SÄ°BEL ĆZBUDUN-TEMEL DEMÄ°RER “Unutma ki bu aÅaÄılık dĆ¼nyadasın. ĆoÄu zaman kƶtĆ¼lĆ¼ÄĆ¼ baÅ tacı edip, iyiliÄi Ƨılgınlık sayan dĆ¼nyada.” [1] ...
SÄ°BEL ĆZBUDUN-TEMEL DEMÄ°RER
“Unutma ki bu aÅaÄılık dĆ¼nyadasın.
ĆoÄu zaman kƶtĆ¼lĆ¼ÄĆ¼ baÅ tacı edip,
iyiliÄi Ƨılgınlık sayan dĆ¼nyada.”[1]
Boris Vian, “BaÄıÅlamanın en iyi yolu, unutmaktır,” demiÅ olabilir; ama biz Susan Sontag’ın, “Anlamak hatırlamaktan daha ƶnemlidir ama anlamak iƧin ƶnce hatırlamak gerekir,” saptamasına deÄer verip, asla unutmayanlardanız.
Unutmak mı? Hayır!
Neden unuttu(ruldu)k? Nasıl unutturdular? Neden hatırla(t)mak istemiyorlar?
TĆ¼m bu ve benzeri soru(n)ların yanıtlarına, hatırlayarak baÅlayabiliriz!
Ancak bunu yaparsak yĆ¼zleÅip, durumu(muzu) anlayabiliriz…
* * * * *
Ä°Å bu nedenle ezilenlerin tarihini bilmek “olmazsa olmaz” oluyor…
ĆrneÄin TĆ¼rk(iye) milliyetƧiliÄinin ekonomi politiÄinin analizi; “TĆ¼rk(iye) NĆ¼fus MĆ¼hendisliÄi”ni; Anadolu coÄrafyasından TĆ¼rk-SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m’dan gayrısının tasfiyesini/ asimilasyonunu; yani KoƧgiri, Pontos, Trakya, Sasun ve Dersim’in hikĆ¢yesini; veya on binlerin katlini/ sĆ¼rĆ¼lmesini; milleten TĆ¼rk ve dinen SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢m olmayanın can ve mal gĆ¼venliÄinin imhasını hatırla(t)mak gerek…
Kısa bir dƶkĆ¼m bile Ƨok Åeyi ƶzetliyor!
KoƧgiri’de hĆ¼kĆ¼mete ƶzerklik baÅvurusuna ve mĆ¼zakeresine raÄmen, 1921 Nisan-Mayıs’ta Merkez Ordusunun harekĆ¢tıyla, 1000 kiÅi ƶldĆ¼rĆ¼ldĆ¼, 100 kiÅi yaralandı, 1623 KĆ¼rt hanesiyle 107 kƶy yakıldı-yıkıldı. KoƧgirili KĆ¼rt AlevĆ®-KızılbaÅlar ƶldĆ¼rĆ¼ldĆ¼ ve malı-mĆ¼lkĆ¼ yaÄmalandı.
Pontos Rumları, KoƧgiri imhası sonrasındaki hedefti. 1921 Haziran’dan Merkez Ordusu ve milis Ƨetelerinin harekĆ¢tıyla, Karadeniz’de on binlerce Rum ƶldĆ¼rĆ¼ldĆ¼ ve kovalandı/ kaƧırtıldı ve bir kısmı canını kurtarmak iƧin SĆ¼nnĆ® Ä°slĆ¢mlaÅtı. Bƶylece 1461’den beri devam eden Ä°slĆ¢mlaÅtırma sĆ¼reci, 1922’de TĆ¼rkleÅtirmeyle tamamlanıyordu.
Trakya’da 1934 Haziran-Temmuz’da Yahudiler, merkezi kararla organize saldırı-yaÄmanın sonucunda Trakya’yı terk etti. Bƶylece 1910’larda temellendirilen Trakya’nın TĆ¼rkleÅtirilmesi sĆ¼reci, Rumların ve Ermenilerin ardından Yahudilerin kovalanmasıyla tamamlandı. Oysa, diÄer “harekĆ¢t”lar iƧin ƶne sĆ¼rĆ¼len gerekƧeleri boÅa dĆ¼ÅĆ¼recek Åekilde, ortada ne bir “Yahudi isyanı” vardı, ne de “dĆ¼Åmanla iÅbirliÄi yapıp ‘biz’i arkadan vurma” niyeti…
Sasun’da 1937-1938’deki harekĆ¢tla 834 Sasunlu ile 80 asker-milis ƶldĆ¼ ve 4.169 Sasunlu sĆ¼rĆ¼ldĆ¼. 1935’te 13.149 olan Sasun nĆ¼fusunun yaklaÅık yĆ¼zde 40’ı, askerĆ® harekĆ¢tla imha/tasfiye edildi. Sasun ahĆ¢lisi ƶylesine can derdine dĆ¼ÅmĆ¼ÅtĆ¼ ki, kundakta Ƨocuk unutup kaƧtıÄı ve sıÄındıkları maÄarada susuzluktan Ƨocuklarına idrar iƧirdiÄi dahi raporlaÅtırıldı.
Dersim ve Dersimli, 1930’lu yıllarda hem askeri hem TĆ¼rkĆ§Ć¼ ideolojik harekĆ¢tın hedefindeydi. Dersimlinin “Dilinin TĆ¼rkƧeleÅtirilmesi ve dinin de SĆ¼nnĆ®-Ä°slĆ¢mlaÅtırılması” planı icrasıyla 1 no’lu, 2 no’lu ve 3 no’lu yasak bƶlgesinde on binlercesi ƶldĆ¼rĆ¼ldĆ¼ ya da sĆ¼rĆ¼ldĆ¼. ResmĆ® aƧıklamalara gƶre 1935’teki nĆ¼fusun yĆ¼zde 35’i tasfiye edildi. Kırım harekĆ¢tı, 3. Ordu’nun icrasıyla 1938’de yapıldı. Resmen iddia edildiÄi gibi Dersim’de isyan olsaydı, 1938’de 13.160 Dersimli ve 122 asker-milis ƶlĆ¼r mĆ¼ydĆ¼?
Genelkurmay BaÅkanı Orgeneral Nuri Yamut’un 20 Mart 1953 tarihli raporunda “[Dersim’de devletin] harp hĆ¼kĆ¼mleri cari”ydi tespiti, resmi gerekƧenin kaleme alınmasıdır. Bu, KoƧgiri’den Dersim’e devletin dĆ¢hili harbiydi.
DĆ¢hili harp maÄduru Hozat-AÄzunikli Haydar Kang’ın TC arÅivindeki dosyası ƶnemli bilgilenme kaynaÄıdır; hatta esasta ‘ne iƧin ne yapıldıÄının’ resmi itiraf belgesidir. Haydar Kang, TBMM BaÅkanlıÄına verdiÄi 26 EylĆ¼l 1949 tarihli dilekƧesinde ailesinden 12 ve kƶyĆ¼nden 170 kiÅinin ƶldĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄĆ¼nĆ¼, yakıldıÄını yazdı:
“Anam Gevher ile Ć¼Ć§ erkek ve bir kız kardeÅim ve bunların Ƨocuklarından mĆ¼rekkep 15 nĆ¼fustan ibaret efradı ailem iÅ ve gĆ¼Ć§leriyle meÅguller iken 938 yılı AÄustos ayında bir yĆ¼zbaÅı kumandasında kƶye gelen 60 atlıdan ibaret bir mĆ¼freze asker, 40 erkek ve 60 kadın ve 70 Ƨocuktan ibaret kƶy halkını elleri, kollarını baÄlayarak makineli tĆ¼fek ateÅile ƶldĆ¼rmĆ¼Åler ve cesetlerini de buÄday saplarıyla yakmıÅlardır. Bunlar arasında bulunan 70 yaÅında anam Gevher ile kardeÅim Ä°brahim[‘in] karısı Sabriye’yi, 5 yaÅında oÄlu HĆ¼seyin’i, 12 yaÅında oÄlu Celal’i, 3 yaÅında kızı Fatma’yı, 2 yaÅında ÅĆ¼kriye’yi ve henĆ¼z askerden terhis edilen ve askeri elbisesi Ć¼zerinde bulunan kardeÅim RĆ¼stem’i [ve] karısı Kebire’yi, 3 yaÅında oÄlu Cevad’ı, 5 yaÅında oÄlu SĆ¼leyman’ı, 4 yaÅında kızı Elif’i ve diÄer kardeÅim Veli’nin karısı Meryem’den ibaret bir erkek 4 kadın 3 kız ve 4 erkek Ƨocuk ki cem’an 12 nĆ¼fus efradı ailemin de elleri baÄlanmıÅtır. Ä°Åin akıbetini anlayan ve baÅlarına gelecek olan felĆ¢keti hisseden masumlar feryat ve figana baÅlamıŠve anam mĆ¼freze kumandanına oÄlum biz masum ve suƧsuz kimseleriz, benim de senin gibi iki asker evlĆ¢dım vardır. YanlıŠbir iÅ yapmıŠolacaksınız dese de sesi makineli tĆ¼fek sesiyle susturuluyor ve Ć¼zerlerine yapılan ateÅle hepsi hazan yapraÄı gibi yere seriliyor, kumandan vazifesini tamamen ifa edebilmek iƧin harmanlarda bulunan buÄday saplarını askerlere getirterek cesetleri de yakılıyor.”
Haydar Kang, evi-barkı yakılan ve daÄı-taÅı taranan Dersim’linin can derdine dĆ¼ÅtĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ bƶyle aktardı. Dƶrt dilekƧe yazan Haydar Kang’ın ƧıÄlıÄını ne TBMM BaÅkanı ve BaÅbakan ne de Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay BaÅkanı duydu; ama hiƧbiri yazılanlara “yalan” diyemedi.[2]
* * * * *
Bu kadar deÄil…Ćncesi ve sonrası da var!
1894-1896 Ermeni Katliamları... 1909 Kilikya (Adana) Katliamı... 1915 Ermeni, Asuri/ SĆ¼ryanĆ® Soykırımı... 1919 Pontos Soykırımı... 1921 KoƧgiri Katliamı... 1929 AÄrı Katliamı... 1934 Trakya Yahudi Pogromu... 1938 Dersim Soykırımı... 1942,Varlık Vergisi[3] ve AÅkale sĆ¼rgĆ¼nleri, toplama kampları…
“Sonrası” mı?
TĆ¼rkiye’de “azınlıkların asla var ol(a)mayan hakları”…
Lozan AnlaÅması azınlık haklarını isim saymadan gĆ¼vence altına alırken, TC bu azınlıkları sadece Ermeni ve Rumlara iliÅkin olarak sınırlandırmıÅ, Yahudi toplumu Ć¼Ć§Ć¼ncĆ¼ grup olarak kendini kabul ettirene kadar gƶbeÄi ƧatlamıÅtır. SĆ¼ryanĆ®/Asurilerin adı bile anılmamıÅ; AlevĆ®ler, KĆ¼rtler MĆ¼slĆ¼man/TĆ¼rk kimliÄi altına sıkıÅtırılmıÅtır. DiÄerlerini saymayalım!
Ancak eklemeden de geƧmeyelim: 1930’lu yıllarda DoÄu Trakya’da Yahudilere yƶnelik pogromlar, onu izleyen ve Garo Paylan’ın “HesaplaÅılsın” ƧıkıÅı ve Kemal KılıƧdaroÄlu’nun “Varlık Vergisi’nin altında inim inim inleyen azınlıklarla helĆ¢lleÅeceÄiz” sƶylemi bir kez daha gĆ¼ndeme taÅınan 1944 Varlık Vergisi, 1955 EylĆ¼l pogromu, binlerce yıllık Ä°stanbul Rum toplumunu sonlandıran Kıbrıs SavaÅı sırasındaki Åovenist saldırılar… Ćzellikle RTE iktidarı sırasında yĆ¼kselen antisemitizm ile Yahudi toplumunun sayısı bugĆ¼n 15 bine inmiÅtir. Ermeni toplumunun sayısı 50 bindir.[4]
* * * * *
Sermayenin TĆ¼rkleÅtirilmesi ile doÄrudan ilintili olan bu sĆ¼reƧ, kaƧınılmaz biƧimde de ırkƧılıÄı devreye sokmuÅtur. Bu baÄlamda coÄrafyamızda nefretin hedeflerinden biri olan[5] ve 1934 “Trakya Pogromu”[6] ile doruk noktasına Ƨıkan “Yahudi Kırımı” da tarih(imiz)in kara lekelerinden birisidir.
Bu meseleye dair kimi noktaların altını Ƨizmeden, coÄrafyamızdaki 1934’Ć¼n Almanya’daki Nazi yĆ¼kseliÅinden etkilendiÄini vurgulamak gerek.
Hatırlayın: Adolf Hitler’in Yahudilerle ilgili dĆ¼ÅĆ¼nceleri daha 1919’da kendini hissettiriyordu. O dƶnemlerde Almanya’da yaÅayan Yahudilerin Ć¼lkeden ‘uzaklaÅtırılmasından’ bahseden Hitler, 1933’te iktidara geldiÄinde planlarını yavaÅ yavaÅ uygulamaya koyacaktı.
1 Nisan 1933’te Yahudilere ait tĆ¼m iÅyerlerinin boykot edilmesi ile baÅlayan Yahudi karÅıtı politikalar aynı yıl ‘Ari’ ırkından olmayan tĆ¼m devlet memurlarının gƶrevden alınmasıyla devam eder. YaklaÅık 40 bin Yahudi’nin mesleklerinden edildiÄi 1933’de Dachau’da politik tutuklular iƧin kurulan toplama kampında Yahudilere karÅı ilk cinayetler de baÅlar.
1935’de Ƨıkarılan NĆ¼rnberg Yasaları ile “Ari” ırkından olmayanların Almanlar ile evlenmeleri yasaklandı. 1937’de yayınlanan 25 maddeli NSDAP programı ile Yahudiler vatandaÅlıktan Ƨıkarılarak, seƧme ve seƧme hakları ellerinden alındı.
En ƶnemlisi de Hitler’in iktidara geldiÄi 1933’den Avusturya ve Ćekoslovakya’nın iÅgal edildiÄi 1938’e dek birƧok Yahudi, Nazilerin vahÅette varabileceÄi noktayı kestiremiyordu. O dƶneme ait tanıklıklar a gƶre, bir Ƨok Yahudi’nin Ć¼lkeyi terk etmek yerine, Ć¼lkedeki kaos durumunun dĆ¼zeleceÄini umuyordu.
Sƶz konusu yıllarda bĆ¼yĆ¼k bir silahlanma ve orduyu bĆ¼yĆ¼tme yarıÅına giren Nazi Almanya’sında 1938’e gelindiÄine bĆ¼tƧe aƧıÄı 2 milyar Reichsmark’ı buluyordu. Aynı yıl Avusturya’nın da Almanya ile birleÅtirilmesi ile Ć¼lkedeki Yahudilerin sayısı 350 binden 540 bine yĆ¼kseldi. Yahudilerin her iki Ć¼lkede sahip oldukları mal varlıklarının toplam deÄerinin ise 8 milyar Reichsmark olduÄu tahmin ediliyordu.
Mali ve ekonomik iÅlerden sorumlu olan Hermann Gƶring, 1938’de hazırladıÄı kanunla Yahudilerin 5 bin Reichsmark’tan fazla olan tĆ¼m servetlerini devlete bildirmeleri Åartını getirdi. Yahudilerden gasp edilecek mĆ¼lklerin yurtdıÅında satıÅından dƶviz elde etmeyi amaƧlayan Nazi rejimi, emeklilik gibi birƧok yĆ¼kĆ¼mlĆ¼lĆ¼ÄĆ¼nden de kurtularak tasarruf etmeyi planlıyordu.
Yahudilerin Nazi gerƧeÄini tam olarak anlaması ise Kasım 1938’de oldu. Yahudilere ait iÅyerlerinin camlarına isimlerini beyaz harfle yazmaları dayatılırken, kimlik belgelerine kırmızı renkte ‘J (Jude-Yahudi)’ damgası vurulmaya baÅlandı. Bƶylelikle ileride saldırıya uÄrayacak Yahudi iÅyerleri daha rahat tanınacak ve kimlik kontrolleri sırasında tutuklamalar kolaylaÅacaktı.
3 Kasım 1938’de Alman BĆ¼yĆ¼kelƧiliÄi’nde gƶrevli NSDAP Ć¼yesi bir diplomat olan Ernst Eduard vom Rath’ın Polonyalı bir Yahudi tarafından ƶldĆ¼rĆ¼lmesi ile Yahudilere karÅı kıÅkırtmalar da arttı.
Vom Rath’ın ƶldĆ¼ÄĆ¼ 9 Kasım’da verilen bir emirle Ć¼lkede yaÅayan ve ƧoÄu varlıklı olan 20 ila 30 bin Yahudi’nin tutuklanması istendi. Ä°zleyen gĆ¼nlerde Ć¼lkede yaÅayan Yahudilere ait iÅyerleri ile sinagoglara saldırılar baÅladı. Kasım Pogromu ve ya Kristal Gece olarak da bilinen ve Nazi polisinin mĆ¼dahale etmediÄi olaylarda 400 kadar Yahudi’nin katledildi.
Gƶzaltına alınan 30 bin kadar Yahudi erkek ise Buchenwald, Dachau ve Sachsenhausen’daki toplama kamplarına gƶnderildi.
Kasım Pogromu aslında Yahudi Soykırımı iƧin sadece bir baÅlangıƧtı. 30 Ocak 1939’da Reichstag’da (dƶnemin Alman Meclisi) bir konuÅma yapan Hitler, yeni bir dĆ¼nya savaÅının baÅlaması durumunda ‘Avrupa’da yaÅayan Yahudi ırkının yok edileceÄini’ sƶylĆ¼yordu.
Sonrası da Yahudilere gettolarda uygulanan “yavaÅ ve pasif ƶlĆ¼m”; “soruna toptan ƧƶzĆ¼m”; gaz odalarında “Zyklon B” ile katliamlar ve bu krematoryumlarda yakılan insan etlerinin kokusu, vd’leri ile malum!
* * * * *
Gelelim Karl Marx’ın, “Yahudi sorunu, Yahudilerin yaÅadıÄı her devlete baÄlı olarak farklı bir biƧim alır,”[7] ifadesini “es” geƧmeden coÄrafyamızda yaÅatılananlara…
BilindiÄi Ć¼zere “eski Yahudi mahallesi” olarak tarif edilen “KaleiƧi”nde yer alan Edirne BĆ¼yĆ¼k Sinagogu bir padiÅah fermanı (II. AbdĆ¼lhamit’in fermanı) ile yaptırılıyor. 1905 yılında Åehirde bĆ¼yĆ¼k bir yangın Ƨıkıyor, 13 sinagog tahrip oluyor ve bĆ¼yĆ¼k bir sinagog yapılması kararı alınıyor. Ferman Ƨıkıyor ve Avrupa’nın en bĆ¼yĆ¼k sinagoglarından biri olan Edirne BĆ¼yĆ¼k Sinagogu, Fransız mimar-mĆ¼hendis France DeprĆ© tarafından inÅa ediliyor.
PadiÅah gidiyor ama fermanı hĆ¼kĆ¼msĆ¼zleÅmiyor. “Millet” yerine “vatandaÅ”lıktan bahsediliyor fakat Edirne BĆ¼yĆ¼k Sinagogu, Edirneli Yahudilerin hayatının merkezinde kalmaya devam ediyor. 1920’li yıllarda 20 bin civarında nĆ¼fusu olan Edirne Yahudilerinin binlerce dini ritĆ¼eline ev sahipliÄi yapıyor. Bu ritĆ¼ellerdeki kimi dualar, TĆ¼rkiye’deki sinagog mĆ¼ziÄinin; Maftirim’in geliÅimi aƧısından Ƨok belirleyici oluyor. Ciddi bir Tevrat ƶÄretisi burada geliÅiyor. Etrafında, BĆ¼yĆ¼k Sinagogu Ƨevreleyen sokaklarda Yahudiler yaÅıyordu.
Ancak bir Haziran gĆ¼nĆ¼; 14 Haziran 1934’te Meclis’te 2510 Sayılı Ä°skĆ¢n Kanunu kabul ediliyor. BugĆ¼n, bu kanunun “Trakya Olayları” olarak anılan saldırıların meydana gelmesine ortam hazırladıÄı pek Ƨok araÅtırmacı tarafından dile getirilir.
Kanunun kabul edilmesinden yaklaÅık iki hafta sonra Edirne, Ćanakkale, Kırklareli gibi yerlerdeki Yahudi mahalleleri yaÄmalanıyor. Yahudilerin evlerine, iÅ yerlerine saldırılıyor. Ve Yahudiler evlerini, iÅyerlerini terk edip, Åehirlerini, ƶlĆ¼lerini geride bırakarak kaƧıyorlar.[8] Az sayıda kiÅi kalmak iƧin direniyor. Orada tekrar bir cemaat hayatının olamayacaÄını bilerek ve anılarına sarılarak…[9]
TĆ¼m bunlara Trakya UmĆ»mĆ® MĆ¼fettiÅliÄi’nin kurulması ve Ä°brahim TalĆ®’nin bƶlgeyi teftiÅi; BoÄazlar ve Trakya’nın askerĆ® mıntıka kabul edilmesi; 2510 sayılı Ä°skĆ¢n Kanunu’nun kabul edilmesi; Yahudi tĆ¼ccar ve esnafın Trakya’daki durumu; Nihal Atsız ve Orhun Dergisi’nin anti-semit propagandası; Cevat Rıfat Atilhan’ın Almanya gezisi sonrasındaki MillĆ® Ä°nkılĆ¢p Dergisi’ndeki yayınları gibi faktƶrler de eklenmelidir…
1934 TĆ¼rkiye’de IrkƧı-Turancı ve Nazi sempatizanı kiÅi ve grupların antisemit propagandalarının zirveye ulaÅtıÄı yıldır. Ćzellikle antisemitizmle birlikte adları baÅta anılan yazarlardan Cevat Rıfat Atilhan ve Nihal Atsız 1934’te ve yakın yıllarda yayınladıkları MillĆ® Ä°nkılĆ¢p, Akbaba ve Orhun gibi dergilerdeki yazılarıyla Nazizmin ve antisemitist fikirlerin TĆ¼rkiye’deki yankısı hĆ¢line gelirler. Bu isimlerden Nihal Atsız sƶz konusu yıllarda MillĆ® Ä°nkılĆ¢p adlı dergide yayınladıÄı, ‘Ƨıfıt’ adını verdiÄi Yahudileri hedef alan yazılarından birinde, “Yahudi zilletin, korkaklıÄın, kƶtĆ¼lĆ¼ÄĆ¼n ve seciyesizliÄin ƶrneÄi olmuÅtur… Biz kızarsak Almanlar gibi Yahudileri imha etmekle kalmaz, daha ileri gideriz: Onları korkuturuz. Malum ya Yahudiyi ƶldĆ¼rmektense korkutmak yeÄdir,” sƶzleri ile Yahudilere nefret kusarken; bir Ćanakkale seyahati sonrası kaleme aldıÄı bir baÅka yazısında ise “Sinsi, kĆ¼stah, zelil [alƧak], korkak, fakat fırsat dĆ¼ÅkĆ¼nĆ¼ Yahudi; ĆarÅıdaki dĆ¼kkĆ¢nların tabelalarını okuyoruz. Onda dokuzu bizi sinirlendiren nankƶr ve kahpe milletin isimlerini taÅıyor. Kuvvetli olduÄumuz zaman karÅımızda kƶpekƧe yaltaklanan, bozgun ƧaÄlarımızda kĆ¼stahlaÅıp dĆ¼Åmanlarımızla birleÅen tarihin bu hain ve piƧ milletini artık aramızda yurttaÅ olarak gƶrmek istemiyoruz… Onun mayası Yahudilik, yani kahpeliktir,” demektedir.
Dƶnemin bir diÄer antisemit fikir ƶnderi Cevat Rıfat Atilhan ise Yahudileri konu ettiÄi yazılarında Nihal Atsız gibi Yahudileri vatana ihanet etmekle suƧluyor, TĆ¼rkƧe konuÅmadıkları iƧin yeriyor ve daha da ileri giderek Hitler’in Almanya’da Yahudilere karÅı sĆ¼rdĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ antisemit siyaseti ƶrnek alınması gereken bir siyaset olarak gƶstermekten imtina etmiyordu. Atilhan, Yahudi dĆ¼ÅmanlıÄını o kadar benimsemiÅti ki 1933 yılında -devlet desteÄi ile- Almanya’ya yaptıÄı gezi sırasında ziyaret ettiÄi bir toplama kampını okuyucularına beÅ yıldızlı bir otel gibi tarif edebiliyordu.
Aynı dƶnemde Mustafa Nermi, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya OrtaƧ yazılarıyla ve Cemal Nadir de Yahudileri konu eden alaycı Cumartesi karikatĆ¼rleri ile antisemit fikirlerin yayılmasına katkıda bulunmuÅ diÄer isimlerdendir. TĆ¼m bu kiÅilerin kıÅkırtıcı, Yahudileri ƶtekileÅtiren ve dĆ¼ÅmanlaÅtıran yazıları Trakya Olayları’nın gerƧekleÅmesinde kullanılacak husumet ortamını filizlendirmiÅti.
* * * * *
Ćzetle Trakya’nın YahudisizleÅtirilmesi yolunda atılan adımlarla 1934’Ć¼n Haziran’ında yaklaÅık 15 gĆ¼n boyunca Trakya’nın ƧeÅitli yerleÅim birimlerinde Yahudilere yƶnelik gerƧekleÅtirilen eÅ zamanlı saldırılar sonucu binlerce Yahudi Trakya’yı kalıcı olarak terk etti. Ćzetle 1934 Trakya Olayları, Trakya’da yaÅayan Yahudiler iƧin sonun baÅlangıcıydı.
Ankara hĆ¼kĆ¼metinin bir mĆ¼fettiÅlik kadrosu oluÅturularak bu kadroya Ä°brahim Tali Bey’in atanmasına karar verilmiÅtir. Ä°brahim Tali Bey alelade bir seƧim olmayıp 19 Mayıs 1919 gĆ¼nĆ¼ Samsun’a Mustafa Kemal AtatĆ¼rk ile birlikte Ƨıkan 18 subaydan biri ve Mustafa Kemal’in son derece gĆ¼vendiÄi bir kiÅidir.
Trakya’da yoÄun olarak yaÅayan gƶƧmen ve gayri TĆ¼rklerin nizami olarak yerleÅimi, bƶlgedeki nĆ¼fus gruplarının, yerleÅim alanlarının, iÅ kollarının, ekonominin kimlerin elinde olduÄunun tespiti ve raporlanması Ä°brahim Tali Bey’in Trakya’daki gƶrevlerindendir. Tali, raporlarında Trakya’nın ekonomik hayatında Yahudilerin ƶnemli bir yer tutmasından ÅikĆ¢yetƧidir, Rıfat Bali’nin aktardıÄı Åekli ile: “Trakya TĆ¼rkĆ¼nĆ¼ canlandırmak ve iktisadi kalkınmaya mazhar kılmak iƧin iktisadi sahada yapılacak ilk teÅebbĆ¼sĆ¼n Trakya’nın kazanƧ ve hayat kaynaklarını saÄlam tedbirlerle ƶz TĆ¼rk Ƨocuklarına intikal ettirmek ve bĆ¼tĆ¼n Trakya piyasalarını Musevi hĆ¢kimiyetinden kurtarmaktadır,” demektedir.
Ä°skan Kanununun amacını en aƧık Åekilde gƶzler ƶnĆ¼ne seren maddesi “Ana dili TĆ¼rkƧe olmayanlardan toplu olmak Ć¼zere yeniden kƶy ve mahalle, iÅƧi ve sanatƧı kĆ¼mesi kurulması veya bir sanatı kendi soydaÅlarına inhisar ettirmelerinin” yasaklandıÄı 11. maddesidir. Devletin toprak bĆ¼tĆ¼nlĆ¼ÄĆ¼ne karÅı tehdit olarak gƶrdĆ¼ÄĆ¼ azınlıkları bu kanun yolu ile asimile etmeyi ve TĆ¼rkleÅtirmeyi planladıÄı aÅikĆ¢rdır.
Devlet tarafından ortaya koyulan, aƧık tehdit niteliÄindeki kanun ile yaklaÅık 10 gĆ¼n sonrasında, Trakya’da halk tarafından Yahudilere yƶnelik Åiddet, baskı ve gaspa dayalı saldırılar yaÅanmaya baÅlanır. 1934’Ć¼n Haziran ve Temmuz’unda Trakya’nın Edirne, Kırklareli, Ćanakkale ve TekirdaÄ gibi illerinde ve bunlara baÄlı UzunkƶprĆ¼, Babaeski ve Gelibolu gibi Yahudilerin yoÄun olarak yaÅadıkları yerleÅim birimlerinde ilƧe ve kƶyler dĆ¢hil olmak Ć¼zere eÅ zamanlı saldırılar baÅlar.
Yahudilere ait ev ve iÅyerlerine saldırılar, hırsızlıklar, gasp, Åiddet ve hatta bazı yerlerde tecavĆ¼z ve taciz vakaları gƶrĆ¼lĆ¼r. Olaylar hemen her yerde tehdit ve saldırı ile korkutarak kaƧırmaya yƶnelik giriÅimlerden ibarettir. ĆoÄunlukla evlerin kapısını kırıp giren eli sopalı erkekler evleri yıkıp dƶker ve akabinde para edecek birtakım eÅyayı beraberlerinde gƶtĆ¼rĆ¼rken ev ahalisini de tehditten geri durmaz. ĆoÄu tĆ¼ccar olan Yahudi erkekler iƧin de ƧalıÅma hayatında aynı tehdit baÅ gƶsterir. DĆ¼kkĆ¢nları boykot edilirken, camları kırılır, dĆ¼kkĆ¢nları yakılmakla tehdit edilir, kendilerine mal satılmaz, kimileri ise fiziksel saldırıya uÄrar.
Kırklareli’nde bu saldırıların ƶlĆ§Ć¼sĆ¼ kaƧar bir Haham ƧırılƧıplak soyulmuÅ bir hĆ¢lde bir atın arkasına baÄlanarak sokaklarda sĆ¼rĆ¼klenir, karısı ile kızına ise tecavĆ¼z edilir. BaÅlatılan boykot Yahudi esnafı hedef almakla birlikte Yahudilere ekmek dahi satılmasına engel olmayı da hedeflemekteydi. Canları ve namusları ile tehdit edilen Yahudiler durumun farkına vardıklarında tek Ƨareyi evlerini ve memleketlerini terk etmekte bulacaklardı.
Trakya Olayları sonucunda toplam kaƧ kiÅinin evlerini bırakarak Ä°stanbul’a, diÄer bĆ¼yĆ¼k Åehirlere ve hatta Amerika ve Ä°srail’e gƶƧ ettiÄi kesin olarak bugĆ¼n dahi bilinmemekle birlikte resmi makamlar tarafından aƧıklanan, iƧ ve dıŠbasında ilan edilen ve araÅtırmacıların iddia ettiÄi rakamlar arasında bĆ¼yĆ¼k farklılıklar bulunmaktadır. Rıfat Bali, TĆ¼rk basınının 1500 ila 1800 kiÅiden, The New York Times’ın iki ila Ć¼Ć§ bin kiÅiden, Avner Levi’nin ise on bin kiÅiden sƶz etmekte olduÄunu belirtir. Oysa bƶlgede yaÅayan 13 bin Yahudi’den 10 bininin olaylar sırasında bƶlgeyi terk ettiÄi de sƶylenmektedir.
TĆ¼m Trakya’da eÅ zamanlı olarak Yahudilere karÅı gerƧekleÅtirilen olayların kimler tarafından gerƧekleÅtirildiÄi tespit edilmemekle birlikte, olayların failleri iddia edildiÄi gibi belli ki birkaƧ Ƨapulcu deÄildir. Olayların Trakya’nın farklı bƶlgelerinde hemen hemen aynı anda baÅlaması, olaylardan ƶnce tĆ¼m Åehirlerde Yahudilerin boykot ve tehdit edilmesi, Yahudi aleyhtarı bildirilerin daÄıtılması olayların rastlantısal olmadıÄını ispat etmektedir.[10]
1934 olayları planlı bir eylemdir. MillĆ® Ä°nkılĆ¢p ve benzeri antisemit yayınların tahrikƧi rolĆ¼ ve devlet organlarının planlı bir eylemi olarak ortaya Ƨıkan olaylarda belli ki yerel halk ve yƶnetimler, birkaƧ gĆ¼n iƧinde planlı bir Åekilde gerƧekleÅtirilecek Åiddetli saldırıların, ekonomik aƧıdan iyi konumdaki Yahudilerin aceleyle kaƧmalarına yol aƧacaÄını ve bu yolla onların varlıklarından maddi kazanımlar elde etmeyi ummuÅlardı. 1934 Trakya Olayları bƶlgenin Yahudilerden arındırılmasını hedefliyordu. Hedeflenen amaca ulaÅıldı.[11]
Sayıları * * * * *
Ćzetin ƶzeti: Musevi toplumunun Osmanlı topraklarına giriÅi 1492’de Ä°spanya’dan zorunlu gƶƧleri sonrasında oluyor. Osmanlı ticaret hayatında dikkat Ƨeken Museviler, matbaa gibi yeniliklerin bu topraklarda ilk kez kullanılmasına ƶncĆ¼lĆ¼k ediyor. XX. YĆ¼zyıl baÅında 200 bin olan ve Struma Faciası’na[12] tanık olan Musevilerin sayısı, 2002’ye gelindiÄinde 22 bine, 2015’de ise 14 bine dĆ¼ÅĆ¼yor.[13]
Bu bir tesadĆ¼f deÄil elbette: CoÄrafyamızda ayrımcılık konusundaki tarihimiz malum ve zanlı.
Yıllarca coÄrafyamızın kadim halkları Ermeniler, Rumlar, SĆ¼ryanĆ®ler, ĆzĆ®dĆ®ler Åimdi neredeyse yok oldular ve ırkƧı- siyasetlerin hesabı verilmedi hĆ¢lĆ¢!
25 EylĆ¼l 2022 07:23:44, ĆeÅme KƶyĆ¼.
N O T L A R
[*] Newroz, Ekim 2022…
[1] William Shakespeare.
[2] Nevzat Onaran, Devletin DĆ¢hili Harbi (KoƧgiri, Pontos, Trakya, Sasun, Dersim), Kor Kitap, 2021.
[3] Yahudi asıllı bir ailenin oÄluydu Ä°shak Alaton, hayatındaki en bĆ¼yĆ¼k kırılmayı Varlık Vergisi sırasında yaÅadı. GĆ¼Ć§lĆ¼ kuvvetli bir adam olan babasının belirlenen vergiyi ƶdeyemediÄi iƧin AÅkale’ye gidip, bir yıl sonra saƧları aÄarmıŠyaÅlı bir adam olarak dƶnmesini, hayatının en bĆ¼yĆ¼k travması olarak anlatır. Ä°kinci bĆ¼yĆ¼k travması ise Ćzeyir Garih’in bir cinayete kurban gitmesi oldu... (Jale ĆzgentĆ¼rk, “Ä°shak Alaton: HiƧ PiÅmanlıÄım Yok!”, HĆ¼rriyet, 13 EylĆ¼l 2016, s.9.) Ayrıca bkz: Artun DayıoÄlu, “Varlık Vergisi GerƧeÄi”, Cumhuriyet, 21 Kasım 2021, s.2.
[4] Ragıp Zarakolu, “TĆ¼rkiye’de Azınlıklar ve Var Olmayan Hakları-II”, Yeni YaÅam, 16 Kasım 2021, s.6.
[5] Laser Mario, “TĆ¼rkiye’de Nefretin Hedefleri: Yahudi, Ermeni, Hıristiyan, Rum, KĆ¼rd”, Bas Haber, No:35, 5-11 Ocak 2015, s.7.
[6] Vahap BiƧici, “Tarihin Kayıp Sayfası: 1934 Trakya Olayları”, Atılım, Yıl:3, No:180, 3 Temmuz 2015, s.20-21.
[7] Karl Marx, Yahudi Sorunu, Ƨev: Sol Yayınları Yayın Kurulu, Sol Yay., 2009, s.13.
[8] Rıfat N. Bali, 1934 Trakya Olayları, Kitapevi Yay., 2008.
[9] Rita Ender, “TĆ¼rkiye’deki ‘Yahudi Sorunu’ AƧıklamaları ve Edirne BĆ¼yĆ¼k Sinagogu”, Evrensel Pazar, 21 Haziran 2015, s.10.
[10] Bkz: Rıfat Bali, 1934 Trakya Olayları, 2008; Avner Levi, “1934 Trakya Yahudileri Olayı: Alınmayan Ders”, Tarih ve Toplum, Temmuz 1996; 2009; Haluk Karabatak, “1934 Trakya Olayları ve Yahudiler”, Tarih ve Toplum, Åubat 1996; Toplumsal Tarih, Ekim 1996; Erol Haker, “Bir Zamanlar Kırklareli’nde Yahudiler YaÅardı”, 2002; ĆaÄatay Okutan, Tek Parti Dƶneminde Azınlık Politikaları, 2009; Ayhan Aktar, TĆ¼rk MilliyetƧiliÄi GayrimĆ¼slimler ve Ekonomik DƶnĆ¼ÅĆ¼m, 2006.
[11] IÅıl Demirel, “81. yılında Trakya Olayları’nı Anlamak”, Evrensel Pazar, 21 Haziran 2015, s.8-9.
[12] “DĆ¼nya tarihinin en acılı sayfalarından birisidir Struma: ‘Fare kapanı, sardalya tenekesi, yĆ¼zen tabut, ƶlĆ¼m gemisi.’ Ä°nsanoÄlunun utancı, insanlıÄın istemediÄi ve hatta unuttuÄu, ‘karantinalı’ Struma. 769 kiÅinin umuda yolculuk yaptıÄını sanıp ƶlĆ¼me gittiÄi, Karadeniz’in dalgalı soÄuk sularına gƶmĆ¼len baÅtan arızalı, bozuk, yitik Struma. Oysa o gĆ¼ne kadar Balkanlar’da bir nehrin adıydı yalnızca. 24 Åubat 1942’den sonra korkunƧ bir felaketin adı oldu.” (NilĆ¼fer TĆ¼rkoÄlu, “DĆ¼nyanın Orta Yerinde 769 Yalnız Ä°nsan”, BirgĆ¼n, 4 Nisan 2019, s.14.)
[13] Murat Yaykın, “Zaman ve MekĆ¢n İƧinde Musevilik”, BirgĆ¼n, 17 EylĆ¼l 2015, s.15.
Yorum Ekle