SİBEL ĆZBUDUN- TEMEL DEMİRER “Åehir bir sƶylemdir; bu sƶylem de gerƧekten bir dildir.” [2] “Bizi gƶmen ya da süren toprak zehirlen...
SİBEL ĆZBUDUN- TEMEL DEMİRER
“Åehir bir sƶylemdir;
bu sƶylem de
gerƧekten bir dildir.”[2]
“Bizi gƶmen ya da süren toprak zehirleniyor. Hava yok, havasızlık var. YaÄmur yok, asit yaÄmuru var. Parklar yok, park yerleri var. EÅler yok, ortaklar var. Uluslar yerine, Åirketler var. YurttaÅlar yerine, tüketiciler var. Åehirler yerine, yıÄılmalar var. Bireyler yok, dinleyiciler var. GerƧekler yok, reklamlar var. Vizyonlar yok, televizyonlar var. Bir ƧiƧeÄi ƶvmek iƧin, ‘plastik gibi’ deniyor,”[3] diyor ve ekliyor Eduardo Galeano:
“Büyüyün ve ƧoÄalın dedik, makineler de büyüyüp ƧoÄaldılar.
Bizim iƧin ƧalıÅacaklarına sƶz vermiÅtiler, Åimdi biz onlar iƧin ƧalıÅıyoruz.
Gıda miktarını arttırsınlar diye icat ettiklerimiz aƧlıÄı ƧoÄaltıyor.
Kendimizi savunmak için icat ettiklerimiz bizi öldürüyor.
Hareket etmek iƧin icat ettiÄimiz otomobiller bizi hareketsiz kılıyor.
İletiÅim kurmak iƧin icat ettiÄimiz iletiÅim araƧları, ne bizi dinliyor ne de bizi gƶrüyor.
BuluÅmak iƧin icat ettiÄimiz Åehirler bizi yalnızlaÅtırıyor.”[4]
Evet, Åehirler bizi yalnızlaÅtırıyor; “Åehirlerimiz birer kĆ¢busa dƶndü, Åehirliler termitlere benziyor artık, her inÅa edilen Åey iÄrenƧ Ƨirkinlikte, biz artık tapınaklar, saraylar ya da mezarlar, zafer alanları ya da amfiteatrlar inÅa etmeyi bilmiyoruz. Her adımda gƶzümüze hakaret ediliyor, kulaÄımız saÄıra Ƨevriliyor ve koku duyumuz umutsuzluÄa kapılıyor, yakında kendimize, düzen neye yarar diye sorar hĆ¢le geleceÄiz,” ifadesindeki üzere Albert Caraco’nun…
Bu iÅin bir yanı, bir de kapitalist rantın yıkımı var!
Kent(ler)in sürdürülemez kapitalist kıskaƧtaki yıkımıyladır ki Jean Paul Sartre, “Kentler insan türünün cehennemidir”; Charles Bukowski, “Kentler, insanları ƶldürmek iƧin inÅa edilirler”; Antonio Gramsci, “Åehir, yaratmaz; tüketir,”[5] derlerken ekler Percy Bysshe Shelley de: “Cehennem, Londra gibi bir Åehir”…
Kapitalist “Kent, insanların yaya olarak yürüdükleri, obje yıÄınlarının ƶnünde ve iƧinde buluÅtukları, faaliyetlerinin sonuƧlarını gƶremeyecek Åekilde Ƨaprazlama temas kurdukları, ƶngƶrülemeyen durumlar meydana getirecek Åekilde kendi durumlarını karmaÅık hĆ¢le getirdikleri yerdir.”[6]
John Zerzan’ın, “İlk kentler, İ.O. 4000 civarında Mezopotamya ve Mısır’da ortaya Ƨıktı; yeni bir tarımsal deÄerler sistemi tarafından yaratılan üretim fazlasını, hĆ¢kim bir azınlıÄın ellerine akıtmak iƧin politik araƧların tertip edildiÄi bir dƶnemde yaratıldı kentler,” ifadesindeki üzere “Bedensel ve zihinsel emek arasındaki en ƶnemli bƶlünme kent ile kırın ayrılmasıdır. Kent ile kır arasında barbarlıktan uygarlıÄa, kabileden devlete, yerellikten ulusa geƧiÅle birlikte baÅlayan karÅıtlık, uygarlık tarihi boyunca devam ederek günümüze kadar gelmiÅtir.
Kentlerin ortaya ƧıkıÅı, aynı zamanda yƶnetim aygıtını, polisi, vergileri vb; kısacası belediye teÅkilĆ¢tını, dolayısıyla da genel olarak siyaseti zorunlu kılar. Burada, ilk kez, nüfusun iki büyük sınıfa bƶlündüÄü aƧıkƧa gƶrülür ve bu bƶlünme doÄrudan doÄruya iÅin ve üretim araƧlarının bƶlünmesine dayanır.
Kent aslında zaten nüfusun, üretim araƧlarının, sermayenin, zevklerin ve ihtiyaƧların bir merkezde toplanması olgusudur. Oysa kır aƧısından bunun tam tersi sƶz konusudur: İzolasyon ve daÄınıklık. Kent ile kır arasındaki karÅıtlık ancak ƶzel mülkiyet ƧerƧevesi iƧinde var olabilir. Bu karÅıtlık, bireyin iÅ bƶlümüne, kendisine dayatılan belirli bir faaliyete tabi kılınmasının en keskin ifadesidir.
Birini sınırlı bir kent-hayvanına, diÄerini sınırlı bir kır-hayvanına dƶnüÅtüren ve ikisinin Ƨıkarlarının karÅıtlıÄını her gün yeniden üreten bir tabi kılmadır bu. Burada emek yine en baÅta gelen Åey, bireyler üzerindeki güçtür ve bu güç var olduÄu sürece ƶzel mülkiyet var olmak zorundadır.
Kent ile kır arasındaki ƧeliÅkinin ortadan kaldırılması, topluluÄun ilk koÅullarından biridir. Bu koÅulun kendisi de, herkesin ilk bakıÅta gƶrebileceÄi gibi, tek baÅına iradeyle yerine getirilmesi mümkün olmayan birƧok maddi ƶnkoÅula baÄlıdır (bu koÅulların henüz geliÅtirilmesi gerekmektedir).
Kent ile kırın ayrılması, sermaye ile toprak mülkiyetinin birbirinden ayrılması olarak, sermayenin toprak mülkiyetinden ayrı ve ondan baÄımsız olarak geliÅmesinin baÅlangıcı, yalnızca emeÄe ve mübadeleye dayanan bir mülkiyetin baÅlangıcı- olarak da ele alınabilir.”[7]
Tam da bu ƧerƧevede “İÅƧi sınıfının en ƧalıÅkan tabakalarının ƧektiÄi aƧlık sancısı ile, zenginlerin kapitalist birikime dayanan, kaba ya da ince aÅırı tüketimleri arasındaki yakın iliÅki, ancak ekonomik yasalar bilinince kendini ortaya koyar. Ama ‘yoksulların barınması iÅinde’ durum bƶyle deÄildir. Ćretim araƧlarının bir merkezde toplanması ƶlçüsünde, emekƧilerin belli bir yere üst üste yıÄıldıklarını, tarafsız her gƶzlemci rahatƧa gƶrebilir; kapitalist birikimin hızı ne kadar büyük olursa, iÅƧi nüfusun barındıkları yerler de o kadar sefil ve periÅandır. Servetin artıÅıyla birlikte kentlerde gƶrülen ‘imar hareketleri’, eski yapı mahallelerin yıkılması, bankalar, maÄazalar vb. iƧin iÅ hanlarının yükselmesi, iÅ trafiÄi, lüks arabalar, tramvaylar vb. iƧin caddelerin geniÅletilmesi, yoksulları gittikƧe daha da kƶtü kenar mahallelere sürer.”[8]
HĆ¢l bu merkezdeyken; kent(ler)in politik iktidarı “mutlu azınlık”ın elinden alınıp, emeÄe devredilmedikƧe her Åey Maksim Gorki’nin, “Her sabah nereye gittiÄini bilmeden bir iÅe giden, her akÅam nereden ƧıktıÄını bilmeden bir iÅten Ƨıkan, sevmediÄi hayatı yaÅayan, sevmediÄi iÅi yapan, sevmediÄi kiÅilerle yaÅayan, kalabalıklar yüzünden yaÅamaya karÅı ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik iÅareti olmadan gelip geƧen, her akÅam evinin dƶrt duvarı arasına sanki bir mezara girermiÅ gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında yalnız ya da yanındaki yabancı gƶvdeyle geƧiren bütün ƶlü kentlerin, ƶlü doÄmuŠçocukları... Size bu ƶlü yaÅamı hazırlayan ‘sermaye sahibi egemen sınıftır’ bu acımasız oyunun varlıÄı siz izin verdiÄiniz sürece sürecektir,”[9] ifadesindeki üzere olmaya mahkĆ»mdur.
KAPİTALİZM KISKACINDA KENT(LER)
Evet kentler, ƶzellikle de metropoller sınıfsal ƧeliÅkilerin en yoÄun hissedildiÄi, hiyerarÅilerin en belirgin aƧıÄa ƧıktıÄı yerlerdir. Ćretimin aÄırlıÄının sanayiden hizmetlere kaymasıyla rant, sƶmürü, artık deÄere el koyma en yaygın biƧimde kent merkezlerinde gerƧekleÅir.
Kapitalizmin kentleri pazarlamasına baÄlantılı olarak büyük projelerin gündeme geldiÄini ve “kentsel dƶnüÅüm süreci” retoriÄinin ƶne ƧıktıÄını gƶrüyoruz.
Bununla paralel devreye giren “mutenalaÅtırma projeleri”yle yoksullar gibi kendi mahallelerinde “fazlalık” gibi gƶrülmeye baÅlanıyor. Bu aynı zamanda kentin iƧinde de sürekli bir devinimi, yeniden üretiyor. Dolayısıyla kentsel dƶnüÅüm de sınıfsal ƧatıÅmanın/ ayrıÅmanın temel dinamiklerinden birini oluÅturuyor.
Bundan ƶtürüdür ki, Gezi/ Haziran baÅkaldırısındaki üzere ƶfke ve tepki de küresel kapitalizmin sinir merkezlerinde yoÄunlaÅıyor. Ćretim birimleri küçüldüÄü iƧin emekƧiler ve ezilenler arasında ortak bir ruh hĆ¢li, dayanıÅma iliÅkilerinin biƧimlendirdiÄi mekĆ¢nlara dƶnüÅüyor kentler. O hĆ¢lde denilebilir ki, günümüzde kentler bir bütün olarak toplumsal yaÅamı belirlemektedir.
Prof. Dr. YeÅeren EliƧin Arıkan’ın, “Neo-liberal kentleÅme dünyanın pek Ƨok coÄrafyasında olduÄu gibi Türkiye’de de kentlerin yapısını deÄiÅtirdi. Kentin deÄerli gƶrünen bƶlgelerinde oturan yoksul insanlar yaÅadıkları yerlerden uzaklaÅtırıyor ve bu insanların boÅalttıÄı yerlerde yapılan yeni konutlar büyük paralara satılıyor,”[10] notunu düÅtüÄü tabloda[11] gƶrmeyen, bilmeyen yok gibi…
Hatırlayan vardır elbette: David Harvey, Türkiye’ye gelerek verdiÄi konferanslarda, kapitalizmin bugün ayakta kalma yolunda en Ƨok “kentlere oynadıÄı”nın altını kalınca ƧizmiÅti. Kentsel dƶnüÅüm projeleri, yani bizdeki yaygın-popüler kullanımıyla “TOKİ”lerin esbap-ı mucibesi ona gƶre esasen buydu.
Kriz dƶnemlerinde bu sistem, insanları kredi (yani borƧ) ile konut sahibi olmaya ƶzendiriyor, bƶylece konut üretimi ile sermaye birikimini dengeliyordu. Bu Åekilde halkın ihtiyaƧ ve arzularını karÅılama kisvesi altında aslında sermayenin Ƨıkarları gƶzetiliyor, tabii sonuƧta kentler felaket bir gƶrüntü kazanıyor, yaÅanmaz hĆ¢le geliyor.
2000’lerin baÅında insanlıÄın vardıÄı metropolleÅme düzeyi artık korkunƧ bir seviyeye ulaÅtı. Kırsal alanları yaÅanmaz hĆ¢le getirip yoksullaÅtırarak insanları kentlere yıÄan sistem, muazzam nüfus birikmelerine yol aƧarak dünyayı yeni soru(n)larla karÅı karÅıya bırakıyor.
ĆrneÄin trafik yoÄunluÄu, bazı mega kentlerin 20 milyonu aÅan nüfuslarının en ciddi sorunu. Tokyo, Pekin, Yeni Delhi, Mumbai, İstanbul, Londra, New York, Mexico City gibi kentlerde sabah iÅe gidiÅ saatleri birƧok insanın kĆ¢busudur.
Türkiye’de toplamda 2020 itibarıyla 23 milyon 245 bin 409 araƧ var. Ortalama her ay Türkiye’de 85-95 bin arası araƧ trafiÄe giriÅ yapıyor.[12] Yerkürede ve coÄrafyamızda artan araƧ sayısı aynı zamanda atmosfere salınan sera gazlarının yarattıÄı kirlilik ile ısınma ciddi bir soru(n) kaynaÄıdır.
Evet dünya nüfusunun büyük kentlere doÄru yıÄılması, Ƨƶzülmesi zor sorunları da beraberinde getirerek ekolojik sistemin ƧƶküÅüne zemin hazırlıyor.
Kolay mı? BirleÅmiÅ Milletler’in (BM) tahminlerine gƶre dünya nüfusu, 2050’ye kadar 9 milyara ulaÅacak ve bunların üçte ikisi Åehirlerde yaÅayacak. Bu nedenle Åehirler altyapı, uygun fiyatlı konut, su, sanitasyon, istihdam, saÄlık hizmetleri ve ulaÅım gibi taleplerin yoÄunlaÅmasına sahne olacak ve soru(n)lar acilleÅecek.
Dünyanın en kalabalık kentleri, Tokyo, Yeni Delhi, Shangai, Mumbai ve Sao Paulo’yken; BM, 2050’ye kadar Hindistan, Ćin ve Nijerya’nın kırsal bƶlgelerinin büyük bƶlümünün kentleÅeceÄi ve 2 buƧuk milyar kiÅinin daha kentli nüfusa ekleneceÄine dikkat Ƨekiyor.[13]
Yerküre nüfusunun yüzde 54’ünden fazlası kentlerde yaÅıyorken; 1970’lerin baÅında bu oran yüzde 36 düzeyindeydi.
Yani kapitalist sermayenin yapısal krizi iƧinde merkezileÅme ve yoÄunlaÅma, ucuz iÅ gücü ararken tüketimi hızlandırma eÄilimlerinin güçlenmesiyle kırlar boÅalırken, kentsel nüfusun büyüdü ve mega kentlerin sayısı 1990-2016 kesitinde ikiye katlandı.
Nüfusu 10 milyonu geƧen kentlerin sayısı 1990’da 10’dan 2014’de 28’e; nüfusu 5-10 milyon arası kentlerin sayısı ise 293’ten 517’ye yükseldi,[14] ama!
Bunun bir de “Ama”sı var ki, o da Åƶyle: ‘Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün (WRI) raporuna gƶre 1.2 milyar insan sürdürülebilir ve karÅılanabilir barınma garantisinden mahrum. Ćnlem alınmazsa bu rakamın 2025’de yüzde 30 artarak 1.6 milyar insana ulaÅacaÄı ƶngƶrülüyorken; “2050’ye gelindiÄinde 2.5 milyar insan daha Åehirlerde yaÅayacak ve bu artıÅın yüzde 90’ı Asya ve Afrika kıtalarında gerƧekleÅecek,”[15] uyarısını dillendiriyor WRI Global Direktƶrü Ani Dasgupta…
“Ya coÄrafyamız” mı?
1950’de ülke nüfusunun yüzde 7.5’i megakentte yaÅarken bu oran yüzde 18.3’e ƧıkmıŠdurumda. Türkiye’deki her 4 iÅsizin birine ev sahipliÄi yapan İstanbul’da yaÅamak yoksul iƧin adeta Ƨile…
Kentin, 2019 iƧin tahmini nüfusu 15 milyon 232 bine yükselmiÅ durumdayken; uzmanlar İstanbul’un hafta iƧi nüfusunun 20 milyona dayandıÄı gƶrüÅünde birleÅiyor. Bƶylece 81 ilin toplam nüfusunun yaklaÅık yüzde 25’i tek bir ile sıÄmaya ƧalıÅıyor. Bu durumun ilave maliyetleri ise trafik sıkıÅıklıÄı, hava kirliliÄi ve strese baÄlı hastalıklar oluyor. Hükümet gelecekte ortaya Ƨıkacak daha büyük sorunlardan habersiz gƶrünüyor. Zira son olarak Merkez Bankası’nın İstanbul’a taÅınması ve “Kanal İstanbul” gibi Ƨılgın projeler gündemde...
DURUM(UMUZ)
AKP nasıl Türkiye’yi yƶnetemez hĆ¢le geldiyse, Kadir TopbaŒın Belediye BaÅkanı olduÄu dƶneminde de İstanbul yƶnetilemez duruma gelmiÅti.
TopbaÅ dƶneminin genel ƶzelliklerinden belki de en ƶne Ƨıkanı “tepeden inmeci” yaklaÅımdı. “Ben yaptım oldu” anlayıÅı, keyfiliÄi getirdiÄi gibi, kamusal müdahalelere de ket vuruyordu. Bu dƶnemde kentsel dƶnüÅüm projeleri kapalı kapılar arkasında, AKP’ye yakın inÅaat Åirketlerine ihale edildi. İnÅaat ƶnceliÄine teslim edilen Åehirde, imar kuralları yok sayıldı, güç sahipleri kayırıldı, yoksul yurttaÅlar dıÅlandı. TarlabaÅı ƶrneÄi, bunun kanıtıdır. Yine bu dƶnemde eÅsiz kültürel miras eserleri, kƶtü restorasyon ƧalıÅmalarına kurban edildi.
İstanbul, bu dƶnemde betonlaÅtırıldıÄı gibi aynı zamanda da ruhsuzlaÅtırıldı. Yƶnetimde, milyonlarca yurttaÅın yaÅamını kolaylaÅtırmak deÄil, ranttan daha fazla nemalanmak amaƧlandı. Ćevre ve Åehircilik Bakanı Mehmet Ćzhaseki’nin, “En büyük hırsızlıklar, kƶtülükler, belalar imardan geliyor,” sƶzlerini İstanbul BüyükÅehir Belediyesi’nin (İBB) 43 proje, 68 Åirket ve 15 kamu kurumu paydaÅı olduÄunu ekleyerek düÅününce, ortaya “büyük resim” ƧıkmıŠolur.
TopbaÅ; Kuzey Ormanları’nda havalimanı yapmak iƧin baÅlatılan aÄaƧ kıyımından kaƧan yaban domuzlarının BoÄaz’ı geƧmeye ƧalıÅmasından da, artan inÅaatların yarattıÄı titretiÅimden rahatsız olup kendilerine yeni yuva arayan kirpilerden de sorumlu. İstiklal Caddesi’nin yeni hĆ¢linden de İstanbul’a bin 75 adet 47 metre veya daha uzun’ bina yapılmasından da sorumlu.
TopbaÅ dƶneminde iÅlenen kent suƧlarını hatırlarsak: YeÅil alanlar ve deprem toplanma alanları rant nedeniyle imara aƧıldı. 17 AÄustos 1999’da on binlerce kiÅinin yaÅamını yitirdiÄi Gƶlcük depreminin ardından ‘Afet Acil Eylem Planı’ ƧerƧevesinden belirlenen toplanma alanlarının tamamına yakını peÅkeŠçekildi. 493’ten 77’ye düÅen alanların birƧoÄuna AVM’ler ve gƶkdelenler inÅa edildi.
İstanbul’da ƧeÅitli projeler gerekƧe gƶsterilerek milyonlarca aÄaƧ yok edildi. Bu kıyımdan en fazla Kuzey Ormanları etkilendi. Tüm itirazlara raÄmen, 3. Kƶprü’nün inÅası iƧin İstanbul’un doÄasına, su kaynaklarına ve yaban hayatına geri dƶnüÅü zor zararlar verildi. Kuzey Ormanları’ndaki talan, kƶprüyle sınırlı deÄildi. Bir ĆED’i bile olmayan Kuzey Marmara Otoyolu iƧin yüzbinlerce aÄaƧ kesildi. BaÄlantı yollarıyla kentin kuzeyi yapılaÅmaya aƧıldı.
Ćçüncü Havalimanı iƧin “doÄa katliamı”na devam edildi. ĆƧ devlet bankasının dƶrt yılı ana para ƶdemesiz, toplam 16 yıl vadeli olmak üzere 3 milyar avro kredi aƧtıÄı proje, dünyanın en ƶnemli kuÅ yollarından birinin ortasına yapıldı ki, bu milyonlarca kuÅun ƶlmesi anlamına geliyordu. Dƶnemin Orman ve Su İÅleri Bakanı Veysel EroÄlu, bir soru ƶnergesine verdiÄi yanıtta, üçüncü havalimanı iƧin 2 milyon 330 bin 12 aÄacın kesileceÄini aƧıklamıÅtı.
İstanbul’daki dolgu alanlarının büyüklüÄü yüz ƶlçümü 2 bin 34 kilometrekare olan Heybeliada’yı geƧti. BoÄaz’a yapılan kazıklı dolgularla da kıyılardaki beton yollar geniÅletildi. İstanbul BoÄazı’na 7 proje yapıldı ve BoÄaz’da 266 bin 100 metrekarelik dolgu alan oluÅtu. ĆrneÄin Yenikapı sahilinde yaklaÅık 90 futbol sahasına tekabül eden 546 dƶnümlük alana yapılan dolgu ƧalıÅmalarına 2013’de baÅlandı. Dolgu, Tarihi Yarımada’nın siluetini ve ekosistemini bozdu ve yaklaÅık 40 milyon dolara mal oldu.
İBB’nin Ƨılgın projelerinin bir diÄeri de Maltepe Sahili’nin doldurulması oldu. Dolguyla birlikte sahile büyük zararlar verildi, ortaya devasa rant alanları Ƨıktı.
İBB ile Ćsküdar Belediyesi’nca yapılan Ćsküdar Meydan Projesi kapsamında, denizi doldurmak iƧin bƶlgede kazık Ƨakma iÅlemi gerƧekleÅtirildi. Kazıklar nedeniyle, Mimar Sinan tarafından inÅa edilen 500 yıllık ÅemsipaÅa Camii (KuÅkonmaz Camii) duvarlarında Ƨatlaklar oluÅtu.
Ćsküdar’daki doÄal SİT alanı KüçükƧamlıca Korusu’na televizyon kulesi yapımına TopbaÅ dƶneminde baÅlandı. 369 metre yüksekliÄe sahip kule İstanbul’un ve BoÄazın siluetine büyük zarar veriyor. Mimarlar Odası’nın tüm uyarı ve itirazlarına karÅı inÅa edilen kule, kentin tarihi dokusuna hanƧer niteliÄi taÅıyor.
İstanbul’un “kültürel merkezi” olan BeyoÄlu’nun İstiklal Caddesi, AKP ile birlikte Åantiyeye dƶndü. Tarihi binaların rant iƧin yıkıldıÄı cadde, betonlaÅtırılmıŠdurumda. TopbaŒın İBB’sinin caddenin tarihi dokusuna ilk müdahalesi 2005’de aÄaƧların sƶkülmesi ile oldu. Bu zamandan caddenin ve BeyoÄlu’nun Ƨehresi deÄiÅtirildi.
İstanbul’un meydanları tahrip edildi.
İstanbul’da kiÅi baÅına düÅen kent iƧi yeÅil alan Ćevre ve Åehircilik BakanlıÄı’na gƶre 7.57, İBB’ye gƶreyse 8.41 metrekare. Rant projeleri nedeniyle İstanbul’daki en küçük yeÅil alan dahi betonlaÅtırılıyor. Åehrin birƧok noktasında bir biri ardına gƶkdelenler yükseliyor.
TopbaŒın İmar ve Bayındırlık Komisyonu’na yaklaÅık 20 bine yakın dosya havale ettiÄini düÅününce, azalan yeÅil alanlardaki sorumluluÄu da aƧıÄa ƧıkmıŠoluyor. Plansız, programsız kent politikaları Åehri betonlaÅtırdıÄı gibi, bilimsellikten de uzaklaÅtırdı. En ufak yaÄıÅta sellerin yaÅanmasının nedeni de budur.[16]
Sƶzü edilen kesitte; İstanbul’daki 121 gƶkdelenden 117’si AKP dƶnemde yapılmıÅtı.[17]
‘Cushman & Wakefield’in ‘Avrupa AlıÅveriÅ Merkezleri GeliÅtirme Raporu’nun sonuƧlarına gƶre, 2018’de Avrupa’da 2.6 milyon metrekare geniÅliÄinde AVM aƧıldı. AƧılan AVM’lerin 525 bin metrekaresi Türkiye’dendi.
2014’de 111’i İstanbul’da olmak üzere Türkiye genelinde 361 AVM bulunuyordu. 2019 Temmuz’u itibariyle bu sayı 432’yi buldu. Toplam AVM alanı da yaklaÅık 7 bin futbol sahasına eÅdeÄerdi.[18]
Bu arada CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın, “İhanet ettik, dikey yapılaÅmadan yana deÄilim,” dediÄi İstanbul’da İBB ve bakanlıklar, kentteki 76 mega proje iƧin imar planlarını deÄiÅtirdi; ayrıcalıklı imar hakları tanıdı. Bununla da yetinmeyen Åirketler, ayrıcalıklı imar haklarının kat kat üstüne Ƨıktı. Åehir genelinde 12 milyon 400 bin metrekare fazladan inÅaat yapıldı. Fazladan yapılan bu inÅaatlardan tam 240 milyar 234 milyon 265 bin lira haksız kazanƧ elde edildi.[19]
Evet İBB ve bakanlıkların kentteki 76 mega proje iƧin imar planlarını deÄiÅtirdi ve ayrıcalıklı imar hakları tanıdı; hem de Åƶyle![20]
Bu kadar deÄil; iÅte birkaƧ ƶrnek daha!
i) İBB’ye baÄlı Åirket tarafından iÅletilen kafe 538 yıllık surları tahrip etti. Topkapı Sarayı’nı Ƨevreleyen surların dibinde, Gülhane Parkı’nın iƧinde, İBB’ye baÄlı Beltur tarafından iÅletilen Kandil Kafe’nin 538 yıllık surlara zarar verdiÄi ortaya Ƨıktı. İstanbul 4 No’lu Koruma Kurulu, alanda kaƧak yapılaÅma olduÄuna dikkat Ƨekerek suƧ duyurusu yapılması gerektiÄini belirtti. Kurul, “Telgrafhane binasındaki tarihi dokuya aykırı uygulamalar eski hĆ¢line getirilmeli. Can güvenliÄi ƶnlemleri de alınmalı,” dedi.[21]
ii) İstanbul’da boÅ ve yeÅil alanlar yok denilecek kadar azaldı. Åehirdeki en yeÅil alanlar ise mezarlıklar. Herkesin gƶzü kentin elde kalan son boÅ alanları ve kamu arazilerinde. DeÄeri her geƧen gün artan bu alanlar aynı zamanda kupon arazi niteliÄinde. AKP hükümeti Åehirdeki kamu kuruluÅlarına ait bu arazileri ya bir bir satıyor ya da yapılaÅmaya aƧıyor. Askeri alanların Åehir dıÅına taÅınması kararıyla da birƧok deÄerli araziyi bekleyen gelecek merak konusu. YeÅil kalacaÄı sƶylenen askeri alanların bir kısmı imara aƧıldı bile.[22]
iii) İBB’de AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edilen teklife gƶre, arsası uygun okullar yıkılacak, otoparkla birlikte yeniden yapılacak.[23]
iv) SaÄlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduÄu üniversitenin kiraladıÄı binaya kimse dokunamıyor. İstanbul’da yaÅayan yurttaÅların binalarına bir Ƨivi Ƨakmasına izin verilmezken SaÄlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduÄu Medipol Ćniversitesi’nin Esenler’de kiraladıÄı binaya Ƨıkılan kaƧak kat bir türlü yıkılamıyor. Esenler Belediyesi, kaƧak kat hakkında yıkım kararı verdi ancak yıkım yapılmadı. Mülk sahibine verilen para cezası da mahkeme tarafından iptal edildi. Esenler KaymakamlıÄı da belediye yetkilileri hakkında soruÅturma yapılmasına bile izin vermedi. Esenler Belediyesi’nin meclis üyesi Kemal Åahin, “Ćstelik binanın tam karÅısında zabıta noktası var,” dedi.[24]
“KANAL” MI?!
“Tabuta Ƨakılan son Ƨivi”[25] ya da “Marmara iƧin beka sorunu”[26] veya “Mega Rant ve Soygun”,[27] “İhanet”,[28] “Amerikan projesi,”[29] vurgularıyla betimlenip; “Ya Kanal, Ya İstanbul!”[30] ikilemi ile tanımlanan “Kanal İstanbul!” rantsal ekonomiye dayanarak iktidara tutunan AKP’nin yeni tezgĆ¢hı…
Ekonomik kriz ve inÅaat stoklarının eritilememesiyle inÅaatta rantın azalmasından ƶtürü devreye sokulup, inÅaat sektƶrünü “Åaha’” kaldıracaÄı var sayılan “Kanal İstanbul” insan(lık)a, doÄaya, İstanbul’a raÄmendir…
AKP’li CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın,[31] “Kanal İstanbul’u yapacaÄız, inadına yapacaÄız,” ifadesinde somutlanan dayatmanın;[32] emekƧilere yıllar boyu sürecek bir yük getireceÄi; bugüne dek yapılan müÅteri garantili kƶprü, otoyol, havalimanı, Åehir hastaneleri ve enerji üretimleri hatırlandıÄında bir “sır” deÄildir!
Kaldı ki TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun, “BaÅka bir İstanbul daha yok”;[33] “Kanal İstanbul’u, istemeyin”;[34] Milletvekili Abdüllatif Åener’in, “10 milyarlarca dolar masraf olacak bir projedir. Yapılmasının hiƧbir mantıÄı yoktur”;[35] Fikri SaÄlar’ın, “Türkiye iƧin ‘Kanal İstanbul’ gereksiz bir projedir,”[36] diye mahkĆ»m ettikleri “Kanal İstanbul”, doÄanın ve doÄal kaynakların ekonomik kazanƧ iƧin, Åirketlere ve Åahıslara hizmet vermek amacıyla katledilmesi olarak betimleniyor. Ćünkü “Kanal İstanbul”, tekno-politik ve sosyo-ekolojik alan ile Ƨevre politikalarının kesiÅip birbirinden ayrılmaz biƧimde iƧ iƧe geƧtiÄi politik bir projedir ve nihai kertede de iÅlevsizdir![37]
Hatırlatalım: “Kanal İstanbul”un gündeme geldiÄi 2011’de “Bu, soygun düzenini Ƨılgınca sürdürecek bir projedir. Daha akılcı bir yol bulabilirsin. İstihdam yaratan, iÅyeri sahiplerine, KOBİ’lere atƶlyelere, fabrika sahiplerine yeni yeni istihdam oluÅturabilecek imkĆ¢nları verebilir ve bir iÅsize, bir aƧ insanımıza bir ekmek kapısı bulabilirsin. Bunlara kafa yoracaÄın yerde, akılcı politikalar üreteceÄin yerde, ƧıldırmıŠbir toplumu Ƨılgınca projelerle niye kandırıyorsun Sayın BaÅbakan?” diyen MHP lideri Devlet BahƧeli[38] AKP ile ittifakı sonrasında Kanal İstanbul’a karÅı Ƨıkanları “Åuursuz ve gayri milli” olarak “suƧlamıŔtı![39]
Tarık Åengül’ün, “Milli projenin ƧıkıŠnoktası ABD, varıŠnoktası Katar!” biƧiminde formüle ettiÄi hakikĆ¢ti “Kısaca ƶzetlemek gerekirse; New York’ta bir Dernek 23 sayfalık raporuyla, Michigan Ćniversitesi’nde iki mimar 16 kiÅilik yüksek lisans ƶÄrenci projesiyle, İstanbul’un kuzeyini ve finansman modelini Åekillendirdiler. Alıcıların ise Katarlı olduÄu anlaÅılıyor. Olay İstanbul’da geƧiyor. Yerli ve milli projenin ortaya ƧıkıŠhikĆ¢yesi bƶyle…”[40]
Elbette bu hikâyenin arka planında boylu boyunca sermaye talanı yatıyor!
ĆrneÄin “Kanal İstanbul” güzergĆ¢hında mülkiyet tartıÅmaları sürerken, bƶlgede Kuveyt Devleti vatandaÅı iÅ insanı Wael N Y Alnusef’ın Åirketinin 53 dƶnüm, Suudi Arabistanlı iÅ insanı Sulaıman Al Muhaıdıb’ın da 9 dƶnüm arazi aldıÄı ortaya Ƨıktı.
İBB Meclis üyesi Nadir Ataman “Nerdeyse bir arap kantonu kuruluyor. Kanal İstanbul’un etrafı rant pazarına dƶnmüŔ tepkisini gƶsterirken;[41] İBB BaÅkanı Ekrem İmamoÄlu, proje güzergĆ¢hında en büyük arazisi olan 3 Åirketin de Arap Åirketi olduÄunu aƧıklayıp, “2011’den bu yana arsa hareketi tam 30 milyon metrekareyi bulmuÅtur. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye? Bƶlgede en büyük arazisi olan ilk 3 Åirket de Arap Åirketi. Bizden detay isterlerse paylaÅırız,”[42] diye ekledi.
Meseleye iliÅkin bir Åey daha: CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın damadı Berat Albayrak’ın, “Kanal İstanbul” güzergĆ¢hında yaklaÅık 13 dƶnümlük araziyi ErdoÄan’ın projeyi duyurduÄu 2011’den bir yıl sonra satın aldı. HĆ¢len tarla vasfında olan arazinin, Ćevre ve Åehircilik BakanlıÄı tarafından “Kanal İstanbul” iƧin deÄiÅiklik yapılan planda “konut alanı” sınırları iƧinde kalması dikkat Ƨekti![43]
Ćzetle AKP’nin coÄrafyamızda yarattıÄı yıkımların bir “yeni” ƶrneÄi olarak “Kanal İstanbul”un maliyeti bilim insanlarının raporlarda net biƧimde ortaya konmuÅ bir cinayetten baÅka bir Åey deÄildir.
“Kanal İstanbul” projesi İstanbul’un giderek yok edilen su havzalarını ve ormanlarını neredeyse tümüyle ortadan kaldıracak. Ayrıca Kanal aƧılmasıyla yüz binlerce yılda oluÅmuÅ deniz ekosistemi de yerle bir olacaktır.
CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın “Hayalim”, uzmanların ise “Bƶlgenin ekolojik dengesini bozar” dediÄi “Kanal İstanbul”a dair aƧıklanan Ćevresel Etki DeÄerlendirme (ĆED) raporunda, Devlet Su İÅleri’nin (DSİ) mega projenin İstanbul’u susuz bırakacaÄına dair gƶrüÅü yer almadı. DSİ’nin gƶrüÅü yerine, konuyla alĆ¢kĆ¢sız gƶrüÅü raporda konuldu![44] Yani DSİ’nin, “Kanal İstanbul”un “Terkos Gƶlü ve Sazlıdere Barajı’nı devreden ƧıkaracaÄına” dair gƶrüÅü, ĆED raporunda dikkate alınmadı…[45]
Jeofizik Mühendisi, Sismoloji Doktoru SavaÅ Karabulut’un, “Kanal İstanbul projesinin ĆED raporu bilimsel bir yƶntemle deÄil, ƶznel deÄerlendirmeyle hazırlanmıÅtır,”[46] notunu düÅtüÄü Åaibeli “Kanal İstanbul”un ĆED raporunu hazırlayan Ćınar Mühendislik ve MüÅavirlik Åirketi de tartıÅmalıdır![47]
Sƶz konusu “Kanal İstanbul” ĆED raporuyla ilgili olarak Yüksek Ćevre Mühendisi Sezer Arslan’ın hazırladıÄı inceleme notunda Åu noktalara dikkat Ƨekildi:
i) Günde 850 bin metreküp kazı yapılacak: Proje alanı 13 milyon metrekare olarak belirlendi. Buna gƶre projenin tamamlanması iƧin en kısa süre 4 yıl olarak hesaplanırken, bu sürenin 7 yıla kadar ƧıkabileceÄi belirtiliyor. Bu durumda yıl iƧerisinde ƧalıÅılmayan süreler dikkate alınırsa günde ortalama 800 bin 850 bin metre küp kazı, nakliye ve denizle depolama yapılması gerekiyor. Bu boyuttaki kazı ƧalıÅması iƧin aƧık maden ocaklarında ƧalıÅan devasa kazıcı ve kamyonların kullanılması gerekecek.
ii) Tarım ve su alanları kaybolacak: Proje alanında yer alan tarım arazileri, mera, biyoƧeÅitlilik alanları, iƧme ve sulama suyu alanları, ƶzel orman alanlarının tamamı ƶzelliklerini kaybederek hem uluslaslararası sƶzleÅmeleri (BiyoƧeÅitlilik SƶzleÅmesi) aykırı davranılmıŠolacak hem de ulusal mevzuata (Anayasa, Su Kanunu, Mera Kanunu, Ćevre Kanunu) aykırı iÅlem yapılmıŠolacak. Projeyle Gala Gƶlü Milli Parkı, Sazlıdere Barajı, Terkos Gƶlü etkilenecek.
iii) Günde 10 bin 965 kilogram patlayıcı: Proje kapsamında sƶkülecek malzeme miktarının 41,5 milyon metreküp olacaÄı ve her gün patlama yapılacaÄı belirtilirken, 1 delik iƧin 45 kilogram patlayıcı kullanılması gerekiyor. Toplam 255 delik iƧin günde toplam 10 bin 965 kilogram patlayıcı kullanılacak. Bu durumun deprem etkisi yaratabileceÄi belirtilirken, taÅocaklarında bile en fazla 40-50 delik 36 kilogram patlayıcı kullanıldıÄı hĆ¢lde ciddi sorunlar yaÅandıÄına dikkat Ƨekildi. 5 yıl boyunca 20 milyon kilogram patlayıcı kullanılacak olmasının ciddi güvenlik sorunlarına da neden olabileceÄine iÅaret edildi.
iv) Yılda 1.5 milyon litre yakıt tüketilecek: Projenin inÅaat aÅamasında kamyonlarda dizel yakıt kullanılacaÄı ve yılda 1 milyon 504 bin litre dizel yakıt tüketilmesinin ƶngƶrüldüÄü belirtildi. Bu durum 5 yılda yaklaÅık 7.5 milyon litre dizel yakıt kullanılması anlamına gelecek.
v) Günde 4 bin 250 kamyon seferi: Günlük 850 bin metreküplük kazı malzemesinin 200 metreküplük 400 kamyonla taÅınması günde en az 4 bin 250 sefer anlamına gelecek. AƧıÄa Ƨıkacak egzoz emisyonları, toz ve trafik yükü olumsuzluklara neden olacak.
vi) 30 milyon metreküp su heba olacak: Kanal dolayısıyla Sazlıdere Barajı iptal olacak ve 30 milyon metreküp su kullanılmayarak heba olacak. Kanal kara parƧasını ikiye ayırdıÄı iƧin tüm isale hatları, elektrik, telefon, yol gibi altyapılar iptal olacak ve yeniden yatırım maliyetlerine ihtiyaƧ duyulacak.
vii) Karadeniz ve Marmara’ya etki edecek: Projeyle birlikte Karadeniz konteynır limanı 2.8 milyon metrekare, Marmara konteynır limanı ise 631 bin metreküp olmak üzere toplam 3.43 milyon metreküp alan doldurularak Karadeniz ve Marmara denizlerinin kıyı kenar Ƨizgisine ve yüzey alanına etki edilecek.[48]
Devamla…
Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Åubesi yetkilileri, sƶz konusu projeyle birlikte İstanbul’un havasının, suyunun, topraÄının kirleneceÄini belirtip, Karadeniz’in dibindeki toksik maddenin zararına iliÅkin, “1.5 milyar metreküp kazı malzemesinden bahsediyoruz. Kazıp depoladıÄınız, canlıların saÄlıÄını tüm jeolojik süreƧler boyunca etkileyecek bir bombayı nereye depolayacaksınız?” diye sordular.
Karadeniz’in dibindeki toksik maddelerin baÅta arsenik olmak üzere uranyum, nikel aƧısından Ƨok yüksek elementler iƧerdiÄine dikkati Ƨeken uzmanlar, “Dünya SaÄlık Ćrgütü’nün belirlediÄi limit deÄerler vardır, bu toksikleri onun üzerinde solursanız kesinlikle kanser olursunuz,” diyerek, “Depolanacak yer bir saatli bomba gibi ƧalıÅacak ve etrafını kirletecek. Tıbbi jeoloji diye yeni bir bilim var. Burada tıbbi jeolojiyle ilgili hiƧbir ƶngƶrü yok,” uyarısını dillendirdiler.[49]
CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın “Ƨılgın proje” diye tanıttıÄı “Kanal İstanbul”un ĆED raporuna sunulmak üzere olası tehlike ve riskleri ortaya koyan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraÅtırma Kurumu BaÅkanlıÄı’nın (TĆBİTAK) gƶrüÅleri 14 maddede ƶzetlenirken; ĆED raporunun ne kadar yetersiz olduÄunu gƶzler ƶnüne serildi. Ćok sayıda uyarının yer aldıÄı yazıya gƶre proje hayata geƧerse Marmara Denizi oksijenini yitirecek ve deniz tabanı ekosistemi tahrip olacak.[50]
Ama bu kadar da deÄil: Kentin yeniden üretimi, kent mega projeleri sadece rant meselesi deÄildir, muhalefeti de daÄıtmak, iÅƧi sınıfını kent dıÅına itmek, hem gƶrünmez kılmak hem de kent merkezinde sƶz sƶylemelerine engel olmak gibi iÅlevleri vardır. Ayrıca mahalle kültürünü, yan yana geliÅleri minimuma düÅürmek, insanı Ƨitleyerek daha fazla kendine, emeÄine, Ƨevresine yabancılaÅtırmak bir diÄer boyutudur…
“Kanal İstanbul” diye ƶnümüzde duran talan projesi ekolojik yıkımdır; ama ƶnemli bir diÄer mesele de sƶz konusu projelerin planlamasının ilan edilmesi ile birlikte oluÅan, demografik deÄiÅimdir. Bƶlgede emlak fiyatlarındaki artıŠve bu baÄlamda oluÅan hareketlilik yerel halkın tümden oradan sürülmesi ile sonuƧlanmıÅtır!
İŠbƶyleyken “Kanal İstanbul”un, geliÅmeler zaman zaman deÄiÅiklik gƶsterse de, uzun süre kĆ¢bus gibi üzerimize ƧƶkeceÄini gƶrmek güç deÄil. Deyim yerindeyse projenin “ekonomik fayda”sı, orta Ƨaplı bir savaÅla eÅdeÄerdir.
Dünyada mega projeler hakkında yazılmıŠrehber niteliÄindeki ƶnemli kitaplardan ‘Mega Projects and Risk: An Anatomy of Ambition/ Mega Projeler ve Risk: Hırsın Anatomisi’nin yazarı -Oxford Ćniversitesi’nden ekonomi profesƶrü- Bent Flyvbjerg ile arkadaÅları, yapıtta gƶsterilmeyen riskleri ve abartılan getirileri nedeniyle mega projeleri “genetik olarak felaket eÄilimli” olarak nitelendirir.
Bu felaketler, doÄayı tahrip ederken, iklim krizinin etkilerini artıran, pek Ƨok canlının yaÅam alanlarını yok eden, insanların ve diÄer canlıların yerinden edilmelerini tetikleyen, devletleri ve Åirketleri finansal krize sokan ya da bütƧelerini sarsan felaketler olarak sıralanabilir.
Flyvbjerg’e gƶre, mega projeler ƶylesine büyük bir “sorgulanamama” kisvesi altına sokulur ki, projelerin gƶrkeminden, büyüklüÄünden, saÄlayacaÄı iÅ imkĆ¢nlarından, finansal kazanƧlar baÅta olmak üzere getireceÄi faydalardan bahsedilerek, sorgulanması neredeyse imkĆ¢nsız hĆ¢le getirilir.
Nasıl bir hesaplamaya dayandıÄı bile belli olmayan bir argümanla, kanaldan gerƧekleÅecek gemi geƧiÅlerinden yılda 8 milyar dolar kazanƧ elde edileceÄi gibi…
Bu projelerin gündemde olduÄu sırada devreye giren lobicilik ve siyasi nüfuz ile muhalifler suƧlu yerine konulurken, nepotizmle güçlü Ƨıkar gruplarına imtiyazlar tanınır. Bu projelerin neden olduÄu ciddi toplumsal muhalefetle ya da ƧatıÅmalarla karÅı karÅıya kalan iktidar, kapalı kapılar ardında kendi bildiÄi gibi iÅ gƶrür, yurttaÅların ƶneri ve itirazlarına kulaklarını tıkar.
Ayrıca, toplumun tüm kesimlerinin bu projelerden yararlanacaÄı yolundaki en büyük yalanın üstüne diÄer yalanlar inÅa edilir.
Projeden elde edilecek faydalar saymakla bitmezken, projelerin maliyetleri hep azımsanır, bu projeler, Ƨok büyük oranda ƶngƶrülen maliyette ve zamanda bitirilemediÄi gibi, bitirildiÄinde de ƶngƶrülen maliyetin Ƨok üzerinde tamamlanmıŠolur.
İktidarın etkin biƧimde kullandıÄı kamu-ƶzel iÅbirliÄi ortaklıÄı ile yapılan yatırımlara Temmuz 2018’de “Kanal İstanbul” da eklenmiÅti. 75 milyar liraya mal olacaÄı sƶylenen ancak proje baÅladıktan sonra bunun iki üç katına ƧıkabileceÄi belirtilen proje iƧin finansman nasıl bulunacak, akıllardaki soru bu.
Nitekim, UlaÅtırma ve Altyapı BakanlıÄı’nda 2018’da hazırlanan resmi sunumda “Kanal İstanbul”un toplam maliyetinin 20 milyar dolar olarak gƶründüÄü ortaya Ƨıktı.
Elbette ekonomik olduÄu kadar Ƨevresel ve toplumsal maliyetler de hep azımsanır. Hatta ƶngƶrülen riskler azımsandıÄı ve olduÄundan daha küçük gƶsterildiÄi gibi maalesef ƶngƶrülemeyen riskler de, hiƧ ama hiƧ hesaba katılmaz. Bu ƶtelenen, ƶnemsenmeyen, hiƧ hesaba katılmayan riskler genellikle hem ekolojik hem de ekonomiktir.
Mesela, AFAD’ın bir anda “Kanal İstanbul” güzergĆ¢hından geƧen deprem fay hattı olmadıÄını aƧıklaması gibi… Oysa Marmara’nın deniz tabanındaki fay hattına dair daha geƧtiÄimiz yaz onlarca aƧıklama yapıldı.
Ekonomik birtakım düzmece hesaplamalarla kĆ¢Äıt üzerinde yaratılan mega projeler, gelecek nesillerin omuzlarına yük olarak bırakılıverir. Hazine garantileri verilen, kamu kaynakları devreye sokulan bu israf projeleri, vergi ƶdeyen yurttaÅların parasını, yurttaÅa hesap vermeden hortumlar.
XXI. yüzyılda mega projeler adı altındaki aÅırılıklar, ilerlemenin, teknolojik geliÅmenin, modernliÄin, kalkınmanın aracı gibi sunulan istismar projeleridir.
“Kanal İstanbul” projesi, kanal güzergĆ¢hındaki arazi ve konutların aÄırlıklı olarak Arap sermayesine peÅkeŠçekilmesinin ƶtesinde, iki denizi birleÅtiren kadim bir kentin kırsalındaki yurttaÅların yerlerinden sürülerek nüfus yapısının deÄiÅtirilmesinin, simgesel yapılarla, konut projeleriyle İslĆ¢mileÅtirilmesinin, ülkeye pazarlanacak arsa muamelesi yaparak tarihinin yok sayılmasının pratiÄe geƧirilme Ƨabasıdır.
GeleceÄi tasarlayamama, geƧmiÅle baÄı koparma, akademik, bilimsel bilgiyi yok sayma, kenti tehlikeli bir yere doÄru sürükleme hamlesidir.
Nitekim, Ćevre ve Åehircilik Bakanı Murat Kurum’un “Kanal İstanbul” bƶlgesinde ranta izin vermediklerini ve bundan sonra da vermeyecekleri yƶnündeki aƧıklamasına kargalar bile güldü. Oysa, İstanbul BüyükÅehir Belediye BaÅkanı Ekrem İmamoÄlu, kanalın güzergĆ¢hında bulunan 30 milyon metrekarelik arazinin el deÄiÅtirdiÄini, en Ƨok arsa satın alan ilk üç Åirketin de Arap sermayeli olduÄunu aƧıkladı… Ćzetle bu proje bir Åekilde gerekli Åartlar oluÅturulsa, yatırımcı ve finansman bulunsa da, bulunmasa da bir “win-win/ kazan-kazan” deÄil, ErdoÄan iktidarı ve Ƨevresindeki inÅaatƧı rant aÄaları iƧin “lost-lost/ kayıp-kayıp” projesidir.[51]
Ve nihayet dediklerimizi toparlarsak…
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Åubesi BaÅkanı Alim Murathan, projenin İstanbul’a zarar vereceÄinin akademik araÅtırmalarla ortaya konduÄu vurgusuyla; “Rant ekonomisi oluÅturuldu ve Ƨok derin yapısal kriz sƶz konusu. Bu kriz bugün saray rejiminin krizidir,” derken; jeoloji mühendisi Ali Esen Arpat da, Türkiye’nin doÄayı koruma adına birƧok uluslararası sƶzleÅmeye imza attıÄını hatırlatarak, iktidara “İmza attıÄınız sƶzleÅmelere gƶre suƧlusunuz,”[52] diye eklediÄi koordinatlarda; hatırlatmadan geƧmek ol(a)maz: “Kanal İstanbul” sadece İstanbul halkının deÄil, gerek yaratacaÄı büyük Ƨevre sorunu, gerek 110 milyarı aÅan bütƧesinin eninde sonunda emekƧilerden ƧıkarılacaÄı hasebiyle ve yanı sıra Montrƶ’yü tartıÅılır hĆ¢le getirdiÄi iƧin 82 milyonu doÄrudan ilgilendiriyor.
Ćzetle “Kanal İstanbul” hepimizi ilgilendiren bir soru(n)dur ve yeni saflaÅmaları gerektirecek kadar ƶnemli sonuƧlar doÄuracak bir giriÅimdir.
18 Mart 2021 13:36:53, İstanbul.
N O T L A R
[1] KaldıraƧ, No:237, Nisan 2021...
[2] Roland Barthes.
[3] Eduardo Galeano, Tepetaklak Tersine Dünya Okulu, çev: Bülent Kale, Sel Yay., 2017.
[4] Eduardo Galeano, Aynalar, Ƨev: Süleyman DoÄru, Sel Yay., 2009.
[5] “Tıpkı tarlalardan ve madenlerden ƧıkartılmıŠmalların aktıÄı bir pazar yeri gibi, Åehir, taÅranın en taze ve büyük yalnız adamların zihinlerinin üÅüÅtüÄü yerdir. Åehir, kendisinden uzakta yaratılan Åeyleri ve zaman zaman kendisine muhalif Åeyleri yakarak ıÅık saƧan bir Åenlik ateÅine benzer. Tüm Åehirler kısırdır. Åehirlerde, doÄum oranı azdır ve doÄan Ƨocuklardan neredeyse hiƧbiri dahi deÄildir. Åehirlerde eÄlence vardır fakat yaratım yoktur; sevgi vardır fakat soy sƶz konusu deÄildir; tüketim vardır fakat üretim yoktur.” (Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri 1. Cilt, Ƨev: BarıŠBaysal, Kalkedon Yay., 2014.)
[6] Henri Lefebvre, Åehir Hakkı, Ƨev: IÅık Ergüden, Sel Yay., 2016.
[7] Karl Marx-Friedrich Engels, Alman İdeolojisi, [Feuerbach], Ƨev: Sevim Belli, Sol Yay., 1976, s.56..
[8] Karl Marx, Kapital, Sermayenin Ćretim Süreci, Cilt: I, Ƨev: Alaattin Bilgi, Sol Yay., 1965, s.626.
[9] Maksim Gorki, Ana, Ƨev: Mazlum Beyhan, Evrensel Basım Yay., 2016.
[10] Berkant Gültekin, “Prof. Dr. YeÅeren EliƧin Arıkan: KüreselleÅmenin Kentsel YaÅama Yıkıcı Etkileri Oldu”, Birgün, 7 Haziran 2019, s.13.
[11] “Kapitalist üretim biƧimi var olmaya devam ettiÄi sürece, konut sorununun, ya da iÅƧilerin yazgısını etkileyen herhangi bir baÅka toplumsal sorunun tek baÅına ƧƶzümleneceÄini ummak budalalıktır. Ćƶzüm, kapitalist üretim biƧiminin ortadan kaldırılmasında ve bütün geƧim araƧlarına ve iÅ araƧlarına bizzat iÅƧi sınıfının el koymasında yatmaktadır.” (Karl Marx-Friedrich Engels, SeƧme Yapıtlar, Cilt II., Ƨev: A. Kardam-S. Belli-M. Ardos-K. Somer, Sol Yay., 1977, s.420.)
[12] İbrahim OrtaÅ, “Ćcretsiz Toplu TaÅıma: Trafik Sorununu Ćƶzer mi?”, Cumhuriyet, 10 Mart 2020, s.2.
[13] “Metropoller Dünyanın GırtlaÄını Sıkıyor”, Ćzgürlükçü Demokrasi, 4 Kasım 2016, s.12.
[14] Ergin YıldızoÄlu, “1, 2, 3… Tüm İktidar Merkeze!”, Cumhuriyet, 26 Ekim 2017, s.9.
[15] “2025’te Evsiz 1.6 Milyar İnsan Olacak”, Cumhuriyet, 19 Temmuz 2017, s.18.
[16] UÄur Åahin, “İstanbul Seni Unutur mu ‘Kadir Abi’!”, Birgün Pazar, Yıl:14, No:551, 1 Ekim 2017, s.8-9.
[17] “CHP’li Canpolat: İstanbul’da Var Olan 121 Gƶkdelenden 117’si AKP Dƶneminde YapılmıŔ, Cumhuriyet, 18 Kasım 2017, s.5.
[18] Ozan GündoÄdu, “Ne Olacak Bu AVM’ler?”, Birgün, 4 Aralık 2019, s.13.
[19] Hazal Ocak, “Emsalsiz İhanet”, Cumhuriyet, 26 Ekim 2018, s.7.
[20] Hazal Ocak, “Ćlke Tarihinin En Büyük Rant Oyunu: DoymamıÅlar”, Cumhuriyet, 27 Ekim 2018, s.7.
[21] Hazal Ocak, “Ulubatlı Beltur”, Cumhuriyet, 18 Mayıs 2017, s.2.
[22] Hazal Ocak, “Talan Bitmiyor... ‘Kupon’lar KapıŠKapıŔ, Cumhuriyet, 14 Mayıs 2018, s.11.
[23] Hazal Ocak, “Ćocuklara Park Yerine Otopark”, Cumhuriyet, 19 Mart 2017, s.18.
[24] Hazal Ocak, “Medipol’ün KaƧak Katı Yıkılamıyor”, Cumhuriyet, 13 Kasım 2019, s.9.
[25] B. Metin CoÅkun, “Tabuta Ćakılan Son Ćivi: Kanal İstanbul”, Yolculuk, No:36, 7 Ocak 2019, s.20-21.
[26] Cemil Aksu, “Kanal İstanbul, Esas Marmara İƧin Beka Sorunu”, Atılım, Yıl:6, No:407, 27 Aralık 2019, s.4.
[27] “Mega Rant ve Soygun Projesi: Kanal İstanbul”, Kızıl Bayrak, No:2020/04, 24 Ocak 2020, s.10.
[28] “Kanal İstanbul: İhanet Projesi”, Kızıl Bayrak, No:2020/05, 31 Ocak 2020, s.7.
[29] “Kanal İstanbul Bir Amerikan Projesidir”, Devrimci DuruÅ, No:83, Ocak 2020, s.12-14.
[30] “Ya Kanal, Ya İstanbul!”, Yeni YaÅam, 26 Aralık 2019, s.12.
[31] “Kanal İstanbul Projesi ile ilgili konuÅan CumhurbaÅkanı ErdoÄan, “İsteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul yapılacaktır” diyerek Åunları kaydetti: ‘ĆıkmıŠne diyor biliyor musunuz? ‘O parayı insana harca.’ Kanal İstanbul kim iƧin? Onlar insan iƧin deÄil mi? İnan, buna sor, insan nedir veya insan kimdir? Bunu bize tanımla. Onu bile tanımlayamaz. Bihaber’...” (“ErdoÄan: İsteseniz de İstemeseniz de Kanal İstanbul’u YapacaÄız”, Cumhuriyet, 31 Aralık 2019, s.4.)
[32] Devlet Hava Meydanları İÅletmesi’den (DHMİ) “Kanal İstanbul” skandalı: Olumsuz gƶrüÅe “sehven oldu” deyip olumluya Ƨevirdi… DHMİ, “Kanal İstanbul”un İstanbul Havalimanı’nı olumsuz etkileyeceÄine dair gƶrüÅünü bir hafta sonra deÄiÅtirdi. DHMİ’nin yeni gƶrüÅünde “mega projenin” hava trafik hizmetleri üzerinde herhangi bir olumsuz etki oluÅturmayacaÄı ƶne sürüldü. DHMİ, ayrıca “acele” ibaresiyle UlaÅtırma BakanlıÄı’na bir yazı daha gƶnderdi, yapılaÅma Åartlarına uyulmasını talep etti. (UÄur Åahin, “DHMİ’den ‘Kanal İstanbul’ Skandalı”, Birgün, 21 Aralık 2019, s.4.)
[33] Volkan AteÅ, “BaÅka İstanbul Yok!”, Birgün, 21 Ocak 2020, s.14.
[34] Mine SƶÄüt, “Kanal İstanbul’u İstememek”, Cumhuriyet, 27 Aralık 2019, s.5.
[35] “Åener: Kanal ABD Projesi”, Cumhuriyet, 29 Aralık 2019, s.5.
[36] Fikri SaÄlar, “Kanal İstanbul”, Birgün, 7 Ocak 2020, s.8.
[37] Türkiye’nin rant üzerinden büyüme modeli izlediÄini belirten Prof. Dr. ErinƧ Yeldan, “Kanal İstanbul”un yapılması hĆ¢linde yüzde 3 büyümeye ulaÅılabileceÄini ancak bedelinin 2023’te yeni bir iÅsizlik ve Åiddet dalgasıyla topluma geri dƶneceÄini sƶyledi. (Selman Güzelyüz-Emrullah Acar, “Prof. Dr. Yeldan: Kanal İstanbul 2023’te İÅsizlik ve Åiddet Dalgasıyla Geri Dƶnecek”, Evrensel, 15 Ocak 2020, s.6.)
[38] 26 Aralık 2019’da tarihli aƧıklamasında “Kanal İstanbul” projesine karÅı Ƨıkanları “gayri milli” olmakla suƧlayan Devlet BahƧeli, “GeƧmiÅte ne sƶylemiÅsek arkasındayız. HiƧbir sƶzümüzü ƧiÄnemedik. DuruÅumuzdan taviz vermedik, vermeyiz,” dedi. (“BahƧeli: GeƧmiÅte Ne SƶylemiÅsek Arkasındayız”, Cumhuriyet, 26 Aralık 2019, s.4.)
[39] Ćzlem Yüzak, “KentleÅme SiyasallaÅtırıldıÄında...”, Cumhuriyet, 27 Aralık 2019, s.13.
[40] Tarık Åengül, “Milli Projenin ĆıkıŠNoktası ABD VarıŠNoktası Katar!”, Birgün, 28 Aralık 2019, s.11.
[41] Hazal Ocak, “Arapların Kanal AÅkı”, Cumhuriyet, 26 Aralık 2019, s.4.
[42] Hazal Ocak, “Felaket ve İhanet Projesi”, Cumhuriyet, 26 Aralık 2019, s.4.
[43] Hazal Ocak, “Damat İÅi Biliyor”, Cumhuriyet, 20 Ocak 2020, s.4.
[44] UÄur Åahin, “TartıÅmalı Projeye TartıÅmalı Rapor”, Birgün, 25 Kasım 2019, s.13.
[45] UÄur Åahin, “Kanal Tehlikesini ‘Ćverek’ GƶrmüÅ!”, Birgün, 25 Aralık 2019, s.13.
[46] SavaÅ Karabulut, “ĆED Raporu Bilimsel DeÄil”, Birgün, 12 Ocak 2020, s.13.
[47] İsmail Arı, “Sabıkalı Åirketten Bir ĆED Raporu Daha”, Birgün, 14 Ocak 2020, s.14.
[48] Mahmut Lıcalı, “Günde 11 Kilo Patlayıcı”, Cumhuriyet, 2 Ocak 2020, s.9.
[49] “Bilim İnsanları Soruyor: Kanal İstanbul İƧin Karadeniz’in Dibinden ĆıkartacaÄınız Toksit Elementleri Nereye Depolayacaksınız?”, 10 Ocak 2020… https://t24.com.tr/haber/bilim-insanlari-soruyor-kanal-istanbul-icin-karadeniz-in-dibinden-cikartacaginiz-toksit-elementleri-nereye-depolayacaksiniz,855439
[50] Hazal Ocak, “TĆBİTAK Raporu: Marmara Nefessiz Kalacak, Ekosistem Tamamen Bozulacak”, Cumhuriyet, 11 Ocak 2020, s.4.
[51] Pelin Cengiz, “Israrın EkopolitiÄi: Satılan Sadece Arsa DeÄil, İki Deniz ve Bir Åehir”, 30 Aralık 2019… http://direnisteyiz27.org/israrin-ekopolitigi-satilan-sadece-arsa-degil-iki-deniz-ve-bir-sehir-pelin-cengiz/
[52] “Jeoloji Mühendisi Ali Esen Arpat: İmza AttıÄınız SƶzleÅmelere Gƶre SuƧlusunuz”, Yeni YaÅam, 20 Ocak 2020, s.16.
Yorum Ekle