$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

TANTALOS’U YARATMAK[1]

“ GerƧek ihtiyaƧlar ile Ƨağımızın yƶnlendirdiği sahte ihtiyaƧlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tĆ¼ketim toplumunda, kişi tĆ¼ketim...


GerƧek ihtiyaƧlar ile Ƨağımızın yƶnlendirdiği sahte ihtiyaƧlar
arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tĆ¼ketim toplumunda,
kişi tĆ¼ketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin
toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inanır.
Ä°nsan bu sĆ¼reƧte bir yandan kendini toplumsal olarak
diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken,
bir yandan da tĆ¼ketim toplumuyla bĆ¼tĆ¼nleşir.
Dolayısıyla tĆ¼ketmek, birey iƧin bir zorunluluğa dƶnĆ¼ÅŸĆ¼r.
İnsani ilişkiler yerini maddelerle ilişkiye bırakır.
Artık geƧerli ahlĆ¢k, tĆ¼ketim etkinliğinin ta kendisidir.”
[Jean Baudrillard, TĆ¼ketim Toplumu.]

4.5 G’ye geƧtiniz mi?
Bir başka deyişle, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın, “iftiharla aƧıkladığı”, bir gĆ¼nde 4.5 G’ye geƧen 4.5 milyon yurttaştan[2] biri misiniz?
Dile kolay, bir gĆ¼nde 4.5 milyon kişi! Bu kadar da değil: Mobil Ä°letişim AraƧları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBÄ°SAD) Yƶnetim Kurulu Başkanı Sinan Ekşi de “52 milyon mobil abonenin 4,5G uyumlu SIM karta geƧiş yaptığını”[3] sƶylĆ¼yor. Yani TĆ¼rkiye’nin neredeyse bĆ¼tĆ¼nĆ¼ bugĆ¼n olmazsa yarın, 4,5 G’ye geƧmeye kararlı. 30-40 yıl ƶncesine dek, “Acele giden ecele gider”, “Acele işe şeytan karışır”, “Erişir menzile aheste giden, tiz-i reftar olanın payine damen dolanır” (Yavaş giden hedefine ulaşır, acele edenin ayağına eteği dolanır) atasƶzleri uyarınca aheste bir yaşam sĆ¼rdĆ¼ren, kƶyleri telefon erişimine ta 1984’te kavuşmuş[4] bir toplum iƧin şaşırtıcı bir hız tutkusu!
Yakın zamana dek aşk roman ve filmlerinin, pembe dizilerinin en ƶnemli teması iletişimsizlik yĆ¼zĆ¼nden yanlış anla(ş)ma nedeniyle de bir tĆ¼rlĆ¼ kavuşamayan sevgililer olan bir toplum iƧin afallatıcı bir iletişim aşkı!
Ama en Ƨok da, “tĆ¼ketim toplumu”nun ruhunu yakalamış, onu soğurmuş olmanın gƶstergesi… “Bir lokma, bir hırka”dan bugĆ¼nlere… GerƧekten de uzun bir yoldan geliyoruz.
Kimileri buna “kalkınma, gelişme vb.” diyor. Ya da “Ƨağdaş uygarlık/muasır medeniyet seviyesine erişmek”…
“Muasır medeniyet”in nasıl olması gerektiğiniyse, 60 yıl kadar ƶnce ABD’li iktisatƧı Victor Lebow, ÅŸĆ¶yle betimliyordu:
“Devasa Ć¼retken ekonomimiz tĆ¼ketimi yaşam tarzımız kılmamızı, malların satın alınıp kullanılmasını bir ayine dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rmemizi, manevĆ® doyumumuzu, egomuzun tatminini tĆ¼ketimde aramamızı talep ediyor. Sosyal statĆ¼nĆ¼n, toplumsal kabulĆ¼n, saygınlığın ƶlĆ§Ć¼sĆ¼ artık tĆ¼ketim ƶrĆ¼ntĆ¼lerinde yatıyor. BugĆ¼n yaşamlarımızın anlam ve ƶnemi, tĆ¼ketim terimleri ƧerƧevesinde ifadelendiriliyor. Birey Ć¼zerindeki, gĆ¼venli ve kabul edilmiş standartlara uyma konusundaki basınƧ ne denli fazlaysa, ƶzlemlerini ve bireyselliğini giydikleri, kullandığı araƧ, yedikleri -evi, arabası, beslenme ƶrĆ¼ntĆ¼leri, hobileri- ƧerƧevesinde ifade etme eğilimi o denli yoğundur. (…) Bu meta ve hizmetler tĆ¼keticiye ƶzel bir aciliyetle sunulmalıdır. Yalnızca ‘zorunlu’ bir tĆ¼ketim seferberliği değil, aynı zamanda ‘pahalı’ tĆ¼ketimi gereksiniyoruz. Şeylerin durmaksızın artan bir hızla tĆ¼ketilmesi, yakılması, eskimesi, ikame edilmesi ve atılması gerekiyor. Ä°nsanların artan karmaşıklıkta yemesi, iƧmesi, giyinmesi, araba kullanması, yaşaması dolayısıyla da her seferinde daha pahalı tĆ¼ketmesi gerekiyor.”[5]
O andan sonra, ABD’den başlamak Ć¼zere hiƧbir şey eskisi gibi olmayacaktı… TĆ¼ketme buyrultusu, tĆ¼ketim toplumu imgesi hızla yayılan ve ƶnĆ¼ alınamayan bir salgın hastalık gibi yeryĆ¼zĆ¼nĆ¼ kapladı. Her eve bir buzdolabı, Ƨamaşır makinası, TV, bulaşık makinası, fırın, telefon, her aileye bir otomobil… Zamanla tĆ¼ketim malları “personal/kişisel” sıfatı yĆ¼klendikƧe hem asgari tĆ¼ketim birimi aileden bireye doğru daralarak piyasayı genleştirecek, hem de kullanım sĆ¼releri hızla kısalacaktı: “Kişisel” bilgisayarlar, cep telefonları, kişisel bakım Ć¼rĆ¼nleri, her bireye bir otomobil, her odaya bir TV… Bir-iki yıl kullanılıp, hemen bir Ć¼st modeliyle ikame edilmek Ć¼zere uƧsuz bucaksızlaşan ƧƶplĆ¼ÄŸĆ¼ boylayacak “ahir zaman oyuncakları”…
Max Weber’in “Protestan AhlĆ¢kı ve Kapitalizmin Ruhu”nda kapitalistin prototipi olarak betimlediği, Ƨok Ƨalışan, kazandığını biriktirip işe yatıran, gƶsterişten uzak, tutumlu, sebatkĆ¢r “dĆ¼nyevĆ® mĆ¼nzevĆ®”den, yaşamın anlamını tĆ¼ketmekte bulan, gereksinimlerini karşılamak iƧin değil, “birey” olduğunu kanıtlamak, iƧ sıkıntısını gidermek, yalnızlık duygusunu aşabilmek, aşk acısını unutmak, haz duyabilmek, iş arkadaşıyla rekabet edebilmek, bir kimlik edinebilmek iƧin tĆ¼keten gĆ¼nĆ¼mĆ¼z homo consummerus’una… GerƧekten de radikal bir kĆ¼ltĆ¼rel dƶnĆ¼ÅŸĆ¼m yaşadı insanlık… Yoksa “başkalaşım” (metamorfoz) mu desek?

Tantalos’u Yaratmak

Ä°ktisat kitapları bize tĆ¼ketimin gereksinim karşılayıcı bir etkinlik olduğunu Ć¶ÄŸretir. “Ä°nsanın mutluluğu iƧin…” diye ekler, burjuva ideologları. Ä°nsanlar ihtiyaƧlarını giderdikƧe doyuma kavuşacak, mutlu olacaklardır. Oysa gĆ¼nĆ¼mĆ¼z “tĆ¼ketim toplumları”nda, tĆ¼ketim ile gereksinim ve giderek tĆ¼ketim ile doyum/mutluluk arasında hemen hiƧ ilişki kalmamıştır. GĆ¼nĆ¼mĆ¼z toplumlarında “tĆ¼ketim sahnesi” A’dan Z’ye bireysel tĆ¼keticinin “haz”zına yƶnelik olarak dĆ¼zenlenmiş olduğu gƶz ƶnĆ¼nde bulundurulduğunda…
“GĆ¼nĆ¼mĆ¼z toplumları iƧin hafta sonu, geniş alışveriş merkezlerinde yiyecek, giyecek, kozmetik, mobilya, Ƨamaşır, kitap satın almak, sinemaya gitmek ve en sonunda da akşam yemeğini yiyerek eve dƶnmekten oluşmaktadır. Bu yeni kapalı mekĆ¢nlar, tĆ¼keticilerin iƧeride rahatƧa gezinebilmeleri, vitrindeki Ć¼rĆ¼nlere gƶz gezdirebilmeleri gibi bir dizi imkĆ¢nı da beraberinde getirmişlerdir. Bƶylece, rasyonel iƧerikli, satın alma davranışına, haz ve eğlenceye dayalı boş zaman eylemi de ilĆ¢ve olunmuştur. Satın alma davranışı zorunluluk olmaktan uzaklaşarak, haz sağlayan, eğlenceli bir deneyim şekline bĆ¼rĆ¼nmĆ¼ÅŸtĆ¼r. Ɩzellikle, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zdeki alışveriş merkezleri sunmuş oldukları Ƨeşitli hizmetler ve gƶsterilerle alışverişin bu yeni anlamına uygun ortamlar iƧermektedirler. Sƶz konusu kamusal mekĆ¢nlar ile aslında bireyler hem tĆ¼ketmeye, hem de sosyalleşmeye davet edilmiştir. Bu anlamda tĆ¼ketmek moda ve gerekli bir pratik olarak da gƶrĆ¼lmĆ¼ÅŸtĆ¼r.”[6]
Bƶylesi bir sahnede tĆ¼ketici, tanrılar tarafından gırtlağına kadar suyun iƧinde oturup da susuzluğunu gidermek iƧin eğildiğinde tĆ¼m suyun Ƨekilip yok olduğunu gƶrmekle cezalandırılan Tantalos’u andırmaktadır. Gırtlağına kadar mallara boğulmuştur; herşey elinin altındadır; cebinde parası yoksa gelecekteki işgĆ¼cĆ¼nĆ¼ satarak, yani kredi kartıyla satın alabilecektir.
Ama bir tĆ¼rlĆ¼ deliler gibi peşinde koştuğu doyumu, hazzı yakalayamaz. Ć‡Ć¼nkĆ¼ o Ƨok imrendiği oyuncağı alıp da evine gƶtĆ¼rdĆ¼ÄŸĆ¼ an vitrindeki albenisini, ışıltısını yitirip sıradanlaştığını, ya da daha fenası, daha cazip, daha ışıltılı, daha sofistike bir Ć¼st modelin piyasaya sĆ¼rĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ gƶrecektir… Tantalos-tĆ¼ketici, ebedĆ® bir susuzluğun mahkĆ»mudur.
Araştırmalar bu mĆ¼lahazaları doğruluyor: TĆ¼ketimin mutluluk getirmediğini… Getirdiği “haz”zın son derece uƧucu/geƧici olduğu… Britanya’da yĆ¼rĆ¼tĆ¼len bir araştırma; Britanyalıların yĆ¼zde 61’inin, gerƧekten ihtiyaƧ duydukları şeyleri satın alamadıklarına inandığını gƶsteriyor. Gelir dĆ¼zeyi 1950’den beri Ć¼Ć§e katlanmış, dĆ¼nyanın en zengin Ć¼lkelerinden birinde… Ɯstelik, aynı araştırma, en yĆ¼ksek gelir diliminin de bu duygudan bağışık olmadığını gƶstermekte: Yıllık geliri 50 000 pound’un (=200 000 TL) Ć¼zerinde olan dilimin yarıya yakını (yĆ¼zde 40) “yeterince tĆ¼ketemediğini” dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼yor![7] Yani ne kadar tĆ¼ketirse tĆ¼ketsin, homo consummerus yeterince tĆ¼kettiğine ikna olmuyor. Hap bir eksiklik duygusu iƧinde yaşamaya yazgılı… Hatta tĆ¼kettikƧe eksiltiyor kendini.
Ć‡Ć¼nkĆ¼ gĆ¼nĆ¼mĆ¼z “tĆ¼ketim toplumlarında “…mallar toplumsal, kĆ¼ltĆ¼rel ve manevĆ® anlam ve imaları nedeniyle satın alınırlar. Ama genellikle toplumsal, kĆ¼ltĆ¼rel ve manevĆ® gereksinimleri karşılamazlar. Karşıladıklarındaysa bu Ƨok kısa sĆ¼reli olur: Anlamlar kısa sĆ¼rede reklamlar tarafından eskilerden yenilere taşınır. Ama yeni şeyleri hemen alamazsın - belki de hiƧ alamazsın. SonuƧ dĆ¼ÅŸ kırıklığı ve doyumsuzluktur. Daha 1920’lerde General Motors’dan Charles Kettering ÅŸĆ¶yle diyordu: ‘Ä°ktisadĆ® refahın anahtarı, doyumsuzluğun ƶrgĆ¼tlĆ¼ yaratımıdır.’”[8]
Şu hĆ¢lde tĆ¼ketim toplumlarında doyumsuzluk bireysel bir kusur, hastalık filan değil, tasarlanarak, bilerek ƶrgĆ¼tlenmiş bir kolektif halet-i ruhiyedir: sistem insanların tĆ¼ketmesi Ć¼zerine kuruludur. Ä°nsanlar tĆ¼ketmezse, kapitalist malını satamaz, kĆ¢r edemez, Ć¼retilen mallar dağlar gibi yığılır, sistem krize girer… - Kimsenin aklına onları gereksinim duyan, ama alım gĆ¼cĆ¼nden yoksun yoksul yığınlara dağıtmak gelmez: bu sisteme ihanet olacaktır.[9]
Ä°nsanlar, doğaldır ki yaşayabilmek iƧin nesnelere gereksinim duyarlar: doğada hazır buldukları şeylerin pek azı dolayımsız bir biƧimde tĆ¼ketilebilir durumdadır. Bu nedenle, Ć¼retimci emekleri aracılığıyla hammaddeyi kullanılabilir ve tĆ¼ketilebilir şeylere dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rĆ¼rler: yiyecek, kap-kacak, barınak, el baltası, mızrak, tekerlek, koşum takımı, değirmen, kağıt, giysi, bilgisayar… Ve Ć¼rettiklerini yaşayabilmek, yani kendilerini (ve gelecek kuşakları) yeniden Ć¼retebilmek iƧin tĆ¼ketirler. Bir başka deyişle, tĆ¼ketim, aynı zamanda bir yeniden Ć¼retimdir - buraya kadar yadırganacak bir şey yok.
Aynı zamanda “tĆ¼ketim toplumu” olan kapitalist toplumların Ƨarpıklığı ya da akıldışılığı şuradadır ki, kapitalizmde Ć¼retim, yaşamak iƧin gerekli nesneleri Ć¼retme faaliyeti olmaktan Ƨıkmıştır. Kapitalizmin temel ƶzelliği, -buhar, fosil yakıt, nĆ¼kleer vb. enerji kaynaklarının devreye girmesi aracılığıyla, bu enerji kaynakları ile Ƨalıştırılan makinelerin ise toplumda kĆ¼Ć§Ć¼k bir azınlığın, kapitalist sınıfın elinde olmasıdır. “Ɯretim araƧları”nın sahibi olan bu sınıfın varlığı, Ƨalıştırdığı iÅŸĆ§ilere Ć¼rettirdiği (artık ƶzgĆ¼l bir kullanıcıya yƶnelik olarak değil, anonim bir piyasa iƧin Ć¼retildikleri iƧin “meta” olarak adlandırılan) malların satılmasıyla elde ettiği kĆ¢ra bağlıdır.
O mallar satılmalıdır. Gerekirse onlara hiƧ gereksinim duymayan “mĆ¼ÅŸteri”lere… Bunun iƧin de “ihtiyaƧ” yaratılmalıdır; daha doğrusu “ihtiyaƧ duymayan insanlar”, kapitalistin kendilerine sunduğu mallara delicesine ihtiyaƧ duyan mĆ¼ÅŸterilere dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rĆ¼lmelidir.
Amerika kıtasına gƶƧen Avrupalıların, yerlileri Bolivya’da işletmeye aƧtıkları bakır yataklarında Ƨalışmaya ikna etmek iƧin onları kokaya alıştırdıkları, ardından da Ć¼cretlerini kokayla ƶdemeye başladığı aktarılmaktadır. Tıpkı topraklarını beyazlara “satmaya” değersiz incik boncuk, hastalık bulaştırılmış battaniyeler ve “ateş suyu”yla ikna edilen Kuzey Amerika yerlileri gibi…
Amerika kıtasındaki “kurnaz” girişimcilerin torunları olan kapitalistler, o gĆ¼n bugĆ¼ndĆ¼r, insanları aslında hiƧ gereksinim duymadıkları nesnelere dair “ olmazsa yaşayamam” hissini yaratacak binbir tĆ¼rlĆ¼ desise geliştirmekteler. BugĆ¼n adına “pazarlama” denilen ve psikolojiyi, psikanalizi, sosyolojiyi, antropolojiyi, gĆ¼zel sanatları, estetiği, iletişimi, gƶstergebilimi… hizmetine koşan dev bir sektƶre dƶnĆ¼ÅŸmĆ¼ÅŸ olan faaliyet alanının varlık nedeni budur.
“Psikanaliz” dedim; bu disiplinin daha ortaya Ƨıktığı ilk gĆ¼nlerde, daha hastalarına hizmet vermeden, Ć¼stelik de bizzat kurucusunun yeğeni tarafından insanlarda yapay gereksinimler yaratmayı hedefleyen pazarlama sektƶrĆ¼nĆ¼n hizmetine koşulduğunu Ć¶ÄŸrenmek, şaşırtıcı olacaktır. Evet, pazarlama, ya da propaganda mekanizmasının mucidi ve onu -“halkla ilişkiler” adını vererek- ticaretin ve siyasetin eline veren kişi Sigmund Freud’un yeğeni Edward Bernays’dan başkası değildir. Bernays’ın ilk “mĆ¼ÅŸterisi” ise, erkeklerin tĆ¼tĆ¼n pazarının bir sĆ¼redir doyduğundan şikĆ¢yet eden ve kadınlara ulaşmak isteyen Amerikan TĆ¼tĆ¼n Şirketi’dir. Şirket, Bernays’ın kapısını Ƨalarak bir yol bulmasını ister. Amcasının Ć¶ÄŸretilerinden pazarlama teknikleri Ć¼reten Bernays bir ƧƶzĆ¼m bulur: Bir grup mankeni New York’ta bir sĆ¼frajet yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸĆ¼nde ƶrgĆ¼tlerken, basına kadınların yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸ sırasında “ƶzgĆ¼rlĆ¼k meşaleleri” tutuşturacağı haberini sızdırır. Kadınlar yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸ sırasında, işaret Ć¼zerine basının ƶnĆ¼nde hep birlikte Lucky Strike sigaralarını yakarlar. 1 Nisan 1928 tarihli New York Times’ın manşeti ÅŸĆ¶yle Ƨıkacaktır: “Bir grup kız ‘ƶzgĆ¼rlĆ¼k’ jesti olarak sigara tĆ¼ttĆ¼rdĆ¼.” Bir nesnenin bizatihi kendisi iƧin -bir ihtiyaƧ giderici olarak değil- bir “simge” (“ƶzgĆ¼rlĆ¼k”) olarak tĆ¼ketilebileceğine/tĆ¼ketilmesi gerektiğine dair ilk ders!
Ama Bernays, propagandanın yalnızca ticarete değil, siyasete de hizmet etmesi gerektiğinin bilincindedir. Amerikan Ć¼st sınıfının bir Ć¼yesi olarak, sınıf kardeşleri gibi o da, “oy hakkı”nın (kadınlar dahil) tabana yayılmasının iƧerdiği risklerin bilincindedir ve bu “risk”i ƶnlemenin en emin yolunun propaganda olduğunu bilmektedir. Sorun “demokrasiyi riskten arındırmak”tır, ve 1928’de yayınlanan Propaganda başlıklı kitabında ÅŸĆ¶yle demektedir: “Kitlelerin ƶrgĆ¼tlĆ¼ alışkanlık ve gƶrĆ¼ÅŸlerinin bilinƧli ve akıllı manipĆ¼lasyonu demokratik bir toplumda ƶnemli bir unsurdur. Toplumun bu gƶze gƶrĆ¼nmeyen mekanizmasını manipĆ¼le edenler, Ć¼lkenin gerƧek yƶnetici iktidarını oluşturan gƶrĆ¼nmez hĆ¼kĆ¼meti oluştururlar.”[10]
“Kitlelerin ƶrgĆ¼tlĆ¼ alışkanlık ve gƶrĆ¼ÅŸlerinin bilinƧli ve akıllı manipĆ¼lasyonu”… kapitalist sistemin, denetim altına alabildiği tĆ¼m iletişim araƧları aracılığıyla tarihi boyunca yapageldiği, budur… Ä°nsanı, toplumu, kĆ¼ltĆ¼rĆ¼ dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rme faaliyeti…
Bir ihtiyaƧ karşılayıcı faaliyet olarak tĆ¼ketimin, insanın (ve toplumun) kendini yeniden Ć¼retebilmesi iƧin zorunlu olduğunu belirtmiştim: insanlar, tarihleri boyunca ihtiyaƧlarını -onların kƶlesi olmadan- karşılaya gelmişlerdir, oysa. Antropoloji disiplini bize Batı kapitalizminin Avrupa-dışı coğrafyalara dĆ¼men kırdığı dƶnemlerde karşılaştığı kĆ¼Ć§Ć¼k ƶlƧekli -avcı-toplayıcı, hortikĆ¼ltĆ¼ralist, Ƨoban, tarımcı- toplumlarda (onları yutup yok etmeden ƶnce) kaydettiği tĆ¼ketim alışkanlıklarına dair bilgileri sunar…: Armağan değiş-tokuşu, karşılıklılık, paylaşım, Ć¼retim fazlasının tahrip edildiği, dolayısıyla toplum iƧinden birilerinin onları temellĆ¼k edip kendilerini diğerlerinden farklılaştırmalarına mahĆ¢l vermeyen potlach’lar, ziyafetler, Ć¼retim fazlasının tanrılara sunulması…
Ɯretimin ihtiyaƧ-karşılayıcı bir faaliyet olarak kavrandığı kĆ¼Ć§Ć¼k ƶlƧekli toplumlarda, bu nedenledir ki “modern” toplumlarda bir kişinin -aslında hiƧ de gereksinmediği şeyleri satın alabilmek uğruna- ƶmrĆ¼nĆ¼ bir makinenin başında vida sıkıştırarak geƧirmesi bir “delilik” olarak gƶrĆ¼lecektir. “Ä°lkel” “refah toplumları”nda, “Ƨalışma” sĆ¼releri hem “modern” sanayi toplumlarına gƶre daha kısadır; hem nĆ¼fusun gƶreli kĆ¼Ć§Ć¼k bir kesimi tarafından gerƧekleştirilmektedir, hem de diğer gĆ¼ndelik faaliyet biƧimlerinin iƧine “gƶmĆ¼lĆ¼”dĆ¼r. Ɩrneğin Kalahari ƧƶlĆ¼nĆ¼n Ƨeperlerinde yaşayan avcı-toplayıcı !Kung San’larda yetişkin ve engelsiz bir !Kung erkeği ya da kadını haftanın 2.5 gĆ¼nĆ¼ avcılık ya da toplayıcılık yaparak, kendisinin ve bağımlılarının (Ƨocuklar, yaşlılar, engelliler…) gereksinimlerini karşılayabilmektedir.[11]
 Marshall Sahlins ise “ƶzgĆ¼n refah toplumu” olarak tanımladığı avcı-toplayıcıların “bizden az Ƨalıştığını, besin arayışının sĆ¼rekli değil, aralıklı, bol dinlenmeli bir Ƨaba olduğunu, gĆ¼nboyu uyuma sĆ¼relerinin diğer bĆ¼tĆ¼n toplum tiplerinden fazla olduğunu” kaydeder. “Ƈalışma”, bir “bela”, bir “lanet” olarak algılanmamaktadır, hatta Ƨoğu yerli toplumun dilinde ƶzgĆ¼l olarak “Ƨalışma”ya işaret edecek bir kavram da yoktur: ƶrneğin Avustralya aborijin gruplarından Yir-Yont’lar Ƨalışma ile oyun arasında lingĆ¼istik bir ayırım yapmazlar![12]
Ć‡Ć¼nkĆ¼ onlar iƧin tĆ¼ketim, yalnızca hayatta kalabilmek, ertesi gĆ¼ne ulaşmak iƧin gereksindiklerine erişebilmektir. Fazlası, gereksiz bir yĆ¼ktĆ¼r yalnızca… Niye boşuna yorsunlar ki kendilerini?
Bir !Kung San’ın, bir Yir-Yont’un yaşamı sizlere sefilane gelebilir: 4.5 G’lerden, lap-top’lardan, otomobillerden, buzdolaplarından, Ƨamaşır-bulaşık makinalarından, TV’den, McDonalds’dan, ne bileyim, spor ayakkabılardan, Louis Vuitton Ƨantalardan, Ray Ban gĆ¼neş gƶzlĆ¼klerinden, YSL Ƨoraplardan, EstĆ©e Lauder parfĆ¼mden yoksun bir yaşam…
Ama en azından gĆ¼nĆ¼mĆ¼z tĆ¼ketim toplumlarının ƶdemek zorunda kaldığı Ƨevresel maliyetten bağışık…

TĆ¼ketilen Yalnızca Mallar Değil, Doğa!

Bilmem biliyor musunuz; son 30-35 yılda yeryĆ¼zĆ¼nĆ¼n doğal kaynaklarının yĆ¼zde 30’u tĆ¼kendi… Daha da kƶtĆ¼sĆ¼, bu kaynaklardan pek azı insanlar tarafından yenilenebilir nitelikte. Doğal ormanların yalnızca yĆ¼zde 20’si varlığını sĆ¼rdĆ¼rebiliyor.
Bu kadar da değil: uzmanlar 1975 yılına kadar tĆ¼ketilen kaynakların oranını yĆ¼zde 10 olarak hesaplıyorlar! Bir başka deyişle, tĆ¼m insanlık tarihi boyunca tĆ¼kenen kaynakların Ć¼Ć§ katı, son otuz yıl iƧerisinde tĆ¼ketilmiş. Bu tırmanışın devam etmesi durumunda ƶnĆ¼mĆ¼zdeki 10 yıl iƧerisinde kaynakların yĆ¼zde 30 ila 40 kadarı daha tĆ¼kenmiş olacak. Hepimizin ƶmĆ¼r sĆ¼resi iƧerisinde, yeryĆ¼zĆ¼ kaynaklarının yĆ¼zde 80’inin tĆ¼kendiğine tanık olacağız![13]
Tropikal bƶlgelerde tatlı su canlıların son 50 yıldaki tĆ¼kenme hızı yĆ¼zde 70’i bulmuşken, 1970’ten gĆ¼nĆ¼mĆ¼ze tĆ¼m tropikal tĆ¼rlerin popĆ¼lasyonunda yĆ¼zde 60’lık bir dĆ¼ÅŸĆ¼ÅŸ yaşandığı bildiriliyor. Asya’da kaplan popĆ¼lasyonu son 30 yılda yĆ¼zde 70 oranında azaldı. Batı Atlantik’te endemik mavi yĆ¼zgeƧli ton balığı tĆ¼rĆ¼, sınai balıkƧılık nedeniyle tĆ¼kenmenin eşiğine geldi.
DĆ¼nya Yaban Hayat Vakfı (WWF)’nın “kritik bir biƧimde soyu tĆ¼kenme tehlikesi altındaki tĆ¼rler” listesinde, Ƨeşitli goril, gergedan ve kaplan alt-tĆ¼rleri dĆ¢hil 17 hayvan tĆ¼rĆ¼ yer alıyor. 33 tĆ¼r “tehlike altında”, 16 tĆ¼r “tehlike sınırında”, 10 tĆ¼r ise “tehlike sınırına yakın” canlılar listesinde bulunuyor. Bir başka deyişle, 76 hayvan tĆ¼rĆ¼, şu ya da bu biƧimde soyu tĆ¼kenme tehdidiyle karşı karşıya: bu, ekolojik denge aƧısından ciddi bir tehdittir!
DĆ¼nya Yaban Hayat Vakfı (WWF) 2012 Raporu, yeryĆ¼zĆ¼nde 2.7 milyar insanın, hĆ¢l-i hazırda, yılın bir bƶlĆ¼mĆ¼ susuzluk Ƨektiğini kaydediyor.[14]
Yine DĆ¼nya Yaban Hayat Vakfı, yeryĆ¼zĆ¼ndeki orman kaybının dakikada 48 futbol sahası genişliğine ulaştığını bildiriyor. Amazon yağmur ormanlarının en az yĆ¼zde 17’si, son elli yılda, insan faaliyeti sonucu tĆ¼kenmiş durumda.
Ve kĆ¼resel ısınma: Bilim insanları son yĆ¼zyıl iƧerisinde iklimin 0.4 ila 0.8˚ C arasında ısındığını saptıyorlar. Bu işin bir yanı. Ama daha kƶtĆ¼sĆ¼ var. Ä°klim Paneli, 2100 yılına kadar ortalama kĆ¼resel ısı artışının 1.4 ila 5.8˚C arasında olacağını tahmin ediyor. Bir başka deyişle, ƶnĆ¼mĆ¼zdeki yaklaşık yĆ¼z yıl iƧerisinde dĆ¼nyanın ısısı, geƧmiş yĆ¼zyıldakinin 2 ila 6 katı kadar artacak![15] Yani Ƨok yakında bugĆ¼nleri mumla arayacağız! Tabii hayatta kalmayı başarabilirsek…
SonuƧ olarak diyebiliriz ki, Ä°nsan faaliyetinin “ekolojik ayak izi”; bir başka deyişle doğal kaynaklar ve ekosistem Ć¼zerinde insan tĆ¼ketimi sonucu oluşan etki, ƶlĆ§Ć¼len son tarih olan 2008’de yeryĆ¼zĆ¼ toprak ve okyanuslarının kapasitesinin yĆ¼zde 50 Ć¼zerindeydi. Yani yeryĆ¼zĆ¼nĆ¼n, bir yılda tĆ¼ketilen doğal kaynakları yenilemesi iƧin gereken sĆ¼re, 1.5 yıldı.[16] Bu aƧık giderek bĆ¼yĆ¼yor.

TĆ¼ketimin Eşitsizliği

Oxfam’a gƶre 2016 yılında dĆ¼nyanın en zengin yĆ¼zde 1’lik diliminin servetinin geriye kalan yĆ¼zde 99’a eşitlendiği ve dĆ¼nyanın en zengin 80 kişisinin toplam servetinin 2009-2016 arasında ikiye katlandığı[17] gĆ¼nĆ¼mĆ¼z dĆ¼nyasında, zenginlerle yoksulların “ekolojik ayak izleri”nin boyutlarının farklı olduğu, artık en “ana-akım” araştırmaların dahi gĆ¼ndemlerinde yer alıyor. Bu hem zengin ve yoksul Ć¼lkeler iƧin, hem de aynı toplumun zengin ve yoksul katmanları aƧısından bƶyle. YeryĆ¼zĆ¼ kaynaklarının tĆ¼ketilmesinden, zenginlere gƶre Ƨok daha az sorumlu olan yoksullar, bu tĆ¼ketimden kaynaklanan tehlikelere (kıtlık, susuzluk, kĆ¼resel ısınma, kirlenme, bozulan sağlık koşulları…) orantısız ƶlĆ§Ć¼de maruz kalmaktalar. Somutlayacak olursak, dĆ¼nya nĆ¼fusunun K. Amerika ve Batı Avrupa Ć¼lkelerinde yaşayan yĆ¼zde 12’si dĆ¼nyadaki ƶzel tĆ¼ketim harcamalarının yĆ¼zde 60 kadarını gerƧekleştirirken, GĆ¼ney Asya ve Sahra-altı Afrika’da yaşayan Ć¼Ć§te birlik nĆ¼fus, toplam tĆ¼ketimin ancak yĆ¼zde 3.2’sini gerƧekleştirebiliyor!
Bƶylelikle, ƶrneğin dĆ¼nya nĆ¼fusunun yĆ¼zde 5’ini barındıran ABD, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde dĆ¼nya tĆ¼ketiminin yĆ¼zde 30’unu gerƧekleştirmekte. DĆ¼nya fosil yakıt kaynaklarının dƶrtte biri, ABD tarafından tĆ¼ketiliyor: kƶmĆ¼rĆ¼n yĆ¼zde 25’i, petrolĆ¼n yĆ¼zde 26’sı ve doğalgazın yĆ¼zde 27’si… 2003 yılında ABD’deki ƶzel otomobil sayısı, sĆ¼rĆ¼cĆ¼ belgesi sayısından fazlaydı, yani sĆ¼rĆ¼cĆ¼ başına birden fazla araƧ dĆ¼ÅŸĆ¼yordu ve motorlu taşıtlar arasında, benzin tĆ¼ketimi en yĆ¼ksek olan lĆ¼ks otomobiller birinci sıradaydı.
Yine ABD’de yetişkin nĆ¼fusun yĆ¼zde 65 kadarının obez olduğu hesaplanmakta…
Yalnız ABD mi? DĆ¼nyada “tĆ¼ketici sınıf” nĆ¼fusunun yarıya yakını gelişmekte olan Ć¼lkelerde yaşayan, 1.7 milyarı bulduğu hesaplanıyor. Bunların tĆ¼ketim standartları dĆ¼nya nĆ¼fusunun geriye kalanının Ƨok Ć¼zerinde. “TĆ¼ketim toplumu” modeli ABD’den Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’ya yayıldıkƧa, bu bƶlgelerin “ekolojik ayak izi”de giderek bĆ¼yĆ¼yor.
Ɩrneğin 2003 yılında Ƈin’de her gĆ¼n 11 000 arabanın trafiğe Ƨıktığı hesaplanmıştı: yılda 4 milyon yeni ƶzel otomobil demekti bu! Ɩzel oto satışları 2003’Ć¼n ilk yarısında yĆ¼zde 80 artış kaydetmişti[18] - yalnızca Ƈin’in caddelerinde dolaşan ƶzel araƧların kĆ¼resel ısınmaya katkısını varın siz dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼n!
Ve lĆ¼ks tĆ¼ketim: Forbes dergisine gƶre 2014 yılında lĆ¼ks arabalara 437 milyar dolar harcandı. ParfĆ¼m, giysi, mĆ¼cevherat ve aksesuarlar iƧin harcanan miktar ise 278 milyar doları bulmuş. 187 milyar dolar lĆ¼ks otellere, 48 milyar lĆ¼ks lokantalara, 23 milyar dolar ƶzel jetlere, 22 milyar dolar lĆ¼ks mobilyalara, 8 milyar ƶzel yatlara, 1 milyar dolar ise yat yolculuklarına harcanmış.[19] Bir yıl iƧinde, dĆ¼nya nĆ¼fusunun yĆ¼zde 1’lik kesiminin lĆ¼ks tĆ¼ketime harcadığı para miktarı, 1 trilyon doları geƧiyor! Bu arada, hatırlatayım: 2013 yılı dĆ¼nya gayrısafi hasılasının tutarı, 75,59 trilyon dolardı!
YeryĆ¼zĆ¼nde gĆ¼nde 2 doların altında bir gelirle hayatta kalmaya Ƨabalayan 2.8 milyar insan iƧin ise, tĆ¼ketim Ƨok uzak bir dĆ¼ÅŸten ibaret. İƧlerinden bir milyarı iƧme suyuna dĆ¼zenli erişimden yoksun olarak sĆ¼rdĆ¼rĆ¼yor yaşamını. İşin korkunƧ yanı, bugĆ¼n dĆ¼nyanın Ƨoğunlukla yeni işletmeye aƧılan kaynaklarının bulunduğu bƶlgelerde yaşadıkları iƧin Ć¼lkelerindeki doğalgaz rezervleri, ormanlar, maden yatakları, akarsular, denizler, yeraltı suları, dĆ¼nyanın parababaları tarafından talan edilirken, hem aƧlığa, hem de bu işletmelerden kaynaklanan Ƨevresel risklere maruz kalanlar, onlar oluyor. Bir yandan da zengin Ć¼lkelerin kirlilik “ihraƧ ettiği” bƶlgelerde yaşıyorlar (kirletici sanayiler, nĆ¼kleer vd. atıkların ihracı…)[20] Daha somut bir deyişle, dĆ¼nyanın en zengin yĆ¼zde 1’ine sermaye ediyorlar emeklerini ve yaşamlarını.
Gelir eşitsizlikleriyle Ƨevresel risklerin eşitsizliğinin Ƨakışması, hem kĆ¼resel, hem de “ulusal” bir olgu. Ɩrneğin ABD’de dĆ¼ÅŸĆ¼k gelir dĆ¼zeyli beyaz-olmayan nĆ¼fusun tehlikeli atıklardan kaynaklanan Ƨevresel risklere daha yoğun bir biƧimde maruz kaldıkları, bilim insanlarının sĆ¼rekli olarak dikkat Ƨektikleri bir durum. Ɯstelik, yoksullukları nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimleri daha dĆ¼ÅŸĆ¼k olduğundan, Ƨevresel tehlikelerden kaynaklanan ƶlĆ¼mler, Ƨoğu etnik azınlıklardan oluşan yoksulları buluyor… Atıkların yoksulların yaşadıkları “ucuz” bƶlgelerde depolanması; yoksulların ekmek parası iƧin Ƨevresel riskleri yĆ¼ksek alanlarda Ƨalışmayı kabul etmesi, Ƨoğu beyaz, orta-Ć¼st sınıf politika oluşturucuların tercih ve kararları; ƶrgĆ¼tsĆ¼zlĆ¼k…
Aynı durum Ä°ngiltere ve Fransa iƧin de sƶz konusu. Yakın zaman ƶnce Ä°ngiltere’de gerƧekleştirilen bir araştırma, Ƨoğunlukla etnik azınlıkların yaşadığı yoksul bƶlgelerde PM10 ve nitrojen diokside maruz kalma riskinin Ƨok daha yoğun olduğunu gƶzler ƶnĆ¼ne sermiş. Fransa kentlerinin yoksul mahallelerinde hava kirliliği ƶlĆ§Ć¼mleri -kirletici sanayiler bu bƶlgelerde yer aldığı iƧin- daha yĆ¼ksek Ƨıkmakta.[21]
Ƈevresel yoksul dĆ¼ÅŸmanlığı ve ırkƧılığın ƶrnekleri…

Peki, TĆ¼rkiye’de Durum Ne?

TĆ¼rkiye’de neoliberal kapitalizmin en dizginsiz uygulamalarına tanık olan AKP iktidarı yıllarının aynı zamanda bir Ƨevre katliamına sahne olduğunu kim inkĆ¢r edebilir ki?
BirkaƧ başlık hĆ¢linde irdeleyelim:

Akarsuların HES’leştirilmesi: AKP iktidarı, Anadolu’nun her ırmağını, her deresini, her şelalesini borulara tıkıştırıp santrale dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rmeye yeminli gƶzĆ¼kĆ¼yor. Bƶylelikle, ƶrneğin,
• “Hidroelektrik santralı (HES) projelerinde Ƨevre ve sivil toplum ƶrgĆ¼tlerinden gelen eleştirileri dikkate almayan hĆ¼kĆ¼met, doğal sit alanlarına inşa edilecek HES’lerle ilgili “ilke kararı” yayımladı. Ancak karar, dereceleri yeniden belirlenme aşamasında olan sit alanlarına yeni HES’lerin ƶnĆ¼nĆ¼ aƧtı. Yayımlanan ilke kararına gƶre, sadece doğal sit alanlarında değil, koruma alanlarında da HES’ler inşa edilebilecek.”[22]
• “Ege Denizi’ne akan Balıkesir ve Ƈanakkale arasında sınırı oluşturan Mıhlı Ƈayı Ć¼zerine yapılması planlanan HES projesi yƶre halkının tepkisine neden oluyor. Yurttaşlar 23 Mart 2013 gĆ¼nĆ¼ Mıhlı Ƈayı KƶprĆ¼sĆ¼’nde buluşarak “Su hakkımız anayasal gĆ¼venceye alınmalıdır” dediler.
Homeros’un Ä°lyada Destanı’nda sıkƧa sƶzĆ¼ edilen, şelaleleri, başdeğirmeni ve antik kemer kƶprĆ¼sĆ¼yle eşsiz gƶrsel peyzaj ve kĆ¼ltĆ¼rel zenginlikleri barındıran Mıhlı Ƈayı da HES tehdidi altında. Mıhlı Ƈayı’na HES inşa edildiğinde dere iƧinde ve Ƨevresinde ağaƧlar kesilecek, su tĆ¼nellere sokulacağı iƧin havza susuz kalacak, havza boyunca biyolojik denge bozulacak, ekosistem Ƨƶkecek.”[23]
• “Ƈevre ve Şehircilik Bakanlığı, yargı kararlarına rağmen Karadeniz’deki hidroelektrik santral (HES) projelerinde ısrarlı. Danıştay’ın hukuka aykırı olduğu gerekƧesiyle Ć¼retim lisansı ve su kullanım anlaşmasını iptal ettiği Rize’nin Ƈayeli ilƧesi Senoz vadisindeki Kayalar HES projesine ilişkin ƇED raporuna yeniden onay verildi.”[24]
• “Erzurum Oltu’yu Ƨƶle Ƨeviren HES gibi, 55 yeni proje iƧin acil kamulaştırma kararı verildi. Soma’dan Malatya’ya kadar yapılacak yeni HES projeleri, bulundukları yeri, Ć¼Ć§ yıl ƶnce yemyeşil olan Oltu gibi kurutacak.”[25]
• “Rize’nin balı ile dĆ¼nyaca Ć¼nlĆ¼ Anzer Yaylası’na 3 HES projesi yapılması iƧin onay veren Ƈevre ve Şehircilik Bakanlığı, şimdi de KoƧ Holding’e bağlı Demir Export’un bƶlgedeki maden arama Ƨalışmalarına izin verdi. Rize Valiliği de maden arama Ƨalışmaları iƧin “ƇED gerekli değildir” kararı verdi. Anzer Yaylası 2010 yılında Trabzon KĆ¼ltĆ¼r ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bƶlge Kurulu tarafından 1. derece doğal SÄ°T alanı ilan edilmişti.”[26]
• “GĆ¼mĆ¼ÅŸhane, Trabzon, Rize, Artvin, Ordu, Bayburt ve Giresun’da 2 bin HES planlanıyor.”[27]
• “Adıyaman’ın Yaylakonak beldesinde yapılması planlanan HES projeleri ve GƶmĆ¼kan Barajı AlevĆ®lerin yaşadığı 8 kƶyĆ¼ gƶƧe zorluyor. Tarım ve hayvancılıkla geƧinen yaklaşık 5 bin aile, Girlevik ve Ƈatderesi sularının GƶmĆ¼kan Barajı’na akıtılması durumunda bƶlgede tarım ve hayvancılığın biteceğini vurgulayarak, projeden vazgeƧilmesini istiyor. KƶylĆ¼ler, bƶlgenin yaban keƧileri ve geyiklerin koruma alanı olduğuna da dikkat Ƨekiyor.”[28]
• “Diyarbakır’daki Dicle Vadisi iƧin yeni tehdit, vadiden geƧen Dicle Nehri’nin Ć¼zerinde kurulu bulunan baraj ve HES projeleri nedeniyle debisinin dĆ¼ÅŸmesi ve statĆ¼sĆ¼nĆ¼n de ‘dere’ olarak değiştirilmesi. Bu değişiklik ile nehrin kıyı kenar Ƨizgisine 50 metre mesafeye kadar yapı inşa edilebilecek. Vadi daha ƶnce yapı rezerv alanı ilan edilmiş ve ardından tarım arazisi statĆ¼sĆ¼nden Ƨıkarılmıştı.”[29]
• AKP iktidarı boyunca dereler Ć¼zerinde 2000 kadar mikro-HES iƧin lisans verildiği bildiriliyor![30]

Ormanların tĆ¼ketilmesi: Son yıllarda ormanların yok edilmesi, yasa ve yƶnetmeliklerle desteklenen taammĆ¼dĆ® bir katliam hĆ¢lini aldı. Nasıl mı?
• “Ormanlarla ilgili yƶnetmeliklerin eski ve yeni hĆ¢li karşılaştırıldığında, ormanların karşı karşıya kaldığı tehlike ortaya Ƨıkıyor. Orman Kanunu’nda son 10 yılda 10 değişiklik yapıldı. Her dĆ¼zenleme ormanları biraz daha yapılaşmaya aƧtı. Yeni değişikliklerin bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼ de madencilik faaliyetlerin, ormanlık alanda yapılacak diğer faaliyetlerin izinlerin ve kısıtlamaların dĆ¼zenlendiği 16, 17 ve 18. maddelere ilişkin. En son yapılan değişiklikle orman sahalarında definecilikten petrol aramaya, eğitim ve sağlık tesislerinden, yeraltı deposuna kadar her tĆ¼rlĆ¼ ormancılık dışı faaliyetine izin verilebileceği belirtiliyor.”[31]
• “(Başbakan) Erdoğan, Karadeniz kıyısında su havzasına yapılacak 3. havalimanı ve 3. Boğaz KƶprĆ¼sĆ¼ iƧin yĆ¼zbinlerce ağacın kesilip ormanların yok edilmesine karşı Ƨıkanları “Gezi zekĆ¢lı” diye nitele”di.[32]
• “Ƈevre ve ormanlara yƶnelik uygulamaları eleştiri konusu olan hĆ¼kĆ¼met, tartışmalı iki değişiklik daha yaptı. Meclis’te “torba tasarıya” eklenen maddeye gƶre, ormanlar iƧerisine “idareler ve ziyaretƧiler” iƧin inşa edilecek yapılarda imar planı şartı aranmayacak.”[33]
• “Ä°ki şirket metrekaresini 1 liraya aldığı ormanlık alana santral kuracak. Ä°skenderun’un Azganlık beldesinde denize sıfır noktada ve ormanlık alana iki termik santral kurulacak. 800 dƶnĆ¼mlĆ¼k alan, DemirƧelik Ä°htisas Organize Sanayi Bƶlgesi’ olarak Tosyalı Holding ile Atakaş Grubu’na 2011’de tahsis edildi. Yatırımcılara ‘arsa yok’ diyen Hatay’daki yƶneticilerin, Ä°skenderun OSB’nin ‘demirƧelik ihtisas’ ƶzelliği kaldırılarak iki firmaya termik santral izini verdiği ortaya Ƨıktı.
Azganlık beldesinde denize sıfır noktada ve ormanlık alandaki 800 dƶnĆ¼mlĆ¼k arazi 2011 yılının Temmuz ayında ‘DemirƧelik Ä°htisas Organize Sanayi Bƶlgesi’ olarak Tosyalı Holding ile Atakaş Grubu’na tahsis edildi. Ancak OSB’ye şirketler tarafından 2 ayrı termik santral kurulacağı ortaya Ƨıktı.”[34]
• “TĆ¼rkiye’nin oksijen depolarından ve doğal gĆ¼zelliklerinden birisi olan Kaz Dağları da yok oluyor. Kaz Dağı’ndaki gƶknar ağaƧları kuruyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı da gƶknar ağaƧlarının kurumaya başladığını doğruladı. AğaƧların Ƈan ve Biga’daki termik santrallerden Ƨıkan gazlar nedeniyle kurudukları yorumu yapıldı.”[35]
• “Sakarya’da BıƧkıdere Ormanları hummalı bir Ƨalışmayla adeta alttan Ć¼stten yok ediliyor. ‘Doğa katliamı’ yapılıyor. Bir yanda su fabrikası iƧin ağaƧlar kesilip yerin altına borular dĆ¶ÅŸeniyor, diğer yanda inşaa edilecek termal otel iƧin sıcak su aranıyor. Bununla da kalmıyor ormanın ayrı bir yerinde bakır madeni iƧin sondaj yapılıyor.”[36]
• “Sarıyer Uskumrukƶy’deki yaklaşık 500 dƶnĆ¼mlĆ¼k orman arazisini imara aƧan tadilat planının iptali istemiyle aƧılan davada, mahkemeye sunulan bilirkişi raporundaki parafların sahte olduğu ortaya Ƨıktı. Planın şehircilik ilkelerine aykırı olmadığına karar veren Ä°stanbul 2. Ä°dare Mahkemesi ise davayı, bu rapora dayanarak reddetti. Ormanın yok olmaması iƧin Ƨabalayan avukat Bora Vidinli, mahkeme heyetini HSYK’ye şikĆ¢yet etti. Vidinli, ‘Arazide keşif yapan Ć¼Ć§ bilirkişiden biri ƶlmĆ¼ÅŸ. Diğer iki bilirkişi ƶlenin yerine de parafladıkları raporu mahkemeye sunmuşlar. Ancak mahkeme sahteciliği araştırmadı’ diyor.”[37]
• “Sakarya’nın Karasu ilƧesinde 5 kƶyĆ¼ kapsayan, tarım ve orman alanlarının da iƧinde bulunduğu 222 hektar bĆ¼yĆ¼klĆ¼ÄŸĆ¼ndeki arazi Nisan 2015’te Bakanlar Kurulu kararıyla Otomotiv Ä°htisas EndĆ¼stri Bƶlgesi ilan edildi.”[38]
• “Artvin Orman İşletme MĆ¼dĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ 77 bin metrekare alanı maden şirketine tahsis etti.”[39]

Kıyıların yağmalanışı: Yağmadan, kıyılardan geriye kalanlar da nasibini bolca alıyor… TĆ¼rkiye’nin kıyıları bir yandan dizginsiz bir yapılaşmanın/betonlaşmanın, bir yandan da kirliliğin hedefi.
• “Antalya Belediyesi, dantel kıyıları, akvaryum gibi koylarıyla Ć¼nlĆ¼ dinlence merkezi Kaş’ta, SÄ°T alanındaki imar planlarını değiştirdi. Plan değişikliğiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen işadamı Cihan Kamer’in adına kayıtlı olduğu ƶne sĆ¼rĆ¼len parseller yapılaşmaya aƧılıyor...”[40]
• “Ä°stanbul’un son doğal plajı Atakƶy sahilinde yĆ¼kselen inşaatları tartışmalı hĆ¢le getirecek bir mahkeme kararı alındı. Ä°stanbul 3. Ä°dare Mahkemesi, TOKÄ°’nin 4 yıl ƶnce yaptığı ve Karadeniz Ɩrme-Ɩzyazıcı ikilisinin aldığı, iki parselin satış ihalesini iptal etti. Sƶz konusu parsellerdeki inşaatlar şu anda bitme noktasına geldi.”[41]
• “Batı Karadeniz kıyı şeridi ‘termik santral’ tehdidi altında. Karadeniz Ereğli’den Amasra’ya uzanan 78 kilometrelik kıyı bandına tam 13 termik santral geliyor.”[42]

Madencilik Eliyle Doğanın Katli: Yağmanın bir başka boyutunu maden Ƨıkartma adına dağların delik deşik edilmesi, yĆ¼zbinlerce ağacın kesilmesi, tarım arazilerinin yok edilmesi, endemik tĆ¼rlerin tĆ¼ketilmesi oluşturuyor. Bƶylece ƶrneğin,
• “Ƈevre ve Şehircilik Bakanlığı, maden atıklarının karada uygun ortam bulunmaması hĆ¢linde denize boşaltılmasına vize vermeye hazırlanıyor. Maden Atıkları Yƶnetmeliği Taslağına gƶre maden atıklarının Ƨevresel etkilerini en aza indirmek gerekƧesiyle denize boşaltılmasına ‘detaylı izleme şartıyla’ onay verilebilecek.”[43]
• “Konya-Karapınar ve Karaman- AkƧaşehir havzasında 1 milyar 832 milyon ton linyit rezervini Ƨıkarmak iƧin 3 alana maden ruhsatı verildi. BugĆ¼ne dek termik santral iƧin resmi girişim olmadı ama halk diken Ć¼stĆ¼nde. Uzmanlar ‘Termik santral kurulduğunda kanser artacak, bƶlge asitle yıkanacak’ diyor.”[44]
Ve tabii:
• “Artvin’deki Kafkasƶr Yaylası’nda bulunan Cerattepe Bƶlgesi’nde bakır madeni aƧılması iƧin şirket yetkililerinin, asker ve polis eşliğinde zırhlı araƧlarla bƶlgeye gelişi Artvin halkını sokağa dƶktĆ¼.”[45]

Altına hĆ¼cum: Ancak madencilik adına işlenen cinayetlerin en bĆ¼yĆ¼ÄŸĆ¼, altın Ƨıkarma alanında yaşanıyor. “1 gram altın Ƨıkarmak iƧin 1 ton toprak ve yarım ton suyu siyanĆ¼rlemek” gerektiği altın Ƨıkarma alanında![46]
• “KĆ¼tahya’nın Simav Ä°lƧesi’nde 2011’in mayıs ayında Eti GĆ¼mĆ¼ÅŸ AŞ’ye ait atık depolama havuzunun setlerindeki kısmi Ƨƶkmenin ardından Ƈevre MĆ¼hendisleri Odası, civardan aldığı numunelerle, normalden yĆ¼zde 40 fazla siyanĆ¼re rastlandığını ortaya Ƨıkardı. Bunun Ć¼zerine Eti GĆ¼mĆ¼ÅŸ, ƇMO’ya 30 bin TL’lik tazminat davası aƧtı.”[47]
• “KĆ¼tahya’da yaşanan felaketin Ć¼zerinden aylar geƧse de, tehlike devam ediyor. Ɯstelik gerƧek anlamda ƶnlem de alınmıyor. TĆ¼rkiye’de siyanĆ¼rle maden Ƨıkarma işlemi KĆ¼tahya’yla sınırlı değil, 60 şirketin ruhsatı bulunuyor.
Ä°TƜ Metalurji ve Malzeme MĆ¼hendisliği BƶlĆ¼mĆ¼ Ć¶ÄŸretim Ć¼yesi Prof. Dr. Ä°smail Duman, TĆ¼rkiye’de şu anda hepsi Ƨokuluslu olmak Ć¼zere yaklaşık 60 şirketin maden ruhsatına sahip olduğunu sƶylĆ¼yor. 1200’Ć¼ arama, 160’ı ƶn işletme ve 300’Ć¼ işletme ruhsatlı. Artvin’den Kastamonu’ya kadar Karadeniz Bƶlgesi, Biga Yarımadası’nı da iƧine alan Kuzey Ege, Manisa, Ä°zmir, Uşak, KĆ¼tahya, Eskişehir, Konya, Erzincan, Tunceli, Mardin hedef yerler. Fiilen Ć¼retim yapılan madenlerse; Ä°zmir-Bergama, Uşak-Eşme, Ä°zmir-EfemƧukuru, Balıkesir-Havran ve Bergama-Kozak Yaylası. Erzincan-Ƈƶpler, Ƈanakkale-BayramiƧ ve Eskişehir-Kaymaz’da…”[48]
• “Fatsa’da siyanĆ¼rlĆ¼ altın madeni iƧin hazırlanan ƇED Raporu nereden tutsanız elde kalıyor. Bal ve fındık Ć¼retiminin şimdiden azaldığı kƶylerin; ElekƧi Deresi de şirkete satıldı. 555 ton kimyasalın taşınacağı yer ise belli değil…
Altıntepe Madencilik Ƨalışmalarını 196 hektarlık bir alanda yĆ¼rĆ¼tĆ¼yor. Şimdiye kadar 1000 dƶnĆ¼mlĆ¼k bir orman arazisinde ağaƧ kesimi yapıldı. Hazırlanan ƇED Raporunda ise bƶlgede ne kadar ağaƧ kesileceğine dair bir bilgi yok, ormana dĆ¢hil olan alanlar ise orman değil gibi gƶsterilmiş. Şirketin orman olmadığını iddia ettiği alanın 729 dƶnĆ¼mĆ¼ tarım alanı, 523 dƶnĆ¼mĆ¼ kestane ormanı ve 613 dƶnĆ¼mĆ¼nde de kayın/kestanelik var.” [49]
• “Erzincan Ä°liƧ’te Rio Tinto ile Ƈalık Grubunun altın madeni işletmesi ortaklığı hayatı yok ediyor. Ä°lƧede artık kuşlar ƶtmĆ¼yor, balık ƶlĆ¼mleri yaşanıyor ve hayvanlar 6 bacaklı ya da kalbi dışarıda doğuyor. Ä°lƧede yaşayanlar madenin halk sağlığını etkilediğini de iddia ediyor.”[50]
• “Kaz Dağları’nda altın arama ve işletme iƧin 16 firmaya ruhsat verildi, 36 noktada yarım milyar tona yakın siyanĆ¼r kullanılacak…
2 milyon kişinin temiz su kaynağı Kaz Dağları’nın derinliklerine sızacak siyanĆ¼rsevici madencilik, neredeyse siyanĆ¼rĆ¼n doğa dostu olduğunu iddia ediyor.
Oysa Avrupa Parlamentosu Mayıs 2010’dan beri ‘madencilik faaliyetlerinde siyanĆ¼rĆ¼n yasaklanması’ gerektiği kararının bĆ¼tĆ¼n dĆ¼nyada uygulanmasını tavsiye ediyor…
Ƈanakkale Onsekiz Mart Ɯniversitesi (ƇOMƜ) Ziraat FakĆ¼ltesi Ɩğretim Ɯyesi Kenan Kaynaş’ın hazırladığı raporda Kaz Dağları’nda yapılan tarımsal Ć¼retim ve hayvancılıktan 7.5 milyar dolar değer elde edildiği ve 10 yıl iƧinde 75 milyar dolara ulaşılacağını belirtiyor.
Altın işletmeleri faaliyete geƧince bƶlgede 2.5 milyar ton kayaƧ ve toprağın siyanĆ¼rle işleneceğini, 10 milyonu zeytin ağacı olmak Ć¼zere tĆ¼m tarımsal Ć¼retiminin etkileneceğini, suların kirleneceğini ekliyor.
Ve durumun bƶlgede tarımla uğraşan 750 bin kişinin yaşam ve Ć¼retim alanı olduğunu ƶnemle işaret ediyor.
Ama bu yıl iftiharla 25 ton altın Ƨıkaracağını beyan eden maden sektƶrĆ¼mĆ¼ze Kaz Dağları’na doğru ‘Altına hĆ¼cum’ startı verilmiş bulunuyor.
Hatta altın fiyatları tırmandığı iƧin 1 ton kayadan 1 gram altın Ƨıkaran işletme maliyeti şimdi 1 ton kayadan 0.4 gram altın elde etmeyi bile karlı buluyor.”[51]
Bu listeyi ciltler boyu uzatıp canınızı daha fazla sıkmak mĆ¼mkĆ¼n… Ama ne hacet, son bir-iki yılda basında Ƨıkan haberlerden yapılmış bu kĆ¼Ć§Ć¼k derleme dahi, yaşamımızın kaynaklarının, toprağın, havanın, suyun, yaşam alanlarının rant ve kĆ¢r hırsı ƶnĆ¼nde nasıl bĆ¼yĆ¼k bir hızla tĆ¼kenmekte/tĆ¼ketilmekte olduğunu Ƨarpıcı bir biƧimde gƶsteriyor.

Bir Sistem Sorunu: Kapitalizm

Kendilerine, yani yaşam kaynaklarımızı, Ć¼stelik yalnızca bizimkileri değil, kurdun-kuşun, ağacın-ƧiƧeğin, bƶrtĆ¼ bƶceğin… velhasıl tĆ¼m canlıların yaşama hakkını hoyratƧa ellerimizden alanlara soracak olursanız, “kalkınmak iƧin” derler. “Uygarlığın nimetlerinden yararlanmak istemiyor musunuz?” Sonra da, şık otellerin salonlarında dĆ¼zenledikleri gƶstermelik sempozyumlarda, konferanslarda kermeslerde, davetlerde aleme talkını verirler: insanlar doğaya karşı sorumlu davranmasını Ć¶ÄŸrenmeli. Yıkanırken suyu idareli kullanmalı, kağıtların iki yĆ¼zĆ¼ne yazmalı, Ƨƶplerimizi geri dƶnĆ¼ÅŸĆ¼m kutularına atmalıyız[52]… Bƶylelikle, “sĆ¼rdĆ¼rĆ¼lebilir” bir yaşam tarzı tutturmuş oluruz…
Evet, sistem, daha doğrusu sistemin efendisi dev şirketler, dĆ¼nyanın 50 yılda yaşanılmaz hĆ¢le getirilmesinden sıradan insanları, sizi, beni, tĆ¼keticileri, hatta ha babam Ƨocuk doğuran yoksulları, yapay gĆ¼breyi, bƶcek ilaƧlarını bilinƧsizce kullanan kƶylĆ¼leri (sanki onlara kimyasalları, katil tohumları pazarlayan, geƧimlik tarımlarını mahveden, topraklarını kullanılmaz hĆ¢le getiren kendileri değilmiş gibi) sorumlu tutuyorlar.
İşin gerƧeğiyse, bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼ Kuzey’de Ć¼retilen atıkların ancak yĆ¼zde 15’i geri kazanılabilecek nitelikte… Ɯstelik, en iyi koşullarda, tĆ¼ketici atıklarının yalnızca binde 2’si yeniden kullanıma sokulabilir durumda. Ve tĆ¼ketilerce Ć¼retilen her bir birim atığa karşılık, şirketler, 70 birim atık Ć¼retmekte… Bir başka deyişle, tĆ¼keticilerin tĆ¼ketilmesinden doğrudan sorumlu olduğu doğal kaynak oranı, sadece yĆ¼zde 1.4. Geri kalan ise, “Ć¼retim” sĆ¼recinde, şirketler tarafından tĆ¼ketiliyor: Ve salıverilen atıkların bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼, ne yazık ki toksik ve yeniden kullanıma elverişsiz… [53]
Onlar bu işten para kırıyorlar. Bizlere akıllı telefon, Ipad, hamburger, kırışık giderici krem, otomobil, tiÅŸĆ¶rt, ayakkabı, silah, makyaj malzemesi, şampuan, Ƨikolata, buzdolabı, diyet Cola, fırın, nĆ¼kleer başlıklı fĆ¼ze, biber gazı, bilezik, Ƨorap, konut, tatil, heyecan, aşk, hayal… pazarlayarak milyonlarca, milyarlarca dolar kazanıyorlar sırtımızdan. Servetleri geri kalan yĆ¼zde 99’umuza eşitlenen yĆ¼zde 1 insanları… YeryĆ¼zĆ¼ hayatını, bios’u yok ettikleri umurlarında değil. “Benden sonra Tufan” dermiş kral XV. Louis… YeryĆ¼zĆ¼nĆ¼n şimdiki efendileri iƧin de ƶyle…
Geride kalanlar: yani hem tĆ¼kettikleri, hem de tĆ¼ketemedikleri iƧin tĆ¼kenenler mi? Yaşamları, iƧ dĆ¼nyaları, Ƨevreleri, insanlık onurları, sağlıkları, mutlulukları ellerinden kayıp giden aƧlar ve doyumsuzlar? Yani bizler? Ƈok mu Ƨaresiziz?
Tabii ki hayır! Bizler iƧin bir Ƨıkış yolu var elbette… O “Tufan”ı bu dĆ¼nyayı ellerimizden alanlar iƧin bir an ƶnce yaratmak. “Başka bir dĆ¼nya mĆ¼mkĆ¼n”Ć¼ Ƨok geƧ olmadan, hemen şimdi hayata geƧirmek…
Ve elbirliğiyle kuracağımız o “başka” dĆ¼nyada, kendimizi dƶnĆ¼ÅŸtĆ¼rmek: doğayla, yaşamla barışık, onun bir parƧası olduğumuzun bilincinde, gƶzĆ¼ tok, paylaşımcı, dayanışmacı, kolektivist, ƶzgĆ¼r, “ƶteki”yle empati kurmayı bilen, bilinƧli bireyler toplumuna dƶnĆ¼ÅŸebilmek.
“Eğer insan Ƨok fazla ‘şey’e gereksinim duyuyorsa, bu bĆ¼yĆ¼k bir yoksulluğun gƶstergesidir,” diyen Erich Scheurmann’ın;[54]
“Sahip olduğum eşyalar, zamanla bana sahip oluyorlar,” diyen Jean-Paul Sartre’ın;
“Az şeye sahip olanın kƶleliği de az olur, yaşasın asil yoksulluğum” diyen Friedrich Nietzsche’nin sƶzlerini;
Ve geƧmişi ve bugĆ¼nĆ¼yle bizlere Ƨok şey Ć¶ÄŸreten sevgili JosĆ© Mujica’nın “Gereksiz ihtiyaƧlardan oluşan koca bir dağ yarattık. Bir şeyler satın alıyoruz, sonra Ƨƶpe atıyoruz. Aslında boşa harcadığımız şey hayatlarımız. Bir şey satın aldığımda ya da siz aldığınızda, ƶdemeyi parayla yapmıyoruz. Ɩdemeyi yaşamımızdan, para kazanmak iƧin harcadığımız zamanla yapıyoruz. Aradaki fark ise şu: hayatı satın alamazsınız. Hayat geƧip gider... Ve hayatınızı boşa harcayıp ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼zĆ¼ kaybetmek korkunƧ bir şeydir,” uyarısını bir an olsun aklımızdan Ƨıkarmadan…

14 Nisan 2016 18:42:00, Ankara.

N O T L A R
[1] 26 Nisan 2016 tarihinde Bursa BAKUD’da yapılan konuşma… Newroz, Mayıs 2016…
[2] “Bakan Yıldırım: 4.5G'ye Bir GĆ¼nde 4.5 Milyon Kişi GeƧti” http://www.iha.com.tr/haber-bakan-yildirim-45gye-bir-gunde-45-milyon-kisi-gecti-548476/.
[3] http://www.teknokulis.com/haberler/mobil/2016/04/03/45g-icin-kac-kisi-sim-kartini-degistirdi
[4] “TĆ¼rkiye’de TelekomĆ¼nikasyon TarihƧesi”, Elektrik MĆ¼hendisliği, sayı 430, Nisan 2007, s. 66.
[5] Victor Lebow, “Price Competition in 1955”, Journal of Retailing, Bahar 1955. Aktaran: Timeline to the future, “Social-economic impacts”. http://www.timelinetothefuture.com/index.php/en/prepare/social-economic-impacts/over-consumption.
[6] SongĆ¼l Demirel ve Ceren Yeğen, “TĆ¼ketim, Postmodernizm ve Kapitalizm ƖrgĆ¼sĆ¼”, ilef dergisi, 2015: 2(1) • bahars. 22. http://ilefdergisi.org/2015/2/1/
[7] Clive Hamilton, Overconsumption in Britain. A culture of middle-class complaint? 2003, s. v.
[8]Olli Tammilehto, “Sustainable Cultures - Cultures of Sustainability, Background Paper”, http://www.ymparistojakehitys.fi/susopapers/Background_Paper_8_Olli_Tammilehto.pdf.
[9] DĆ¼nya Yaban Yaşamı Vakfı (WWF)’na gƶre her yıl Ƨƶpe atılan besin miktarı, 1.3 milyar tondur ve bu miktar, dĆ¼nyada aƧlık sınırı altındaki 800 milyon kişinin gereksiniminin dƶrt katıdır! (http://www.worldwildlife.org/initiatives/food)
[10] Olli Tammilehto, “Sustainable Cultures - Cultures of Sustainability, Background Paper”, http://www.ymparistojakehitys.fi/susopapers/Background_Paper_8_Olli_Tammilehto.pdf.
[11] R. Lee, (1968). “What Hunters Do for a Living, or How to Make Out on Scarce Resources”, R. LEE ve I. DeVORE (der.), Man the Hunter, Chicago: Adline, s. 37.
[12] M. Sahlins (1981). Stone Age Economics, Londra: Tavistock Publications, s. 18.
[15] “Global Warming: News, Facts, Causes & Effects”, http://www.livescience.com/topics/global-warming/
[17] Dario Kenner, Inequality of overconsumption: The ecological footprint of the richest. Working paper, no 2015/2, Kasım 2015, s. 2.
[18] “The State of Consumption Today”, http://www.worldwatch.org/node/810
[19] Dario Kenner, Inequality of overconsumption: The ecological footprint of the richest. Working paper, no 2015/2, Kasım 2015, s. 6.
[20] “Araştırmacılar Avrupa Ć¼lkelerinde tĆ¼ketilen mal ve hizmetlere bağlı karbon dioksit salınımının Ć¼Ć§te birden fazlasının başka yerlerde gerƧekleştiğini saptadı. Ä°sviƧre ve bazı başka kĆ¼Ć§Ć¼k Ć¼lkelerde ihraƧ edilen salınım miktarı ulusal sınırlar iƧerisinde salınan karbon dioksitten fazla. ‘Evinizde kullandığınız elektriğin olasılıkla başka bir yerdeki kƶmĆ¼rle işleyen bir fabrikada CO2 salınımına neden olduğu gibi, Batı Avrupa’nın gelişmiş Ć¼lkeleri, Japonya ve ABD’nin ithal ettiği Ć¼rĆ¼nlerin, başta Ƈin olmak Ć¼zere başka Ć¼lkelerde ƶnemli miktarlarda karbon dioksit salınımına yol aƧtığını saptadık,’ diyor uzmanlar.” Bƶylelikle, ƶrneğin ABD’de toplam tĆ¼ketim kaynaklı salınımların yĆ¼zde 11’ini (yaklaşık kişi başına yılda 2.4 ton) ihraƧ ettiği hesaplanmakta! (“Wealthier countries ‘outsource’ their carbon emissions to developing nations, a new study finds”, Stanford Report, 8 Mart 2010, http://news.stanford.edu/news/2010/march/outsource-carbon-emissions-030910.html.
[21] Dario Kenner, Inequality of overconsumption: The ecological footprint of the richest. Working paper, no 2015/2, Kasım 2015, s. 7.
[22] Mustafa Ƈakır-Ɩzlem GĆ¼vemli, “Yeşili Sıfırlar”, Cumhuriyet, 13 Ağustos 2014, s.18.
[23] “Destanlara Konu Olan Ƈaya HES”, Cumhuriyet, 22 Mart 2013, s.9.
[24] Derviş GenƧ, “Yargı Kararına Rağmen Karadeniz’de HES Ä°nadı SĆ¼rĆ¼yor”, Zaman, 10 Mayıs 2014, s.4.
[25] Adnan Keskin, “HES’e Gelince RĆ¼zgĆ¢r Gibi”, Taraf, 3 Haziran 2014, s.2.
[26] Ć–mer Şan, “Anzer’i de Bitirecekler”, Cumhuriyet, 21 Ağustos 2015, s. 8.
[27] Ć‡iğdem Toker, “Bir Ɯlkenin ƖlĆ¼mĆ¼”, Cumhuriyet, 7 Haziran 2014, s.10.
[28] Mehmet Menekşe, “Ya Acından Ɩl Ya GƶƧ”, Cumhuriyet, 12 Ağustos 2014, s.3.
[29] “Dicle Vadisi İƧin Yeni Tehdit”, Evrensel, 18 Şubat 2015, s.2.
[30] Yusuf GĆ¼rsucu, “AKP’nin 13 Yıllık Ekoloji Karnesi: Doğaya Ä°hanet Sermayeye Hizmet”, GĆ¼ndem, 16 Mayıs 2015, s.16.
[31] Serkan Ocak, “Ormanlar Betona DƶnĆ¼ÅŸĆ¼r Yurdumda”, Radikal, 20 Nisan 2014, s.4-5.
[32] Oğuz GĆ¼ven, “Erdoğan da ‘Gezi ZekĆ¢lı’ Ƈıktı”, Cumhuriyet, 13 Haziran 2014, s.8.
[33] Mustafa Ƈakır, “AKP Torbaya Balta da Koydu”, Cumhuriyet, 10 Temmuz 2014, s.6.
[34] Akın Bodur, “Baldan Tatlı Rant”, Cumhuriyet, 7 Şubat 2013, s.18.
[35] Mustafa Ƈakır, “Cennet Can Ƈekişiyor”, Cumhuriyet, 8 Temmuz 2014, s.3.
[36] Burak Coşan, “BıƧkıdere Ormanları’nın Altını ƜstĆ¼ne Getiriyorlar”, HĆ¼rriyet, 2 Aralık 2014, s.9.
[37] Hilal Kƶse, “ƖlĆ¼ Bilirkişiyle Orman Ä°mara AƧıldı”, Cumhuriyet, 16 Şubat 2015, s.6.
[38] Hazal Ocak, “10 KƶtĆ¼ 5 Ä°yi Haber”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2016, s.2.
[39] BĆ¼lent Falakaoğlu, “Başbakan Cerattepe’de Pansuman Yapmış! (2)”, Evrensel, 1 Mart 2016, s.5.
[40] Serdar Kızık, “Ƈare Direniş!..”, Cumhuriyet, 24 Ağustos 2015, s.18
[41] Ali Dağlar, “Kıyıdır Satılamaz”, HĆ¼rriyet, 31 Ağustos 2014… http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27111034.asp
[42] Zonguldak’tan Bartın’a ‘78 kilometrelik kıyı bandına tam 13 termik santral’ geliyor!
[43] ErdinƧ Ƈelikkan, “Maden Atıklarının Denize Boşaltılmasına Vize”, HĆ¼rriyet, 23 Ağustos 2014, s.5.
[44] Ć–zlem GĆ¼vemli, “Karaman Asitle Yıkanacak”, Cumhuriyet, 27 Aralık 2014, s.15.
[45] “Cerattepe Nƶbetine ‘Gazlı’ MĆ¼dahale”, Milliyet, 17 Şubat 2016, s.15.
[46] Nihal Kemaloğlu, “Altını Yerine Koyarsınız, Ya Toprak ve Suyu?”, Akşam, 1 EylĆ¼l 2011, s.10.
[47] Doruk Ƈakar, “Yaşamın Kendisi Zaten Risk”, Akşam, 1 Temmuz 2011, s.11.
[48] “Altın madenciliği ve Ć¼retimi ile Ƨevre ilişkisini başka metallerinkiyle karşılaştırmak konuyu anlatan en kestirme yol. 1 gram demir Ć¼retirken 2-2.5 gram toprak kazılır; 1 gram bakır iƧinse 100-200 gram. 1 gram altın iƧin kaldırılacak topraksa 1-5 ton. 1 gram altını elde ettiğinizde geriye ne mi kalır? Yaklaşık 3.5 ton siyanĆ¼rlĆ¼ Ƨamur! DĆ¼nyada her yıl 22.000-30.000 ton siyanĆ¼r altın madenciliği nedeniyle atmosfere taşınıyor. SiyanĆ¼rĆ¼n aƧık havada gĆ¼n ışığında Ƨabucak parƧalandığı ve etkisini kaybettiği Ƨarpıtılmış bir bilgi. Zira siyanĆ¼rĆ¼n atmosferdeki yarılanma ƶmrĆ¼ 276 gĆ¼n. AƧıkta kullanım nedeniyle her gĆ¼n yeni siyanĆ¼r emisyonu yapıldığına gƶre atmosferde sĆ¼rekli birikim yapan siyanĆ¼r radikalleri yağmur, kar, kırağı ve şebnem ile yeryĆ¼zĆ¼ne geri dƶndĆ¼ÄŸĆ¼nde kilometrekarelerce toprakta başta arsen olmak Ć¼zere pek Ƨok elementi ƧƶzĆ¼nĆ¼r hĆ¢le getirip yerĆ¼stĆ¼ ve yeraltı sularında, bitki-hayvan-insan bĆ¼nyesinde birikiyor. Doğrudan siyanĆ¼r kirliliğinin baş sorumlusu ise kil yastıklarında veya jeotekstildeki Ƨatlak, yırtılma veya delinmeler. SiyanĆ¼rlĆ¼ Ƨƶzeltiyi veya Ƨamuru ileten hatlardaki boru patlakları da ƶnemli teknik arızalar. Diğer kritik yerlerse yağmurlarla yıkanan aƧıkta depolanmış atık yığınları ve taşma ya da sedde yarılması sonucu siyanĆ¼rlĆ¼ Ƨƶzelti ve Ƨamurların Ƨevreye yayılmasına neden olan atık barajları.” (Esra AƧıkgƶz, “Prof. Ä°smail Duman: Ä°nsan, Altından Değerlidir!”, Cumhuriyet, No:1323, 31 Temmuz 2011, s.11.)
[49] SeƧil TĆ¼rkan, “Dere Şirkete Satıldı, Kimyasal Atıklar Hesap Edilmedi!”, BirgĆ¼n, 1 Aralık 2014, s.16.
[50] Kemal Ɩzer, “SiyanĆ¼r Etkilerini Gƶstermeye Başladı”, Evrensel, 22 Ekim 2013, s.2.
[51] “Altın İƧin Suları Zehirliyorlar”, GĆ¼ndem, 2 Nisan 2013, s.16.
[52] “Ƈevreye en duyarlı milyarder” sıfatını kimseye kaptırmayan ve bizleri sık sık “sorumlu davranmaya” davet eden dĆ¼nyanın en zengin insanı Bill Gates’in, fosil yakıt sektƶrĆ¼ne 1 milyar dolar yatırdığını biliyor muydunuz? (Dario Kenner, Inequality of overconsumption: The ecological footprint of the richest. Working paper, no 2015/2, Kasım 2015, s. 5)
[54] Erich Scheurmann, GĆ¶ÄŸĆ¼ Delen Adam, Ƈev: Levent Tayla, Ayrıntı Yay., 1988, s.46.

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRƜDEN EŞİTLİĞE: TƜRKLERLE ERMENÄ°LER ARASINDAKÄ° GƜƇ Ä°LİŞKÄ°LERÄ°NÄ° BÄ°R SÄ°VÄ°L HAKLAR MODELÄ° ARACILIĞIYLA DEĞİŞTÄ°RMEK,1,“KOBANƊ’NÄ°N ‘BÄ°Z’Ä°MLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHÄ°RLÄ° KAN” ƜZERÄ°NE,1,1 MAYIS 2015’DE Ä°STÄ°KAMET(Ä°MÄ°Z) -2014’TE OLDUĞU GÄ°BÄ°!- TAKSÄ°M,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)Ä°,1,1 MAYIS’A GÄ°DERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKÄ°M DEVRÄ°MÄ°’NÄ°N ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENÄ° GERƇEĞİNÄ°N TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLƜL 2010 SONRASI,1,12 EYLƜL KÄ°ME KARŞIYDI?,1,12 EYLƜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLƜL’Ɯ YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’Ä°N 50. YILINDA SARI YELEKLÄ°LER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ƜN 1 MAYIS DERSLERÄ°,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YÄ°NE YENÄ°DEN ISRARLA TAKSÄ°M,1,2016,1,2018,1,2019: YERKƜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NÄ°SAN BÄ°TTÄ° ‘KUTLU DOĞUM’ VERELÄ°M,1,24 HAZÄ°RAN SEƇİM(LER)Ä° VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZÄ°RAN 2015 SEƇİMLERÄ°’NE DAÄ°R -GEREKƇELÄ°- TAVRIMIZ,1,7 HAZÄ°RAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BÄ°R YOLCULUK,1,ABD EMPERYALÄ°ZMÄ° VE VENEZƜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLƜ OLMAK Ä°YÄ°DÄ°R (7 HAZÄ°RAN SONRASINA DAÄ°R DEĞERLENDÄ°RME),1,ADALET: ANTROPOLOJÄ°K BÄ°R BAKIŞ,1,afis,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE’N)Ä°N ƖTESÄ°DÄ°R,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE),1,AKADEMÄ°NÄ°N ƖZGƜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMÄ°SYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SÄ°ZLERÄ°,1,akp,36,AKP Ä°KTÄ°DARI VE GƜNDELÄ°K HAYATIN Ä°SLƂMÄ°LEŞTÄ°RÄ°LMESÄ°,1,AKP Ä°SLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NÄ°N ‘KƜLTƜR POLÄ°TÄ°KALARI’?,1,AKP’NÄ°N “DERÄ°N DEVLET”Ä°,1,AKP’NÄ°N “KINDER KUCHE KIRCHE”SÄ°,1,AKP’NÄ°N “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NÄ°N “ORGANÄ°K AYDINLARI” VE HAZÄ°RAN KALKIŞMASI,1,AKP’NÄ°N BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ° MÄ° DEDÄ°NÄ°Z,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°: MÄ°LLÄ°YETƇİ MANEVÄ°YATƇI VE PÄ°YASACI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°YLE Ä°MTÄ°HANI,1,AKP’NÄ°N KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GÄ°BÄ° ƖLMEK,1,AKP’NÄ°N MUHAFAZAKƂRLIĞI Ä°SLƂMCILIĞI NEOLÄ°BERALÄ°ZMÄ° VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktĆ¼el,2,ALEVƎLÄ°K VE SINIF MƜCADELESÄ°: KƜLTƜR VE EKONOMÄ° POLÄ°TÄ°K,1,aleviler,1,amerika,1,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJÄ°: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKÄ°” ƜZERÄ°NE,1,ATAERKÄ°L PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BÄ°RLİĞİ: ƇOKKƜLTƜRCƜLƜĞƜN “KRÄ°ZÄ°”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,27,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,7,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MÄ°ZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZÄ°MAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERÄ°,1,BEKLE BÄ°ZÄ° -YENÄ°DEN- TAKSÄ°M,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BÄ°R “ELEŞTÄ°RÄ°”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BÄ°R “Ä°MKƂNSIZ AŞK” HÄ°KƂYESÄ°: “AKADEMÄ° VE ƖZGƜRLƜK,1,BÄ°R “PRAKSÄ°S ANTROPOLOJÄ°SÄ°” İƇİN,1,BÄ°R AYDIN(LIK) HƂLÄ° FÄ°KRET BAŞKAYA,1,BÄ°R DAHA ASLA DÄ°YEBÄ°LMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR (YENÄ°DEN-)ƜRETME ARACI OLARAK MOBBÄ°NG[*],1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR ARACI OLARAK KORKU,1,BÄ°R KEZ DAHA “TERƖR” MƜ,1,BÄ°R KÄ°MLÄ°K SÄ°YASETÄ° OLARAK MÄ°LLÄ°YETƇİLÄ°K VE IRKƇILIK,1,BÄ°R MÄ°LAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BÄ°YOLOJÄ° KADER MÄ°? ya da “FITRAT”A DAÄ°R,1,BÄ°ZÄ°M DELÄ°LERÄ°MÄ°Z,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLƜL REJÄ°MÄ°… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANÄ°” KÄ°M),1,BUGƜN ADNAN YƜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTƜKLERÄ° KAN,1,cevre,12,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VÄ°LLERÄ° VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,12,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SÄ°STEMÄ° VEYA BU KADAR YETKÄ°YÄ° BABANIZA VERÄ°R MÄ°YDÄ°NÄ°Z,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESÄ°N DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETÄ°YLE BESLENEN ƜLKE,1,ƇƖZƜMƜN SOSYO-EKONOMÄ°K YANI,1,DAĞLAR ERÄ°RSE – ZEVEBƂN,1,DAÄ°MA YAŞAYACAKTIR Ä°SMÄ°YLE MƜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GÄ°RİŞİMÄ° VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELÄ° DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ɯ ya da YOLSUZLUK RANTIN Ä°KÄ°Z KARDEŞİDÄ°R,1,DEMÄ°RÄ°N TUNCUNA Ä°NSANIN...,1,demokrasi,1,DEMOKRATÄ°KLEŞ-ME PAKETÄ°,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETÄ°N ERKEKLERÄ° YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETÄ°N KƜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,8,DİĞERLERÄ° VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DÄ°NLER Ä°SLƂM VE KADIN BEDENÄ°,1,dinleti,1,DÄ°RENEN DAMAR[*] ƇƜRƜMEYEN,1,direnis,3,dunya,5,dĆ¼nya,53,dĆ¼sĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼gĆ¼,2,EGEMENLERÄ°N “PYRRHUS ZAFERÄ°”: F-TÄ°PÄ°,1,egitim,12,EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° SOSYALÄ°ZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTÄ°RÄ° HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,15,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSÄ°ZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,7,EMPERYALÄ°ZM- T. “C” VE AFRÄ°N,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALÄ°ZM ƜZERÄ°NE NOTLAR,1,ERCAN BÄ°NAY’DAN (BAFRA T TÄ°PÄ°) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGƜRLƜK,1,ermeniler,4,ESKÄ°(MEYEN)/ YENÄ° TƜRKÄ°YE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,6,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,1,feminist,1,FÄ°DEL İƇİN SANCAĞI YARIYA Ä°NDÄ°RMEYÄ°N DAHA DA YƜKSELTÄ°N,1,FRIEDRICH ENGELS VE AÄ°LENÄ°N,1,genclik,2,GERƇEKTEN DE NEDÄ°R TERƖR,1,GƖBEKLÄ°TEPE BÄ°ZE NEYÄ° ANLATIYOR,1,gĆ¼ncel,3,gĆ¼ndem,11,GƜNDEM’E DƜNE VE BUGƜNE DAÄ°R,1,HAFIZASINI YÄ°TÄ°RMEYEN “DERSÄ°M’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ƜLKEYÄ° KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GÄ°DİŞ(Ä°MÄ°Z),1,HANGÄ°MÄ°Z ƖZGƜRƜZ KÄ°,1,hareketler,1,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTÄ°R YANÄ° HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GƜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BÄ°R “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTÄ°RÄ°LME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLÄ°LER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,31,IŞILTILI VE “TEHLÄ°KELÄ°” BÄ°R KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE Ä°SLƂMCI “FEMÄ°NÄ°STLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,Ä°FADE ƖZGƜR(LƜĞƜ) MƜ,1,Ä°FADE ƖZGƜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELÄ°KLÄ° DEĞERDÄ°R,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,Ä°SLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZÄ°HÄ°N HARÄ°TASINDA BÄ°R GEZÄ°NTÄ°: “NASIL BÄ°R KADIN(LIK),1,Ä°STANBUL SEƇİMÄ° - BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLÄ°AMIN 40. YILINDA TAKSÄ°M,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,Ä°TÄ°RAZ VE ELEŞTÄ°RÄ° “HAZIROL”DA DURMAZ,1,Ä°YÄ° KÄ° YAŞADILAR Ä°YÄ° KÄ° YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRÄ°M(LER),1,KADINLAR KAPÄ°TALÄ°ZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ƜSTƜ” MƜ,1,KADINLAR İƇİN OLABÄ°LECEK EN KƖTƜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAÄ°R,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU,1,kadin,55,kadinlar,11,KALBÄ°M(Ä°Z) CÄ°ZRE’DEDÄ°R,1,kapitalizm,19,KAPÄ°TALÄ°ZM KƜLTƜR DÄ°RENİŞ,1,KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N KENDÄ°NÄ° Ä°MHASI: NEOLÄ°BERALÄ°ZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HƜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTÄ° (YOKSULLARINDAN) TEMÄ°ZLEMEK,1,KEŞFEDÄ°LMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESÄ° İƇİNDÄ° SAMÄ°R AMÄ°N,1,kitap,35,KOBANƊ BÄ°ZÄ°MDÄ°R BÄ°Z KOBANƊ’YÄ°Z,1,KOLEKTÄ°F BÄ°R DEVLET CÄ°NAYETÄ°: HRANT DÄ°NK,1,komĆ¼nizm,4,kriz,49,KRÄ°Z SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ƜZERÄ°NE GƖRĆœÅžLER,1,KRÄ°ZDEN Ä°NSAN MANZARALARI[*],1,KƜLTƜR “YERLÄ° VE MÄ°LLÄ°” MÄ°DÄ°R?YA DA NEDÄ°R,1,kĆ¼ltĆ¼r sanat,29,KƜRESEL KƜLTƜR” MƜ,1,kĆ¼rt sorunu,1,laiklik,1,LAÄ°KLÄ°K MÄ° HANGÄ°SÄ°,1,latin amerika,11,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZÄ°LYA ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNÄ°K DARBE,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DA BARIŞ SƜREƇLERÄ°,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DAN “BARIŞ SƜREƇLERÄ°”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,2,LƜZUM” ƜZERE: BÄ°R KEZ DAHA Ä°STANBUL SEƇİMÄ°,1,MAĞLUP MU DENÄ°R ŞİMDÄ° ONLARA?,1,MARKSÄ°ST-LENÄ°NÄ°ST ROMAN YAZARI : VEDAT TƜRKALÄ°,1,marksizm,5,MARKSÄ°ZM + V. Ä°. LENÄ°N = EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° (NOTLARI),1,MARKSÄ°ZM AÄ°LE AŞK CÄ°NSELLÄ°K ƜZERÄ°NE SƖYLEŞİ,1,MARKSÄ°ZM VE KADIN ƜZERÄ°NE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSÄ°ZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DƜNYASINA BÄ°R SEYAHAT: ETNOLOJÄ° DEFTERLERÄ°,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BÄ°R ƇUKUROVALI: OKTAY ETÄ°MAN,1,MASKELÄ° FAŞİZM: “POPƜLÄ°ST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI Ä°YÄ° BÄ°LMEZDÄ°K,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHÄ°NÄ°LER VE DƜNYAYI DEĞİŞTÄ°REBÄ°LMEK,1,mĆ¼cadele,12,MƜCADELE BOYU BÄ°R YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MƜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “Ä°MTÄ°YAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KÄ°TLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMÄ°NÄ°ST” MÄ°,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKƜNLEŞME DÄ°YALEKTİĞİ,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’NÄ°N “EN ALTTAKÄ°LER”Ä°: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KƜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,11,newroz,1,NÄ°CE ONYILLARA ‘YENÄ°KAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GƜN BU ƜLKEDE. O GƜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLƜMSƜZDƜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(Ä°MÄ°Z,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BÄ°Z YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,8,ORTADOĞU’DA BÄ°R KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “Ä°HYA” ETMEK: AKP’NÄ°N TƖRENLERÄ°,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTƜ YƜREĞİMÄ°ZE…,1,ƖFKELENÄ°NCE ƇOK GƜZEL OLUYORSUN TƜRKÄ°YE,1,ƖFORÄ°NÄ°N ORTASINDA,1,ƖĞRETTÄ°KLERÄ° HATIRLATTIKLARIYLA GREÄ°F DÄ°RENİŞİ,1,ƖLƜMSƜZ ABÄ°(MÄ°Z) OKTAY ETÄ°MAN,1,ƖRGƜTLƜ MƜCADELE ETİĞİ VE SOSYALÄ°ST DEMOKRAS,1,ƶteki,26,ƖZEL MƜLKÄ°YETÄ°N DEVLETÄ°N KƖKENÄ° ƜZERÄ°NE,1,ƖZERKLÄ°KƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLÄ°VYA DERSLERÄ°,1,ƖZGECAN’IN KATLÄ°NÄ°N AKP’YLE NE Ä°LGÄ°SÄ° VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgĆ¼rlĆ¼k,2,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANÄ°NÄ°N (“YENÄ°”) REJÄ°MÄ°,1,PARÄ°S KATLÄ°AMI “BARIŞ SƜRECÄ°” VE HESAPLAŞMA,1,politika,11,POPƜLER KƜLTƜRE ELEŞTÄ°REL BAKIŞLAR - KISA BÄ°R TARÄ°HƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’Ä°N TƜRKƜ(/ŞİİR)LERÄ°,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKÄ°’NÄ°N KANAYAN KARANFÄ°LÄ°,1,rƶportaj,12,SAHÄ° “VESAYET (REJÄ°MÄ°)” KALKTI MI,1,SAHÄ°CÄ° OLMAK,1,savas,3,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ƜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,17,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERÄ°N SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRƜMENÄ°N RESMÄ°NÄ° ƇİZEBÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°N ABÄ°DÄ°N?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTÄ°M MANZARALARI,1,SEN MÄ°SÄ°N “BARIŞ” DÄ°YEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,9,SÄ°VAS KATLÄ°AMI O GƜN ORADA BÄ°TMEDÄ°,1,siyonizm,2,SÄ°YONÄ°ZM ANTÄ°-SEMÄ°TÄ°ZM VE BÄ°R “MUGALATA” ƜZERÄ°NE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BÄ°LÄ°MLER: BÄ°R ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,10,SOYKIRIM ƜZERÄ°NE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ƜZERÄ°NE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELÄ° DUMRULLARI: ƖZELLEŞTÄ°RMELER,1,SƜREKLÄ°LEŞTÄ°RÄ°LEN OHAL VE,1,ŞİDDET MÄ° MEŞRUÄ°YET YÄ°TÄ°MÄ° MÄ°,1,ŞİDDET NEDEN KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,11,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,14,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercĆ¼me,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KÄ°TAPLI Ä°NSANDAN KORKARIM,1,TOTALÄ°TARYANÄ°ZMÄ° SOKAKTA ALT EDEBÄ°LMEK,1,TOTALÄ°TERLEŞMEYE Ä°HVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET Ä°KTÄ°DAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tĆ¼ketim,1,TĆ¼rk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TƜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TƜRK(Ä°YE) Ä°SLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,tĆ¼rkiye,77,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHÄ°T OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,Ć¼niversite,6,ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° ƖLDƜRMENÄ°N SEKÄ°Z YOLU (YA DA ƜNÄ°VERSÄ°TE PÄ°YASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETÄ°N ALTERNATÄ°FÄ° VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZƜELLA VE EMPERYALÄ°ZM KONUSU,1,VESAYET REJÄ°MÄ°” ƖLDƜ YAŞASIN “Ä°LERÄ° DEMOKRASÄ°,1,video,24,VURUN “ƖTEKÄ°”NE,1,YA SEV YA TERKET: BÄ°R BÄ°AT ARACI OLARAK MOBBÄ°NG,1,YA SOSYALÄ°ZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDÄ°NÄ°Z,1,yasam,17,YENÄ° TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENÄ°”,1,yeni yil,2,YENÄ° YƖK YASA TASLAĞI ƜZERÄ°NE: PÄ°YASA ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° YUTARKEN,1,YENÄ°DEN HAYKIRABÄ°LMEK: “YERÄ°MÄ°Z MUTFAK DEĞİL DƜNYA,1,YERELÄ° BÄ°RLÄ°KTE YƖNETMEK - NASIL BÄ°R DƜNYA Ä°STÄ°YORSAK ƖYLE BÄ°R YEREL YƖNETÄ°M,1,YILDIZLARIN GƜNCESÄ°NÄ° TUTAN ADAM: CENGÄ°Z GƜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YƜREĞİMÄ°ZDE,1,ZAPATÄ°STALARIN 33. YILI: BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,ZEYTÄ°NLİĞİ ZÄ°NDAN YAPAN SÄ°STEMATÄ°K ZULME DÄ°RENENLER,1,ZÄ°NDAN(LAR)IN TƜRKƇESÄ°,1,ZORUNLU BÄ°R AƇIKLAMA (II)… VE BÄ°R EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚ƶzbudun: TANTALOS’U YARATMAK[1]
TANTALOS’U YARATMAK[1]
sibelšŸ‚ƶzbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2016/05/tantalosu-yaratmak1.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2016/05/tantalosu-yaratmak1.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gƶr BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara BĆ¼tĆ¼n Yayinlar Ä°steğiniz gƶnderi bulunamadı Ana Sayfaya Dƶn Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika ƶnce $$1$$ minutes ago 1 saat ƶnce $$1$$ hours ago dĆ¼n $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy