“Oysa ne bir hayĆ¢l, ne bir fısıltı, ne bir ayak sesi; Ne de bir gƶren var, bir soran var yitikliÄimizi...” [1] “Sen Åimdi kocanın evinde...
“Oysa ne bir hayĆ¢l, ne bir fısıltı, ne bir ayak sesi;
Ne de bir gƶren var, bir soran var yitikliÄimizi...”[1]
“Sen Åimdi kocanın evinde oturursun/ Ve saƧların artık eskisi gibi deÄil/ Geceleri yemekten sonra/ Ćorap sƶkĆ¼ÄĆ¼ dikersin/ Belki de ellerin soÄan kokar/ Senin kocan bir suratı Ƨirkin adam/ AÄzı aƧık uyur/ Ve senin vĆ¼cudun bozulur Ƨocuk doÄurdukƧa…”
Åiir Salah Birsel’in… Adı “Bulut GeƧti”. Ä°nkılapƧı GenƧlik dergisinin 28 Åubat 1942 tarihli nĆ¼shasında yayınlanmıÅ.
Yayınlanır yayınlanmaz da Åairinin baÅına gelmeyen kalmamıŅ Ulus gazetesinden Sabahattin Sƶnmez, Tan’da Refik Halit Karay, onu topa tutmuÅlar: Åair “millĆ® aile deÄerlerine saldırmakta”, “yalnız evlenmeyi kƶtĆ¼lememekte; genƧ kızları ere varmaktan, evli olmaktan Åiddetle tiksindirdikten baÅka, onları sadece bir eÄlence ve nefis kƶrletme vasıtası olarak tanıdıÄını da anlatılmakta, oynaÅlıÄa, sĆ¼rtĆ¼klĆ¼Äe heveslendir”mekteymiÅ! Ä°Å, Birsel’in “aile mevcudiyetini ve aile kurmak esasını sarsacak ve kadınlıÄın ana olmak hususundaki fikri temayĆ¼lĆ¼nĆ¼ zayıflat”mak; “aƧıkƧa Ƨocuk doÄurmamayı telkin et”mek suƧlamasıyla yargılamasına dek varmıÅ![2]
Salah Birsel’in “aile mevcudiyetini, aile kurmak esasını sarsmak, kadının ana olma hususundaki temayĆ¼lĆ¼nĆ¼ zayıflatmak”tan yargılandıÄı dava nasıl sonuƧlandı, bilmiyorum. Ama olayın kendisi yeterince Ƨarpıcı ve anlamlı…
“Hangi bakım(lar)dan” mı?
Bu Ć¼lkede “kadın hakları” Ć¼zerine standart/ resmi sƶylem, ana hatlarıyla Åƶyledir: Eski TĆ¼rklerde kadınlar erkeklerle eÅit konumdaydı. Hakan ile Hatun Ć¼lkeyi birlikte yƶnetiyordu. Ä°slĆ¢m TĆ¼rk kadınının konumunda gerilemeye yol aƧmıÅ, Osmanlı’da kadın tĆ¼mĆ¼yle toplumun dıÅına itilmiÅ, kafes ardında yaÅamaya mahkĆ»m edilmiÅti.
Tanzimat’la birlikte Ć¼lkenin iƧine girdiÄi yenilenme/ modernleÅme eÄilimi, kadınları da etkilemiÅ, I. ve II. MeÅrutiyet ise bir yandan dƶnemin intelligentsia’sı arasında kadınların konumunu ve bu alanda dĆ¼zeltimlere gidilmesi gereÄi hususunda tartıÅmalara sahne olurken, bir yandan da ƶzellikle kadınların eÄitimi konusunda ilerlemeler kaydedilmiÅtir. II. MeÅrutiyet dƶneminde dƶnemin “aydın, elit kadınları” da bu tartıÅmalara aktif olarak dĆ¢hil olmuÅ, Ƨıkardıkları dergiler, kurdukları ƶrgĆ¼tler aracılıÄıyla medeni ve toplumsal haklar talep etmiÅlerdir.
I. DĆ¼nya savaÅı erkekleri cepheye gƶnderirken kadınları da kitlesel olarak iktisadi yaÅama ƧekmiÅ, bu da kentlerde kadınların ƧalıÅmasını toplum nezdinde meÅrulaÅtırmıÅtır.
Kadınların gerek DĆ¼nya SavaÅı’nı izleyen iÅgal dƶneminde Ä°stanbul, Ä°zmir gibi kentlerdeki siyasal faaliyetleri (mitinglerde kitlelere seslenen kadınlar), gerekse KurtuluÅ savaÅında gƶsterdiÄi kahramanlıklarla (silah elde savaÅa katılma, kaÄnılarla cepheye mermi taÅıma, savaÅta hemÅire olarak gƶrev alma…) “medeni dĆ¼nya” kadınlarıyla aynı haklara sahip olmayı hak ettiÄini kanıtlamıÅtı.
Cumhuriyet kurulduktan sonra “muasır medeniyet seviyesi”ne eriÅmenin kadınların medeni, sosyal ve siyasi eÅitliÄe kavuÅmalarından geƧtiÄinin bilincinde olan Mustafa Kemal (sonradan AtatĆ¼rk) Hilafetin ilgası, Tevhid-i Tedrisat, Medeni Kanun gibi reformlarla, ardından da belediye seƧimleri ve nihayet genel seƧimlerde kadınlara seƧme ve seƧilme hakkının verilmesiyle kadınları erkeklerle eÅit yurttaÅlar konumuna getirilmesini saÄlamıÅtı. AtatĆ¼rk sayesinde Cumhuriyet kadını ƧarÅaf, peƧe ve kafesten kurtulmuÅ, eÄitimin her dĆ¼zeyine eriÅim, avukat, doktor, mĆ¼hendis, pilot, subay olma, hatta “saylav” olarak Ć¼lkenin kaderi Ć¼zerinde sƶz sahibi olma hakkını elde etmiÅ, Cumhuriyet’in “Kadın Devrimi” bƶylece tamamlanmıÅtır…
AKP Ć¼lkenin dĆ¼menine geƧip de liberallerle el ele “vesayet rejimi”ni yıkıp “yeni” (ve Osmanlıcı-Ä°slĆ¢mcı) bir resmi sƶylemle ikame gayretine giriÅmeden ƶnce orta ƶÄrenimini tamamlamıŠyurttaÅların belleklerine kazınan standart resmi anlatı, Ć¼Ć§ aÅaÄı beÅ yukarı bu…
Resmi Anlatının Kƶr Noktaları
HiƧ kuÅku yok ki, her resmi anlatı gibi kimi “ihmĆ¢l”leri, Ƨarpıtmaları, bastırmaları iƧeriyor. Ä°lkin Marksistler (AytunƧ Altındal’ın 1970’li yıllarda Marksist bakıŠaƧısıyla kaleme aldıÄı TĆ¼rkiye’de Kadın bu konuda deÄerini koruyan bir kaynaktır), ardından da 1980’lerin sonlarından itibaren feminist akademisyenler tarafından enikonu eleÅtiriye tabi tutulan ihmĆ¢l, bastırma ve Ƨarpıtmalar…
Resmi anlatı, ƶncelikle kadınların Osmanlı’dan Cumhuriyetin ilk yıllarına medeni, sosyal ve siyasal haklarını kazanmak iƧin verdikleri mĆ¼cadelenin Ć¼zerinden atlamakla malĆ»ldĆ¼r. II. MeÅrutiyet kadın ƶrgĆ¼tlenme ve dergileri bu anlatıda kısmen de olsa yer bulmakla birlikte, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yĆ¼kselen kadın sesleri, eÄer doÄrudan kurucu iradeyi yankılamıyor ve onun tasarrufları doÄrultusunda yĆ¼kselmiyorsa, bastırılır.
Somut ƶrnek, TĆ¼rk Kadınlar BirliÄi… HenĆ¼z Cumhuriyet Halk Fırkası kurulmadan, dƶnemin ƶnde gelen feminist kadınlarından Nezihe Muhiddin ƶncĆ¼lĆ¼ÄĆ¼nde, TĆ¼rk kadınlarının sosyal ve siyasal haklarına kavuÅmaları iƧin ƧalıÅmalar yĆ¼rĆ¼tmek amacıyla kurulan -daha doÄrusu kurulması iƧin giriÅimde bulunulan- Kadınlar Halk Fırkası’nın (1923) kuruluÅunun reddedilmesinin ardından giriÅim, program “hafifletilerek” TĆ¼rk Kadın BirliÄi’ne dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lmĆ¼ÅtĆ¼. Kurucu iradeyle aynı weltenschauung’u (dĆ¼nya gƶrĆ¼ÅĆ¼) paylaÅtıÄını hem yayınlarında hem de faaliyetlerinde dƶne dƶne vurgulayan TKB, ƶyle gƶzĆ¼kĆ¼yor ki, bir tĆ¼rlĆ¼ Kemalist kurucu kadronun iƧine sinmedi. MilliyetƧiydiler, modernleÅmeciydiler, sekĆ¼lerdiler, TĆ¼rk kadınının medeni dĆ¼nya iƧinde hak ettiÄi yeri alması konusundaki gayretlerinin samimiyetlerinden kuÅku duyulamazdı… Ama olmamıÅtı. Nihayetinde, “kurucu irade”nin inisiyatifi dıÅında bir giriÅimdi, ve “kendi baÅlarına” iÅ yapma eÄilimlerini belli ediyorlar, yeni rejimin tĆ¼m unsurlardan beklediÄi “koÅulsuz biat”a yanaÅmıyorlardı. Ćnce dĆ¼zmece yolsuzluk suƧlamalarıyla Nezihe Muhittin yƶnetimden ve Ć¼yelikten uzaklaÅtırıldı, dernek bir ƧeÅit “kayyım” olarak davranan bir ekibe teslim edildi. Bu da yetmedi, ƶyle gƶzĆ¼kĆ¼yor ki, Ä°stanbul’da dĆ¼zenlenmesinde etkin oldukları “Arsıulusal Kadınlar Kongresi (18-24 Nisan 1935)’nde (dƶnemin siyasal yƶnelimine aykırı olarak) Nazizm karÅıtı ve barıŠyanlısı bir mesajın ƶne Ƨıkmasının da tetiklediÄi bir tepkiyle birlik kendini feshe “ikna edildi”. GerekƧe ise traji-komikti: “TĆ¼rk Kadınına 1934’de seƧme-seƧilme hakkı tanınmıÅ, bƶylelikle tĆ¼m medeni, sosyal ve siyasal haklarına kavuÅmuÅtu. Bu nedenle de bir kadın ƶrgĆ¼tĆ¼ne gerek kalmamıÅtı.”[3]
Evet, kadınların “seƧme-seƧilme hakkına sahip olmadıkları” iƧin parti kurmaktan men edildikleri, bu hakka kavuÅtuktan sonra da “artık ƶrgĆ¼tlenmenize gerek kalmadı” diye derneklerinin laÄvedildiÄi bir tuhaf “Kadın Devrimi”!
Aslına bakılırsa, “bastırılanlar/ yok sayılanlar”ın da pek “masum” sayılamayacaÄı bir ƶykĆ¼dĆ¼r bu… “Bastırılanlar” (burada Nezihe Muhittin Ƨevresi) da kadın hareketi iƧerisindeki “ƶtekiler”i gƶrmezden gelme, yok sayma ya da deÄersizleÅtirme konusunda “kurucu irade” ile yarıÅmaktadır sanki…
Ćrnek, Ulviye Mevlan ve 1913 yılında kurduÄu Osmanlı MĆ¼dafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti.
“Bu derneÄi diÄerlerinden ayıran ƶzellikler, orta kesim kadınlar tarafından kurulması, aƧıkƧa feminizmi savunup kendini feminist ilan etmesi, ƶnĆ¼ne kadın haklarının kazanılmasını koyması, kadınların seƧme ve seƧilme hakkını daha kurulduÄu yıldan itibaren gĆ¼ndeme getirip 1921 yılında da programına resmen koymasıydı. DerneÄin Nisan 1913’ten itibaren Ƨıkmaya baÅlayan ve 1921 yılına kadar deÄiÅik aralıklarla Ƨıkmaya devam eden Kadınlar DĆ¼nyası isimli bir de dergisi vardı. Dergi tĆ¼mĆ¼yle kadınlar tarafından Ƨıkarılıyordu.”[4]
Kadınların seƧme-seƧilme talebini sistemli ve istikrarlı biƧimde ilk gĆ¼ndeme getiren Ulviye Mevlan ve onun Osmanlı MĆ¼dafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti idi. Cemiyet, bununla da kalmıyordu, Osmanlı’nın ƧokulusluluÄu ƧerƧevesinde, hem kapılarını hem de yayınladıÄı derginin sayfalarını TĆ¼rk ve/veya MĆ¼slĆ¼man olmayan kadınlara ve bunların oluÅturduÄu ƶrgĆ¼tlenmelere aƧmıÅtı. Sonradan KĆ¼rtƧe Jin dergisini yayınlayacak olan KĆ¼rt kadın yazarlar da dergide yer alıyordu.[5] 1919’dan itibaren ƶrgĆ¼tlenmeye baÅlayacak Ermeni ya da Ćerkez kadınlarla (KĆ¼rt ve Ćerkez ƶrgĆ¼tleri, Lozan’da “azınlık” olarak tanınmadıkları gerekƧesiyle 1923’de kapatılacaktı) iliÅkili oldukları bildirilmektedir: “Derginin kapısı tĆ¼m Osmanlı kadınlarına aƧık, Rum, Ermeni, KĆ¼rt, Arnavut, Ćerkez kadınlarının da bu gazeteyle farklı iƧerikte iliÅkileri olmuÅtur.”[6] Ulviye Mevlan’ın eÅi Mevlanzade Rıfat’ın KĆ¼rt ve Ermeni hareketleriyle yakın iliÅkide olması, kendisinin de Ćerkez olması, ikili iktidar yıllarında Ankara’dan Ƨok Ä°stanbul’u muhatap kabul etmelerine yol aƧmıŠgƶzĆ¼kĆ¼yor. BĆ¼yĆ¼k olasılıkla bu nedenledir ki, dergi ve Cemiyet 1923 sonrasında kapanacak, Ulviye Mevlan ise derin bir suskunluÄa gƶmĆ¼lecekti.
Mustafa Kemal hareketinin Anadolu’da zafer kazanması ve Cumhuriyet’in kuruluÅu sĆ¼recinde milliyetƧiliÄin baÅat ideoloji hĆ¢line gelmesiyle milliyetƧi vurgusu giderek daha vurgulu hĆ¢le gelecek olan Nezihe Muhittin ve Ƨevresinin Ulviye Mevlan ve dergisinin gƶzden dĆ¼ÅĆ¼rĆ¼lmesine Åevkle katkıda bulunduÄu gƶzlemleniyor.[7]
II. MeÅrutiyet’le birlikte yoÄun bir ƶrgĆ¼tlenme ve yayın faaliyetine giriÅen KĆ¼rt, Ermeni, Ćerkez, Rum… kadınlarının yanı sıra resmi tarih anlatısının sistemli biƧimde gƶrmezden geldiÄi bir baÅka unsur, kuruluÅ yıllarında komĆ¼nist kadınların ve komĆ¼nistlerin “kadınların ƶzgĆ¼rleÅmesi” talebini daha hareketin biƧimleniÅ yıllarından itibaren dile getirip programlaÅtırmıŠolmalarıdır.
TKP’nin kuruluÅundan Ƨok ƶnce, Osmanlı topraklarında sosyalist mayalanma, gayrımĆ¼slim unsurlar arasında baÅ gƶstermiÅtir. 1887’de Ermeni devrimciler tarafından kurulan Devrimci HınƧak Partisi’nin kurucuları arasında bir kadının da bulunduÄu kaydedilmektedir.[8] 1909’da Selanik’te aÄırlıklı olarak Yahudiler tarafından oluÅturulan Sosyalist Ä°ÅƧi Federasyonu’nun kadın iÅƧileri de kapsadıÄını ve Selanik’in kadın iÅƧilerin grevlerine sahne olduÄu da biliniyor.[9]
Yine TKP’nin kuruluÅundan ƶnce, MĆ¼kerrem Belkıs, YaÅar Nezihe (BĆ¼kĆ¼lmez) gibi sosyalist kadınlar, Ulviye Melvan’ın Kadınlar DĆ¼nyası dergisinde yazıyorlardı.[10] Ve antiemperyalist bir kalem, Sabiha Zekeriya (Sertel), henĆ¼z milliyetƧilikle sosyalist fikirler arasında bocaladıÄı 1919’da yayıncısı olduÄu BĆ¼yĆ¼k Mecmua’da kadınların seƧme-seƧilme hakkını savunuyordu.[11]
1920’de kurulan TĆ¼rkiye Halk Ä°Åtirakiyun Fırkası Ć¼yesi kadınların 8 Mart 1921 tarihinde Ä°stanbul’da 8 Mart 1921 tarihinde “Uluslararası Kadınlar Bayramı” vesilesiyle bir kutlama yaptıkları da yer almaz resmi anlatıda, 1920 EylĆ¼lĆ¼’nĆ¼n ilk haftasında BakĆ»’de toplanan Åark Milletleri Kurultayı’na katılan, Åefik HĆ¼snĆ¼ Ƨevresinden Naciye YoldaŒın bu Kurultay’da Åƶyle bir konuÅma yaptıÄı da:
“KomĆ¼nistler bĆ¼tĆ¼n kƶtĆ¼lĆ¼klere son vermek iƧin sınıfsız bir toplumun kurulması gerekliliÄine inanırlar, bu sonuca eriÅmek iƧin bĆ¼tĆ¼n burjuvalara ve ayrıcalıklı sınıflara karÅı amansız bir savaÅ sĆ¼rdĆ¼rĆ¼rler. DoÄulu komĆ¼nist kadınların savaÅı daha da zorludur Ć§Ć¼nkĆ¼ ayrıca erkeklerin istibdadına karÅı savaÅıyorlar. Siz DoÄulu erkekler eÄer geƧmiÅte olduÄu gibi kadınların kaderine kayıtsız kalırsanız, emin olun ki, Ć¼lkelerimizi ve onunla birlikte kendinizi ve bizi mahvedeceksiniz. Alternatif ise bizim de haklarımızı kazanmak iƧin diÄer ezilenlerle birlikte ƶlĆ¼mĆ¼ne bir savaÅa giriÅmemizdir. Kadınların belli baÅlı taleplerini kısaca ortaya koyacaÄım.
1) Haklarda tam bir eÅitlik.
2) Kadınlar iƧin erkeklerinkiyle aynı ƶlĆ§Ć¼lerde genel ya da mesleki eÄitim fırsatı.
3) EvliliÄe iliÅkin kadın ve erkek arasındaki haklarda eÅitlik. ĆokeÅliliÄin kaldırılması.
4) Kadınların bĆ¼tĆ¼n idari ve yasama birimlerinde istihdama kısıtlamasız kabul edilmesi.
5) BĆ¼tĆ¼n kent, kasaba ve kƶylerde kadınların hakları ve korunması amacıyla ÅĆ»rĆ¢ların ƶrgĆ¼tlenmesi.
HiƧ kuÅku yok ki bu talepleri ileri sĆ¼rmeye hakkımız var. KomĆ¼nistler bizim de eÅit haklara sahip olduÄumuzu kabul ederek bize el uzattılar; biz kadınlar onların en sadık yoldaÅları olacaÄız. HĆ¢lĆ¢ yolları seƧilemeyen karanlıklar iƧerisinde olabiliriz. HĆ¢lĆ¢ bizi yutacak uƧurumların kenarında olabiliriz. Ama korkmuyoruz. Zira biliyoruz ki, gĆ¼n doÄumuna eriÅmek iƧin gecenin iƧinden geƧmek gerekir.”[12]
Sosyalist-komĆ¼nist kadınların -ve yalnızca onların!- sorunlarına sĆ¼rekli dikkat Ƨekmeye ve aÄır baskılar, yasaklar, cezaevleri arasında soluk alabildikƧe ƶrgĆ¼tlemeye ƧalıÅtıkları iÅƧi-emekƧi kadınlar da Cumhuriyet’in “kadın devrimi”nin kƶr noktalarından bir baÅkasıdır.
Cumhuriyet, kurucu iradenin “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaÅmıŠkitle” iddialarına karÅın hiƧ de “imtiyazsız” ve hele “sınıfsız” deÄildi. GayrımĆ¼slimlerin Ä°ttihat Terakki’den baÅlayarak Cumhuriyet tarihi boyunca uÄradıkları kıyım, zorunlu gƶƧ ve ayırımcılıÄa, KĆ¼rtlerin, AlevĆ®lerin baÅına gelenlere bakılırsa “kaynaÅmıŔ hiƧ deÄil…
Cumhuriyet rejimi, Osmanlı’nın son dƶnemlerinden, nicel olarak giderek bĆ¼yĆ¼yen ve ortaya ƧıktıÄı andan itibaren sınıf mĆ¼cadelesine atılan bir iÅƧi sınıfı devralmıÅtı. İƧinde ƶnemli sayılacak miktarda kadın iÅƧiyi barındıran bir proletarya…
En Kƶr Nokta: Kadın Ä°ÅƧiler
Kadının ƧalıÅma yaÅamına Kemalist devrimle birlikte katıldıÄı genel kabul gƶrĆ¼r; bu belki hekimlik, mĆ¼hendislik, pilotluk, avukatlık, hĆ¢kimlik gibi “prestijli” meslekler iƧin doÄrudur, ama genel kanının aksine, Osmanlı dƶnemi boyunca da kadınlar Ć¼retime katılmaktan geri durmamıÅlardı: ne kırsal kesimde tarlada ne de kentlerde, ƶzellikle de ev tezgĆ¢hlarında…
Sorun, kadın emeÄinin hane Ć¼retimi iƧerisinde “gƶrĆ¼nmez” olmasındaydı. Ancak 19. yĆ¼zyıldan itibaren, kadın iÅƧiler ƶnce atƶlyelerde, ardından da fabrikalarda, hatırı sayılır miktarlarda boy gƶstermeye baÅladılar. Ahmet Makal, D. Quataert’in “Kadın emeÄi, 19. yĆ¼zyıl Osmanlı imalatƧılıÄının ayrılmaz bir parƧasıydı. OlaÄanĆ¼stĆ¼ veya alıÅılmadık bir durum deÄil, tersine merkezĆ® bir yer tutan, her zaman rastlanan ve gĆ¼nlĆ¼k bir olguydu” sƶzlerini aktarırken, 19. yĆ¼zyılın ikinci yarısında imalatın bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de hane dıÅına aktarılmasıyla birlikte, kadınların geleneksel olarak ƧalıÅtıkları alanlardan (ƶzellikle dokumacılık) baÅlamak Ć¼zere fabrika ve atƶlyelerde Ć¼cretli iÅlere yƶneldiÄini, savaÅın erkek nĆ¼fusu cepheye sevk etmesiyle birlikte kadınların ƧalıÅma alanlarının daha da geniÅlediÄini belirtir.[13] Ä°malattaki Ć¼cretli iÅler ƶncelikle gayrımĆ¼slim kadınlar tarafından doldurulmuÅtur: ƶrneÄin, “1872 yılında Bursa’daki 75 ipek iÅleme fabrikasında yĆ¼zde 84’Ć¼ yetiÅkin kadın, yĆ¼zde 12’si kız ƧocuÄu ve yĆ¼zde 4’Ć¼ erkek olan toplam 5.415 iÅƧinin yĆ¼zde 95’i Ermeni ve Rum’du. Birinci DĆ¼nya SavaÅı’na kadar olan dƶnemde Hıristiyan Arap, Ermeni ve Rum kadınlar fabrikalarda ƧalıÅmakta oldukları hĆ¢lde; MĆ¼slĆ¼manlar sadece erkeklerini fabrikalara gƶnderdiler. SavaÅla birlikte bu durum deÄiÅti ve TĆ¼rk kadınlar fabrikalarda ƧalıÅmaya baÅladılar.”[14]
Bƶylelikle, 1915 gerƧekleÅtirilen 1913-1915 Sanayi Sayımı, sanayi kolunda ƧalıÅanların yaklaÅık Ć¼Ć§te birinin kadın olduÄunu ortaya koyacaktı. ĆalıÅan kadınların yĆ¼zde 95’i ise dokuma ve gıda sektƶrlerinde istihdam edilmektedir.
Cumhuriyet’in Ä°mparatorluk’tan devraldıÄı ƧalıÅma koÅulları tablosu, hiƧ de parlak deÄildir. 1921’de Meclis’de EreÄli’de ƧalıÅan kƶmĆ¼r iÅƧilerinin durumu dƶnemin Ä°ktisat Bakanı’nca Åƶyle dile getirilmekte: “Bizimkilerin hĆ¢lini arzedeyim. Hepsi Ƨıplak, hepsi aƧtır. Hatta Ć¼zerlerinde bir mintan bile yoktur. Karadeniz sahillerinden gelen, ameleliÄi kendilerine sanat ittihaz eden MĆ¼slĆ¼man biƧarelerin orada yatacak yerleri yoktur. Bunlara 80 kuruÅ gĆ¼ndelik verilir. Fakat 40 kuruÅu ekmek parası olarak kesiliyor ...”[15] Kadın iÅƧilerin durumunun daha iyi olduÄunu sƶylemek iƧin hiƧbir dayanak yok. Hatta tersine…
Erken Cumhuriyet dƶneminde sanayide kadın istihdamının (baÅta dokumacılık ve gıda sanayii olmak Ć¼zere) yĆ¼zde 25 dolaylarında olduÄu belirtiliyor.[16] Kadın emeÄi baÅta Ä°stanbul ve Ä°zmir olmak Ć¼zere birkaƧ bĆ¼yĆ¼k kentte yoÄunlaÅmıÅtı, 1930’lu yıllarda uygulanan devletƧi iktisat politikaları doÄrultusunda kurulan Ä°ktisadi Devlet TeÅekkĆ¼lleri de kadın iÅƧi sayısını arttıran bir etken olmuÅtur.
Sınai kapitalizmin beÅiÄi Batı Avrupa Ć¼lkeleri ve ABD’nde olduÄu gibi Osmanlı-TĆ¼rkiye coÄrafyasında da kadın (ve oldukƧa yĆ¼ksek bir oran oluÅturan Ƨocuk) emeÄinin tercih nedeni, yetiÅkin erkek iÅƧilere gƶre Ƨok daha dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretlerle ƧalıÅtırılmalarıydı: “1913-1915 Sanayi Sayımı sonuƧları (…) deÄiÅik iÅkollarında erkek iÅƧi Ć¼cretlerinin kadın iÅƧi Ć¼cretlerinin 2 ila 2.5 katı olduÄunu ortaya koymaktadır. Quataert “KarÅılaÅtırma yapılabildiÄinde, her zaman ve her yerde, onların Ć¼cretleri, erkeklerin aynı ve denk iÅ iƧin aldıkları Ć¼cretlerin kĆ¼Ć§Ć¼k bir parƧası kadardı” demektedir. Kadın-erkek Ć¼cret farklılıkları, sadece sanayi deÄil, tarım kesimi aƧısından da geƧerliydi. 1913-1914 yıllarında tarım kesiminde ortalama gĆ¼ndelik Ć¼cret erkekler iƧin 5-10 kuruÅ, kadınlar iƧin ise 3-6 kuruÅ arasındaydı.”[17]
Aynı eÄilim, Cumhuriyet dƶneminde de -“kayyım”a devredilmiÅ TĆ¼rk Kadın BirliÄi’nin “fantezileri”ne karÅın[18] sĆ¼re gidecektir. ĆrneÄin (1936 tarihli Ä°Å Kanunu sonrasına ait bir veri, TĆ¼rkiye’de kibrit ve Ƨakmak tekeline sahip bir Amerikan Åirketinde 19 yaÅından bĆ¼yĆ¼k erkek iÅƧilerin saat Ć¼creti 8 kuruÅ iken aynı yaÅtaki kadın iÅƧilerde bu miktar 7 kuruÅa dĆ¼Åmektedir. Bu salt ƶzel sektƶr ya da kĆ¼Ć§Ć¼k iÅletmelere ƶzgĆ¼ bir durum da deÄildir Ć¼stelik. ĆrneÄin, “1940’lı yılların sonunda, 1.475 iÅƧi ƧalıÅtıran ve bunların 1.000’i kadınlardan oluÅan Samsun Tekel TĆ¼tĆ¼n Bakım ve Ä°Åleme Evi’nde kadınların ortalama saat Ć¼creti 15-16 kuruÅ iken, erkekler iƧin bu rakam 24-25 kuruÅtu. Aylık Ć¼cret ise kadınlar iƧin 35-40, erkekler iƧin 50-60 lira arasındaydı. 1947 yılı itibariyle, 1.200 iÅƧi ƧalıÅtıran SĆ¼merbank Bakırkƶy Bez Fabrikası’nda paƧal kısmında ƧalıÅanlar ayda 80, iplikteki ustalar 180, kadınlar 75, Ƨocuklar 25 lira Ć¼cret almaktaydılar.”[19]
Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi’ne (1923) katılan iÅƧi heyetlerinin ısrarıyla iÅƧileri, bu arada kadın iÅƧileri de koruyacak kimi ilkeler Ć¼zerinde anlaÅmaya varılır. Kadın iÅƧilere yƶnelik belirlenen ilkeler, kadınların madencilik sektƶrĆ¼nde ƧalıÅmasının yasaklanması, kadın emekƧilere her ay Ć¼Ć§ gĆ¼n izin ve doÄumdan ƶnce ve sonra sekiz haftalık Ć¼cretli izindi.[20]
Ne ki, Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi kararları “tavsiye” niteliÄindeydi, hayata geƧirilmeleri, ancak bir yasal ƧerƧeveye oturduktan sonra mĆ¼mkĆ¼n olabilecekti. Sƶz konusu olan “iÅƧi hakları” olduÄundaysa, bu yasal ƧerƧeveler bir tĆ¼rlĆ¼ biƧimlenemiyordu. Bƶylelikle, ƶrneÄin, “Kongrede amele yerine iÅƧi kavramının kullanılması ve iÅƧi sendikalarının kurulması kararı alınmasına raÄmen hĆ¼kĆ¼metler bu kararı uygulamadıkları gibi 1930’lardan itibaren iÅƧi sendikalarının kurulması engellenmiÅtir.”[21]
Kadın iÅƧilerin ƧalıÅma koÅullarını dĆ¼zeltmeye yƶnelik ilk yasal adım ise, 1930’da kabul edilen ve kadınlara doÄumdan ƶnce Ć¼Ć§, doÄumdan sonra da Ć¼Ć§ hafta Ć¼cretli izin, altı ay boyunca gĆ¼nde iki saat emzirme izni verilmesini ƶngƶren, emzikli kadınların saÄlıÄa zarar verecek aÄır iÅlerde ƧalıÅtırılmasını yasaklayan Umumi Hıfzısıhha kanunudur.
1936’da Ƨıkartılan Ä°Å Kanunu ise kadınların ƧalıÅması yasak ya da kısıtlı olan tehlikeli iÅler ile gebe ve emzikli kadınlara yƶnelik izin ve kreÅ/ emzirme odası gibi dĆ¼zenlemeleri Ä°ktisat ve SaÄlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca hazırlanacak tĆ¼zĆ¼klere bırakır.
Ne ki, Ä°Å Kanununun kadın ve Ƨocukları koruyucu hĆ¼kĆ¼mleri, 1940’da Ƨıkartılan Milli Koruma Kanunu ƧerƧevesinde “askıya alınacaktır.” Ä°Å Kanunu’nda bakanlıklarca yayınlanması ƶngƶrĆ¼len “AÄır ve Tehlikeli Ä°Åler TĆ¼zĆ¼ÄĆ¼” 1948 yılında, “Gebe ve Emzikli Kadınların ĆalıÅtırılma Åartlariyle Emzirme Odaları ve KreÅler Hakkında Nizamname” ise 1953 yılında ƧıkarılabilmiÅtir. HoÅ, kreÅ ve emzirme odası sorunu Nizamname Ƨıktıktan sonra da ƧƶzĆ¼lmĆ¼Å deÄildir. “1960 yılı itibariyle tĆ¼m Ć¼lkede sadece 33 emzirme odası ile 32 kreÅin kayıtlı olduÄu, bu tesislerdeki Ƨocuk sayısının ise sadece 2 898 olduÄu gƶrĆ¼lmektedir. Bunun ƶncesindeki dƶnemde ise durum Ƨok daha kƶtĆ¼ olup, bu olanaklar yok denecek dĆ¼zeydedir.”[22]
Sorun keÅke yalnızca “eÅit iÅe eÅit Ć¼cret” alamama ya da “kreÅ ve emzirme odaları yokluÄu olsa...
ĆrneÄin ƧalıÅma sĆ¼releri…
“1936 tarihli Ä°Å Kanunu, haftalık ƧalıÅma sĆ¼resini 48 saat, minimum ƧalıÅma yaÅını ise 12 olarak saptamıÅtı. TBMM ĆalıÅma Komisyonu Ć¼yelerinin 1947 yılına ait raporları, kadın iÅƧilerin diÄer ƧalıÅma sorunları yanında, ƧalıÅma yaÅı ile ƧalıÅma sĆ¼relerine iliÅkin olarak da Ä°Å Kanunu’nun sınırlamalarına uyulmadıÄına iliÅkin gƶzlemler sunmaktadır. Buna gƶre, Ä°stanbul Haskƶy’de Tel Ćivi ve Åakir ZĆ¼mre fabrikalarında bir taraftan kĆ¼Ć§Ć¼k yaÅta Ƨocuklar ƧalıÅtırılırken, diÄer taraftan ‘Kadın amelelerin 10 saat ƧalıÅtırıldıÄı sƶylenmektedir’ (TBMM-ĆK: 19). 3 000-3 500 iÅƧi ƧalıÅtıran Pamuk Mensucat Fabrikası’nda ‘15 yaÅında bir kız Ć¼Ć§ senedir bu fabrikada ƧalıÅmakta, 13 yaÅında bir kız ƧocuÄu da makaralarda 8 saat ƧalıÅtırılmaktadır’ (TBMM-ĆK: 60). Ä°stanbul’da 300 kadar iÅƧisi olan Malta OÄulları Mensucat fabrikasında iÅƧilerin ƧoÄu kadın. Mesainin 8-11 saat olduÄu fabrikada, 9-12 yaÅında kĆ¼Ć§Ć¼k Ƨocuklar da ƧalıÅtırılıyor ve bu ‘yavrucukların hafif iÅlerde ƧalıÅtırılması ustaların insafına kalmıŠoluyor’ (TBMM-ĆK: 17/7). Raporda, tesisteki saÄlık koÅulları da ‘berbat’ sƶzcĆ¼ÄĆ¼yle niteleniyor. 400 iÅƧinin ƧalıÅtıÄı Bursa Romenkal Ä°pek Fabrikası’nda 9-13 yaÅ arasında kĆ¼Ć§Ć¼k yavrular Ƨok gƶrĆ¼lmekte ve bunların ƧoÄu yaÅ tashihi suretiyle iÅe girmiÅ durumdalar. Mesai, Ƨocuklar da dahil, 12 saat devam etmektedir (TBMM-ĆK: 27/4). Aynı Åey, Ä°zmir Amerikan tĆ¼tĆ¼n fabrikasında da geƧerli (TBMM-ĆK: 29/1). Rapor, zaten kƶtĆ¼ olan durumun, kĆ¼Ć§Ć¼k sanayide daha da kƶtĆ¼ olduÄunu da ortaya koyuyor…”[23]
Ya ƧalıÅma koÅulları?
“Tek parti dƶneminde, iktidar partisi CHP milletvekilleri tarafından parti genel sekreterliÄine hitaben hazırlanan pek Ƨok belge, kadınların iÅƧi saÄlıÄı ve iÅ gĆ¼venliÄi sorunlarına iliÅkin bilgiler sunmaktadır. ĆrneÄin, 1936 yılına ait bir belgede, ‘Isparta’da sabahtan akÅama kadar ƧalıÅtırılan ve hemen hepsi kadın ve Ƨocuktan ibaret olan yĆ¼zlerce iÅƧilerin sihhat ve gĆ¼ndelik bakımından durumlarının eyi olmadıÄı’ belirtilmektedir. Yukarıda sƶz ettiÄimiz Samsun Tekel TĆ¼tĆ¼n Bakım ve Ä°Åleme Evi’nde tĆ¼tĆ¼n bakım ve iÅleme iÅleri ‘saÄlık Åartları hiƧ de elveriÅli olmayan depolarda yapılmaktadır. Havasız karanlık Aspirateur ve kalorifer tesisatı bulunmayan bu salonlarda 300-400 iÅƧi kadın fena Åartlar altında ƧalıÅmaktadır. ...HĆ¢len altı iÅleme salonunda 1.000’den fazla genƧ kız ve kadın Fransızlardan kalma bu depolarda gĆ¼nlerinin bĆ¼yĆ¼k bir kısmını geƧirmektedirler.’ 400 iÅƧi ƧalıÅtıran Tekel Sigara Fabrikası’nda da ‘alt katta tefrik kısmında ƧalıÅan kadınların saÄlık durumları iyi deÄildir.’30 TBMM ĆalıÅma Komisyonu Raporu da, kadın iÅƧilerin iÅƧi saÄlıÄı ve iÅ gĆ¼venliÄi aƧısından yaÅadıÄı olumsuzluklara iliÅkin bilgiler sunuyor. Buna gƶre, Ä°stanbul’da beÅte dƶrdĆ¼nĆ¼ kız Ƨocuklarının oluÅturduÄu 40-50 iÅƧi ƧalıÅtıran bir trikotaj atƶlyesi, her tĆ¼rlĆ¼ sıhhĆ® durumdan mahrum. Kızların saÄlık durumları berbat, verem vakaları var (TBMM-ĆK: 11/1). KĆ¼Ć§Ć¼k iÅletmelerin neredeyse tamamı da her tĆ¼rlĆ¼ saÄlık olanaklarından uzak bir gƶrĆ¼nĆ¼m sergiliyor. ‘Bursa’da ipek ve tĆ¼tĆ¼n iÅlerinde bilhassa Ƨok kĆ¼Ć§Ć¼k yaÅlarda iÅlere giren ve ekseriyeti kadın ve kız teÅkil eden iÅ yerleri ciÄer hastalıklarına fazla meydan vermekte olduÄundan burada da dinlenme yerleri ve sanatoryum tesisi ve iÅƧi hastahane ve pavyonlarının kurulması bir zarurettir’ (TBMM-ĆK: 12).”[24]
Bƶylelikle kadın iÅƧiler, Cumhuriyet’in yaklaÅık 40 yılı boyunca, neredeyse hiƧbir yasal gĆ¼venliÄe sahip olmadan, dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretlerle, son derece saÄlıksız koÅullarda, uzun ƧalıÅma sĆ¼releriyle ƧalıÅtırılmıŠ- ve ilginƧtir ki bu durum, faaliyet gƶsterebildikleri sĆ¼rece “Cumhuriyet feministleri”nce sorun edilmemiÅtir.
Kadın iÅƧiler (ve tĆ¼m iÅƧiler) Cumhuriyet tarihinin bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼nde yoÄun sƶmĆ¼rĆ¼ koÅullarında ƧalıÅtırılmıÅtır, Ć§Ć¼nkĆ¼ Cumhuriyet rejimi, Ä°ttihat ve Terakki’nin 1909 tarihli Tatil-i EÅgal” kanununu model alarak iÅƧilerin sendika kurmasını ve grev yapmasını yasaklamıÅtır.[25]
Ama gƶrmezden gelinmeleri, yasaklar, baskılar, onları engellememiÅe benziyor. The Globe gazetesinin 4 Kasım 1929 tarihli nĆ¼shasının 1. Sayfasında Åƶyle bir haber yer alıyor:
“Kastamonu/ Ankara, 3 Kasım. TĆ¼rk kadın iÅƧiler tarihte ilk kez greve gittiler. Kazandılar. Grevi 2000 baÅƶrtĆ¼lĆ¼ kƶylĆ¼ kadın iÅƧi baÅlattı. Patronları TĆ¼rkiye Orman Ä°Åletmeleri Åirketiydi. Greve gittiler Ć§Ć¼nkĆ¼ gĆ¼nde sadece 25 kuruÅ alıyorlardı, erkeklere ƶdenen Ć¼cretin yarısı. Erkeklerinkine eÅit Ć¼cret istediler, patronları da gelecekte cinsiyetler arasındaki ekonomik ayırımcılıÄı sonlandırma sƶzĆ¼ verdi.”[26]
Kastamonulu kadın iÅƧiler, bƶylelikle Osmanlı coÄrafyasında 1839 ve 1851’de gĆ¼nĆ¼mĆ¼z Bulgaristan topraklarında makinelerin kendilerini iÅlerinden edeceÄi kaygısıyla eyleme geƧen, 1876’da Feshane’de iÅ bırakıp ƶdenmemiÅ Ć¼cretlerini alabilmek iƧin Babıali’ye yĆ¼rĆ¼yen, 1910’da dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretlere ve uzun mesai saatlerine karÅı Bursa’nın ipek fabrikalarında binlerle greve Ƨıkan[27] kız kardeÅlerinin izinden gitmiÅlerdi…
Ama Cumhuriyet’in resmi “kadın anlatısı”nda onların yeri yoktur…
“Yeni Rejim”in GƶzĆ¼nde “Yeni Kadın”
Peki ne vardır?
“Erken Cumhuriyet” medyası ve gƶrselleri akademik ƧalıÅmalarda enikonu irdelendi.[28] Bu ƧalıÅmaların neredeyse tĆ¼mĆ¼nĆ¼n aƧık ya da zımni olarak gƶsterdiÄi, Åudur: Cumhuriyet elitinin (Cumhuriyet rejiminin aƧtıÄı olanaklarla tırmanıÅa geƧen, kamuoyunu Åekillendirecek pozisyonlara sahip bĆ¼rokrasi, intelligentsia ve kısmen -henĆ¼z sınırlı bir rol oynamakla birlikte- Cumhuriyet burjuvazisi) inÅa ettiÄi “yeni kadın” imgesi, tĆ¼mĆ¼yle bĆ¼yĆ¼k kentlerde yaÅayan orta ve Ć¼st sınıf kadınlarına mĆ¼nhasırdır. Cumhuriyet’in “yeni kadın”ı, kentli, eÄitimli, kĆ¼ltĆ¼rlĆ¼, Batılı giysilere bĆ¼rĆ¼nmĆ¼Å, zarif, kĆ¼ltĆ¼rlĆ¼ kadındır. ĆalıÅıyor olabilir, ama asla tĆ¼tĆ¼n fabrikasında iÅƧi ya da pamuk tarlasında maraba olarak deÄil: avukat, ƶÄretmen, doktordur[29]… Sosyal faaliyetlere katılır, yardımseverler, Ƨocuk esirgeme gibi derneklerde etkindir… 1927 yılında nĆ¼fusun ancak yĆ¼zde 25’inin kentlerde yaÅadıÄını gƶz ƶnĆ¼nde bulundurursak[30], hele ki kentsel nĆ¼fusun (Ä°stanbul, Ä°zmir ve kısmen Ankara dıÅındaki kentlerde ancak bĆ¼rokratlar ve eÅrafın bir kesimi) Ƨok sınırlı bir kesiminin “asri hayat”a aƧık olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼rsek (ƶrneÄin, 1927 nĆ¼fus sayımına gƶre, TĆ¼rkiye nĆ¼fusunun yĆ¼zde 51.9’unu oluÅturan kadınlar, okur yazarlık oranında erkeklerin Ƨok gerisindedir. Erkek nĆ¼fusta okuma-yazma oranı en az yĆ¼zde 3’lerde iken bu oran kadınlarda yĆ¼zde 0.13’lerden baÅlamaktadır.
TĆ¼rkiye’nin en kalabalık Åehri olan Ä°stanbul’da erkek okuma-yazma oranı yĆ¼zde 53.7 iken bu oran kadınlarda yĆ¼zde 36.97, Ä°zmir’de erkek okuma yazma oranı yĆ¼zde 30.18 iken kadınlarda yĆ¼zde 11.89, Ankara’da erkek okuma yazma oranı yĆ¼zde 20.48 iken bu oran kadınlarda yĆ¼zde 5.35’dir![31]) “yeni kadın”ın varlık alanının ne denli dar olduÄunu tahayyĆ¼l edebiliriz.[32] Kaba bir tahminle, nĆ¼fusun yĆ¼zde 3 ila 5’lik bir kesimi…
Peki, kurucu iradenin bu kadınlarla ilgili tasavvuru nedir? Mustafa Kemal’e soralım.
Onun kadınlar Ć¼zerine sƶyledikleri birkaƧ baÅlık altında ele alınabilir. Bunlardan ilki, TĆ¼rk kadınının onurlu ve saygın bir varlık olduÄu ve uygar dĆ¼nyada hak ettiÄi yeri alması Ć¼zerinedir: “Bizce TĆ¼rkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bĆ¼tĆ¼n TĆ¼rk tarihinde olduÄu gibi bugĆ¼n de en saygın dĆ¼zeyde, her Åeyin Ć¼stĆ¼nde yĆ¼ksek ve Åerefli bir varlıktır.” [33]
Bununla baÄlantılı ikinci bir tema, kadınların yĆ¼zlerini-gƶzlerini ƶrtmelerinin “ilkelliÄi”ne iliÅkindir: “Bazı yerlerde kadınlar, gƶrĆ¼yorum ki baÅına bir bez veya bir peÅtamal veya buna mĆ¼mĆ¢sil bir Åeyler atarak yĆ¼zĆ¼nĆ¼, gƶzĆ¼nĆ¼ ƶrter ve yanından geƧen erkeklere karÅı ya arkasını Ƨevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mĆ¢nĆ¢ ve medlĆ»lĆ¼ nedir? Efendiler, medenĆ® bir millet anası, millet kızı bu garip Åekle, bu vahÅĆ® vaziyete girer mi? Bu hĆ¢l milleti gĆ¼lĆ¼nƧ gƶsteren bir manzaradır. DerhĆ¢l tashĆ®hi lĆ¢zımdı.”[34]
ĆĆ§Ć¼ncĆ¼ tema, kadınların mutlaka eÄitim gƶrmeleri ve erkeklerle eÅit dĆ¼zlemde toplumsal hayata katılmaları gereÄidir: “Kızlarımızın vatan ve milletin yĆ¼ksek menfaatlerini savunup koruyabilecek kabiliyette yetiÅtirilmesi milli eÄitimde esas tutulmalıdır. Ve kız Ƨocuklarımıza entelektĆ¼el yetkinlik kazandırılması elzemdir. TĆ¼rk kadınının esasen dehaya sahip olduÄuna ÅĆ¼phe yoktur. TĆ¼rk kadınları memleketin kaderini millet namına idare eden siyasi zĆ¼mreye dahil olmak arzusunu belirtmiÅtir. Dolayısıyla kadınlarımızı hiƧbir vatandaÅlık vazifesinden uzak tutamayız. ĆĆ¼nkĆ¼ hakların tĆ¼mĆ¼ vazifelerden doÄar.”[35]
Ve nihayet, son vurgu kadınların ahlaklı, namuslu, faziletli anneler olmalarının ƶnemi Ć¼zerinedir: “TĆ¼rk kadını dĆ¼nyanın en mĆ¼nevver, en faziletli ve en aÄır kadını olmalıdır. AÄır sıklette deÄil, ahlakta, fazilette aÄır, vakur bir kadın olmalıdır. TĆ¼rk kadınının vazifesi, TĆ¼rk’Ć¼ zihniyetiyle, azmiyle muhafaza ve mĆ¼dafaaya kadir nesiller yetiÅtirmektir. Milletin membaı, hayat-ı iƧtimaiyenin esası olan kadın, ancak faziletkĆ¢r olursa vazifesini ifa edebilir. HerhĆ¢lde kadın Ƨok yĆ¼ksek olmalıdır...”[36]
Bu dƶrt vurgunun kesiÅim noktasında, Åƶyle bir tablo Ƨıkıyor: Mustafa Kemal’in zihnindeki imge, ƧaÄdaÅ giyimli, eÄitimli, uygar, toplumsal-siyasal yaÅama katılan, aÄırbaÅlı-ahlaklı kadın, ve iyi annedir.
Mustafa Kemal, kadınların ƧalıÅmasına karÅı deÄildir; tersine bunu fikren destekler. Ancak “kafesten-ƧarÅaftan kurtulmuÅ”, eÄitimli ve eÄitiminin gereÄi prestijli bir iÅte ƧalıÅan (diyelim ki mimar, mĆ¼hendis, doktor vb.) bir kadının aynı zamanda hem entelektĆ¼el geliÅimini sĆ¼rdĆ¼rĆ¼p, hem memleket meseleleriyle ilgilenip, hem evinin kadını olup, hem eÅine “muavenet etmesi” (1926’da kabul edilen Medeni Kanun gereÄi) hem vakur, aÄırbaÅlı davranıp, hem ƧaÄdaÅ yaÅamın gerektirdiÄi balolarda, dine dansan’larda boy gƶstermesi, hem de annelik vazifelerini aksatmadan, Ć¼stelik de bunu en ileri bilgi ve gƶrgĆ¼yle donanmıŠolarak gerƧekleÅtirmesi, bedenen ve ruhen saÄlam TĆ¼rk nesillerini yetiÅtirmesi… ve tĆ¼m bunları hiƧbir kamusal destek olmadan yapması… Bu denklemin nasıl gerƧekleÅeceÄine ve bu Ƨabası iƧerisinde “Cumhuriyet Kadını”nın nasıl aƧmazlar yaÅayabileceÄine dair en ufak bir kaygı izi, en ufak bir yanıt giriÅimi ne Mustafa Kemal’de ne de Cumhuriyet’in (erkek) elitinde vardır! YeÅim Arat’ın DurakbaÅa’ya dayanarak Yeni Adam’dan yaptıÄı aktarma, aslında bu “umursamazlıÄın” en somut ifadesidir: “TĆ¼rk Ć¼lkesinde kadın erkek ayrılıÄı hiƧ kalmıyor. Erkeklik diÅilik ayrılıÄı ulusun uÄraÅacaÄı, Ć¼zerinde duracaÄı ayrılıklar deÄildir. Bunlar tek adamın ƶzel(Åahsi) varlıÄına girer, bize ne... Bize gerek olan kadın olsun, erkek olsun ulus deÄerlerini, ulus tekniklerini taÅıyan insanlardır, iÅte o kadar…”[37]
Ä°Åte o kadar: Cumhuriyet rejimi kamusal alan ile ƶzel alanı net hatlarla birbirinden ayırmıÅ, kamusalı yeniden tanımlayarak kadını dĆ¢hil etmiÅ, ancak ƶzel alanda desteksiz bırakmıÅtı. Desteksiz ve ƶrgĆ¼tsĆ¼z…
Cumhuriyet elit erkeklerinin “yeni kadın” imajının biƧimlenmesine katılırken, tıpkı MeÅrutiyet elitleri gibi ƧubuÄu kadınların “iyi eÅ, iyi anne”lik rollerine doÄru bĆ¼ktĆ¼kleri, “kafes ve ƧarÅaftan kurtulmuÅ, ‘modern’ kadınları yılmadan, usanmadan “en kutsal vazife”leri olan anneliÄe ƧaÄırdıkları gƶrĆ¼lĆ¼yor. TĆ¼rk Kadın BirliÄi’nin (Nezih Muhiddin’li) 1927 faaliyetlerinde Birlik toplantılarına konuÅmacı olarak ƧaÄrılan ekabir, kadınlara bu “vazife”lerini hatırlatmaktan bıkmıyordu:
“…Ancak (vali) SĆ¼leyman Sami Bey’in itirazı ‘kadının ƧalıÅması ve kazancı’ noktalarındaydı: ‘Bu ÅĆ¼bhesiz ki Åayan-ı temennidir [istenir]. Ancak tabi’at, kadınlara ba’zı vezaif [gƶrevler] tahmil etmiÅtir [yĆ¼klemiÅtir]. Ćocuk yetiÅtirmek, bĆ¼yĆ¼tmek, ev iÅlerini gƶrmek ... EÄer kadın, bĆ¼tĆ¼n bu vezaifi ifa ettikten sonra geriye boÅ vakti kalırsa zevcine kazancı noktasından yardım etmesi herhĆ¢lde faideli bir Åey olur.’”[38]
Ya da, “HĆ¼seyin Rahmi Bey kadınların meslek hayatına giriÅi konusunda oldukƧa sert eleÅtirilerde bulunuyordu. HĆ¼seyin Rahmi’ye gƶre kadın hem Åeklen hem de mesleki aƧıdan erkeÄe ƶzenmekteydi. TĆ¼rk kadınlarının avukatlıÄa, mĆ¼baÅirliÄi, ÅofƶrlĆ¼Äe, polisliÄe, pehlivanlıÄa dahi kalkıÅıyordu ve bu doÄru deÄildi; kadın erkeÄe mahkĆ»m olmak iƧin yaratılmıÅtı. Bu konuda bir baÅka olumsuz gƶrĆ¼Å, dƶnemin doktorlarından Kadri RaÅit’e aittir. RaÅit’e gƶre kadınların aile hayatındaki vazifeleri Ƨocuk saÄlıÄını koruma aƧısından daha ƶnemlidir, bu nedenle kadının ƧalıÅma hayatında olmasını desteklememektedir.
(…) Kadınların ƧalıÅma hayatına girmesiyle beraber ortaya Ƨıkan diÄer bir olumsuz dĆ¼ÅĆ¼nce kadınların erkeklerin iÅlerini ellerinden alacak olması kadınların ev iƧerisindeki rollerini gerƧekleÅtiremeyeceÄine yƶnĆ¼ndeydi. Bu durum basına yansımakta ve konu tartıÅılmaktaydı. Bu konuda kadınlardan ilk gelen tepki Åu Åekildeydi: “Erkekler mĆ¼sterih olunuz! Kadınlar iÅlerinizi almayacaklar”[39]
Kadınlara “had”lerini bildirmek iƧin genellikle “hoppa/hafifmeÅrep” olarak damgalanma tehdidi sallandırılıyordu baÅları Ć¼zerinde: ĆrneÄin 1930’ların sonlarında yayınlanan Ana dergisinde yer alan bir yazıda, “insanların bĆ¼tĆ¼n isteklerinin gerƧekleÅtirilmesinin mĆ¼mkĆ¼n olamayacaÄından bahsedilmekte ve ƶzellikle hudutsuz isteklerde bulunan tatmin edilmeyen kadınlara dikkat Ƨekilmektedir. Bu kadınlar iƧin gezmek, elbise almak tatmin olmanın yollarıdır ancak bir isteÄin yerine gelmesi diÄer bir isteÄi ortaya Ƨıkartır. Yazıda ev kadınını tatmin etmenin Ƨaresinden de Åu Åekilde bahsedilmiÅtir: ‘Ev kadınını tatmin etmek, onu ocaÄına merbut bir unsur hĆ¢line koymak iƧin bir Ƨare yok mudur? Vardır. O da ev kadınının ana olmasıdır. Kadının birƧok emellerini, heveslerini, ihtiraslarını kucaÄındaki yavrusu uyutur. O yavrunun sevgisi, analık hissi kadında baÅka isteklere meydan bırakmaz. ĆocuÄunun bir tebessĆ¼mĆ¼ anaya, birƧok hislerinin tatmin edilmesinden daha Ć¼stĆ¼n bir zevk, bir haz verir”[40]
Kadınların formel haklarını elde etmelerinden sonra Ć¼lkede 1920’lerin Kadınlar DĆ¼nyası ya da hatta Nezihe Muhittin’in Kadın Yolu (sonradan TĆ¼rk Kadın Yolu) dergisi gibi siyasal konulara yer veren kadın dergilerinin yayınlanmaması, Ƨarpıcıdır. Dƶnemin kadın dergilerinin adları dahi, kadınlara yƶnelik beklentiyi yansıtmaktadır: EliÅi (1930), El Emekleri, Aile Dostu (1931), Salon, Cumhuriyet Kadını (1934), Moda AlbĆ¼mĆ¼̈ (1936), Model (1937), Ev-Ä°Å (1937), Okul Kızı (1937), Ana (1938), Sesimiz (1940), Kadın DĆ¼nyası (1940), Kadınlar Ćlemi (1940), Ev-Kadını (1943), Asrın Kadını (1944), Ev Kadını (1945), Aile (1947), Kadın Gazetesi (1947), Hanımeli (1947), Yeni Moda (1948), Seksoloji (1949), Yeni Holivud Magazin (1948), BĆ¼yĆ¼k Moda Mecmuası (1949), Familya (1949), DiÅi KuÅ (1949), HemÅirelik Dergisi (1950)[41]…
Tabii sorun yalnızca Cumhuriyet elitinin ataerkilliÄi ve eril narsizmi deÄil. 20. yĆ¼zyıl baÅından beri birbirini izleyen savaÅlar ve jenosit, tehcir ve mĆ¼badele aracılıÄıyla hatırı sayılır bir gayrımĆ¼slim nĆ¼fusun Ć¼lkeden ayrılması/yok edilmesi, genƧ Cumhuriyet rejimini ciddi bir demografik krizle karÅı karÅıya bırakmıÅtır. Bu da -verilen hakların muhatabı olsun olmasın- TĆ¼rk kadınına bu krizi “aÅmak” vazifesini yĆ¼klemektedir. SaÄlık taramaları, altı ve daha fazla Ƨocuklu ailelere nakdi yardım yapılması gibi politikalarla desteklenen bir “vazife”…[42]
Ne ki, (yĆ¼zde 3-5’lik) vitrinin olanca ıÅıltısına raÄmen, arka tarafta -Cumhuriyet basınının ısrarla gƶrmezden geldiÄi- derin bir yoksulluk, yĆ¼zyılların ihmĆ¢linden kaynaklanan trajik bir tablo boy vermekte. Rejim, doÄmasını istediÄi Ƨocuklara sahip Ƨıkmakta son derece yetersiz kalmakta, ebeveynleri ƧalıÅtıÄı iƧin, yoksulluk ya da sair nedenlerle sokaÄa terk edilen Ƨocukların sayısının (1957 yılında) 2 milyonu bulduÄu, 1954 yılı itibariyle bebek ve Ƨocuk ƶlĆ¼mlerinin yılda 400 bin dolaylarında seyrettiÄi TBMM Zabıt Ceridelerine yansıyor.[43]
Her hĆ¢l ve kĆ¢rda kadınların yeni rejimin kendilerine saÄladıÄı yeni olanaklarla yĆ¼klediÄi beklentiler arasındaki dengeyi kurmaya Ƨabalarken bir hayli bocaladıkları, 1918-1928 arasında zirve yapan (ƶzellikle de MĆ¼slĆ¼man-TĆ¼rk genƧ kadınlar arasında Ä°stanbul Emniyet MĆ¼dĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ bĆ¼nyesinde bir “Kadın Ä°ntiharları Masası” kurulmasını gĆ¼ndeme getirtecek kertede yaygınlaÅan) intihar oranlarında da aƧıÄa Ƨıkmaktadır. Ä°Åin Ƨapı ƶylesine bĆ¼yĆ¼r, intihar salgını ƶzellikle Ä°stanbul gibi, deÄiÅimi en radikal biƧimiyle yaÅayan kentleri ƶylesine sarar ki, sonunda “1931’de Ƨıkarılan Matbuat Kanunu’yla intihar olaylarını o yerin en bĆ¼yĆ¼k zabıta memurundan izin almaksızın yayınlamak yasak”lanır.[44] TĆ¼rkiye’de Yeni Hayat baÅlıklı kitabında intiharlara bir bƶlĆ¼m ayıran Zafer Toprak, yaÅanan radikal ve travmatik deÄer altĆ¼stlĆ¼ÄĆ¼yle aƧıklıyor.[45]
Ve sonuƧ…
Cumhuriyet’in “kadın devrimi”ni kerteriz aldıÄı Batılı Ć¼lkelerden (ve tabii ƧaÄdaÅı olan ve ısrarla gƶrmezden geldiÄi Sovyet deneyiminden) farklı kılan bir Åey var. Batı Avrupa’da kadınlar yaÅamlarını uzun soluklu, ƧoÄunlukla da cefalı mĆ¼cadelelerin sonucunda, deneye yanıla, kendileri dƶnĆ¼ÅtĆ¼rmĆ¼Åler, burjuva devrimlerinin gĆ¼ndeme getirdiÄi “Ä°nsan ve YurttaÅ Hakları” ba’bına “Kadın Hakları”nı da eklemiÅlerdir.
Sovyetler BirliÄi’nde ise “Kadınların KurtuluÅu” sĆ¼recine emekƧi kadınların talepleri temelinde, kadınların yaÅamın her alanına tam, eÅit ve ƶzgĆ¼r bireyler olarak katılması hedefiyle giriÅilmiÅ, kadınların “yĆ¼k”Ć¼nĆ¼n kamu tarafından paylaÅılması (Ƨocuk bakımı, ev iÅleri…) esas alınmıÅtır.
Cumhuriyet’in “Kadın Devrimi” ise, kadınların ƶzgĆ¼rleÅmesi, toplumsal yaÅama katılması, kadın-erkek eÅitliÄi vb. motiflerden Ƨok “modernleÅme”, ƶzellikle de modernleÅmenin asli bileÅeni kabul edilen “laikleÅme”nin bir yan-Ć¼rĆ¼nĆ¼ olarak gerƧekleÅmiÅe benzemektedir. Bu baÄlamda, kadınların (kuÅkusuz kentli, orta-Ć¼st sınıf kadınlar, bĆ¼rokrat/ mĆ¼nevver eÅleridir sƶz konusu olan) 19. yĆ¼zyıl sonu - 20. yĆ¼zyıl baÅlarında ƶne sĆ¼rdĆ¼kleri talepler ve militanlık dĆ¼zeyi dĆ¼ÅĆ¼k ƶrgĆ¼tlenmeler, Cumhuriyet rejimi tarafından ihata edilerek bastırılmıÅtır.
Kurucu iradenin siyasal-toplumsal yaÅamın tĆ¼mĆ¼nĆ¼ tam kontrol altında tutma gayreti, dernek, sendika vb. ƶrgĆ¼tlemeleri engellediÄi, devletten baÄımsız herhangi bir “sivil toplum” oluÅumuna olanak vermediÄi, taban inisiyatiflerinin ƶnĆ¼nĆ¼ kestiÄi ƶlĆ§Ć¼de, kadınlar yaÅamlarında kƶklĆ¼ dƶnĆ¼ÅĆ¼mlere yol aƧan deÄiÅimleri sindirebilecek ve dengeleyebilecek mekanizmalardan yoksun kalmıÅlardır. Bu durum ise reformların tabana yayılarak benimsenmesinin ƶnĆ¼ne geƧmiÅtir.
Sanırım bir gĆ¼n gelip de Ä°slĆ¢mi referanslardan hareket eden bir siyasi partinin iktidara geƧip Ć¼lkede yeniden tesettĆ¼rĆ¼n, Ƨocuk evliliklerinin, kız-erkek ƶÄrencilerin ayrı sınıflarda okutulmasının vb. “faziletleri”nden bahsedilir hĆ¢le gelebilmesinin nedenlerinden biri de budur…
9 Ocak 2023 20:15:51, Ä°stanbul.
N O T L A R
[*] Ä°nsancıl Dergisi, Yıl:33, No: 392, Mart 2023…
[1] Edip Cansever.
[2] Sunay Akın, “Kocanın Evinde Oturursun”, Cumhuriyet, 22 Mart 2009, s.15.
[3] Nezihe Muhittin ve TĆ¼rk Kadın BirliÄi konusunda ayrıntılı bilgi iƧin bkz. Yaprak ZihnioÄlu, Kadınsız Ä°nkılap, Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın BirliÄi, Metis Yayınları, 2003.
[4] Osman TiftikƧi, TĆ¼rkiye Kadınlarının Hakk-ı Ä°ntihĆ¢b MĆ¼cadelesi 1908-1935 (yayınlanacak. Bu ƧalıÅmasını benimle paylaÅan Sayın Osman TiftikƧi’ye teÅekkĆ¼r ediyorum.)
[5] TiftikƧi, agy.
[6] Zozan ĆzgƶkƧe, “SessizleÅtirilmiÅ ‘Ä°syan-ı Nisvan”, Qijika ReÅ dergisi, sayı 3, Ocak-Åubat 2011.
[7] “Nezihe Muhiddin’in DarĆ¼lfĆ¼nunlu genƧ kadınlarla birlikte, basında mĆ¼stear kadın imzalarının kullanılmasına tepki gƶsterdiÄini TĆ¼rk Kadını kitabındaki deÄinmelerinden biliyoruz. Muhiddin, anılan kitapta, MĆ¼dafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti’nin, Rifat Mevlanzade’yi ( 1 869?-l930) kastederek, erkekler tarafından kurulduÄunu ve yayın organı olan Kadınlar DĆ¼nyası dergisinin Ulviye Mevlan deÄil, eÅi Rifat Mevlanzade tarafından yƶnetildiÄini ƶne sĆ¼rer.” (ZihnioÄlu, agy. s.96)
[8] TiftikƧi, agy.
[9] Bkz. Melike KaraosmanoÄlu, “Selanik’te Yahudi Kadın Ä°ÅƧiler”, Avlaremoz, 8 Mart 2016, https://www.avlaremoz.com/2016/03/08/selanikte-yahudi-kadin-isciler-melike-karaosmanoglu/
[10] Bu kalemde, MĆ¼kerrem Belkıs’ın derginin 13 Nisan 1918 tarihli nĆ¼shasında yayınlanan yazısının baÅlıÄı, Ƨok ilginƧtir: “Ä°nsaniyet’in Ä°ki Kanadı: Feminizm-Sosyalizm.” Ulviye Mevlan’ın dƶnemin sosyalist fikirlerinden etkilenmiÅ olduÄu, Åu satırlarından anlaÅılıyor: “Bilmem bu memlekette bu kadar aristokrat cemiyetler ne yapabilir. Memleketin iƧtimai bir inkılaba ihtiyacı vardır. Ä°nkılapları hiƧbir yerde aristokratlar yapmıŠdeÄildir. Tarih-i beÅer bunu pek ala bize gƶstermiÅtir. Ä°nkılapları teceddĆ¼tĆ¼ (yenilenmeyi) daima gayesi mĆ¼frit (aÅırı) ameleler, demokratlar, mĆ¼frit gayeli avam tabakası yapmıÅtır.” (Aktaran: TiftikƧi, agy.)
[11] TiftikƧi, agy.
[12] https://kizilbayrak48.net/ana-sayfa/degerlendirmeler/kadin/gun-dogumuna-erismek-icin-geceyi-asmak-gerekir. Ayrıca bkz. Sibel Ćzbudun, “Ne GeƧmiÅ TĆ¼kendi, Ne Yarınlar (1920’lerden 1970’lere Devrimci Kadınlar”, KaldıraƧ, sayı 238, Mayıs 2021, ss.87-97.
[13] Ahmet Makal, “TĆ¼rkiye’de Erken Cumhuriyet Dƶneminde Kadın EmeÄi”, ĆalıÅma ve Toplum,2010/2, ss.13-39.
[14] Makal, agy. s.18.
[15] Akt.: Sait Dilik, “AtatĆ¼rk Dƶneminde Sosyal Politika”, Ankara Ćniversitesi SBF Dergisi 40 / 01 (Ocak 1985), s.94.
[16] Makal, agy. s.21.
[17] Makal, agy. s.20
[18] TKB Kadınların belediye seƧimlerine katılmasına yƶnelik ƧalıÅmaları ƧerƧevesinde 1927’de bir dizi konferans dĆ¼zenlemiÅti bunlardan birinin ardından, “Ertesi gĆ¼n gazetelerde, TKB’nin kadınların hemen her yerde erkeklerle aynı Ć¼creti aldıÄını aƧıkladıÄı haberi yer aldı. Birlik BaÅkanı Latife Bekir ‘son iki haftadır fabrikaları gezen ‘Musavat Komisyonu’ Ć¼yelerinin kadın ve erkek yevmiyelerinin ayni derecede olduÄunu hatta fazla iÅ Ć§Ä±karan kadınların erkeklerden fazla Ć¼cret aldıÄını gƶrdĆ¼klerini’ aƧıkladı.” (ZihnioÄlu, agy. s.252.)
[19] Makal, agy. s.29.
[20] Evren Cevri, Cumhuriyet Dƶneminde kadının ĆalıÅma Hayatındaki Konumu, Ä°.Ć. Sosyal Bilimler EnstitĆ¼sĆ¼ ĆalıÅma Ekonomisi ve EndĆ¼stri Ä°liÅkileri ABD, Y. Lisans Tezi, 2020, s.17.
[21] Mehmet Kayıran, Selami Saygın, “Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi”, EskiÅehir Osmangazi Ćniversitesi TĆ¼rk DĆ¼nyası Uygulama ve AraÅtırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi 2019 Cilt 2 Sayı 5, s.53.
[22] Makal, agy. s.33.
[23] Makal, agy. s.30.
[24] Makal, agy. s.31.
[25] 1936’da kabul edilen 3008 sayılı Ä°Å Kanunu grev ve lokavtı yasaklar. 1938’de Cemiyetler Kanunu’nda yapılan bir deÄiÅiklik ile de “sosyal sınıfa gƶre” cemiyet (dolayısıyla sendika) kurmak yasaklanır. Ne de olsa, Cumhuriyet rejimi, “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaÅmıŔ bir toplum ƶngƶrmektedir.
[26] GĆ¼rhan Yellice, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde TĆ¼rk Kadınını ModernleÅtirme GiriÅimleri, TĆ¼rk ve DĆ¼nya Basını (1926-1934)” Ćanakkale AraÅtırmaları TĆ¼rk YıllıÄı, Bahar 2018, sayı 24, s.336.
[27] Grev yasaÄına karÅın Bursa’da 1910 tarihinde greve Ƨıkan kadın iÅƧiler iƧin bkz. Raif KaplanoÄlu, “TĆ¼rkiye’de ilk kadın iÅƧileri grevi”, Muhalif Bursa, 25 EylĆ¼l 2022, https://www.bursamuhalif.com/turkiyede-ilk-kadin-iscileri-grevi.
[28] BirkaƧ ƶrnek iƧin bkz. HĆ¼lya YalƧın, Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Ä°majı Ä°nÅası (1928-38), H.Ć. AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi EnstitĆ¼sĆ¼, AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi ABD Y. Lisans Tezi, Ankara 2019; Esra IÅık, “Erken Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Dergilerinde Kadın Ä°majı: Ev Kadın Dergisi ĆrneÄi, Folklor ve Edebiyat, 2021, 27(2) 106 Ek; GĆ¼rhan Yellice, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde TĆ¼rk Kadınını ModernleÅtirme GiriÅimleri, TĆ¼rk ve DĆ¼nya Basını (1926-1934)” Ćanakkale AraÅtırmaları TĆ¼rk YıllıÄı, Bahar 2018, sayı 24; Feyza Kurnaz Åahin, “Asri Hayat Asri Kadın: Cumhuriyet Dƶneminde Ä°stanbul’da Ev Modası, Kadın DĆ¼nyası Ćzerine AraÅtırmalar (Tarih, GƶƧ, Ekopolitik, Hukuk ve Edebiyat), Olcay Ćzkaya Aylin Eraslan (der.) Gazi Kitabevi, Ankara 2021; Mehtap Kaya, “‘Ä°deal, Asri, ZĆ¼ppe Kadın: Erken Cumhuriyet Dƶnemi Dergilerinde Kadın Algısı”, History Studies, 11:3, Haziran 2019, Mehmet Furkan Eke, “Cumhuriyet ModernleÅmesinin Simgesi Olarak Kadın”, https://www.academia.edu/53701360/Cumhuriyet_Modernle%C5%9Fmesinin_Simgesi_Olarak_Kad%C4%B1n…
[29] Ama bunun “istisna”ları yok deÄil. Akla gelen ilk ƶrnek, Mustafa Kemal’in Kızılcahamam’da karÅılaÅıp takdir ettiÄi muhtar Satı (M. Kemal bu adı sonradan Hatı’ya deÄiÅtirecektir) kadın. Satı Kadın vekil adayı olduÄu gĆ¼nleri Åƶyle anlatıyor: Ankara Valisi Nevzat (TandoÄan) Bey, iki jandarmayla makamına ƧaÄırır. ‘Seni muhtarların reisi yapacaÄız’ diyerek baÅı kapalı ve aƧık resimlerini Ƨektirir. Teklifi kabul eder. Ancak bu, vekillik iƧin hazırlıktır. Bundan haberi yoktur. Bir sĆ¼re sonra da vekil adayı olduÄunu gazetelerden ƶÄrenir. SeƧilir ve ‘Madem reis oldum. Reis gibi gideceÄim’ diyerek, 12 atlıyla Ankara'ya varır. ĆƧ gĆ¼n sonra Ä°smet PaÅa kabul eder. O gĆ¼nleri Åƶyle anlatır: !Gozel blozlar, elcikler (eldiven), Ƨoraplar, fotinler verdiler. Beni Åık bir Ankara gĆ¼zeli yaptılar. Yarım saat iƧinde medeni bir Ankara kadını kalakaldım. DĆ¼nyalar benim oldu. DĆ¼nyalar durdukƧa AtatĆ¼rk de dursun, cĆ¼mleyi ayakaltında o kurtardı.’” (Ercan DolapƧı, “Satı Kadın BaÅını Nasıl AƧtı?” Aydınlık, 6 Kasım 2013, http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/sati-kadin-basini-nasil-acti-h27234.html)
[30] 1927’de yĆ¼zde 75 olan kırsal nĆ¼fus, 1960’ta ancak yĆ¼zde 68’e gerileyecektir. Bir baÅka deyiÅle, Cumhuriyet tarihinin yaklaÅık ilk 40 yılında demografik yapı fazla deÄiÅmemiÅtir. (YĆ¼ksel KaÅtan, “Cumhuriyet Dƶneminde NĆ¼fus Hareketlerinin Fonksiyonu”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31973
[31] Bkz. HĆ¼lya YalƧın, Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Ä°majı Ä°nÅası (1928-38), H.Ć. AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi EnstitĆ¼sĆ¼, AtatĆ¼rk Ä°lkeleri ve Ä°nkılap Tarihi ABD Y. Lisans Tezi, Ankara 2019, s.25.
[32] Ćte yandan, kentli nĆ¼fusun bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n de Ä°ngiliz Guardian gazetesinde 2 EylĆ¼l 1933 tarihinde yayınlanan Åu rƶportajın yansıttıÄı ruh hĆ¢li hĆ¢kimdir: “EÅin ne kadar sıklıkla dıÅarıya Ƨıkıyor Ahmet? Yılda en fazla iki ya da Ć¼Ć§ kez Ƨıkar. Fakat sĆ¼rekli olarak evde oturmasının onun iƧin iyi olmadıÄı, havaya ve mekĆ¢n deÄiÅikliÄine ihtiyacı olduÄunu bilmiyor musun? SonuƧta baÅında peƧesi var deÄil mi? Bu yeterli deÄildir. Ona gĆ¼venemem. Ayrıca eÅimin sĆ¼rekli olarak etrafta dolaÅıyor olduÄuna yƶnelik sƶzler benim onurumu kırar. Ancak Ä°ngiliz kadınları sĆ¼rekli olarak dıÅarıya Ƨıkar. Onlar farklıdır. Siz bizimkileri bilmezsiniz. Biz, bizimkileri gƶzĆ¼mĆ¼zĆ¼n ƶnĆ¼nden ayıramayız. Ayrıca kadın konusuna gelince bir birbirimize gĆ¼venemeyiz. Bu nedenle mi evinizin her tarafı sanki kale gibidir, hiƧ pencere yok. Bu eÅinizi gĆ¼vende tutmak iƧin mi? Elbette” (GĆ¼rhan Yellice, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde TĆ¼rk Kadınını ModernleÅtirme GiriÅimleri, TĆ¼rk ve DĆ¼nya Basını (1926-1934)” Ćanakkale AraÅtırmaları TĆ¼rk YıllıÄı, Bahar 2018, sayı 24)
[33] Perihan Naci Eldeniz, TTK. Belleten, Cilt: XX, Sayı: 80, 1956. s.740.
[34] Enver Ziya Karal (AÄustos 1925). Fatih Ćzdemir (Ed.). AtatĆ¼rk’ten DĆ¼ÅĆ¼nceler (kitap). Ankara: ODTĆ Yayıncılık. s.78. AtatĆ¼rk’Ć¼n Sƶylev ve DemeƧleri (II)
[35] Hakimiyet-i Milliye, 3 Åubat 1931.
[36] Hakimiyet-i Milliye, 15 Ekim 1925.
[37] Akt. YeÅim Arat, “TĆ¼rkiye’de ModernleÅme Projesi ve Kadınlar”, TĆ¼rkiye’de ModernleÅme ve Ulusa Kimlik, Sibel BozdoÄan, ReÅat Kasaba (der.), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, s.90.
[38] ZihnioÄlu, agy. s.193.
[39] GĆ¼rhan Yellice, agy. s.336.
[40] Esra IÅık, “Erken Cumhuriyet Dƶnemi Kadın Dergilerinde Kadın Ä°majı: Ev Kadın Dergisi ĆrneÄi, Folklor ve Edebiyat, 2021, 27(2) 106 Ek s.232.
[41] Esra IÅık, agy. s.232.
[42] 6 Mayıs 1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası 6 ve daha fazla Ƨocuklu kadınlara bir ƶdeme yapılmasını ƶngƶrse de, bu ƶdeneÄin 1922 yılında sadece bir kez, o da 50 TL. ƶngƶrĆ¼lmesine karÅın 30 TL olarak verildiÄi,1957 yılı itibariyle devletin Ƨok Ƨocuklu kadınlara borcunun 4.5 milyon TL’yi bulduÄu bĆ¼tƧe gƶrĆ¼Åmelerinden anlaÅılmaktadır. (Mehmet Evsile, “Cumhuriyet Dƶneminde Aile ve Kadın Problemleri”, GeƧmiÅten GĆ¼nĆ¼mĆ¼ze Åehir ve Kadın, Osman Kƶse (der.), Canik Belediyesi KĆ¼ltĆ¼r Yayınları, 2016, s.614.
[43] Mehmet Evsile, agy. s.615.
[44] Nazan Maksudyan, “Erken Cumhuriyet Dƶneminde Kadın Ä°ntiharları-Islah, Ä°nkar ve Ä°skat”, Toplumsal Tarih, sayı 188, AÄustos 2009.
[45] Zafer Toprak, TĆ¼rkiye’de Yeni Hayat, Ä°nkılap ve Travma, 1908-1928. DoÄan Kitap, 3. Basım, 2019, ss.341-394.
Yorum Ekle