$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

ANADOLU’NUN “YA BASTA!”SI

“Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır.” [2] Sevgili dostlar, öncelikle bugün burada...


“Görmek isteyenler için
yeterince ışık, istemeyenler için
yeterince karanlık vardır.”[2]

Sevgili dostlar, öncelikle bugün burada, sizlerle, yani sokaklarda tarih yazanlarla bulunmaktan onur duyduğumu vurgulamama izin verin.
Başlamadan, bir önerim olacak. Bence artık “konferans, panel, söyleşi” vb. tek yönlü aktarım formlarından vazgeçerek, “forum”lara dönmemiz gerekiyor.
İki nedenden dolayı:
Son günlerde yaşadıklarımızı, hiçbirimiz ne denli deneyimli, bilgili, akîl vb. olursak olalım, öngöremedik, öngöremezdik.
Yaşayarak öğrendiğimiz hadiselerden biri. Hayatta oluyor bazen böyle şeyler.
Dolayısıyla, bu “şey”i tartışırken ona uygun bir biçim bulmak durumundayız.
Kendi adıma söyleyeyim, ben bu süreçten öğreniyorum.
Ve buraya sizlerle gözlemlerimi, görüşlerimi paylaşmaya ve sizinkileri dinlemeye geldim.
Görüşleriniz son derece önemli: çünkü kim ne derse desin, bu sürecin aktörleri sizlersiniz. Yani ön saflarda direnenler, dövüşenler.
Direnirken, dövüşürken kendi öykünüzü, kendi tarihinizi de yazıyorsunuz.
Buna bağlı olarak ikinci neden: Kanımca 29 Mayıs 2013 tarihinde başlayan süreçle birlikte, kuşağınız rüştünü ispat etti.
Bundan böyle kendi Deniz Gezmiş’lerinizi, Mahir Çayan’larınızı, İbrahim Kaypakkaya’larınızı, Hatice Alankuş’larınızı, yani kendi önderlerinizi yaratacaksınız.
Ve birlikte, kendi yolunuzu çizeceksiniz.
Yolunuzu çizerken, panellerden, konferanslardan vb., yani tek yönü aktarımlardan çok, kendi görüşlerinizi çatıştırdığınız forumlara ihtiyacınız olacak.
Şu hâlde gelin, bugün burada yaptığımız bir forum olsun, tartışa tartışa ilerleyelim.
Madem ki kürsü bende, o zaman son yaşadıklarımızla ilgili kimi gözlem ve saptamalarımı paylaşayım sizlerle.
Öncelikle bu hareketin “ne”liği üzerine.
Bu bir “devrim” değil. Ya da bir “devrim başlangıcı” da değil. Yani köklü bir iktisadî-siyasal-toplumsal dönüşüme yönelmeyecek.
Ama “light” liberal-sol medyanın bize yutturmaya çalıştığı gibi, “Y kuşağının isyanı” filan da değil.
Bu bir sosyal patlama: Ya da dilerseniz daha “bizden” bir terim kullanalım: Bir halk ayaklanması.
Son dönemde Seattle’dan Wall Street işgaline, Cenova İsyanı’ndan Paris ayaklanmalarına, oradan da Arap Baharı’na dek uzanan bir çok ayaklanmayla önemli ortak özellikler taşıyor.
Bu ortak yönlerden ilki, hareketin, çok katmanlı, çok-veçheli oluşu.

Pek çok toplumsal kesimin hoşnutsuzluğunun patladığı bir kesişim momentini yaşıyoruz.
Bu veçheleri bir bir ayıklamaya kalkışırsak, AKP iktidarının başından bu yana uyguladığı katı neo-liberal politikaları dengelemek için öne sürdüğü sosyal önlemlerin iflasından kaynaklanan hoşnutsuzluktan söz etmeliyiz, örneğin.
Biliyorsunuz, tüm yurttaşların özel dahil dilediği hastanede tedavi olabileceği parlak vaadiyle öne sürülen SSGS “reform”u, sağlık emekçilerinin örgütlerinin yıllardır uyardığı üzere, tüm sağlık hizmetlerinin artan ölçüde paralı hâle gelmesi, yoksulların erişiminden giderek uzaklaşması sonucunu verdi.
4+4+4 formülüyle ifade edilen “eğitim reformu” daha uygulamaya konulduğu ilk yılda dökülmeye başladı. Okullaşma oranları düştü, okul terk oranları arttı. Veliler çocuklarının yıllardır gittiği okulların İHL’lere dönüştürüldüğünü gördü.
Daha da vahimi, AKP’nin neo-liberal iktisadî politikaları, toplumun üçte birini, yani 23 milyon küsur insanı sosyal yardım bağımlısı hâline getirdi.
Taşeronlaştırma aracılığıyla işsizlik hızla yaygınlaşırken, iktidarın ucuz işgücü cenneti yaratma yönündeki baskısı, ülkeyi çalışan yoksullar cehennemine çevirdi.
İktidar partisinin sermaye hareketlerinin önünü açarken, emekçiler ve küçük esnaf üzerinde uyguladığı sıkı basınç hoşnutsuzluğun tabana yayılmasının önünü açıyor. AKP’ye bağlanan umutlar büyük bir hızla öfkeli bir düşkırıklığına dönüşüyor.
Bu yetmezmiş gibi, AKP iktidarı, özellikle mali baskı ve denetimler aracılığıyla, küçük ve orta boy sermayeyi, kendi yandaşlarına, İslâmî kesime kanalize ediyor vargücüyle.
Çevrenize bir bakın, kapılarında “devren kiralık”, “satılık” levhaları asılı yüzlerce boş dükkân göreceksiniz.
Şu hâlde iktidar partisine yönelik patlayıcı biriktiren sürece en önemli katkı, pek dile getirilmese de, iktisadî ve sosyal politikaların dar gelirlilerde yarattığı düşkırıklığından geldi.
Bu durumun tamamlayıcı bir boyutunu, AKP’nin yaşam alanlarımızı bir bir sermayeye peşkeş çekmedeki kararlılığı oluşturmakta.
Rant alanını genişletmek üzere tabiat varlıklarını koruma, çevre değerlendirme ilkeleri, tarihsel varlıklar, içme sularının, ormanların korunması gibi her türlü yasal düzenlemeyi çiğnemekte beis görmüyor.
“Kentsel dönüşüm” adı altında şimdiye dek yürürlüğe konulan uygulamalar, “soylulaştırma” adı altında plebleri kent merkezlerinden sürmeye yönelik politikaları açığa çıkartıyor.
Ben İstanbul’da yetiştim. Mütevazı öğrenci harçlığıyla Fenerbahçe’de çay, Çamlıca tepesinde sotadan kanyağımızı içer, Kalamış’taki balıkçı kahvelerinde siyaset konuşur, Ortaköy’deki ucuz meyhanelerde içerdik…
Bugün bu yerlerden hiçbirine, bırakın öğrenci harçlığıyla, ortalama bir memur maaşıyla birlikte gidebilmenin imkânı yok.
İnsanlar, parksızlaştırılan, bahçesizleştirilen, bol AVM’li, bol rezidanslı kentlerde, tek eğlenceye, evlerinde oturup Tayyip Erdoğan kokusundan penguenler hakkında belgesel yayınlayan TV kanallarını, Ben Bilmem Eşim Bilir’i, Kandil yayınlarını, her an tepelerinde “ahlâka aykırılık” ihbarı tehdidinin Demokles kılıcı gibi sallandığı, suya sabuna dokunmayan dizileri izlemeye mahkûm kılınmış durumda.
Ama bu kadar değil. Tayyip Erdoğan, bir süredir seçilmiş başbakan olduğunu unuttu. Nemrut bir ortaokul müdürü kesildi başımıza.
Hani ceberut müdürler vardır; okul kapısında kız öğrencilerin etek boyunu, erkek öğrencilerin saç uzunluğunu kontrol ederler.
Elinde cetvel, kimin ne giyeceğine, ne yiyip içeceğine, kaç çocuk doğuracağına, metroda nasıl oturacağına, hangi koşullarda kürtaj, hangi koşullarda sezaryen yaptıracağına, hangi dizileri izleyeceğine karar veriyor.
Hepimizi, kendi İslâmcı dünya görüşü doğrultusunda nizam-intizama çekmeye kararlı…
Üstelik özlediği muhafazakârlığın İslâmî referanslarını gizlemeye gerek de duymuyor artık. “Din iyi şeyleri buyurur, bu nedenle onun dediklerini yapmakta bir sakınca yoktur,” derken, toplumsal, kültürel yaşamımızı dinsel referanslar doğrultusunda düzenlemekte olduğunu gizlemiyor.
Yetiştirmeye heveslendiği “dindar ve kindar nesil”, okullarda biyoloji dersinde yaratılış teorisini, kimyada Allah’ın hikmetlerini, sosyolojide Asr-ı saadet’te Medine’deki yaşamı belliyor artık, İmam-Hatip çıkışlı hocaların elinde.
Ve nihayet, hazretlerin askerî vesayet rejimini yıkıp yerine ikame ettiği “ileri demokrasi”de koyu bir polis devleti altında yaşıyoruz hepimiz.
Yurttaşların yarıdan çoğunun telefonunun dinlendiğinden kuşkulandığı bir polis devleti…
Sabaha karşı apansız evlerin basılıp insanların yakapaça gözaltına alındığı, neden alındıklarını ise ancak aylar sonra çıkartıldıkları mahkemede öğrendikleri Kafka demokrasisi…
Özgür, parasız, bilimsel eğitim talep eden öğrencilerin kafalarının polis copuyla kırıldığı, polis tekmeleriyle dalaklarının yırtıldığı, en küçük bir gösterinin tazyikli suyla püskürtüldüğü biber gazı rejimi.
Cezaevlerindeki hasta tutsakları ölüme terk eden ceberut bir “ileri demokrasi”.
* * *
Tüm bu etkenler, ve burada sayamadıklarım birikti, birikti…
Ve yaşamakta olduğumuz Anadolu “Ya Basta!”sı olarak patlak verdi işte…
Yani bu isyan, işsizlik ve geleceksizlik kıskacındaki varoş çocuğunu da, okulu bitirdiğinde, iş bulacak kadar şanslıysa eğer, asgarîye yakın bir ücretle kölece çalıştırılacağının bilincinde, nefesi kesilmiş, yaşam tarzına müdahale edilen kolej çocuğunu da, bedeni devletin vesayeti altına alınmaya çalışılan genç kadınları da, laik yaşam tarzının elden gitmekte olduğunu hisseden cumhuriyetçileri de, üçüncü boğaz köprüsüne katillerinin adı verilen, kapıları çarpı işaretli Alevîleri de, kent yoksulu Kürtleri de, sansür ve piyasalaştırılma kıskacına sıkıştırılan sanatçıları da, kentlerin ve çevrenin talanına karşı umarsızca direnme çabasındaki çevrecileri de, her itirazlarında kafaları-kolları kırılan öğrencileri de şaşırtıcı bir esneklikle kapsadı…
Daha önce yazdım; bir kez daha vurgulayayım. Kimse patlak veren bu spontan öfkeye bakıp da darbe, askerî müdahale vb. hayali kurmasın.
Bu patlamanın gerisinde, insanlığın en kadîm düşü, eşitlik, adalet ve özgürlük isteği var.
Ve isyancılar kimsenin askeri olma niyetinde değiller.
“Peki, bundan sonra ne olur?” mu diyorsunuz?
Bence bunu direnişin gücü ve aklı tayin edecek.
Afrika’dan dönen Tayyip Erdoğan geri adım atmayacağının, taviz vermeyeceğinin sinyallerini verdi. Yani hükümet, büyük olasılıkla direnişçileri kesecek bir yanıt vermeyecek - tabii örneğin sürpriz bir mahkeme kararıyla Gezi parkındaki topçu kışlası inşaatı iptal edilmezse.
Yanı sıra, resmî ağızlar, direniş hareketini kriminalize edecek önlemleri telaffuz etmeye başladılar bile.
AKP iktidarı, kırık-dökük bir “polis bu kadar şiddet kullanmamalıydı” geçiştirmesinin ardından -sanki polis İçişleri Bakanlığı’nın emrinde değilmiş gibi- “çevreye duyarlı, demokrasiye saygılı gösterişçi” ile “illegal örgütlerin, “Türkiye’nin ilerlemesini istemeyen dış mihrakların, provokatörlerin, darbe özlemcisi Ergenekoncuların…” ve daha bilmem nelerin manipüle ettiği şiddet yanlılarını ayırt etmeye koyuldu.
Daha da vahimi, bu hem direnişe sempatiyle bakan halk arasında, hem de bizzat direnişçilerin kendi aralarında bu ayırım karşılığını bulmaya başladı.
Gezi parkıyla Beşiktaş, İstanbul ile Ankara yetkililerin, ama daha acısı, direnişçilerin ağzından birbirinden ayırt ediliyor.
Bu söylem egemen olursa, bu direniş, kazanımsız bir biçimde sönümlenir. “İllegal örgüt” olarak nitelenen gruplar, yani barikatlarda dövüşerek bu devlet güçlerinin geri adım atmasında önemli katkıları olan devrimciler, sosyalistler tecrit edilerek iktidarın rövanş hamlelerine terk edilir.
Ancak böyle bir gelişme, direnişçilerin hiçbir kesimine “zafer” getirmez. Böyle bir durumda, emin olun ki ortalık yatıştıktan bir süre sonra Gezi parkına iş makineleri girecektir.
Ve bundan böyle her birimiz, halk muhalefeti karşısında muzaffer bir AKP’nin rövanşizminin hedefi oluruz.
Şu hâlde, Gezi parkındakiler kendilerini “sivil direnişçiler” olarak görüp, barikatlardakilerden ayırt etmemelidirler.
Toplumsal patlamalar koreografileri özenle çizilmiş, herkesin partisyonunu oynadığı “bale gösterileri” değildir. Hele ki polislerin gaz bombalarını ateşli silah niyetine kullandıkları saldırganlıkta, kimileri beğenmese de direnç şiddete başvurabilir. Bunu emin olun ki güvenlik güçleri, kimi direnişçilerden daha iyi biliyor.
Direnişin ikinci potansiyel zaafını ise, Kürtlerle Kemalistler arasında yaşanan gerilim oluşturmakta.
Tekrar ediyorum; bu kolektif “Ya Basta!”da kimse kimseye meydanları kapatma yetkisine haiz değildir.
En kötü ihtimalle, eylemin dönüştürücülüğüne, insan denilen varlığın, özellikle de bunun gibi tarihin hızlandığı süreçlerde çok daha hız kazanan öğrenme yetisine güvenmekten başka bir çaremiz yok.
5 Haziran eyleminde KESK, DİSK ve diğer kitle örgütleri çok hayırlı bir iş yaptılar: bayraklı, Atatürk posterli göstericilerle sarı-kırmızı-yeşil poşili Kürtleri birlikte halaya durdurdular.
İnsanlar korku duvarını aştı, üzerlerindeki ölü toprağını silkeledi, görülmedik bir poltizasyon yaşıyorlar.
Şu an sokaklarda her kesim ve çevreden direnişçi var. Birbirlerini en iyi yerde, eylemde tanıdılar.
Bu büyük buluşmayı bir kardeşlik şenliğine dönüştürme görevi, sosyalistlere düşüyor. Eylemden eyleme değil, tüm gün sokaklarda olmalı, her türden direnişçilerle buluşmalı, konuşmalı, dertlerini dinlemeli, derdimizi anlatmalıyız.
Tekrar ediyorum, bu ayaklanma, bir sosyalist devrim, hatta başlangıcı da değil.
Ama hem AKP ceberutluğunu, hem de neo-liberal kapitalizmin saldırganlığını sınırlandırabileceğimiz demokratik bir çıkış olanağı.
Hoşnutsuz yığınlara, “Başka bir çözüm var” diyebileceğimiz, ve özgür, eşitlikçi ve adaletli bir yaşamın sıradan insanlar eliyle kurulabileceğini gösterebileceğimiz; yeni, eşitlikçi bir toplumsal dinamiği örebileceğimiz bir momentten geçiyoruz.
Bu momenti kaçırmamak için iki noktanın hayatî önem taşıdığını düşündüğümü bir kez daha vurgulayarak tamamlayayım sözlerimi.
Öncelikle, bu direnişin küçük de olsa bir kazanımla -örneğin iktidarın Topçu Kışlası inşaatından vaz geçtiğini açıklamasıyla sonuçlanması çok önemli.
İkinci olarak ise, bunu sağlayabilmek için, mücadelenin “sivil direnişçi-provokatör” ya da “Atatürkçü-Kürt” ekseninde bölünmesine ve tarafların birbirini ötekileştirmesine izin vermemek gerekiyor.
Tartışmalar elbette olacak. Ancak bu tartışmaların sokakta-meydanlarda kardeşleşmeyi hedefleyen bir hat izlemesi, hayatî bir önem taşıyor.

6 Haziran 2013 15:08:52, Ankara.


N O T L A R

[1] Kaldıraç Dergisi tarafından 7 Haziran 2013 günü Ankara Aka-Der Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Taksim’den

Kızılay’a Direniş Günlükleri” başlıklı söyleşide yapılan konuşma… Kaldıraç, No:145, Temmuz 2013…


[2] Blaise Pascal.

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Öne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGÖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GÜÇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALÂKÂSI VAR?,1,“NEFRET SUÇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İÇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERÇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İÇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA İŞÇİ SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEÇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEÇİMLERİ’NE DAİR -GEREKÇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AÇIK SÖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ÖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,36,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLÂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLÂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKÂR”LIĞI NEYE DENK DÜŞER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETÇİ MANEVİYATÇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ÖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKÂRLIĞI İSLÂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVÎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİÇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ÇOKKÜLTÜRCÜLÜĞÜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,29,AYŞE ÖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,9,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİÇ!,1,BE ZİMAN JÎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKÂNSIZ AŞK” HİKÂYESİ: “AKADEMİ VE ÖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İÇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HÂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İÇİN: GÖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERÖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETÇİLİK VE IRKÇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bölge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ÇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELÂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DÖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Çile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gözlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ÇOCUKLAR ÖLMESİN DEMEK TERÖR SUÇU MU,1,ÇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ÇÖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBÂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DÖNÜŞÜM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,4,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ÖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKÎ,1,DEVLETLÛLAR,1,devrim,10,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLÂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ÇÜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,60,düsünce özgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,17,emekciler,3,EMEKÇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ÖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ÇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İÇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,2,GERÇEKTEN DE NEDİR TERÖR,1,GÖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,güncel,8,gündem,11,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HÂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HÂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ÖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GÜN DÖRT İŞÇİ BEŞ KADIN,1,HER KÖYDE BİR “KÖPEK” VARDIR,1,HİÇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ÖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,34,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLÂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ÖZGÜR(LÜĞÜ) MÜ,1,İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VAZGEÇİLEMEZ ÖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEÇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,15,İŞÇİ SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,İŞÇİ SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERÇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İÇİN OLABİLECEK EN KÖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,63,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,24,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİÇİMLENMESİ İÇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,54,KRİZ SAVAŞ VE İŞÇİ SINIFI ÜZERİNE GÖRÜŞLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,30,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,12,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ - 1/ BREZİLYA ÖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREÇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREÇLERİ”: EL SALVADOR ÖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEÇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SÖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DÜŞÜNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ÖĞRENEN BİR ÇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DÜŞÜ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,15,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIÇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKÂRLAŞMA/ DÜŞKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: İŞÇİ SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,12,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ÖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ÇALIP ÇIRPTIKÇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORÇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TÖRENLERİ,1,OTUZÜÇ KOR DÜŞTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ÖFKELENİNCE ÇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ÖFORİNİN ORTASINDA,1,ÖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ÖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,öteki,29,ÖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KÖKENİ ÜZERİNE,1,ÖZERKLİKÇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ÖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,özgeçmis,1,özgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,13,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHÇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,röportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ÇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seçim,5,SEÇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ÇÜRÜMENİN RESMİNİ ÇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel özbudun,1,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,13,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMÎ SÖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,söylesi,1,söyleşi,2,SÖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUÇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ÖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,13,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,17,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercüme,2,terör,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TÖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: Gerçekten kadınlar için Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIŞÇI MI,1,TÜRK(İYE) İSLÂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,82,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ÖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İÇİN YEREL SEÇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ÖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,26,VURUN “ÖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,20,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YÖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YÖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ÖYLE BİR YEREL YÖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yök,3,yönetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKÇESİ,1,ZORUNLU BİR AÇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibel🍂özbudun: ANADOLU’NUN “YA BASTA!”SI
ANADOLU’NUN “YA BASTA!”SI
sibel🍂özbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/07/anadolunun-ya-bastasi.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/07/anadolunun-ya-bastasi.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy