$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

BU MEMLEKETE FEMÄ°NÄ°ZM GEREKÄ°RSE…[*]

  “Oysa ne bir hayĆ¢l, ne bir fısıltı, ne bir ayak sesi; Ne de bir gƶren var, bir soran var yitikliğimizi...” [1]   “Sen şimdi kocanın evinde...



 

“Oysa ne bir hayĆ¢l, ne bir fısıltı, ne bir ayak sesi;

Ne de bir gƶren var, bir soran var yitikliğimizi...”[1]

 

“Sen şimdi kocanın evinde oturursun/ Ve saƧların artık eskisi gibi değil/ Geceleri yemekten sonra/ Ƈorap sƶkĆ¼ÄŸĆ¼ dikersin/ Belki de ellerin soğan kokar/ Senin kocan bir suratı Ƨirkin adam/ Ağzı aƧık uyur/ Ve senin vĆ¼cudun bozulur Ƨocuk doğurdukƧa

Şiir Salah Birsel’in… Adı “Bulut GeƧti”. Ä°nkılapƧı GenƧlik dergisinin 28 Şubat 1942 tarihli nĆ¼shasında yayınlanmış. 

Yayınlanır yayınlanmaz da şairinin başına gelmeyen kalmamış… Ulus gazetesinden Sabahattin Sƶnmez, Tan’da Refik Halit Karay, onu topa tutmuşlar: Şair “millĆ® aile değerlerine saldırmakta”, “yalnız evlenmeyi kƶtĆ¼lememekte; genƧ kızları ere varmaktan, evli olmaktan şiddetle tiksindirdikten başka, onları sadece bir eğlence ve nefis kƶrletme vasıtası olarak tanıdığını da anlatılmakta, oynaşlığa, sĆ¼rtĆ¼klĆ¼ÄŸe heveslendir”mekteymiş! İş, Birsel’in “aile mevcudiyetini ve aile kurmak esasını sarsacak ve kadınlığın ana olmak hususundaki fikri temayĆ¼lĆ¼nĆ¼ zayıflat”mak; “aƧıkƧa Ƨocuk doğurmamayı telkin et”mek suƧlamasıyla yargılamasına dek varmış![2]

Salah Birsel’in “aile mevcudiyetini, aile kurmak esasını sarsmak, kadının ana olma hususundaki temayĆ¼lĆ¼nĆ¼ zayıflatmak”tan yargılandığı dava nasıl sonuƧlandı, bilmiyorum. Ama olayın kendisi yeterince Ƨarpıcı ve anlamlı…

“Hangi bakım(lar)dan” mı?

Bu Ć¼lkede “kadın hakları” Ć¼zerine standart/ resmi sƶylem, ana hatlarıyla ÅŸĆ¶yledir: Eski TĆ¼rklerde kadınlar erkeklerle eşit konumdaydı. Hakan ile Hatun Ć¼lkeyi birlikte yƶnetiyordu. Ä°slĆ¢m TĆ¼rk kadınının konumunda gerilemeye yol aƧmış, Osmanlı’da kadın tĆ¼mĆ¼yle toplumun dışına itilmiş, kafes ardında yaşamaya mahkĆ»m edilmişti. 

Tanzimat’la birlikte Ć¼lkenin iƧine girdiği yenilenme/ modernleşme eğilimi, kadınları da etkilemiş, I. ve II. Meşrutiyet ise bir yandan dƶnemin intelligentsia’sı arasında kadınların konumunu ve bu alanda dĆ¼zeltimlere gidilmesi gereği hususunda tartışmalara sahne olurken, bir yandan da ƶzellikle kadınların eğitimi konusunda ilerlemeler kaydedilmiştir. II. Meşrutiyet dƶneminde dƶnemin “aydın, elit kadınları” da bu tartışmalara aktif olarak dĆ¢hil olmuş, Ƨıkardıkları dergiler, kurdukları ƶrgĆ¼tler aracılığıyla medeni ve toplumsal haklar talep etmişlerdir. 

I. DĆ¼nya savaşı erkekleri cepheye gƶnderirken kadınları da kitlesel olarak iktisadi yaşama Ƨekmiş, bu da kentlerde kadınların Ƨalışmasını toplum nezdinde meşrulaştırmıştır. 

Kadınların gerek DĆ¼nya Savaşı’nı izleyen işgal dƶneminde Ä°stanbul, Ä°zmir gibi kentlerdeki siyasal faaliyetleri (mitinglerde kitlelere seslenen kadınlar), gerekse Kurtuluş savaşında gƶsterdiği kahramanlıklarla (silah elde savaşa katılma, kağnılarla cepheye mermi taşıma, savaşta hemşire olarak gƶrev alma…) “medeni dĆ¼nya” kadınlarıyla aynı haklara sahip olmayı hak ettiğini kanıtlamıştı.

Cumhuriyet kurulduktan sonra “muasır medeniyet seviyesi”ne erişmenin kadınların medeni, sosyal ve siyasi eşitliğe kavuşmalarından geƧtiğinin bilincinde olan Mustafa Kemal (sonradan AtatĆ¼rk) Hilafetin ilgası, Tevhid-i Tedrisat, Medeni Kanun gibi reformlarla, ardından da belediye seƧimleri ve nihayet genel seƧimlerde kadınlara seƧme ve seƧilme hakkının verilmesiyle kadınları erkeklerle eşit yurttaşlar konumuna getirilmesini sağlamıştı. AtatĆ¼rk sayesinde Cumhuriyet kadını Ƨarşaf, peƧe ve kafesten kurtulmuş, eğitimin her dĆ¼zeyine erişim, avukat, doktor, mĆ¼hendis, pilot, subay olma, hatta “saylav” olarak Ć¼lkenin kaderi Ć¼zerinde sƶz sahibi olma hakkını elde etmiş, Cumhuriyet’in “Kadın Devrimi” bƶylece tamamlanmıştır…

AKP Ć¼lkenin dĆ¼menine geƧip de liberallerle el ele “vesayet rejimi”ni yıkıp “yeni” (ve Osmanlıcı-Ä°slĆ¢mcı) bir resmi sƶylemle ikame gayretine girişmeden ƶnce orta Ć¶ÄŸrenimini tamamlamış yurttaşların belleklerine kazınan standart resmi anlatı, Ć¼Ć§ aşağı beş yukarı bu… 

 

Resmi Anlatının Kƶr Noktaları

 

HiƧ kuşku yok ki, her resmi anlatı gibi kimi “ihmĆ¢l”leri, Ƨarpıtmaları, bastırmaları iƧeriyor. Ä°lkin Marksistler (AytunƧ Altındal’ın 1970’li yıllarda Marksist bakış aƧısıyla kaleme aldığı TĆ¼rkiye’de Kadın bu konuda değerini koruyan bir kaynaktır), ardından da 1980’lerin sonlarından itibaren feminist akademisyenler tarafından enikonu eleştiriye tabi tutulan ihmĆ¢l, bastırma ve Ƨarpıtmalar…

Resmi anlatı, ƶncelikle kadınların Osmanlı’dan Cumhuriyetin ilk yıllarına medeni, sosyal ve siyasal haklarını kazanmak iƧin verdikleri mĆ¼cadelenin Ć¼zerinden atlamakla malĆ»ldĆ¼r. II. Meşrutiyet kadın ƶrgĆ¼tlenme ve dergileri bu anlatıda kısmen de olsa yer bulmakla birlikte, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yĆ¼kselen kadın sesleri, eğer doğrudan kurucu iradeyi yankılamıyor ve onun tasarrufları doğrultusunda yĆ¼kselmiyorsa, bastırılır.

Somut ƶrnek, TĆ¼rk Kadınlar Birliği… HenĆ¼z Cumhuriyet Halk Fırkası kurulmadan, dƶnemin ƶnde gelen feminist kadınlarından Nezihe Muhiddin ƶncĆ¼lĆ¼ÄŸĆ¼nde, TĆ¼rk kadınlarının sosyal ve siyasal haklarına kavuşmaları iƧin Ƨalışmalar yĆ¼rĆ¼tmek amacıyla kurulan -daha doğrusu kurulması iƧin girişimde bulunulan- Kadınlar Halk Fırkası’nın (1923) kuruluşunun reddedilmesinin ardından girişim, program “hafifletilerek” TĆ¼rk Kadın Birliği’ne dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rĆ¼lmĆ¼ÅŸtĆ¼. Kurucu iradeyle aynı weltenschauung’u (dĆ¼nya gƶrĆ¼ÅŸĆ¼) paylaştığını hem yayınlarında hem de faaliyetlerinde dƶne dƶne vurgulayan TKB, ƶyle gƶzĆ¼kĆ¼yor ki, bir tĆ¼rlĆ¼ Kemalist kurucu kadronun iƧine sinmedi. MilliyetƧiydiler, modernleşmeciydiler, sekĆ¼lerdiler, TĆ¼rk kadınının medeni dĆ¼nya iƧinde hak ettiği yeri alması konusundaki gayretlerinin samimiyetlerinden kuşku duyulamazdı… Ama olmamıştı. Nihayetinde, “kurucu irade”nin inisiyatifi dışında bir girişimdi, ve “kendi başlarına” iş yapma eğilimlerini belli ediyorlar, yeni rejimin tĆ¼m unsurlardan beklediği “koşulsuz biat”a yanaşmıyorlardı. Ɩnce dĆ¼zmece yolsuzluk suƧlamalarıyla Nezihe Muhittin yƶnetimden ve Ć¼yelikten uzaklaştırıldı, dernek bir Ƨeşit “kayyım” olarak davranan bir ekibe teslim edildi. Bu da yetmedi, ƶyle gƶzĆ¼kĆ¼yor ki, Ä°stanbul’da dĆ¼zenlenmesinde etkin oldukları “Arsıulusal Kadınlar Kongresi (18-24 Nisan 1935)’nde (dƶnemin siyasal yƶnelimine aykırı olarak) Nazizm karşıtı ve barış yanlısı bir mesajın ƶne Ƨıkmasının da tetiklediği bir tepkiyle birlik kendini feshe “ikna edildi”. GerekƧe ise traji-komikti: “TĆ¼rk Kadınına 1934’de seƧme-seƧilme hakkı tanınmış, bƶylelikle tĆ¼m medeni, sosyal ve siyasal haklarına kavuşmuştu. Bu nedenle de bir kadın ƶrgĆ¼tĆ¼ne gerek kalmamıştı.”[3] 

Evet, kadınların “seƧme-seƧilme hakkına sahip olmadıkları” iƧin parti kurmaktan men edildikleri, bu hakka kavuştuktan sonra da “artık ƶrgĆ¼tlenmenize gerek kalmadı” diye derneklerinin lağvedildiği bir tuhaf “Kadın Devrimi”!

Aslına bakılırsa, “bastırılanlar/ yok sayılanlar”ın da pek “masum” sayılamayacağı bir ƶykĆ¼dĆ¼r bu… “Bastırılanlar” (burada Nezihe Muhittin Ƨevresi) da kadın hareketi iƧerisindeki “ƶtekiler”i gƶrmezden gelme, yok sayma ya da değersizleştirme konusunda “kurucu irade” ile yarışmaktadır sanki… 

Ɩrnek, Ulviye Mevlan ve 1913 yılında kurduğu Osmanlı MĆ¼dafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti.

“Bu derneği diğerlerinden ayıran ƶzellikler, orta kesim kadınlar tarafından kurulması, aƧıkƧa feminizmi savunup kendini feminist ilan etmesi, ƶnĆ¼ne kadın haklarının kazanılmasını koyması, kadınların seƧme ve seƧilme hakkını daha kurulduğu yıldan itibaren gĆ¼ndeme getirip 1921 yılında da programına resmen koymasıydı. Derneğin Nisan 1913’ten itibaren Ƨıkmaya başlayan ve 1921 yılına kadar değişik aralıklarla Ƨıkmaya devam eden Kadınlar DĆ¼nyası isimli bir de dergisi vardı. Dergi tĆ¼mĆ¼yle kadınlar tarafından Ƨıkarılıyordu.”[4]

Kadınların seƧme-seƧilme talebini sistemli ve istikrarlı biƧimde ilk gĆ¼ndeme getiren Ulviye Mevlan ve onun Osmanlı MĆ¼dafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti idi. Cemiyet, bununla da kalmıyordu, Osmanlı’nın Ƨokulusluluğu ƧerƧevesinde, hem kapılarını hem de yayınladığı derginin sayfalarını TĆ¼rk ve/veya MĆ¼slĆ¼man olmayan kadınlara ve bunların oluşturduğu ƶrgĆ¼tlenmelere aƧmıştı. Sonradan KĆ¼rtƧe Jin dergisini yayınlayacak olan KĆ¼rt kadın yazarlar da dergide yer alıyordu.[5] 1919’dan itibaren ƶrgĆ¼tlenmeye başlayacak Ermeni ya da Ƈerkez kadınlarla (KĆ¼rt ve Ƈerkez ƶrgĆ¼tleri, Lozan’da “azınlık” olarak tanınmadıkları gerekƧesiyle 1923’de kapatılacaktı) ilişkili oldukları bildirilmektedir: “Derginin kapısı tĆ¼m Osmanlı kadınlarına aƧık, Rum, Ermeni, KĆ¼rt, Arnavut, Ƈerkez kadınlarının da bu gazeteyle farklı iƧerikte ilişkileri olmuştur.”[6] Ulviye Mevlan’ın eşi Mevlanzade Rıfat’ın KĆ¼rt ve Ermeni hareketleriyle yakın ilişkide olması, kendisinin de Ƈerkez olması, ikili iktidar yıllarında Ankara’dan Ƨok Ä°stanbul’u muhatap kabul etmelerine yol aƧmış gƶzĆ¼kĆ¼yor. BĆ¼yĆ¼k olasılıkla bu nedenledir ki, dergi ve Cemiyet 1923 sonrasında kapanacak, Ulviye Mevlan ise derin bir suskunluğa gƶmĆ¼lecekti.

Mustafa Kemal hareketinin Anadolu’da zafer kazanması ve Cumhuriyet’in kuruluşu sĆ¼recinde milliyetƧiliğin başat ideoloji hĆ¢line gelmesiyle milliyetƧi vurgusu giderek daha vurgulu hĆ¢le gelecek olan Nezihe Muhittin ve Ƨevresinin Ulviye Mevlan ve dergisinin gƶzden dĆ¼ÅŸĆ¼rĆ¼lmesine şevkle katkıda bulunduğu gƶzlemleniyor.[7]

II. Meşrutiyet’le birlikte yoğun bir ƶrgĆ¼tlenme ve yayın faaliyetine girişen KĆ¼rt, Ermeni, Ƈerkez, Rum… kadınlarının yanı sıra resmi tarih anlatısının sistemli biƧimde gƶrmezden geldiği bir başka unsur, kuruluş yıllarında komĆ¼nist kadınların ve komĆ¼nistlerin “kadınların ƶzgĆ¼rleşmesi” talebini daha hareketin biƧimleniş yıllarından itibaren dile getirip programlaştırmış olmalarıdır. 

TKP’nin kuruluşundan Ƨok ƶnce, Osmanlı topraklarında sosyalist mayalanma, gayrımĆ¼slim unsurlar arasında baş gƶstermiştir. 1887’de Ermeni devrimciler tarafından kurulan Devrimci HınƧak Partisi’nin kurucuları arasında bir kadının da bulunduğu kaydedilmektedir.[8] 1909’da Selanik’te ağırlıklı olarak Yahudiler tarafından oluşturulan Sosyalist Ä°ÅŸĆ§i Federasyonu’nun kadın iÅŸĆ§ileri de kapsadığını ve Selanik’in kadın iÅŸĆ§ilerin grevlerine sahne olduğu da biliniyor.[9]

Yine TKP’nin kuruluşundan ƶnce, MĆ¼kerrem Belkıs, Yaşar Nezihe (BĆ¼kĆ¼lmez) gibi sosyalist kadınlar, Ulviye Melvan’ın Kadınlar DĆ¼nyası dergisinde yazıyorlardı.[10] Ve antiemperyalist bir kalem, Sabiha Zekeriya (Sertel), henĆ¼z milliyetƧilikle sosyalist fikirler arasında bocaladığı 1919’da yayıncısı olduğu BĆ¼yĆ¼k Mecmua’da kadınların seƧme-seƧilme hakkını savunuyordu.[11] 

1920’de kurulan TĆ¼rkiye Halk İştirakiyun Fırkası Ć¼yesi kadınların 8 Mart 1921 tarihinde Ä°stanbul’da 8 Mart 1921 tarihinde “Uluslararası Kadınlar Bayramı” vesilesiyle bir kutlama yaptıkları da yer almaz resmi anlatıda, 1920 EylĆ¼lĆ¼’nĆ¼n ilk haftasında BakĆ»’de toplanan Şark Milletleri Kurultayı’na katılan, Şefik HĆ¼snĆ¼ Ƨevresinden Naciye Yoldaş’ın bu Kurultay’da ÅŸĆ¶yle bir konuşma yaptığı da:

“KomĆ¼nistler bĆ¼tĆ¼n kƶtĆ¼lĆ¼klere son vermek iƧin sınıfsız bir toplumun kurulması gerekliliğine inanırlar, bu sonuca erişmek iƧin bĆ¼tĆ¼n burjuvalara ve ayrıcalıklı sınıflara karşı amansız bir savaş sĆ¼rdĆ¼rĆ¼rler. Doğulu komĆ¼nist kadınların savaşı daha da zorludur Ć§Ć¼nkĆ¼ ayrıca erkeklerin istibdadına karşı savaşıyorlar. Siz Doğulu erkekler eğer geƧmişte olduğu gibi kadınların kaderine kayıtsız kalırsanız, emin olun ki, Ć¼lkelerimizi ve onunla birlikte kendinizi ve bizi mahvedeceksiniz. Alternatif ise bizim de haklarımızı kazanmak iƧin diğer ezilenlerle birlikte ƶlĆ¼mĆ¼ne bir savaşa girişmemizdir. Kadınların belli başlı taleplerini kısaca ortaya koyacağım.

1) Haklarda tam bir eşitlik.

2) Kadınlar iƧin erkeklerinkiyle aynı ƶlĆ§Ć¼lerde genel ya da mesleki eğitim fırsatı.

3) Evliliğe ilişkin kadın ve erkek arasındaki haklarda eşitlik. Ƈokeşliliğin kaldırılması.

4) Kadınların bĆ¼tĆ¼n idari ve yasama birimlerinde istihdama kısıtlamasız kabul edilmesi.

5) BĆ¼tĆ¼n kent, kasaba ve kƶylerde kadınların hakları ve korunması amacıyla ÅŸĆ»rĆ¢ların ƶrgĆ¼tlenmesi.

HiƧ kuşku yok ki bu talepleri ileri sĆ¼rmeye hakkımız var. KomĆ¼nistler bizim de eşit haklara sahip olduğumuzu kabul ederek bize el uzattılar; biz kadınlar onların en sadık yoldaşları olacağız. HĆ¢lĆ¢ yolları seƧilemeyen karanlıklar iƧerisinde olabiliriz. HĆ¢lĆ¢ bizi yutacak uƧurumların kenarında olabiliriz. Ama korkmuyoruz. Zira biliyoruz ki, gĆ¼n doğumuna erişmek iƧin gecenin iƧinden geƧmek gerekir.”[12]

Sosyalist-komĆ¼nist kadınların -ve yalnızca onların!- sorunlarına sĆ¼rekli dikkat Ƨekmeye ve ağır baskılar, yasaklar, cezaevleri arasında soluk alabildikƧe ƶrgĆ¼tlemeye Ƨalıştıkları iÅŸĆ§i-emekƧi kadınlar da Cumhuriyet’in “kadın devrimi”nin kƶr noktalarından bir başkasıdır.

Cumhuriyet, kurucu iradenin “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış kitle” iddialarına karşın hiƧ de “imtiyazsız” ve hele “sınıfsız” değildi. GayrımĆ¼slimlerin Ä°ttihat Terakki’den başlayarak Cumhuriyet tarihi boyunca uğradıkları kıyım, zorunlu gƶƧ ve ayırımcılığa, KĆ¼rtlerin, AlevĆ®lerin başına gelenlere bakılırsa “kaynaşmış” hiƧ değil… 

Cumhuriyet rejimi, Osmanlı’nın son dƶnemlerinden, nicel olarak giderek bĆ¼yĆ¼yen ve ortaya Ƨıktığı andan itibaren sınıf mĆ¼cadelesine atılan bir iÅŸĆ§i sınıfı devralmıştı. İƧinde ƶnemli sayılacak miktarda kadın iÅŸĆ§iyi barındıran bir proletarya…

 

En Kƶr Nokta: Kadın Ä°ÅŸĆ§iler

 

Kadının Ƨalışma yaşamına Kemalist devrimle birlikte katıldığı genel kabul gƶrĆ¼r; bu belki hekimlik, mĆ¼hendislik, pilotluk, avukatlık, hĆ¢kimlik gibi “prestijli” meslekler iƧin doğrudur, ama genel kanının aksine, Osmanlı dƶnemi boyunca da kadınlar Ć¼retime katılmaktan geri durmamışlardı: ne kırsal kesimde tarlada ne de kentlerde, ƶzellikle de ev tezgĆ¢hlarında…

Sorun, kadın emeğinin hane Ć¼retimi iƧerisinde “gƶrĆ¼nmez” olmasındaydı. Ancak 19. yĆ¼zyıldan itibaren, kadın iÅŸĆ§iler ƶnce atƶlyelerde, ardından da fabrikalarda, hatırı sayılır miktarlarda boy gƶstermeye başladılar. Ahmet Makal, D. Quataert’in “Kadın emeği, 19. yĆ¼zyıl Osmanlı imalatƧılığının ayrılmaz bir parƧasıydı. OlağanĆ¼stĆ¼ veya alışılmadık bir durum değil, tersine merkezĆ® bir yer tutan, her zaman rastlanan ve gĆ¼nlĆ¼k bir olguydu” sƶzlerini aktarırken, 19. yĆ¼zyılın ikinci yarısında imalatın bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de hane dışına aktarılmasıyla birlikte, kadınların geleneksel olarak Ƨalıştıkları alanlardan (ƶzellikle dokumacılık) başlamak Ć¼zere fabrika ve atƶlyelerde Ć¼cretli işlere yƶneldiğini, savaşın erkek nĆ¼fusu cepheye sevk etmesiyle birlikte kadınların Ƨalışma alanlarının daha da genişlediğini belirtir.[13] Ä°malattaki Ć¼cretli işler ƶncelikle gayrımĆ¼slim kadınlar tarafından doldurulmuştur: ƶrneğin, “1872 yılında Bursa’daki 75 ipek işleme fabrikasında yĆ¼zde 84’Ć¼ yetişkin kadın, yĆ¼zde 12’si kız Ƨocuğu ve yĆ¼zde 4’Ć¼ erkek olan toplam 5.415 iÅŸĆ§inin yĆ¼zde 95’i Ermeni ve Rum’du. Birinci DĆ¼nya Savaşı’na kadar olan dƶnemde Hıristiyan Arap, Ermeni ve Rum kadınlar fabrikalarda Ƨalışmakta oldukları hĆ¢lde; MĆ¼slĆ¼manlar sadece erkeklerini fabrikalara gƶnderdiler. Savaşla birlikte bu durum değişti ve TĆ¼rk kadınlar fabrikalarda Ƨalışmaya başladılar.”[14]

Bƶylelikle, 1915 gerƧekleştirilen 1913-1915 Sanayi Sayımı, sanayi kolunda Ƨalışanların yaklaşık Ć¼Ć§te birinin kadın olduğunu ortaya koyacaktı. Ƈalışan kadınların yĆ¼zde 95’i ise dokuma ve gıda sektƶrlerinde istihdam edilmektedir.

Cumhuriyet’in Ä°mparatorluk’tan devraldığı Ƨalışma koşulları tablosu, hiƧ de parlak değildir. 1921’de Meclis’de Ereğli’de Ƨalışan kƶmĆ¼r iÅŸĆ§ilerinin durumu dƶnemin Ä°ktisat Bakanı’nca ÅŸĆ¶yle dile getirilmekte: “Bizimkilerin hĆ¢lini arzedeyim. Hepsi Ƨıplak, hepsi aƧtır. Hatta Ć¼zerlerinde bir mintan bile yoktur. Karadeniz sahillerinden gelen, ameleliği kendilerine sanat ittihaz eden MĆ¼slĆ¼man biƧarelerin orada yatacak yerleri yoktur. Bunlara 80 kuruş gĆ¼ndelik verilir. Fakat 40 kuruşu ekmek parası olarak kesiliyor ...”[15] Kadın iÅŸĆ§ilerin durumunun daha iyi olduğunu sƶylemek iƧin hiƧbir dayanak yok. Hatta tersine…

Erken Cumhuriyet dƶneminde sanayide kadın istihdamının (başta dokumacılık ve gıda sanayii olmak Ć¼zere) yĆ¼zde 25 dolaylarında olduğu belirtiliyor.[16] Kadın emeği başta Ä°stanbul ve Ä°zmir olmak Ć¼zere birkaƧ bĆ¼yĆ¼k kentte yoğunlaşmıştı, 1930’lu yıllarda uygulanan devletƧi iktisat politikaları doğrultusunda kurulan Ä°ktisadi Devlet TeşekkĆ¼lleri de kadın iÅŸĆ§i sayısını arttıran bir etken olmuştur.

Sınai kapitalizmin beşiği Batı Avrupa Ć¼lkeleri ve ABD’nde olduğu gibi Osmanlı-TĆ¼rkiye coğrafyasında da kadın (ve oldukƧa yĆ¼ksek bir oran oluşturan Ƨocuk) emeğinin tercih nedeni, yetişkin erkek iÅŸĆ§ilere gƶre Ƨok daha dĆ¼ÅŸĆ¼k Ć¼cretlerle Ƨalıştırılmalarıydı: “1913-1915 Sanayi Sayımı sonuƧları (…) değişik işkollarında erkek iÅŸĆ§i Ć¼cretlerinin kadın iÅŸĆ§i Ć¼cretlerinin 2 ila 2.5 katı olduğunu ortaya koymaktadır. Quataert “Karşılaştırma yapılabildiğinde, her zaman ve her yerde, onların Ć¼cretleri, erkeklerin aynı ve denk iş iƧin aldıkları Ć¼cretlerin kĆ¼Ć§Ć¼k bir parƧası kadardı” demektedir. Kadın-erkek Ć¼cret farklılıkları, sadece sanayi değil, tarım kesimi aƧısından da geƧerliydi. 1913-1914 yıllarında tarım kesiminde ortalama gĆ¼ndelik Ć¼cret erkekler iƧin 5-10 kuruş, kadınlar iƧin ise 3-6 kuruş arasındaydı.”[17]

Aynı eğilim, Cumhuriyet dƶneminde de -“kayyım”a devredilmiş TĆ¼rk Kadın Birliği’nin “fantezileri”ne karşın[18] sĆ¼re gidecektir. Ɩrneğin (1936 tarihli İş Kanunu sonrasına ait bir veri, TĆ¼rkiye’de kibrit ve Ƨakmak tekeline sahip bir Amerikan şirketinde 19 yaşından bĆ¼yĆ¼k erkek iÅŸĆ§ilerin saat Ć¼creti 8 kuruş iken aynı yaştaki kadın iÅŸĆ§ilerde bu miktar 7 kuruşa dĆ¼ÅŸmektedir. Bu salt ƶzel sektƶr ya da kĆ¼Ć§Ć¼k işletmelere ƶzgĆ¼ bir durum da değildir Ć¼stelik. Ɩrneğin, “1940’lı yılların sonunda, 1.475 iÅŸĆ§i Ƨalıştıran ve bunların 1.000’i kadınlardan oluşan Samsun Tekel TĆ¼tĆ¼n Bakım ve İşleme Evi’nde kadınların ortalama saat Ć¼creti 15-16 kuruş iken, erkekler iƧin bu rakam 24-25 kuruştu. Aylık Ć¼cret ise kadınlar iƧin 35-40, erkekler iƧin 50-60 lira arasındaydı. 1947 yılı itibariyle, 1.200 iÅŸĆ§i Ƨalıştıran SĆ¼merbank Bakırkƶy Bez Fabrikası’nda paƧal kısmında Ƨalışanlar ayda 80, iplikteki ustalar 180, kadınlar 75, Ƨocuklar 25 lira Ć¼cret almaktaydılar.”[19]

Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi’ne (1923) katılan iÅŸĆ§i heyetlerinin ısrarıyla iÅŸĆ§ileri, bu arada kadın iÅŸĆ§ileri de koruyacak kimi ilkeler Ć¼zerinde anlaşmaya varılır. Kadın iÅŸĆ§ilere yƶnelik belirlenen ilkeler, kadınların madencilik sektƶrĆ¼nde Ƨalışmasının yasaklanması, kadın emekƧilere her ay Ć¼Ć§ gĆ¼n izin ve doğumdan ƶnce ve sonra sekiz haftalık Ć¼cretli izindi.[20]

Ne ki, Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi kararları “tavsiye” niteliğindeydi, hayata geƧirilmeleri, ancak bir yasal ƧerƧeveye oturduktan sonra mĆ¼mkĆ¼n olabilecekti. Sƶz konusu olan “iÅŸĆ§i hakları” olduğundaysa, bu yasal ƧerƧeveler bir tĆ¼rlĆ¼ biƧimlenemiyordu. Bƶylelikle, ƶrneğin, “Kongrede amele yerine iÅŸĆ§i kavramının kullanılması ve iÅŸĆ§i sendikalarının kurulması kararı alınmasına rağmen hĆ¼kĆ¼metler bu kararı uygulamadıkları gibi 1930’lardan itibaren iÅŸĆ§i sendikalarının kurulması engellenmiştir.”[21]

Kadın iÅŸĆ§ilerin Ƨalışma koşullarını dĆ¼zeltmeye yƶnelik ilk yasal adım ise, 1930’da kabul edilen ve kadınlara doğumdan ƶnce Ć¼Ć§, doğumdan sonra da Ć¼Ć§ hafta Ć¼cretli izin, altı ay boyunca gĆ¼nde iki saat emzirme izni verilmesini ƶngƶren, emzikli kadınların sağlığa zarar verecek ağır işlerde Ƨalıştırılmasını yasaklayan Umumi Hıfzısıhha kanunudur. 

1936’da Ƨıkartılan İş Kanunu ise kadınların Ƨalışması yasak ya da kısıtlı olan tehlikeli işler ile gebe ve emzikli kadınlara yƶnelik izin ve kreş/ emzirme odası gibi dĆ¼zenlemeleri Ä°ktisat ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca hazırlanacak tĆ¼zĆ¼klere bırakır. 

Ne ki, İş Kanununun kadın ve Ƨocukları koruyucu hĆ¼kĆ¼mleri, 1940’da Ƨıkartılan Milli Koruma Kanunu ƧerƧevesinde “askıya alınacaktır.” İş Kanunu’nda bakanlıklarca yayınlanması ƶngƶrĆ¼len “Ağır ve Tehlikeli İşler TĆ¼zĆ¼ÄŸĆ¼” 1948 yılında, “Gebe ve Emzikli Kadınların Ƈalıştırılma Şartlariyle Emzirme Odaları ve Kreşler Hakkında Nizamname” ise 1953 yılında Ƨıkarılabilmiştir. Hoş, kreş ve emzirme odası sorunu Nizamname Ƨıktıktan sonra da ƧƶzĆ¼lmĆ¼ÅŸ değildir. “1960 yılı itibariyle tĆ¼m Ć¼lkede sadece 33 emzirme odası ile 32 kreşin kayıtlı olduğu, bu tesislerdeki Ƨocuk sayısının ise sadece 2 898 olduğu gƶrĆ¼lmektedir. Bunun ƶncesindeki dƶnemde ise durum Ƨok daha kƶtĆ¼ olup, bu olanaklar yok denecek dĆ¼zeydedir.”[22]

Sorun keşke yalnızca “eşit işe eşit Ć¼cret” alamama ya da “kreş ve emzirme odaları yokluğu olsa...

Ɩrneğin Ƨalışma sĆ¼releri… 

“1936 tarihli İş Kanunu, haftalık Ƨalışma sĆ¼resini 48 saat, minimum Ƨalışma yaşını ise 12 olarak saptamıştı. TBMM Ƈalışma Komisyonu Ć¼yelerinin 1947 yılına ait raporları, kadın iÅŸĆ§ilerin diğer Ƨalışma sorunları yanında, Ƨalışma yaşı ile Ƨalışma sĆ¼relerine ilişkin olarak da İş Kanunu’nun sınırlamalarına uyulmadığına ilişkin gƶzlemler sunmaktadır. Buna gƶre, Ä°stanbul Haskƶy’de Tel Ƈivi ve Şakir ZĆ¼mre fabrikalarında bir taraftan kĆ¼Ć§Ć¼k yaşta Ƨocuklar Ƨalıştırılırken, diğer taraftan ‘Kadın amelelerin 10 saat Ƨalıştırıldığı sƶylenmektedir’ (TBMM-ƇK: 19). 3 000-3 500 iÅŸĆ§i Ƨalıştıran Pamuk Mensucat Fabrikası’nda ‘15 yaşında bir kız Ć¼Ć§ senedir bu fabrikada Ƨalışmakta, 13 yaşında bir kız Ƨocuğu da makaralarda 8 saat Ƨalıştırılmaktadır’ (TBMM-ƇK: 60). Ä°stanbul’da 300 kadar iÅŸĆ§isi olan Malta Oğulları Mensucat fabrikasında iÅŸĆ§ilerin Ƨoğu kadın. Mesainin 8-11 saat olduğu fabrikada, 9-12 yaşında kĆ¼Ć§Ć¼k Ƨocuklar da Ƨalıştırılıyor ve bu ‘yavrucukların hafif işlerde Ƨalıştırılması ustaların insafına kalmış oluyor’ (TBMM-ƇK: 17/7). Raporda, tesisteki sağlık koşulları da ‘berbat’ sƶzcĆ¼ÄŸĆ¼yle niteleniyor. 400 iÅŸĆ§inin Ƨalıştığı Bursa Romenkal Ä°pek Fabrikası’nda 9-13 yaş arasında kĆ¼Ć§Ć¼k yavrular Ƨok gƶrĆ¼lmekte ve bunların Ƨoğu yaş tashihi suretiyle işe girmiş durumdalar. Mesai, Ƨocuklar da dahil, 12 saat devam etmektedir (TBMM-ƇK: 27/4). Aynı şey, Ä°zmir Amerikan tĆ¼tĆ¼n fabrikasında da geƧerli (TBMM-ƇK: 29/1). Rapor, zaten kƶtĆ¼ olan durumun, kĆ¼Ć§Ć¼k sanayide daha da kƶtĆ¼ olduğunu da ortaya koyuyor…”[23] 

Ya Ƨalışma koşulları?

“Tek parti dƶneminde, iktidar partisi CHP milletvekilleri tarafından parti genel sekreterliğine hitaben hazırlanan pek Ƨok belge, kadınların iÅŸĆ§i sağlığı ve iş gĆ¼venliği sorunlarına ilişkin bilgiler sunmaktadır. Ɩrneğin, 1936 yılına ait bir belgede, ‘Isparta’da sabahtan akşama kadar Ƨalıştırılan ve hemen hepsi kadın ve Ƨocuktan ibaret olan yĆ¼zlerce iÅŸĆ§ilerin sihhat ve gĆ¼ndelik bakımından durumlarının eyi olmadığı’ belirtilmektedir. Yukarıda sƶz ettiğimiz Samsun Tekel TĆ¼tĆ¼n Bakım ve İşleme Evi’nde tĆ¼tĆ¼n bakım ve işleme işleri ‘sağlık şartları hiƧ de elverişli olmayan depolarda yapılmaktadır. Havasız karanlık Aspirateur ve kalorifer tesisatı bulunmayan bu salonlarda 300-400 iÅŸĆ§i kadın fena şartlar altında Ƨalışmaktadır. ...HĆ¢len altı işleme salonunda 1.000’den fazla genƧ kız ve kadın Fransızlardan kalma bu depolarda gĆ¼nlerinin bĆ¼yĆ¼k bir kısmını geƧirmektedirler.’ 400 iÅŸĆ§i Ƨalıştıran Tekel Sigara Fabrikası’nda da ‘alt katta tefrik kısmında Ƨalışan kadınların sağlık durumları iyi değildir.’30 TBMM Ƈalışma Komisyonu Raporu da, kadın iÅŸĆ§ilerin iÅŸĆ§i sağlığı ve iş gĆ¼venliği aƧısından yaşadığı olumsuzluklara ilişkin bilgiler sunuyor. Buna gƶre, Ä°stanbul’da beşte dƶrdĆ¼nĆ¼ kız Ƨocuklarının oluşturduğu 40-50 iÅŸĆ§i Ƨalıştıran bir trikotaj atƶlyesi, her tĆ¼rlĆ¼ sıhhĆ® durumdan mahrum. Kızların sağlık durumları berbat, verem vakaları var (TBMM-ƇK: 11/1). KĆ¼Ć§Ć¼k işletmelerin neredeyse tamamı da her tĆ¼rlĆ¼ sağlık olanaklarından uzak bir gƶrĆ¼nĆ¼m sergiliyor. ‘Bursa’da ipek ve tĆ¼tĆ¼n işlerinde bilhassa Ƨok kĆ¼Ć§Ć¼k yaşlarda işlere giren ve ekseriyeti kadın ve kız teşkil eden iş yerleri ciğer hastalıklarına fazla meydan vermekte olduğundan burada da dinlenme yerleri ve sanatoryum tesisi ve iÅŸĆ§i hastahane ve pavyonlarının kurulması bir zarurettir’ (TBMM-ƇK: 12).”[24]

Bƶylelikle kadın iÅŸĆ§iler, Cumhuriyet’in yaklaşık 40 yılı boyunca, neredeyse hiƧbir yasal gĆ¼venliğe sahip olmadan, dĆ¼ÅŸĆ¼k Ć¼cretlerle, son derece sağlıksız koşullarda, uzun Ƨalışma sĆ¼releriyle Ƨalıştırılmış - ve ilginƧtir ki bu durum, faaliyet gƶsterebildikleri sĆ¼rece “Cumhuriyet feministleri”nce sorun edilmemiştir.

Kadın iÅŸĆ§iler (ve tĆ¼m iÅŸĆ§iler) Cumhuriyet tarihinin bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼nde yoğun sƶmĆ¼rĆ¼ koşullarında Ƨalıştırılmıştır, Ć§Ć¼nkĆ¼ Cumhuriyet rejimi, Ä°ttihat ve Terakki’nin 1909 tarihli Tatil-i Eşgal” kanununu model alarak iÅŸĆ§ilerin sendika kurmasını ve grev yapmasını yasaklamıştır.[25]

Ama gƶrmezden gelinmeleri, yasaklar, baskılar, onları engellememişe benziyor. The Globe gazetesinin 4 Kasım 1929 tarihli nĆ¼shasının 1. Sayfasında ÅŸĆ¶yle bir haber yer alıyor: 

“Kastamonu/ Ankara, 3 Kasım. TĆ¼rk kadın iÅŸĆ§iler tarihte ilk kez greve gittiler. Kazandılar. Grevi 2000 baÅŸĆ¶rtĆ¼lĆ¼ kƶylĆ¼ kadın iÅŸĆ§i başlattı. Patronları TĆ¼rkiye Orman İşletmeleri Şirketiydi. Greve gittiler Ć§Ć¼nkĆ¼ gĆ¼nde sadece 25 kuruş alıyorlardı, erkeklere ƶdenen Ć¼cretin yarısı. Erkeklerinkine eşit Ć¼cret istediler, patronları da gelecekte cinsiyetler arasındaki ekonomik ayırımcılığı sonlandırma sƶzĆ¼ verdi.”[26]

Kastamonulu kadın iÅŸĆ§iler, bƶylelikle Osmanlı coğrafyasında 1839 ve 1851’de gĆ¼nĆ¼mĆ¼z Bulgaristan topraklarında makinelerin kendilerini işlerinden edeceği kaygısıyla eyleme geƧen, 1876’da Feshane’de iş bırakıp ƶdenmemiş Ć¼cretlerini alabilmek iƧin Babıali’ye yĆ¼rĆ¼yen, 1910’da dĆ¼ÅŸĆ¼k Ć¼cretlere ve uzun mesai saatlerine karşı Bursa’nın ipek fabrikalarında binlerle greve Ƨıkan[27] kız kardeşlerinin izinden gitmişlerdi…

Ama Cumhuriyet’in resmi “kadın anlatısı”nda onların yeri yoktur…

 

“Yeni Rejim”in GƶzĆ¼nde “Yeni Kadın”

 

Peki ne vardır?

“Erken Cumhuriyet” medyası ve gƶrselleri akademik Ƨalışmalarda enikonu irdelendi.[28] Bu Ƨalışmaların neredeyse tĆ¼mĆ¼nĆ¼n aƧık ya da zımni olarak gƶsterdiği, şudur: Cumhuriyet elitinin (Cumhuriyet rejiminin aƧtığı olanaklarla tırmanışa geƧen, kamuoyunu şekillendirecek pozisyonlara sahip bĆ¼rokrasi, intelligentsia ve kısmen -henĆ¼z sınırlı bir rol oynamakla birlikte- Cumhuriyet burjuvazisi) inşa ettiği “yeni kadın” imgesi, tĆ¼mĆ¼yle bĆ¼yĆ¼k kentlerde yaşayan orta ve Ć¼st sınıf kadınlarına mĆ¼nhasırdır. Cumhuriyet’in “yeni kadın”ı, kentli, eğitimli, kĆ¼ltĆ¼rlĆ¼, Batılı giysilere bĆ¼rĆ¼nmĆ¼ÅŸ, zarif, kĆ¼ltĆ¼rlĆ¼ kadındır. Ƈalışıyor olabilir, ama asla tĆ¼tĆ¼n fabrikasında iÅŸĆ§i ya da pamuk tarlasında maraba olarak değil: avukat, Ć¶ÄŸretmen, doktordur[29]… Sosyal faaliyetlere katılır, yardımseverler, Ƨocuk esirgeme gibi derneklerde etkindir… 1927 yılında nĆ¼fusun ancak yĆ¼zde 25’inin kentlerde yaşadığını gƶz ƶnĆ¼nde bulundurursak[30], hele ki kentsel nĆ¼fusun (Ä°stanbul, Ä°zmir ve kısmen Ankara dışındaki kentlerde ancak bĆ¼rokratlar ve eşrafın bir kesimi) Ƨok sınırlı bir kesiminin “asri hayat”a aƧık olduğunu dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼rsek (ƶrneğin, 1927 nĆ¼fus sayımına gƶre, TĆ¼rkiye nĆ¼fusunun yĆ¼zde 51.9’unu oluşturan kadınlar, okur yazarlık oranında erkeklerin Ƨok gerisindedir. Erkek nĆ¼fusta okuma-yazma oranı en az yĆ¼zde 3’lerde iken bu oran kadınlarda yĆ¼zde 0.13’lerden başlamaktadır. 

TĆ¼rkiye’nin en kalabalık şehri olan Ä°stanbul’da erkek okuma-yazma oranı yĆ¼zde 53.7 iken bu oran kadınlarda yĆ¼zde 36.97, Ä°zmir’de erkek okuma yazma oranı yĆ¼zde 30.18 iken kadınlarda yĆ¼zde 11.89, Ankara’da erkek okuma yazma oranı yĆ¼zde 20.48 iken bu oran kadınlarda yĆ¼zde 5.35’dir![31]) “yeni kadın”ın varlık alanının ne denli dar olduğunu tahayyĆ¼l edebiliriz.[32] Kaba bir tahminle, nĆ¼fusun yĆ¼zde 3 ila 5’lik bir kesimi…

Peki, kurucu iradenin bu kadınlarla ilgili tasavvuru nedir? Mustafa Kemal’e soralım. 

Onun kadınlar Ć¼zerine sƶyledikleri birkaƧ başlık altında ele alınabilir. Bunlardan ilki, TĆ¼rk kadınının onurlu ve saygın bir varlık olduğu ve uygar dĆ¼nyada hak ettiği yeri alması Ć¼zerinedir: “Bizce TĆ¼rkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bĆ¼tĆ¼n TĆ¼rk tarihinde olduğu gibi bugĆ¼n de en saygın dĆ¼zeyde, her şeyin Ć¼stĆ¼nde yĆ¼ksek ve şerefli bir varlıktır.” [33] 

Bununla bağlantılı ikinci bir tema, kadınların yĆ¼zlerini-gƶzlerini ƶrtmelerinin “ilkelliği”ne ilişkindir: “Bazı yerlerde kadınlar, gƶrĆ¼yorum ki başına bir bez veya bir peştamal veya buna mĆ¼mĆ¢sil bir şeyler atarak yĆ¼zĆ¼nĆ¼, gƶzĆ¼nĆ¼ ƶrter ve yanından geƧen erkeklere karşı ya arkasını Ƨevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mĆ¢nĆ¢ ve medlĆ»lĆ¼ nedir? Efendiler, medenĆ® bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahÅŸĆ® vaziyete girer mi? Bu hĆ¢l milleti gĆ¼lĆ¼nƧ gƶsteren bir manzaradır. DerhĆ¢l tashĆ®hi lĆ¢zımdı.”[34]

ĆœĆ§Ć¼ncĆ¼ tema, kadınların mutlaka eğitim gƶrmeleri ve erkeklerle eşit dĆ¼zlemde toplumsal hayata katılmaları gereğidir: “Kızlarımızın vatan ve milletin yĆ¼ksek menfaatlerini savunup koruyabilecek kabiliyette yetiştirilmesi milli eğitimde esas tutulmalıdır. Ve kız Ƨocuklarımıza entelektĆ¼el yetkinlik kazandırılması elzemdir. TĆ¼rk kadınının esasen dehaya sahip olduğuna ÅŸĆ¼phe yoktur. TĆ¼rk kadınları memleketin kaderini millet namına idare eden siyasi zĆ¼mreye dahil olmak arzusunu belirtmiştir. Dolayısıyla kadınlarımızı hiƧbir vatandaşlık vazifesinden uzak tutamayız. Ć‡Ć¼nkĆ¼ hakların tĆ¼mĆ¼ vazifelerden doğar.”[35]

Ve nihayet, son vurgu kadınların ahlaklı, namuslu, faziletli anneler olmalarının ƶnemi Ć¼zerinedir: “TĆ¼rk kadını dĆ¼nyanın en mĆ¼nevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette değil, ahlakta, fazilette ağır, vakur bir kadın olmalıdır. TĆ¼rk kadınının vazifesi, TĆ¼rk’Ć¼ zihniyetiyle, azmiyle muhafaza ve mĆ¼dafaaya kadir nesiller yetiştirmektir. Milletin membaı, hayat-ı iƧtimaiyenin esası olan kadın, ancak faziletkĆ¢r olursa vazifesini ifa edebilir. HerhĆ¢lde kadın Ƨok yĆ¼ksek olmalıdır...”[36]

Bu dƶrt vurgunun kesişim noktasında, ÅŸĆ¶yle bir tablo Ƨıkıyor: Mustafa Kemal’in zihnindeki imge, Ƨağdaş giyimli, eğitimli, uygar, toplumsal-siyasal yaşama katılan, ağırbaşlı-ahlaklı kadın, ve iyi annedir.

Mustafa Kemal, kadınların Ƨalışmasına karşı değildir; tersine bunu fikren destekler. Ancak “kafesten-Ƨarşaftan kurtulmuş”, eğitimli ve eğitiminin gereği prestijli bir işte Ƨalışan (diyelim ki mimar, mĆ¼hendis, doktor vb.) bir kadının aynı zamanda hem entelektĆ¼el gelişimini sĆ¼rdĆ¼rĆ¼p, hem memleket meseleleriyle ilgilenip, hem evinin kadını olup, hem eşine “muavenet etmesi” (1926’da kabul edilen Medeni Kanun gereği) hem vakur, ağırbaşlı davranıp, hem Ƨağdaş yaşamın gerektirdiği balolarda, dine dansan’larda boy gƶstermesi, hem de annelik vazifelerini aksatmadan, Ć¼stelik de bunu en ileri bilgi ve gƶrgĆ¼yle donanmış olarak gerƧekleştirmesi, bedenen ve ruhen sağlam TĆ¼rk nesillerini yetiştirmesi… ve tĆ¼m bunları hiƧbir kamusal destek olmadan yapması… Bu denklemin nasıl gerƧekleşeceğine ve bu Ƨabası iƧerisinde “Cumhuriyet Kadını”nın nasıl aƧmazlar yaşayabileceğine dair en ufak bir kaygı izi, en ufak bir yanıt girişimi ne Mustafa Kemal’de ne de Cumhuriyet’in (erkek) elitinde vardır! Yeşim Arat’ın Durakbaşa’ya dayanarak Yeni Adam’dan yaptığı aktarma, aslında bu “umursamazlığın” en somut ifadesidir: “TĆ¼rk Ć¼lkesinde kadın erkek ayrılığı hiƧ kalmıyor. Erkeklik dişilik ayrılığı ulusun uğraşacağı, Ć¼zerinde duracağı ayrılıklar değildir. Bunlar tek adamın ƶzel(şahsi) varlığına girer, bize ne... Bize gerek olan kadın olsun, erkek olsun ulus değerlerini, ulus tekniklerini taşıyan insanlardır, işte o kadar…”[37]

İşte o kadar: Cumhuriyet rejimi kamusal alan ile ƶzel alanı net hatlarla birbirinden ayırmış, kamusalı yeniden tanımlayarak kadını dĆ¢hil etmiş, ancak ƶzel alanda desteksiz bırakmıştı. Desteksiz ve ƶrgĆ¼tsĆ¼z…

Cumhuriyet elit erkeklerinin “yeni kadın” imajının biƧimlenmesine katılırken, tıpkı Meşrutiyet elitleri gibi Ƨubuğu kadınların “iyi eş, iyi anne”lik rollerine doğru bĆ¼ktĆ¼kleri, “kafes ve Ƨarşaftan kurtulmuş, ‘modern’ kadınları yılmadan, usanmadan “en kutsal vazife”leri olan anneliğe Ƨağırdıkları gƶrĆ¼lĆ¼yor. TĆ¼rk Kadın Birliği’nin (Nezih Muhiddin’li) 1927 faaliyetlerinde Birlik toplantılarına konuşmacı olarak Ƨağrılan ekabir, kadınlara bu “vazife”lerini hatırlatmaktan bıkmıyordu:

“…Ancak (vali) SĆ¼leyman Sami Bey’in itirazı ‘kadının Ƨalışması ve kazancı’ noktalarındaydı: ‘Bu ÅŸĆ¼bhesiz ki şayan-ı temennidir [istenir]. Ancak tabi’at, kadınlara ba’zı vezaif [gƶrevler] tahmil etmiştir [yĆ¼klemiştir]. Ƈocuk yetiştirmek, bĆ¼yĆ¼tmek, ev işlerini gƶrmek ... Eğer kadın, bĆ¼tĆ¼n bu vezaifi ifa ettikten sonra geriye boş vakti kalırsa zevcine kazancı noktasından yardım etmesi herhĆ¢lde faideli bir şey olur.’”[38] 

Ya da, “HĆ¼seyin Rahmi Bey kadınların meslek hayatına girişi konusunda oldukƧa sert eleştirilerde bulunuyordu. HĆ¼seyin Rahmi’ye gƶre kadın hem şeklen hem de mesleki aƧıdan erkeğe ƶzenmekteydi. TĆ¼rk kadınlarının avukatlığa, mĆ¼başirliği, şofƶrlĆ¼ÄŸe, polisliğe, pehlivanlığa dahi kalkışıyordu ve bu doğru değildi; kadın erkeğe mahkĆ»m olmak iƧin yaratılmıştı. Bu konuda bir başka olumsuz gƶrĆ¼ÅŸ, dƶnemin doktorlarından Kadri Raşit’e aittir. Raşit’e gƶre kadınların aile hayatındaki vazifeleri Ƨocuk sağlığını koruma aƧısından daha ƶnemlidir, bu nedenle kadının Ƨalışma hayatında olmasını desteklememektedir.

(…) Kadınların Ƨalışma hayatına girmesiyle beraber ortaya Ƨıkan diğer bir olumsuz dĆ¼ÅŸĆ¼nce kadınların erkeklerin işlerini ellerinden alacak olması kadınların ev iƧerisindeki rollerini gerƧekleştiremeyeceğine yƶnĆ¼ndeydi. Bu durum basına yansımakta ve konu tartışılmaktaydı. Bu konuda kadınlardan ilk gelen tepki şu şekildeydi: “Erkekler mĆ¼sterih olunuz! Kadınlar işlerinizi almayacaklar”[39]

Kadınlara “had”lerini bildirmek iƧin genellikle “hoppa/hafifmeşrep” olarak damgalanma tehdidi sallandırılıyordu başları Ć¼zerinde: Ɩrneğin 1930’ların sonlarında yayınlanan Ana dergisinde yer alan bir yazıda, “insanların bĆ¼tĆ¼n isteklerinin gerƧekleştirilmesinin mĆ¼mkĆ¼n olamayacağından bahsedilmekte ve ƶzellikle hudutsuz isteklerde bulunan tatmin edilmeyen kadınlara dikkat Ƨekilmektedir. Bu kadınlar iƧin gezmek, elbise almak tatmin olmanın yollarıdır ancak bir isteğin yerine gelmesi diğer bir isteği ortaya Ƨıkartır. Yazıda ev kadınını tatmin etmenin Ƨaresinden de şu şekilde bahsedilmiştir: ‘Ev kadınını tatmin etmek, onu ocağına merbut bir unsur hĆ¢line koymak iƧin bir Ƨare yok mudur? Vardır. O da ev kadınının ana olmasıdır. Kadının birƧok emellerini, heveslerini, ihtiraslarını kucağındaki yavrusu uyutur. O yavrunun sevgisi, analık hissi kadında başka isteklere meydan bırakmaz. Ƈocuğunun bir tebessĆ¼mĆ¼ anaya, birƧok hislerinin tatmin edilmesinden daha Ć¼stĆ¼n bir zevk, bir haz verir”[40]

Kadınların formel haklarını elde etmelerinden sonra Ć¼lkede 1920’lerin Kadınlar DĆ¼nyası ya da hatta Nezihe Muhittin’in Kadın Yolu (sonradan TĆ¼rk Kadın Yolu) dergisi gibi siyasal konulara yer veren kadın dergilerinin yayınlanmaması, Ƨarpıcıdır. Dƶnemin kadın dergilerinin adları dahi, kadınlara yƶnelik beklentiyi yansıtmaktadır: Elişi (1930), El Emekleri, Aile Dostu (1931), Salon, Cumhuriyet Kadını (1934), Moda AlbĆ¼mĆ¼̈ (1936), Model (1937), Ev-İş (1937), Okul Kızı (1937), Ana (1938), Sesimiz (1940), Kadın DĆ¼nyası (1940), Kadınlar Ƃlemi (1940), Ev-Kadını (1943), Asrın Kadını (1944), Ev Kadını (1945), Aile (1947), Kadın Gazetesi (1947), Hanımeli (1947), Yeni Moda (1948), Seksoloji (1949), Yeni Holivud Magazin (1948), BĆ¼yĆ¼k Moda Mecmuası (1949), Familya (1949), Dişi Kuş (1949), Hemşirelik Dergisi (1950)[41]

Tabii sorun yalnızca Cumhuriyet elitinin ataerkilliği ve eril narsizmi değil. 20. yĆ¼zyıl başından beri birbirini izleyen savaşlar ve jenosit, tehcir ve mĆ¼badele aracılığıyla hatırı sayılır bir gayrımĆ¼slim nĆ¼fusun Ć¼lkeden ayrılması/yok edilmesi, genƧ Cumhuriyet rejimini ciddi bir demografik krizle karşı karşıya bırakmıştır. Bu da -verilen hakların muhatabı olsun olmasın- TĆ¼rk kadınına bu krizi “aşmak” vazifesini yĆ¼klemektedir. Sağlık taramaları, altı ve daha fazla Ƨocuklu ailelere nakdi yardım yapılması gibi politikalarla desteklenen bir “vazife”…[42]

Ne ki, (yĆ¼zde 3-5’lik) vitrinin olanca ışıltısına rağmen, arka tarafta -Cumhuriyet basınının ısrarla gƶrmezden geldiği- derin bir yoksulluk, yĆ¼zyılların ihmĆ¢linden kaynaklanan trajik bir tablo boy vermekte. Rejim, doğmasını istediği Ƨocuklara sahip Ƨıkmakta son derece yetersiz kalmakta, ebeveynleri Ƨalıştığı iƧin, yoksulluk ya da sair nedenlerle sokağa terk edilen Ƨocukların sayısının (1957 yılında) 2 milyonu bulduğu, 1954 yılı itibariyle bebek ve Ƨocuk ƶlĆ¼mlerinin yılda 400 bin dolaylarında seyrettiği TBMM Zabıt Ceridelerine yansıyor.[43]

Her hĆ¢l ve kĆ¢rda kadınların yeni rejimin kendilerine sağladığı yeni olanaklarla yĆ¼klediği beklentiler arasındaki dengeyi kurmaya Ƨabalarken bir hayli bocaladıkları, 1918-1928 arasında zirve yapan (ƶzellikle de MĆ¼slĆ¼man-TĆ¼rk genƧ kadınlar arasında Ä°stanbul Emniyet MĆ¼dĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ bĆ¼nyesinde bir “Kadın Ä°ntiharları Masası” kurulmasını gĆ¼ndeme getirtecek kertede yaygınlaşan) intihar oranlarında da aĆ§Ä±ÄŸa Ƨıkmaktadır. İşin Ƨapı ƶylesine bĆ¼yĆ¼r, intihar salgını ƶzellikle Ä°stanbul gibi, değişimi en radikal biƧimiyle yaşayan kentleri ƶylesine sarar ki, sonunda “1931’de Ƨıkarılan Matbuat Kanunu’yla intihar olaylarını o yerin en bĆ¼yĆ¼k zabıta memurundan izin almaksızın yayınlamak yasak”lanır.[44] TĆ¼rkiye’de Yeni Hayat başlıklı kitabında intiharlara bir bƶlĆ¼m ayıran Zafer Toprak, yaşanan radikal ve travmatik değer altĆ¼stlĆ¼ÄŸĆ¼yle aƧıklıyor.[45]

 

Ve sonuƧ…

 

Cumhuriyet’in “kadın devrimi”ni kerteriz aldığı Batılı Ć¼lkelerden (ve tabii Ƨağdaşı olan ve ısrarla gƶrmezden geldiği Sovyet deneyiminden) farklı kılan bir şey var. Batı Avrupa’da kadınlar yaşamlarını uzun soluklu, Ƨoğunlukla da cefalı mĆ¼cadelelerin sonucunda, deneye yanıla, kendileri dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rmĆ¼ÅŸler, burjuva devrimlerinin gĆ¼ndeme getirdiği “Ä°nsan ve Yurttaş Hakları” ba’bına “Kadın Hakları”nı da eklemişlerdir.

Sovyetler Birliği’nde ise “Kadınların Kurtuluşu” sĆ¼recine emekƧi kadınların talepleri temelinde, kadınların yaşamın her alanına tam, eşit ve ƶzgĆ¼r bireyler olarak katılması hedefiyle girişilmiş, kadınların “yĆ¼k”Ć¼nĆ¼n kamu tarafından paylaşılması (Ƨocuk bakımı, ev işleri…) esas alınmıştır.

Cumhuriyet’in “Kadın Devrimi” ise, kadınların ƶzgĆ¼rleşmesi, toplumsal yaşama katılması, kadın-erkek eşitliği vb. motiflerden Ƨok “modernleşme”, ƶzellikle de modernleşmenin asli bileşeni kabul edilen “laikleşme”nin bir yan-Ć¼rĆ¼nĆ¼ olarak gerƧekleşmişe benzemektedir. Bu bağlamda, kadınların (kuşkusuz kentli, orta-Ć¼st sınıf kadınlar, bĆ¼rokrat/ mĆ¼nevver eşleridir sƶz konusu olan) 19. yĆ¼zyıl sonu - 20. yĆ¼zyıl başlarında ƶne sĆ¼rdĆ¼kleri talepler ve militanlık dĆ¼zeyi dĆ¼ÅŸĆ¼k ƶrgĆ¼tlenmeler, Cumhuriyet rejimi tarafından ihata edilerek bastırılmıştır.

Kurucu iradenin siyasal-toplumsal yaşamın tĆ¼mĆ¼nĆ¼ tam kontrol altında tutma gayreti, dernek, sendika vb. ƶrgĆ¼tlemeleri engellediği, devletten bağımsız herhangi bir “sivil toplum” oluşumuna olanak vermediği, taban inisiyatiflerinin ƶnĆ¼nĆ¼ kestiği ƶlĆ§Ć¼de, kadınlar yaşamlarında kƶklĆ¼ dƶnĆ¼ÅŸĆ¼mlere yol aƧan değişimleri sindirebilecek ve dengeleyebilecek mekanizmalardan yoksun kalmışlardır. Bu durum ise reformların tabana yayılarak benimsenmesinin ƶnĆ¼ne geƧmiştir. 

Sanırım bir gĆ¼n gelip de Ä°slĆ¢mi referanslardan hareket eden bir siyasi partinin iktidara geƧip Ć¼lkede yeniden tesettĆ¼rĆ¼n, Ƨocuk evliliklerinin, kız-erkek Ć¶ÄŸrencilerin ayrı sınıflarda okutulmasının vb. “faziletleri”nden bahsedilir hĆ¢le gelebilmesinin nedenlerinden biri de budur… 

 

9 Ocak 2023 20:15:51, Ä°stanbul.

 

N O T L A R

[*] Ä°nsancıl Dergisi, Yıl:33, No: 392, Mart 2023…

[1] Edip Cansever.

[2] Sunay Akın, “Kocanın Evinde Oturursun”, Cumhuriyet, 22 Mart 2009, s.15.

[3] Nezihe Muhittin ve TĆ¼rk Kadın Birliği konusunda ayrıntılı bilgi iƧin bkz. Yaprak Zihnioğlu, Kadınsız Ä°nkılap, Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın Birliği, Metis Yayınları, 2003.

[4] Osman TiftikƧi, TĆ¼rkiye Kadınlarının Hakk-ı Ä°ntihĆ¢b MĆ¼cadelesi 1908-1935 (yayınlanacak. Bu Ƨalışmasını benimle paylaşan Sayın Osman TiftikƧi’ye teşekkĆ¼r ediyorum.) 

[5] TiftikƧi, agy.

[6] Zozan ƖzgƶkƧe, “Sessizleştirilmiş ‘Ä°syan-ı Nisvan”, Qijika Reş dergisi, sayı 3, Ocak-Şubat 2011.

[7] “Nezihe Muhiddin’in DarĆ¼lfĆ¼nunlu genƧ kadınlarla birlikte, basında mĆ¼stear kadın imzalarının kullanılmasına tepki gƶsterdiğini TĆ¼rk Kadını kitabındaki değinmelerinden biliyoruz. Muhiddin, anılan kitapta, MĆ¼dafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti’nin, Rifat Mevlanzade’yi ( 1 869?-l930) kastederek, erkekler tarafından kurulduğunu ve yayın organı olan Kadınlar DĆ¼nyası dergisinin Ulviye Mevlan değil, eşi Rifat Mevlanzade tarafından yƶnetildiğini ƶne sĆ¼rer.” (Zihnioğlu, agy. s.96)

[8] TiftikƧi, agy.

[9] Bkz. Melike Karaosmanoğlu, “Selanik’te Yahudi Kadın Ä°ÅŸĆ§iler”, Avlaremoz, 8 Mart 2016, https://www.avlaremoz.com/2016/03/08/selanikte-yahudi-kadin-isciler-melike-karaosmanoglu/

[10] Bu kalemde, MĆ¼kerrem Belkıs’ın derginin 13 Nisan 1918 tarihli nĆ¼shasında yayınlanan yazısının başlığı, Ƨok ilginƧtir: “Ä°nsaniyet’in Ä°ki Kanadı: Feminizm-Sosyalizm.” Ulviye Mevlan’ın dƶnemin sosyalist fikirlerinden etkilenmiş olduğu, şu satırlarından anlaşılıyor: “Bilmem bu memlekette bu kadar aristokrat cemiyetler ne yapabilir. Memleketin iƧtimai bir inkılaba ihtiyacı vardır. Ä°nkılapları hiƧbir yerde aristokratlar yapmış değildir. Tarih-i beşer bunu pek ala bize gƶstermiştir. Ä°nkılapları teceddĆ¼tĆ¼ (yenilenmeyi) daima gayesi mĆ¼frit (aşırı) ameleler, demokratlar, mĆ¼frit gayeli avam tabakası yapmıştır.” (Aktaran: TiftikƧi, agy.)

[11] TiftikƧi, agy.

[12] https://kizilbayrak48.net/ana-sayfa/degerlendirmeler/kadin/gun-dogumuna-erismek-icin-geceyi-asmak-gerekir. Ayrıca bkz. Sibel Ɩzbudun, “Ne GeƧmiş TĆ¼kendi, Ne Yarınlar (1920’lerden 1970’lere Devrimci Kadınlar”, KaldıraƧ, sayı 238, Mayıs 2021, ss.87-97.

[13] Ahmet Makal, “TĆ¼rkiye’de Erken Cumhuriyet Dƶneminde Kadın Emeği”, Ƈalışma ve Toplum,2010/2, ss.13-39.

[14] Makal, agy. s.18.

[15] Akt.: Sait Dilik, “AtatĆ¼rk Dƶneminde Sosyal Politika”, Ankara Ɯniversitesi SBF Dergisi 40 / 01 (Ocak 1985), s.94.

[16] Makal, agy. s.21.

[17] Makal, agy. s.20

[18] TKB Kadınların belediye seƧimlerine katılmasına yƶnelik Ƨalışmaları ƧerƧevesinde 1927’de bir dizi konferans dĆ¼zenlemişti bunlardan birinin ardından, “Ertesi gĆ¼n gazetelerde, TKB’nin kadınların hemen her yerde erkeklerle aynı Ć¼creti aldığını aƧıkladığı haberi yer aldı. Birlik Başkanı Latife Bekir ‘son iki haftadır fabrikaları gezen ‘Musavat Komisyonu’ Ć¼yelerinin kadın ve erkek yevmiyelerinin ayni derecede olduğunu hatta fazla iş Ƨıkaran kadınların erkeklerden fazla Ć¼cret aldığını gƶrdĆ¼klerini’ aƧıkladı.” (Zihnioğlu, agy. s.252.)

[19] Makal, agy. s.29.

[20] Evren Cevri, Cumhuriyet Dƶneminde kadının Ƈalışma Hayatındaki Konumu, Ä°.Ɯ. Sosyal Bilimler EnstitĆ¼sĆ¼ Ƈalışma Ekonomisi ve EndĆ¼stri Ä°lişkileri ABD, Y. Lisans Tezi, 2020, s.17.

[21] Mehmet Kayıran, Selami Saygın, “Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi”, Eskişehir Osmangazi Ɯniversitesi TĆ¼rk DĆ¼nyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi 2019 Cilt 2 Sayı 5, s.53.

[22] Makal, agy. s.33.

[23] Makal, agy. s.30.

[24] Makal, agy. s.31.

[25] 1936’da kabul edilen 3008 sayılı İş Kanunu grev ve lokavtı yasaklar. 1938’de Cemiyetler Kanunu’nda yapılan bir değişiklik ile de “sosyal sınıfa gƶre” cemiyet (dolayısıyla sendika) kurmak yasaklanır. Ne de olsa, Cumhuriyet rejimi, “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış” bir toplum ƶngƶrmektedir.

[26] GĆ¼rhan Yellice, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde TĆ¼rk Kadınını Modernleştirme Girişimleri, TĆ¼rk ve DĆ¼nya Basını (1926-1934)” Ƈanakkale Araştırmaları TĆ¼rk Yıllığı, Bahar 2018, sayı 24, s.336.

[27] Grev yasağına karşın Bursa’da 1910 tarihinde greve Ƨıkan kadın iÅŸĆ§iler iƧin bkz. Raif Kaplanoğlu, “TĆ¼rkiye’de ilk kadın iÅŸĆ§ileri grevi”, Muhalif Bursa, 25 EylĆ¼l 2022, https://www.bursamuhalif.com/turkiyede-ilk-kadin-iscileri-grevi. 

[28] BirkaƧ ƶrnek iƧin bkz. HĆ¼lya YalƧın, Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Ä°majı Ä°nşası (1928-38), H.Ɯ. AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi EnstitĆ¼sĆ¼, AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi ABD Y. Lisans Tezi, Ankara 2019; Esra Işık, “Erken Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Dergilerinde Kadın Ä°majı: Ev Kadın Dergisi Ɩrneği, Folklor ve Edebiyat, 2021, 27(2) 106 Ek; GĆ¼rhan Yellice, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde TĆ¼rk Kadınını Modernleştirme Girişimleri, TĆ¼rk ve DĆ¼nya Basını (1926-1934)” Ƈanakkale Araştırmaları TĆ¼rk Yıllığı, Bahar 2018, sayı 24; Feyza Kurnaz Şahin, “Asri Hayat Asri Kadın: Cumhuriyet Dƶneminde Ä°stanbul’da Ev Modası, Kadın DĆ¼nyası Ɯzerine Araştırmalar (Tarih, GƶƧ, Ekopolitik, Hukuk ve Edebiyat), Olcay Ɩzkaya  Aylin Eraslan (der.) Gazi Kitabevi, Ankara 2021; Mehtap Kaya, “‘Ä°deal, Asri, ZĆ¼ppe Kadın: Erken Cumhuriyet Dƶnemi Dergilerinde Kadın Algısı”, History Studies, 11:3, Haziran 2019, Mehmet Furkan Eke, “Cumhuriyet Modernleşmesinin Simgesi Olarak Kadın”, https://www.academia.edu/53701360/Cumhuriyet_Modernle%C5%9Fmesinin_Simgesi_Olarak_Kad%C4%B1n…

[29] Ama bunun “istisna”ları yok değil. Akla gelen ilk ƶrnek, Mustafa Kemal’in Kızılcahamam’da karşılaşıp takdir ettiği muhtar Satı (M. Kemal bu adı sonradan Hatı’ya değiştirecektir) kadın. Satı Kadın vekil adayı olduğu gĆ¼nleri ÅŸĆ¶yle anlatıyor: Ankara Valisi Nevzat (Tandoğan) Bey, iki jandarmayla makamına Ƨağırır. ‘Seni muhtarların reisi yapacağız’ diyerek başı kapalı ve aƧık resimlerini Ƨektirir. Teklifi kabul eder. Ancak bu, vekillik iƧin hazırlıktır. Bundan haberi yoktur. Bir sĆ¼re sonra da vekil adayı olduğunu gazetelerden Ć¶ÄŸrenir. SeƧilir ve ‘Madem reis oldum. Reis gibi gideceğim’ diyerek, 12 atlıyla Ankara'ya varır. ƜƧ gĆ¼n sonra Ä°smet Paşa kabul eder. O gĆ¼nleri ÅŸĆ¶yle anlatır: !Gozel blozlar, elcikler (eldiven), Ƨoraplar, fotinler verdiler. Beni şık bir Ankara gĆ¼zeli yaptılar. Yarım saat iƧinde medeni bir Ankara kadını kalakaldım. DĆ¼nyalar benim oldu. DĆ¼nyalar durdukƧa AtatĆ¼rk de dursun, cĆ¼mleyi ayakaltında o kurtardı.’” (Ercan DolapƧı, “Satı Kadın Başını Nasıl AƧtı?” Aydınlık, 6 Kasım 2013, http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/sati-kadin-basini-nasil-acti-h27234.html)

[30] 1927’de yĆ¼zde 75 olan kırsal nĆ¼fus, 1960’ta ancak yĆ¼zde 68’e gerileyecektir. Bir başka deyişle, Cumhuriyet tarihinin yaklaşık ilk 40 yılında demografik yapı fazla değişmemiştir. (YĆ¼ksel Kaştan, “Cumhuriyet Dƶneminde NĆ¼fus Hareketlerinin Fonksiyonu”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31973

[31] Bkz. HĆ¼lya YalƧın, Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Ä°majı Ä°nşası (1928-38), H.Ɯ. AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi EnstitĆ¼sĆ¼, AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi ABD Y. Lisans Tezi, Ankara 2019, s.25.

[32] Ɩte yandan, kentli nĆ¼fusun bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n de Ä°ngiliz Guardian gazetesinde 2 EylĆ¼l 1933 tarihinde yayınlanan şu rƶportajın yansıttığı ruh hĆ¢li hĆ¢kimdir: “Eşin ne kadar sıklıkla dışarıya Ƨıkıyor Ahmet? Yılda en fazla iki ya da Ć¼Ć§ kez Ƨıkar. Fakat sĆ¼rekli olarak evde oturmasının onun iƧin iyi olmadığı, havaya ve mekĆ¢n değişikliğine ihtiyacı olduğunu bilmiyor musun? SonuƧta başında peƧesi var değil mi? Bu yeterli değildir. Ona gĆ¼venemem. Ayrıca eşimin sĆ¼rekli olarak etrafta dolaşıyor olduğuna yƶnelik sƶzler benim onurumu kırar. Ancak Ä°ngiliz kadınları sĆ¼rekli olarak dışarıya Ƨıkar. Onlar farklıdır. Siz bizimkileri bilmezsiniz. Biz, bizimkileri gƶzĆ¼mĆ¼zĆ¼n ƶnĆ¼nden ayıramayız. Ayrıca kadın konusuna gelince bir birbirimize gĆ¼venemeyiz. Bu nedenle mi evinizin her tarafı sanki kale gibidir, hiƧ pencere yok. Bu eşinizi gĆ¼vende tutmak iƧin mi? Elbette” (GĆ¼rhan Yellice, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde TĆ¼rk Kadınını Modernleştirme Girişimleri, TĆ¼rk ve DĆ¼nya Basını (1926-1934)” Ƈanakkale Araştırmaları TĆ¼rk Yıllığı, Bahar 2018, sayı 24)

[33] Perihan Naci Eldeniz, TTK. Belleten, Cilt: XX, Sayı: 80, 1956. s.740.

[34] Enver Ziya Karal (Ağustos 1925). Fatih Ɩzdemir (Ed.). AtatĆ¼rk’ten DĆ¼ÅŸĆ¼nceler (kitap). Ankara: ODTƜ Yayıncılık. s.78. AtatĆ¼rk’Ć¼n Sƶylev ve DemeƧleri (II)

[35] Hakimiyet-i Milliye, 3 Şubat 1931.

[36] Hakimiyet-i Milliye, 15 Ekim 1925.

[37] Akt. Yeşim Arat, “TĆ¼rkiye’de Modernleşme Projesi ve Kadınlar”, TĆ¼rkiye’de Modernleşme ve Ulusa Kimlik, Sibel Bozdoğan, Reşat Kasaba (der.), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, s.90.

[38] Zihnioğlu, agy. s.193.

[39] GĆ¼rhan Yellice, agy. s.336.

[40] Esra Işık, “Erken Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Dergilerinde Kadın Ä°majı: Ev Kadın Dergisi Ɩrneği, Folklor ve Edebiyat, 2021, 27(2) 106 Ek s.232.

[41] Esra Işık, agy. s.232.

[42] 6 Mayıs 1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası 6 ve daha fazla Ƨocuklu kadınlara bir ƶdeme yapılmasını ƶngƶrse de, bu ƶdeneğin 1922 yılında sadece bir kez, o da 50 TL. ƶngƶrĆ¼lmesine karşın 30 TL olarak verildiği,1957 yılı itibariyle devletin Ƨok Ƨocuklu kadınlara borcunun 4.5 milyon TL’yi bulduğu bĆ¼tƧe gƶrĆ¼ÅŸmelerinden anlaşılmaktadır. (Mehmet Evsile, “Cumhuriyet Dƶneminde Aile ve Kadın Problemleri”, GeƧmişten GĆ¼nĆ¼mĆ¼ze Şehir ve Kadın, Osman Kƶse (der.), Canik Belediyesi KĆ¼ltĆ¼r Yayınları, 2016, s.614.

[43] Mehmet Evsile, agy. s.615.

[44] Nazan Maksudyan, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde Kadın Ä°ntiharları-Islah, Ä°nkar ve Ä°skat”, Toplumsal Tarih, sayı 188, Ağustos 2009.

[45] Zafer Toprak, TĆ¼rkiye’de Yeni Hayat, Ä°nkılap ve Travma, 1908-1928. Doğan Kitap, 3. Basım, 2019, ss.341-394.


Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRƜDEN EŞİTLİĞE: TƜRKLERLE ERMENÄ°LER ARASINDAKÄ° GƜƇ Ä°LİŞKÄ°LERÄ°NÄ° BÄ°R SÄ°VÄ°L HAKLAR MODELÄ° ARACILIĞIYLA DEĞİŞTÄ°RMEK,1,“KOBANƊ’NÄ°N ‘BÄ°Z’Ä°MLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHÄ°RLÄ° KAN” ƜZERÄ°NE,1,1 MAYIS 2015’DE Ä°STÄ°KAMET(Ä°MÄ°Z) -2014’TE OLDUĞU GÄ°BÄ°!- TAKSÄ°M,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)Ä°,1,1 MAYIS’A GÄ°DERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKÄ°M DEVRÄ°MÄ°’NÄ°N ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENÄ° GERƇEĞİNÄ°N TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLƜL 2010 SONRASI,1,12 EYLƜL KÄ°ME KARŞIYDI?,1,12 EYLƜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLƜL’Ɯ YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’Ä°N 50. YILINDA SARI YELEKLÄ°LER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ƜN 1 MAYIS DERSLERÄ°,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YÄ°NE YENÄ°DEN ISRARLA TAKSÄ°M,1,2016,1,2018,1,2019: YERKƜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NÄ°SAN BÄ°TTÄ° ‘KUTLU DOĞUM’ VERELÄ°M,1,24 HAZÄ°RAN SEƇİM(LER)Ä° VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZÄ°RAN 2015 SEƇİMLERÄ°’NE DAÄ°R -GEREKƇELÄ°- TAVRIMIZ,1,7 HAZÄ°RAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BÄ°R YOLCULUK,1,ABD EMPERYALÄ°ZMÄ° VE VENEZƜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLƜ OLMAK Ä°YÄ°DÄ°R (7 HAZÄ°RAN SONRASINA DAÄ°R DEĞERLENDÄ°RME),1,ADALET: ANTROPOLOJÄ°K BÄ°R BAKIŞ,1,afis,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE’N)Ä°N ƖTESÄ°DÄ°R,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE),1,AKADEMÄ°NÄ°N ƖZGƜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMÄ°SYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SÄ°ZLERÄ°,1,akp,36,AKP Ä°KTÄ°DARI VE GƜNDELÄ°K HAYATIN Ä°SLƂMÄ°LEŞTÄ°RÄ°LMESÄ°,1,AKP Ä°SLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NÄ°N ‘KƜLTƜR POLÄ°TÄ°KALARI’?,1,AKP’NÄ°N “DERÄ°N DEVLET”Ä°,1,AKP’NÄ°N “KINDER KUCHE KIRCHE”SÄ°,1,AKP’NÄ°N “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NÄ°N “ORGANÄ°K AYDINLARI” VE HAZÄ°RAN KALKIŞMASI,1,AKP’NÄ°N BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ° MÄ° DEDÄ°NÄ°Z,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°: MÄ°LLÄ°YETƇİ MANEVÄ°YATƇI VE PÄ°YASACI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°YLE Ä°MTÄ°HANI,1,AKP’NÄ°N KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GÄ°BÄ° ƖLMEK,1,AKP’NÄ°N MUHAFAZAKƂRLIĞI Ä°SLƂMCILIĞI NEOLÄ°BERALÄ°ZMÄ° VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktĆ¼el,2,ALEVƎLÄ°K VE SINIF MƜCADELESÄ°: KƜLTƜR VE EKONOMÄ° POLÄ°TÄ°K,1,aleviler,1,amerika,2,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJÄ°: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKÄ°” ƜZERÄ°NE,1,ATAERKÄ°L PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BÄ°RLİĞİ: ƇOKKƜLTƜRCƜLƜĞƜN “KRÄ°ZÄ°”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,27,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,7,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MÄ°ZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZÄ°MAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERÄ°,1,BEKLE BÄ°ZÄ° -YENÄ°DEN- TAKSÄ°M,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BÄ°R “ELEŞTÄ°RÄ°”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BÄ°R “Ä°MKƂNSIZ AŞK” HÄ°KƂYESÄ°: “AKADEMÄ° VE ƖZGƜRLƜK,1,BÄ°R “PRAKSÄ°S ANTROPOLOJÄ°SÄ°” İƇİN,1,BÄ°R AYDIN(LIK) HƂLÄ° FÄ°KRET BAŞKAYA,1,BÄ°R DAHA ASLA DÄ°YEBÄ°LMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR (YENÄ°DEN-)ƜRETME ARACI OLARAK MOBBÄ°NG[*],1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR ARACI OLARAK KORKU,1,BÄ°R KEZ DAHA “TERƖR” MƜ,1,BÄ°R KÄ°MLÄ°K SÄ°YASETÄ° OLARAK MÄ°LLÄ°YETƇİLÄ°K VE IRKƇILIK,1,BÄ°R MÄ°LAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BÄ°YOLOJÄ° KADER MÄ°? ya da “FITRAT”A DAÄ°R,1,BÄ°ZÄ°M DELÄ°LERÄ°MÄ°Z,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLƜL REJÄ°MÄ°… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANÄ°” KÄ°M),1,BUGƜN ADNAN YƜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTƜKLERÄ° KAN,1,cevre,14,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VÄ°LLERÄ° VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,12,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SÄ°STEMÄ° VEYA BU KADAR YETKÄ°YÄ° BABANIZA VERÄ°R MÄ°YDÄ°NÄ°Z,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESÄ°N DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETÄ°YLE BESLENEN ƜLKE,1,ƇƖZƜMƜN SOSYO-EKONOMÄ°K YANI,1,DAĞLAR ERÄ°RSE – ZEVEBƂN,1,DAÄ°MA YAŞAYACAKTIR Ä°SMÄ°YLE MƜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GÄ°RİŞİMÄ° VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELÄ° DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ɯ ya da YOLSUZLUK RANTIN Ä°KÄ°Z KARDEŞİDÄ°R,1,DEMÄ°RÄ°N TUNCUNA Ä°NSANIN...,1,demokrasi,2,DEMOKRATÄ°KLEŞ-ME PAKETÄ°,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETÄ°N ERKEKLERÄ° YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETÄ°N KƜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,9,DİĞERLERÄ° VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DÄ°NLER Ä°SLƂM VE KADIN BEDENÄ°,1,dinleti,1,DÄ°RENEN DAMAR[*] ƇƜRƜMEYEN,1,direnis,3,dunya,5,dĆ¼nya,56,dĆ¼sĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼gĆ¼,2,EGEMENLERÄ°N “PYRRHUS ZAFERÄ°”: F-TÄ°PÄ°,1,egitim,12,EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° SOSYALÄ°ZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTÄ°RÄ° HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,15,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSÄ°ZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,8,EMPERYALÄ°ZM- T. “C” VE AFRÄ°N,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALÄ°ZM ƜZERÄ°NE NOTLAR,1,ERCAN BÄ°NAY’DAN (BAFRA T TÄ°PÄ°) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGƜRLƜK,1,ermeniler,4,ESKÄ°(MEYEN)/ YENÄ° TƜRKÄ°YE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,6,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,1,feminist,1,FÄ°DEL İƇİN SANCAĞI YARIYA Ä°NDÄ°RMEYÄ°N DAHA DA YƜKSELTÄ°N,1,FRIEDRICH ENGELS VE AÄ°LENÄ°N,1,genclik,2,GERƇEKTEN DE NEDÄ°R TERƖR,1,GƖBEKLÄ°TEPE BÄ°ZE NEYÄ° ANLATIYOR,1,gĆ¼ncel,4,gĆ¼ndem,11,GƜNDEM’E DƜNE VE BUGƜNE DAÄ°R,1,HAFIZASINI YÄ°TÄ°RMEYEN “DERSÄ°M’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ƜLKEYÄ° KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GÄ°DİŞ(Ä°MÄ°Z),1,HANGÄ°MÄ°Z ƖZGƜRƜZ KÄ°,1,hareketler,1,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTÄ°R YANÄ° HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GƜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BÄ°R “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTÄ°RÄ°LME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLÄ°LER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,33,IŞILTILI VE “TEHLÄ°KELÄ°” BÄ°R KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE Ä°SLƂMCI “FEMÄ°NÄ°STLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,Ä°FADE ƖZGƜR(LƜĞƜ) MƜ,1,Ä°FADE ƖZGƜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELÄ°KLÄ° DEĞERDÄ°R,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,Ä°SLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZÄ°HÄ°N HARÄ°TASINDA BÄ°R GEZÄ°NTÄ°: “NASIL BÄ°R KADIN(LIK),1,Ä°STANBUL SEƇİMÄ° - BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLÄ°AMIN 40. YILINDA TAKSÄ°M,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,Ä°TÄ°RAZ VE ELEŞTÄ°RÄ° “HAZIROL”DA DURMAZ,1,Ä°YÄ° KÄ° YAŞADILAR Ä°YÄ° KÄ° YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRÄ°M(LER),1,KADINLAR KAPÄ°TALÄ°ZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ƜSTƜ” MƜ,1,KADINLAR İƇİN OLABÄ°LECEK EN KƖTƜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAÄ°R,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU,1,kadin,57,kadinlar,11,KALBÄ°M(Ä°Z) CÄ°ZRE’DEDÄ°R,1,kapitalizm,22,KAPÄ°TALÄ°ZM KƜLTƜR DÄ°RENİŞ,1,KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N KENDÄ°NÄ° Ä°MHASI: NEOLÄ°BERALÄ°ZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HƜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTÄ° (YOKSULLARINDAN) TEMÄ°ZLEMEK,1,KEŞFEDÄ°LMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESÄ° İƇİNDÄ° SAMÄ°R AMÄ°N,1,kitap,35,KOBANƊ BÄ°ZÄ°MDÄ°R BÄ°Z KOBANƊ’YÄ°Z,1,KOLEKTÄ°F BÄ°R DEVLET CÄ°NAYETÄ°: HRANT DÄ°NK,1,komĆ¼nizm,5,kriz,53,KRÄ°Z SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ƜZERÄ°NE GƖRĆœÅžLER,1,KRÄ°ZDEN Ä°NSAN MANZARALARI[*],1,KƜLTƜR “YERLÄ° VE MÄ°LLÄ°” MÄ°DÄ°R?YA DA NEDÄ°R,1,kĆ¼ltĆ¼r sanat,29,KƜRESEL KƜLTƜR” MƜ,1,kĆ¼rt sorunu,1,laiklik,1,LAÄ°KLÄ°K MÄ° HANGÄ°SÄ°,1,latin amerika,11,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZÄ°LYA ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNÄ°K DARBE,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DA BARIŞ SƜREƇLERÄ°,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DAN “BARIŞ SƜREƇLERÄ°”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,3,LƜZUM” ƜZERE: BÄ°R KEZ DAHA Ä°STANBUL SEƇİMÄ°,1,MAĞLUP MU DENÄ°R ŞİMDÄ° ONLARA?,1,MARKSÄ°ST-LENÄ°NÄ°ST ROMAN YAZARI : VEDAT TƜRKALÄ°,1,marksizm,5,MARKSÄ°ZM + V. Ä°. LENÄ°N = EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° (NOTLARI),1,MARKSÄ°ZM AÄ°LE AŞK CÄ°NSELLÄ°K ƜZERÄ°NE SƖYLEŞİ,1,MARKSÄ°ZM VE KADIN ƜZERÄ°NE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSÄ°ZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DƜNYASINA BÄ°R SEYAHAT: ETNOLOJÄ° DEFTERLERÄ°,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BÄ°R ƇUKUROVALI: OKTAY ETÄ°MAN,1,MASKELÄ° FAŞİZM: “POPƜLÄ°ST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI Ä°YÄ° BÄ°LMEZDÄ°K,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHÄ°NÄ°LER VE DƜNYAYI DEĞİŞTÄ°REBÄ°LMEK,1,mĆ¼cadele,13,MƜCADELE BOYU BÄ°R YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MƜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “Ä°MTÄ°YAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KÄ°TLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMÄ°NÄ°ST” MÄ°,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKƜNLEŞME DÄ°YALEKTİĞİ,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’NÄ°N “EN ALTTAKÄ°LER”Ä°: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KƜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,11,newroz,1,NÄ°CE ONYILLARA ‘YENÄ°KAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GƜN BU ƜLKEDE. O GƜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLƜMSƜZDƜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(Ä°MÄ°Z,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BÄ°Z YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,8,ORTADOĞU’DA BÄ°R KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “Ä°HYA” ETMEK: AKP’NÄ°N TƖRENLERÄ°,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTƜ YƜREĞİMÄ°ZE…,1,ƖFKELENÄ°NCE ƇOK GƜZEL OLUYORSUN TƜRKÄ°YE,1,ƖFORÄ°NÄ°N ORTASINDA,1,ƖĞRETTÄ°KLERÄ° HATIRLATTIKLARIYLA GREÄ°F DÄ°RENİŞİ,1,ƖLƜMSƜZ ABÄ°(MÄ°Z) OKTAY ETÄ°MAN,1,ƖRGƜTLƜ MƜCADELE ETİĞİ VE SOSYALÄ°ST DEMOKRAS,1,ƶteki,26,ƖZEL MƜLKÄ°YETÄ°N DEVLETÄ°N KƖKENÄ° ƜZERÄ°NE,1,ƖZERKLÄ°KƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLÄ°VYA DERSLERÄ°,1,ƖZGECAN’IN KATLÄ°NÄ°N AKP’YLE NE Ä°LGÄ°SÄ° VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgĆ¼rlĆ¼k,3,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANÄ°NÄ°N (“YENÄ°”) REJÄ°MÄ°,1,PARÄ°S KATLÄ°AMI “BARIŞ SƜRECÄ°” VE HESAPLAŞMA,1,politika,12,POPƜLER KƜLTƜRE ELEŞTÄ°REL BAKIŞLAR - KISA BÄ°R TARÄ°HƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’Ä°N TƜRKƜ(/ŞİİR)LERÄ°,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKÄ°’NÄ°N KANAYAN KARANFÄ°LÄ°,1,rƶportaj,12,SAHÄ° “VESAYET (REJÄ°MÄ°)” KALKTI MI,1,SAHÄ°CÄ° OLMAK,1,savas,3,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ƜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERÄ°N SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRƜMENÄ°N RESMÄ°NÄ° ƇİZEBÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°N ABÄ°DÄ°N?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTÄ°M MANZARALARI,1,SEN MÄ°SÄ°N “BARIŞ” DÄ°YEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,10,SÄ°VAS KATLÄ°AMI O GƜN ORADA BÄ°TMEDÄ°,1,siyonizm,4,SÄ°YONÄ°ZM ANTÄ°-SEMÄ°TÄ°ZM VE BÄ°R “MUGALATA” ƜZERÄ°NE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BÄ°LÄ°MLER: BÄ°R ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,12,SOYKIRIM ƜZERÄ°NE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ƜZERÄ°NE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELÄ° DUMRULLARI: ƖZELLEŞTÄ°RMELER,1,SƜREKLÄ°LEŞTÄ°RÄ°LEN OHAL VE,1,ŞİDDET MÄ° MEŞRUÄ°YET YÄ°TÄ°MÄ° MÄ°,1,ŞİDDET NEDEN KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,12,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,15,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercĆ¼me,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KÄ°TAPLI Ä°NSANDAN KORKARIM,1,TOTALÄ°TARYANÄ°ZMÄ° SOKAKTA ALT EDEBÄ°LMEK,1,TOTALÄ°TERLEŞMEYE Ä°HVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET Ä°KTÄ°DAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tĆ¼ketim,1,TĆ¼rk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TƜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TƜRK(Ä°YE) Ä°SLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,tĆ¼rkiye,79,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHÄ°T OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,Ć¼niversite,6,ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° ƖLDƜRMENÄ°N SEKÄ°Z YOLU (YA DA ƜNÄ°VERSÄ°TE PÄ°YASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETÄ°N ALTERNATÄ°FÄ° VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZƜELLA VE EMPERYALÄ°ZM KONUSU,1,VESAYET REJÄ°MÄ°” ƖLDƜ YAŞASIN “Ä°LERÄ° DEMOKRASÄ°,1,video,24,VURUN “ƖTEKÄ°”NE,1,YA SEV YA TERKET: BÄ°R BÄ°AT ARACI OLARAK MOBBÄ°NG,1,YA SOSYALÄ°ZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDÄ°NÄ°Z,1,yasam,18,YENÄ° TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENÄ°”,1,yeni yil,2,YENÄ° YƖK YASA TASLAĞI ƜZERÄ°NE: PÄ°YASA ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° YUTARKEN,1,YENÄ°DEN HAYKIRABÄ°LMEK: “YERÄ°MÄ°Z MUTFAK DEĞİL DƜNYA,1,YERELÄ° BÄ°RLÄ°KTE YƖNETMEK - NASIL BÄ°R DƜNYA Ä°STÄ°YORSAK ƖYLE BÄ°R YEREL YƖNETÄ°M,1,YILDIZLARIN GƜNCESÄ°NÄ° TUTAN ADAM: CENGÄ°Z GƜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YƜREĞİMÄ°ZDE,1,ZAPATÄ°STALARIN 33. YILI: BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,ZEYTÄ°NLİĞİ ZÄ°NDAN YAPAN SÄ°STEMATÄ°K ZULME DÄ°RENENLER,1,ZÄ°NDAN(LAR)IN TƜRKƇESÄ°,1,ZORUNLU BÄ°R AƇIKLAMA (II)… VE BÄ°R EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚ƶzbudun: BU MEMLEKETE FEMÄ°NÄ°ZM GEREKÄ°RSE…[*]
BU MEMLEKETE FEMÄ°NÄ°ZM GEREKÄ°RSE…[*]
https://gdh-data.s3.eu-central-1.amazonaws.com/wp-content/uploads/2022/03/Ekran-goruntusu-2022-03-08-082423.png
sibelšŸ‚ƶzbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2023/03/bu-memlekete-feminizm-gerekirse.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2023/03/bu-memlekete-feminizm-gerekirse.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gƶr BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara BĆ¼tĆ¼n Yayinlar Ä°steğiniz gƶnderi bulunamadı Ana Sayfaya Dƶn Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika ƶnce $$1$$ minutes ago 1 saat ƶnce $$1$$ hours ago dĆ¼n $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy