“ĆzgĆ¼rlĆ¼kten yanayız ve bunun, kƶkeni ve biƧimi ne olursa olsun, ister dayatılmıÅ, ister seƧilmiÅ olsun, kralcı ya da cumhuriyetƧi olsun h...
“ĆzgĆ¼rlĆ¼kten yanayız ve bunun,
kƶkeni ve biƧimi ne olursa olsun,
ister dayatılmıÅ, ister seƧilmiÅ olsun,
kralcı ya da cumhuriyetƧi olsun
herhangi bir iktidarın varlıÄıyla
baÄdaÅmayacaÄına inanıyoruz...
EÅitlik olmadan ƶzgĆ¼rlĆ¼k olamaz!
Bizim istediÄimiz eÅitlik,
ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼n ƶnkoÅulu olan fiili eÅitliktir!”[1]
Konu “Marksizm ve kadın”a geldiÄinde, ilk akla gelen kiÅidir Friedrich Engels. Ve onun ilk baskısı 1884’de, Bismarck’ın “Anti-sosyalist yasa”sına takılmamak iƧin ZĆ¼rih’te yapılan Der Ursprung der Familie, des Privateigenthums und des Staats: Im Anschluss an Lewis H. Morgan’s Forschungen (Ailenin, Ćzel MĆ¼lkiyetin, Devletin Kƶkeni: Lewis H. Morgan’ın AraÅtırmaları IÅıÄında - AĆMDK) baÅlıklı, bugĆ¼ne dek yeryĆ¼zĆ¼ndeki hemen bĆ¼tĆ¼n dillere Ƨevrilip yĆ¼zlerce baskısı yapılan kitabı.
AĆMDK, Engels’in dostu, yoldaÅı Karl Marx’ın ƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n ardından, evraklarını incelerken bulduÄu, ABD’li hukukƧu-antropolog Lewis Henry Morgan’ın 1877 tarihinde Londra’da yayınlanan Ancient Society’si Ć¼zerine 1880-81 yıllarında aldıÄı notları gƶzden geƧirip Yunan, Roma, Ä°rlanda ve Cermen tarihi konusunda kendi bilgileriyle beslediÄi ve Mart 1884 sonlarında baÅlayıp aynı yılın Mayıs’ı sonlarında bitirdiÄi bir ƧalıÅma. Ä°ki ayda bitirilmiÅ olması, materyalin (Morgan + Marx[2]) bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de hazır olduÄuna delalet eder. Bir baÅka deyiÅle Engels, AĆMDK’yı bir antropolog/etnolog olarak deÄil, bir “yorumcu” olarak yazmıÅtır. Hedefini ise, kitap iƧin kaleme aldıÄı ƶnsƶzde kendisi dile getirir: “Morgan’ın (Marx’dan baÄımsız olarak vardıÄı) bulgularını birlikte geliÅtirdikleri maddeci tarih irdelemesi sonuƧlarıyla aƧıklamak.” (AĆMDK, “Ćnsƶz”)
Engels, Karl Kautsky’ye yazdıÄı 26 Nisan 1884 tarihli mektupta da Morgan’ın bulgularının, ƧaÄdaÅ sınıf mĆ¼cadelesinin tarih ƶncesine deÄgin, o gĆ¼ne dek mevcut olmayan “olgusal bir zemin” saÄladıÄını belirtir: “TekeÅlilik Ć¼zerine olan bƶlĆ¼mĆ¼ ve ƶzel mĆ¼lkiyet Ć¼zerine olan son bƶlĆ¼mĆ¼ hem sınıf karÅıtlıklarının bir kaynaÄı ve kadim cemaat sisteminin daÄılmasının levyesi olarak tanımlayıp hem de Anti-Sosyalist Yasa’dan kaƧınacak biƧimde kaleme alamazdım. (…) Morgan prehistoryasında bugĆ¼ne dek mevcut olmayan olgusal bir temel saÄlamakla bizlere yepyeni bir bakıŠaƧısı sunuyor.”[3]
Yani Engels’in (ve tabii Marx’ın da) Morgan “okuma”sı antropolojik deÄil, sınıf mĆ¼cadelelerine deÄgin, siyasal bir okumadır. Temel tez ise, aile, ƶzel mĆ¼lkiyet, devlet vs. kurumların, ezelden ebede mevcut, deÄiÅmez, meÅruiyetlerini kadimliklerinden alan deÄil; belirli iktisadi-siyasal, tarihsel/toplumsal koÅulların Ć¼rĆ¼nleri, dolayısıyla da “deÄiÅime tabi/deÄiÅ(tiril)ebilir” olduklarını gƶstermektir. Bunu yaparken, “Kadınların ĆzgĆ¼rleÅmesi” sorunsalına tarihsel maddeci/Marksist yanıtlar getirir.
Engels’in 200. doÄum yıldƶnĆ¼mĆ¼nde vesilesiyle, benden istenen “Engels, Kadın ve Aile” baÅlıÄına bƶylesi “teknik” sayılabilecek bir girizgĆ¢hla baÅlamam, nedensiz deÄil. Buradaki amacım, Engels’in (Morgan’a ve 19. yĆ¼zyıl antropolog ve tarihƧilerine dayanan) antropolojik “veri”lerinin geƧerliliÄini tartıÅmak deÄil. HiƧ kuÅku yok ki, Morgan’ın Ancient Society’sinde tartıÅılan olguların isabetliliÄine yƶneltilebilecek her tĆ¼rlĆ¼ eleÅtiri, Engels’in AĆMDK’si iƧin de geƧerlidir. Bu bakımdan, Engels’in bir antropolog olarak vasıflılıÄını tartıÅmak, abestir, Ć§Ć¼nkĆ¼ ne Marx, ne de Engels antropolog deÄillerdir, bƶyle bir iddiaları da yoktur! (Yine de her ikisinin dƶnemlerinin antropolojik/etnografik literatĆ¼rĆ¼ne son derece hĆ¢kim oldukları, yadsınamaz.)
Engels tartıÅılacaksa, Ailenin, Devletin, Ćzel MĆ¼lkiyetin Kƶkeni’ndeki verilerin isabetliliÄi aƧısından deÄil, bu verilere dayanarak ƶne sĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ temel tezler aƧısından tartıÅılmalıdır. Ćzel mĆ¼lkiyet ve devleti bir yana bırakacak olursak, nedir Engels’in kadın ve aile konusundaki (gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde de geƧerliliÄini yitirmeyen) tezleri? BirkaƧ baÅlık altında toparlayalım:
1) Aile, Musa’nın BeÅ Kitabı’nda (Pentateque) kaydedilen ilk (ataerkil) biƧiminden gĆ¼nĆ¼mĆ¼ze deÄiÅmeksizin sĆ¼regiden bir kurum deÄildir. Tarih iƧinde ve farklı coÄrafyalarda farklı biƧimleniÅler sergilemiÅtir. Aile biƧimleniÅlerinin Morgan (ve diÄer 19. yĆ¼zyıl evrimci antropologlarının) varsaydıÄı Ć¼zere evrensel bir dĆ¼zlemde tekil bir hat hĆ¢linde (kandaÅ-punaluan-syndasmian-ataerkil-tekeÅli…) evrimleÅmiÅ olmadıÄının, hatta ataerkiden ƶnce evrensel bir “anaerki”nin hĆ¼kĆ¼m sĆ¼rmediÄinin anlaÅılması, bu tezi Ć§Ć¼rĆ¼tmez. (Kaldı ki ne Morgan ne de Engels, “anaerki”den sƶz etmektedir. Engels’in Bachofen’den ƶdĆ¼nƧ aldıÄı “Analık hukuku” (Mutterrecht) kavramı, soyun anayanlı olması, yani anneden izlenmesi ve anayanlı dıÅevlilikƧi gens (klan) toplumlarında kadınlarla erkekler arasında daha eÅitlikƧi iliÅkilerin geƧerli olduÄu, kadınların karar alma mekanizmalarında etkin olduÄu anlamına gelir).
Morgan’ın teknolojik evrimle karakterize olan evrensel toplumsal evrim Åeması (yabanıllık-barbarlık-uygarlık), yeryĆ¼zĆ¼ndeki toplumların her birinin bu evrelerden birine dĆ¢hil olduÄu, her bir evreye bir aile ƶrgĆ¼tleniÅi, bir yƶnetim biƧimi ve bir mĆ¼lkiyet tipinin denk dĆ¼ÅtĆ¼ÄĆ¼ fikri, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde kabul gƶrmĆ¼yor; bu doÄru. Ama toplumların deÄiÅen Ć¼retim iliÅkileri ƧerƧevesinde deÄiÅim geƧirdiÄi ve toplumsal kurumların bu deÄiÅimlere uyarlandıÄı, yeni biƧimleniÅler aldıÄı fikrine karÅı Ƨıkmak, kolay deÄil.
2) Ailenin aldıÄı biƧimleniÅ(ler), bĆ¼nyesinde yer aldıÄı toplumun maddi yaÅamlarını Ć¼retim tarzlarıyla yakından iliÅkilidir. Bir baÅka deyiÅle, toplumların geƧim faaliyetlerini ƶrgĆ¼tleyiÅ tarzları, geƧim araƧlarını nasıl Ć¼retip toplum iƧinde nasıl bir paylaÅıma tabi tuttukları ile ailenin ve akrabalık iliÅkilerinin biƧimleniÅi arasında doÄrudan bir iliÅki vardır. Ćncelikle, aile ve akrabalık, ƶzellikle kĆ¼Ć§Ć¼k ƶlƧekli toplumlarda toplumsal ƶrgĆ¼tleniÅin ana ilkesini oluÅturduÄu iƧin.
Engels’in AĆMDK’de ana tezini oluÅturan bu saptamayı gĆ¼nĆ¼mĆ¼z antropolojik verileri ıÅıÄında Åƶylece ƧerƧevelendirmek, mĆ¼mkĆ¼n: HortikĆ¼ltĆ¼ralist (Ƨapa tarımcısı), Ƨoban, hatta kırsal tarımcı toplumlarda aile ve akrabalık Ć¼retim araƧlarına ve kaynaklara eriÅimin, Ć¼retime katılmanın ve Ć¼rĆ¼nĆ¼ paylaÅmanın bĆ¼nyesinde gerƧekleÅtiÄi temel ƶrgĆ¼tleniÅ biƧimidir. Devletsiz toplumlarda yƶnetim mekanizmaları akrabalık iliÅkileri tarafından tayin edilir. Bu gƶreli eÅitlikƧi toplumlarda kadınlar ile erkekler arasında, kadınların genelde toplayıcılık, ekip biƧme, hasat, besinlerin, giyeceklerin hazırlanması, Ƨocukların bakımı vb. Ć¼retimci ve yeniden-Ć¼retimci faaliyetlere yƶneldiÄi, erkeklerinse toprakların hortikĆ¼ltĆ¼re aƧılması, barınak inÅası, avcılık, sĆ¼rĆ¼lerin gĆ¼dĆ¼lmesi gibi faaliyetlerde yoÄunlaÅtıÄı bir iÅbƶlĆ¼mĆ¼ gƶrĆ¼lĆ¼r.
Bu tip (kĆ¼Ć§Ć¼k ƶlƧekli) toplumlarda kadınlarla erkekler arasında daha (Engels’in de vurguladıÄı Ć¼zere) eÅitlikƧi iliÅkiler hĆ¢kimdir. Yine de, ƧoÄunlukla kolay oluÅup ƧƶzĆ¼len Ƨekirdek aileler ve bunların az-Ƨok arızi kĆ¼meleniÅi biƧiminde ƶrgĆ¼tlenen avcı-toplayıcılarda kadınlar daha ƶzerk bir varoluÅ sergilerken, yerleÅiklik gereÄi toplumsal baÄ ve yĆ¼kĆ¼mlĆ¼lĆ¼klerin ƶnem kazandıÄı ve kimin gruba dĆ¢hil olup kimin olmadıÄı hususunda daha ayrıntılı tanımlamalara gereksinim duyulan hortikĆ¼ltĆ¼ralist ve pastoral (Ƨoban) toplumlarda, kadın-erkek (ve de akrabalık) iliÅkileri daha katı kurallara baÄlanacaktır. Ortak bir atanın (bu “ata” kadın da olabilir, erkek de) soyunu izleyen bireylerin birbiriyle akraba sayıldıÄı ve ensest tabusuna tabi oldukları dıÅevlilikƧi soy grupları (antropoloji terminolojisinde klanlar; Morgan ve Engels’in baÅvurduÄu tanımla “gens”ler) aslĆ® toplumsal ƶrgĆ¼tlenme birimleridir bu tip toplumlarda. Siyasal ƶrgĆ¼tlenme ise, (genellikle birbirlerinden evlenen) bu soy gruplarının toplandıÄı, iƧevlilikƧi kabile/aÅirettir (tribĆ¼).
Kabile toplumlarında soyun kadın ya da erkek atadan izlenebileceÄini (yani topluluÄun anayanlı ya da babayanlı olabileceÄini) sƶylemiÅtim. Bu tip toplumlar arasında sık sık patlak veren savaÅlar, eÅlerini dıÅarıdan alan akraba erkekler grubunu daha avantajlı kıldıÄı iƧin babayanlılık daha sık gƶrĆ¼len bir biƧimdir.
Kadın ile erkek arasındaki eÅitlikƧiliÄin bozulduÄu toplumsal prototip, Fransız Marksist antropolog Claude Meillassoux’nun[4] da gƶsterdiÄi Ć¼zere bu hortikĆ¼ltĆ¼ralist (ve kuÅku yok ki Ƨoban) babayanlı, dıÅevlilikƧi soy gruplarıdır. Grubun ortaklaÅa yararlandıÄı “mĆ¼lk”lerin (hortikĆ¼ltĆ¼r alanları, sĆ¼rĆ¼ler…) Ć¼zerinde ƧalıÅmak, Ć¼rĆ¼nlerinden yararlanmak, mĆ¼lkĆ¼n ve soyun sĆ¼reÄenliÄini saÄlamak vurgulu hĆ¢le geldikƧe, grup iƧine doÄan Ƨocukların gruba dĆ¢hil erkeklerden olması ƶnem kazanır. Bu, bir yandan domestik iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼n birincil kaynaÄı olan, bir yandan da (eril) soyu sĆ¼rdĆ¼ren kadınların emek ve bedenleri Ć¼zerindeki eril denetimin yoÄunlaÅtırılmasını gerekli kılar… Ä°ktidarın Ƨekirdek hĆ¢li: “Tarihte kendini gƶsteren ilk sınıf ƧatıÅması, erkekle kadın arasındaki uzlaÅmaz karÅıtlıÄın karı-koca evliliÄi iƧindeki geliÅmesiyle; ve ilk sınıf baskısı da diÅi cinsin erkek cins tarafından baskı altına alınmasıyla dĆ¼ÅĆ¼mdeÅtir,” der Engels.[5]
3) Toplumsal-siyasal kurumlar arasında geƧim araƧlarını Ć¼retme tarzının baÅat olduÄu karmaÅık bir karÅılıklı-baÄlantılılık vardır. Yeni teknolojilerin devreye girmesi, Ć¼retimin yoÄunlaÅması, yƶnetilmesi gereken bir artı Ć¼rĆ¼nĆ¼n ortaya Ƨıkması, farklı ekolojik niÅlere yerleÅmiÅ, farklı geƧim faaliyetlerinin baÅat olduÄu toplumlar arasındaki iliÅkilerin giderek daha karmaÅık bir nitelik kazanması, tarımsal Ć¼retimden kopmuÅ yeni meslek gruplarının yoÄunlaÅtıÄı kentlerin ortaya ƧıkıÅı, savaÅlar vb. etkenler bir yandan kolektif mĆ¼lkiyetin temellerini aÅındırırken, bir yandan da toplumdan kendini ayırmıÅ, kalıcı, merkezi bir yƶnetim aygıtının ortaya Ƨıkmasını getirecektir. Devletin farklı bƶlgelerde farklı zamanlarda ve birbirinden baÄımsız olarak ortaya ƧıktıÄı biliniyor. Bir kez ortaya Ƨıktıktan sonra bƶlgesel hĆ¢kimiyet mĆ¼cadelesinde Ƨevredeki kabile toplumları hızla yok (ya da asimile) ettiÄi de… Kabile iliÅkileri aÅındıkƧa, ailenin daha geniÅ akraba topluluÄundan koparak baÄımsız bir birime dƶnĆ¼Åmesi, beklenebilir bir geliÅmeydi; ƶzellikle ticari ve zanaat faaliyetlerinin yoÄunlaÅtıÄı kentlerde aile temel toplumsal ƶrgĆ¼tlenme biƧimine dƶnĆ¼ÅĆ¼rken, iktidar hem siyasette (devlet) hem de toplumda (aile) eril hĆ¢liyle kristalleÅecekti. Ćyle gƶrĆ¼lĆ¼yor ki babayanlı, dıÅevlilikƧi, yaÅlı erkeklerin kadınların (ve de genƧlerin) beden ve emek gĆ¼Ć§lerine hĆ¼kmettiÄi kabile toplumları, (“komĆ¼nal” karakterlerine karÅın) “uygarlık” (= devletli toplumlar)a “rol modeli” olmuÅtur. Dahası, bu biƧimleniÅler (Ć¼retim ve/ile mĆ¼lkiyet iliÅkileri, siyasal kurumlar ve toplumsal ƶrgĆ¼tleniÅ tarzları) arasında, iktisadi ƶrgĆ¼tleniÅin baÅat olduÄu karmaÅık bir iliÅkiler aÄı vardır. Ve hemen vurgulamalı, aile iƧi eril iktidar ile devlet iktidarı, ƶzel mĆ¼lkiyetin dolayımladıÄı bir baÄlantılılık iƧindedir.
Bir baÅka deyiÅle, erkek egemenliÄi diÄer (sƶmĆ¼rĆ¼ ve) tahakkĆ¼m iliÅkilerinden yalıtılmıŠbir durum deÄildir.
4) Engels’e gƶre kadın ile erkek arasındaki eÅitsizlik, bir yandan uygarlıkla birlikte domestik-kamusal alanların ayrıÅması, ƶzel mĆ¼lkiyetin (kamusal alana hĆ¼kmeden erkeÄin elinde) yoÄunlaÅması, bir yandan da Ć¼retim ile yeniden Ć¼retimin ayrıÅması ile baÄlantılı olarak biƧimlenir:
“Materyalist anlayıÅa gƶre, tarihte, egemen etken, sonunda, maddi yaÅamın Ć¼retimi ve yeniden-Ć¼retimidir. Ama bu Ć¼retim, ikili bir ƶzlĆ¼Äe sahiptir. Bir yandan, yaÅam araƧlarının, beslenmeye, giyinmeye, barınmaya yarayan nesnelerin, ve bunların gerektirdiÄi aletlerin Ć¼retimi; ƶbĆ¼r yandan bizzat insanların Ć¼retimi, tĆ¼rĆ¼n Ć¼remesi. Belirli bir tarihsel dƶnem ve belirli bir Ć¼lkedeki insanların ·iƧinde yaÅadıkları toplumsal kurumlar, bu iki tĆ¼rlĆ¼ Ć¼retim tarafından, bir yandan emeÄin, ƶbĆ¼r yandan da ailenin eriÅmiÅ bulunduÄu geliÅme aÅaması tarafından belirlenir. EmeÄin eriÅmiÅ bulunduÄu geliÅme aÅaması ne kadar dĆ¼ÅĆ¼k, toplam emek Ć¼rĆ¼nĆ¼ ve bunun sonucu, toplumun sahip bulunduÄu servet ne kadar az ise, kan baÄının aÄır basan etkisi, toplumsal dĆ¼zen Ć¼zerinde o kadar Ƨok belirleyici gƶrĆ¼nĆ¼r. Ama kan baÄına dayanan bu toplumsal yapı ƧerƧevesinde, emek Ć¼retkenliÄi gitgide artar; ve onunla birlikte, ƶzel mĆ¼lkiyet ve deÄiÅim, servetler arasında eÅitsizlik, baÅkasının emek gĆ¼cĆ¼nden yararlanabilme olanaÄı, sonuƧ olarak, sınıflar arasındaki karÅıtlıkların temeli de geliÅir; bĆ¼tĆ¼n bu yeni toplumsal ƶÄeler, kuÅaklar boyunca, eski toplumsal kuruluÅu yeni koÅullara uyarlamak iƧin, bunların arasındaki baÄdaÅmazlık tam bir devrim sonucu verene kadar, var gĆ¼Ć§leriyle etkide bulunurlar.”[6]
ĆretkenliÄin artıÅı, kontrol edilmesi gereken bir artı-Ć¼rĆ¼nĆ¼n ortaya ƧıkıÅı, iÅbƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n ƧeÅitlenmesi, tarım-dıÅı faaliyetlerle, ya da uzman mesleklerle (zanaat, yƶneticilik, din) yaÅamını sĆ¼rdĆ¼rebilen kentsel bir nĆ¼fusun ortaya Ƨıkması, toplumu akrabalık dıÅı bir ƶrgĆ¼tlenme ilkesine yƶneltir: Ć¼retim araƧlarının mĆ¼lkiyeti ve siyasal iktidar Ć¼zerinde denetim yetkesi ƧerƧevesinde biƧimlenmiÅ sınıflar… Soy grubu iliÅkileri bir Ƨok yerde domestik alanda hane reisinin eÅ(ler)i, evlenmemiÅ kızları, (evli ve bekĆ¢r) oÄulları, gelinleri ve kƶleleri Ć¼zerinde hĆ¼kĆ¼m sĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ babayanlı ve ataerkil aileye bırakırken, kamusal alanın ve mĆ¼lkiyetin kontrolĆ¼nĆ¼n (mĆ¼lk sahibi sınıflarda) erkeklere, domestik alan ve yeniden Ć¼retim faaliyetlerinin (Ƨocuk doÄurma, Ƨocukların yetiÅtirilmesi, tĆ¼ketimin ƶrgĆ¼tlenmesi, bakım…) kadınlara tahsis olduÄu bir iÅbƶlĆ¼mĆ¼ yaygınlaÅacaktı.
5) Kapitalizm baÄrında geliÅtiÄi prekapitalist (sınıflı) toplumlardan, ƧokeÅli (poligamik) ya da tekeÅli (monogamik), ikiden fazla kuÅaÄı (geniÅ aile) ya da yalnızca iki kuÅaÄı (Ƨekirdek aile) kapsayan, ama erkin “reis” olan erkeÄin elinde yoÄunlaÅtıÄı, kamusal alanın (siyaset, din, sanat…) erkeklerin denetiminde olduÄu, kadınlarınsa domestik alanda sınırlandıÄı bir aile biƧimini tevarĆ¼s etmiÅti. Sınai evresinde iki sĆ¼reci tetikledi: Ćretim faaliyetlerinin haneden uzaklaÅtırılarak kamusal alana dĆ¢hil edilmesi (buharla ƧalıÅan makinelerin kullanıldıÄı atƶlye ve fabrikalar); kadınların yıÄınsal olarak Ć¼retime, dolayısıyla da hane dıÅına (kamusal alana) Ƨekilmesi. Makineler Ć¼retim iƧin fiziksel gĆ¼cĆ¼ gereksiz kılmıÅ, buharın Ć¼retiminde devreye ilk girdiÄi dokuma sanayii ise kadın (ve Ƨocuk)ların ince, esnek parmaklarını ve gerisindeki binlerce yıllık ataerkil gelenek sayesinde dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼crete razı oluÅlarını, itaate alıÅkınlıklarını artan ƶlĆ§Ć¼de gereksinir olmuÅtu:
“Makinelerin giderek insan emeÄinin yerini daha Ƨok alıÅı gerƧeÄini biraz daha yakından inceleyelim. EÄirme ve dokuma iÅindeki insan emeÄi, esas olarak kopan iplikleri baÄlamaktan ibarettir; gerisini makine yapar. Bu iÅ, adale gĆ¼cĆ¼ istemez, kıvrak parmaklar ister. O nedenle yalnızca erkeklere bu iÅte gerek olmayıÅı bir yana, el adalelerinin daha da geliÅkin oluÅu nedeniyle, bu iÅe kadınlardan ve Ƨocuklardan daha az uygundurlar; .bu yĆ¼zden de yerlerini, doÄal olarak onlar alır. Ä°Åte bu ƧerƧevede, kol gĆ¼cĆ¼ ve kuvvet kullanımı buhar ya da su gĆ¼cĆ¼ne ne kadar Ƨok aktarılabilirse o kadar daha az erkeÄin ƧalıÅtırılmasına gerek vardır; kadınlar ve Ƨocuklar da daha ucuza ƧalıÅtırıldıkları ve bu branÅta erkeklerden daha iyi oldukları iƧin onların yerini alırlar. Ä°plik eÄirme fabrikalarında trasılların baÅında yalnızca kadınlar ve kızlar gƶrĆ¼lĆ¼r; Ƨıkrık makineleri arasında bir erkek, yetiÅkin bir eÄirici (otomatik makinelerde o bile gereksizleÅiyor) ve iplikleri baÄlayan genelde kadın ya da Ƨocuk bazan onsekiz-yirmi yaÅlarında genƧ erkek birkaƧ yardımcı, Åurada ya da burada, baÅka bir iÅten ƧıkarılmıŠeski bir eÄirici. Makine dokuma tezgĆ¢hlarında genelde onbeÅ-yirmi yaÅ arasında kadınlar ve az sayıda erkek ƧalıÅtırılır; ancak bu kadınlar yirmibirinci yaÅlarından sonra bu meslekte pek nadir kalırlar. Hazırlama makinelerinde de kadınların ƧalıÅtıÄı gƶzlenir; arada bir tarakları temizleyen ve bileyen erkek iÅƧilere de rastlanır. Bunların dıÅında fabrikalar Ƨocuk iÅƧiler -dofferler- ƧalıÅtırırlar; bunlar bobinleri takar Ƨıkarırlar; birkaƧ erkek nezaretƧi, buharlı makineler iƧin makinist ve teknisyen, marangoz ve hamal, vb. ƧalıÅtırılır; ama fabrikadaki asıl iÅi kadınlar ve Ƨocuklar yapar. Ä°malatƧıların yadsıdıÄı budur. BirƧok durumda, kadının ƧalıÅması aileyi tĆ¼mden daÄıtmaz, ama tepetaklak eder. Ailenin geƧimini kadın saÄlar; baba evde oturur, Ƨocuklara bakar, evi temizler, yemek piÅirir. Bu Ƨok sık olur; yalnızca Manchester’da, ev iÅlerine mahkĆ»m olmuÅ yĆ¼zlerce erkekten sƶz edilmiÅtir. Ćteki toplumsal koÅulların aynı kaldıÄı bir durumda, aile-iƧi iliÅkilerdeki bu tersyĆ¼z oluÅun emekƧi erkeklerde yarattıÄı ƶfkeyi tahmin etmek kolaydır.”[7]
Engels’in bu paragrafı, kapitalist sanayileÅmenin aile (ƶzellikle de emekƧi sınıf aileleri) Ć¼zerindeki etkilerini Ƨarpıcı bir dille aktarmaktadır; gerƧekten de “kapitalist Ć¼retim iliÅkilerinin aileye yaptıÄı ƶzel katkı onun atomize edilmesiydi. Ailenin her ferdi iÅƧi pazarında ayrı ve tek baÅına durmaya baÅladı.”[8]
“Pek Ƨok gƶzlemciye gƶre iÅƧi ailesi ortadan kayboluyor ya da en azından parƧalanıyordu. EÅler ve Ƨocuklar artık eski ataerkil otoriteye baÄlı deÄildi. Ćcretler ve ƧalıÅma koÅulları onlara daha ƶnce hiƧ sahip olmadıkları bir ƶzgĆ¼rlĆ¼k saÄladı. Kadının emeÄi evde yaptıkları tarafından belirlenmiyordu. Sadece cinsler arasındaki iÅbƶlĆ¼mĆ¼nde deÄiÅiklik olmadı, aynı zamanda geleneksel ev iÅlerinin bir kısmı pazarda alınıp satılan mallara dƶnĆ¼ÅtĆ¼.”[9]
Ancak kadınların hane-dıÅı Ć¼retime (ve kamusal alana) yıÄınsal katılımı, beklendiÄi Ć¼zere ataerkinin zayıflamasını, kadınların ƶzgĆ¼rleÅmesini getirmedi. Kapitalizm ataerkine yeni bir biƧim kazandırarak, onu dƶnĆ¼ÅtĆ¼rerek temellĆ¼k etti. VurgulandıÄı Ć¼zere kapitalistlerin kadın (ve Ƨocuk) iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼ tercih etmesinin nedeni, onların erkeklere gƶre Ƨok daha dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretlerle ƧalıÅtırılabilecek, itaatkĆ¢r, ƶrgĆ¼tsĆ¼z iÅgĆ¼cĆ¼ deposunu oluÅturmalarıydı; bu doÄru. Ne ki bu doÄru, patronların kadın iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼ sınırsız ve insafsız sƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼ Åeklinde tecelli etmekteydi:
“1830 ve 1840’larda ailenin tĆ¼m fertleri uygun olan her yerde Ć¼cretli iÅƧiler olarak ƧalıÅtılar. OldukƧa Ƨok sayıda evli kadın ƧalıÅtı; aynı Åekilde kĆ¼Ć§Ć¼k Ƨocuklar ve bazen daha da kĆ¼Ć§Ć¼k Ƨocuklar da ƧalıÅtı. Kadınların ƧalıÅma dıÅında kalan zamanları uyumaya bile yetmiyordu. Bu yĆ¼zden aile iƧi iÅleri yapamaz durumdaydılar. GĆ¼nde on iki saatten fazla ƧalıÅmak yaygındı. Yolda geƧen zaman ve yemek araları da eklenince ƧalıÅma saati on dƶrt ya da on beÅ saatte Ƨıkıyordu. Ćocuk doÄurmak tehlikeliydi ve fabrika ƧalıÅması bunu daha da kƶtĆ¼ bir hĆ¢le sokuyordu. Kadınlardan doÄumdan hemen sonra makinelerinin baÅına dƶnmeleri isteniyordu. KĆ¼Ć§Ć¼k bebekler anne sĆ¼tĆ¼yle deÄil mamalarla besleniyordu. ĆalıÅamayacak kadar kĆ¼Ć§Ć¼k olan Ƨocuklar bebek bakıcılıÄı yapıyorlardı. Bebekleri hastaların kullandıÄı ilaƧlarla uyutarak sessizleÅtiriyorlardı.”[10]
Bir baÅka deyiÅle kadın iÅƧiler Ć¼retimde artan ƶlĆ§Ć¼lerde yer alıyorlardı; ama bu yeniden-Ć¼retimdeki geleneksel rollerine iliÅkin beklentileri deÄiÅtirmiyordu. Yani kapitalizm kadınların Ć¼retimdeki konumlarını yeniden tanımlarken, onların “domestik” gƶrevlerini dƶnĆ¼ÅtĆ¼rme yƶnĆ¼nde parmaÄını kımıldatmadıÄı gƶrĆ¼lmektedir.
19. yĆ¼zyıl baÅlarında en Ƨarpıcı gƶrĆ¼nĆ¼mĆ¼ sanayi devriminin beÅiÄi Ä°ngiltere’de sergilenen bu durum, emekƧi sınıflar ve burjuva filantropizmini harekete geƧirmekte gecikmedi. Ama akıllara gelen Ƨare, ƶrneÄin kreÅler, yuvalar, yemekhaneler, ƧamaÅırhaneler vb. aracılıÄıyla kadınların domestik yĆ¼kĆ¼nĆ¼ hafifletmek olmadı. “1830 ve 1840’lardaki bĆ¼yĆ¼k Ćartist hareketi bu koÅullara tepkinin bir sonucuydu. Sefalet ve yoksulluk ƶyle bir dereceye gelmiÅti ki pek Ƨok burjuva eleÅtirmen ve yardımsever bu durumu protesto etmeye baÅlamıÅtı. KĆ¼Ć§Ć¼k Ƨocuklar ve kadınların ya hiƧ ƧalıÅmamalarına ya da ƧalıÅma saatlerinin ve koÅularının yasalarla kontrol altına alınmasına yƶnelik talepler arttı.”[11] Kadın ve Ƨocukların ƧalıÅmasını sınırlandıran, bazı iÅlerde ƧalıÅmasını yasaklayan ƧalıÅma yasaları birbiri ardından devreye girdi. Buna, kadınların aslĆ® gƶrevlerinin saÄlıklı kuÅaklar yetiÅtirmek olduÄuna iliÅkin bir propaganda kampanyası eÅlik edecekti. “Yeniden Ć¼retim”i kamusal alana taÅımanın maliyetini hesaplayan ve bunun kendisine pahalıya patlayacaÄını sezinleyen kapitalist sistem, bu alanı yeniden hane iƧine dĆ¢hil ediyor ve neredeyse mĆ¼nhasıran geleneksel taÅıyıcısı kadınların sırtına yıkıyordu.
Ćte yandan, kadınların Ć¼retime yıÄınsal katılımlarının ƶnĆ¼nĆ¼ aƧtıÄı, eÄitim ve siyasal yaÅama katılabilme mĆ¼cadelesi, yaÅamlarını daha doÄrudan etkilediÄi burjuva sınıfı kadınları aƧısından da bir “ƶzgĆ¼rleÅme” saÄlayamadı. Burjuva aile hukuku, bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de erkeklerden oluÅan mĆ¼teÅebbis sınıfın elinde biriken servetin Ƨocuklara, ƶzellikle de erkek evlatlara devredilmesi mantıÄına dayanıyordu. Kadın “aile”ye dĆ¢hil olduÄu sĆ¼rece babasının ya da kocasının servetinden yararlanabilmekteydi; istisnai olarak tevarĆ¼s edebildiÄi mĆ¼lklerin idaresi konusunda donanımsız ve deneyimsizdi; bunun iƧin (bĆ¼yĆ¼k ƧoÄunlukla) kendi sınıfından bir kocanın delaletine ihtiyacı vardı. (Burjuva aile, akraba evliliÄi aƧısından dıÅevlilikƧidir; ama katı bir sınıf-iƧi iƧevliliÄi (endogami) toplumun yazısız, ama katı kurallarındandır.) SadakatsizliÄi, hatta serkeÅliÄi “mesut aile yuvası”nın dıÅına itilmesine yol aƧmaktaydı ƧoÄunlukla. Kadınları bir hĆ¼kmi Åahsiyetten yoksun sayan ve ruhu 19. yĆ¼zyıl boyunca “uygar” (= kapitalist) dĆ¼nyanın bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼ne damgasını vuran Napolyon Yasası, ancak yĆ¼zyıl sonlarında, iÅƧi-emekƧi sınıfların yoÄun mĆ¼cadelelerinin ardından tarihin ƧƶplĆ¼ÄĆ¼ne atılabilmiÅti. Kadınların yĆ¼ksekƶÄrenime dĆ¢hil olma, mesleklere girme, mirastan pay alma, seƧme ve seƧilme haklarını elde etmeleri, kapitalizm sayesinde deÄil, kapitalizmin tahkim ettiÄi ataerkine karÅı Åiddetli bir mĆ¼cadeleyle elde edilebilmiÅtir.
Åu hĆ¢lde, kapitalizm ile ataerki arasındaki kritik iliÅki, “yeniden Ć¼retim” Ć¼zerinden kurulmaktadır. “Yeniden-Ć¼retim”in locus’u, hĆ¢lĆ¢ ve bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de ailedir. Kapitalist sistemin hĆ¢lĆ¢ ve her yerde kadınların bĆ¼yĆ¼k ƧoÄunluÄunu daha dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretli, daha niteliksiz iÅlerde istihdam ettiÄi doÄrudur. Bu Ć¼cret farklılıÄı sistemin devasa kĆ¢rlar devÅirmesini olanaklı kılar. Bu durumun nedeni ise, ataerkil iÅbƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n “yeniden Ć¼retim” faaliyetlerini hĆ¢lĆ¢ ve bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de kadınlara yĆ¼klemesidir; kapitalizmin bu durumun saÄladıÄı avantajlardan kolay vaz geƧemez. Bu nedenledir ki kadının yerini esas olarak aile, aslĆ® gƶrevini ise domestik alan olarak saptar. Ćretimde dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretlere ve elveriÅsiz koÅullara razı olan kadının eve dƶndĆ¼ÄĆ¼nde domestik gƶrevleri de (herhangi ekstra bir ƶdeme talep etmeksizin) Ć¼stlenmesi, sistemin en ƶnemli girdilerinden biridir. DĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretli ve uysal iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼n ana deposu Ć¼reticiler, ama aynı zamanda “kutsal analık” adına gelecek iÅgĆ¼cĆ¼ kuÅaÄını doÄurup sĆ¼reÄenliÄini saÄlayan tĆ¼keticiler olarak kadınlara kapitalist sistemin vaad edebileceÄi ƶzgĆ¼rlĆ¼k, asla “domestik alan”dan ƶzgĆ¼rleÅmek olamaz; ancak ev iƧinde ve dıÅında daha Ƨok ƧalıÅmak, daha Ƨok tĆ¼ketmek ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ olabilir. “Ya cinsel ƶzgĆ¼rlĆ¼k?” diye sorulacak olursa... GerƧek cinsel ƶzgĆ¼rlĆ¼k, ancak cinselliÄin metalaÅtırılmadıÄı, hiƧbir maddi kazanƧ ya da kazanım (para, itibar, iktidar…) kaygısı gĆ¼tmeyen, buna gereksinim duymayan yetiÅkin bireyler arasında karÅılıklı sevgi, istek ve rızaya dayalı olarak gerƧekleÅtirilen iliÅkidir. TahayyĆ¼l edilebilecek herÅeyi (hatta hayalleri bile) metalaÅtırmaya ve kĆ¢r kaynaÄına dƶnĆ¼ÅtĆ¼rmeye yƶnelik bir sistemde bu, olası deÄildir…
6) Bu nedenlerledir ki Engels’e gƶre kadınların ƶzgĆ¼rleÅmesi, ancak Ć¼cretli kƶlelik ve ƶzel mĆ¼lkiyet sisteminin ilgasıyla mĆ¼mkĆ¼ndĆ¼r. AĆMDK’deki o Ć¼nlĆ¼ pasajı bir kez daha anımsayalım:
“Ćyleyse, sĆ¼pĆ¼rĆ¼lmesi yakın gƶrĆ¼nen kapitalist Ć¼retimden sonra, cinsel iliÅkilerin dĆ¼zenleme biƧimi Ć¼zerine bugĆ¼nden dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼lebilecek Åey, ƶzellikle olumsuz bir nitelik taÅır, ve ƶz bakımından, ortadan kalkacak olanla yetinir. Ama bu iÅe hangi yeni ƶÄeler katılacak? Bu, yeni bir kuÅak yetiÅince belli olacak: yaÅamlarında, bir kadını asla parayla ya da baÅka bir toplumsal gĆ¼Ć§ aracıyla satın almamıŠolacak yeni bir erkekler kuÅaÄı; kendini gerƧek aÅktan baÅka hiƧbir nedenle bir erkeÄe vermeyecek, ya da bunun iktisadi sonuƧlarından korkarak kendini sevdiÄi kimseye vermekten vazgeƧmeyecek olan yeni bir kadınlar kuÅaÄı. Ä°Åte bu insanlar dĆ¼nyaya geldiÄi zaman, bugĆ¼n onların nasıl davranmaları gerektiÄi Ć¼zerine dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼len Åeylere hiƧ kulak asmayacaklar; kendi pratiklerini ve herkesin davranıÅını yargılayacakları kamuoyunu kendileri yaratacaklardır- bir nokta, iÅte bu kadar.][12]
Engels’in bıraktıÄı yerden Alexandra Kollontai alır sƶzĆ¼:
“Erkek, kadın yaÅamında iÅgal ettiÄi yerden ƧıktıÄında, baÅarısızlıÄa dĆ¼Åmemeyi saÄlamak iƧin, kadının ruhunda ƶnemli bir deÄiÅiklik, entelektĆ¼el yaÅamında gĆ¼Ć§lĆ¼ bir zenginleÅme, kendi ƶz deÄerlerinde bĆ¼yĆ¼k bir birikim gerekti. ApaƧık bir Åey bu, Ć§Ć¼nkĆ¼, ruhunda kiÅiliÄini yaratan gereksinim ve ilgi birikimi olduÄu sĆ¼rece kadının yaÅamı, sadece aÅka indirgenemez…”[13]
Bunun iƧin Kollontai’ın formĆ¼lĆ¼ aƧıktır: “Mutfak ile evliliÄin birbirinden ayrılması”[14] … Bir baÅka deyiÅle, ailenin kadınlar iƧin bir “domestik gƶrevler alanı” olmaktan Ƨıkartılması.
Bunun iƧin yalnızca kadınlara kamusal alana (eÄitim, istihdam, siyaset…) eÅit eriÅim hakkı saÄlamak yetmez, aynı zamanda kadınların aile iƧinde gerƧekleÅtirdikleri yeniden-Ć¼retim faaliyetlerinin tĆ¼mĆ¼nĆ¼n toplumsallaÅtırılması, toplum tarafından Ć¼stlenilmesi gerektir.
* * *
Engels’in sezinleyip AĆMDK’da iÅaret fiÅeÄini ƧaktıÄı, Sovyet devriminin ƶncĆ¼ kadınlarının biƧimleniÅine ƶnayak oldukları “Yeni Kadın, Yeni Aile”, savaÅların, sosyalizmi “Ć¼retim artıÅı”na ya da “kapitalist sistemle yarıŔa indirgeyen ideolojik deformasyonların, silahlanma yarıÅının… tozu dumanı ardında yitip gitti.
Ama onları yeniden biƧimlendirmenin yolunu gƶsteren yapıtlar ortada… Engels, Bebel, Kollontai, Zetkin…
DiyeceÄim o ki, Engels’in Ailenin, Devletin ve Ćzel MĆ¼lkiyetin Kƶkeni, bir etnoloji kitabındansa, kadınların sosyalist bir dƶnĆ¼ÅĆ¼m ile kesiÅen topyekĆ»n ƶzgĆ¼rleÅmesine bir girizgah, ataerkinin ezelden ebede sĆ¼regidecek bir “kader”, bir “fıtrat” meselesi deÄil, eÅitlikƧi ƶzgĆ¼rlĆ¼Äe tutkun kadınların ƶncĆ¼lĆ¼ÄĆ¼nde aÅılabilecek bir tarihsel form olduÄunu anlatan bir kılavuz olarak okunmalı…
12 Ekim 2020 11:09:07, Ä°stanbul’dan.
N O T L A R
[*] Yeni E Dergisi, No:49, Kasım 2020…
[1] Louise Michel.
[2] Marx’ın L. H. Morgan’ın Ancient Sociey’si Ć¼zerine notları TĆ¼rkƧesi de yayınlanmıŠolan Ethnological Notebooks (Etnoloji Defterleri)’nden izlenebilir. Bkz. Karl Marx, Etnoloji Defterleri, Ćeviri: KıvanƧ Tanrıyar. Hil Yayınları, Aralık 2013.
[3] Engels’in Karl Kautsky’ye 26 Nisan 1884 tarihli mektubu, (Karl Marx and Frederick Engels, Selected Correspondence, Progress Publishers,Moskova, 1975, s.132).
[4] Claude Meillassoux (1981). Maidens, Meal and Money, Capitalism and the Domestic Community, Cambridge University Press.
[5] F. Engels, Ailenin, Ćzel MĆ¼lkiyetin ve Devletin Kƶkeni (AĆMDK), Sol Yayınları Ƨev.: Kenan Somer), 9. Baskı, 1990: 70-71.
[6] AĆMDK s.12.
[7] F. Engels, Ä°ngiltere’de EmekƧi Sınıfın Durumu, Sol Yayınları, 1997, s.204.
[8] Aktaran: Lindsey German, Cinsiyet, Sınıf ve Sosyalizm, Babil Yayınları, 2006
[9] German, a.y. s.31.
[10] German, a.y. s.33.
[11] German, a.y. s.34.
[12] AĆMDK s.87.
[13] Alexandra Kollontai, Marksizm ve Cinsel Devrim, TĆ¼m Zamanlar Yayıncılık, 1992, ss.80-81.
[14] “…Dolayısıyla erkekler karılarını, iyi hamur yoÄurabildikleri iƧin deÄil, deÄerli olan Åeyleri, kiÅisel yetenekleri ve insan benleri iƧin sevmeyi ve deÄerlendirmeyi ƶÄrenmelidirler... ‘Mutfak ve evliliÄin birbirinden ayrılması’, devletle kilisenin ayrılmasından daha az ƶnemli olmayan, en azından kadının tarihsel alın yazısı yƶnĆ¼nden bĆ¼yĆ¼k bir reformdur.” (Kollontai, a.y. s.169)
Yorum Ekle