SİBEL ĆZBUDUN-TEMEL DEMİRER “Hayatımıza giren hayatların sayısı hesap edilemez.”[1] HĆ¢lĆ¢ “Oldu mu, olmadı mı?” demogojilerine ...
SİBEL ĆZBUDUN-TEMEL DEMİRER
“Hayatımıza giren hayatların
sayısı hesap edilemez.”[1]
HĆ¢lĆ¢ “Oldu mu, olmadı mı?” demogojilerine kurban edilmek istenen Meds Yeghern’in (Büyük Kƶtülük’ün) üzerinden bir asır geƧtiÄi hĆ¢lde; NĆ¢zım Hikmet’in, 1950’de kaleme aldıÄı (Ermeni Soykırımı’ndan sƶz ettiÄi iƧin sansürlenen!) Åiirinin ‘AkÅam Gezintisi’ bƶlümünde, “Mürettip Refik’le Sütçü Yorgi’nin/ Ortanca kızı ƧıkmıÅlar akÅam piyasasına/ Parmakları birbirine dolanmıÅ/ Bakkal Karabet’in ıÅıkları yanmıÅ/ Affetmedi bu Ermeni vatandaÅ/ Kürt daÄlarında babasının kesilmesini/ Fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin/ Bu karayı sürenleri Türk halkının alnına” dediÄinden bihaber olanların sayısı küçümsenmeyecek kadar Ƨoktur coÄrafyamızda…
Bu müthiÅ acı bir ulusu yerkürenin dƶrt yanına savuracak kadar büyük bir sarsıntıydı…
Yani 1915 Mezalimi, 1915 Büyük SuƧu, 1915 Soykırımı ile... Adına her ne derseniz deyin! İÅte bu felaketl Ermeni toplumunu, kendi iradesi dıÅında bir dünya toplumu hĆ¢line getirdi; insanlar dƶrt bir bucaÄa savrulup, oradan oraya sürüldü; tarihin tanık olduÄu en korkunƧ trajediler, kƶr gƶzlerin gƶrmek istemeyen bakıÅları ve duyarsızlıklar eÅliÄinde yaÅandı/ yaÅatıldı.
“Duyarsızlık” dedik…
Antonio Gramsci’nin, 11 Mart 1916’da ‘Il Grido del Popolo/ Halkın ĆıÄlıÄı’nda yayımlanan ‘Ermeni Sorunu Ćzerine’ baÅlıklı makalesinde, “Türklerin milyonlarca Ermeni’yi katlettiÄini gƶrdüÄümüzde, ıstıraplara ve can ƧekiÅmelere ya da Almanların BelƧika’yı istila ediÅine tanık olduÄumuzda yaÅadıÄımız aynı keskin acıyı acaba yaÅıyor muyuz?”[2] sorusunda ya da Victor Hugo’nun, “Li ParĆ®sĆŖ mirovek bĆŖ kuÅtin cinayet e, LĆŖ li RojhilatĆ® 50 hezar mirov bĆŖ serjĆŖkirin ev tenĆŖ gelÅek e,”[3] deyiÅinde altını Ƨizdikleri tam da bu deÄil miydi?
Bu duyarsızlıklar, bakıp gƶremeyen kƶr gƶzlerle unutuluÅa teslim edilirken; “Kelimeler ve sayılar, iÅledikleri cürümleri gizliyor ki, o cürümler unutulsun. Unutulan, affedilmiÅ demektir. Zihne nakÅolan affetmez,” diyen John Berger’in saptamasına sarılmak “olmazsa olmaz” olup ƧıkmıÅtı…[4]
* * * * *
Tam da bunun iƧin hiƧbir Åey unutulmasın diye “FotoÄraf gƶsterdiÄinden daha fazlasını saklar” gerƧeÄine ƶmrünü veren militan fotoÄrafƧı Mehmet Ćzer, ‘Kuyunun Dibindeki TaŒını derledi arkadaÅlarıyla; Ermeni Soykırımı unutulmasın diye…[5]
Mehmet Ćzer’in kolektif ƧalıÅması, bir fotoÄraf (üzerinden tarih) okuması…
FotoÄraf(lar) geƧ(me)miÅin aynasıdır, hakikĆ¢tin kilometre taÅlarıdır. HakikĆ¢t bir fotoÄraf karesinde ƶlümsüzleÅtirilmiÅ anı/ bƶlümüdür.
Bu ƶzelliÄiyle her fotoÄraf bir tanık(lık)/ taraf(lık)tır.
Evet, evet fotoÄraf kareleri eski(meyen) zamanının yeniden canlandıran ƶlümsüzlük ƶyküsüdür.
Ve bunlar bƶyleyse fotoÄraflar, bir yolculuÄun, hesaplaÅmanın nirengi noktalarıdır.
Bƶylesi bir hesaplaÅma yolunda Mehmet Ćzer’in 1915 iliÅkin “TanıÄız! Buradayız!” ƧıÄlıÄıyla müsemma kolektif ƧalıÅması, Sergei Mikhailovich Prokudin, Armin Wegner, Leslie Davis, Henry Atkinson’un fotoÄraflarındaki gerƧeÄi, A. Nevin Yıldız, Ahmet Abakay, Ahmet Telli, Ali Balkız, Bardig Kouyoumdjıan, Beril TürkoÄlu, Ćınar Livane Ćzer, David Barsamian, Demet İslĆ¢mbay, Fatin Kanat, GƶkƧer TahincioÄlu, Kadir Celep, Kemal GƶktaÅ, Mustafa DurmuÅ, Nejla Kurul, Neval OÄan Balkız, Pakrat Estukyan, Roxanne Makasdjian, Sait ĆetinoÄlu, Seda Byruat, Sibel Ćzbudun, Åeyhmus Diken, Åükrü ErbaÅ, Temel Demirer’in kaleminde dillendirerek okuyor…
Anıları, gerƧekleri dünün kuyusundan Ƨıkarıp, bugünde ƶnümüze dikiyor…
* * * * *
Mehmet Ćzer ve arkadaÅları ƶnemli bir iÅ yapıyor(lar): Anadolu’nun kadim “Ermeni GerƧeÄi”ni bir kez daha gündem maddemiz kılıyorlar.
“Ermenilerin rolü hiƧbir yerde Osmanlı İmparatorluÄu’ndaki kadar ƶnemli olmadı; Konstantinopolis sarayında yer aldılar. Mimarlar (‘DoÄu’nun Mikelanjı’ Sinan), tabipler, müzisyenler, tercümanlar, ressamlar, terziler. Hampartursum Limonciyan’la, Osmanlı klasik müziÄine uyarlanacak bir müzik nota sistemi yarattılar…”
“Ermeni zanaatkĆ¢r ve tüccardan oluÅan ƶnemli kent nüfusu Anadolu, Kilikya ve İran kƶy ve kasabalarında kadim meslek ve ticaret geleneklerini sürdürür. En canlıları arasında Erzurum ve Van bulunan kentlerde, profesyonel hayatın bütün taraflarını düzenleyerek meslekler, bƶlgelere ve loncalara -Osmanlı İmparatorluÄu’nda esnaf, Pers İmparatorluÄu’nda hamkar- gƶre gruplandırılır. Ćok canlı olan Ermeni esnafı bütün meslek birliklerini temsil eder (terzi, ayakkabıcı, saatƧi, kalaycı, deÄirmenci, fırıncı, vs) ve bütün sanayi üretim kollarına yakın durur: Erzurum, Tokat, Merzifon’da metal, bilhassa da bakır iÅleme, Van ve Erzurum’da silahƧılık, deri, yün, ipek ve neredeyse her yerde pamuk iÅleme. Van’da kuyumculuk, halıcılık, nakıŠve seramik sanatıyla birlikte, zanaat sanat seviyesine yükselir ve Ermeni halkının yaratıcı zihnini kanıtlar. Ticaret yüzyıllardır İsfahan, Tebriz, Tiflis, Trabzon, Erzurum, Van, İstanbul, İzmir ve İskenderiye’de uluslararası büyük ticaret kavÅaklarında oluÅan, az sayıda fakat zengin bir Ermeni burjuvazisinin baÅında bulunduÄu ƧerƧi, seyyar satıcı, dükkĆ¢n sahibi, ƧarÅı esnafı gibi farklı toplumsal unsurları iƧinde barındırırdı…”[6]
Ermeni Soykırımı’nın tarihsel nedenlerini daha iyi anlayabilmek iƧin Osmanlı İmparatorluÄu’nda 1876 yılında II. Abdülhamid tarafından ilan edilen I. MeÅrutiyet dƶnemine gitmek gerekir. 1876-1923 yılları arasında Ermeni, SüryanĆ® ve Rumlar soykırıma uÄratılmıÅtır, yok edilen sürgün edilen bu halkların ardından tek ulus, tek din temeli üzerinde yeni bir devlet inÅa edilmiÅtir.
Bu soykırım, 1915’e, 24 Nisan’a sıÄdırılamaz. 1876 ile 1923 yılları arasında Osmanlı vatandaÅı olarak bilinen 4.5 milyon Hıristiyan hayatlarını kaybetti, binlerce yıldır yaÅadıkları topraklarından sürgün edildi.[7]
Burada durup, bir parantez aƧarak ilerleyelim: Ermeni Soykırımı sürecinde, Osmanlı İmparatorluÄu’nda yaÅayan Ermenilerle ilgili bazı sayısal veriler Åƶyledir:
“Uygulama sonucunda, operasyonun beyni Talat PaÅa’nın ƶzel defterinde 972 bin 246 Ermeni’nin o ana kadarki topraklarından koparıldıÄını gƶstermektedir. 1911 yılında 1 milyon 256 bin 403 olan Osmanlı Ermenileri’nin kayıtlı nüfusu, tehcir sonrası 284 bin 157’ye düÅürülmüÅtür.”[8]
1906 yılında yapılan resmĆ® nüfus sayımına gƶre, Osmanlı İmparatorluÄu’nda, 1.031.708 - 1.140.563 Ermeni yaÅadıÄı, bu nüfusun genel nüfusa oranının yüzde 5.07-yüzde 5.46 düzeyinde olduÄu gƶrülmektedir.
1914 Osmanlı İmparatorluÄu nüfus sayımında, toplam nüfusun 13.390.000, Ermeni nüfusunun 1.173.422, Rum nüfusunun 1.564.939 olduÄu saptanmıÅtır.[9]
“1927 yılı nüfus sayımından sonra da Türkiye’den Ermeni gƶƧleri devam etmiÅtir. 1935 nüfus sayımında 1927 sayımına gƶre daha az sayıda Ermeni tespit edilmiÅtir. Kategoriler deÄiÅtiÄi iƧin doÄru mukayese yapmak mümkün olamayacaktır. Ancak 1935 yılındaki Gregoryen sayısını, 1927 yılındaki Ermeni dininde olanların sayısı ile karÅılaÅtırıldıÄında yüzde 42’lik bir azalma olduÄu gƶrülmektedir.”[10]
Bu veriler soykırımın boyutunu yeterince net olarak sergilerken; Ermeni Soykırımı konusunda sürekli belge isteyenlere, Mustafa Kemal’in kurucu meclis konuÅması bile yeterlidir, anlayana!!!
Yıllardır sürekli arÅivleri aƧtık diyen iktidarlar bilmeli ki Soykırım; salt bir evrak sahtekĆ¢rlıÄıyla aƧıklanacak basit bir olay deÄildir. Soykırım; toplumsal ve politik bir olay olup, demografik yapının ve sermayenin el deÄiÅtirmesidir aynı zamanda.
Kemalist cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal, ilk kurucu meclisin aƧılıÅının ikinci günü, 24 Nisan 1920’de yaptıÄı bir konuÅmada “Ermeni katliamından “utanılacak bir eylem” olarak sƶz etti. On iki gün sonra, Ordu Komutanı Kazım Karabekir’e gƶnderdiÄi bir mesajda, “yeni bir Ermeni katliamı “ ihtimali karÅısında duyduÄu endiÅeyi dile getirirken, aƧıkƧa “katliam” kelimesini kullandı. Mustafa Kemal’in bu katliamları kabul etmesi, katliam kurbanı Ermenilerin toplam sayısının 800.000 olduÄunu aƧıkƧa sƶylemesiyle bu tavır ƶzel bir anlam kazandı.”
Sayının 1.5 milyon ya da 800.000 olması bu topraklarda yaÅatılan acı gerƧeÄi deÄiÅtirmez. 1915 soykırımı ve akabinde İslĆ¢mlaÅtırma ve asimilasyon politikaları sonucunda 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Ermeni nüfusu 123.612’e düÅmüÅtür. Genel toplam iƧindeki gayri Müslim nüfusu ise yüzde 1.1’e düÅmüÅtür. Nasıl oluyor da 1915’e kadar her 5 kiÅiden birinin gayri Müslim olduÄu Anadolu’da, nüfus 1927 yılında yüzde 1.1’e düÅtü?
24 Nisan 1915 tarihi, bu ülkenin kadim Hıristiyan halkları iƧin büyük bir felaketi, kanlı ve kirli tarihi simgeler. Elbette bu topraklarda acılar ve zorla MüslümanlaÅtırmalar 1915’le baÅlamadı. Osmanlı’da uygulanan zımmi sƶzleÅmesiyle elleri, kolları baÄlanan gayri Müslim halklar 1842-1844 Nasturi Katliamı ile baÅlayan, 1915-1924’e kadar sistematik bir Åekilde devam eden katliamlar yüzünden, evlerinden, yurtlarından, acımasızca sürüldü, yok edildi.
Ancak 1915’te baÅlayan tehcirlerin koÅulları daha ƶnce yapılanlardan Ƨok farklıydı. İki ay iƧindeki uygulamalar sadece Ermenileri deÄil, DoÄu Anadolu’daki tüm Hıristiyanları kapsıyordu. Belirlenen yerler yaÅanabilecek koÅulları taÅımadıÄı iƧin bu tehcir yeniden iskan olunarak düÅünülemezdi. Bu yerlere ulaÅabilenlerin sayısı da azdı. BirƧok kiÅi, doÄdukları ve yaÅadıkları yerleÅim birimleri iƧinde ya da dıÅında hemen ƶldürülmüÅ, diÄerleri yaya Ƨıkarıldıkları yollarda ƶlmüŠya da ƶldürülmüÅtü. Ćldürülenlerin ƧoÄu erkekti. Kadın ve Ƨocuklar güney Ƨƶllerine doÄru sürülen kafilelerin en büyük bƶlümünü oluÅturuyordu… Yeniden iskan gibi bir amaƧ taÅınmadıÄından tehcir edilen nüfusun nereye gittiÄi ya da fiziken yaÅayıp yaÅayamayacaÄı, yƶnetimi de orduyu da ilgilendirmiyordu. Talat PaÅa, yanılgı iƧinde son noktayı Åƶyle koyuyordu: “Artık Ermeni sorunu diye bir Åey yok”.[11]
* * * * *
Ermeni Soykırımı, sermayenin TürkleÅtirilip/ MüslümanlaÅtırılması hareketinden baÅka bir Åey deÄilken; “… ‘Ćtekinin Ćtekisi’ Müslüman Ermeniler”[12] akıl ve hafsala almaz bir asimilasyonun maÄdurlarıydılar.[13]
Bu uÄurda Alman militarizmi-İttihat ve Terakki ortaklıÄı, Almanların emperyalist amaƧları doÄrultusunda biƧimlenirken, İttihat ve Terakki’nin Türk-İslĆ¢m sentezi ekseninde ÅekillendirdiÄi ulus imalatı siyaseti de Åiddetle uygulandı.
1914 yılı Temmuz ayı sonunda Almanya ile Rusya’nın karÅılıklı olarak birbirlerine savaÅ ilan etmeleri üzerine, Osmanlı hükümeti, 2 AÄustos’ta Almanya ile gizli bir ittifak antlaÅması imzalayarak savaÅta safını belirledi. Bƶylece Osmanlı ordusunun emir ve komutası Türk subayı üniforması giyen Alman askeri heyetine verilmiÅ oldu. AntlaÅmanın imzaladıÄı gün, Berlin Genelkurmayı’nın isteÄi üzerine, hükümetin bir kararı olmadan, sadece Enver ve Talat paÅaların emriyle seferberlik ve sıkıyƶnetim ilan edildi.
Türkiye’nin Almanya’nın yanında savaÅa girmesi ile birlikte Rumlara ve Ermenilere yƶnelik etnik arındırma politikaları uygulanmaya baÅlandı. 1914’te Ayvalık’ta Rum tehcirinin yapılması General Liman von Sanders’in resmi talebiyle gerƧekleÅti.
Servet ve ticaret TürkleÅtirilip MüslümanlaÅtırılırken, Almanya da kendi bankaları ve Åirketleriyle payını alıyordu. Müslümanların, ithal etme hakkı kaldırılan Rumlarla ticari iliÅkileri yasaklanmıÅtı. Hükümet, gƶƧ edenlerin tüm mülklerine el koyma kararı veriyordu. Kullanılan bir diÄer araƧ ise zorla MüslümanlaÅtırmaydı. General Liman von Sanders, Hıristiyan nüfustan vergi toplayarak Bandırma’da bir yetimhane kurdu. Erkek Ƨocuklar burada asimile edilirken, kız Ƨocukları Türklerle evlenmeye zorlanıyordu. Hıristiyan aileler Türk kƶylerine gƶnderiliyor ve hiƧbir Åekilde kƶyden ayrılmalarına izin verilmiyordu.
1914’te ƧoÄunlukla Rumlara yƶnelik baÅlayan ve daha sonra Ermenileri de kapsayacak Åekilde uygulanan iki evreli politika tek bir amaca yƶnelikti; Osmanlı’nın kendisini saf Türk ve Müslüman bir devlete dƶnüÅtürebilmesi iƧin Hıristiyan unsurun yok edilmesi. Müslüman olmaları nedeniyle Türklük iƧinde eritilebilecekleri düÅünülen Kürtler bu politikanın dıÅında bırakılırken, Kürt ve Ćerkes Ƨeteleri bu katliamın iƧinde rol alıyorlardı. Almanya’nın DoÄu’daki Ƨıkarlarına yƶnelik politikaları ile İttihat ve Terakki’nin homojenleÅtirme politikaları ƶrtüÅmüÅtü. YaÅananlara eleÅtirel bir tavır alan Almanya BüyükelƧisi Kont Matternich’in kayser tarafından “Hıristiyanların lehinde müdahale ederek Türklerin haysiyetini zedelemek ve Almanya’nın Ƨıkarlarına uygun hareket etmemek” gerekƧesiyle merkeze alınması bunu aƧıkƧa gƶstermekte. HıristiyanlıÄı kabul etmiÅ ilk halk olan Ermeniler Rus Ƨekici ile Türk-Alman ƶrsünün arasında eziliyordu.
Yukarıda da iÅaret ettiÄimiz gibi, 1 AÄustos 1926’da ‘Los Angeles Examiner’da yayımlanan sƶyleÅisinde Mustafa Kemal, “Milyonlarca Hıristiyan uyruÄumuzun acımasızca, kitleler hĆ¢linde evlerinden sürülüp katledilmesinden sorumlu tutulması gereken bu eski Jƶn Türk Fırkası’nın artıkları Cumhuriyet yƶnetiminde de rahat durmamıÅlardır,” deyiÅindeki üzere; Henry Morgenthau da, ‘BüyükelƧi Morgenthau’nun Ćyküsü’ baÅlıklı yapıtında da Åƶyle yazıyordu: “İttihatƧı otoriteler tehcir emrini vererek bir ırkın ƶlüm ilanını ƧıkartmıŠoluyorlardı; bunu iyi biliyorlar ve benimle yaptıkları sohbetlerde gerƧeÄi gizlemeye kalkıÅmıyorlardı.”[14]
Belirtmeden geƧmeyelim: Prof. Dr. Ayhan Aktar’ın ifadesiyle, “XX. yüzyılın ilk ‘psikolojik operasyonu’ belki de ‘Ermeniler isyan ediyor’ palavrası”yken;[15] Khatchig Mouradian’ın, “Der Zor’dan ƧoÄu zaman Ermeni Soykırımı’nın Auschwitz’i diye bahsedilir,”[16] vurgusu yerli yerindedir.
Ćünkü her Åey TarihƧi Taner AkƧam’ın, dƶnemin III. Ordu Kumandanı olan Mahmut Kamil PaÅa’nın Ermenilerin sürüldüÄü bƶlgelere gƶnderdiÄi telgrafında, “Ermenileri evlerinde saklayanların evlerinin yakılacaÄını ve evinin ƶnünde idam edilecektir,”diyebildiÄi kadar vahimdi![17]
* * * * *
Devasa bir “el koyma”da somutlanan Ermeni Soykırımı, sermayenin TürkleÅtirilip/ MüslümanlaÅtırılması, resmĆ® tarihteki “emvĆ¢l-i metrĆ»ke” hikayesidir!
Her Ermeni ferdi “emvĆ¢l-i metrĆ»ke”yi bilir, dinleyen olursa anlatır. Ćünkü tüm Ermeniler emvĆ¢l-i metrĆ»ke fırtınası maÄdurudur. Türk milliyetƧiliÄinin ekonomi politiÄiyle Ermeni milletinin malı-mülkü yaÄmalanmıÅtır.[18] Yani 1914’deki Rum ve 1915’deki Ermeni tehciri ile Anadolu’daki belli baÅlı aileler yabancılardan kalan mülke kolay yoldan konmuÅlardı.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ƶzel sermaye, dƶnme ya da Selanik’den gƶƧ edenler (Bezmen, Titiz, Yalman vb.) tarafından oluÅturuldu. Sonraları Türkiye’de ƶne Ƨıkan büyük sermaye gruplarının bazılarının kƶkenleri Cumhuriyetin ilk yıllarına dek uzanmaktadır. İŠBankası bu dƶnemde en hızlı geliÅimi sergilemiÅ ve sonraki dƶnemlerde de büyümesini sürdürmüÅtü. Bunun dıÅında KoƧ, Sabancı, Ćukurova gibi büyük grupların kurucuları 1920’lerde iÅ dünyasında henüz ilk adımlarını atıyorlardı.
Vehbi KoƧ kendi adına ilk Åirketini kurup İstanbul’dan Ankara’ya mal getirip satmaya ve Ford, Mobil gibi firmaların temsilciliÄini yapmaya baÅlarken; Hacı Ćmer Sabancı, Adana’da pamuk ticareti ile uÄraÅmaktaydı. YaÅar grubunun kurucusu DurmuÅ YaÅar, 1927 yılında Rodos’tan İzmir’e gelerek baÅladıÄı boya ve gemicilik malzemesi ticaretini sürdürüyordu. Ćukurova grubunun kurucuları EliyeÅil ve Karamehmet aileleri ise Tarsus bƶlgesinde büyük toprak sahipleriydi.
Ancak, Ćukurova grubu, 1887’de Rum azınlıklar tarafından kurulan bir iplik fabrikasını 1925 yılında ele geƧirerek erken bir tarihte sanayici kimliÄi de kazanacaktı. Adana’da Fransız iÅgalinin 1921’de sona ermesinin ardından Ermeni Aristidis SimyonoÄlu’nun bez fabrikası, Kayseri milletvekili Nuh Naci Yazgan tarafından (Kadir Has’ın babası) Nuri Has ve diÄer iki ortakla beraber devralınarak Milli Mensucat Fabrikası’na dƶnüÅtürülmüÅtü.[19]
Konuya iliÅkin olarak kadim TKP’li Vartan İhmalyan anılarında “22 Mart 1913’te Konya’da doÄmuÅum” der ve ekler: “Derken, günün birinde katar katar hayvan vagonlarına binmiÅ, DoÄu’ya gidiyoruz. Bende bir sevinƧ, bir sevinƧ ki trene binmiÅim diye. Oysa sürgüne gidiyormuÅuz.”
“Babam İstanbul’a yerleÅmeyi kararlaÅtırmıŠve annem de, ƧiftliÄi satmayı ƶnermiÅ. 2000 altın verirlermiŠçiftliÄe, ama babam satmak istememiÅ. Biz İstanbul’a gidince “babamın ƧiftliÄi ‘emvĆ¢l-i metrĆ»ke’ olarak millĆ®cilere geƧmiÅ” ve biz de hava almıÅız.”[20]
Bunlarla baÄıntılı olarak Ermeni Soykırımı’nın en az bilinen boyutlarından biri tehcir ve katliamların sonucu yetim kalan Ermeni Ƨocuklarının akıbetidir. Bunların bir kısmı Müslüman ailelere daÄıtılmıÅ, genƧ kadın ve kızların bir kısmı Müslümanlarla “evlendirilmiÅ”, hemen hepsi zorla Müslüman edilerek Ermeni kimliklerini unutmaları saÄlanmıÅtır.
Sayıları konusunda kesin bir Åey sƶylemek imkĆ¢nsızdır, ancak bazı kaynaklar 200.000 civarında bu tür MüslümanlaÅtırılmıŠErmeni yetimden sƶz etmektedir. (Yetimhaneler konusunda en yetkin ƧalıÅmalardan biri Nazan Maksudyan’ın kitabıdır.[21]
Yetim Ƨocuklar İttihatƧılar tarafından bir tür “sosyal sermaye” olarak, adeta iÅlenip istenen kalıba sokularak topluma kazandırılacak bir hammadde olarak gƶrülmüÅtür.[22]
GerƧekten de Ermeni Soykırımı esnasında kadınlar kadar cinsel istismara uÄrayan bir baÅka kesim Ƨocuklardı. Soykırım sürecinde hayatta kalıp yaÅadıklarını aktarabilen ArÅaluys Mardiganyan’ın anlatısı bu konuda aydınlatıcıdır![23]
Evet, soykırım bir gasp ve temellük harekĆ¢tıdır. Yalnız sermayenin deÄil, insanların da!
* * * * *
Dünden bugüne deÄiÅ(mey)en ne?
Toplumsal mühendislik, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin devlet ve toplum iliÅkilerinin kurulmasında kullandıÄı ƶnemli yƶntemlerdenken; iskĆ¢n, asimilasyon ve kırım baÄlamında ƶzetlenebilecek sƶz konusu politika, İttihat Terakki’nin imparatorluÄu TürkleÅtirme ve MüslümanlaÅtırmasında somutlanır; ve Kemalistler ve resmĆ® ideoloji tarafından da devralınarak sürdürüle gelmiÅtir.
“Nasıl” mı?
1915 sonrasında azınlık mülklerinin TürkleÅtirilmesini amaƧlayan Tasfiye Kanunu, Yahudilere karÅı pogrom, Antakya’nın ilhakı, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs İstilası vb’leri tanıklıÄında gayet basit: BaÅbakan Binali Yıldırım, “1915’de 1. Dünya SavaÅı Åartlarında yaÅanmıÅ, her ülkede yaÅanan sıradan olaylardan biri,” derken;[24] Ermeni cemaatinin patrik seƧimini yıllardır engelleyen devlet, desteklediÄi Aram AteÅyan’ın kaybettiÄi seƧime müdahale edip, sonucun aƧıklanması ardından ortaya Ƨıkarılan bir yazıyla “seƧimin hukuksuz olduÄu” ilan ediverdi![25]
* * * * *
“Kuyunun dibindeki taÅ” tam da bu: hepimizin ayaÄına baÄlanmıÅ, bugünümüzü karartan, lanetli bir geƧmiÅ.
“Hepimizin ayaÄına baÄlanmıŔ dedik, bu coÄrafyada eÄer Ermeni (ya da gayrımüslim) soykırımı sermayenin ve kadınlarla Ƨocukların temellükü ise, bu, her bir hanede gaspa uÄrayanların hakkından bir pay, bir vebal olduÄu anlamına gelir.
Bu vebal, kulaklarını tıkayan, gƶzlerini kapatan bir vurdumduymazlık ve saÄa sola efelenmelerle giderilemez. Ancak dürüst, aƧık, cesur ve yalın bir yüzleÅme saÄaltmaya doÄru bir adım olabilecektir.
Mehmet Ćzer ve arkadaÅlarının kolektif tanıklıÄı, bƶyle bir yüzleÅmeye ƧaÄırıyor gƶrmeye/duymaya aƧık olanları.
“Kuyunun dibindeki taÅ”, yüzyılı aÅkın süredir bastırılan ve hĆ¢lĆ¢ kanayan bir yarayı saÄaltabilmek adına, elbirliÄiyle Ƨıkartılmayı bekliyor.
25 Haziran 2017 16:39:58, İstanbul.
N O T L A R
[*] Newroz, Eylül 2017…
[1] John Berger.
[2] “Antonio Gramsci’nin 1916’da YazdıÄı ‘Ermeni Sorunu Ćzerine’ Adlı Makalesi”, Yeniyol Dergisi, No:13, Mart-Nisan 2015.
[3] “Paris’te bir adam ƶldürülürse cinayet, DoÄu’da 50.000 insan boÄazlanırsa, bu sadece bir meseledir.”
[4] “Herhangi bir imge -ƶrneÄin retinanın okuduÄu imge- kaybolacak bir gƶrünümü kaydeder. Gƶrme yetisi, sürekli deÄiÅen beklenmedik olasılıklara karÅı etkin bir yanıt olarak geliÅti. GeliÅmesi arttıkƧa da, olaylardan yorumlayabileceÄi gƶrünüm dizilerinin karmaÅıklıÄı arttı. (Kendi iƧinde bir olayın gƶrünümü yoktur.) Fark etmek, bu yorumlama olgusunun can alıcı yƶnlerinden biridir. Fark etmek de, bitmez tükenmez bir gƶzden kaybolma akıÅının iƧinde zaman zaman ortaya Ƨıkan yeniden gƶrünme olgusuna baÄlıdır. O hĆ¢lde, verili herhangi bir anda, gƶrünümler ƶnceden gƶrünmüŠolan Åeylerin enkazından yorumlanıyorsa, tam da bu yorumun her Åeyin bir gün fark edilebilir hĆ¢le geleceÄi ve gƶzden kaybolma akıÅının sona ereceÄi fikrine yol aƧması anlaÅılabilir.” (John Berger, O Ana AdanmıŠ(SeƧme Yazılar), Metis Yay., 1988, s.11.)
[5] Kuyunun Dibindeki TaÅ, Derleyen: Mehmet Ćzer, Notabene Yayınları, 2017, 128 sayfa
[6] Ermeni Halkının Tarihi, Der: Gerard Dedeyan, Ćev: Åule ĆiltaÅ, Ayrıntı Yay., 2015.
[7] Tamer Ćilingir, “Ermeni Soykırımında Karadeniz’e Ćuvallarla Atılan İnsanlık”, http://devrimcikaradeniz.com/ermeni-soykiriminda-karadenize-cuvallarla-atilan-insanlik/
[8] ErdoÄan Aydın, Ermeniler Ne YaÅadı? SorumluluÄu Nerede Aranmalı? UtanƧ ve Onur, 1915-2015 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı, Evrensel Basım Yayın, 2015, s.38.
[9] Vikipedi, Ćzgür Ansiklopedi.
[10] Türkiye’de Kalan Ermeni Nüfus, Atatürk AraÅtırma Merkezi... www.atam.gov.tr/dergi/sayi-62/turkiyede-kalan-ermeni-nufus
[11] Ćmit KardaÅ, “Ermeni Meselesi: 1915-2016”, 8 Haziran 2016… https://www.yarinabakis.com/2016/06/08/ermeni-meselesi-1915-2016/
[12] Vercihan ZiflioÄlu, “… ‘Ćtekinin Ćtekisi’ Müslüman Ermeniler”, Anatolian Armenians, 13 Temmuz 2016... http://www.aljazeera.com.tr/…/otekinin-otekisi-musluman-erm
[13] “NOR” Ermenice “yeni” demek. Nor ƶneki ile isimlendirilmiÅ birƧok yerleÅim yeri var. Kemalist Cumhuriyet’in isim deÄiÅtirme kampanyasında bunların hepsine yeni TürkƧe adlar uydurulmuÅtu. ĆrneÄin MuÅ-Bitlis arasındaki tarihi NorÅĆ®n, “Güroymak” yapılmıÅtı.
Eski yerleÅim yerlerinin orjinal isimlerinin iadesi hususunda geƧtiÄimiz yıllarda bir ilerleme kaydedilince yeni bir “mobbing” ile karÅılaÅıyoruz. Aslı Ermenice olan yer isimlerine dƶnüÅte kimse istekli olmazken, ses benzerliÄi olan durumlarda bunu TürkƧeye, bazıları da KürtƧeye benzeÅtirilerek deÄiÅtirme eÄilimleri ƶne Ƨıkıyor.
En Ƨok tacize uÄrayan isim ise NORÅİN veya NORÅĆN! Bir tane deÄil, en az 9-10 tane NorÅin, NorÅen var. Yeni İslĆ¢mcı Bürokrasi NOR’ların hepsini NĆR’landırma hevesinde! DeÄil mi ki NorÅin, Åeyhleriyle ünlüdür, O hĆ¢lde oraya da “NĆ»rlu” olmak yaraÅır, anlayıÅıyla olsa gerek Ermenice “NorÅĆ®n” (Yeniyer) oldu bize “NĆRÅİN”, yani “Nurluca” gibi bir Åey...
Tabi baÅka bir fetva da Molla Said’in doÄduÄu Bitlis Hizan’a baÄlı “NORS” kƶyünün ismine izafeten “NURSĆ” (Nurslu) lakabı alarak, “Nur”landırma iÅine baÅlanmıŠolması. Küçük bir harf deÄiÅimiyle NOR, NUR olur ama NORS’un anlamı ne? Ne NORS’un, ne de NURS’un TürkƧede hiƧ bir anlamı yok ki...
Ama Ermenicede var: NORS ismi “nor” (YENİ) kƶküne dayanır, “YENİLER” ve ya “YENİ EVLER” olarak Ƨevrilebilir. Nors’un etrafındaki kƶy ve mezraların isimleri de Ermenicedir: NIRPAN, LVAR, NERKİN GODENS, HARKİN, TAÄİK, ANT, AROS, PANDIS... (Narinler, Ćanak, Nadaslık, Mahallecik vd... anlamlarında...)
İÅte “Nor” ƶn ekiyle bulunan isimler: Noravanis: (Esenpınar) Van, Tımar… Nordin: (Kayacık) Erzincan, İliƧ… Nordin: (Nurettin) MuÅ, Malazgirt… Norduz: (Yalınca) Van, Gürpınar… Norgah: (Akyazı) Erzincan, Merkez… Norgeh: Orta / (Kümbettepe) Erzurum, Pazaryolu… Norgeh: AÅaÄı / (AlıƧlı) Erzurum, Pazaryolu… Norgeh: Yukarı / (Pazaryolu) Erzurum., Pazaryolu… Norik: (Murat) Bingƶl, Solhan… NorkaÄak: (İƧboÄaz) MuÅ, Korkut… Norkoh: (YolaÅan) Van, Gürpınar… Norkuh: (Hasbey) Van, GevaÅ… Norla: (Aydınlı) Diyarbakır, ĆüngüŅ Nornik: (Bƶlmebelen) Tunceli, ĆemiÅgezek, AkƧapınar… Norpert: (YeÅilbaÄlar) Erzurum, Olur… Norpet: (GƶztaÅı) Adana, Kadirli… Norput: (Yıldızlı) ElazıÄ, KarakoƧan, Ćan… Nors: (Kepirli) Bitlis, Hizan… NorÅen: (Karlı) Erzurum, Tortum… NorÅen: (Kumluyazı) Erzurum, Ilıca… NorÅen: (Esenyurt) Erzurum, Åenkaya, Gaziler… NorÅen: (AlıƧlı) Siirt, Kozluk… NorÅin: (Güroymak) Bitlis, Merkez… NorÅin: (Ćukur) Bitlis, Tatvan… NorÅin: (Heybeli) Bitlis, Adilcevaz… NorÅin: (Balcılar) Diyarbakır, ĆüngüŅ NorÅin: (Sungu) MuÅ, Merkez… NorÅin: (Kumluca) Van, Timar… NoreÅin: (SƶÄütƶnü) Siirt, Pervari… NorÅincik: (Harmantepe) Bitlis, Adilcevaz… NorÅun: (Akbulak) GümüÅhane, Åiran… NorÅun: (Altınelma) MaraÅ, AfÅin… NorÅun: (Eskibeyli) Sivas, DivriÄi (Recep MaraÅlı, “Nor = Yeni, NorÅin = Yeniyer”, 9 Temmuz 2016.)
[14] Henry Morgenthau, BüyükelƧi Morgenthau'nun Ćyküsü, Ćev: Attila Tuygan, Belge Yay., 2006.
[15] Tunca ĆÄreten, “Prof. Ayhan Aktar: Hem Tehcir, Hem Soykırım”, 24 Nisan 2015… http://m.t24.com.tr/haber/prof-ayhan-aktar-hem-tehcir-hem-soykirim,294516
[16] Vartan Estukyan, “Khatchig Mouradian: Ermeni Soykırımı’nın Ćlüm Kampları”, Agos, 29 Ocak 2016… http://www.agos.com.tr/tr/yazi/14200/ermeni-soykiriminin-olum-kamplari
[17] Taner AkƧam, “Mahmut Kamil PaÅa’nın İlk Telgrafı: Evinde Ermeni Saklayanın Evi Yakılacak ve Evi Ćnünde İdam Edilecektir”, 3 Mayıs 2017… http://www.agos.com.tr/tr/yazi/18403/evinde-ermeni-saklayanin-evi-yakilacak-ve-evi-onunde-idam-edilecektir
[18] Nevzat Onaran, “Vartan İhmalyan’ın Ermeni Deyip de Yaz[a]madıÄı!”, Evrensel, 12 Ocak 2017… https://www.evrensel.net/haber/303724/vartan-ihmalyanin-ermeni-deyip-de-yaz-a-madigi
[19] Sait Yılmaz, “KoƧ ve Sabancı: 1915’ten Sonra Türkiye’de Kim Nasıl Zengin Oldu?”, 28 Ocak 2016… http://www.devrihaber.com/fikir-yorum-1/koc-ve-sabanci-1915-ten-sonra-turkiye-de-kim-nasil-zengin-oldu.html
[20] Vartan İhmalyan, Bir YaÅam Ćyküsü, Cem Yayınevi, 2. Basım, 1989, s.16-18.
[21] Nazan Maksudyan, Orphans and Destitute Children in the Late Otoman Empire, Syracuse University Press, 2014.
[22] Selim Deringil, “Ermeni Yetimlerin Asimilasyonu: Antura Yetimhanesi”, Altüst Dergi, No:15, 30 Haziran 2015… http://www.altust.org/2015/06/ermeni-yetimlerin-asimilasyonu-antura-yetimhanesi-selim-deringil/
[23] ArÅaluys Mardiganyan, ParƧalanmıŠErmenistan, Ćev: Diran Lokmagƶzyan, Pencere Yay., 2014.
[24] “BaÅbakan’dan ‘Ermeni Soykırımı’ AƧıklaması: Sıradan Olaylardan Biri”, Cumhuriyet, 2 Haziran 2016, s.5.
[25] “Ermeni PatriÄi SeƧimi... Patrikhaneye Bir Kayyım”, Cumhuriyet, 2 Nisan 2017, s.10.
Yorum Ekle