“AhlĆ¢k ve para aynı Ƨuvala girmez.” [2] ĆocukluÄum ve ilk genƧlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekĆ¢nlarından sayılan Erenkƶy-Gƶz...
“AhlĆ¢k ve para aynı Ƨuvala girmez.”[2]
ĆocukluÄum ve ilk genƧlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekĆ¢nlarından sayılan Erenkƶy-Gƶztepe arasında geƧti. O yıllarda İstanbul’un tartıÅmasız bir numarası TeÅvikiye- NiÅantaÅı-Osmanbey karÅısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kıŠkalanların hafiften “taÅralı” muamelesi gƶrdüÄü, ama geceleri BaÄdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıÅtırılan lüks, spor arabalara bakıldıÄında, geleceÄinin “parlak” olduÄunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…
Gƶztepe parkı onüç-ondƶrt yaÅımın favori yaÅam alanıydı… Ćevremizde boy vermeye baÅlamıŠapartmanlara karÅı, yeniyetmeliÄimizin, serüven tutkularımızın sıÄınaklarından biri… Ćzellikle de saatliÄine at ve motosiklet kiralayan Ćingeneleriyle... Ali, AÅkın ve diÄerleri kısa sürede en iyi arkadaÅlarımız oldular: ƶnce ata, ardından da motosiklete binmeyi ƶÄrettiler bize. Ali’nin Planet motoruyla, Ćiftehavuzlar’dan Suadiye’ye yüreÄi aÄzında, ibreyi saate 100 km.’ye vurdurarak yalınayak ve kasksız yol almak, hĆ¢li-vakti yerinde bir ailenin iyi yetiÅtirmek iƧin hiƧbir ƶzveriden kaƧınmadıÄı o “akıllı-uslu” kız ƧocuÄunun iƧindeki “ƶteki”nin aƧıÄa Ƨıkmasıydı. Bir ƧeÅit erginleme ritüeli.
Yalnız Gƶztepe deÄil, kuÅkusuz… İki el piÅti Ƨevirip demli Ƨayları yudumladıÄımız balıkƧı kahveleriyle KalamıÅ; aÄaƧlarının arasında YeÅilƧam pozları veren sevgilisinin resmini Ƨeken amatƶr fotoÄrafƧı delikanlılarla eÄlendiÄimiz FenerbahƧe; sahildeki barınakta balıkƧılarla doyulmaz sohbetler ettiÄimiz Caddebostan; tıfıl liseliler olarak “krallar-kraliƧeler” muamelesi gƶrdüÄümüz deniz üstü salaÅ meyhaneleriyle Salacak; cebimize bir ÅiÅe kanyak koyup okulu kırdıÄımızda soluÄu aldıÄımız bitmez-tükenmez felsefe tartıÅmalarının mekĆ¢nı Ćamlıca; sinema ƧıkıÅı dƶner-ekmek yediÄimiz ayaküstü kafeteryalarıyla Bahariye; ilk elele tutuÅmaların mecburĆ® mekĆ¢nı Moda…
Ama yineleyeyim: belki de en egzotiÄi olduÄu iƧin, ille de Gƶztepe parkı…
GeƧen gün bir vesileyle yeniden yolum düÅtü. Galiba kırk yıl kadar sonra. İstanbul BüyükÅehir Belediyesi’nin medarı iftiharı, “Anadolu yakasının fark yatan projesi” Gƶztepe 60. Yıl Parkı!
Gƶzlerime inanamadım… Paris Versailles bahƧelerinden mülhem, ƧiƧeklerin bir renk-boy-sıra disiplini iƧerisinde dizildiÄi, “dünyada benzerine rastlanmayacak Åekilde karma bir konseptle dizayn edilen, iƧerisinde barok bahƧe, gül ve lale bahƧeleri, kuru havuz, biyolojik gƶlet, Ƨocuk oyun alanı, fitness alanı”[1] vb.nin yer aldıÄı devasa bir kitsch-mekĆ¢n... Yürüme parkurlarının beyaz Ƨakıllarla net bir biƧimde ƧizildiÄi… Konukların adım baÅında ne yapıp ne yapmamaları gerektiÄi konusunda kendilerini kesin bir dille uyaran tabelalara muhatap olduÄu… Oyun alanlarına hangi tip ayakkabılarla girilmesi gerektiÄinin, salıncaklarda nasıl sallanılacaÄının park konuklarına uygun yerlere asılı talimatnamelerle belletildiÄi… Yerde tek bir kuru yapraÄın bulunmadıÄı… Mektep kaƧkını Ć¢Åıkları, akÅamdan kalma berduÅları gƶzlerden saklayacak bir kuytusu olmayan… İnsanın kendisini bu “üst sınıf gƶrsel Åƶleni”, bu buyurgan estetik iƧinde küçücük, zayıf, ezik, zavallı hissettiÄi… Banklarında otururken her an nemrut bir park bekƧisinin gelip sizi azarlayacaÄı ürküntüsünün peÅinizi bırakmadıÄı… SoylulaÅtırılmıÅ, disiplinli, “kusursuz”, küçümseyici, tehditkĆ¢r… Sahi, burası Gƶztepe Parkı mı?
Michel Conan’ın “BahƧeler zengin patronların meÅgul olduÄu, salt lüks Åeyler olarak kendi baÅlarına incelenebilecek sonuƧsuz nesneler deÄildir,” demesi nafile deÄil. “Tersine, elit fraksiyonların, alt ve orta sınıflara en uygun olduÄunu düÅündükleri ideolojiyi iletecek simgesel bir dil kurmada birbirleriyle ƧatıÅtıÄı muharebe alanları. BahƧe tarihi, bu büyük simgesel gƶrevler iƧin bir yardımcı, bir araƧtır. (…) Ne bahƧeler ne de tarihleri ifade ettikleri rakip ideolojiler ve bu ideolojileri ƶncelik tanıyan toplumsal hareketlerden baÄımsız olarak incelenemezler.”[2]
Neoliberalizm, ya da kapitalizmin yeryüzünde sermayenin tahakküm ve talanı dıÅında bir avuƧ toprak parƧası, bir santimetre küp hava, bir bardaklık su bırakmama, bu konuda ƶnüne Ƨıkacak her türlü engeli yıkıp geƧme yolundaki sınır tanımaz itimi, kentsel mekĆ¢nları iÅtahının merkezine yerleÅtirdi beri, yaÅam alanlarımız bir bir elimizden alınarak rant kaynaÄına dƶnüÅtürülüyor. Zaten Gƶztepe Parkı’nın sorumlusu Anadolu Park ve BahƧeler Müdürü Ćmer Ćebi bu “iÅtah” konusunda oldukƧa net:
“…bizler yurtdıÅına ƧıktıÄımızda orada düzenlenen gezilerde mutlaka bir park gezisi programa dahil ediliyordu, baktıÄınız zaman ahım Åahım bir park olmasa da bir teması olan, lalelerin, barok tarzının ya da havuz ƧeÅitlerinin ƶn plana ƧıkarıldıÄı temalı parklar gezdiriliyordu. Ćstelik yurtdıÅındaki bu temalı parklar kiÅi baÅına 20-30 Euro gibi bir bedel ile ziyaret ediliyordu.”[3]
AKP iktidarının kentsel mekĆ¢nları ucu bucaÄı olmayan, engelsiz ve sınırsız bir vurgun alanına dƶnüÅtürdüÄü “Kentsel DƶnüÅüm Projesi”nde iÅlem basit: kamusal gücünü kullanarak sıradan insanların, yoksulların, halkın elinden yaÅam mekĆ¢nlarını gasp et, Åirketlere teslim et, üzerlerine lüks konutlar, kafeler, restoranlar, AVM’ler, rekreasyon alanları diktir; [tabii EmevĆ®-AbbasĆ®-SelƧuklu-Osmanlı-modern kırması bir de cami dikersen hem daha “kültürel” olur, hem de farkını dünya aleme fark ettirmiÅ olursun…] ardından bunları tüketim kapasitesi yüksek üst-orta, üst sınıf mensuplarının kullanımına sun, bol para kazan… Onlarca, belki de yüzlerce yıldır bu mekĆ¢nlarda yaÅayan, soluklanan, geƧimini temin eden yoksulları ise kapıdan iƧeri sokma. Ya da mekĆ¢nı ƶyle bir düzenle ki, alt sınıflar kendilerini “oraya ait” hissedemeyecekleri iƧin kendiliklerinden uzaklaÅsınlar.
Yakın ve Ƨarpıcı bir ƶrneÄi, İstanbul “kentsel/rantsal dƶnüÅüm”ünün ilk eldeki kurbanlarından olan Sulukule sakinleri oluÅturuyor. Biliyorsunuz, rantsal dƶnüÅüm kapsamına alınan Sulukule’nin yeniden inÅa edilmesi TOKİ-Ćzkar İnÅaat ortaklıÄına ihale edilmiÅ, TOKİ mülk sahiplerini gƶsterdiÄi alternatif yerleÅim alanına taÅınma ya da yeni yapılacak konutlardan daire sahibi olma seƧenekleriyle karÅı karÅıya bırakmıÅtı. Yeni Sulukule’den konut sahibi olmak isteyenlere, metrekare bedeli 1250 TL’den hesaplanmak üzere, diledikleri büyüklükte konut vaad edilmiÅ, bu durum sƶzleÅmeye kaydedilmiÅti. Evi yıkılan 900 hissedardan yeni projeye talip olanların sayısı 50 aileyi geƧmiyordu. İnÅaatlar 5 yıl sonra tamamlandıÄında ise, hak sahiplerinin hemen tümü, hem talep ettiklerinden daha küçük konutlarla hem de taahhüt ettikleri paralardan Ƨok daha fazlasını ƶdeme baskısıyla karÅılaÅtılar. Evleri yıkılmıÅ, mahalleleri daÄıtılmıÅ, alıÅık oldukları yaÅam tarzı berhava edilmiÅ, kandırılmıŠolmakla kalmadılar. Åimdilerde, kendilerinden lüks, havuzlu sitelerin aidatlarını sollayan miktarlarda aidat talep ediliyor. Ama en Ƨarpıcısı sanırım Åu: Site yƶnetiminden kendilerine gƶnderilen mektupta Ƨıkan anket formunda sitenin etrafının ‘jiletli tel Ƨit ile Ƨevrilmesi’ ve ‘güvenlik kamera sistemi kurulması’ iƧin hane baÅına 1.435 lira masraf Ƨıkarılıyor. Bir baÅka deyiÅle, TOKİ, Sulukule sakinlerini, eski komÅularından “korumak” iƧin para talep ediyor!
Ve Sulukule’de kalmak iƧin direnen son Sulukuleliler, ƶdeyemedikleri taahhütleri, hayatlarını karartan icra takipleri, kapılarına dayanan haciz memurları karÅısında teslim bayraÄını Ƨekiyorlar bir bir: “Sulukule’de 2 katlı evimizi yıkıp yerine buradan iki daire verdiler. ‘Sizi sıkıntıya sokmayacaÄız, sosyal proje olacak’ dediler, kabul ettik. EÅimle 1100 liralık emekli maaÅımızla rahatƧa geƧiniyorduk, Åimdi 2 maaÅ da bu evlerin borcuna gidiyor. Dairelerden birini ƶdeyemeyeceÄimizi anlayınca satılıÄa Ƨıkardık ama 2 aydır kimse talip olmadı. Evlerin birine 180 bin lira borcumuz var, bu gidiÅle haciz gelecek. Bize muazzam bir kazık atıldı. DoÄma büyüme Sulukuleliyim, herkesi tanırdım. Dün saydım, tanıdıÄım 7 kiÅi kalmıŠsitede. Binalar bomboÅ, sanki ƶlü Åehir,” diyor ƶrneÄin doÄma büyüme Sulukuleli Ćetin Acar[4]…
Bir mekĆ¢nı, bir parkı, bir mahalleyi, bir yıkıntı alanını, eski bir okulu sakinlerinden “arındırarak” “muteberleÅtirme”, bir vitrin süsüne, ambalajından yeni ƧıkmıŠbir mobilyaya, galeri camekĆ¢nının gerisindeki sıfır kilometre bir lüks oto gƶrüntüsüne kavuÅturmak… İÅtah aƧıcı, eriÅilmez, el deÄmemiÅ… Ama o ƶlçüde de kiÅiliksiz, anlam yoksunu… Zenginler iƧin yüzdeyüz steril ve güvenlikli, her bir milimetre karesi kameralarla izlenen… Yoksullar iƧinse tehditkĆ¢r, tepeden bakan ve buyurgan…
Kentsel mekĆ¢nlara anlamını veren, emeklilerin, muzip okul kaƧkınlarının, genƧ aÅıkların, iÅsizlerin, trikotajcı kızların, garson Ƨocukların, amatƶr kenar mahalle futbolcularının, tek zevki pencereden gelip geƧenleri izlemek olan meraklı yaÅlı teyzelerin, saƧları jƶleli tamirci Ƨıraklarının, genƧ annelerin, bıƧkın minibüs Åofƶrlerinin, bilge balıkƧıların, elleri ƧamaÅır suyu kokan temizlikƧi kadınların, meyhane müdavimlerinin yaÅam ƶyküleri, gündelik kavgaları, uÄraÅlarıdır, Åiirlerin, filmlerin, romanların da tanıklık ettiÄi üzere… Onları bu alanlardan süpürüp kentleri zenginlere pazarladıÄınızda, yalnızca toplumsallıÄı Åiirsiz, sihirsiz ve anlamsız kılmakla kalmazsınız…
YarattıÄınız sürülmüÅler, deÄersizleÅtirilmiÅler, hayatları gasp edilmiÅler, dıÅlanmıÅlar ordusunun ƶfkesini daha da büyütürsünüz.
O ƶfke birgün Gezi kalkıÅması olur patlar baÅınıza.
Ya da daha büyük bir Åey…
31 AÄustos 2013 18:44:37, ĆeÅme Kƶyü
N O T L A R
[1] KaldıraƧ, No:147, Eylül 2013…
[2] İspanyol Atasözü)
[1] Atraxion, “Anadolu Yakasının Fark Yaratan Projesi: Gƶztepe 60. Yıl Parkı”, http://www.anadoluparkbahceler.com/basindabiz.php?kategori=Yazılı Basın&baslik=.&no=127
[2] Michel Conan, “Introduction”, Perspectives in Garden Histories, “Dumbarton Oaks Colloquium on the History of Landscape Architecture XXI”, Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington, D.C., 1999, s. 3-4.
[3] Atraxion, “Anadolu Yakasının Fark Yaratan Projesi: Gƶztepe 60. Yıl Parkı”, http://www.anadoluparkbahceler.com/basindabiz.php?kategori=Yazılı Basın&baslik=.&no=127
[4] Elif İnce, “Sulukule’de Aidat Åoku”, Radikal, 29 AÄustos 2013, s.4-5.
Yorum Ekle