“Gƶrmek isteyenler iƧin yeterince ıÅık, istemeyenler iƧin yeterince karanlık vardır.” [2] Sevgili dostlar, ƶncelikle bugĆ¼n burada...
“Gƶrmek isteyenler iƧin
yeterince ıÅık, istemeyenler iƧin
yeterince karanlık vardır.”[2]
Sevgili dostlar, ƶncelikle bugĆ¼n burada, sizlerle, yani sokaklarda tarih yazanlarla bulunmaktan onur duyduÄumu vurgulamama izin verin.
BaÅlamadan, bir ƶnerim olacak. Bence artık “konferans, panel, sƶyleÅi” vb. tek yƶnlĆ¼ aktarım formlarından vazgeƧerek, “forum”lara dƶnmemiz gerekiyor.
İki nedenden dolayı:
Son gĆ¼nlerde yaÅadıklarımızı, hiƧbirimiz ne denli deneyimli, bilgili, akĆ®l vb. olursak olalım, ƶngƶremedik, ƶngƶremezdik.
YaÅayarak ƶÄrendiÄimiz hadiselerden biri. Hayatta oluyor bazen bƶyle Åeyler.
Dolayısıyla, bu “Åey”i tartıÅırken ona uygun bir biƧim bulmak durumundayız.
Kendi adıma sƶyleyeyim, ben bu sĆ¼reƧten ƶÄreniyorum.
Ve buraya sizlerle gƶzlemlerimi, gƶrĆ¼Ålerimi paylaÅmaya ve sizinkileri dinlemeye geldim.
GƶrĆ¼Åleriniz son derece ƶnemli: Ć§Ć¼nkĆ¼ kim ne derse desin, bu sĆ¼recin aktƶrleri sizlersiniz. Yani ƶn saflarda direnenler, dƶvĆ¼Åenler.
Direnirken, dƶvĆ¼ÅĆ¼rken kendi ƶykĆ¼nĆ¼zĆ¼, kendi tarihinizi de yazıyorsunuz.
Buna baÄlı olarak ikinci neden: Kanımca 29 Mayıs 2013 tarihinde baÅlayan sĆ¼reƧle birlikte, kuÅaÄınız rĆ¼ÅtĆ¼nĆ¼ ispat etti.
Bundan bƶyle kendi Deniz GezmiÅ’lerinizi, Mahir Ćayan’larınızı, Ä°brahim Kaypakkaya’larınızı, Hatice AlankuÅ’larınızı, yani kendi ƶnderlerinizi yaratacaksınız.
Ve birlikte, kendi yolunuzu Ƨizeceksiniz.
Yolunuzu Ƨizerken, panellerden, konferanslardan vb., yani tek yƶnĆ¼ aktarımlardan Ƨok, kendi gƶrĆ¼Ålerinizi ƧatıÅtırdıÄınız forumlara ihtiyacınız olacak.
Åu hĆ¢lde gelin, bugĆ¼n burada yaptıÄımız bir forum olsun, tartıÅa tartıÅa ilerleyelim.
Madem ki kĆ¼rsĆ¼ bende, o zaman son yaÅadıklarımızla ilgili kimi gƶzlem ve saptamalarımı paylaÅayım sizlerle.
Ćncelikle bu hareketin “ne”liÄi Ć¼zerine.
Bu bir “devrim” deÄil. Ya da bir “devrim baÅlangıcı” da deÄil. Yani kƶklĆ¼ bir iktisadĆ®-siyasal-toplumsal dƶnĆ¼ÅĆ¼me yƶnelmeyecek.
Ama “light” liberal-sol medyanın bize yutturmaya ƧalıÅtıÄı gibi, “Y kuÅaÄının isyanı” filan da deÄil.
Bu bir sosyal patlama: Ya da dilerseniz daha “bizden” bir terim kullanalım: Bir halk ayaklanması.
Son dƶnemde Seattle’dan Wall Street iÅgaline, Cenova Ä°syanı’ndan Paris ayaklanmalarına, oradan da Arap Baharı’na dek uzanan bir Ƨok ayaklanmayla ƶnemli ortak ƶzellikler taÅıyor.
Bu ortak yƶnlerden ilki, hareketin, Ƨok katmanlı, Ƨok-veƧheli oluÅu.
Pek Ƨok toplumsal kesimin hoÅnutsuzluÄunun patladıÄı bir kesiÅim momentini yaÅıyoruz.
Bu veƧheleri bir bir ayıklamaya kalkıÅırsak, AKP iktidarının baÅından bu yana uyguladıÄı katı neo-liberal politikaları dengelemek iƧin ƶne sĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ sosyal ƶnlemlerin iflasından kaynaklanan hoÅnutsuzluktan sƶz etmeliyiz, ƶrneÄin.
Biliyorsunuz, tĆ¼m yurttaÅların ƶzel dahil dilediÄi hastanede tedavi olabileceÄi parlak vaadiyle ƶne sĆ¼rĆ¼len SSGS “reform”u, saÄlık emekƧilerinin ƶrgĆ¼tlerinin yıllardır uyardıÄı Ć¼zere, tĆ¼m saÄlık hizmetlerinin artan ƶlĆ§Ć¼de paralı hĆ¢le gelmesi, yoksulların eriÅiminden giderek uzaklaÅması sonucunu verdi.
4+4+4 formĆ¼lĆ¼yle ifade edilen “eÄitim reformu” daha uygulamaya konulduÄu ilk yılda dƶkĆ¼lmeye baÅladı. OkullaÅma oranları dĆ¼ÅtĆ¼, okul terk oranları arttı. Veliler Ƨocuklarının yıllardır gittiÄi okulların Ä°HL’lere dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ gƶrdĆ¼.
Daha da vahimi, AKP’nin neo-liberal iktisadĆ® politikaları, toplumun Ć¼Ć§te birini, yani 23 milyon kĆ¼sur insanı sosyal yardım baÄımlısı hĆ¢line getirdi.
TaÅeronlaÅtırma aracılıÄıyla iÅsizlik hızla yaygınlaÅırken, iktidarın ucuz iÅgĆ¼cĆ¼ cenneti yaratma yƶnĆ¼ndeki baskısı, Ć¼lkeyi ƧalıÅan yoksullar cehennemine Ƨevirdi.
Ä°ktidar partisinin sermaye hareketlerinin ƶnĆ¼nĆ¼ aƧarken, emekƧiler ve kĆ¼Ć§Ć¼k esnaf Ć¼zerinde uyguladıÄı sıkı basınƧ hoÅnutsuzluÄun tabana yayılmasının ƶnĆ¼nĆ¼ aƧıyor. AKP’ye baÄlanan umutlar bĆ¼yĆ¼k bir hızla ƶfkeli bir dĆ¼ÅkırıklıÄına dƶnĆ¼ÅĆ¼yor.
Bu yetmezmiÅ gibi, AKP iktidarı, ƶzellikle mali baskı ve denetimler aracılıÄıyla, kĆ¼Ć§Ć¼k ve orta boy sermayeyi, kendi yandaÅlarına, Ä°slĆ¢mĆ® kesime kanalize ediyor vargĆ¼cĆ¼yle.
Ćevrenize bir bakın, kapılarında “devren kiralık”, “satılık” levhaları asılı yĆ¼zlerce boÅ dĆ¼kkĆ¢n gƶreceksiniz.
Åu hĆ¢lde iktidar partisine yƶnelik patlayıcı biriktiren sĆ¼rece en ƶnemli katkı, pek dile getirilmese de, iktisadĆ® ve sosyal politikaların dar gelirlilerde yarattıÄı dĆ¼ÅkırıklıÄından geldi.
Bu durumun tamamlayıcı bir boyutunu, AKP’nin yaÅam alanlarımızı bir bir sermayeye peÅkeÅ Ć§ekmedeki kararlılıÄı oluÅturmakta.
Rant alanını geniÅletmek Ć¼zere tabiat varlıklarını koruma, Ƨevre deÄerlendirme ilkeleri, tarihsel varlıklar, iƧme sularının, ormanların korunması gibi her tĆ¼rlĆ¼ yasal dĆ¼zenlemeyi ƧiÄnemekte beis gƶrmĆ¼yor.
“Kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼m” adı altında Åimdiye dek yĆ¼rĆ¼rlĆ¼Äe konulan uygulamalar, “soylulaÅtırma” adı altında plebleri kent merkezlerinden sĆ¼rmeye yƶnelik politikaları aƧıÄa Ƨıkartıyor.
Ben Ä°stanbul’da yetiÅtim. MĆ¼tevazı ƶÄrenci harƧlıÄıyla FenerbahƧe’de Ƨay, Ćamlıca tepesinde sotadan kanyaÄımızı iƧer, KalamıŒtaki balıkƧı kahvelerinde siyaset konuÅur, Ortakƶy’deki ucuz meyhanelerde iƧerdik…
BugĆ¼n bu yerlerden hiƧbirine, bırakın ƶÄrenci harƧlıÄıyla, ortalama bir memur maaÅıyla birlikte gidebilmenin imkĆ¢nı yok.
Ä°nsanlar, parksızlaÅtırılan, bahƧesizleÅtirilen, bol AVM’li, bol rezidanslı kentlerde, tek eÄlenceye, evlerinde oturup Tayyip ErdoÄan kokusundan penguenler hakkında belgesel yayınlayan TV kanallarını, Ben Bilmem EÅim Bilir’i, Kandil yayınlarını, her an tepelerinde “ahlĆ¢ka aykırılık” ihbarı tehdidinin Demokles kılıcı gibi sallandıÄı, suya sabuna dokunmayan dizileri izlemeye mahkĆ»m kılınmıŠdurumda.
Ama bu kadar deÄil. Tayyip ErdoÄan, bir sĆ¼redir seƧilmiÅ baÅbakan olduÄunu unuttu. Nemrut bir ortaokul mĆ¼dĆ¼rĆ¼ kesildi baÅımıza.
Hani ceberut mĆ¼dĆ¼rler vardır; okul kapısında kız ƶÄrencilerin etek boyunu, erkek ƶÄrencilerin saƧ uzunluÄunu kontrol ederler.
Elinde cetvel, kimin ne giyeceÄine, ne yiyip iƧeceÄine, kaƧ Ƨocuk doÄuracaÄına, metroda nasıl oturacaÄına, hangi koÅullarda kĆ¼rtaj, hangi koÅullarda sezaryen yaptıracaÄına, hangi dizileri izleyeceÄine karar veriyor.
Hepimizi, kendi Ä°slĆ¢mcı dĆ¼nya gƶrĆ¼ÅĆ¼ doÄrultusunda nizam-intizama Ƨekmeye kararlı…
Ćstelik ƶzlediÄi muhafazakĆ¢rlıÄın Ä°slĆ¢mĆ® referanslarını gizlemeye gerek de duymuyor artık. “Din iyi Åeyleri buyurur, bu nedenle onun dediklerini yapmakta bir sakınca yoktur,” derken, toplumsal, kĆ¼ltĆ¼rel yaÅamımızı dinsel referanslar doÄrultusunda dĆ¼zenlemekte olduÄunu gizlemiyor.
YetiÅtirmeye heveslendiÄi “dindar ve kindar nesil”, okullarda biyoloji dersinde yaratılıŠteorisini, kimyada Allah’ın hikmetlerini, sosyolojide Asr-ı saadet’te Medine’deki yaÅamı belliyor artık, Ä°mam-Hatip ƧıkıÅlı hocaların elinde.
Ve nihayet, hazretlerin askerĆ® vesayet rejimini yıkıp yerine ikame ettiÄi “ileri demokrasi”de koyu bir polis devleti altında yaÅıyoruz hepimiz.
YurttaÅların yarıdan ƧoÄunun telefonunun dinlendiÄinden kuÅkulandıÄı bir polis devleti…
Sabaha karÅı apansız evlerin basılıp insanların yakapaƧa gƶzaltına alındıÄı, neden alındıklarını ise ancak aylar sonra Ƨıkartıldıkları mahkemede ƶÄrendikleri Kafka demokrasisi…
ĆzgĆ¼r, parasız, bilimsel eÄitim talep eden ƶÄrencilerin kafalarının polis copuyla kırıldıÄı, polis tekmeleriyle dalaklarının yırtıldıÄı, en kĆ¼Ć§Ć¼k bir gƶsterinin tazyikli suyla pĆ¼skĆ¼rtĆ¼ldĆ¼ÄĆ¼ biber gazı rejimi.
Cezaevlerindeki hasta tutsakları ƶlĆ¼me terk eden ceberut bir “ileri demokrasi”.
* * *
TĆ¼m bu etkenler, ve burada sayamadıklarım birikti, birikti…
Ve yaÅamakta olduÄumuz Anadolu “Ya Basta!”sı olarak patlak verdi iÅte…
Yani bu isyan, iÅsizlik ve geleceksizlik kıskacındaki varoÅ Ć§ocuÄunu da, okulu bitirdiÄinde, iÅ bulacak kadar Åanslıysa eÄer, asgarĆ®ye yakın bir Ć¼cretle kƶlece ƧalıÅtırılacaÄının bilincinde, nefesi kesilmiÅ, yaÅam tarzına mĆ¼dahale edilen kolej ƧocuÄunu da, bedeni devletin vesayeti altına alınmaya ƧalıÅılan genƧ kadınları da, laik yaÅam tarzının elden gitmekte olduÄunu hisseden cumhuriyetƧileri de, Ć¼Ć§Ć¼ncĆ¼ boÄaz kƶprĆ¼sĆ¼ne katillerinin adı verilen, kapıları Ƨarpı iÅaretli AlevĆ®leri de, kent yoksulu KĆ¼rtleri de, sansĆ¼r ve piyasalaÅtırılma kıskacına sıkıÅtırılan sanatƧıları da, kentlerin ve Ƨevrenin talanına karÅı umarsızca direnme Ƨabasındaki Ƨevrecileri de, her itirazlarında kafaları-kolları kırılan ƶÄrencileri de ÅaÅırtıcı bir esneklikle kapsadı…
Daha ƶnce yazdım; bir kez daha vurgulayayım. Kimse patlak veren bu spontan ƶfkeye bakıp da darbe, askerĆ® mĆ¼dahale vb. hayali kurmasın.
Bu patlamanın gerisinde, insanlıÄın en kadĆ®m dĆ¼ÅĆ¼, eÅitlik, adalet ve ƶzgĆ¼rlĆ¼k isteÄi var.
Ve isyancılar kimsenin askeri olma niyetinde deÄiller.
“Peki, bundan sonra ne olur?” mu diyorsunuz?
Bence bunu direniÅin gĆ¼cĆ¼ ve aklı tayin edecek.
Afrika’dan dƶnen Tayyip ErdoÄan geri adım atmayacaÄının, taviz vermeyeceÄinin sinyallerini verdi. Yani hĆ¼kĆ¼met, bĆ¼yĆ¼k olasılıkla direniÅƧileri kesecek bir yanıt vermeyecek - tabii ƶrneÄin sĆ¼rpriz bir mahkeme kararıyla Gezi parkındaki topƧu kıÅlası inÅaatı iptal edilmezse.
Yanı sıra, resmĆ® aÄızlar, direniÅ hareketini kriminalize edecek ƶnlemleri telaffuz etmeye baÅladılar bile.
AKP iktidarı, kırık-dƶkĆ¼k bir “polis bu kadar Åiddet kullanmamalıydı” geƧiÅtirmesinin ardından -sanki polis İƧiÅleri BakanlıÄı’nın emrinde deÄilmiÅ gibi- “Ƨevreye duyarlı, demokrasiye saygılı gƶsteriÅƧi” ile “illegal ƶrgĆ¼tlerin, “TĆ¼rkiye’nin ilerlemesini istemeyen dıŠmihrakların, provokatƶrlerin, darbe ƶzlemcisi Ergenekoncuların…” ve daha bilmem nelerin manipĆ¼le ettiÄi Åiddet yanlılarını ayırt etmeye koyuldu.
Daha da vahimi, bu hem direniÅe sempatiyle bakan halk arasında, hem de bizzat direniÅƧilerin kendi aralarında bu ayırım karÅılıÄını bulmaya baÅladı.
Gezi parkıyla BeÅiktaÅ, Ä°stanbul ile Ankara yetkililerin, ama daha acısı, direniÅƧilerin aÄzından birbirinden ayırt ediliyor.
Bu sƶylem egemen olursa, bu direniÅ, kazanımsız bir biƧimde sƶnĆ¼mlenir. “Ä°llegal ƶrgĆ¼t” olarak nitelenen gruplar, yani barikatlarda dƶvĆ¼Åerek bu devlet gĆ¼Ć§lerinin geri adım atmasında ƶnemli katkıları olan devrimciler, sosyalistler tecrit edilerek iktidarın rƶvanÅ hamlelerine terk edilir.
Ancak bƶyle bir geliÅme, direniÅƧilerin hiƧbir kesimine “zafer” getirmez. Bƶyle bir durumda, emin olun ki ortalık yatıÅtıktan bir sĆ¼re sonra Gezi parkına iÅ makineleri girecektir.
Ve bundan bƶyle her birimiz, halk muhalefeti karÅısında muzaffer bir AKP’nin rƶvanÅizminin hedefi oluruz.
Åu hĆ¢lde, Gezi parkındakiler kendilerini “sivil direniÅƧiler” olarak gƶrĆ¼p, barikatlardakilerden ayırt etmemelidirler.
Toplumsal patlamalar koreografileri ƶzenle ƧizilmiÅ, herkesin partisyonunu oynadıÄı “bale gƶsterileri” deÄildir. Hele ki polislerin gaz bombalarını ateÅli silah niyetine kullandıkları saldırganlıkta, kimileri beÄenmese de direnƧ Åiddete baÅvurabilir. Bunu emin olun ki gĆ¼venlik gĆ¼Ć§leri, kimi direniÅƧilerden daha iyi biliyor.
DireniÅin ikinci potansiyel zaafını ise, KĆ¼rtlerle Kemalistler arasında yaÅanan gerilim oluÅturmakta.
Tekrar ediyorum; bu kolektif “Ya Basta!”da kimse kimseye meydanları kapatma yetkisine haiz deÄildir.
En kƶtĆ¼ ihtimalle, eylemin dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼cĆ¼lĆ¼ÄĆ¼ne, insan denilen varlıÄın, ƶzellikle de bunun gibi tarihin hızlandıÄı sĆ¼reƧlerde Ƨok daha hız kazanan ƶÄrenme yetisine gĆ¼venmekten baÅka bir Ƨaremiz yok.
5 Haziran eyleminde KESK, DÄ°SK ve diÄer kitle ƶrgĆ¼tleri Ƨok hayırlı bir iÅ yaptılar: bayraklı, AtatĆ¼rk posterli gƶstericilerle sarı-kırmızı-yeÅil poÅili KĆ¼rtleri birlikte halaya durdurdular.
Ä°nsanlar korku duvarını aÅtı, Ć¼zerlerindeki ƶlĆ¼ topraÄını silkeledi, gƶrĆ¼lmedik bir poltizasyon yaÅıyorlar.
Åu an sokaklarda her kesim ve Ƨevreden direniÅƧi var. Birbirlerini en iyi yerde, eylemde tanıdılar.
Bu bĆ¼yĆ¼k buluÅmayı bir kardeÅlik ÅenliÄine dƶnĆ¼ÅtĆ¼rme gƶrevi, sosyalistlere dĆ¼ÅĆ¼yor. Eylemden eyleme deÄil, tĆ¼m gĆ¼n sokaklarda olmalı, her tĆ¼rden direniÅƧilerle buluÅmalı, konuÅmalı, dertlerini dinlemeli, derdimizi anlatmalıyız.
Tekrar ediyorum, bu ayaklanma, bir sosyalist devrim, hatta baÅlangıcı da deÄil.
Ama hem AKP ceberutluÄunu, hem de neo-liberal kapitalizmin saldırganlıÄını sınırlandırabileceÄimiz demokratik bir ƧıkıŠolanaÄı.
HoÅnutsuz yıÄınlara, “BaÅka bir ƧƶzĆ¼m var” diyebileceÄimiz, ve ƶzgĆ¼r, eÅitlikƧi ve adaletli bir yaÅamın sıradan insanlar eliyle kurulabileceÄini gƶsterebileceÄimiz; yeni, eÅitlikƧi bir toplumsal dinamiÄi ƶrebileceÄimiz bir momentten geƧiyoruz.
Bu momenti kaƧırmamak iƧin iki noktanın hayatĆ® ƶnem taÅıdıÄını dĆ¼ÅĆ¼ndĆ¼ÄĆ¼mĆ¼ bir kez daha vurgulayarak tamamlayayım sƶzlerimi.
Ćncelikle, bu direniÅin kĆ¼Ć§Ć¼k de olsa bir kazanımla -ƶrneÄin iktidarın TopƧu KıÅlası inÅaatından vaz geƧtiÄini aƧıklamasıyla sonuƧlanması Ƨok ƶnemli.
Ä°kinci olarak ise, bunu saÄlayabilmek iƧin, mĆ¼cadelenin “sivil direniÅƧi-provokatƶr” ya da “AtatĆ¼rkĆ§Ć¼-KĆ¼rt” ekseninde bƶlĆ¼nmesine ve tarafların birbirini ƶtekileÅtirmesine izin vermemek gerekiyor.
TartıÅmalar elbette olacak. Ancak bu tartıÅmaların sokakta-meydanlarda kardeÅleÅmeyi hedefleyen bir hat izlemesi, hayatĆ® bir ƶnem taÅıyor.
6 Haziran 2013 15:08:52, Ankara.
N O T L A R
[1] KaldıraƧ Dergisi tarafından 7 Haziran 2013 gĆ¼nĆ¼ Ankara Aka-Der KĆ¼ltĆ¼r Merkezi’nde dĆ¼zenlenen “Taksim’den
Kızılay’a DireniÅ GĆ¼nlĆ¼kleri” baÅlıklı sƶyleÅide yapılan konuÅma… KaldıraƧ, No:145, Temmuz 2013…
[2] Blaise Pascal.
Yorum Ekle