$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

$type=carousel$count=4$sn=0$rm=0$show=post$m=0

“DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN…”[*]

“Ayrıcalık, hakkın en büyük düşmanıdır.”[1] Ağız alışkanlığı işte, aile içi şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, kadınların i...


“Ayrıcalık,
hakkın en büyük düşmanıdır.”[1]

Ağız alışkanlığı işte, aile içi şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, kadınların istihdam, siyaset, eğitim vb. alanlarında yaşadıkları eşitsizlikler, yeryüzündeki üretimin önemli bölümünü gerçekleştirmelerine karşın “dünya malı”nın pek azını elde tutmaları, sağlık sorunları, doğurganlık, reklamlarda kadın bedeni kullanımı, fuhuş, cinsiyetçi dil… vb. vb. tüm sorunları “kadın sorunu” etiketi altına yerleştirip geçiyoruz.
Oysa bu “sorunlar”ın varlığı ve bir solukta art arda dizilebilmesi bile, “sorun”un kadınlarda değil, erkeklerde olduğuna işaret ediyor. Daha doğrusu “erkeklik”te… Tıpkı “Kürt sorunu” olarak kodladığımız “şey”in gerçekte bir “Türk(lük)” sorunu olduğu gibi…
O zaman gelin, şu birkaç sayfada “kadın sorunu” değil de “erkek(lik) sorunu üzerine düşünelim. Zira bizi buna yönelten fazlasıyla “vukuat” birikti… Öfkeli baba, kardeş, koca, sevgili ya da aşıkların en sudan gerekçelerle (“Komşunun oğluyla mesajlaştı”; “Beyaz pantolon giydi”; “Yoldan geçen bir adama cilveli cilveli saati sordu”; “Yemeği yaktı”; “Rüyamda striptiz yapıyordu”; “İnternetteki porno yıldıza benziyordu” …) en yakınlarındaki kadınları baltayla, tabancayla, yakarak, gövdelerini parça parça ederek, diri diri toprağa ya da betona gömerek yok etmeleri…
Bürokratlar, askerler, polisler dahil bir kasaba eşrafının koruma altındaki zihinsel engelli kadına aylar boyu tecavüz etmesi ve bunun aylar boyu “kasabanın sırrı” olarak kalabilmesi… Otobüsteki şortlu, parktaki hamile kadınlara savrulan tekmeler… Kızlarını gebe bırakan babalar…
Cemaat yurtlarında kalan ilkokul-ortaokul çocuklarına (kız-erkek demeden) tebelleş olan, öğrencilerine porno izletip tecavüz eden öğretmenler…
Oturdukları yerden ha bire kadınların ne yapması, ne yapmaması, nasıl olması, nasıl davranması gerektiğine dair ahkâm kesen “devletlû”ların üzerimize boca ettikleri buyrultular: “Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırı”; “Doğurmayan kadın yarımdır”; “Örtünme dinimizin buyruğudur”; “Kadın ağır olacak, olur olmaz gülmeyecek”; “Adam gibi ölmek var, madam gibi ölmek var”; “Hamile kadınlar sokakta dolaşmasın”; “Tecavüze uğrayan da doğursun, gerekirse devlet bakar”; “Tecavüzcü kurbanıyla evlenirse cezası düşsün”…
Biyolojik bir “hâl”den, kendisinden-olmayanlar üzerinde mutlak bir kudret atfı türeten eril-merkezcilik… Peki nedir bu?
Evet, erillik de dişilik de öncelikle biyolojik hâller. Türün sürdürümü, yani üreme için doğanın bazı canlı türlerine sunduğu bir araçsallık. Ya da müminlerin dilinde, “fıtrat”… Ancak bu araçsallık hiçbir canlı türünde, insanlarda ulaştığı karmaşıklığa, değer yüküne, değişkenliğe ve patlayıcı birikimine erişmiyor.
Çünkü insanlar, sadece biyolojik bir tür olarak değil aynı zamanda ve solukta, toplumsal varlıklar olarak yaşıyorlar. Ve bu toplumsallığı, biyolojik “ne”likleri üzerinden, farklı tarihsel dönemlerde, farklı coğrafyalarda, farklı toplumsal kesimlerin/sınıfların mensupları olarak, farklı birikimler temelinde deneyimliyorlar…
Bir başka deyişle, Afganistan kırsalında yaşayan bir Peştun erkeği olmak ile, diyelim ki Norveç’li bir orta sınıf erkeği olmak arasında dağlar kadar fark var. Ya da Kalahari çölü saçaklarında varlığını sürdüren bir !Kung erkeği olmak ile, Ortaçağ Fransası’nda bir şövalye olmak arasında… Hatta erkekliğin fiziksel görünümleri arasında dahi…[2]
Erkeklerle kadınlar, yani soyu sürdürme yetisine sahip bu ikili arasındaki ilişkiler de hiç kuşku yok ki, zamana, yere, topluluğun deneyim dağarcığına, sınıflara göre değişiklik gösteriyor. Ve bu ilişkileri, adına “kültür” dediğimiz çapraşık, çelişkili, anlaşılması zor yaşam rehberi düzenliyor: her bir özgül toplumda nasıl kadın, nasıl erkek olunacağına, daha doğrusu nasıl kadınlar ya da erkekler olursak başkaları tarafından onay göreceğimize dair, bebeklikten aktarılmaya başlanan bir dizi yönergeyle biçimlendiriyor yaşamlarımızı… Bir başka deyişle, insan toplumlarında kadın ya da erkek olmak, biyolojiden çok toplumsal/kültürel beklentiler ve biçimlendirmelerle ilişkili. Ve söylemeye gerek var mı, toplumlar tarihin akışı içinde değiştikçe, kadın ya da erkek olmanın kabul edilebilir biçimleri de değişiyor.
Antropologların çoğu, kültürün temel işlevinin toplumsal yaşamda olası pürüzleri gidermek, onları göreli sorunsuzca bir işleyişe kavuşturmak olduğu konusunda hemfikirdir. Burada “kültürün işlevi” konusunda uzun uzadıya tartışmalara girmeksizin, bu görüyü veri kabul edelim. Ve diyelim ki, her bir kültür, mensubu olan kadınlara ve erkeklere, toplumsal cinsiyet rollerini sosyal dengeleri infilak ettirmeksizin sürdürebilecekleri örüntüleri sağlar ve bireyleri bu örüntüler dahilinde şekillendirir. Bu ilişki (mutlaka eşitlikçi olması gerekmeyen, hatta çoğu toplumda eşitsiz) bir karşılıklılık üzerine temellenmiştir çoğunlukla, yani kadın ve erkek her bir birey, toplumsal yaşam içerisindeki yerinden ve rolünden razı olduğu, karşısındakinden beklentisinin ne yönde ve miktarda olması gerektiğini bildiği ve bu beklenti az-çok karşılandığı ölçüde işler yolunda gider… Hele ki bu düzenin Tanrı ya da doğa[3] tarafından tesis edildiği ve “olması gereken” olduğu konusunda ideolojik “iman” sağlam ise…
Ama kör şeytan, toplumsal dengeler her zaman - hatta çoğunlukla, tıkır tıkır, pürüzsüz işlemez ki… Çünkü nihayetinde toplumlar soluk alıp veren otomatlardan değil, çıkarları farklılaşmış, birbirleriyle eşitsiz ilişkiler içerisinde, düşünebilen, akıl yürütebilen, eyleyebilen, tutkuları, nefretleri, özlemleri, korkuları… velhasıl türlü türlü huyları olan bilinçli, etkin varlıklardan, insanlardan oluşurlar. Dahası diğer toplumlarla ilişkileri ve/ile iç dinamikleri nedeniyle geçim temelleri değişmekte, değişen geçim temelleri, geçmişten kalıtılmış toplumsal ilişki kalıplarını yıpratmakta, aşındırmakta, beklentileri değişikliğe uğratmaktadır. Yani “kültür” dediğimiz “şey”, toplumların geçim temelleri (iç dinamikler ya da dış müdahaleler sonucu) değiştikçe, çıkarlar farklılaştıkça, bocalamakta, yeni durumlara ayak uydurmaya çalışmakta, bunu kimi zaman becerebilmekte, kimi zaman da becerememektedir.
Ve dengeler bozuldukça, toplumsal patoloji baş gösterir… Hele ki, bozulan dengelerin yerine yenisini kurmaya istek ve yetili toplumsal aktörlerin yokluğunda ya da yetersizliğinde. Kör dövüşü, tüketici şiddet, içe kapanma, kolektif depresyon, yozlaşma, artan suiistimaller, ahlâksal çöküntü… başgösterir. Kadın-erkek ilişkileri de hiç kuşkusuz bu denge yitiminden payını alacaktır…
Bu coğrafyada kadın-erkek ilişkileri, erkeğin karısının ve çocuklarının rızkının sağlayıcısı, dış saldırılara karşı fiziksel varlığı ve “namus”unun koruyucusu, kadının ise “yuva”nın sürdürücüsü, kocanın yardımcısı, çocukların şefkatli bakıcısı/kollayıcısı olarak biçimlendirildiği cinsiyet rollerine dayanır. Genç kızlar kurda-kuşa yem olmadan, bekaretlerine halel gelmeden erken yaşlarda kocaya verilmeli, annelerinden öğrendikleri ev içi hünerleri kendi yuvalarında sergilemeyi sürdürmelidirler. Erkekler ise eril egosu el kadar çocukluktan şişirilmiş (“Bak, amcası, oğlumun pipisine… Maşallah, büyüdü mü ortalıkta karı-kız koymayacak...”; “Çek oğlum şu rakıdan bir fırt… Ne de olsa erkek adamsın…”; “Bırak hanım, sünepe edeceksin oğlanı… Sen de onun kafasını yaraydın oğlum…”) küçük dağların yaratıcısı olarak üstlenebilmelidir büyüdüklerinde ailenin reisi, evin ekmek getiricisi rolünü… Ve bu oyun ilelebet sürüp gitmelidir - arada bir kol kırılsa da yen içinde kalarak (ne de olsa “dayak cennetten çıkma”dır).
Oysa oyun -ne kadar süredir ve ne ölçüde kurallarına göre oynandığı sorusundan bağımsız olarak- bozuldu… Erkek, ta 12 Eylül darbesinden bu yana, vahşi neoliberal kapitalizmin “sosyal devlet”i lime lime edilişinden beri ya işsizlik korkusunda ya işsiz, ya da artık hiçbir şeye yetmeyen ücretinin sıkıntısında. Kadın aile bütçesine katkıda bulunmak için iş bulabildikçe çalışıyor. Çocuklar ya büyük ebeveynlere ya da sokağa emanet… Ama yine de yetmiyor, mutfaktaki ateş sönmüyor, ev sahibinin kapıda bitivereceği aybaşı hemen geliveriyor… İhtiyaçlarsa, kapitalist tüketimciliğin kamçısı altında büyüdükçe büyüyor: kız akıllı telefon peşinde, oğlan marka spor ayakkabısı diye tutturmuş… Önceleri açları doyuran, çıplakları giydiren “Devlet Baba”, adeta düşman kesilmiş: Gemisini kurtaran, kaptan!
Yalnız ekonomik sıkıntılar mı; toplumsal yaşam da altüst olmuş durumda: nicedir düşük yoğunluklu bir iç savaş yaşanıyor ülkede… Vahşet görüntüleri artık halının altına süpürülemeyecek kadar net: işsiz, sefil baldırıçıplaklar, “Vatanı böldürtmeyiz!” histerisinde kelle avcılığı yapıyorlar Kürt sokaklarında… Milliyetçi duygular, şoven histeriye tahvil olmuş. Artık her futbol maçı bir meydan savaşı…
Bitmedi: ülke onbeş yıldır siyasal İslam’ın tasallutu altında… Ezberler bozuluyor: Dün sıradan yurttaşın doğru bildikleri, bugün telefon konuşmalarına, muhbir vatandaşlar aracılığıyla eş-dost sohbetlerine, internet iletişimine dek sızmış “Büyük birader” tarafından yaka paça yanlışlanıyor.
Ve nihayet, İkinci Dünya Savaşı vartasını “Yurtta sulh cihanda sulh” rehavetiyle atlatmış ülke, bugün komşusunu fiilen işgal ederken, yüzbinlerce mültecinin yanısıra, kelle kesen, diri diri insan yakan cihatçıları da buyur ediyor… Gelecek kaygısı, güvensizlik diz boyu.[4]
Sözün kısası; ülkenin çivisi çıktı, bugüne dek üzerinde ayakta kalmayı başardığı tüm dengeler alaşağı oldu…
Sırtına yüklenen erkeklik rolüne ilişkin tüm kapasitelerini yitirmiş, çaresizleşmiş, denetleme olanağına sahip olmadığı güçler elinde oyuncak hâline gelen, işsiz, yoksul(laşan) ve yoksun(laşan) ortalama Türkiyeli erkeği bu koşullar altında ya kaderine teslim olacak ya da bu “yeni”, kıran kırana düzene ayak uydurabilmek için saldırganlaşacak. Her iki koşulda da kabağın Türkiyeli kadınının başına patlayacağı, açık.
Şirazesinden çıkmış zaman, kadınların başına tecavüz, toplu tecavüz, ensest, yumruk, tekme, satırlı, tüfekli baltalı saldırı, diri diri betona gömülme vb. olarak patlıyor. “Muktedir olma”nın, yapabilmenin (eril) cinsel iktidarla bu denli özdeşleştirildiği bir toplumda, bireysel yetersizlik, düşkırıklıkları, çaresizlik duygusu, “erkeklik”i “güçsüz” addedilenler, kadınlar ve çocuklar üzerinden kanıtlamaya ve yitirilmiş iktidarı böylelikle bir nebze olsun geri kazanma yanılsamasına yöneltiyor bu toplumun erkeklerini… Atarlanarak, dayılanarak, olur olmaz kabarıveren nefislerini söndürebilmek için kadın, çoluk, çocuk demeden kırıp dökerek, o bir zamanlar küçük dağların yaratıcısı olarak dolaştıkları küçük dünyalarını arıyorlar, umutsuzca.
Ne de olsa kadına el kaldırmayı erkekliğin raconuna ters sayan o şövalyeler atlarına binip çekip gittiler. Meydan “demirin tuncuna, insanın piçine” kaldı…

1 Ocak 2017 13:59:29, Ankara.

N O T L A R
[*] Sanat ve Hayat Dergisi, No:46/06, Kış 2017…
[1] Marie von Ebner Eschenbach.
[2] “Bir Bali erkeği, neredeyse tümüyle tüysüzdür,” diyor Margaret Mead. “Öylesine tüysüzdür ki bıyık tüylerini bir cımbızla tek tek yolabilirsiniz. Göğüsleri Batılı hemcinslerine göre daha gelişmiştir. Batılı-Avrupalı erkekler grubu içerisine yerleştirilmiş bir Bali erkeği, ‘dişil’ gözükecektir. Buna karşılık, Balili bir kadın dar kalçalara ve küçük göğüslere sahiptir ve bir Batılı-Avrupalı kadın topluluğu içinde, ‘oğlanımsı’ gözükecektir. Pek çoğu çocuk emzirme yetisinden yoksun olmakla, belki de rahminin gelişmemiş olmasıyla eleştirilebilir.” (Margaret Mead, Male and Female. A Study of the Sexes in a Changing World, Dell Publishing Co., 1972: 144)
[3] Marksist biyolog Levontin, biyolojik determinizmin burjuva ideolojisinin bir aracı olduğunu öne sürerken tartışmayı ideolojik yüküne doğru yöneltir. Bir başka deyişle, doğanın insan üzerindeki belirleyiciliğini savunan görüşler -gerçekliğe uygunluk ya da uygunsuzluklarından bağımsız olarak- burjuva ideolojisine hizmet etmektedir, Levontin’e göre...
[4] “Önemli bir bölümü güvenlik ve korunma gereksinimini karşılamak en hafifinden kendini güvende hissetmek amacının yanı sıra silahlanma, terörün şiddetlenmesi ve avlanmaya ilişkin düzenlemelerin de etkisiyle Türkiye’de sivil silahlanma önemli bir artış gösteriyor. Sivil silahlanmadaki artışın nedenlerini sosyal problemlere dayandıran Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan: ‘Şiddetin, savaş haberlerinin sürekli gündemde olduğu, bombaların patladığı ülkemizde insanların korku içinde olması ve kendini güvensiz hissetmesini neden olarak gösterilebilir. Cumhurbaşkanlığı düzeyinde halkın silahlanmasının darbe gibi durumlardan kendini koruyabilmesi için uygun olacağı doğrultusunda bir kanaat oluştu. Biz bu durumun karşısındayız. Kendini böyle koruyabileceğini düşünen vatandaş silaha sarılıyor. Türkiye’de iki evden birinde silah var. Yaklaşık 19 milyonluk bir rakam söz konusu ve kayıt dışında da talep artışı var’ dedi.” (“Türkiye Silahlanıyor”, Cumhuriyet, 25 Aralık 2016, s.1.)
Ayrıca “Türkiye’de yabancı liselerde okuyan gençler arasında yurtdışına gitmek isteyenlerin oranı üç yıldır artış gösteriyor. Bu liseleri seçen gençlerin yurtdışına gitmenin yollarını aramasının nedenleri, siyasi istikrarsızlık ve baskılar, ekonomik kriz beklentisi ile Ortadoğu’daki savaşın Türkiye’ye yansıma ihtimali diye sıralanıyor.”  (“Bu gidişin dönüşü yok”, Cumhuriyet, 28 Aralık 2016, s.2.)

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Öne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGÖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GÜÇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALÂKÂSI VAR?,1,“NEFRET SUÇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İÇİN NE YAPTI,1,1 mayis,16,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERÇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İÇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA İŞÇİ SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEÇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEÇİMLERİ’NE DAİR -GEREKÇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,abd,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AÇIK SÖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ÖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,37,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLÂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLÂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKÂR”LIĞI NEYE DENK DÜŞER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETÇİ MANEVİYATÇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ÖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKÂRLIĞI İSLÂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVÎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,11,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİÇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ÇOKKÜLTÜRCÜLÜĞÜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,38,AYŞE ÖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,12,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİÇ!,1,BE ZİMAN JÎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKÂNSIZ AŞK” HİKÂYESİ: “AKADEMİ VE ÖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İÇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HÂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İÇİN: GÖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERÖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETÇİLİK VE IRKÇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bölge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ÇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELÂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DÖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Çile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gözlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ÇOCUKLAR ÖLMESİN DEMEK TERÖR SUÇU MU,1,ÇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ÇÖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBÂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DÖNÜŞÜM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,6,demokratiklesme,1,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,3,devlet,13,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ÖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKÎ,1,DEVLETLÛLAR,1,devrim,14,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLÂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ÇÜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,68,düsünce özgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,13,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,8,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,21,emekciler,3,EMEKÇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ÖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ÇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İÇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,5,GERÇEKTEN DE NEDİR TERÖR,1,GÖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,grev,1,güncel,9,gündem,12,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HÂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HÂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ÖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,hayat,1,HER GÜN DÖRT İŞÇİ BEŞ KADIN,1,HER KÖYDE BİR “KÖPEK” VARDIR,1,HİÇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ÖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,41,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLÂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ÖZGÜR(LÜĞÜ) MÜ,1,İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VAZGEÇİLEMEZ ÖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,12,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEÇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,16,İŞÇİ SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,İŞÇİ SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERÇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İÇİN OLABİLECEK EN KÖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,71,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,26,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,8,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİÇİMLENMESİ İÇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,60,KRİZ SAVAŞ VE İŞÇİ SINIFI ÜZERİNE GÖRÜŞLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,33,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,16,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ - 1/ BREZİLYA ÖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREÇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREÇLERİ”: EL SALVADOR ÖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEÇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SÖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DÜŞÜNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ÖĞRENEN BİR ÇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DÜŞÜ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,22,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIÇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLAŞMA/ DÜŞKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: İŞÇİ SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,13,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ÖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ÇALIP ÇIRPTIKÇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORÇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TÖRENLERİ,1,OTUZÜÇ KOR DÜŞTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ÖFKELENİNCE ÇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ÖFORİNİN ORTASINDA,1,ÖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ÖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,öteki,33,ÖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KÖKENİ ÜZERİNE,1,ÖZERKLİKÇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ÖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,özgeçmis,1,özgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,14,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHÇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,röportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ÇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seçim,5,SEÇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,2,SEN ÇÜRÜMENİN RESMİNİ ÇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel özbudun,2,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,16,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMÎ SÖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,söylesi,1,söyleşi,2,SÖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUÇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ÖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,16,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,26,tck,2,tck301,1,teknoloji,1,temel demirer,17,tercüme,2,terör,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TÖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: Gerçekten kadınlar için Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIŞÇI MI,1,TÜRK(İYE) İSLÂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,94,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ÖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İÇİN YEREL SEÇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ÖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,27,VURUN “ÖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,29,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YÖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YÖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ÖYLE BİR YEREL YÖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yök,3,yönetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKÇESİ,1,ZORUNLU BİR AÇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibel♀özbudun: “DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN…”[*]
“DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN…”[*]
sibel♀özbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2017/02/demirin-tuncuna-insanin.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2017/02/demirin-tuncuna-insanin.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy