venceā€nin ne denli geƧerli olduğu ise, Cumhuriyet rejiminin Ermeni soykırımı suƧlarını cezasız bırakmasından, Varlık Vergisiā€™nden ve 6-7 EylĆ¼l olaylarından Ƨıkarsanabilecektir! 

Dahası, anılan azınlık dinlerine tanınan hakların uygulaması, son derece keyfidir. Ɩrneğin Lozan Anlaşmasıā€™nda belirtilenin tersine, gayrımĆ¼slim T.C. yurttaşlarının Ć¼st dĆ¼zey memuriyetlere getirilmeleri, mĆ¼mkĆ¼n değildir. Parlamentodaki temsilleri de ƶteden beri ā€œsorunluā€ olagelmiştir. Ɩrneğin 1965-2011 yılları arasındaki 12 yasama dƶnemi boyunca Meclisā€™e sadece bir gayrımĆ¼slim parlamenter girebilmiştir (Cefi Kamhi, 20. Dƶnem)![24] Cemaatler hukuki kimlikten yoksundur. Bazı dinsel gruplar resmen tanınmamakla birlikte, gƶz yumulmaktadır. Daha da beteri, devlet ā€œmeşruā€ ve ā€œgayrımeşruā€ dinler arasında ayırım yapmakta, bunu yaparken de DÄ°Bā€™den gƶrĆ¼ÅŸ almaktadır! Ɩrneğin, 1960ā€™ların başlarında mahkeme, kendilerini ā€œbağımsız bir dinā€ olarak kabul eden Bahaā€™ilerin bƶyle olup olmadıkları konusunda DÄ°Bā€™den ā€œgƶrĆ¼ÅŸā€ istemişti[25]ā€¦ Bir başka deyişle, ā€œsekĆ¼larizm/laiklik ilkesi gereği her dine eşit mesafede durması ve sınırları iƧerisinde mevcut farklı dinsel gruplar arasında tarafsız bir hakem rolĆ¼ Ć¼stlenmesi gereken T. C. Devleti, bu ā€œhakemlikā€ gƶrevini, SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m kurumu olan DÄ°Bā€™e devretmiştir!

Diyanetā€™in bĆ¼tƧesi, yukarıda da belirttiğim gibi, inanƧ ya da inanƧsızlığı ne olursa olsun, yurttaşların ƶdediği vergilerden sağlanır. Ama ne Diyanetā€™in ısrarla kendilerini nasıl tanımladıklarına bakmaksızın ā€œÄ°slĆ¢m iƧi/tasavvufi bir oluşumā€ olarak tanımladığı (bƶylelikle de cemevlerine ā€œibadethaneā€ statĆ¼sĆ¼ vermekten uzak durduğu) AlevĆ®ler, ne de gayrımĆ¼slim azınlıklar bu kurumdan herhangi bir hizmet gƶrmezler. SĆ¼nnĆ® MĆ¼slĆ¼manlar dışındaki tĆ¼m dinsel gruplar giderlerini kendileri karşılamak durumundadır. Ermeni ya da Rum Patrikliği ya da Hahambaşılık mĆ¼lk edinemez, personel istihdam edemez, mahkemede taraf olamaz. Cemaatin işleri, dernekler aracılığıyla yĆ¼rĆ¼tĆ¼lĆ¼r. 

Devletin azınlık vakıfların mallarına keyfi olarak el koyduğu durumlar geƧmişte yaşanmış, vakıflar mĆ¼lklerini ancak AÄ°HM kararıyla geri alabilmişlerdir.[26]

TĆ¼m bunlar gƶz ƶnĆ¼nde bulundurulduğunda, T.C.ā€™nin kurucu ilkeleri arasında sayılan ā€œLaiklikā€in, gerƧekten laiklik olup olmadığı, ciddi bir tartışma konusudur. Nitekim aralarında Haldun GĆ¼lalp ile Taha Parla ve Andrew Davisonā€™un da bulunduğu pek Ƨok yazar, farklı sonuƧlara varsalar da, TĆ¼rkiyeā€™yi ā€œlaikā€ bir Ć¼lke saymamaktadır.

Teokrasi-Laiklik/sekĆ¼larizm dikotomisine teslim olmaksızın dĆ¼ÅŸĆ¼ndĆ¼ÄŸĆ¼mĆ¼zde, yalnız AKP TĆ¼rkiyesiā€™ni değil, AKP-ƶncesi T.C. politikaları da ā€œLaiklikā€ olarak tanımlamak, bir hayli zordur. Olsa olsa Devletā€™in dini kontrol altında tutabilmek iƧin DÄ°Bā€™i, nĆ¼fusu kontrol altında tutabilmek iƧin dini (Ä°slĆ¢mā€™Ä±) kullandığı bir groteskā€™den sƶz edebiliriz. (ā€œAtatĆ¼rkĆ§Ć¼ā€ olduklarını her fırsatta vurgulayan 12 EylĆ¼l generallerinin toplumsal muhalefeti, ƶzellikle de genƧliği ā€œÄ±slahā€ etmek amacıyla dine nasıl sarıldıklarını, ā€œTĆ¼rk-Ä°slĆ¢m Senteziā€ni nasıl devletin resmi gƶrĆ¼ÅŸĆ¼ kıldıklarını, ya da 90ā€™lı yılların KĆ¼rt hareketini bastırmada dinden nasıl yararlanıldığını anımsamak yetecektir!)

 

AKP TĆ¼rkiyesiā€™nde Durum

 

T.C. ā€œLaikliğiā€ postmodernizmin akademiaā€™da başatlık kazandığı, kimlik eksenli tartışmaların gĆ¼ndemi tĆ¼mĆ¼yle işgal ettiği 1990ā€™lı yıllarda apansız entelektĆ¼el eleştirinin hedef tahtasına yerleştirildi. Liberalleri, postmodernleri, siyasal Ä°slĆ¢mcıları infaz mangasında birleştiren bu furyada ā€œKemalist (ya da ā€˜vesayetƧiā€™) Laiklikā€ ā€œtepeden inmeciā€, radikalā€, ā€œjakobenā€, ā€œaşırı katıā€ vb. olmakla eleştiriliyor, yerine daha ā€œÄ±lımlıā€, Anglosakson (daha doğru bir deyimle ā€œABD tipiā€ sekĆ¼larizm modeli ƶneriliyordu. Bu yıllarda ā€œpost-sekĆ¼lerā€ Batı dĆ¼nyasında da ā€œTĆ¼rkiye vakā€™asıā€ ameliyat masasına yatırılıyor, TĆ¼rkiye Laikliğiā€™ni irdeleyen makale, kitap, konferans ve panellerde Ć¼lkenin daha ā€œÄ±lımlıā€ bir modele geƧmesi ƶneriliyordu.[27] 

ÅžĆ¶yle sƶylenebilir: Uluslararası arenada ā€œpostsekĆ¼lerā€ rĆ¼zgarlar esiyor, sekĆ¼larizmin ƶzellikle Fransız modeliyle ilişkilendirilen ƶrnekler topa tutuluyor, buna karşılık ā€œgevşekā€ ve son yıllarda Evanjelizmin yƶnetim kademeleri Ć¼zerinde etkisini artan ƶlĆ§Ć¼lerde hissettirdiği ABDā€™nin giderek gevşeyen ā€œlightā€ sekĆ¼larizm modeli gƶklere Ƨıkartılıyordu.[28]

Bu, postsekĆ¼ler rĆ¼zgĆ¢rlarla yelkenlerini şişiren kƶktendinciler, bu ā€˜trendā€™den yararlanmazlık etmediler. Liberal, postmodernist ve Ä°slĆ¢mcı entelijensiya kolkola, AKP ā€œsekĆ¼larizmiā€nin yolunu dĆ¶ÅŸemeye koyulmuştu.

2002 seƧimleriyle iktidara gelen ve bir daha da gitmeyen AKPā€™nin ā€œlaikliğiā€ni (ya da ā€œsekĆ¼larizmiā€niā€¦) tarife gerek var mı? TĆ¼rkiyeā€™de ā€Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu! Sen bunun ƶnĆ¼ne geƧemezsin ki. (ā€¦) Bu Ć¼lkenin yĆ¼zde 99ā€™u MĆ¼slĆ¼man. Hem laik, hem MĆ¼slĆ¼man olunmaz. Ya MĆ¼slĆ¼man olacaksın, ya laik. (ā€¦) Ben MĆ¼slĆ¼manım diyenin tekrar yanına gelip bir de aynı zamanda da laikim demesi mĆ¼mkĆ¼n değil. Niye? Ć‡Ć¼nkĆ¼ MĆ¼slĆ¼manın yaratıcısı olan Allah kesin hĆ¢kimiyet sahibidir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak yalan koskoca bir yalanā€ (1994)[29] ya da ā€œBen Ä°stanbulā€™un imamıyımā€dan (Belediye başkanlığı dƶnemi, 8 Ocak 1995) ā€œBen Recep Tayyip Erdoğan olarak MĆ¼slĆ¼manım ama laik değilim. Fakat laik bir Ć¼lkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ vardır. (ā€¦) laiklik din dĆ¼ÅŸmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın,ā€ (EylĆ¼l 2011, Mısır)ā€™a, oradan da ā€œFaizleri dĆ¼ÅŸĆ¼rĆ¼yormuşuz! Benden başka bir şey beklemeyin. Bir MĆ¼slĆ¼man olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz. Onu yapmaya devam edeceğiz. HĆ¼kĆ¼m bu!ā€ (Aralık 2021) naā€¦ salınan bir Başkanın yƶnetiminde, TĆ¼rkiye Laiklik ya da SekĆ¼larizmā€™den hepten uzaklaşmıştır. 

Erdoğanā€™Ä±n lafları bir yana, AKPā€™nin iktidarda olduğu 21 yıl boyunca Ć¼lke, başta bir Ƨok bakanlığı katlayan bĆ¼tƧesi, 2023 itibariyle sayısı 211 bini aşan personeli, boşanmaların ƶnlenmesinden trafiğin dĆ¼zenlenmesine, mahkĆ»mların infazını etkileyecek ā€œiyi hĆ¢lā€ tespitinden faiz politikalarına, okul kıran Ć¶ÄŸrencilerden kadınların giyim kuşamına, her konuya mĆ¼dahale etmesine olanak sağlayan yetki alanıyla dev bir fetva merciine dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼. Bakanlıklar cemaatler arasında bƶlĆ¼ÅŸĆ¼lĆ¼rken, Ƨeşitli teşvik, kayırma ve ihale oyunlarıyla Ä°slĆ¢mi sermaye pastadaki payını bĆ¼yĆ¼k bir hızla arttırdı. Personel atamalarında imam-hatipli olmayan, filanca cemaate mensup olmayan, parti teşkilatlarından referans getiremeyen ya da en azından mĆ¼lakatta dini bilgileri zayıf olanlar elenirken, memurlar amirlerinin gƶzĆ¼ne girmek iƧin Cuma gĆ¼nleri camileri doldurmaya ƶzen gƶsterir oldu. Mahalle baskısı, partililerin sokakta ve sosyal medyada ā€œahlĆ¢k polisiā€ gibi davranması, iƧki kullanımına getirilen kısıtlamalar, ā€œhalkın kutsal değerlerine hakaretā€ suƧlamasıyla aƧılan davaların bir terbiye aracı olarak kullanılması, vb. vbā€¦ Yalnız devleti değil, toplumsal dokuyu da Ä°slĆ¢mileştirme niyetini aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkarmaktaā€¦

Soru şu: AKP bunları nasıl yapabildi?

Bu sorunun yanıtı kısmen, Cumhuriyet rejimi boyunca zigzaglarla sĆ¼rdĆ¼rĆ¼legelen ā€œlaiklikā€ politikalarında yatıyor. TĆ¼rkiyeā€™de iktidar sahipleri nevā€™i şahsına mĆ¼nhasır laiklik yorumları aracılığıyla dini, ama aynı zamanda toplumu denetim altında tutmaya Ƨabalarken, laikliğin (ya da ā€œmoderniteā€nin hiƧbir gereğinin: ƶzgĆ¼rlĆ¼k(ler), kadın-erkek eşitliği, iÅŸĆ§i hakları, demokratik katılım vb.) topluma/tabana yayılmasına olanak vermemiş, iktidarı sĆ¼rekli olarak ve ellerinden geldiğince temerkĆ¼z etmeye Ƨabalamışlardır. TĆ¼rkiyeā€™nin iƧinden Ƨıkmayı başaramadığı 12 EylĆ¼l rejimi bu yolda zirveyi oluşturur: her tĆ¼rlĆ¼ demokratikleşme, katılım girişimini tank paletleri altında ezip geƧen askeri rejim, ABDā€™nin ā€˜Yeşil Kuşakā€™ politikasının da sağladığı ortamla, Ä°slĆ¢m dinini (ve tabii onun SĆ¼nnĆ® yorumunu) toplum Ć¼zerindeki denetimini pekiştirmek Ć¼zere bolca kullanırken (Kenan Evrenā€™in Kurā€™anlı, namazlı, ayetli konuşmaları o gĆ¼nleri yaşayanların belleklerindedir. Darbe yıllarında din dersleri zorunlu hĆ¢le getirilmiş, Kurā€™an kursları hızla yayılmış, tarikat ve cemaatlerin devlete nĆ¼fuzları hız kazanmıştırā€¦) bir yandan da din Ć¼zerindeki denetimini yitirmemek iƧin ā€œkontrol dışıā€ unsurlar Ć¼zerinde baskı uygular. (MSPā€™nin Konyaā€™da gerƧekleştirdiği KudĆ¼s Mitingiā€™nin darbenin gerekƧeleri arasında sayılması, partiye yƶnelik kovuşturmalarā€¦) Diyanetā€™in etki alanı 12 EylĆ¼l rejimiyle birlikte hızla genişler, yetkileri arttırılır. Toplum devletin tekelindeki bir mekanizma aracılığıyla ā€œÄ°slĆ¢mileştirilmekteā€, ancak aynı sĆ¼reƧ iƧerisinde cemaat ve tarikatlar devlet mekanizması iƧine hızla ā€œsızmaktaā€dır. 

AKP 2002ā€™de iktidara geldiğinde (ā€œrejim gĆ¼Ć§leriā€ tarafından işlevsel bulunan Fethullah GĆ¼len cemaati başta olmak Ć¼zere) cemaatler tarafından istila edilmiş bir devlet mekanizması ve din konusunda diledikleri tasarrufta bulunabilecekleri işlerlikte bir Diyanet ƶrgĆ¼tlenmesini hazır bulacaktı. Aşırı merkezileşmiş bir iktidar yapılanması el değiştirip Kemalizmā€™in Ć¼Ć§ sacayağı, TSK, Yargı ve YĆ¼ksekĆ¶ÄŸretim de kendini Kemalist laiklik anlayışıyla bağlı saymayan bir rƶvanş hareketinin eline geƧtiğinde, bu hareketin yapması gereken tek şey, sistemi olduğu gibi, ancak bu kez kendi ideolojisi (burada, Ä°slĆ¢mcılık) uyarınca sĆ¼rdĆ¼rmektir. AKP tam da bunu yapmıştır.

Bu işin bu denli kolay olmasının bir başka (ve bağlantılı) nedeni ise, Ć¼lkede ā€œvesayet rejimiā€ne yƶnelik birikmiş tepkinin toplumun duyarlı kesimlerini dumura uğratmışlığıdır. 2000ā€™lerin başlarında ā€œdemokratikleşmeā€, ā€œvesayet rejiminden kurtulmaā€, ā€œABā€™ye girmeā€ sƶylemleri, ā€œancien rĆ©gimeā€i kendilerine yƶnelik bir sopa olarak deneyimleyen savaş yorgunu KĆ¼rtlerin, art arda gelen ve katillerin her seferinde cezasız kaldığı katliamların tĆ¼kettiği AlevĆ®lerin, ƶrgĆ¼tsĆ¼zleştirilmiş, taşeronlaştırılmış iÅŸĆ§ilerin, iƧeride 12 EylĆ¼l rejimini, dışarıda sosyalist sistemin dağılmasını yaşamış devrimcilerin kulağına hoş gelmişti. ƜstĆ¼ne Ć¼stlĆ¼k ā€œsınıfā€Ä± terk etmiş postmodern ve/ veya liberal intelligentsia, o gĆ¼ne dek kabullenilen tĆ¼m kavramları topa tutmakta ağız ve elbirliği etmişti. O gĆ¼nlerde AKPā€™nin (Reisi ağzından geƧinmeye hiƧ de gƶnlĆ¼ olmadığını her vesileyle ilan ettiği) ā€œlaiklikā€ iƧin bir tehdit olduğunu dĆ¼ÅŸĆ¼nmek, bu konuda kaygılanmak ā€œVesayet rejimiā€nin yancısı, ā€œdarbeciā€ vb. ilan edilmek iƧin yeterli nedendi. Kemalist laiklik zaten ā€œJakobenā€di,ā€tepeden inmeciā€ydi, terk edilerek yerine ABD tipi,ā€Ć¶zgĆ¼rlĆ¼kĆ§Ć¼ā€ bir sekĆ¼larizme geƧilmeliydiā€¦

SonuƧ, ortadaā€¦ 

 

Laiklikā€¦ Ama Nasıl? 

 

AKP iktidarının laiklik karşıtı uygulamaları, siyasal Ä°slĆ¢mcı kadroların devlet kademelerine her geƧen gĆ¼n daha fazla nĆ¼fuz ediyor oluşu, eğitim başta olmak Ć¼zere toplumsal yaşamın bĆ¼tĆ¼n alanlarını dinsel referanslarla yeniden biƧimlendirme Ƨabaları, iktidar partisi desteğindeki Ä°slĆ¢mi sermayenin başat pozisyona gelmiş olması (TĆ¼rkiyeā€™de siyasal Ä°slĆ¢m, ağırlıklı olarak Ä°ranā€™da olduğu Ć¼zere ā€œbazaarā€ esnafına değil, neoliberal kapitalizm koşullarında oyunun kurallarını kavramış, gƶzĆ¼kara bir sermaye kesimine, Anadolu Kaplanlarıā€™na dayanıyor) vb. koşullar, bu coğrafyanın sosyalistlerini Laiklik Ć¼zerine yeniden dĆ¼ÅŸĆ¼nmeye Ƨağırıyor. 

Bir uƧta ā€œTĆ¼rkiye laiktir, laik kalacak!ā€ sloganının terennĆ¼m eden, diğer uƧta ā€œyeryĆ¼zĆ¼ sofralarıā€ kuran  bir ā€œeleştirelliğinā€ nafile olduğunu dĆ¼ÅŸĆ¼nenlerdenim. ā€œKemalist laiklikā€ de, ā€œAmerikan-tipi sekĆ¼lerlik de coğrafyamızda aƧmazlara mahkĆ»mdur. Sosyalistlerin, devrimcilerin yƶnetimde, iÅŸĆ§i sınıfının, emekƧilerin iktidarda olduğu bir Ć¼lke, laik olacaktır elbette, ama bu, Cumhuriyet laikliğinden farklı olmalı. 

Ɩrneğin, dini kontrol etmek Ć¼zere ve toplumda tek tip bir dindarlığı yaygınlaştırmak iƧin dinsel işlevleri uhdesinde toplayan Diyanet İşleri Başkanlığı benzeri bir kurumun olmadığı bir laiklikā€¦ 

Dinsel grupların kendi inanƧ ve ibadetlerinin gereklerini yasalarda belirtilen şekilde kendi olanaklarıyla karşıladıkları, hiƧbir dinsel kurum ya da oluşumun kamu kaynaklarından finanse edilmediği bir laiklikā€¦ 

Okullarında hiƧbir ayırım gƶzetilmeksizin, tĆ¼m Ƨocuk ve genƧler iƧin zorunlu, tĆ¼mĆ¼yle laik, bilimsel bir mĆ¼fredatın izlendiği, din(ler)in, herhangi birine ayrıcalık tanınmaksızın, toplumsal gƶrĆ¼ngĆ¼ler olarak ancak beşeri-sosyal bilimler kapsamında (felsefe, dinler tarihi, din sosyolojisi, din antropolojisi vb.) ele alınacağı bir eğitim sistemini hayata geƧiren bir laiklikā€¦ 

Kişilerin inanƧ ve ibadet ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmaksızın yaşadıkları, cemaatlerin kendilerini kaydettirme koşuluyla serbestƧe faaliyet gƶsterebildiği, ancak kendi inanƧlarını başkalarına dayatma, kendi Ć¼yeleri --dĆ¢hil kimseyi dinin gereklerini uymaya zorlama hakkına sahip olmadıkları, faaliyetlerini şeffaf bir biƧimde sĆ¼rdĆ¼rmelerinin norm hĆ¢line getirildiği, başta Ƨocuklar olmak Ć¼zere dinsel gerekƧelerle baskı kuramadıkları bir laiklikā€¦ 

Devletin tĆ¼m dinsel inanƧlara ve inanƧsızlığa eşit mesafede durduğu, Ƨoğunluk-azınlık dini gibi bir ayırım yapmadığı, dine kamusal (ahlĆ¢ki, dĆ¼zenleyici, denetleyici vb.) hiƧbir anlam atfetmediği, ancak birey ve cemaatler arasında yaşanabilecek sorunlarda hakemlik ettiği, tĆ¼m yurttaşlarına doğum, evlilik, cenaze gibi geƧiş momentlerinde uygulanacak din-dışı, nƶtr işlemleri sağlayacak, dileyenlerin bu geƧiş momentlerinde inanƧlarının gereklerini de ifa edebilecekleri bir laiklikā€¦ 

Kamusal alanın dinsel etkilerden tĆ¼mĆ¼yle arındırıldığı, kamu gƶrevlilerinin istihdam ve terfi sĆ¼reƧlerinde yalnızca liyakatın gƶz ƶnĆ¼nde bulundurulduğu, ama hiƧbir kamu gƶrevlisinin dinsel gerekƧelerle yĆ¼kĆ¼mlĆ¼ olduğu hizmeti gƶrmekten bağışık tutulamayacağı bir laiklikā€¦ 

Ä°nsanın genetik ve kĆ¼ltĆ¼rel Ƨeşitliliğini bir zenginlik kaynağı olarak gƶren, dinsel gruplar/ kĆ¼ltĆ¼rler arasındaki temasları teşvik eden bir laiklikā€¦ 

Ve nihayet, kişilere dinsel bilgi, yetke, karizma, soy kĆ¼tĆ¼ÄŸĆ¼ ya da başka bir avantajla dindar bireyleri sƶmĆ¼rme, cezalandırma, onlar Ć¼zerinde tahakkĆ¼m kurma, kısacası sosyalizmin temelini oluşturan eşitlik ve paylaşımcılık ilkesini ihlĆ¢l etme yetkisi tanımayan bir laiklikā€¦ 

ā€œPostsekĆ¼lerā€ Ƨağda, dinin geri dƶnĆ¼ÅŸĆ¼ toplumlara acı deneyimler yaşattı. İş başına geƧen kƶktendinci demagoglar (Bolsonaro, Trump, Modi, Orban ve ÅŸĆ¼rekĆ¢sı) Ć¼lkelerinin rejimlerini belki ā€œteokrasiā€ye dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼r(e)mediler, ama bağnazlığı bir toplumsal değere dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rerek kadınları, etnik-dinsel azınlıkları, gƶƧmenleri, LGBTI + bireyleri, yoksulları yığınların hedef tahtasına yerleştirip eşitsizlikleri, sƶmĆ¼rĆ¼ ve tahakkĆ¼mĆ¼, yolsuzluklara belenmiş yƶnetimlerini meşrulaştırmanın aracı kılabildiler. 

Laikliğe, ama ƧerƧevesini yukarıda Ƨizmeye Ƨalıştığım tarzda ā€œtoplumsallaştırılmışā€ bir laikliğe bu nedenle fazlasıyla ihtiyacımız var. 

 

11 Aralık 2023 14:19:23, İstanbul

 

N O T L A R

[*] 6 Ocak 2024ā€™de KaldıraƧ okurlarına dĆ¼zenlenen seminer sunumu.

[1] Gilles Kepel, The Revenge od God. The Resurgence of Islam, Christianity and Judaism in the Modern World. Penn State University Press, 1994.

[2] Yalnızca AKP iktidarının hemen ƶncesi ve ilk yıllarında TĆ¼rkiyeā€™nin entelektĆ¼el iklimini kaplayan Kemalizm eleştirilerinin ana gƶvdesini laikliğe yƶnelik eleştirilerin oluşturduğu ve dinin kamusal yaşamda boy gƶstermesine tolere eden ā€œAnglosakson tipiā€ daha ılımlı bir sekĆ¼larizm modeline yƶnelinmesi gerektiğine değgin, AKP ideologlarının da sahip Ƨıktığı tartışmaları hatırlamak, yetecektir.

[3] Jacques Berlinerblau, Secularism, The Basics, Routledge, 2022, s. 1.

[4] Berlinerblau, agy. ss. 21-22.

[5] Nikki R. Keddie, ā€œSecularism and its Discontentsā€, Daedalus, Yaz 2003, s. 14.

[6] Berlinerblau, a.y. s. 94.

[7] Ɩrneğin, Andrew Copson, Secularism, A Very Short Introduction (Oxford University Press, 2019)ā€™da Montesquieu, Voltaire, David Hume, Adam Smith, Denis Diderot, Baron dā€™Holbachā€™Ä± katar ā€œsekĆ¼ler dĆ¼ÅŸĆ¼ncenin oluşmasına katkıda bulunanlarā€ listesineā€¦

[8] Sibel Ɩzbudun, ā€œYoksulların Başkaldırısı ve Kadınlarā€, Bedreddin vr BƶrklĆ¼ce, Osmanlıā€™da Sınıf MĆ¼cadeleleri ve 1416 Ä°htilali. Der.: Sinan Araman, Hasan Ateş, Erdem Ƈevik. Kor Yayınları, 2021, ss. 56-91.

[9] Bkz. Mahjoub, Nadeem (2008). ā€œThe Qarmatians (Al-Qaramita)ā€, http://middleeastpanorama.blogspot.com/2014/03/the-qarmatians-al-qaramita.html

[10] Bu, yersiz bir akademik titizlik değil, kişiyi ā€“son yıllarda yayınlanan kamuoyu araştırmalarında sıkƧa rastlanan ā€œTĆ¼rkiyeā€™de dindarlık azalıyor, ibadetleri yerine getirenlerin oranında dĆ¼ÅŸĆ¼ÅŸ var, kadın-erkek eşitliği daha fazla kabul gƶrĆ¼yor, LGBTI bireylere tepki oranı dĆ¼ÅŸĆ¼yor, vb. o halde TĆ¼rkiyeā€™de sekĆ¼larizm hakimā€ yollu yargılardan koruyan temel bir ayırım. (Bir ƶrnek iƧin bkz. Volkan Ertit, ā€œGod Ä°s Dying in Turkey as Well: Application of Secularization Theory to a Non-Christian Societyā€, Open Theology, 2018, 4: 192-211.) Bir Ć¼lke, bir halk duyuş, dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve davranış olarak sekĆ¼lerleşirken devlet sekĆ¼larizmden uzaklaşabilir. 

[11] Berlinerblau, a.y. s. 43.

[12] Gemma Betros, ā€œThe French Revolution and the Catholic Churchā€, History Today, sayı 68, Aralık 2010. https://www.historytoday.com/archive/french-revolution-and-catholic-church

[13] Berlinerblau, a.y. s. 69.

[14] Marco Respinti, ā€œWhy Secularism is Dangerous: Frencl ā€˜LaicitĆ©ā€™ as a Source of Major Injusticeā€, https://bitterwinter.org/why-secularism-is-dangerous-2-french-laicite-as-a-source-of-major-injustice/

[15] Jefferson başkanlığından ƶnce, 1777ā€™de Virginia eyaleti Dinsel ƖzgĆ¼rlĆ¼kler Bildirgesiā€™ni kaleme almıştı.

[16] Bkz. Copson, s. 136.

[17] Jeremy Rodell, ā€œWhat do secularists mean by ā€˜secularismā€™?ā€ 9 Ocak 20189. https://blogs.lse.ac.uk/religionglobalsociety/2019/01/what-do-secularists-mean-by-secularism/

[18] Bkz. Osman Okumuş, ā€œOsmanlı Tarihinde Katledilen ŞeyhĆ¼lislamlarā€, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, c. 5, sayı 1, 2013. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/117370

[19] GĆ¼l Tuba Dağcı ve Adnan Dal, ā€œOsmanlıā€™dan GĆ¼nĆ¼mĆ¼ze Din-Devlet ve Laiklik Tartışmalarıā€, Barış Araştırmaları Ve Ƈatışma ƇƶzĆ¼mleri Dergisi, 2(1), 37-47. https://doi.org/10.16954/bacad.67502

[20] GĆ¼lce Tarhan, ā€œRoots of the Headscarf Debate: Laicism and Secularism in France and Turkeyā€, Journal of Political Inquiry, IV, 2011.

[21] GĆ¼lce Tarhan, a.y.

[22] Taha Parla ve Andrew Davison, ā€œSecularism and Laicism in Turkeyā€, Secularisms, Janet R. Jacobsen ve Ann Pelegrini (der.), Duke University Press, 2008, s. 65.

[23] Ä°brahim Aşlamacı, ā€œDin Eğitimi Politika ve Uygulamalarında Ak Partiā€™nin 15 yılıā€, Ak Partiā€™nin 15 Ak Partiā€™nin 15 Yılı, Toplum. Ä°smail Ƈağlar, Ali Aslan (der.). SETA, 2017, ss.184-190.

[24] Vikipedi, ā€œTĆ¼rkiyeā€™de azınlık milletvekilleri listesiā€ https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_az%C4%B1nl%C4%B1k_milletvekilleri_listesi

[25] Haldun GĆ¼lalp, ā€œSecularism as a Project of Free and Equal Citizenship: Reflections on the Turkish Caseā€, Frontiers of Sociology, Haziran 2022, doi: 10.3389/fsoc.2022.902734

[26] GĆ¼lalp, a.y.

[27] Tipik bir ƶrnek iƧin bkz. Brett G. Scharffs,ā€Secularity or Secularism: Two Competing Visions for the Relationship between Religion and theState in the New Turkish Constitutionā€, Anayasa Hukuku Uluslararası Kongresiā€™ne sunulan tebliğ,International Congress on Constitutional Law, Book of Papers, c.3, Anayasa HukukƧular Derneği, Ä°stanbul KĆ¼ltĆ¼r Ɯniversitesi Yayınları, 2013, Ä°ngilizce ve TĆ¼rkƧe versiyonlar, ss. 362-403.

[28] ABDā€™de Amerikan SekĆ¼ler Birliği ve ƖzgĆ¼r DĆ¼ÅŸĆ¼nce Federasyonu, ABD sekĆ¼larizmini ā€œKilise ile Devletā€in ayrılmamış olmasıyla eleştiriyor ve şu talepleri ƶne sĆ¼rĆ¼yor: 1. Kiliseler ve diğer mĆ¼lklerin vergiden muaf tutulmaması; 2. Kongre, eyalet yasama organları, ordu, donanma, cezaevleri, akıl hastaneleri ve kamu tarafından finanse edilen tĆ¼m kurumlardaki papazların gƶrevlerine son verilmesi, ulusal, eyalet ve belediye yƶnetimlerinde verilen dinsel hizmetlerin durdurulması; 3. Kamu kaynaklarının tarikat karakterli her tĆ¼rlĆ¼ eğitim ve hayır kurumuna kullandırılmasına son verilmesi; 4. Kamu okullarında dinsel amaƧlı Ä°ncil kullanımına son verilmesi; 5. ABD başkanı ve eyalet valilerinin dinsel festival, perhiz, dua ve ÅŸĆ¼kran gĆ¼nleri ayinlerinde varlık gƶstermesinin son bulması; 6. Mahkeme ve diğer devlet kurumlarında teolojik yemin uygulaması lağvedilmesi; 7. Pazar ya da Şebat ayinlerine ilişkin her tĆ¼rlĆ¼ dinsel ve teolojik dogmayı dolalylı ya da dolaysız yoldan dayatan tĆ¼m yasalar ilga edilmesi; 8. Hıristiyan ahlakının gĆ¼Ć§lendirilmesini ƶngƶren tĆ¼m yasalar ilga edilmesi; tĆ¼m yasaların doğal ahlak, eşit haklar vetarafsız adalet gerekleriyle uyumlu kılınması; 9. ABD ve eyalet anayasaları uyarınca ne Hıristiyanlık ne de başka bir dine herhangi bir ayrıcalık ya da avantaj tanınmaması, siyasal sistemin bĆ¼tĆ¼nĆ¼nĆ¼n salt sekĆ¼ler temelde yĆ¼rĆ¼tĆ¼lmeli ve yƶnetilmesi. (New Advent, Catholic Encyclopedia, ā€œSecularismā€ maddesi, https://www.newadvent.org/cathen/13676a.htm)

[29] Tarihunutmaz.org, https://www.youtube.com/watch?v=zJC-nUV4WrQ


Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

ā€œHOŞGƖRƜDEN EŞİTLİĞE: TƜRKLERLE ERMENÄ°LER ARASINDAKÄ° GƜƇ Ä°LİŞKÄ°LERÄ°NÄ° BÄ°R SÄ°VÄ°L HAKLAR MODELÄ° ARACILIĞIYLA DEĞİŞTÄ°RMEK,1,ā€œKOBANƊā€™NÄ°N ā€˜BÄ°Zā€™Ä°MLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,ā€œNEFRET SUƇLARIā€ VE ā€œZEHÄ°RLÄ° KANā€ ƜZERÄ°NE,1,1 MAYIS 2015ā€™DE Ä°STÄ°KAMET(Ä°MÄ°Z) -2014ā€™TE OLDUĞU GÄ°BÄ°!- TAKSÄ°M,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)Ä°,1,1 MAYISā€™A GÄ°DERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKÄ°M DEVRÄ°MÄ°ā€™NÄ°N ANIMSATTIKLARI,1,100ā€™E 1 KALA ERMENÄ° GERƇEĞİNÄ°N TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLƜL 2010 SONRASI,1,12 EYLƜL KÄ°ME KARŞIYDI?,1,12 EYLƜL YARGILANDIā€¦ MI?,1,12 EYLƜLā€™Ćœ YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968ā€™Ä°N 50. YILINDA SARI YELEKLÄ°LER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013ā€™ĆœN 1 MAYIS DERSLERÄ°,1,2015,1,2015 1 MAYISā€™INDAN 2016ā€™YA YÄ°NE YENÄ°DEN ISRARLA TAKSÄ°M,1,2016,1,2018,1,2019: YERKƜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NÄ°SAN BÄ°TTÄ° ā€˜KUTLU DOĞUMā€™ VERELÄ°M,1,24 HAZÄ°RAN SEƇİM(LER)Ä° VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZÄ°RAN 2015 SEƇİMLERÄ°ā€™NE DAÄ°R -GEREKƇELÄ°- TAVRIMIZ,1,7 HAZÄ°RANā€™DAN 1 KASIMā€™A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYAā€™YA UNUTULMAZ BÄ°R YOLCULUK,1,ABD EMPERYALÄ°ZMÄ° VE VENEZƜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLƜ OLMAK Ä°YÄ°DÄ°R (7 HAZÄ°RAN SONRASINA DAÄ°R DEĞERLENDÄ°RME),1,ADALET: ANTROPOLOJÄ°K BÄ°R BAKIŞ,1,afis,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YEā€™N)Ä°N ƖTESÄ°DÄ°R,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE),1,AKADEMÄ°NÄ°N ƖZGƜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMÄ°SYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SÄ°ZLERÄ°,1,akp,36,AKP Ä°KTÄ°DARI VE GƜNDELÄ°K HAYATIN Ä°SLƂMÄ°LEŞTÄ°RÄ°LMESÄ°,1,AKP Ä°SLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKPā€™NÄ°N ā€˜KƜLTƜR POLÄ°TÄ°KALARIā€™?,1,AKPā€™NÄ°N ā€œDERÄ°N DEVLETā€Ä°,1,AKPā€™NÄ°N ā€œKINDER KUCHE KIRCHEā€SÄ°,1,AKPā€™NÄ°N ā€œMUHAFAZAKƂRā€LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKPā€™NÄ°N ā€œORGANÄ°K AYDINLARIā€ VE HAZÄ°RAN KALKIŞMASI,1,AKPā€™NÄ°N BAŞKANā€LIĞI,1,AKPā€™NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ° MÄ° DEDÄ°NÄ°Z,1,AKPā€™NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°: MÄ°LLÄ°YETƇİ MANEVÄ°YATƇI VE PÄ°YASACI,1,AKPā€™NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°YLE Ä°MTÄ°HANI,1,AKPā€™NÄ°N KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GÄ°BÄ° ƖLMEK,1,AKPā€™NÄ°N MUHAFAZAKƂRLIĞI Ä°SLƂMCILIĞI NEOLÄ°BERALÄ°ZMÄ° VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktĆ¼el,3,ALEVƎLÄ°K VE SINIF MƜCADELESÄ°: KƜLTƜR VE EKONOMÄ° POLÄ°TÄ°K,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLUā€™NUN ā€œYA BASTAā€SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJÄ°: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKÄ°ā€ ƜZERÄ°NE,1,ATAERKÄ°L PAZARLIK BOZULDU,1,AVMā€™LER,1,AVRUPA BÄ°RLİĞİ: ƇOKKƜLTƜRCƜLƜĞƜN ā€œKRÄ°ZÄ°ā€,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,29,AYŞE ƖĞRETMEN ā€œDAVAā€SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,9,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MÄ°ZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZÄ°MAN JƎYAN NA BE,1,BEJDARā€™IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERÄ°,1,BEKLE BÄ°ZÄ° -YENÄ°DEN- TAKSÄ°M,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BÄ°R ā€œELEŞTÄ°RÄ°ā€YE KISA KENAR NOTLARI,1,BÄ°R ā€œÄ°MKƂNSIZ AŞKā€ HÄ°KƂYESÄ°: ā€œAKADEMÄ° VE ƖZGƜRLƜK,1,BÄ°R ā€œPRAKSÄ°S ANTROPOLOJÄ°SÄ°ā€ İƇİN,1,BÄ°R AYDIN(LIK) HƂLÄ° FÄ°KRET BAŞKAYA,1,BÄ°R DAHA ASLA DÄ°YEBÄ°LMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR (YENÄ°DEN-)ƜRETME ARACI OLARAK MOBBÄ°NG[*],1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR ARACI OLARAK KORKU,1,BÄ°R KEZ DAHA ā€œTERƖRā€ MƜ,1,BÄ°R KÄ°MLÄ°K SÄ°YASETÄ° OLARAK MÄ°LLÄ°YETƇİLÄ°K VE IRKƇILIK,1,BÄ°R MÄ°LAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BÄ°YOLOJÄ° KADER MÄ°? ya da ā€œFITRATā€A DAÄ°R,1,BÄ°ZÄ°M DELÄ°LERÄ°MÄ°Z,1,BM DB VE IMFā€™NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLƜL REJÄ°MÄ°ā€¦ BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA ā€œGULYABANÄ°ā€ KÄ°M),1,BUGƜN ADNAN YƜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTƜKLERÄ° KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDOā€™YA SALDIRI TEā€™VÄ°LLERÄ° VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SÄ°STEMÄ° VEYA BU KADAR YETKÄ°YÄ° BABANIZA VERÄ°R MÄ°YDÄ°NÄ°Z,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESÄ°N DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETÄ°YLE BESLENEN ƜLKE,1,ƇƖZƜMƜN SOSYO-EKONOMÄ°K YANI,1,DAĞLAR ERÄ°RSE ā€“ ZEVEBƂN,1,DAÄ°MA YAŞAYACAKTIR Ä°SMÄ°YLE MƜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GÄ°RİŞİMÄ° VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELÄ° DUMRULā€™UN ā€œKENTSEL DƖNĆœÅžĆœMā€Ćœ ya da YOLSUZLUK RANTIN Ä°KÄ°Z KARDEŞİDÄ°R,1,DEMÄ°RÄ°N TUNCUNA Ä°NSANIN...,1,demokrasi,4,DEMOKRATÄ°KLEŞ-ME PAKETÄ°,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETÄ°N ERKEKLERÄ° YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETÄ°N KƜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,11,DİĞERLERÄ° VE KENT HAKLARIā€¦[*],1,dinler,7,DÄ°NLER Ä°SLƂM VE KADIN BEDENÄ°,1,dinleti,1,DÄ°RENEN DAMAR[*] ƇƜRƜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dĆ¼nya,60,dĆ¼sĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼gĆ¼,2,EGEMENLERÄ°N ā€œPYRRHUS ZAFERÄ°ā€: F-TÄ°PÄ°,1,egitim,12,EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° SOSYALÄ°ZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTÄ°RÄ° HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,17,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSÄ°ZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALÄ°ZM- T. ā€œCā€ VE AFRÄ°N,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALÄ°ZM ƜZERÄ°NE NOTLAR,1,ERCAN BÄ°NAYā€™DAN (BAFRA T TÄ°PÄ°) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAYā€™A ƖZGƜRLƜK,1,ermeniler,4,ESKÄ°(MEYEN)/ YENÄ° TƜRKÄ°YEā€DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA ā€œHAYIRā€,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FÄ°DEL İƇİN SANCAĞI YARIYA Ä°NDÄ°RMEYÄ°N DAHA DA YƜKSELTÄ°N,1,FRIEDRICH ENGELS VE AÄ°LENÄ°N,1,genclik,2,GERƇEKTEN DE NEDÄ°R TERƖR,1,GƖBEKLÄ°TEPE BÄ°ZE NEYÄ° ANLATIYOR,1,gĆ¼ncel,8,gĆ¼ndem,11,GƜNDEMā€™E DƜNE VE BUGƜNE DAÄ°R,1,HAFIZASINI YÄ°TÄ°RMEYEN ā€œDERSÄ°Mā€™E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ƜLKEYÄ° KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GÄ°DİŞ(Ä°MÄ°Z),1,HANGÄ°MÄ°Z ƖZGƜRƜZ KÄ°,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!ā€ā€,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTÄ°R YANÄ° HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GƜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BÄ°R ā€œKƖPEKā€ VARDIR,1,HİƇLEŞTÄ°RÄ°LME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLÄ°LER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,34,IŞILTILI VE ā€œTEHLÄ°KELÄ°ā€ BÄ°R KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE Ä°SLƂMCI ā€œFEMÄ°NÄ°STLERā€,1,ibrahim kaypakkaya,1,Ä°FADE ƖZGƜR(LƜĞƜ) MƜ,1,Ä°FADE ƖZGƜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELÄ°KLÄ° DEĞERDÄ°R,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,Ä°SLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZÄ°HÄ°N HARÄ°TASINDA BÄ°R GEZÄ°NTÄ°: ā€œNASIL BÄ°R KADIN(LIK),1,Ä°STANBUL SEƇİMÄ° - BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(ā€™IMIZ) VE KATLÄ°AMIN 40. YILINDA TAKSÄ°M,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,Ä°TÄ°RAZ VE ELEŞTÄ°RÄ° ā€œHAZIROLā€DA DURMAZ,1,Ä°YÄ° KÄ° YAŞADILAR Ä°YÄ° KÄ° YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRÄ°M(LER),1,KADINLAR KAPÄ°TALÄ°ZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE ā€œSINIFLAR-ƜSTƜā€ MƜ,1,KADINLAR İƇİN OLABÄ°LECEK EN KƖTƜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAÄ°R,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZMā€™SÄ°Z OLUR MU,1,kadin,64,kadinlar,11,KALBÄ°M(Ä°Z) CÄ°ZREā€™DEDÄ°R,1,kapitalizm,25,KAPÄ°TALÄ°ZM KƜLTƜR DÄ°RENİŞ,1,KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N KENDÄ°NÄ° Ä°MHASI: NEOLÄ°BERALÄ°ZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HƜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTÄ° (YOKSULLARINDAN) TEMÄ°ZLEMEK,1,KEŞFEDÄ°LMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESÄ° İƇİNDÄ° SAMÄ°R AMÄ°N,1,kitap,35,KOBANƊ BÄ°ZÄ°MDÄ°R BÄ°Z KOBANƊā€™YÄ°Z,1,KOLEKTÄ°F BÄ°R DEVLET CÄ°NAYETÄ°: HRANT DÄ°NK,1,komĆ¼nizm,6,kriz,54,KRÄ°Z SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ƜZERÄ°NE GƖRĆœÅžLER,1,KRÄ°ZDEN Ä°NSAN MANZARALARI[*],1,KƜLTƜR ā€œYERLÄ° VE MÄ°LLÄ°ā€ MÄ°DÄ°R?YA DA NEDÄ°R,1,kĆ¼ltĆ¼r sanat,30,KƜRESEL KƜLTƜRā€ MƜ,1,kĆ¼rt sorunu,1,laiklik,1,LAÄ°KLÄ°K MÄ° HANGÄ°SÄ°,1,latin amerika,12,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZÄ°LYA ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: ā€œTEKNÄ°K DARBE,1,LATÄ°N AMERÄ°KAā€™DA BARIŞ SƜREƇLERÄ°,1,LATÄ°N AMERÄ°KAā€™DAN ā€œBARIŞ SƜREƇLERÄ°ā€: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KAā€™NIN DESAPARECIDOā€™LARI,1,leninizm,4,LƜZUMā€ ƜZERE: BÄ°R KEZ DAHA Ä°STANBUL SEƇİMÄ°,1,MAĞLUP MU DENÄ°R ŞİMDÄ° ONLARA?,1,MARKSÄ°ST-LENÄ°NÄ°ST ROMAN YAZARI : VEDAT TƜRKALÄ°,1,marksizm,6,MARKSÄ°ZM + V. Ä°. LENÄ°N = EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° (NOTLARI),1,MARKSÄ°ZM AÄ°LE AŞK CÄ°NSELLÄ°K ƜZERÄ°NE SƖYLEŞİ,1,MARKSÄ°ZM VE KADIN ƜZERÄ°NE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSÄ°ZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARXā€™IN DĆœÅžĆœNCE DƜNYASINA BÄ°R SEYAHAT: ETNOLOJÄ° DEFTERLERÄ°,1,MARXā€™TAN ƖĞRENEN BÄ°R ƇUKUROVALI: OKTAY ETÄ°MAN,1,MASKELÄ° FAŞİZM: ā€œPOPƜLÄ°ST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI Ä°YÄ° BÄ°LMEZDÄ°K,1,milliyetci,2,mizah,2,MURATā€™IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHÄ°NÄ°LER VE DƜNYAYI DEĞİŞTÄ°REBÄ°LMEK,1,mĆ¼cadele,16,MƜCADELE BOYU BÄ°R YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MƜCADELEYE DEVAMā€[1] ā€œBU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O ā€œÄ°MTÄ°YAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KÄ°TLEā€YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) ā€œFEMÄ°NÄ°STā€ MÄ°,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YEā€™DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKƜNLEŞME DÄ°YALEKTİĞİ,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YEā€™NÄ°N ā€œEN ALTTAKÄ°LERā€Ä°: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KƜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,12,newroz,1,NÄ°CE ONYILLARA ā€˜YENÄ°KAPIā€™LI YOLDAŞLAR,1,O GƜN BU ƜLKEDE. O GƜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLƜMSƜZDƜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(Ä°MÄ°Z,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BÄ°Z YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞUā€™DA BÄ°R KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLIā€™YI ā€œÄ°HYAā€ ETMEK: AKPā€™NÄ°N TƖRENLERÄ°,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTƜ YƜREĞİMÄ°ZEā€¦,1,ƖFKELENÄ°NCE ƇOK GƜZEL OLUYORSUN TƜRKÄ°YE,1,ƖFORÄ°NÄ°N ORTASINDA,1,ƖĞRETTÄ°KLERÄ° HATIRLATTIKLARIYLA GREÄ°F DÄ°RENİŞİ,1,ƖLƜMSƜZ ABÄ°(MÄ°Z) OKTAY ETÄ°MAN,1,ƖRGƜTLƜ MƜCADELE ETİĞİ VE SOSYALÄ°ST DEMOKRAS,1,ƶteki,29,ƖZEL MƜLKÄ°YETÄ°N DEVLETÄ°N KƖKENÄ° ƜZERÄ°NE,1,ƖZERKLÄ°KƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLÄ°VYA DERSLERÄ°,1,ƖZGECANā€™IN KATLÄ°NÄ°N AKPā€™YLE NE Ä°LGÄ°SÄ° VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgĆ¼rlĆ¼k,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANÄ°NÄ°N (ā€œYENÄ°ā€) REJÄ°MÄ°,1,PARÄ°S KATLÄ°AMI ā€œBARIŞ SƜRECÄ°ā€ VE HESAPLAŞMA,1,politika,13,POPƜLER KƜLTƜRE ELEŞTÄ°REL BAKIŞLAR - KISA BÄ°R TARÄ°HƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEPā€™Ä°N TƜRKƜ(/ŞİİR)LERÄ°,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKÄ°ā€™NÄ°N KANAYAN KARANFÄ°LÄ°,1,rƶportaj,12,SAHÄ° ā€œVESAYET (REJÄ°MÄ°)ā€ KALKTI MI,1,SAHÄ°CÄ° OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ƜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULUā€™NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERÄ°N SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRƜMENÄ°N RESMÄ°NÄ° ƇİZEBÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°N ABÄ°DÄ°N?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTÄ°M MANZARALARI,1,SEN MÄ°SÄ°N ā€œBARIŞā€ DÄ°YEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,11,SÄ°VAS KATLÄ°AMI O GƜN ORADA BÄ°TMEDÄ°,1,siyonizm,4,SÄ°YONÄ°ZM ANTÄ°-SEMÄ°TÄ°ZM VE BÄ°R ā€œMUGALATAā€ ƜZERÄ°NE,1,SOMA ā€œSONā€ OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BÄ°LÄ°MLER: BÄ°R ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,14,SOYKIRIM ƜZERÄ°NE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ƜZERÄ°NE,1,suriye,2,SURUƇā€™UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELÄ° DUMRULLARI: ƖZELLEŞTÄ°RMELER,1,SƜREKLÄ°LEŞTÄ°RÄ°LEN OHAL VE,1,ŞİDDET MÄ° MEŞRUÄ°YET YÄ°TÄ°MÄ° MÄ°,1,ŞİDDET NEDEN KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N ā€œOLMAZSA OLMAZIā€DIR,1,taksim,3,tanitim,13,TANTALOSā€™U YARATMAK,1,tarih,17,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercĆ¼me,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KÄ°TAPLI Ä°NSANDAN KORKARIM,1,TOTALÄ°TARYANÄ°ZMÄ° SOKAKTA ALT EDEBÄ°LMEK,1,TOTALÄ°TERLEŞMEYE Ä°HVANā€™LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET Ä°KTÄ°DAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tĆ¼ketim,1,TĆ¼rk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TƜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TƜRK(Ä°YE) Ä°SLƂMIā€™NDA KADIN OLMAK,1,tĆ¼rkiye,82,ULAŞ ULAŞā€™TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHÄ°T OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,Ć¼niversite,6,ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° ƖLDƜRMENÄ°N SEKÄ°Z YOLU (YA DA ƜNÄ°VERSÄ°TE PÄ°YASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETÄ°N ALTERNATÄ°FÄ° VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZƜELLA VE EMPERYALÄ°ZM KONUSU,1,VESAYET REJÄ°MÄ°ā€ ƖLDƜ YAŞASIN ā€œÄ°LERÄ° DEMOKRASÄ°,1,video,26,VURUN ā€œĆ–TEKÄ°ā€NE,1,YA SEV YA TERKET: BÄ°R BÄ°AT ARACI OLARAK MOBBÄ°NG,1,YA SOSYALÄ°ZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞIā€ MI DEDÄ°NÄ°Z,1,yasam,20,YENÄ° TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR ā€œYENÄ°ā€,1,yeni yil,2,YENÄ° YƖK YASA TASLAĞI ƜZERÄ°NE: PÄ°YASA ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° YUTARKEN,1,YENÄ°DEN HAYKIRABÄ°LMEK: ā€œYERÄ°MÄ°Z MUTFAK DEĞİL DƜNYA,1,YERELÄ° BÄ°RLÄ°KTE YƖNETMEK - NASIL BÄ°R DƜNYA Ä°STÄ°YORSAK ƖYLE BÄ°R YEREL YƖNETÄ°M,1,YILDIZLARIN GƜNCESÄ°NÄ° TUTAN ADAM: CENGÄ°Z GƜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YƜREĞİMÄ°ZDE,1,ZAPATÄ°STALARIN 33. YILI: BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,ZEYTÄ°NLİĞİ ZÄ°NDAN YAPAN SÄ°STEMATÄ°K ZULME DÄ°RENENLER,1,ZÄ°NDAN(LAR)IN TƜRKƇESÄ°,1,ZORUNLU BÄ°R AƇIKLAMA (II)ā€¦ VE BÄ°R EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚ƶzbudun: LAÄ°KLÄ°Kā€¦ AMA NASIL?[*]
LAÄ°KLÄ°Kā€¦ AMA NASIL?[*]
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOfqorCcAgP6Pimpw374w82yUnZ53tJWWStlLhblGTwtRuc2-vDcod8wWS0qeToFzYQPFSbfg_5dX3J4qmxx2779YjuCyLPrj2iMVo9EQOOykchIn94FABsyLHH6S1bB8u8txpSqVlSL4Yty1CIt2I2nFqAvcNOxPYTmifE27vDMcnc7xhnRL-89pkovE/w640-h480/IMG_2154.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOfqorCcAgP6Pimpw374w82yUnZ53tJWWStlLhblGTwtRuc2-vDcod8wWS0qeToFzYQPFSbfg_5dX3J4qmxx2779YjuCyLPrj2iMVo9EQOOykchIn94FABsyLHH6S1bB8u8txpSqVlSL4Yty1CIt2I2nFqAvcNOxPYTmifE27vDMcnc7xhnRL-89pkovE/s72-w640-c-h480/IMG_2154.jpg
sibelšŸ‚ƶzbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2024/01/laiklik-ama-nasil.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2024/01/laiklik-ama-nasil.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gƶr BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara BĆ¼tĆ¼n Yayinlar Ä°steğiniz gƶnderi bulunamadı Ana Sayfaya Dƶn Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika ƶnce $$1$$ minutes ago 1 saat ƶnce $$1$$ hours ago dĆ¼n $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy