$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

SORU(N)LARI İLE 15 TEMMUZ

  SİBEL ƖZBUDUN-TEMEL DEMİRER   “Suskunlukla geƧirilmiş tüm gerƧekler zehirlenir.” [1]   Tarih, kurgular değil, sınıf mücadeleleri ekseninde...

 


SİBEL ƖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Suskunlukla geƧirilmiş

tüm gerƧekler zehirlenir.”[1]

 

Tarih, kurgular değil, sınıf mücadeleleri ekseninde olgular üzerinden yazılır. Ancak coğrafyamız Türkiye’de tarihi egemen manipülasyonun kurguları üzerinden Ƨarpıtmak bir alışkanlık hĆ¢line geldi. Tıpkı 15 Temmuz’a ilişkin yapıldığı gibi… 

İş bu nedenle darbe girişimini anlamak, anlatmak iƧin ƶncelikle 15 Temmuz’a dair yalanları deşifre etmek “olmazsa olmaz”dır…

Muammalar toplamı olarak tanımlanması mümkün darbe girişiminin bir felaket olduğu su götürmez. Ne var ki, bunu fırsata çevirenler, darbecilerin yetişmesine elverişli ortam ve koşulları hazırlayanlardan başkası değildi; bunu da unutmamak gerek.

Evet, darbe girişimiyle ilgili olarak Ƨok şey yazılıp Ƨiziliyor. Kimileri bunun son derece acemice olduğunu, kimileri ise tam tersini düşünüyor. Ancak henüz açığa Ƨıkmamış bir nedenle erken patlamış, belki de patlatılmış bir girişim olması en güçlü ihtimal…

Kaldı ki “15 Temmuz FETƖ darbesi epey zamandır geliyorum diyordu.”[2] Bu bir “sır” ya da “sürpriz” değildi…

“15 Temmuz darbe girişimi hakkında hazırlanan polis fezlekesine gƶre darbenin altyapısı iƧin Ƨalışmalar 2016 Ocak ayında başlatıldı. Eldeki verilere gƶre, 8 Temmuz’da TSK iƧinde darbenin dumanı Ƨoktan tütmeye başlamıştı.”[3]

ABD iltisaklı Fethullah Gülen Cemaati (FGC) tarafından gerƧekleştirilen girişim üzerinden yıllar geƧse de; FGC’nin siyasi ayağına ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadı; yapılamadı. Yani muammalar, soru(n)ları ile hĆ¢lĆ¢ yerli yerinde!

Mehmet Y. Yılmaz’ın, “Darbe girişimi kışlada ƶnlenebilir miydi?”[4]

“Darbe girişimini neden ƶnleyemediler?”[5]

“Darbe girişimi ƶnlenebilir miydi?”[6]

Veya “15 Temmuz günü darbeye kalkışılacağına ilişkin Ƨok emareler belirdiğini artık biliyoruz. Binbaşı H.A.’nın MİT’e gidip darbe girişimini haber vermesinin dışında, saat o sırada 14.45 idi, başka emareler de vardı. Bunlara yƶnelik bir soruşturma başlatıldı da ben mi duymadım acaba?”[7] türünden soru(n)lar ile betimlenen darbe girişimini tarihƧiler, siyaset bilimciler, hukukƧular vd’leri farklı aƧılardan ele alıyor, irdeliyorken; gerƧekleri tam olarak öğrenebildik mi? 

Hayır!

Ortalık “komplo teorileri”nden “efsaneler”den geƧilmese de,  muğlĆ¢k noktalar, ilginƧ soru(n)lar hĆ¢lĆ¢ yanıtlarını arıyor ve bulabilmiş de değil!

 

GENEL ƇERƇEVE

 

Hemen belirtelim: 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi bir sonuƧtu. 

Siyasal İslĆ¢m’ın iktidarda güç paylaşımı iƧin yaptığı mutabakat sınıra dayanmıştı. Liberaller işlevlerini yitirmiş, ideolojik aƧıdan kullanışlılar devre dışı bırakılmıştı. İktidar paylaşımı artık aƧıkƧa zorlama gücünün kimin denetiminde olacağı konusunda düğümlenmişti. “Ne istediler de vermedik” düzeni, AKP ile FGC arasındaki ittifakı geri dƶnülemez bir iktidar savaşına sürüklüyordu. 

AKP, yeni bir rejimin inşasında engel olarak gƶrdüğü yapıları tasfiye ederken FGC ƶrgütlenmesinden yararlanmış; FGC yapısı ise iktidarın ƶnünün aƧılmasında sahip olduğu etkinin ƶzgüveniyle, “gerƧek iktidar benim” vesayetƧiliğini bu kez AKP üzerinde sınamaya Ƨalışmıştı. 15 Temmuz, bu Ƨatışmanın son aşamasıydı.

Darbe girişiminin sorumlusu FGC’nin, devlet iƧinde yaklaşık yarım asırdır ƶrgütlenme faaliyeti yürüttüğü biliniyor. Ama darbeye kalkışacak güce AKP dƶneminde ulaştığı da bir gerƧek. AKP ve FGC arasındaki “zoraki nikĆ¢h” 17-25 Aralık soruşturmaları ile bozuldu. Bu süreƧten sonra başlayan ‘düşmanlık’, Türkiye’yi hĆ¢lĆ¢ soru işaretleri ile dolu 15 Temmuz gecesine taşıdı.

15 Temmuz gecesi başarısız bir darbe girişimine tanık olduk. Darbe girişimiyle ilgili yapılabilecek en doğru tespit ortalığa saçılan birçok bilgiye rağmen hâlâ karanlık yanlar barındırdığıdır.

Darbe girişiminin daha ilk anından itibaren FGC kadrolarına yƶnelik başlatılan büyük gƶzaltı, tutuklama, tasfiye harekĆ¢tı, zamanla iƧine  tüm muhalifleri alarak genişletildi. Başta asker, polis, yargı mensubu, akademisyen ve öğretmen olmak üzere binlerce kişi kamu kurumlarından tasfiye edilirken, 40 bini aşkın kişi de “darbe şüphelisi” olarak tutuklandı.

Ancak darbe gecesi neler yaşandığı, ƶncesiyle sonrası ile neler olduğu ve soruşturmanın iƧeriği hakkında kimse kesin bilgiye sahibi değil. Darbe kalkışmasının saatinden, bir binbaşının ihbarına rağmen Milli İstihbarat TeşkilĆ¢tı’nın (MİT) zaaflarına dek herkesin kafasında kuşkulara yol aƧan birtakım sorular hĆ¢len cevapsız. Birbiriyle Ƨelişen iddia ve ifadeler yanında yalanlanmayan iddialar ve cevapsız kalan soru(n)lar darbe kalkışmasının, AKP ya da Erdoğan’ın gücünü arttırmak iƧin hayata geƧirdiği bir senaryo olduğu kuşkularını ƶne Ƨıkarıyorken; iktidar, “kandırıldık”, “Allah affetsin” dedi. GeƧmişe dair, yaşananlardaki kendi payını gƶrünmez kılmaya Ƨalıştı. Bir yandan da devlette ve toplum üzerinde sahip olduğu gücü mutlak hĆ¢le getirmek iƧin adımlarını hızlandırdı.

Ɩzetle darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile devlet restore edilirken; yeni rejim inşasına hız verildi. 

 

NEDİR, NE OLDU?

 

Kadir Cangızbay’ın, “Zekeriya Ɩz’e kendi zırhlı arabasını tahsis eden, ‘Ben bu davaların (Ergenekon vb…) savcısıyım’ diyen ‘FETƖ’cülükten yargılanmadıkƧa Türkiye’deki devlet hiƧ kimseyi yargılayamaz. 15 Temmuz, bir tertiptir: Kanmayalım,”[8] notunu düşerken; Selahattin Demirtaş’ın da, darbecilerin AKP iƧerisinden milletvekili, bakan düzeyinde güçlü bir destek almış olma ihtimalinin Ƨok fazla olduğunu ileri sürdüğü[9] darbe girişiminin hakikĆ¢t(ler)i ƶzetle şöyledir:

1) Darbe girişiminin bir “istihbarat zafiyeti” eseri olduğu şehir efsanesidir. Birincisi, darbenin başı olduğu iddia edilen “Cemaat”, 2 Ocak 2015’teki MGK toplantısında “iƧ tehdit” olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne resmen dahil edilmiştir, takip altındadır. “Cemaat”in TSK’de kendisine bağlı olmayan unsurlara aƧılmaksızın bir girişim başlatması, darbe mantığına aykırıdır. İkincisi, devlet güvenliğinin yanısıra 10 milyonu aşkın üyesiyle bütün AKP teşkilĆ¢tınca da gƶzetim altında tutulan “Cemaat”in attığı ilk adımda devletin kontrolüne girmemesi de devletin olağan işleyişine aykırıdır. Üçüncüsü, “istihbarat zafiyeti”nin başlıca sorumlusu olsalar cezalandırılmaları gereken MİT ve Genelkurmay başkanlarının ƶdüllendirilmeleri, “zafiyet” hikĆ¢yesinin bizzat onu anlatanca tekzibidir.

2) 15 Temmuz ƶncesinde bir yıl boyunca hem uluslararası hem iƧ basında “Cemaat” darbesi hazırlığı sƶylentileri ayyuka Ƨıkmış, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları hükümete bağlılık aƧıklamak zorunda kalmıştır. Bu aƧık istihbarat devlet işleyişinin doğası gereği TSK ve güvenlik aygıtlarının otomatik olarak teyakkuza geƧmiş olmasını gerektirir.

3) Darbe girişiminin, TSK, yargı ve emniyette muhtemel geniş Ƨaplı tasfiye haberleriyle kızıştırıldığı ve hazırlıkların adım adım izlendiği, ‘Türkiye’ gazetesi yazarı Fuat Uğur’un 2 ve 21 Nisan 2016 tarihli köşe yazılarında en ince ayrıntısına kadar ifşa edilmiştir. Darbecilerin buna rağmen girişimi sürdürmüş ve harekete geƧmiş olmaları ƶnlerinin kesilmek yerine aƧıldığını, cesaretlendirilip teşvik edildiklerine kanıttır.

4) Cumhurbaşkanı ve hükümet, ƶne geƧerek başarısızlığa mahkĆ»m kıldıkları darbeden bir olağanüstü hĆ¢l (OHAL) gerekƧesi olarak yararlanmayı; OHAL’i Başkanlık Rejimi’ne geƧiş iƧin bir sıƧrama tahtası olarak değerlendirmeyi; OHAL kararnameleriyle yeni rejimin yolunu döşemeyi planlamışlar ve darbenin olgunlaşması ve bastırılması iƧin pusuya yatmışlardır.

5) Darbe silahsız sivil direnişle değil, harekete geçirilen birliklerin kışlalarından çıkar çıkmaz hükümete sadık birliklerce ezilmesiyle durdurulmuştur. Belediyelerin iş makineleriyle kışlalar önünde kurdukları barikatlar, silahsız ve eğitimsiz toplulukların polis merkezlerinden darbe karargâhları üzerine sevk edilmesi, AKP örgütünün darbe sırasında rol üstlenmek üzere taktik hazırlığa sahip olduğunun göstergesidir.

6) AKP, darbeyi daha başlamadan; yüzlerce insan hayatını kaybetmeden, sıradan erler ve harp okulu öğrencilerinin hayatları karartılmadan bastırabilecek tanık ve kanıtlara sahipti. Hükümet, diktatƶrlüğün alt yapısını oluşturacak politik momentumu kazanmak ve siyasi rakiplerinin yanı sıra başkanlık rejimine muhalif kadroları idareden, akademiden, medyadan ve sivil toplumdan tasfiye iƧin kaosun doğmasına izin vermiş ve kendi yarattığı kaostan “düzen kurucu” rolünü üstlenerek Ƨıkmıştır.

7) “15 Temmuz demokrasinin kurtuluşu” anlatısı diktatƶrlüğün düğünüdür, “bir yaz gecesi rüyası”dır: Hanedanın yüzünü güldüren bu rüya ƶzgür ve dürüst bir hayat düşleyen iyi ve sade insanların her gününü geceye Ƨeviren bir kĆ¢bustur.[10]

Devam edersek: Mehmet Tezkan’ın, “Devletin iƧinden şeytanın Ƨıktığı gün”;[11] Uğur Dündar’ın, “Kontrolsüz bir darbe girişimi”[12] diye betimlediği 15 Temmuz bir iktidar savaşı ƶzetidir. Taraflardan birinin, diğerini “hile yolu” ile pusuya düşürdüğü bir iktidar savaşı!

Ayrıca coğrafyamızdaki tüm darbeler gibi 15 Temmuz da emperyalizmin ƶzenle besleyip büyüttüğü karşıdevrimcilerin eseridir; başlangıcı ve sonuƧları itibariyle…

15 Temmuz’dan bu yana, KHK’lerle, darbe ile uzaktan yakından ilgisi olmayanların da işlerinden edildiğini, darbe girişiminin muhalifleri susturma fırsatına dƶnüştüğünü gƶrdük… Yargının ve mahkemelerin tarafsızlığına, bağımsızlığına güven sıfırlanmış durumda…

15 Temmuz’la ilgili hĆ¢lĆ¢ pek Ƨok soru işareti varken; sonrasında da OHAL altında geƧen iki yılda Başkanlık sisteminin ƶnündeki bütün engeller kaldırıldı ve yeni sisteme getiren yolun taşları döşendi.[13]

251 kişinin hayatını kaybedip, 2 bin 194 kişinin yaralandığı 15 Temmuz darbe girişimi ile 21 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL 18 Temmuz 2018 günü sona erdi. OHAL toplamda 7 kez uzatılarak 2 yıl sürdü…

OHAL dƶneminde 37 KHK Ƨıkarıldı. OHAL kapsamında Ƨıkarılan KHK’ler ile 131 bin 922 “tedbir” gerƧekleşti. OHAL’de en az 125 bin 678 kamu gƶrevlisi ihraƧ edildi, 270 kişinin öğrencilikle ilişiği kesildi, 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatıldı, 3 bin 213 personelin rütbesi alındı…

OHAL sürecinde toplam 204 medya kuruluşu kapatıldı. Kapatılan 179 medya kuruluşu arasında 53 gazete, 37 radyo istasyonu, 34 televizyon, 29 yayınevi, 20 dergi ve 6 haber ajansı bulunuyordu…

2 yılda 6 bin 81 akademisyen ve üniversitelerin idari kadrosundan bin 427 personel ihraƧ edildi, bu ihraƧ kararlarından 185’i kaldırıldı… 

234 bin 419 pasaport iptal edildi…

OHAL sonrası 2 bin 49 TSK personeli ihraƧ edildi, 176 emekli askerin rütbesi geri alındı…

500 bini aşkın kişi gƶzaltına alındı, 30 binden fazla kişi tutuklandı…[14]

 

FGC İLE AKP SİMBİYOZU

 

Darbe girişimi (bugünlerde “FETƖ” denilen!) FGC ile AKP simbiyozu kavranmadan yerli yerine oturtulamaz!

Evet, 2013’te AKP’nin, “Darbe” diye nitelediği rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarıyla FGC ile ittifakı berhava oldu olmasına da; bunun bir evveli ve sonrası vardı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “paralel yapının kendisini aldattığını” belirttiği[15] FGC’ne ilişkin bakın kimler neler dememişti ki…

Bülent ArınƧ: “Milyonlarca insan, şu anda gƶzyaşı dƶkerek bizi izliyor. Bunların arasında biri var ki, gurbette, tek başına, hüzünle bizi seyrediyor. Televizyonun başında bizi izleyen o güzel insana teşekkür borcumuz var”...

Binali Yıldırım: “TürkƧe sevgi dilidir, barış dilidir. Yunus’un dilidir. ‘AƧ herkese sineni aƧ, onun gibi ilâç’ diyen Fethullah Gülen Hocaefendi’nin dilidir”...

Ahmet Davutoğlu: “Cemaat’in hedefleriyle, Türkiye’nin hedefleri tamamen ƶrtüşüyor”...

Hüseyin Ƈelik: “Cemaat devleti ele geƧirmiş, devlete sızmış filan, bunlar kargaları güldürür”...

Bekir Bozdağ: “Bu yolu aƧan, bu ateşi yakan, bu fikri veren muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye gƶnül dolusu saygılar gƶnderiyorum. Kendisine Ƨete diye hitap edilmesi büyük haksızlıktır; vicdansızlıktır”... 

Süleyman Soylu: “Aynen 28 Şubat gibi, aynı 12 Eylül ƶncesi gibi senaryodur. Derin devlet harekete geƧti. Cemaati dƶverek, cemaate saldırarak, Türkiye’nin değişim yƶnünü etkilemeye Ƨalışıyorlar”...

Faruk Ƈelik: “İnsan merkezli bir hizmeti esas alan insanlara, ‘Hizmetinizi durdurun’ denir mi? Aksine teşvik edilir, desteklenir, elden ne geliyorsa o katkı sağlanır. Bu gerƧeği gƶrmemek ferasetsizliktir”...

Recep Akdağ: “Hayatı insanlığa hizmetle geƧmiş bu büyük zat iƧin suƧlamalarda bulunmak, son derece Ƨirkindir; kara lekedir. Fethullah Gülen Hocaefendi, hayatının her dƶneminde tertemiz kalmış bir kişidir. Kendisine şükran borƧluyuz”...

Hüseyin Kocabıyık: “Fethullah Gülen Hocaefendi son 1000 yılın en büyük Türk büyüklerinden birisidir. Evrensel Türk Rƶnesans’ını başlatan Türk mucizesidir. Shakespeare gibi evrenseldir. Ona düşmanlık edenlerin utanması gerekir”...

Melih GƶkƧek: “Terbiyeni takın, Fethullah Gülen’e “Feto” diyemezsin. Ɩzür dile”...

Recep Tayyip Erdoğan: “MHP’nin Fethullah Hocaefendi’ye saldırısı, bana gƶre ihanet derecesindedir. HiƧ ahlĆ¢ki değil; Ƨok Ƨirkin. Yani Hocaefendi işi gücü bırakmış da MHP ile mi uğraşıyor? Bir defa, onun bulunduğu makam bƶyle bir şeye müsaade etmez. Ƈok Ƨok Ƨirkin. Ƈok ayıp. Ben bunu ihanet derecesinde kınıyorum”...[16]

Sƶzünü ettiğimiz evvele dair daha da fazlası var. Ancak bu kadarı yeter de artar bile…

Sonrasına gelince: AKP ile birlikte iktidar olan Cemaat’in, “Ne istediler de vermedik” diyen AKP ile ittifakı bozulduktan sonra giriştiği 15 Temmuz darbe kalkışması ile Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu” diye niteliği bu girişimden sonra AKP iktidarı, 20 Temmuz’da OHAL ilan etti ve TBMM’yi devre dışı bırakarak ülkeyi KHK yƶnetmeye başladı. 

Bƶylesi bire evveliyatın sonrası kimilerine “şaşırtıcı” gelse de, kanımızca olanlar eşyanın tabiatıyla uyumludur…

Çünkü 15 Temmuz’un evvelinde AKP’nin kamu bürokrasisindeki zayıflığını FGC’nin kadroları telafi ediyordu. 2010 referandumu ƶrneğinde gƶrüldüğü üzere, başta yargı olmak üzere devlet aygıtının neredeyse bütün mekanizmaları adım adım FGC’nin kontrolüne geƧiyordu. Ayrıca Cemaatin Ƨok daha ƶnce liberal aydınlarla kurduğu ilişkiler, bu isimlerin AKP ile FGC arasındaki koalisyona desteğini beraberinde getiriyor, iktidarın meşruiyeti bu isimlerin yazıp Ƨizdikleri üzerinden üretiliyordu: AB ile ilişkiler, Ergenekon süreci, referandum, “yetmez ama evet”, “Kürt sorununa Ƨƶzüm” gibi… Hepsi toplumsal rıza üretiminin bir parƧası olarak gündeme getirildi ve hepsinde FGC güdümlü neo-liberaller ciddi bir rol oynadı.

Eski rejimin tasfiyesi ve devlet aygıtının ele geƧirilmesi ortaklar arasında bir egemenlik savaşının başlamasına yol aƧtı. Devletin, kurumların, polisin, ordunun, rantın nasıl paylaşılacağı sorusu ortaklar arası bir mücadeleye dƶnüştü. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ifadeye Ƨağrılması, eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un tutuklanması, RoboskĆ® Katliamı, dershanelerin kapatılması, sonrasında da17-25 Aralık bu mücadelenin tezahürleriydi. 

Ve denilebilir ki 17 Aralık 2013’de AKP-C koalisyonu resmen sona erse de; bunun inkĆ¢rı ve tevili mümkün olmayan evveli vardı! 

i) Darbe girişiminin ardından tutuklanan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp serbest kalan eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici 31 sayfalık ifadesinde, 2010’da 160 Yargıtay üyesinin belirlendiği seƧim ƶncesi Fetullah Gülen’in HSYK üyelerine, “En az 140 üye alın” talimatı verdiğini sƶyledi.[17] Hamsici’nin anlatımına gƶre dƶnemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, Yargıtay’a seƧilecek 160 kişilik listeden 140 kontenjan isteyen cemaat mensubu HSYK üyelerine, “Aranızda anlaşın, baştan ortaklığımız bitmesin” demiş.[18] Sƶz konusu itiraflar Yargıtay üyeleri seƧimi iƧin kıran kırana pazarlık yapıldığını ortaya koydu…

ii) “FETƖ” üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, savcılığa verdiği ifadede yargıdaki FethullahƧı yapılanmayla ilgili o dƶnem MİT’ten veya diğer devlet kurumlarından kendisine bir uyarının gelmediğini, 7 Şubat krizi sonrası gƶrüştüğü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da kendisine bir bilgilendirme yapmadığını kaydetti. Yargıtay’a 2011’de atanan 160 üyeden cemaate 110 kontenjan ayrılmasını konusunda Fethullah Gülen cemaatine mensup yüksek yargı üyeleriyle anlaşmayı hükümetin istediğini kabul etti…[19]

iii) Eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, dƶneminde kuruma alınan 435 kişinin 368’inin ‘FETƖ’den ihraƧ edilmesiyle ilgili verdiği ifadede, “Samanyolu TV’den TRT’ye geƧenleri AKP yanlısı diye işe aldıkları”nı sƶyledi...[20]

iv) Kemal KılıƧdaroğlu, AKP iƧinde ByLockƧu milletvekillerinin bulunduğunu sƶyledi…[21]

v) Darbe girişimiyle ilgili soruşturmaların en tartışmalı noktası “siyasi ayağı kim” sorusu oldu… MİT’ten savcılıklara gƶnderilen ByLock listelerinde hiƧbir bakan, milletvekili ve büyükşehir belediye başkanı gibi üst düzey isimlerin yer almaması dikkat Ƨekti. CHP, ısrarla darbenin siyasi ayağının saklandığını ve ortaya Ƨıkarılması gerektiğini savundu. Yargıda bazı savcılar, siyasi ayağa dokunan araştırmalara girmek istedi. Ancak girişim geri teperek, savcıları koltuğundan etti. Ɩrneğin 15 Temmuz Ƨatı iddianamesini hazırlayan Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen, FETƖ’nün TSK’yi ele geƧirmesinde iktidarın sorumluluğuna işaret eden ifadeler kullanınca iktidarın hışmına uğradı. Ɩnce gƶrevden alınan İşçimen, ardından Yargıtay’a düz savcı olarak sürüldü. FETƖ ile ilgisi olmayan muhalifleri bu kapsamda soruşturan yargı, 17-25 Aralık olayından ƶnce FETƖ’yü aƧıkƧa ƶven, hatta Gülen’i Pensilvanya’da ziyaret eden AKP’lileri gƶrmezden geldi…[22]

vi) AKP’de birinci derecede yakınları FETƖ veya 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili gƶzaltına alınan, tutuklanan veya kamudan ihraƧ edilen milletvekilleri ve parti yƶneticileri şöyle:

vi/1: AKP Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger’in kardeşi Hasan Haluk Dülger Konya’daki FETƖ operasyonu ile tutuklandı. Dülger, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde öğretim üyesiydi…

vi/2: TBMM İdare Amiri, AKP Hatay Milletvekili Orhan Karasayar’ın kardeşi İsa Karasayar, Hatay’da FETƖ kapsamında gƶzaltına alındı. Karasayar’ın arasında bulunduğu 5 kişi, FETƖ üyeliği iddiasıyla 6 Ekim’de tutuklandı…

vi/3: Yalnızca milletvekillerinin kardeşleri tutuklanmadı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi, Genelkurmay Stratejik Dƶnüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden tutuklandı. Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı darbeye katılması konusunda ikna etmeye Ƨalışmış, Akıncılar’a gƶtürülürken de ona refakat etmişti. Yine Akar’ın darbecilerin elinden kurtulduktan sonra bindiği helikopterde Dişli de vardı… 

vi/4: AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı işadamı Ɩmer Faruk Kavurmacı, 8 Eylül 2016’da tutuklandı…

vi/5: AKP Aydın Milletvekili Mehmet Erdem’in kardeşi Ɩmer Erdem, 27 Temmuz’da gƶzaltına alındı. Erdem, 4 Ağustos’ta serbest bırakıldı… 

vi/6: AKP’de bir dƶnem milletvekilliği yapan bazı isimler de FETƖ kapsamında tutuklandı. Bu kapsamda eski AKP milletvekili İlhan İşbilen, Hasan Hami Yıldırım tutuklanırken, gƶzaltına alınan eski AKP milletvekili İdris Şahin serbest bırakıldı. Eski AKP’li vekil Hakan ÅžĆ¼kür hakkında yakalama kararı bulunuyor…

vi/7: AKP Erzurum Milletvekili Orhan Deligƶz’ün Malatya’da Orman ve Su İşleri Bakanlığı 15. Bƶlge Müdürü olan kardeşi Ayhan Deligƶz 20 Ağustos 2016’da tutuklandı. Kardeşi tutuklanan Orhan Deligƶz, TBMM’deki anayasa gƶrüşmelerinin oylamasında gizli kullanması gereken oyunu, AKP’li yƶneticilere gƶstermesiyle gündeme gelmişti…

vi/8: AKP’de bazı milletvekillerinin kardeşleri de FETƖ ile irtibatlı oldukları gerekƧesiyle kamudan ihraƧ edildi. Bu kapsamda AKP Trabzon Milletvekili Avukat Salih Cora’nın öğretmen ablası Emine Ay, meslekten ihraƧ edildi. AKP Kırıkkale Milletvekili Mehmet Demir’in Kırıkkale’de il milli eğitim müdür yardımcısı kadrosunda bulunan Hüdaverdi Demir, Ƨıkarılan bir KHK kapsamında ihraƧ edildi. Demir, daha sonraki başka bir KHK ile gƶrevine iade edildi. Eski Başbakan Yardımcısı Bülent ArınƧ’ın damadı Ekrem Yeter’in de Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeliği gƶrevine son verildi. Melih GƶkƧek, ArınƧ’ın kızı ve damadı Ekrem Yeter iƧin “Fanatik paralelcidir” demişti. Bülent ArınƧ’ın kayınbiraderi olan Manisa Halk Sağlığı İl Müdürü Ziya Tay da gƶrevden uzaklaştırıldı…[23]

vii) “FETƖ” soruşturmasında tutuklanan Kozmik Oda Savcısı Mustafa Bilgili, kozmik odada 2009’da yapılan aramanın dƶnemin Başbakanı Erdoğan ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bilgisi dahilinde yapıldığını sƶyledi…[24]

Bu kadarı yeterli değil mi?

 

DARBE GİRİŞİMİ

 

O hĆ¢lde 15 Temmuz FGC ile AKP simbiyozu ekseninde irdelenmelidir. Çünkü tarihi boyunca FGC ile aƧık ortaklık yapan AKP iktidarı, dƶnemin Başbakanı Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedik” sƶzüyle de kabullendiği gibi, aƧıkƧa cemaati besledi, büyüttü ve bƶylelikle de 15 Temmuz’un zemin hazırlarken; darbe girişiminin hikĆ¢yesi -muhtelif sunumlarıyla- oldukƧa muallaktır!

Ɩrneğin ‘The Times’a gƶre Erdoğan tasfiyeyi ƶnceden planlamıştı. “Bir darbe yapma kararı, yaklaşmakta olan tasfiyenin korkusuyla alındı.”

Bruno Waterfield’ın Brüksel’den yazdığı habere gƶre de, Avrupa Birliği istihbarat merkezi INTCEN’in raporunda şunlar aktarılıyordu: “AB istihbarat ƶrgütleri, geniş Ƨaplı bir gƶrevden alma dalgasının başlayacağı sƶylentisi üzerine Erdoğan’ın seküler muhalifleri tarafından destek gƶrdü, Suriye’deki duruma ve Kürtlere müdahaleye itiraz edenler tarafından ateşlendi… Erdoğan başarısız darbe girişimini kullandı ve OHAL ilan ederek AKP’ye muhalif olanlara karşı geniş bir baskı kampanyası başlattı… Büyük gƶzaltı dalgaları ƶnceden planlanmıştı.”[25]

Ayrıca Kemal KılıƧdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi iƧin “kontrollü darbe” vurgusuyla, “09.30’da darbe mi olur diye sordum ben kendilerine. Onlar da ƶnceden deşifre oldular ifadelerini kullandılar. Demek ki bu onların ƶnceden bu darbeden haberleri olduğu anlamına geliyor,”[26] dedi.

 

SAAT SAAT DARBE GİRİŞİMİ[27]

14:30

Kara Havacılık’ta gƶrevli binbaşı O.K., MİT’e giderek Hakan Fidan’ın kaƧırılacağını, bunun darbe girişimi olabileceğini bildirdi.

16:16

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler’i telefonla arayarak bilgi verdi ve ayrıntıları anlatması iƧin Müsteşar Yardımcısını Genelkurmay’a gƶnderdi.

17:32

MİT Müsteşar Yardımcısı, Yaşar Güler’i bilgilendirdi.

17:54

Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı bilgilendirdi.

18:10

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay KarargĆ¢hı’na gelerek Hulusi Akar ve komutanların yaptığı toplantıya katıldı, “gelen ihbarın daha büyük planın parƧası olabileceğini” beyan ederken, darbeden hiƧ sƶz etmedi.

18:30

Akar, havada bulunan araƧların indirilmesi emrini verdi.

19:25

Orgeneral Akar, 4. Kolordu Komutanı Korgeneral Metin Gürak’ı arayarak, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu’ndan hiƧbir tank ve zırhlı aracın Ƨıkmaması emrini verdi.

19:26

Hakan Fidan, Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı, ulaşamayınca koruma müdürüyle güvenlik ƶnlemleri hakkında gƶrüştü, ancak darbe ihbarından hiƧ sƶz etmedi.

19:26

Yaşar Güler’in ƶzel kalem müdürü Yarbay Bünyamin Tümer, darbeci general Mehmet PartigƶƧ’ün odasına giderek komutanlar ve MİT Müsteşarı arasında yapılan gƶrüşmeler hakkında bilgi verdi.

20:22

Hakan Fidan, karargâhtan ayrıldı.

20:23

Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda toplanan 33 Ɩzel Kuvvetler gƶrevlisinin Genelkurmay KarargĆ¢hı’na doğru bir otobüs ile yola Ƨıktı.

20:46

Darbenin gece saat 03:00’da başlayacak olması nedeniyle karargĆ¢htan erken ayrılan Genelkurmay Stratejik Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay KarargĆ¢hı’na geri dƶndü.

21:00

Tümgeneral Mehmet Dişli, Hulusi Akar’ın makam odasına girdiği, kendisine “Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar tugaylar yola Ƨıktı, biraz sonra gƶreceksiniz” diyerek darbeyi tebliğ etti. Akar’ın tepki gƶstermesi üzerine darbeciler iƧeri girdi ve Genelkurmay Başkanını derdest etti.

21:20

Akıncı’dan yola Ƨıkan 33 ƶzel kuvvetƧi Genelkurmay KarargĆ¢hı’na ulaşarak komuta katına yƶneldi.

22:21

Genelkurmay KarargĆ¢hı mesaj ve evrak dağıtım sistemi (MEDAS) üzerinden “SIKIYƖNETİM DİREKTİFİ” konulu mesaj “tüm bakanlıklar” adreslerine gƶnderildi.

22:28

Haber kanallarında “İstanbul BoğaziƧi ve Fatih Sultan Mehmet kƶprülerinin Anadolu’dan Avrupa’ya geƧici Jandarma tarafından trafiğe kapatıldı” şeklinde son dakika haberlerinin yapılmaya başlandı.

22:35

Diyarbakır 8.Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan 6 adet F-16 uƧağı izinsiz kalktı. Ankara semalarında alƧak uƧuş yapan uƧaklar, Akıncı Üssü’ne indi.

23:02

Başbakan Binali Yıldırım, NTV’ye telefonla bağlanarak “Emir komuta dışında bir kalkışma olduğunu” aƧıkladı.

23:03

Hulusi Akar, Genelkurmay’dan helikopterle Akıncı Üssü’ne gƶtürüldü.

23:05

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, darbeye teşebbüs eden askerlerle ilgili soruşturma başlattı.

23:18

Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığı, darbeci F-16’lar tarafından bombalandı. 7 kişi ƶldü.

00:33

Emniyet Ɩzel HarekĆ¢t Daire Başkanlığı vuruldu. 44 polis vuruldu.

00:02

MİT helikopterlerle tarandı.

00:13

Darbeci askerler TRT’de darbe bildirisi okuttu.

00:24

Erdoğan, CNNTürk haber televizyonuna bağlanarak darbeye karşı halkı meydanlara çağırdı.

00:56

Ankara Emniyet Müdürlüğü binası bombalandı.

01:31

Erdoğan, Dalaman Havalimanı’na getiren helikopterden inerek Cumhurbaşkanlığı ATA uƧağına bindi. UƧak 01:43’de havalandı.

02:35

TBMM bombalandı.

03:20

Erdoğan’ı taşıyan uƧak İstanbul’a geldi.

03:24

TBMM 2. kez bombalandı.

04:00

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETƖ ƶrgütü ile irtibatlı yargı gƶrevlileri, Yurtta Sulh Konseyi üyesi general, amiral ve askerlerle darbeye teşebbüs faaliyetine katılan askerler hakkında gƶzaltı kararı verdi.

04:42

Erdoğan’ın Marmaris’te konakladığı ve gece yarısı ayrıldığı otele helikopterlerden ateş aƧıldığı, helikopterlerden inen yüzleri maskeli ve ağır silahlar taşıyan askerler oteli abluka altına aldı.

04:54

Erzurum’dan 2 adet F-16 uƧağı H-188 yetkisiyle (UƧak Düşürme Yetkisi) kalktı. Bu durum darbeye teşebbüs faaliyetinin başlamasından itibaren, darbenin ƶnlenmesi iƧin ilk karşı hareket bu saat itibariyle başladı.

06:19

Cumhurbaşkanlığı konutu yakınındaki köprülü kavşak ve otopark bombalandı.

06:52

Başbakan Binali Yıldırım tarafından Genelkurmay Başkanlığına vekaleten 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar atandı.

08:03

Akıncı Üssü’ndeki pistler uƧakların kalkmasını engellemek amacıyla bombalandı.

09:06

Hulusi Akar’ı Akıncı’dan alan helikopter, Ƈankaya Köşkü’ne indi.

12:57

Başbakan Binali Yıldırım, Ƈankaya Köşkü’nde aƧıklama yaparak darbe girişiminin ƶnlendiğini aƧıkladı.

 

Kabul edilmelidir ki darbe girişimini Ƨƶzmenin, FGC’ini deşifre etmenin ƶnünde bir engel var. 

Kolay mı? Darbeden sonra, AKP’lilerin zamanında Fethullah Gülen’le Ƨektirdiği poz poz fotoğraflar epeyce gündem olmuştu… 

AKP iktidar genel olarak 17-25 Aralık’ı bir milat olarak belirlemeye Ƨalışıyorsa da; “2004 MGK kararında, Genelkurmay ve MİT, cemaatin faaliyetleri hakkında ayrıntılı birer rapor sunmuştu. MGK ise hükümete cemaate karşı bir eylem planı ƶnermiş. Sonradan öğreniyoruz ki bu MGK kararı Erdoğan’ın talimatıyla Ɩmer DinƧer eliyle sumen altı edilmiş. 

2004’ü takip eden senelerde ise cemaatin siyasi davalar yoluyla devlette kendisine engel olarak gƶrdüklerini tasfiye ettiğini gƶrüyoruz. Bu tasfiye davalarına ‘Ben bu davaların savcısıyım’ diyerek destek veren Erdoğan’dı. Yine 2004’ü takip eden seneler boyunca cemaatin, iktidar tarafından el bebek gül bebek semirtildiği de aƧık. Erdoğan’ın, Gezi’ye katılanları TürkƧe Olimpiyatları’ndaki konuşmasında cemaate şikĆ¢yet etmesi de hĆ¢lĆ¢ akıllarda,”[28] diye hepimizi uyarıyordu Ɩzgür Mumcu![29]

 

FGC FAKTƖRƜ

 

Hatırlansın! 

“Adliye’de, Mülkiye’de veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, ƶyle ferdi mecburiyetler şeklinde ele alınıp ƶyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. İstikbale yürümek iƧin, sistemin püf noktalarını keşfedin. HĆ¢lĆ¢ bu sistem devam ediyor. Bu sistem iƧinde arkadaşlarımız istikbale yürüyeceklerdir. Ɩyleyse o sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım, keşfetmeleri lazım… 

Anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize Ƨekmeden her adım erken. Kıvama ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp, taşıyabilecek güce ulaşacak ana kadar, o kuvveti temsil edeceğiniz şeyler elinizde olacağı ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ƶlçüsüne gƶre bütün anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize Ƨekeceğiz ana kadar her adım erken sayılır,” demişti Fethullah Gülen, darbe girişiminden ƶnceki bir konuşmasında…

Ɩrneğin bƶyle bir konuşmanın ertesinde Gülen aleyhine bir dava aƧılsa ve bu davada savcılık onu “Anayasal düzeni değiştirmek ve laiklik ilkesini de kaldırarak, yerine şeriat esaslarına dayalı devlet kurmak amacıyla yƶnetimde teşkilĆ¢tlanmayı, devlet idaresini ele geƧirmeyi hedeflediğini,” tespit etseydi herhĆ¢lde darbe girişimi daha bir hevesken boğulurdu. 

Ancak tam tersi Gülen hakkında dava aƧılmış, kesin hüküm ise af kanunu sebebiyle 2003 senesinde ertelenmişti. Oysa MGK 2004’te Gülenci tehlike hakkında karar almıştı![30]

Ortada Başbakan Binali Yıldırım’ın dediği gibi “gizli bir ƶrgüt” yoktu, AKP’nin aƧık bir ƶrgütle “gayri resmi koalisyon” vardı!

“Nasıl” mı? Yanıt AKP’nin FGC ile geƧmişinde![31]

Mesela Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in, İsmailağa ve Gülen Cemaat’lerini araştıran dosyaları nedeniyle Ergenekon operasyonuna dahil edilerek 2010’da tutuklanması… İlk kez bir Cumhuriyet Başsavcısı odası basılarak gƶzaltına alınırken iktidar mensupları “yargının bağımsızlığı”ndan dem vuruyordu!

Mesela Ahmet Şık’ın Gülen Cemaati’nin devlet iƧindeki ƶrgütlenmesini inceleyen bir kitap yazması, Nedim Şener’in ise Hrant Dink cinayetini araştırması nedeniyle 2011’de tutuklanmaları. O dƶnemin Başbakanı Erdoğan, Şık’ın daha piyasaya Ƨıkmamış kitabı iƧin “Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir,” demişti!

Mesela TBMM’de muhalefetin Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasına yƶnelik sert eleştirilerine karşı dƶnemin AKP Grup başkanvekili Bekir Bozdağ, “Bu kürsüler sanki mahkeme salonu, suƧları soruşturmakla gƶrevli cumhuriyet savcıları suƧlu gibi, ‘kişiler zorla suƧlanıyor’ gibi konuşuluyor. Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli ve bilge bir insandır. Bu ülkede milli ve manevi değerlere bağlı nesillerin yetişmesi iƧin hizmetini yapıyor. Her şey devletin denetimi ve gƶzetimi altında, aƧık,” diye haykırmıştı!

Mesela Ülkedeki kumpaslara dair Cemaat sorumluluğuna dikkat Ƨekenlere dƶnemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Ƈelik, “Cemaat devleti ele geƧirmiş, devlete sızmış bunlar kargaları güldürür,” yanıtını veriyordu!

Mesela Cemaat’e “ne istedilerse veren” Erdoğan, 2012’de TürkƧe Olimpiyatları’ndaki konuşmada Gülen’in “hasreti bitirerek” ülkeye dƶnmesini isteyip ekliyordu: “Gurbet hasrettir. Hasret bedeli Ƨok ağırdır, faturası Ƨok ağırdır. Biz, gurbette olup, şu vatan topraklarının hasreti iƧerisinde olanları aramızda gƶrmek istiyoruz”!

Mesela iktidara yakın birƧok “gazeteci”nin (!) Gülen Cemaati hakkındaki “derin araştırmaları” (?) kamuoyunun malĆ»muyken; yine aynı isimlerin geƧmişteki Gülen ƶvgüleri de belleklerdedir. Bunlar arasındaki en “şahin”lerden, birƧok alĆ¢kĆ¢sız ismi “FETƖ”ye bağlayan Cem Küçük 2011’de “Gülen Cemaati” başlıklı yazısında, “Beline hĆ¢kim olamayan siyasetƧiler Cemaati suƧladı. Basit bir cevap anahtarı olayını Cemaate bağladılar. Tutuklanan darbeciler işin arkasında Cemaati aradılar. Ama hep duvara tosladılar. Peki bu karanlık adamlar niƧin sahtekarlıklarını AKP ve Cemaat’e yüklediler? Hükümete yüklenmelerinin sebebini biliyoruz. Asla ve asla sandıkta AKP’yi yenemeyeceklerini bildikleri iƧin ne uydursak kĆ¢rdır diye düşünüyorlar. Gülen Cemaati’ne yüklenme gerekƧeleri farklı. Bugüne kadar dışlanan, sistem dışına itilen Anadolu insanı Cemaatin izlediği sağlıklı bir politikayla enerjisini doğru yere kanalize etti,” demişti!

Mesela AKP’nin TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun başına “yol arkadaşlarının” oylarıyla “seƧilen” AKP’li Reşat Petek de, “Hakkında aƧılan tüm davalardan, Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beraat etmesine ve bu beraat kararının kesinleşmesine rağmen, Ergenekon yapılanmasının parlamentodaki uzantıları tarafından ‘Ƨete’ diye hakkında Meclis kürsüsünden konuşma yapanlar oldu,” diyebilmişti!

Mesela dƶnemin Anakara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GƶkƧek 2012’de “Hoşgƶrünün, barışın, diyaloğun simgesi, değerli büyüğümüz, bu işin (TürkƧe Olimpiyatları) değerli mimarı Fethullah Gülen hocamıza da sonsuz teşekkür ediyorum. Rabbim kendisine uzun ƶmür ve sıhhat versin. Dualarını üzerimizden eksik etmesin. Türkiye’nin itibarı, hiƧbir dƶnemle mukayese edilemeyecek derecede arttı,”[32] diye konuşmuştu!

Sƶz konusu FGC/ AKP tablosunda atlanmaması gereken bir diğer nokta da “FETƖ’nün dış aklı”[33] şifreleriyle gƶlgelenmeye kalkışılan ABD emperyalizminin coğrafyamızdaki 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 vukuatları ve de Türkiye sağı ile Fethullah Gülen’in de sƶz konusu darbelerin aktƶrleri olmalarındadır.

Bunu sadece biz değil; düzenin sadık kalemleri de,            “FETƖ subayları sivil yƶneticilerinden talimat almadan hareket edemeyeceği gibi, FETƖ de Amerika’nın izni onayı olmadan bƶyle bir şeye kalkışamaz. 15 Temmuz’dan bu yana sƶylüyorum: Karşımızda olan FETƖ ise arkasındaki Amerika’dır,”[34] biƧiminde ifade ediyor!

Bir şeyi daha eklemeden/ hatırlatmadan geƧmeyelim: “Zaman gazetesi, Taraf gazetesiyle birlikte, AKP rejimi kurulurken ‘değişim’, ‘darbe tehlikesi’ gibi sƶylemlerle tüm muhalefete karşı harekete geƧirilen sınır tanımaz bir simgesel şiddetin en etkili üreticilerinden biriydi. Ürettiği sƶylem, liberal entelijansiyanın demokrasi fantezilerini, siyasal İslĆ¢mın hegemonya inşa sürecini yedeğine alıyor, araƧsallaştırıyordu.”[35] 

 

15 TEMMUZ’UN SORU(N)LARI

 

Soru(n)lar dair kısa hatırlatmalara gelince…

Orhan Bursalı meseleyi şöyle izah ediyor: “MİT, darbe gününü-saatini en azından o gün, yani 15 Temmuz günü haber aldı. En azından o gün diyorum. Bunu bize sunulan haberlerden, yazılardan biliyoruz. Bƶyle ƶnemli bir girişim üzerinde, iktidar cephesinin elinde Ƨok Ƨok daha farklı bilgiler olduğunu, biz iktidar cenahının bize sunduğu kısıtlı bilgi ile olay hakkında senaryolar Ƨizdiğimizi unutmayalım. Bu bakımdan, MİT ve iktidarın ‘darbe olacak’ bilgisine daha ƶnce sahip olabileceğini kabul etmemiz gerekir… 

Bir darbe girişimi tezgĆ¢hta, MİT Genelkurmay Başkanı toplanıyor, en az 2 saat konuşuyorlar. Ama Cumhurbaşkanı’na haber verilmiyor. Kime? Darbenin hedef aldığı 1 No’lu kişiye! 

Bu olasılık 1000 kez 0’dır. 

Burada sorulacak soru şudur: Hakan Fidan ve Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı ile neler konuştular? KaƧ saat haberleştiler ve hangi ƶnlemleri kararlaştırdılar? 

Bizi anlatılmayan ‘karanlık saatler’ veya darbe kronolojisinde gizlenen sayfalar burasıdır.

Tabii bir de darbenin kaƧ gün ƶnceden bilindiği de bir sorudur. Çünkü darbecilerin haberleşme uygulaması ByLock, darbeden Ƨok ƶnce epey Ƨƶzülmüştü ve ‘40 bin üyenin isimleri, yerleri, telefon numaralarına varıncaya kadar’ tasnif edilmişti. MİT ve siyasi iktidar yapılanmadan haberli. Bilgiler Cumhurbaşkanı’na aktarılıyordu, taa mayıs ayında! Darbeye kalkışabilecekleri de, Ƨok daha ƶnce; mesela Fuat Uğur’un iki makalesinden de biliniyordu. Devlet, ‘Başlarını kaldırdıkları anda ezilecekler..’ diyordu. 

Fuat Uğur’un devletten aldığı duyumların tıpkısının aynısı gerƧekleşti. 

Başlarını kaldırmaları bekleniyordu ve ezildiler. 

Burada, ‘kontrol altında darbe girişimi’ yüzde 99 gerƧek durum olarak ortaya Ƨıkıyor.”[36]

i) Darbeyi üç ay ƶnce haber veren -hem de subliminal mesaja gerek duymadan!- iki yazıya imza atan ‘Türkiye’ gazetesi yazarı Fuat Uğur’un yazılarında hem darbenin olacağını hem de hükümetin hazırlıkları bildiğini iddia etmişti![37] Doğru mu, yalan mı?

ii) Doğu PerinƧek’in, “Darbenin olacağını hepimiz biliyorduk. Sayın Cumhurbaşkanı Ƨok ƶnceden biliyordu,”[38] iddiasına dair bir şeyler sƶylenmesi gerekmiyor mu?!

iii) 15 Temmuz günü MİT’e giderek ihbarda bulunan Binbaşı O.K’nin sır gibi saklanan ifadesi ortaya Ƨıktı ve aylardır yanıtı aranan soru cevabını buldu: MIT darbeyi 7 saat ƶnceden öğrenmiş![39] Dikkat, tam 7 saat ƶnce! O da, en kƶtü ihtimalle…

iv) Ayrıca Binbaşı O.K.’nin MİT gƶrevlilerine “Darbe faaliyeti olabilir” dediği sırada bir MİT gƶrevlisi daha geldi. O.K. aynısını bir kez daha anlattı. Daha sonra hepsinden daha kıdemli olan uzun boylu 4 kişi O.K.’nin yanına geldi. Olayı ağırdan aldığı anlaşılan MİT, O.K.’nin akıl sağlığından şüphe ederek, getirilen bir gƶrevli tarafından “halüsinasyon gƶrüp gƶrmediğini” test etmeye Ƨalıştı. Bir kişi de Deniz Aldemir ve Murat Bolat’ın telefon numaralarını aldı. Darbe olabileceği ifadesini yeterli bulmayan MİT’Ƨiler, O.K.’ye “Deniz Aldemir’i arayarak olayı bir netleştirelim” dedi. Bunun üzerine Aldemir’i arayan O.K, “Kuvvet Komutanı gelecek, ona arz edeceğim sen de komutan olarak burada bulun” yanıtını aldı![40] Neden?!

v) 15 Temmuz günü darbeciler son toplantılarını yaparken, bir binbaşı MİT’e gidiyor ve bir baskın ve suikast ihbarında bulunuyordu. MİT bilgiyi Genelkurmay’a iletiyor ve olağanüstü bir toplantı yapılıyordu. Toplantıda bir dizi ƶnlem alınıp duyurulurken, bu emirden haberi olmayan bazı komutanlar iki ayrı düğüne gidiyor![41] Bu nasıl oluyor?!

vi) 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili karanlıkta kalan en ƶnemli bƶlüm ise darbenin ƶnceden haber alınmasına karşın neden kamuoyu ve devletin üst düzey yƶneticileriyle paylaşılmadığı oldu. Kara Havacılık Komutanlığı’nda gƶrevli binbaşı O.K’nin MİT’e 14:30’da giderek darbeyi ihbar etmesine karşın, bu bilgi sadece Hakan Fidan ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile bir grup komutan dışında kimseyle paylaşılmadı. 15 Temmuz gecesi tüm hava sahasının kapatılması kararı, ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı ile paylaşılmadı. Bu durumu Hakan Fidan’a sorduğunu belirten dƶnemin Başbakanı Binali Yıldırım “cevap veremediğini” sƶylerken, neden gƶrevden almadığına ilişkin soruya ise “Dere geƧerken at değiştirilmez” yanıtını verdi![42] Bu ne demek oluyor?!

vii) Adil Ɩksüz ve Kemal Batmaz gibi “FETƖ”nün sivil imamlarının 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde bulundukları bƶlümdeki kameralar 12 gün ƶnceden iptal edilmiş; bu da demek oluyor ki Akıncı Üssü’ndeki hazırlıklar 12 gün ƶnceden başlamıştı![43] Bunlardan haberdar olmamak mümkün mü?!

viii) Darbe kalkışmasından birkaƧ gün ƶnce Ankara’da hazırlanan iddianamede, “TSK, 2003’ten sonra FethullahƧı olduğunu bildiği hiƧ kimsenin ilişiğini kesmedi. Bundan sonra inisiyatif ƶrgüte geƧmiştir. Ergenekon ve diğer askeri davalar ƶrgütün TSK üzerinde egemen olması iƧin gerƧekleştirilmiştir” değerlendirmesi yapılmıştı![44] Gƶrmezden gelinmişti…

ix) Darbe girişimi gecesi Muğla’nın Marmaris İlƧesi’nden helikopterle ayrılan Erdoğan’ı İstanbul’a getiren TC-ATA uƧağının, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan THY-8451 koduyla kalkarak saat 00.40’ta Dalaman Havalimanı’na indiği ve 01.43’te de buradan THY-8456 koduyla havalandığı ortaya Ƨıktı. Yani darbeci askerler otele girdiğinde Erdoğan İstanbul’a varmıştı![45] Bu -sadece!- bir tesadüf müydü?

x) 15 Temmuz sonrasında oluşturulan TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun AKP’li yƶnetiminin bazı bilgi ve belgeleri muhalefet partilerinden gizlediği ortaya Ƨıktı. Durumu fark eden CHP’li komisyon üyelerinin “bütün bilgi ve belgelerin kendilerine iletilmesi” talebi de “gizli belge statüsü kazandıkları” gerekƧesiyle reddedildi![46] Neden?! 

xi) Dƶnemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, TBMM’de bu amaƧla kurulan komisyonun davetine katılmama haklarını kullandılar! Kamuoyuna yapılan sığ aƧıklamalar dışında bu kurumlardan bilgi sızmadı…[47] Neden acaba?

xii) Eskişehir’de darbe girişimine katılan Havacı General Recep Ünal, 2 yıl boyunca Adil Ɩksüz ile 177 kez gƶrüşmüş ancak savcılık “onunla ne gƶrüştün” demek iƧin Ünal’ın ifadesini almamış![48] Bu doğruysa tam bir felaket!

xiii) Darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı esir alıp Akıncılar Üssü’ne gƶtüren karargĆ¢h subaylarından Tümgeneral Mehmet Dişli’nin, savcılığa verdiği “ek ifade”, darbe girişiminin neden engellenemediği ile ilgili soru işaretlerini de arttırıcı nitelikte![49] Buna dair ne yapıldı?!

xiv) Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar’ın Ankara’da gƶrülmekte olan Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) ile ilgili darbe davasında tanık olarak ifadesinde… son derece dikkatli bir dil kullanması, diyaloglarını aktarmakla yetinip kanaat belirtmekten kaƧınması ifadesine hĆ¢kim olan Ƨizgiyi yansıtıyor![50] Bu nasıl aƧıklanabilir?!

xv) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler’in Genelkurmay ana karargĆ¢h davası ƧerƧevesinde düzenlenen ƶzel celsede verdikleri ifadeleri okuduğumuzda, ƶnemli ƶlçüde daha ƶnceki savcılık ifadelerini tekrarladıklarını gƶrüyoruz. Orgeneral Akar’ın ifadesinde daha ƶnce kendisine sorulmamış olan, dolayısıyla altı Ƨizilmesi gereken bir-iki konu var. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Akar’a toplam dokuz soru yƶneltmiş. Bunlardan dƶrdünde Orgeneral Akar, doğrudan savcılık ifadesiyle TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na gƶnderdiği yanıtlara atıf yaparak, ekleyeceği yeni bir şey olmadığını sƶylemiş![51] Bu nasıl izah edilmeli?!

xvi) TBMM’de kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Hulusi Akar ve Hakan Fidan’a Ƨağrı yaptı. Ne yazık ki gelmediler. Sadece hazırlanmış “bilgilendirme notu” gƶndermekle yetindiler.

Akar ve Fidan’ın dinlenmediği TBMM komisyonu Ƨalışmalarına 4 Ekim 2016’da başladı. Ƈalışma süresini, sayısal Ƨoğunluğu olan AKP’liler istese uzatılabilirdi. Yapmadılar. 4 Ocak 2017’de Ƨalışma tamamlandı. Rapor 12 Temmuz 2017’de dƶnemin Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a verildi.

Buraya kadar normal… Komisyon, eksikli de olsa Ƨalışmasını tamamlamış. Bundan sonrası Meclis Başkanlığı’nın sorumluluğunda… Alacak raporu, TBMM matbaasına gƶnderecek, Meclis Genel Kurulu’na getirecek. Bƶylece rapor, TBMM’nin aynı zamanda kendisine yƶnelik bir darbe girişimini araştırmasının bir sonucu olarak tarihteki yerini alacaktı! Olmadı… 15 Temmuz’un dƶrdüncü yılında TBMM raporu kayıp![52] Nasıl olabilir?!

xvii) Hulusi Akar’a “Darbeyi açığa Ƨıkaracak o emri neden vermedin” diye sonra Zekai Aksakallı, biliyorsunuz Yüksek Askeri ÅžĆ»ra’da (YAŞ) emekli edildi. Aynı YAŞ’ta 600’den fazla albay tasfiye edildi. Bilenlerden ve onları tanıyanlardan aldığımız bilgilere gƶre… YAŞ’ta tasfiye edilen 600 albay, o gece darbeyi bastıranlardandı![53] Tablo izaha muhtaƧ değil mi?

xviii) Ve nihayet tutuklu Tuğgeneral Erhan Caha, “Darbe teşebbüsü Akar ve Fidan’ın planı, bilgisi ve kontrolü dahilinde olmuştur,”[54] aƧıklaması yaptı! Konuya ilişkin egemen suskunluğun hiƧbir yanıtı ol(a)madı!?

xix) Ayrıca Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın, “Erden, uzman Ƨavuştan hesap sorulacak, ama Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar muaf tutulacak. İş mi?”[55] sorusu hĆ¢lĆ¢ yanıtını arıyor!

 

OHAL YIKIMI 

 

15 Temmuz sonrasında “Erdoğan darbeyi sürdürdü ve sadece üç gün sonra OHAL ile taƧlandırdı,”[56] saptamasıyla Ertuğrul Kürkçü’nün dikkat Ƨektiği tabloya ilişkin olarak Aydın Engin de ekliyordu: “Anlaşıldı ki darbeye karşı Ƨıkma kararlılığı kadar hukuku, hukukun üstünlüğünü, hukuk devletini, yani en kestirme terimiyle ‘demokrasi’yi ısrarla, inatla savunmak suƧ sayılacakmış”![57]

GerƧekten de Türkiye 15 Temmuz 2016’dan itibaren 2 yıl boyunca OHAL’le yƶnetildi. Gece yarısı itibariyle kaldırılan OHAL’in yerine getirilen yeni düzenlemelerin iƧeriği OHAL’deki hak gasplarını derinleştirecek nitelikteyken; gasplar kalıcılaştı; geƧici OHAL’den kalıcı OHAL’e geƧildi. 

Evet, 21 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL 18 Temmuz 2018 itibarıyla sona erdi. OHAL toplamda 7 kez uzatılarak 2 yıl sürdü. Kapatılan kurumlar, susturulan medya, ihraƧ edilen kamu gƶrevlileri, 500 bini aşkın gƶzaltı, 30 binden fazla tutuklama ile…

Ayrıca OHAL sistemi ile Başkanlık sistemine geƧişi ve geƧişten sonra kısa sürede güçlenmesini sağlayacak Ƨok sayıda düzenleme yapıldı. Parlamenter sistemin tüm kurumları yaralandı. OHAL sistemi, kendi kurucularını koruyarak “başkanlık sistemi”nin zeminini hazırladı…

Tek bir KHK ile, 1 Eylül 2016’da, bir gecede 50 bin 684 kişi bile ihraƧ edilebildi. En Ƨok ihraƧ kararı verilen ikinci KHK ise, 18 bin 632 ihraƧla OHAL düzenin son KHK’si oldu…

En Ƨok ihraƧ kararına Milli Eğitim Bakanlığı ve İƧişleri Bakanlığı personeli iƧin imza atıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ihraƧ edilen ve hĆ¢lĆ¢ iade edilmeyi bekleyen kamu personeli sayısı 33 bin 50. Bu rakamı 31 bin 170 ile İƧişleri Bakanlığı takip etti…

24 Haziran seƧimlerinin ardından kapatılan Başbakanlık merkez teşkilĆ¢tı personelinin yüzde 7’si, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan TRT personelinin yüzde 10’u, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin ise yüzde 67’den fazlası OHAL dƶneminde ihraƧ edildi…

Yine Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan MİT’ten ihraƧ edilenlerin sayısı ise 90’a yaklaştı… 

5 bin 705 akademisyen 119 kamu üniversitesinden ihraƧ edildi…

1064 ƶzel eğitim kurumu, 360 ƶzel kurs ve etüt merkezi, 847 öğrenci yurdu, 47 ƶzel sağlık merkezi, 15 ƶzel vakıf üniversitesi, 29 sendika, 1433 dernek, 145 vakıf, 178 medya ve yayın kuruluşu kapatıldı. 985 şirket TMSF’de kontrolüne bırakıldı...

Kapatılan ƶzel vakıf üniversitelerinin 3 binden fazla Ƨalışanı işsiz kaldı…

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine gƶre 143 gazeteci ve medya Ƨalışanı, Ƈağdaş Gazeteciler Derneği’ne gƶre 141 gazeteci cezaevine kapatıldı…

Hem KHK’lerle hem de KHK’den alınan yetki üzerine idari kararlarla 70 gazete ve 18 TV kanalı kapatıldı, 25 radyo ve 20 dergi kapatıldı…

Adalet Bakanlığı’nın 20 Haziran 2018 verilerine gƶre, 2 yıl iƧinde darbe ve terƶr suƧlarından, 441 bin 195 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Bunlardan 89 bin 718’i kadındı… 

34 bin 926 kişi hakkında mahkĆ»miyet kararı verildi. 13 bin 992 kişi ise hakkındaki suƧlamalardan beraat etti…

288 fiili darbe davası açıldı. 180 dava tamamlandı, diğerleri sürüyor. Devam eden davalarda ise 5 bin 370 sanık yargılanıyor. Tamamlanan davalarda ise 636 sandığa ağırlaştırılmış müebbet, 888 sanığa müebbet kararı verildi...[58]

Ve Viranşehir’de bir binanın tadilat işlerini yapan KHK’lı öğretmen Aslan Durman, Ƨalıştığı binanın Ƨƶkmesi üzerine hayatını kaybetmesi[59] gibi binlerce trajik kareyi de bu dƶküme eklemeli!

Bir şey daha: “FETƖ” operasyonları kapsamında kamuda açığa almaları değerlendiren dƶnemin Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “Husumetler, kişisel meseleler, gıcık olmalar da işin iƧine karışabiliyor. Bƶyle yaygın bir hava var. Cadı avına dƶndürülüyor bu iş... Bunu da Ƨok sakıncalı gƶrüyorum,”[60] Ƨok ƶnemli bir gerƧeğin altını Ƨiziyordu!

Ɩrneğin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesindeki duruşma salonundaki savunmasında eski Tuğgeneral Gƶkan Şahin Sƶnmezateş, Muğla ve Ankara’da yargılandığı davalarda duruşma salonunda kendilerine yƶnelik hakaret edilmesine mahkeme ve savcıların gƶz yumduğunu belirterek, “Bize sürekli küfür ediliyor. Yaşadıklarımız tarihten hiƧ ders almadığımızı gƶsteriyor. Yahudi dƶlü, Ermeni dƶlü şeklinde bize sƶzler sƶyleniyor. Yahudi ya da Ermeni olsaydım eğer bunu utanmadan sƶylerdim. Onlar da bu ülkenin vatandaşları. HDP milletvekili Aysel Tuluğ da aynı şeyi yaşadı bu ülkede. Annesine baş sağlığı diliyorum. O milletvekili olduğu iƧin yaşadıkları gazetelerde yer aldı. Ama bize yapılanlara hiƧ ses Ƨıkmıyor. Bize işkence, hakaret serbest. Bu süreƧten herkes gibi ailemiz ve Ƨocuklarımız da nasibini alıyor. Bu dƶnemde Türk solu Ƨok kƶtü bir sınav veriyor. Kendilerine yapılan haksızlıklara ses Ƨıkarıyorlar ama başkasına yapılanı gƶrmüyorlar,” dedi. 

“FETƖ”cü olmadığını tekrarlayan Sƶnmezateş, “Dilimde tüy bitti. Ne diyeceğimi şaşırıyorum. ‘FETƖ’cü değilim. HiƧbir imamın, tarikat şeyhinin ƶnünde diz Ƨƶküp, ƶpmedim. Sosyal demokratım, Mustafa Kemal Atatürkçüyüm. Beni zorla FETƖ’cü yapmayın. İftiralara, yalana, boyun eğmeyeceğim. 115 bin yıl yatarım ama ‘FETƖ’cü olarak buradan Ƨıkmam. Ɩzellikle müşteki avukatları tarafından bu darbenin ‘FETƖ’cüler tarafından yapıldığı kesin, belli. ‘Gülen’e terƶr ƶrgütü başı diyebilir misiniz’ diye değişik sorular soruluyor. Evet diyebilirim, daha fazlasını da diyebilirim. Peki siz bir bakan ya da bakanın oğlu rüşvet aldığında siz buna ‘hırsızlık der misiniz? Ben derim siz diyemezsiniz. Derseniz Sincan’a yanıma gelirsiniz,”[61] diye haykırıyordu!

 

AKP DİZAYNI

 

Siz bakmayın AKP’li kalemlerin, “15 Temmuz ve 16 Nisan halkın büyük zorluklarla kurduğu Cumhuriyetin aslĆ® dayanağı olan halka dƶnerek yeniden restore edilmesidir. Artık adı var ama kendisi olmayan halk, yeni yƶnetimin en büyük dayanağıdır. Taşra, kendi sesine ve liderine kavuşmuştur. Bundan sonrası taşranın merkezde kendi varlığını tahkim etmesidir. Bunu yaparken de kendi medeniyet mirasına uygun, farklılıklara saygılı, hoşgƶrülü ve kuşatıcı bir dile ihtiyaƧ vardır. Aynı zamanda modernleşmenin yıkıcı sonuƧlarına karşı kaynağı 1400 yıllık İslĆ¢m düşüncesi olan medeniyet mirasımızın bugün yeniden ihyası da hayati gƶzükmektedir,”[62] güzellemelerine…

Bu tür sƶylemler gerƧek dışıdır; niyet okumasıdır![63] 

Aslında gerƧek Türkiye’nin üzerinde jetlerin sesleri patlarken, Başbakan’ın televizyona Ƨıkıp “Bir kalkışma olduğunu” aƧıklayıp; ardından da İstanbul’a indiğinde “Bu Allah’ın büyük lütfu,” vurgusuyla karakterize olmuş ol(durul)an hĆ¢ldir.[64]

Sƶz konusu durumu, “15 Temmuz AKP’nin hezimetidir”[65] biƧiminde sunmaya kalkışmak; en hafif deyimle “absürd” iken; neresinden bakarsınız bakın, 15 Temmuz’u “yeni(lenmeci)” bir AKP dizaynı takip etmiştir!

Hatırlayın: “15 Temmuz Demokrasi Şenlikleri”nin ertesi günü “demokrasinin korunması” adına süreklileşmiş OHAL manzarası iyice belirginleşirken; Aslı Aydıntaşbaş, “15 Temmuz’da kurtardığımız demokrasiyi, 16 Temmuz itibarıyla adım adım kaybettik,”[66] diyor; ve ekliyordu Ali Sirmen de: “15 Temmuz’un, gerƧek sivil darbe 20 Temmuz’un hazırlayıcısı olduğunu gƶremezsek, sivil darbecilerin cenderesinden de kurtulamayız.”[67]

Bunların yanında Ɩrsan Ɩymen’e gƶre, “15 Temmuz hakkında AKP iktidarı tarafından halka anlatılanların ƶnemli bir kısmı bir tiyatro”yken;[68] 15 Temmuz’u Gülen ile Erdoğan arasında bir kayıkƧı kavgası olarak ele almanın ƶtesinde ülkenin bütünü iƧin ortaya Ƨıkardığı sonuƧlar aƧısından kavramak gerekiyor. Ɩrneğin, “milli bayram” ilan edilmesi ƶnemsiz bir ayrıntı değil. Bir milat iddiası taşıyor. O hĆ¢lde, neyin miladı olduğu sorulmalı…

15 Temmuz miladı ile birlikte başlayan ikinci restorasyon dƶnemi ve onun yürütücüsü olarak Erdoğan rejimi yüz yıllık Türk sağı projesinin son taşeronudur. 

Bu ƧerƧevede darbe girişimini neden “Uzun BıƧaklar Gecesi”yle mukayese etmeyelim?

15 Temmuz’un 2. yıl dƶnümünde Erdoğan, ‘Hürriyet’ ve ‘Sabah’ gazeteleri iƧin kaleme aldığı makalede; “Siyasi tarihin en büyük ihanetlerinden birinin milletin cesaretiyle bir zafere dƶnüştüğünü” yazdı. “Türk halkı, tıpkı Ƈanakkale’de ve İstiklal Harbi’nde olduğu gibi…” satırları, yeni rejimin ihtiyaƧ duyduğu bir kahramanlık mitine gƶnderme, kıyaslamadan Ƨok ƶdeşmeydi.

Aynı makalede, darbe anında, FaceTime yayını ile halkı sokağa davet edip, İstanbul Havalimanı’na indikten sonra “Bu Allah’ın lütfudur” diyen Erdoğan, darbe gecesindeki sƶzlerini tamamlayan ifadeler kullandı: “Ülkemizde yeni bir dƶnemin kapılarını araladı…” İki yıl arasındaki, iki kısa cümle, bir Ƨƶzmecenin en ƶnemli parƧalarıdır aslında.

Birbirine bağlı o ifadeler basitliğinde tarihi gƶndermeler ve tekrarlanan yƶntemle bir ana fikir Ƨıkarmak olanaklıdır. Almanya’da Naziler bir ittifakla iktidara geldi. İktidarın bir kanadı, ‘Kahverengi Gƶmlekliler’ olarak bilinen Sturmabteilung Birlikleri (SA), diğer kanadı ise Schutzstaffel (SS) yani Gestapo’ydu. I. Dünya savaşından kalan, kƶhne Kahverengi Gƶmlekliler’ ile Adolf Hitler’e yakın Gestapo birlikleri arasında yaşanan iktidar savaşı, 30 Haziran 1934 gecesi yaşanan “Uzun BıƧaklar” gecesine dƶnüştü. Operasyon Sinekkuşu (Kolibri) olarak da anıldı. Uzun BıƧaklar Gecesi deyimi Almanca’da katliamdan ƶnce de kullanılıyor ve “intikam gecesi” anlamı taşıyordu. Bağımsız hareket edeceği düşünülen, 85 SA üyesi, ‘ƶnceden hazırlanmış listeler’ dahilinde ortadan kaldırıldı. Politik cinayetler, büyük bir tasfiyeye uzandı. Operasyon, Hitler’in Avrupa sonra da dünya fethi iƧin güçlü bir Alman Ordusu yaratma hazırlıklarını hızlandırdı. Nazi Almanya’sı iƧin bir dƶnüm noktası oldu. Temizliğin ardından Hitler, yeni rejime giden yolda muhaliflerle de hesaplaşmaya başladı.

Nazi Almanyası’ndaki muhaliflere ve toplumun geniş kesimine uzanan, savaş, intikam, mutlak ve iktidar kapılarını aralayan “fırsat gecesinden” Türkiye’ye dƶnelim…

Darbe girişimi “naylon faaliyet” olarak da değerlendirildi, destansı bir kahramanlık ƶyküsü olarak da anıldı. İnce Ƨizgide şaibelerden uzak kalmak imkĆ¢nsızdır; ‘Enişte’, Ƨok ƶnceden hazırlanan tasfiye listeleri, MİT Başkanı Hakan Fidan, Eski Diyanet işleri Başkanı Mehmet Gƶrmez ve cihatƧı Muaz el Hatib arasındaki darbe sırası toplantısı, orada okunacak selaların bile konuşulması, Boğaz Kƶprüsü davalarında ifade verenlerin, “Bir gün ƶnceden haberimiz vardı, İstanbul’a geldik” sƶzleri gibi ƶnemli ayrıntıları sayfalarca yazmak mümkündür.

Kƶprüde linƧ edilen askerler ve onlardan ele geƧirilen silahlar, ƶnceden hazırlandığı belli olan cihatƧı organizasyonunu gƶrmemek imkĆ¢nsızdır. Kƶprüde 2 askerin boğazı kesildi, biri Murat Tekin diğeri Ragıp Enes Katran… Ancak linƧ edilen Harp Okulu öğrencileri, askerler değil onlara eziyet edenler kollandı, dahası 696 sayılı KHK ile koruma zırhına alındı. Emir komuta zincirindeki genƧlerin yerine, bazı “emri veren” generallerin serbest olması ise ayrı bir konudur.

Darbe gecesi, “tek bir olaydan” Ƨok, ilk kez paramiliter milis pratiğini gƶrdüğümüz, bu pratiğin ise “16 Nisan gƶzdağı” ve “24 Haziran aşinalığına” dƶnüştüğü bir süreƧti.

Mecliste, Darbe Araştırama Komisyonu’nun feshedilmesi Ƨok ƶnemli başka bir konudur. 

Türkiye’nin bir dƶnemi “O gece ne oldu?” sorusuna hapsoldu.

15 Temmuz iƧin, en azından sonuƧ kısmı aƧıktır: Evet yol yaptılar, Şerife bacının duran kamyonu üzerinden Türkiye’de yeni bir rejim inşa ettiler![69]

Sƶz konusu ƧerƧevede darbe girişiminin ilk aylarında iktidara Haziran 2013 ayaklanmasının gƶsterdiği üzere yitirdiği hegemonyayı yeniden tesis etmek ve toplumsal rızayı sağlayabilmek iƧin muazzam bir fırsat kapısı aƧılmıştı. İktidar bu dƶnemde “milli birlik beraberlik” edebiyatına yaslandı, “dış güçlerin ve iƧerideki uzantılarının Türkiye’yi yok etmek iƧin bir operasyon başlattıkları ve buna karşı iktidarın/ tek adamın etrafında toplanarak topyekĆ»n bir direniş sergilenmesi” fikri televizyonlardan, radyolardan, gazetelerden halkın zihnine boca edildi. 

CHP yƶnetiminin basiretsizliği ve KılıƧdaroğlu’nun Yenikapı Mitingi’ne gidip “milli birlik piyesi”ne figüranlık etmesi, iktidarın işini kolaylaştırdı. Aynı şekilde, kıymeti kendinden menkul bir anti emperyalizmin taşıyıcılığını üstlenen kimi ulusalcı Ƨevreler, tam da bu uyduruk anti emperyalizmden yola Ƨıkarak iktidara koltuk değnekliğine soyundular. MHP ise her zamanki tarihsel misyonunu üstlenerek bu piyesteki yerini aldı.

İktidar olanca pragmatizmiyle bu durumdan kendi politik ajandasını hayata geƧirme fırsatını Ƨıkarabileceğini gƶrmüştü elbette. OHAL ilanıyla başlayan süreƧ başkanlık referandumuna uzandı ve anayasanın/ rejimin değiştirilmesiyle taƧlandırıldı. Referandum gündeme gelene kadar devrede olan “milli birlik piyesi”, referandum konjonktürüyle birlikte yerini bir kez daha hızlıca toplumu tam ortasından ikiye ayıran “Ya bizdensiniz ya terƶristlerden” sƶylemine bıraktı.[70]

Yani Erdoğan’ın, 15 Temmuz iƧin Ƨizdiği bu ƧerƧeve dışına taşan herkesi doğrudan veya dolaylı olarak darbeci olarak algılayacağını ortaya koydu. Darbecilik bir suƧ olduğuna gƶre, bu şekilde tanımlananların sadece farklı fikir mensubu değil, “suƧlu”(?) muamelesi gƶreceği kesinlik kazandı… 

Zaten Cumhurbaşkanı da, partisi de, destekƧileri de bu noktanın altını Ƨiziyor, yeni bir “tarihi başlangıƧ”tan sƶz ediyordu. Ɩzetle tüm rejim değişimlerinde olduğu gibi, millet, devlet, vatan, tarih, dost, düşman, her şey yeniden tanımlanmak durumundaydı. Bƶylece, artık fikir ayrılığı gibi bir kategori yoktu; “milletten ve onun kurtarıcı liderinden” yana olmak veya “milletin düşmanı” olmak gibi iki kategori vardı![71]

 

KABATAŞ YALANI VE TÜRK(İYE) SAĞI

 

Tam da bu noktada “15 Temmuz” deyince; Ahmet Hakan’ın, “Kabataş yalanını yalan yapan şey”;[72] Fatih Yaşlı’nın, “Tersyüz edilmiş hakikĆ¢t,”[73] saptamalarıyla müsemma ya da ‘Star’da yazan Cem Küçük’ün, Kabataş’ta bir kadına saldırıldığı haberlerinin bir kurgu olduğunu ve iyi yƶnetilemediğini itiraf ettiği[74] Kabataş Olayı’nı anımsamamak mümkün değil…[75]

Hatırlanacağı üzere Gezi Direnişi sırasında BahƧelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini Zehra Develioğlu Kabataş’ta bebeği ile birlikte eylemcilerin saldırısına uğradığı iddiaları (“Kabataş Yalancısı” olarak anılan[76]) gazeteci Elif Ƈakır tarafından gündeme taşınmıştı.[77]

“İddia”ya gƶre Kabataş’ta, başörtülü ve kucağındaki 6 aylık bebeği olan bir kadını, belden yukarıları Ƨıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 80-100 kişilik grubun, dƶvdüğü ve üzerlerine idrarlarını yaptığı iddiasının en ƶnde gelen savunucularından gazeteci Elif Ƈakır’ın o dƶnemdeki avukatlarından Fidel Okan, Kabataş’ta ƶne sürüldüğü gibi bir olay yaşanmadığını sƶylese de;[78] Kabataş yalanı üzerine Erdoğan’ın emriyle seferber olan polis, Zehra Develioğlu’nun taciz edildiğine dair kanıt bulamadı ama bƶlgedeki esnaf sorgulandı, yurttaşlar suƧlu muamelesi gƶrdü, 161 kişi incelemeye alındı.

Erdoğan’ın da emriyle İstanbul polisi seferber oldu. Soruşturma; İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü, İstihbarat Şube Müdürlüğü, Güven Timleri Şube Müdürlüğü, Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü, Beşiktaş ve Beyoğlu ilƧe emniyet müdürlükleri, TEM Şube Müdürlüğü, Güvenlik Şube Müdürlüğü, Olay Yeri İncelenme Şube Müdürlüğü ve Organize SuƧlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce koordineli olarak yürütüldü.

Yine rapora gƶre olay yeri ve güzergĆ¢hında bulunan Karakƶy-Taksim-Ortakƶy arasında kalan yaklaşık 8 km’lik bƶlgede bulanan tüm işyerleri ve kamu kurumları ile gƶrüşüldü. Buralara ait güvenlik kameralarının olup olmadığının tespiti yapıldı. Yapılan Ƨalışmalar neticesinde; (151) farklı yere ait Mobese ve güvenlik kameralarının bulunduğu tespit edildi. Tespit edilen her kameranın olaydan ƶnce ve sonrasını kapsayan 6 saatlik gƶrüntü kaydı talep edildi.

Elde edilen (81) farklı işyeri ve Mobese kameralarına ait olan yaklaşık 1800 saatlik kamera kayıtları, Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürlüğü gƶrevlilerince kayıt edilen 200 saatlik kamera kaydı, Güvenlik Şube Müdürlüğü’nden alınan 50 saatlik kamera kaydı, TEM Şube Müdürlüğü’nden alınan 450 saatlik kamera kaydı ve Ƈevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bağlı TOMA araƧlarındaki kameralardan elde edilen 60 saatlik kamera kaydı birleştirilip kare kare incelendi. Bu incelemede Karakƶy’den Salıpazarı tarafından Kabataş’a, Beşiktaş tarafından Kabataş’a, Gümüşssuyu yƶnünden Kabataş’a kısaca olayın gerƧekleştiği yere her alandan gelenler kare kare izlenip tespit edildi.

1 Haziran gününe ait olan gƶrsel medyada ve sosyal paylaşım sitelerinde yer alan gƶrüntü ve fotoğraflar da tarandı. Olay günü veya genel olarak olay yeri Ƨevresinde seyyar satıcılık yapan, garson, esnaf, güvenlik gƶrevlisi, tezgĆ¢h aƧtığı belirlenen 24 kişiyle gƶrüşüldü, yazılı beyanları alındı. Gƶrüşülen şahıslar sƶz konusu olaya tanık olmadıklarını beyan ettiler. Güven Timleri Şube Müdürlüğü’ne bağlı 20 tim olay yeri civarında tanık bulmaya yƶnelik sokak sokak Ƨalıştı.[79]

Ancak bunlardan da hiƧbir şey Ƨıkmazken; Kabataş gƶrüntülerinin ellerinde olduğunu dile getiren AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner,[80] canlı yayında Ƨark etti. Gezi olayları sırasında Kabataş gƶrüntülerini izlediğini belirten İsmet Berkan da “ƶzür dilemek” zorunda kaldı![81]

Kabataş iftirası iktidarın ve onun paƧasına yapışık yaşayanların yalanı nasıl Ƨekinmeden siyasi bir enstrüman olarak kullanabildiklerini aƧıkƧa gƶsterirken; Kabataş yalanı uzun süre gündemde tutuldu. Dƶnemin Başbakanı Erdoğan meydanlarda bu iftirayı gƶzünü kırpmadan savundu. İktidarın medyası da olmayan bir linƧ girişimini ƶnce yarattı sonra yaydı… 

Hadi Erdoğan’dan bir alıntıyı hatırlayalım. Kabataş bir yalan diyenlere ne demişti: “Sizin insanlığınız ƶldü mü be? Sizin vicdanınız bu kadar mı karardı? Ƈocuklarınızın, eşinizin yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz be? Sizin Ƨocuklarınızın başına gelseydi bƶyle mi davranırdınız? Vicdan... Vicdan... Vicdan...”[82]

Bƶylesine bir demagojinin Türk(iye) sağının temel argümanlarından olduğunu bir an dahi unutmadan; Ümit Alan’ın, “Kabataş yalanı, yaşayan bir organizmaya dƶnüştü,”[83] notunu Türk(iye) sağı tarihi aƧısından bir kere daha hatırlamakta yarar var.

 

TƜRK(İYE) SAĞINA NOTLAR

 

Siyaset bilimci Cangül Ɩrnek’in, “DP Ƨizgisindeki sağ ile İslĆ¢mcı ve ırkƧı sapmalar, uğursuz Amerikancılık bayrağını ellerinden düşürmedi, sürekli daha ileriye taşıdı”[84] notunu düştüğü zeminde; “Türkiye’nin 1950’de Ƨok partili modele geƧilse de ‘otoriter siyasi kültür’ ve ‘kuvvetler birliği ilkesi’ savunuculuğuyla tam demokratik sistemi uygulanmıyor”ken;[85] “Otoriter Demokrasi”[86] denen bir ucubeden de sƶz etmek mümkündü!

Bugün Tayyip Erdoğan’ın ve onun peşinden giden AKP’lilerin Türkiye’ye vermek istedikleri yƶnünün ƶnemli bir kaynağı, 1950’lerden sonra yeraltından yeryüzüne Ƨıkan mukaddesatƧı hareketlerle, Türk siyasal yaşamında hep ayrıcalıklı bir yer edinmiş milliyetƧi akımların buluşmalarıdır. Bu buluşmanın ƶnemli ilk adımı 1951’de kurulan ve iki yıl sonra kapatılan Türk MilliyetƧiler Derneği idi.[87] Bu girişimle milliyetƧi-mukaddesatƧı bileşimin temelinin atıldı. Ƈok daha sonra Türk-İslĆ¢m sentezi olarak adlandırılacak terkipte ve Türk milliyetƧiliğinin muhafazakĆ¢r bir Ƨizgiye oturmasında bu kısa ƶmürlü derneğin ƶnemli payı vardı. 

Bu milliyetƧi-mukaddesatƧı izdivacının bir başka uzantısı, 1951’de kurulan ve hĆ¢len faaliyette olan İlim Yayma Cemiyeti’dir. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un 2016 Nisan’ında, “Bir milletin diriliş ƶyküsünün en ƶnemli safhalarından biri” olarak tanımladığı bu cemiyetin yanında Komünizmle Mücadele Derneklerini saymak gerekir. İlim Yayma Cemiyeti’nin dindar genƧlik yetiştirme gayretleri yanında; komünizmle mücadele amaƧlı -1950, 1956 ve 1963’te üç- dernek kuruldu.[88]

Kendini Cumhuriyet politikalarının mağduru olarak gƶrenlerin birleştiği sƶz konusu dernekler, bugün Ƨok daha aƧık biƧimde AKP yƶneticilerinin dile getirdiği, Türk sağında mağduriyet saplantısıyla oluşan hıncın yoğunlaşma alanlarıdır. 

GeƧmişteki laiklik uygulamalarına duyulan tepkiden beslenen ama onu kat be kat aşan bir hınƧtır bu. Komünizme ve sola karşı gibi gƶzükse de aslında mağduriyetin esas kaynağı olarak gƶrülen Kemalizm’e ve onun temsil ettiği modernlik simge ve pratiklerine karşıdır.[89]

Komünizmle Mücadele Derneği iƧinde ve Ƨevresinde toplananların, reaksiyoner refleksleri güçlü, yerlici/ millici ƶzellikleri ağır basan kişiler olduğuna dikkat Ƨekip, büyük kentlerin merkezlerindeki Batılı, modern ve laik dünya algılarına karşı büyük bir hınƧ duymalarına yol aƧtı. 

Sol düşünce ve hareketlere karşı devletin benimsediği sert bastırma politikalarını sahiplenmeye, bunun taşeronluğunu, hatta en kirli işlerini yapmaya gƶtüren bir hınƧtır bu. Ɩrneğin, 1969’da Kanlı Pazar’ı MTTB (o dƶnem başkanı şimdi Meclis başkanı olan İsmail Kahraman’dı) ile el ele gerƧekleştirir. Devletin düşmanlaştırma politikalarının en etkili araƧlarından biri olmuştur. AP ve CKMP arasındaki Ƨekişmede, Risale-i Nur talebelerinin de desteğiyle, 1967’de mukaddesatƧı yƶnü ağır basan Komünizmle Mücadele Derneği, 1971’de sıkıyƶnetim kararıyla kapandı. Gƶrevini başarıyla tamamlamıştı.

Bugün Türk sağının milliyetƧi-mukaddesatƧı Ƨizgide oluşturduğu büyük ittifakın kaynaklarını ararken 1970 başlarında İslĆ¢mcı- milliyetƧi izdivacının ƶnemli bir adresi olan Yeniden Milli Mücadele hareketini ve gƶreli daha iyi bilinen Aydınlar Ocağı’nı da dĆ¢hil etmek gerekir. Hepsini birlikte ele alınca, Türk sağ siyasal-toplumsal tahayyülünün haritası bütünüyle ortaya Ƨıkıyor ve bugün Türk sağının bütün bunlardan beslenmiş ama zembereğinden boşalmış hĆ¢linin iktidarda olduğu daha aƧık gƶrülüyordu.[90]

 

BİR UYARI

 

Giordano Bruno’nun, “Zaman her şeyi alır ve her şeyi verir,” saptaması eşliğinde diyeceklerimizi toparlarsak; Türk(iye) sağının bir ürünü olarak 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin; “… ‘FETƖ’cülerin de şunu anlaması gerekiyor; şifre Ƨƶzüldü, yalanlar bitti, kaybettiniz,”[91] diyen Nedim Şener’i ciddiye almak mümkün değilken; Ali Sirmen’in, “15 Temmuz’dan sonra, artık bir daha askeri darbe olur mu? Siz ne dersiniz?”[92] sorusu hĆ¢lĆ¢ gündemdedir. 

Bu soru karşısında denilebilecek olan şu: 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasının kendisi, Türkiye’de “Başkanlık sistemi”ne geƧişi sağlayan bir darbedir. Ve bu “darbe rejimi” sürmektedir.

Bu durumda, “Koyu bir karanlıkla sarıldığımızı düşündüğümüzde, bir parıltı karanlıkları yararak ışıldamaya başlamıştır bile,”[93] ifadesinde dile getirilen, bir imkĆ¢n ve elbette tehdittir…

“İyi de ne yapmalı” mı?

Ɩncelikle “Yeni Gezi: Sandık! Ƈıkış şudur: Kazasız, belasız, usulüyle, hakkıyla, hukukuyla sandığa gitmek,”[94] halisünasyonlarını bir kenara bırakıp; Ƨƶzümün aşağıdan yukarıya bir kitle hareketiyle mümkün olduğunun altını Ƨizerek; tüm ƶtekileştirilenleri emek eksenli toplumsal muhalefet saflarında top(ar)lamaktır…

Bunun başka yolu yoktur ve olmamıştır da!

Totaliter rejimlerde, ƶzgürlüklerin yok edilmesine ve yoksulluğa karşı tahammülü sağlamak, kitlesel patlamaları ƶnlemek iƧin birey, kendi gƶzünde değersizleştirilir. Bireyin kendini geliştireceği, güçlendireceği, öğreneceği olanaklar engellenir. 

Medya yalan sƶyler. Eğitim-öğretim işlevsizleştirilir. Sorgulayan, başkaldıran insan yok edilirken; rejim güçlü ve haklı gƶrünmek iƧin “biz” ve “ƶtekiler”i yaratır. Yarattığı ƶtekileştirmeden beslenir. Ta ki “ƶtekilerin” tamamı tüketilip, sıra “biz”e gelinceye kadar… 

O hĆ¢lde bizi yaratmak iƧin ƶtekileştirilenlere -akıl vermeden![95]- sahip Ƨıkmalıyız…

Ɩtesi mücadele işidir! Çünkü “15 Temmuz’un kayıp silahları”yla[96] birlikte hemen her şeyle Cumhuriyet’in dizaynı değişmiştir.[97]

15 Temmuz’dan sonra bir şeylerin yerli yerine oturması/ oturtulabilmesi büyük/ radikal altüst oluşlarla mümkündür!

 

7 Temmuz 2021 12:45:14, İstanbul.

 

N O T L A R

[1] Friedrich Nietzsche.

[2] Orhan Bursalı, “Geliyorum Diyen Darbe ve Karanlık Sayfalar”, Cumhuriyet, 16 Temmuz 2017, s.6.

[3] Ahmet Şık, “Adım Adım Kanlı Geceye Doğru”, Cumhuriyet, 10 Aralık 2016, s.11.

[4] Mehmet Y. Yılmaz, “Darbe Girişimi Kışlada Ɩnlenebilir miydi?”, Hürriyet, 11 Temmuz 2017, s.19.

[5] Mehmet Y. Yılmaz, “Darbe Girişimini Neden Ɩnleyemediler”, Hürriyet, 12 Mayıs 2017, s.21.

[6] Mehmet Y. Yılmaz, “Bu Ɩnlenemeyecek Bir Darbe Girişimi Değildi”, Hürriyet, 30 Kasım 2016, s.17.

[7] Mehmet Y. Yılmaz, “15 Temmuz Günü Ƈok Belirtiler Ƈıkmıştı”, Hürriyet, 26 Kasım 2016, s.17.

[8] Kadir Cangızbay, “Bunlara Laf Edilmez”, Birgün, 15 Ekim 2016, s.9.

[9] “Demirtaş’tan Ƈarpıcı İddia: Darbede AKP’li İzi Ƈıkabilir”, 26 Temmuz 2016… http://www.durus24.net/haber/2856/demirtastan-carpici-9

[10] Ertuğrul Kürkçü, “Bir Yaz Gecesi Rüyası: ‘15 Temmuz Destanı’…”, Yeni Yaşam, 16 Temmuz 2020, s.10.

[11] Mehmet Tezkan, “Devletin İƧinden Şeytan Ƈıktı”, Milliyet, 11 Temmuz 2017, s.5.

[12] Uğur Dündar, “Kontrolsüz Darbe!”, Sƶzcü, 2 Kasım 2017, s.4.

[13] Aykut Erdoğdu-Aytun Ƈıray-Sezgin Tanrıkulu-Zeynel Emre, 15 Temmuz GerƧekleri, Haz: ÅžĆ¼krü Küçükşahin, İmge Kitabevi, 2018.

[14]  “15 Temmuz’un BilanƧosu”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2020, s.12.

[15] Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, AKP’nin FGC konusunda “Kandırıldığımızı anladık” diyerek milat ilan ettiği 17-25 Aralık’ı soruşturmalar konusunda toptan bir kriter olarak gƶrmediklerini belirterek, “Ɩrgütün yƶnetici takımını alalım, adam himmet toplamış, ƶrgüt adına toplantılar düzenlemiş. Sohbetleri o organize etmiş. Bu kişi 17-25’ten ƶnce de sonra da sorumludur,” dedi. (Alican Uludağ, “Başsavcı Kocaman: ‘17-25 Milat Değil’…”, Cumhuriyet, 16 Kasım 2017, s.6.)

[16] Mehmet Y. Yılmaz, “Kandırılanların Sıralı Tam Listesi!”, Hürriyet… http://www.halkinbirligi.net/kandirilanlarin-sirali-tam-listesi/

[17] Mesut Hasan Benli, “HSYK’nın İtirafƧı Başkanvekili Yargıtay’daki Pazarlığı Anlattı: 160’ın 140’ını İstedi”, Hürriyet, 17 Kasım 2016, s.18.

[18] Alican Uludağ, “Eski HSYK Başkanvekili Hamsici: Hocaefendi 140 Üye İstiyor”, Cumhuriyet, 17 Kasım 2016, s.14.

[19] Alican Uludağ, “Eski HSYK Yƶneticisi İbrahim Okur’un Gülen İtirafları: Fidan Bizi Uyarmadı”, Cumhuriyet, 7 Ocak 2017, s.6.

[20] Alican Uludağ, “AKP Yanlısı Diye Aldık”, Cumhuriyet, 20 Aralık 2017, s.4.

[21] “KılıƧdaroğlu ‘Kontrollü Darbe’ Dedi, Siyaset Dünyası Karıştı”, Hürriyet, 3 Nisan 2017… http://www.hurriyet.com.tr/kilicdaroglu-kontrollu-darbe-dedi-siyaset-dunyasi-karisti-40415873

[22] Alican Uludağ, “MİT Darbeyi Değil Akıl Sağlığını Araştırdı”, Cumhuriyet, 17 Temmuz 2017, s.11.

[23] Alican Uludağ, “AKP-FETƖ Akrabalığı”, Cumhuriyet, 19 Ocak 2017, s.6.

[24] “FETƖ’den Tutuklanan Savcı: Erdoğan’ın da Sadullah Ergin’in de Haberi Vardı”, Cumhuriyet, 11 Aralık 2016, s.13.

[25] “AB İstihbaratının Darbe Raporu Ortaya Ƈıktı”, 17 Ocak 2017… http://www.politez.com/detail/politez-/7537/ab-istihbaratinin-darbe-raporu-ortaya-cikti#.WH5ZwfmLTIV

[26] “Kemal KılıƧdaroğlu: Elimde Ɩzel Dosya Var”, Cumhuriyet, 4 Nisan 2017, s.4.

[27] “Darbelere Karşı Tam Demokrasi”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2019, s.5.

[28] Ɩzgür Mumcu, “Bir Yıldƶnümünün Düşündürdükleri”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2017, s.3.

[29] “Ülkemizde manevi cebir unsurlu sivil darbe olayının gerƧek yüzü gƶrülemediğinden, zaman zaman kimin eli kimin darbesinde bilinmeyen ortamda, aynı amaca yƶnelik ama ayrı aleyhtarların tezgĆ¢hladıkları birbirlerinin darbelerini yürütüp, üstüne oturma eylemlerine tanık olunmaktadır. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü ile 20 Temmuz 2016 sivil darbesi bu olayın tipik bir ƶrneğidir.” (Ali Sirmen, “… ‘Darbe’yi AƧıkƧa Konuşmak-III”, Cumhuriyet, 15 Ocak 2021, s.4.)

[30] Ɩzgür Mumcu, “Darbe 1999’da İhbar Edildi”, Cumhuriyet, 3 Haziran 2017, s.3.

[31] “15 Temmuz darbe girişimine katıldığı gerekƧesiyle yaptırım gƶren askerlerin orduya katılmaları -Hava Harp Okulu kayıt ƶlçüt alınırsa- ağırlıklı olarak 12 Eylül darbesi sonrası dƶnemde başlamış. Analizdeki 43 generalden 21’i, 1980-1983 aralığında Hava Harp Okulu’na adım atmıştır. Bunlardan 19’unun katılışı ise Ɩzal’lı yılların ilk dƶnemine denk geliyor. Üçünün girişi ise 1980 ƶncesidir.” (Sedat Ergin, “15 Temmuz ve Hava Kuvvetleri (3) - 15 Temmuz Darbesi 12 Eylül’de Başlamış”, Hürriyet, 23 Eylül 2017, s.18.)

[32] “… ‘Gizli Ɩrgüt’ Değil, Koalisyon Ortağınızdı!”, Birgün, 15 Ekim 2016, s.8.

[33] Cemil Ertem, “FETƖ’nün ve 15 Temmuz’un Tarihi ve Bugünü...”, Milliyet, 14 Temmuz 2017, s.9.

[34] Nedim Şener, “Darbe Değil Suikast”, Hürriyet, 11 Mayıs 2020, s.14.

[35] Ergin Yıldızoğlu, “14 Aralık’ta Ne Oldu?”, Cumhuriyet, 17 Aralık 2014, s.8.

[36] Orhan Bursalı, “Darbe Girişiminin Karanlık Sayfası”, Cumhuriyet, 29 Kasım 2016, s.6.

[37] Ahmet Şık, “Yandaş Yazar İddiası: Hükümet Darbeyi Biliyordu”, Cumhuriyet, 10 Kasım 2016… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/628777/Yandas_yazar_iddiasi__Hukumet_darbeyi_biliyordu.htm

[38] Cem TV, 2019’a doğru siyaset programı’ndan…

[39] Alican Uludağ, “15 Temmuz’un Sırları... MİT 7 Saat Ɩnce Duydu”, Cumhuriyet, 21 Mayıs 2017, s.11.

[40] Alican Uludağ, “MİT Darbeyi Değil Akıl Sağlığını Araştırdı”, Cumhuriyet, 17 Temmuz 2017, s.11.

[41] Ahmet Şık, “… ‘Faaliyet Başlıyor’ Dedi Akar’ın Odasına Gitti”, Cumhuriyet, 11 Aralık 2016, s.6.

[42] “Darbelere Karşı Tam Demokrasi”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2019, s.5.

[43] Abdulkadir Selvi, “Akıncı Üssü’nün Bilinmeyenleri”, Hürriyet, 26 Ekim 2017, s.23.

[44] Ahmet Şık, “Cemaat Orduyu Nasıl Ele GeƧirdi”, Cumhuriyet, 9 Aralık 2016, s.7.

[45] “Marmaris İddianamesinden Detaylar... Askerler Otele Girdiğinde Erdoğan İstanbul’a Varmış”, Cumhuriyet, 3 Aralık 2016, s.4.

[46] Mahmut Lıcalı, “Darbe Komisyonu’nda Bir Skandal Daha”, Cumhuriyet, 22 Aralık 2017, s.5.

[47] Mustafa Balbay, “15 Temmuz 2016...”, Cumhuriyet, 14 Temmuz 2019, s.9.

[48] Alican Uludağ, “Adil Ɩksüz Bilmecesi... Gƶrüşmeleri de Sır Kaçışları da”, Cumhuriyet, 5 Nisan 2017, s.13.

[49] Mehmet Y. Yılmaz, “Darbecinin Başbakanlık Kriz Masasında Ne İşi Vardı?”, Hürriyet, 29 Aralık 2016, s.19.

[50] Sedat Ergin, “Orgeneral Ümit Dündar’ın Tanıklığı”, Hürriyet, 1 Mart 2018, s.18.

[51] Sedat Ergin, “Orgeneral Akar’ın İfadesinde HĆ¢kim Neleri Merak Etti”, Hürriyet, 28 Mart 2018, s.14.

[52] Mustafa Balbay, “15 Temmuz Raporu Kaybolursa…”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2020, s.6.

[53] Mehmet Ali Güller, “15 Temmuz’u Bastıranların Tasfiyesi”, Cumhuriyet, 3 Ağustos 2020, s.12.

[54] http://www.tr724.com/tutuklu-tuggeneral-darbe-tesebbusu-akar-ve-fidanin-plani-bilgisi-ve-kontrolu-dahilinde-olmustur/

[55] Alican Uludağ, “Yıldız, Yazılmamış 15 Temmuz Kitabının Peşindeler”, Cumhuriyet, 2 Ağustos 2020, s.6.

[56] Ertuğrul Kürkçü, “15 Temmuz’un Bedelini Kim Ɩdeyecek?”, Yeni Yaşam, 23 Ocak 2020, s.7.

[57] Aydın Engin, “İki Yıl Ɩnce Bu Gece”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2018, s.8.

[58] Sinan Tartanoğlu, “Yeni Sistemin Taşları OHAL’de Döşendi: Zemin Bƶyle Hazırlandı”, Cumhuriyet, 18 Temmuz 2018, s.7.

[59] “KHK’lı Ɩğretmen İnşaatta Hayatını Kaybetti”, Birgün, 16 Nisan 2019, s.6.

[60] Saygı Ɩztürk, “Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş: FETƖ Operasyonu Cadı Avına Dƶndürülüyor, Bu Ƈok Sakıncalı”, Sƶzcü, 14 Ağustos 2016, s.4.

[61] “Akıncı Üssü Davasında Salon Karıştı: İşkence Gƶrüyoruz”, Cumhuriyet, 7 Kasım 2017, s.6.

[62] Ümmet Erkan, “15 Temmuz ve 16 Nisan’ın Sosyolojik Analizi”, Yeni Şafak, 12 Mayıs 2017, s.16.

[63] “3. yılında darbe girişimini engellemeye Ƨalışırken şehit ve gazi olanlar iƧin başlatılan kampanyada toplanan paralar hĆ¢lĆ¢ sahiplerine ulaşmadı.” (Zehra Ɩzdilek, “15 Temmuz Bağışları Nerede?”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2019, s.4.) “15 Temmuz iƧin toplanan yüzlerce milyon lira bağış ve kurulan vakıf ortada yok. 16 Ocak 2016 tarihi itibarıyla toplandığı aƧıklanan 309 milyon TL’nin değerlendirileceği Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın kayıtlı adresinin boş.” (Mahmut Lıcalı, “15 Temmuz Kurulan Vakıf Ortada Yok”, Cumhuriyet, 16 Ekim 2019, s.9.)

[64] “15 Temmuz’un tarihini yazanlar ‘gƶrünmez bir gücün/elin’ yıllarca general terfi ve atamalarına müdahil olduğunu kayda geƧecektir.” (Nihat Ali Ɩzcan, “Darbe Girişiminin Anatomisine Dair (2)”, Milliyet, 11 Temmuz 2017, s.14.)

[65] Mustafa Balbay, “15 Temmuz AKP’nin Hezimetidir: Tez, Yeni Bir Sentez...”, Cumhuriyet, 18 Temmuz 2019, s.9.

[66] Aslı Aydıntaşbaş, “15 Temmuz Muhasebesi”, Cumhuriyet, 16 Temmuz 2017, s.11.

[67] Ali Sirmen, “Darbeyi AƧıkƧa Konuşmak - II”, Cumhuriyet, 12 Ocak 2021, s.4.

[68] Ɩrsan K. Ɩymen, “15 Temmuz Tiyatrosu”, Cumhuriyet, 20 Temmuz 2020, s.12.

[69] Erk Acarer, “Allah’ın Lütfudur, Yeni Dƶnemin Kapıları AƧıldı”, Birgün, 16 Temmuz 2017, s.2.

[70] Fatih Yaşlı, “15 Temmuz’un Birinci Yıldƶnümünde Türkiye”, Birgün, 16 Temmuz 2017, s.3.

[71] Nuray Mert, “15 Temmuz’un Anlamı”, Cumhuriyet, 17 Temmuz 2017, s.5.

[72] Ahmet Hakan, “Kabataş Yalanını Yalan Yapan Şey”, Hürriyet, 19 Şubat 2015, s.6.

[73] Fatih Yaşlı, “İkinci Kabataş Vakası ve Tersyüz Edilmiş HakikĆ¢t”, Birgün, 22 Haziran 2017, s.3.

[74] “Cem Küçük’ten Kabataş İtirafı: Kurguydu, İyi Yƶnetilemedi”… http://www.siyasetcafe.com/Medya-Haberleri/15392-kucukten-kabatas-itirafi-kurguydu-iyi-yonetilemedi

[75] “Kabataş’ta Gezi direnişçilerinin darp ve cinsel tacizine uğradığını ƶne süren Zehra D. vermiş olduğu ifadede yerlerde sürüklendiğini, erkeklerin üzerine idrarlarını yaptığını, küfürler ettiğini ƶne sürüyor. Ancak bu ifadeler, gazetecilerin Zehra D’nin sƶylediği ifadeler olarak kaleme aldığı yazılarla ƶrtüşmüyor.

Gezi Direnişi’nde Kabataş’ta yaşandığı ƶne sürülen olayı kaleme alan Elif Ƈakır’la ilgili Taraf Gazetesi yazarı Murat SeƧkin’in 25 Ekim 2015 günü yazdığı iddiaların ardından, Elif Ƈakır, mağdur olduğunu ƶne süren Zehra D’nin ifade tutanaklarını sosyal medya hesabından paylaştı. Gezi Direnişçilerinin darp ve cinsel tacizine uğradığını ƶne süren Zehra D’nin vermiş olduğu ifade ile Ƈakır’ın ve yandaş yazarların yazdıkları arasındaki farklılık dikkat Ƨekiyor.

Gezi Direnişi sırasında Kabataş’ta başörtülü bir kadının darp ve cinsel tacize uğradığına ilişkin sƶyleşide imzası bulunan Ƈakır’ın editƶr ile arasında geƧtiği ƶne sürülen diyaloğu, o dƶnemki Star Gazetesi editƶrü, Taraf gazetesi yazarı Murat SeƧkin köşesinde yazdı. SeƧkin, Ƈakır’a editƶrün ‘Bunları bu kadın mı anlattı’ sorusu üzerine ‘Psikolojik olarak bitmiş durumda... Konuşacak hĆ¢li yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım!’ cevabı verdiği iddiası kamuoyunun gündemine oturdu. Sƶz konusu iddia üzerine Elif Ƈakır da mağdur olduğunu ƶne süren Zehra D’nin kişilik haklarına saygı gƶstermeksizin, aƧık telefon numaralarının yer aldığı ifade tutanaklarını sosyal medya hesabından paylaştı. Gezi Direnişçilerinin darp ve cinsel tacizine uğradığını ƶne süren Zehra D. ifadede yerlerde sürüklendiğini, erkeklerin üzerine idrarlarını yaptığını, küfürler ettiğini ƶne sürüyor.

Mobese gƶrüntüleri yayımlandıktan sonra Zehra D’nin darp ve cinsel tacize uğradığını yazan gazeteciler yalancılık ile suƧlanmış bunun üzerine de 13 köşe yazarı ‘Diliniz kaba, vicdanınız taş’ ortak başlığı ile ‘Kadının Beyanı Esastır’ iƧerikli köşe yazıları yazmıştı. Kadının beyanının esas alınması ilkesine ilişkin bir grup beyanın başka delillerle desteklenmeden tek başına mahkĆ»miyete sebep olmadığını savunurken, kadın hakları savunucuları ‘taciz ve tecavüz suƧlarında kadının beyanı esastır; aksini ispat erkeğin yükümlülüğündedir’ ilkesini benimsemekte. Ancak yargılamalarda bu ilke kararlara sık yansımaz.

Ɩte yandan cinsel istismar mağduru kişilerin ilk ifadelerinin ses ve video kaydı ile alındıktan sonra tekrar travma yaşamaması iƧin bir daha sürecin anlattırılması istenmez. Ancak Zehra D. emniyet birimleri dışında iddia ettiği istismarı Elif Ƈakır, BalƧiƧek İlter, Halime KƶkƧe gibi gazeteciler başta olmak üzere hükümete yakın Ƨok sayıda gazetenin yazarına anlatmış ya da anlatmaya zorlanmıştır.

Elif Ƈakır, mağdur olduğunu ƶne süren Zehra D’nin ifade tutanaklarını sosyal medya hesabından paylaştı. Olayla ilgili yorumlar yapan Ƈakır, savcıları gƶreve Ƨağırarak ‘Ben sadece Z.D’nin anlattıklarını aktardım, rƶportaj kayıtlarımı vermeye hazırım’ dedi.

Elif Ƈakır: ‘Üzerleri Ƨıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım.’

Zehra D: ‘Deri eldiven yok’

Zehra D: ‘Bu şahıslar arasında bulunan erkek şahısların büyük bir kısmının üst kıyafeti yoktu, kimisinin kafasında siyah renkli bantlar bulunuyordu.’

İsmet Berkan: ‘Gƶrüntüde tacize uğradığını sƶyleyen kadın kucağında bebeğiyle bir kalabalığın arasına giriyor. Boş bir Ƨocuk arabasını da itiyor. Sonra Ƨocuk arabasının devrildiğini gƶrüyorsunuz. Sonra kadın da Ƨıkıyor dışarıya. Gƶrüntü bu.’

Zehra D: ‘Bebek arabada’

Zehra D: ‘Ƈocuğumun iƧerisinde bulunduğu bebek arabası ile terminal binasının orada bulunan ışıklardan karşıya geƧmek üzere ışıkların oraya geldim.’

Abdülkadir Selvi: ‘Kabataş İskelesi’nin karşısına geƧerken bir grup eylemciyi gƶrüyor. Bunların Gezi eylemcileri olduğunu fark ediyor, hatta Ƨevre ve ağaƧ eylemi yaptıkları iƧin de en ufak bir rahatsızlık hissetmiyor.’ 

Zehra D: ‘Bu şahısların son günlerde ülkemizde meydana gelen protesto olaylarında şahıslar olduğunu anladım. Hızlı bir şekilde büfeye gittim. Sonra da alandan uzaklaşmak iƧin karşıya geƧtim.’

Selvi: ‘Olay yerindeki bir adam müdahale edip, genƧ anneyi kurtarmaya Ƨalışıyor. Onu da dƶvüyorlar.’ 

Zehra D: ‘Ƈevrede bulunan insanlar da yardımcı olmadı.” (Damla Yur, “Kabataş’ta Yalanlar ve GerƧekler”, Cumhuriyet, 27 Ekim 2015, s.7.)

[76] Kabataş’ta türbanlıya taciz ve Bülent ArınƧ’a suikast iddialarının ardından Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast yapılacak haberi de ‘yalan’ Ƨıktı. Bülent ArınƧ’a suikast ile Kabataş’ta türbanlı kadına taciz iddialarının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast iddiası da “boş” Ƨıktı. (“… ‘Sümeyye Suikastı’ Sahte Ƈıktı”, Cumhuriyet, 9 Ağustos 2015, s.4.)

[77]  “Kabataş Yalancısı Olarak Anılacaksın”, Cumhuriyet, 3 Mart 2015, s. 7.

[78] “Elif Ƈakır’ın Avukatından Kabataş İtirafı”, Cumhuriyet, 27 Şubat 2015, s.8.

[79] “2560 Saatlik Gƶrüntü İncelendi... Üstü Ƈıplak Kimse Yok Amirim”, Cumhuriyet, 9 Mart 2015, s.13.

[80] İşte Metiner’in aƧıklamaları: “O zaman bƶyle bir yalana neden ihtiyaƧ duymuşsa, bugün de bƶyle bir gerƧeğe neden ihtiyaƧ hissettiğini anlayabilmiş değilim. O zaman kalemini kırsın. Ben izlediğimi sƶylemedim mesela, katıldığım televizyon programlarında bu gƶrüntülerin var olduğunu sƶyledim. Niye var olduğunu sƶyledim, çünkü biz iktidar partisiyiz, Emniyet Müdürlerimizi, ilgili birimlerimizi arar sorarız. Deriz ki bu gƶrüntüler var mı? O dƶnemin paralel müdürleri bu gƶrüntülerin elimizde olduğunu sƶylediler. Biz de namert olduklarını bilmeden onların sƶylemiş oldukları sƶze itibar ederek, evet bu olayın gƶrüntüleri var dedik. Ben dedim.” (“Metiner’den Canlı Yayında ‘Kabataş’ Ƈarkı”, Cumhuriyet, 27 Mart 2015, s.5.)

[81] “Gazetecinin gƶrevi, ƶnündeki tanık beyanları veya kanıtlar ne diyor olursa olsun şüpheciliğini korumak, araştırmaya-soruşturmaya devam etmek ve hakikĆ¢te ulaşmaya Ƨalışmaktır.

‘Kabataş yalanı’ meselesinden sƶz ediyorum. Bundan bir yıl ƶnce, tam olarak 14 Şubat 2014’te Hürriyet’te Ƨıkan yazımda da sƶylemeye Ƨalıştım; vahim bir gazetecilik hatası yapmış, bir haberi yayınlamak-duyurmak iƧin yeterli kontrol sürecini uygulamamıştım.

O zaman da ƶyleydi, bugün de: Bir bahane arıyor, bahanelerin arkasına sığınmaya teşebbüs ediyor veya ‘ama’lı, ‘fakat’lı cümleler kuruyor değilim; hatamın farkındayım. Yapacağım herhangi bir aƧıklamanın konuyu daha da büyüteceğini düşünüp uzun bir süre sustum. Yanılmışım.

Suskunluğum kibir gibi algılandı, bunca yıldır beni okuyan, yazdıklarımı samimiyetle takip edenler hayal kırıklığına uğradılar. Okumayanlar da. Lafı dolandırmadan söyleyeyim: Birçok kişinin güvenini sarstığım ve onları hayal kırıklığına uğrattığım için çok üzgünüm.

Bu satırları okuyanlar da lafı dolandırmadan anlasınlar; ‘Aslında şunu diyor’, ‘Yok canım bƶyle demek istiyor’, ‘Ɩyle değil bƶyle’ falan yok. Üzgünüm. Ve ƶzür diliyorum.” (İsmet Berkan, “Kabataş”, Hürriyet, 24 Mart 2015... http:// sosyal.hurriyet.com.tr/ yazar/ ismet-berkan_386/ kabatas_28535518)

[82] Ɩzgür Mumcu, “Kabataş Gevezeleri”, Cumhuriyet, 4 Mart 2015, s. 3.

[83] Ümit Alan, “… ‘Kabataş Yalanı’ Tek Rƶportaja İndirgenmesin”, Birgün, 28 Ekim 2015, s.7.

[84] Oğuzcan Ünlü, “Demokrat Parti’nin Amerikancı Bayrağı Elden Ele İleri Taşındı”, Birgün, 27 Temmuz 2020, s.13.

[85] Alev Coşkun, “Otoriter Demokrasi”, Cumhuriyet Kitap, No:1624, 1 Nisan 2021, s.4.

[86] Taha Akyol, Kuvvetler Ayrılığı Olmayınca - Otoriter Demokrasi (1946-1960), Doğan Kitap, 2021.

[87] Murat KılıƧ, “Allah, Vatan, Soy, Milli Mukaddesat”: Türk MilliyetƧiler Derneği (1951-1953), İletişim Yay., 2016.

[88] Ertuğrul Meşe, Komünizmle Mücadele Dernekleri- Türk Sağında Antikomünizmin İnşası, İletişim Yay., 2016.

[89] Ahmet Demirel, Tek Partinin İktidarı, İletişim Yay., 2013;

[90] Ahmet İnsel, “MilliyetƧi-MukaddesatƧı İktidarın Kƶkenleri”, Cumhuriyet, 15 Kasım 2016, s.11.

[91] Nedim Şener, “Yalanlar Bitti Şifre Ƈƶzülüyor”, Posta, 25 Ekim 2017, s.16.

[92] Ali Sirmen, “15 Temmuz’dan Sonra Darbe Olmaz mı?”, Cumhuriyet, 5 Eylül 2017, s.4.

[93] Henri Lefebvre, Modern Dünyada Gündelik Hayat, Ć§ev: Işın Gürbüz, Metis Yay., 1998, s.214.

[94] Mustafa Balbay, “Yeni Gezi: Sandık!”, Cumhuriyet, 30 Mayıs 2021, s.5.

[95] “Ya kimlikƧi şiddete/ terƶre sarılıp -kişiliği asıl yok eden- emperyalizmin kuyruğuna takılmayı/ efendi kƶle ilişkisini sürdüreceksin… Ya da tam bağımsız Türkiye ÅŸiarıyla kimseyi ayrıştırmadan ülkenin insanıyla kucaklaşacaksın… Bu HDP’nin de yol ayrımıdır.” (Soner YalƧın, “Bir PKK Analizi”, Sƶzcü, 16 Şubat 2021, s.10.)

[96] “15 Temmuz’un Kayıp Silahları”, Cumhuriyet, 11 Şubat 2018, s.5.

[97] Cinayet sanığı 15 Temmuz’da dağıtıldığını itiraf etti, Emniyet ‘zimmet kaydı tutmadan dağıttık’ dedi. O silahlar 1.5 yıldır hĆ¢lĆ¢ aranıyor. 15 Temmuz darbe girişiminde TSK’ye ve Emniyet’e ait silahların bazılarının kayıp olduğu yƶnündeki soru işaretleri giderilemedi. Darbe girişiminden iki hafta sonra Milli Savunma Bakanı Fikri Işık “Kayıp mermi ve silah olabilir” dedi. Aynı günlerde Ankara’da işlenen bir cinayette kullanılan silah, sivillere satılmayan MP-5 cinsi olunca ve sanık “Bu tabancayı 15 Temmuz darbe gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün ƶnünde dağıtmışlardı. Ben de orada almıştım” savunmasını yapınca, Ankara Valiliği de İl Emniyet Müdürlüğü’nün talimatı ile silah depolarının kırıldığını, uzun namlulu silahların ve mühimmatın personele, kimlikleri kontrol edildikten sonra ama zimmet kaydı tutulmadan verildiğini aƧıklamıştı. AƧıklamada “Hızlı ve etkin karşı koyulmasını sağlamak amacıyla, sorumluları beklenmeden, İl Emniyet Müdürlüğü’nün silah depolarının kapılarının kırılarak uzun namlulu silahların ve mühimmatının personele dağıtılması talimatını vermiştir” ifadeleri kullanılmıştı. (“15 Temmuz’da Sivillere Dağıtılmıştı... O Silahlar Nerede?”, Cumhuriyet, 11 Şubat 2018, s.5.)


Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GƜƇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,16,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERƇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEƇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEƇİMLERİ’NE DAİR -GEREKƇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,abd,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ƖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ƖZGÜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,37,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLƂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETƇİ MANEVİYATƇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ƖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKƂRLIĞI İSLƂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVƎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ƇOKKÜLTÜRCÜLƜĞƜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,36,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,12,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZİMAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKƂNSIZ AŞK” HİKƂYESİ: “AKADEMİ VE ƖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İƇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HƂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERƖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETƇİLİK VE IRKƇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESİN DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ƇƖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBƂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,6,demokratiklesme,1,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,3,devlet,13,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,12,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLƂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ƇƜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,67,düsünce ƶzgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,8,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,21,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İƇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,4,GERƇEKTEN DE NEDİR TERƖR,1,GƖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,grev,1,güncel,9,gündem,12,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ƖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,hayat,1,HER GÜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BİR “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,39,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLƂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ƖZGÜR(LƜĞƜ) MÜ,1,İFADE ƖZGÜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,12,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEƇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,16,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İƇİN OLABİLECEK EN KƖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,68,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,26,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,8,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESİ İƇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,59,KRİZ SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ÜZERİNE GƖRĆœÅžLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,33,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,15,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZİLYA ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREƇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREƇLERİ”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEƇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SƖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BİR ƇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,20,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,13,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TƖRENLERİ,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ƖFKELENİNCE ƇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ƖFORİNİN ORTASINDA,1,ƖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ƖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ƖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,ƶteki,33,ƖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KƖKENİ ÜZERİNE,1,ƖZERKLİKƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ƖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,14,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,rƶportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRÜMENİN RESMİNİ ƇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,15,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ƖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,16,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,26,tck,2,tck301,1,teknoloji,1,temel demirer,17,tercüme,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TÜRK(İYE) İSLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,93,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ƖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ƖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,26,VURUN “ƖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,28,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YƖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YƖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ƖYLE BİR YEREL YƖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKƇESİ,1,ZORUNLU BİR AƇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚Ć¶zbudun: SORU(N)LARI İLE 15 TEMMUZ
SORU(N)LARI İLE 15 TEMMUZ
https://halktv.com.tr/d/news/2450.jpg
sibelšŸ‚Ć¶zbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2021/07/sorunlari-ile-15-temmuz.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2021/07/sorunlari-ile-15-temmuz.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy