$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI[*]

“Ailen kaybolabilir, Mahalleden dostların kaybolabilir, Sevdiğin her şey kaybolabilir, Ama dinozorlar, kaybolmaz.” [1] Allin li...


“Ailen kaybolabilir,
Mahalleden dostların kaybolabilir,
Sevdiğin her şey kaybolabilir,
Ama dinozorlar, kaybolmaz.”[1]

Allin libertadllaqa,/ wanuyllawantaq./ Allin democraciaqa,/ carcelllawantaq,/ wanuyllawantaq./ Pillatapas mayllatapas,/ imanallan niytan./ Pillatapas mayllatapas,/ laykan-nallan niytan./ Llaqtayman chayaramuspa,/ aparunanpaq./ Kuyasqa yanachallayta/ chinkachinanpaq /apakunanpaq”
Peru yerlilerinin Ƨoğunun konuştuğu Quechua dilinde bir ağıt bu. 1991-1992 yıllarında yakılmış, ağızdan ağıza, kısa sürede tüm ülkeyi sarmış. Ƈevirisi kabaca şöyle:
“Ama bu güzel ƶzgürlük/ Bize ƶlümcül/ Bu iyi demokrasi/ Cezaevi/ ve ƶlüm getiriyor./ Kƶyüme geldiler/ Ve onu tutsak aldılar/ Sevgili kocamı gƶtürdüler/ Ve sonsuza dek kaybettiler.”[2]
Kayıplar… Ya da Latin Amerika’nın ƶzgün devlet terƶrü deneyimiyle evrensel insan hakları literatürüne armağan ettiği “teknik” terimle, desaparecidos…
“Uluslararası insan hakları hukukunda, ‘zorla kaybedilme’ terimi bir kişinin devlet, ya da bir devlet veya siyasal ƶrgütün izin, destek ya da rızasıyla bir siyasal ƶrgüt ya da üçüncü bir tarafƧa, kişinin başına gelenler ya da nerede olduğu konusunda bilgi verilmesi, kurbanı yasanın koruması dışına Ƨıkartmak amacıyla reddedilmek suretiyle gizlice kaƧırılması, hapsedilmesi durumunda kullanılmaktadır. (…) Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kurumsallaştıran Roma Tüzüğü, zorla kaybedilmeyi ‘insanlık suƧu’ kapsamında değerlendirmektedir (…) Aynı değerlendirme, 20 Aralık 2006 tarihinde BM Genel Kurulu’nda kabul edilen Kişileri Gƶzaltında/ Zorla Kaybedilmeye Karşı Korumayla İlgili Uluslararası Sƶzleşme’de de yer alır. Bu sƶzleşme, kurbanların ailelerine tazminat ve sevdiklerinin kaybedilmesiyle ilgili hakikĆ¢ti talep etme hakkını tanımaktadır…”
Terimin Wikipedia’da da yer alan hukukĆ® tanımı ve tarifi bu. Devlet ya da siyasal yetkelerce “sakıncalı” gƶrülen kişilerin “kayıtdışı” olarak yok edilmesi. İz bırakmamacasına… Bu ülkenin insanlarının, 12 Eylül vahşetinden, ama ƶzellikle de 1990’ların Kirli Savaş yıllarından Ƨok iyi bildikleri bir başka “devlet aklı” uygulaması. “Kaybedilen”lerin anaları, eşleri, evlatları, sevenleri o gün bugündür her Cumartesi günü İstanbul’da Galatasaray Lisesi ƶnünde “bari başucunda ağlayacağım bir mezarı olsun” umuduyla [“umut”… ne kadar gƶreli bir kavram; değil mi?] yitik sevdiklerinin fotoğraflarını uzatmıyorlar mı gƶrmek istemeyen gƶzlere, paslanmış vicdanlara?
Bu bakımdan, sƶyleyeceklerim, büyük ƶlçüde bizim de hikĆ¢yemiz…

“Kaybedilenler Kıtası”: Latin Amerika

Dedim ya, uygulamanın anayurdu, Latin Amerika. Latin Amerika iƧin o kadar tanış, o kadar “yerli malı” ki, terim İspanyolca olarak yerleşiyor Uluslararası literatüre: desaparecidos…
Yalnızca terim değil. “Kaybedilme” olaylarına karşı yürütülecek mücadele ve ƶrgütlenme biƧimleri, kayıpların izlerinin sürülmesi, izlenecek teknik ve hukuksal süreƧleri, sorumluların teşhis ve cezalandırılması konusunda da kıta ülkeleri kayda değer bir birikimi taşıyor. Dahası, kıta, “zorla kaybedilme” konusunun en iyi araştırılıp belgelendiği coğrafya.
HiƧ kuşku yok ki Latin Amerika’nın bu ƶzelliği, onu Monroe Doktriniyle birlikte “arka bahƧe” ilan eden Kuzey komşusunun kıtaya ilişkin niyetlerinden bağışık değil. “Zorla kaybedilme”, yerel müstebitlerin kendi kafalarından uydurup keyiflerince uyguladıkları bir zorbalıktan ibaret değil, çünkü. Aksine, ABD’nin 1946’da kurup 1961’den itibaren müfredatına “antikomünist karşı ayaklanma eğitimi”ni, 1980’lerde ise işkence tekniklerini dĆ¢hil ettiği, başta Latin Amerika olmak üzere pek Ƨok ülkeden Amerikancı devlet başkanları, bürokrat, polis ve askerlerin eğitildiği School of Americas’da[3] öğretilen bir “komünizme karşı mücadele” tekniği. Bu nedenle, kıta ülkelerinde (ve oradan aktarıldıkları başka coğrafyalarda: ƶrneğin Türkiye Kürdistanı, Irak, İran, Pakistan, Rusya, Sri Lanka…) oldukƧa tekdüze ve eşbiƧimli olarak uygulanabildi.
Anette Fingscheit, Latin Amerika’da “zorla kaybedilme”nin tarihini, üç bƶlüm ve üç bƶlge ƧerƧevesinde ele almayı ƶnerir:[4]
1) Askeri diktatƶrlükler bağlamındaki kayıplar: Kıta güneyindeki ülkelerde (Şili, Arjantin, Paraguay ve Uruguay), 1970-80’li yıllardaki ABD-destekli askerĆ® diktatƶrlükler boyunca solcu muhalifler ve halk ƶnderleri “anavatanın düşmanı” olarak tanımlanıp sistemli bir tasfiyeye tabi tutulmuşlardı. Bu yıllarda bu ülkelerde on binlerce kişi gizli tutuklama merkezlerinde tutulup işkence edildiler. Pek Ƨoğu, geride bir iz bırakmadan kaybedildi. Sevdiklerinin Ƨoğu kez üniformalı kişilerce gƶtürülmesine tanık olup ardından da başvurdukları her merciden eli boş geri Ƨevrilen, yalancılıkla, yıkıcıların oyuncağı olmakla suƧlanan, deli muamelesi gƶren, tehdit edilen, fiziksel saldırılara maruz kalan, hatta kimi zaman kendileri de “kaybedilen” kayıp yakınları yorulmak bilmez adalet ve hakikĆ¢t arayışlarıyla, izleyen onyıllarda kayıplara ve sorumluların dokunulmazlığına karşı mücadelenin ƶncüsü olacaklardır. Bu başlık altında gerƧekleşen kayıplarda “hedef” genellikle Ƨoğu işçi sınıfı eylemcileri, sendikacılar ya da kentli orta sınıf aydınları olan silahsız kişilerdir ve aktƶr, her zaman devletle bağlantılı gƶrevlilerdir. Fingscheit’a gƶre güney ülkelerindeki askerĆ® rejimler boyunca her bir kayıp hadisesinin kaydının devlet otoritelerince tutulmuş olması, hatta işkence edilen ya da yargısız infaz edilenlerin parmak izlerinin alınmış olması, sonradan kayıpların teşhis edilmesini ve sorumluların kovuşturulmasını kolaylaştıracaktır.
2) Silahlı ayaklanmalar bağlamındaki kayıplar: 1980’li yıllarda başta Guatemala ve El Salvador olmak üzere Orta Amerika Ve Peru ile Kolombiya gibi And ülkelerinde iƧ savaşların yoğunlaşmasıyla, kayıplar biƧim değiştirecekti. ABD’nin eğitip desteklediği ordular, “arındırılmış topraklar stratejisi” adı altında gerilla güçlerine halk desteğinin tasfiyesi hedefini benimsedi. Bu strateji, ƶzellikle yerli halkların yaşadığı geniş kırsal kesimlerin boşaltılmasını iƧeriyordu. Ɩzellikle Orta Amerika’da binlerce yerli-kƶylü aile Honduras ya da Meksika’ya kaƧarken, And bƶlgesinde bu strateji onbinlerce “iƧ mülteci” yaratacaktı. Ordu operasyonlarından kaƧamayanlar vahşice ƶldürüldü; Ƨoğu yoksul kƶylü, binlerce kişi “desaparecido”lar kervanına katıldı. Bunların Ƨoğu, olasılıkla gerilla hareketlerine sıcak bakıyor, bir kısmı fiilĆ® destek de veriyordu. Ama hemen tümü, adsız sivillerdi. Katliam ve kayıplar, ordu vahşetinin Maya nüfusunu hedef aldığı Guatemala’da soykırım boyutunu alacaktı.
Bu başlık altında yer alan kayıpların ortak ƶzelliği, hem kitlesel oldukları, hem kurbanlarının toplumun en az gƶrünen katmanlarını, yoksul, yerli kƶylüleri hedefledikleri, hem kayıtların Ƨoğunlukla failler tarafından dahi tutulmayışı ve insan hakları eylemcilerinin katliamların gerƧekleştiği bƶlgelere erişmesine izin verilmemesi nedeniyle, kurbanların kimliklerinin teşhis edilemeyişiydi. Dahası, aileler Ƨoğunlukla başka ülkelere dağılmış durumdaydı; bu nedenle kurbanların kaderini araştıracak pek kimse de kalmamıştı geride. Fingscheit, Şili ve Arjantin’deki durumun tersine, El Salvador, Guatemala ve Peru’da kurulan HakikĆ¢t Komisyonlarının kurbanların tam listesini Ƨıkartamamasını bu faktƶrlerle aƧıklamaktadır.
Bu bƶlgelerdeki güçlüklerden bir başkası da, yerli halkın Ƨatışmada taraf olmaya zorlanmasıdır; ƶrneğin Guatemala ordusu, ayaklanma bastırma stratejisi ƧerƧevesinde yerli halkı, yerel Ƨelişkilerden de yararlanarak, Türkiye’deki korucu sistemine pek benzeyen “ƶzsavunma devriyeleri” hĆ¢linde ƶrgütlenmeye zorlamıştı; bƶylelikle kƶylülerin birbirini katletmesi ya da “kaybetmesi”nin ƶnü aƧılacaktır.
3) Günümüzde kayıplar: Kayıplar, Latin Amerika’nın (yakın) tarihine ait bir gƶrüngü olmanın uzağındadır ve kıtanın kimi bƶlgelerinde, farklı motiflerle süregitmektedir. Ɩrneğin Kolombiya’da kovuşturulmazlık/dokunulmazlık edinen paramiliterler, Ƨoğunlukla başta uyuşturucu olmak üzere farklı suƧ ƶrgütleri biƧiminde yeniden yapılanmaya girmişler, genellikle yerel yetkelerin de gƶz yummasıyla, sivil halk üzerine (“kaybetme” dĆ¢hil) terƶr uygulamaktadırlar. Benzer bir durum, Meksika iƧin de sƶz konusudur; ülkenin ƶzellikle kuzey bƶlgelerinde at oynatan Ƨeteler sivil toplum ƶnderlerini, aktivistleri, ama aynı zamanda hiƧbir siyasal/toplumsal etiketi olmayan sıradan insanları da hedef almaktadır. Ɩrneğin, 2003 yılından bu yana ABD-Meksika sınırındaki Ciudad JuĆ”rez’de, Ƨoğu işçi, hizmetƧi ya da öğrenci, alt sınıflara mensup Ƨok sayıda genƧ kadın kaƧırılmış, tecavüze uğramıştır; bu kadınların ancak vahşice katledilmiş cesetlerine ulaşılabilmektedir. Bu cinayetlerin gerisindeki motif, belirsizdir.
İnsan hakları ƶrgütleri, bazı Latin Amerika ülkelerinde son yıllarda boy veren ve amaƧları, hedefleri netleşmemiş bu tür kayıp/işkence/ƶldürme vak’alarını, eski paramiliterlerin, ƶlüm mangaları mensuplarının, bir kısmı eski yüksek rütbeli subayların kurduğu ƶzel güvenlik şirketleriyle bağlantılı suƧ ƶrgütleriyle işbirliğine gitmesiyle aƧıklıyor.
Fingscheit, kayıpların bu yeni biƧiminin münhasıran asker ve/veya polis tarafından gerƧekleştirilen siyasal motifli kayıplardan farklı olduğunu vurgularken, bu durumun hükümetlerin sorumluluğunu muğlĆ¢klaştırdığını sƶylüyor. Yeni durumun bir başka güçlüğü ise, Ƨoğunun konumu iktisadi, toplumsal ya da siyasal herhangi bir statüye denk düşmeyen kurbanların Uluslararası kamuoyunun dikkatini Ƨekmedeki yetersizliğidir. “Devlet, para-devlet ve devlet-dışı aktƶrler arasındaki sınırlar artan ƶlçüde bulanıklaşmaktadır,” diyor, “dünyada pek Ƨok ülkede paralel iktidar yapıları ortaya Ƨıktı; bƶylelikle zorla kaybedilme dĆ¢hil insan hakları suƧlarını tanımlama yetimiz büyük ƶlçüde sınırlanabilir.”

Bir Bilanço Girişimi

Dƶnemi ve biƧimi ne olursa olsun, “zorla kaybedilme”lerin Latin Amerika bilanƧosu ağırdır. Tüm Latin Amerika ülkelerinde ve Karayipler’de faaliyet gƶsteren Gƶzaltında Kaybolanların Yakınları Dernekleri Federasyonu FEDEFAM, yakın geƧmişte ya da hĆ¢len zorla kaybedilme olaylarının gerƧekleştiği ülkeleri şöyle sıralıyor: Arjantin, Bolivya, Brezilya, Kolombiya, Şili, El Salvador, Guatemala, Haiti, Honduras, Meksika, Paraguay, Peru, Uruguay[5]… Haritaya baktığınızda, gerƧekten de geriye pek bir şey kalmıyor!
Durum, gerƧekten vahim. Meksika’da ƶrneğin, 2006’dan bu yana 3000’in üzerinde kişi kaybedildi. Kayıplar, ülkenin yakın tarihindeki “kirli savaş”ın da bir silahı olagelmişti üstelik: 1960’ların sonları ile 1970’ler boyunca, Ulusal İnsan Hakları Komisyonu’na gƶre, Ƨoğu sol eylemci, toplum ƶnderi ve gerilla, 532 kişi kaybedilmişti.
Guatemala’da 1960-1996 arasındaki iƧ savaşın 200 bin kurbanının (Guatemala’nın nüfusu 1995’te yaklaşık 10 milyondu. Bir başka deyişle Guatemala iƧ savaş boyunca nüfusunun yüzde 2’sini yitirmişti!) 45 000’i hĆ¢len “kayıp” statüsündedir…
Honduras’ta “kayıplar” Ƨarpıcı bir tezatla, 20 yıllık bir diktatƶrlüğün ardından ülkenin “demokrasi”ye dƶndüğü 1981 sonrasında yoğunlaşmıştır. ABD’nin “güvenlik doktrini” ƧerƧevesinde biƧimlenen Honduras “demokrasi”si, 1980-1989 arasında 184 kişinin yetkililerin kılı kıpırdamaksızın “kaybedilişi”ne sahne olacaktır.[6]
Şili’de 1973-1990 arasındaki askerĆ® diktatƶrlük boyunca kaydedilen kayıp sayısı, ilki, General Pinochet’nin sosyalist başkan Salvador Allende’ye karşı darbesinin hemen ardından yok edilen sendikacı Gastón de JesĆŗs CortĆ©s olmak üzere, 2115 olmuştur.
Uruguay’ın 1973-1985 yılları arasındaki sivil-askerĆ® ara rejimi boyunca ise, Ƨoğu Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili ve Paraguay askerĆ® rejimlerince ortaklaşa yürütülen ABD güdümlü “Condor Operasyonu” kapsamında olmak üzere 172 kişi kaybedildi. Arjantin askerĆ® rejiminin uƧaklarla nakledip Rio de la Plata’da denize attığı “kayıplar”la ilgili soruşturmalar sürdükƧe, bu sayı daha da kabaracağa benziyor.[7]
Kolombiya’da 2009 yılında cumhuriyet savcıları, ülkenin iƧ savaş ve Ƨatışmaları boyunca kayıp sayısını 28 000 olarak aƧıkladılar. Ancak Kolombiya’da iƧ Ƨatışmalar, tüm 20. yüzyıla yayılmaktadır; yüzbinlerin yaşamına mal olan La Violencia’nın patlak verdiği 1948’den bu yana “kaybedilenler”in sayısı, Kayıp Kişilerin Aranması Ulusal Komisyonu’nun aƧıklamasına gƶre, en az 61 604’tür.[8] Ülkede toplu mezarlar aƧılmaya devam ediliyor. 1978’de patlak veren iƧ savaşı ƶncesi ve boyunca El Salvador’daki kayıp sayısı ise 8000 olarak tahmin ediliyor. HakikĆ¢t Komisyonu Raporu’nda bu sayı 5500 olarak geƧiyor.

Arjantin Deneyimi

Ancak “zorla kaybedilme”de kıta rekorunu -gƶreli kısa bir zaman dilimi iƧerisinde yoğunlaşmış olmasıyla-, Arjantin’in askerĆ® rejim(ler)i elinde tutmaktadır. Ülkede 1976’da Peronist rejimi devirerek iktidara gelen General Jorge Rafael Videla başkanlığındaki cuntayı birbirini devirerek işbaşına gelen iki cunta daha izlemişti: General Robereto Viola ve General Leopoldo Fortunato Galtieri’nin cuntaları…
Yedi yıl süren üç cunta dƶneminin acı bilanƧosu, ancak 1983 yılında gerƧekleştirilen ve RaĆŗl AlfonsĆ­n’i devlet başkanlığına getiren seƧimlerden sonra ortaya Ƨıkmaya başlayacaktı: İnsan Hakları ƶrgütlerinin tahminlerine gƶre en az 30 bin kayıp!
Kimler yoktu ki… Kuruluşuna bizzat başkan AlfonsĆ­n’in ƶnayak olduğu Kişilerin Kaybolması Üzerine Ulusal Komisyon (CONADEP)’in devlet başkanına sunduğu 1984 tarihli Nunca mĆ”s (Bir Daha Asla) başlıklı, tanıklıklar iƧeren rapor,[9] kayıplar hakkında ayrıntılı bir dƶküm sunuyor: öğretmenler, hemşireler, işçiler, öğrenciler, öğretim elemanları, devrimciler, sendikacılar, insan hakları aktivistleri, gerilla ƶrgütü üyeleri, solcu aydınlar, “olağan kayıplar” arasındaydı kuşkusuz.[10] Aralarında 13-14 yaşlarındaki Ƨocuklar, gebe kadınlar, hasta ve engelliler, hatta tüm aileler eksik değildi. Ama bu kadar değil: “yanlış zamanda yanlış yerde” olan kişiler de “kaybedilmekten” kaƧınamıyorlardı.[11] Hatta, salt “yanlışlık” sonucu kaybedilip ƶldürülenler de vardı.[12] Dahası, gerilla ƶrgütlerini desteklediklerinden “kuşkulanılan” parlamenterler, gazeteciler, bakan kızları, diplomatlar, iş adamları, din gƶrevlileri, kimi zaman sadece fidye iƧin paramiliter ƶlüm mangaları üyelerince kaƧırılıyor, askerĆ® yƶnetim ise, başvurulara “nasihat”la karşılık veriyordu Ƨoğu kez.
Kayıpların pek azı geri dƶnebildi. Anlattıkları, vahşetti. İşte 14 yaşında kayıtdışı olarak gƶzaltına alınan ortaokul öğrencisi Pablo A. D.’nin tanıklığı:
“Hem Arana hem de BĆ”nfeld’de işkence gƶrdüm. Arana’da ağzıma, dişetlerime ve cinsel organıma elektrik verdiler. Ayak parmaklarımdan birinin tırnağını sƶktüler. BĆ”nfeld’de elektrik kullanmadılar, ama sopalarla dƶvüldüm, vücuduma iğneler batırdılar. BirkaƧ gün aƧ bırakılmak olağan uygulamalardandı; günler boyu boynumdan iple bağladılar…”[13]
Devletin güvenlik güçleri ya da paramiliterlerce kaƧırılanlar, Ƨoğunlukla gizli işkence merkezlerine gƶtürülerek burada günlerce, haftalarca işkenceli sorgulara tabi tutuluyorlardı. Yerleri belli olmayan bu meş’um Centros Clandestinos de Detencion (Gizli Tutuklama Merkezleri: CCD)’lardan Arjantin’de 340 adet olduğu hesaplanmaktadır. Aralarından en ünlüsü, 5000 kadar “kayıp”ın işkencelerle katline sahne olan ve Kirschner tarafından kapatılarak desaparecidos iƧin bir anıta dƶnüştürülen La Escuela de Mecanica de la Armada (Donanma Mekanik Okulu - ESMA)’dır.
CCD’lerden pek az kişi sağ Ƨıkabildi… Geri kalanlar? Geri kalanlar, ya isimsiz faili meƧhuller olarak rastgele toplu mezarlara gƶmülüyor, ya dinamitlerle tahrip ediliyor ya da… Ya da uƧaklara yüklenerek Arjantin ile Uruguay arasında uzanan Rio de la Plata kƶrfezine atılıyorlardı! Havadan…
“O zamanlar askerĆ® uƧakların bƶlgeye garip koliler attığını gƶrdüğümü anımsıyorum,” diyor1970’lerin sonlarında Parana deltasındaki adacıklarda Ƨalışan mekanik ustası Marcos Queipo. “Başta ne olduklarını bilmiyordum. Ama birgün kolilerin nehirde yüzdüğünü gƶrdüm. AƧtığımda neye uğradığımı şaşırdım. Koliler cesetlerle doluydu.”[14] Queipo, bu manzara karşısında “yurttaşlık gƶrevi”ni yaparak durumu polise anlatmış. Aldığı yanıt, bazıları askerĆ® pilot olan yedi kişinin cesetleri Atlas Okyanusu’na atmaktan yargılandığı “Ɩlüm UƧuşları” davasının tanıklıkları arasında yer alıyor. “Ƈeneni kapa, yoksa aynı şey senin de başına gelir!”
Bir başka tanık, 40 yıl boyunca deltada Ƨocukları sandalla okula taşıyan Jose Luis Pinazo, “Gƶkyüzünde uƧaklar belirir, kapakları aƧılır alana koliler atarlardı,” diye anlatıyor. “Ƈocuklara nehirde yüzen cesetlere bakmamalarını sƶylerdim. Güzel bir şey değildi.” Gazeteci Fabian Magnotta’nın bƶlgeden derlediği tanıklıklar arasında[15] bƶlge sakinlerinin kimi zaman ağaƧlara asılı kalmış cesetler gƶrdükleri yer alıyor. Ya da cesetlerin evlerinin damına isabet ettiği…
* * *
Bu karabasandan Ƨıkışın baş aktƶrü RaĆŗl AlfonsĆ­n, üç cunta dƶnemindeki insan hakları ihlĆ¢llerini kovuşturacağı vaadiyle toplamıştı oyları. Bu yolda girişimleri de oldu; başkanlığı dƶneminde Cuntalar Davası ile darbe liderlerinden bazılarını[16] demir parmaklıkların ardına gƶndermeyi başardı. Ancak ordunun baskısıyla bu süreƧ kısa sürede kesintiye uğradı, 1986 ve 1987’de Ƨıkartılan yasalarla kovuşturmalara son verildi. Alfonsin’i izleyen neo-liberal/Peronist başkan Carlos Menem ise 1989-90’da cunta mensupları iƧin genel af ilan etti. Arjantin’in “Kirli Savaş”ına ilişkin yargılama süreci, NĆ©stor Kirscner’in iktidara gelmesiyle birlikte yeniden başlayabilecekti. Kirschner 2003 yılında insanlık suƧu işleyenler iƧin Anayasa Mahkemesi’nden iade kararı Ƨıkarttırdı. Aynı yıl Arjantin kongresi, 1986’da Ƨıkartılan ve dava aƧılma süresini yasanın Ƨıkmasını izleyen 60 günle sınırlandıran “Son Nokta Yasası”nı ilga edip Menem’in “af”larını geƧersiz kılan bir yasa Ƨıkardı. Anayasa Mahkemesi de, 2005 yılında suƧluları koruma kalkanı ardına alan 1986-87 yasalarının Anayasa’ya aykırılığına hükmetti. Bƶylelikle, cuntalar dƶnemindeki insan hakları ihlĆ¢llerinden sorumlu gƶrülen 654 devlet gƶrevlisinin yargılanmasının ƶnü aƧılmış olacaktı.[17]
Ancak ne Alfonsin ne de Kirschner, Arjantinli darbe mağdurlarının ve kayıp yakınlarının iğneyle kuyu kazarcasına verdikleri o sessiz, ama kahramanca mücadele olmasaydı bu adımları atamazlardı.

Madres, Abuelas, Hijos, Antropologos: Analar, Nineler, Evlatlar, Antropologlar…

Ocak 1976’da, Córdoba’da aynı gün 24 kişinin birden kaybedilmesi üzerine ülkedeki ilk kayıp yakınları grubu ortaya Ƨıkacaktı. Aynı yılın mart ayında, darbenin hemen ardından, karşı duruş stratejileri geliştirmek, medyada gƶrünür olabilmek ve siyasal gerekƧelerle tutuklananları ya da kaybedilenleri diri geri istemek iƧin düzenli biƧimde toplanmaya başladılar. Arjantin’in ilk insan hakları ƶrgütü doğmuştu… Aynı yılın Eylül ayında, darbeden altı ay sonra ise, başkent Buenos Aires’de Siyasal Nedenlerle Tutuklananlar ve Kayıp Yakınları ƶrgütü oluşturulacaktı.[18]
Bu ƶrgütlerden -ve burada adını anamadığım nicelerinden- ve darbecilerin, katillerin mahkeme ƶnüne Ƨıkartılmalarını, kayıpların ƶnemli bir kısmının kemiklerinin nerede olduklarının saptanmasını, kaybedilenlerin subay ailelerine evlatlık verilen Ƨocuklarının geri alınması, işkencehanelerin bellek müzelerine dƶnüştürmelerini, ama en ƶnemlisi Arjantinlilerin iƧine sürüklendikleri korku, suskunluk ve unutuş girdabından sıyrılıp meydanlara dƶkülerek milyonlarla “Nunca mas/Bir daha asla!” diye haykırmalarını sağlayan gelişmelerden hiƧbiri, “onlar” olmasa olmazdı.
Onlar… 1976’dan beri her Perşembe günü, yılmadan, yorulmadan, sessiz ve akıl almaz bir direnƧ ve inatla başkent Buenos Aires’de Başkanlık Sarayı Casa Rosada’nın ƶnündeki Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı)’da bir araya gelerek Ƨocuklarını canlı olarak geri isteyen beyaz başörtülü anneler. Birbirlerini karakollar, askerĆ® karargĆ¢hlar, hastaneler, cezaevleri, avukat büroları, İƧişleri Bakanlığı ofisleri ve bilumum resmĆ® dairede yitik evlatlarını, eşlerini ararken bulmuşlardı. Başta tek istekleri vardı: “Sağ aldınız, sağ istiyoruz!”
Ƈeşitli eylem biƧimlerini denediler. Akıl tutulmasına son vermek, belleği diri tutabilmek iƧin gerƧek boyda kağıt silüetler kesip her birinin üzerine gerƧek bir desaparecido’nun adını yazarak kent duvarlarını donattılar ƶrneğin. Sevdiklerinin isimlerinin yazılı olduğu balonları göğe saldılar. Devlet terƶrizmi kurbanlarının anonimliğini ve ortak yazgısını dile getirebilmek iƧin yüzlerine birƶrnek maskeler takıp yürüdüler kent sokaklarında. Ƈocuklarının imgeleri fotoğraflar gibi bireysel temsillerden maskeli anonim figürlere doğru evrildikƧe, yitirilenlerin kolektifliği vurgusu ƶne Ƨıkıyordu: “Bir Ƨocuk, tüm Ƨocuklar!”
Talepleri 1984-86 arasındaki yargılamalar sırasında daha politize olacaktı: Anneler, yargılamaların salt üst düzey subaylarla sınırlandırılmasına karşı Ƨıkıp bütün sorumluların yargı ƶnüne getirilmesini talep etmeye başladılar: “Tüm suƧlular yargılanıp cezalandırılsın!”
Bütün bunlar sorunsuz olmadı elbet. Gƶrmezden gelindiler, itilip kakıldılar, alay edildiler, “deli” muamelesi gƶrdüler, hakaretlere uğradılar, tehdit edildiler, saldırıya uğradılar[19]
Madre’ler, yitik evlatlarının geri gelmeyeceğini artık biliyorlar. Bugün Arjantin’in, Ƨekirdeğini oluşturdukları İnsan Hakları Hareketi kapsamına yerleşen mücadeleleri daha genel bir adalet talebi etrafında ƶrülüyor. Ɩrneğin zorunlu askerliğin kaldırılması, askerĆ® rejim dƶneminde işlenen suƧları insanlık suƧu kapsamına alacak yasal düzenlemelerin gerƧekleştirilmesi, abuela’larla birlikte, kaybedilenlerin elinden alınan Ƨocukların kimliklerinin teşhisine olanak verecek genetik bankanın kurulması vb. konularda kampanyalar düzenliyor ya da katılıyorlar.[20]
Madre’ler, bu mücadelelerinde yalnız değil: yanlarında, abulela’lar (“Nineler”) ve hijo’lar (evlatlar) var.
Haziran 1977’de, Plaza de Mayo’daki Perşembe protestolarından birinde, analardan biri sorar: “Aramızda başka yalnızca kayıp evladını değil de, kayıp torununu da arayan var mı?” Abuelas de Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı Nineleri) ƶrgütünün tohumu bu soruyla atılmıştı…
Arjantinli cuntacıların bir saplantısı vardı - tıpkı bizim Dersim komutanları gibi. “Komünizm şeytanının uşağı” gerillaların, ya da onların yatakƧılarının, ya da yatakƧılara sempati besleyenlerin, ya da kitap yazanların, okuyanların… velhasıl toplum iƧin tehlike oluşturan herkesin soyunu kurutarak toplumu ‘kızıl tehkike’den ilelebet kurtarmak…
Bunun iƧin yukarıda adı geƧenleri -ve daha nicelerini- gƶzaltılarda işkencelerle katledip uƧaklardan denize atmakla yetinmediler… baskınlar sırasında ele geƧirdikleri, ya da gebe tutsakların gƶzaltı sırasında doğurdukları Ƨocukları da, “iyi, erdemli, millĆ®-manevĆ® değerlere saygılı yurttaşlar” olarak yetiştirilmek üzere “saygın” ailelerin yanına evlatlık verdiler: askerler, yandaş gazeteciler, iş adamları[21]… Arjantin’de 1976-1983 yılları arasında 500 kadar bebeğin bu şekilde verildiği ya da satıldığı hesaplanmaktadır. Bu nedenledir ki Abuela’lar kampanyalarını başlatırken, “Arjantin’de kimse kim olduğunu bilemez!” sloganını seƧmişlerdi…
Kayıp Ƨocukları geri alabilmek iƧin bir dedektif titizliğiyle Ƨalışıyorlar. Kayıtların izlerini sürüyor, meş’um cunta dƶnemindeki tüm evlat edinme ve kuşkulu doğumları araştırıyor, sağ kurtulabilen tanıkları dinliyorlar.
Bu savaşımlarında bir de bilimsel buluşa aracı oldular. Arjantin yasaları kimliğin teşhisi iƧin sƶz konusu kişiler arasındaki biyolojik akrabalığın bilimsel olarak kanıtlanmasını gerekli gƶrmektedir. Abuela’lar bunun iƧin New York’daki Kan Merkezi’nden Dr. Fred Allen ve Berkeley Üniversitesi’nden Dr. Mary-Claire King ve Dr. Cristian Orrego ile temasa geƧtiler. SonuƧ, bir kuşak atlayarak büyükanne/büyükbaba-torun ilişkisini genetik olarak saptayan, yüzde 99.6 güvenilir bir tekniğin geliştirilmesiydi: Abuelalık endisi…
Abuela’lar bununla yetinmediler. Şubat 1986’da, Başkan RaĆŗl AlfonsĆ­n’le buluşup, kƶkeninden kuşku duyan Ƨocukların başvurup kendi genetik malzemeleriyle karşılaştırabileceği DNA ƶrneklerinin kaydedilip saklandığı Ulusal Genetik Veritabanı’nın (BNDG) oluşturulmasını sağladılar. Bƶylelikle, kendileri göçüp gittikten sonra da kayıp torunlarının bulunabilme olanağını güvenceye almışlardı!
Abuela’lar, bƶylelikle bugüne dek 103 torunu geri kazanabildiler.
Peki ya evlatlar? Ɩyle ya, ister “geri kazanılmış” olsun, ister büyük anneleri, büyük babaları tarafından büyütülmüş olsunlar, askerĆ® yƶnetim kurbanları geride binlerce Ƨocuk bırakmışlardı. Bugün otuzlu-kırklı yaşlarını yaşayan, Ƨocuklukları Ƨalınmış binlerce ƶfkeli kadın ve erkek… Onlar da 1995’te H.I.J.O.S’da[22] ƶrgütlendiler… Mücadeleyi, birlikte Arjantin İnsan Hakları Hareketi’nin Ƨekirdeğini oluşturdukları, artık iyice yaşlanmakta olan madre ve abuela’lardan devralmaya hazırlar…
Onların temel sorunu “unut(tur)ma”yla… Bu, RaĆŗl AlfonsĆ­n’le başlayıp, onu izleyen Carlos Menem’le devam eden resmĆ® politika: cunta dƶnemine ait suƧların kovuşturulmasının devlet terƶrizminin verdiği zararları derinleştirmekten başka bir şeye yaramayacağı sƶylemi. “Siyasal ve hukuksal bir tartışma bireysel travmatik bir deneyimmiş gibi ele alınıp siyaset, medya ve parlamenter tartışmalarda şu ƶne sürülüyordu: toplumsal acılara son vermenin, toplumsal tutunumu sağlamanın tek yolu, ‘unutmak ve bağışlamak’tır - bir başka deyişle her türlü soruşturma ve davadan kaƧınmak. Bu, zamansallığa, travmatik olayları geƧmişe aitmiş gibi gƶren, ama aynı zamanda geƧmişi bugünden tümüyle kopuk, onunla ilişkisiz olarak tasarlayan ƶzel bir sƶylemsel müdahaleydi…”[23]
Tüm Ƨocuklukları basılan, tarumar edilen evler, sürüklenerek gƶtürülen ve bir daha hiƧ dƶnmeyen ebeveynler, acıdan lĆ¢l olmuş büyük ebeveynler, peşlerini kovalayan arkadaş fısıldaşmaları, devlet kapılarını tekrar tekrar Ƨalan bitmek, tükenmek, yorulmak bilmez bir arayışın karabasanı iƧinde parƧalanmış H:I:J.O.S. iƧin ise unutmak ve bağışlamak, sevdiklerini ve Ƨocukluklarını bir kez daha ƶldürmek anlamına geliyordu. Onlar, Ƨocukluk travmalarını bir siyasal mücadeleye dƶnüştürmeyi başarabildiler. Kayıpları geri isteyen tüm gƶsterilerin ƶn saflarındaydılar. Başlarına gelenlerin resmen yeniden tanımlanmasını sağlayacak savaşımlar yürüttüler: Soykırım! Ve kendi takvimlerini Arjantin toplumuna kabul ettirdiler: Resmen kabul edilmiş “Kayıplar Günü”, ama aynı zamanda üniformalarını Ƨıkarmış katillerin seƧimlere katılıp “demokratik” yollarla politik konumlara gelişini lanetleyen “Ulusal UtanƧ Günü”… Katliaam mahallerinin “kayıp anıtları”na dƶnüşmesine ƶnayak oldular. Ve belki de yakın geƧmişleri ya da bugünleri kayıplarla gƶlgelenen tüm dünyaya eşsiz bir eylem biƧimini armağan ettiler: Escrache’ler…
HIJOS üyeleri yargının gƶzünden kaƧmış ya da kaƧırılmış katillerin, işkencecilerin izini sürüp, onları her şeyden habersiz komşular arasında saygın bir yaşam sürdürdükleri mahallelerinde tespit ediyor ve… aylar süren “taciz atışları”nın (duvar yazıları, bildiriler, afişler, radyo yayınları…) ardından bir gün ansızın kapısının ƶnünde bitiveriyorlar. Olanca gürültüleriyle… Tencere-tava Ƨalmalar, “katil/ soykırımcı/işkenceci” sloganları, protesto şarkıları… Ardından kaƧağın suƧları yüksek sesle kapısının ƶnünde okunuyor. Ve protestocular, konutun duvarına, kayıplarının kanını simgeleyen kırmızı boyayla işaretledikten sonra sessizce dağılıyorlar[24]… “Adalet yoksa, escrache var!”
Ve en ƶnemlisi; HIJOS, Arjantin İnsan Hakları Hareketi iƧinde, siyasal bilinci en gelişkin olan ƶrgütlerden biri. Arjantin’i kasıp kavuran askerĆ® cuntaların kendi başlarına hareket etmedikleri, büyük şirketlerin aƧık ya da ƶrtülü desteğini aldıklarının ve nihayetinde tüm bu gelişmelerin, Arjantin’deki (ve genelde kıtadaki neo-liberal dƶnüşüm”ün sağlanmasıyla ilgili olduğunun bilincindeler. “Darbenin gerƧekleşmesine ve de facto hükümetin işbaşına gelmesine olanak sağlayan pek Ƨok veƧhe var,” diyor HIJOS kurucu üyelerinden Camilo JuĆ”rez, kendisiyle yapılan bir sƶyleşide. “Bunlardan biri, büyük, güçlü şirketlerin desteğine sahip olmasıydı. İlerleyen bir toplum olarak bizim iƧin sivil işbirlikƧileri de rejimden iktisadĆ® olarak yararlananların da yargılanması bizim iƧin ƶnemlidir. Bu gruplar tüm toplum tarafından dışlanmayı, hatta işledikleri suƧlar iƧin cezalandırılmayı hak ediyorlar, çünkü bu gruplardan bazıları suƧ ortağı konumunda kalmadı, aynı zamanda etkin biƧimde suƧa katıldılar.”[25]
HİJOS’un başlangıƧta toplumun geniş kesimlerince “radikal” bulunan saptamaları, Arjantin’in derin iktisadĆ® krizi sonucu 19-20 Aralık 2001’de Başkan De la RĆŗa’nın istifası ve onu izleyen üç devlet başkanının tası tarağı toplayıp ülkeyi terk etmesiyle sonuƧlanacak büyük toplumsal patlama ile birlikte ana akıma yerleşecekti. Günümüzde neo-liberalizmi diktatƶrlük rejiminin taammüdĆ® sonucu olarak gƶrmeyen Arjantinliye rastlamak, zor…
Aslında bu başlığı “onlar”dan sƶz etmeden kapatmak, haksızlık olur. Bilgi ve tekniklerini, toplumun ezilenlerinin, adaletsizliğe isyan edenlerin hizmetine sunmaktan gocunmayan uzmanlar: antropologlar, arkeologlar, dişçiler, doktorlar, adlĆ® tıpƧılar ve diğerleri…
“Kaybedilenler”den geriye pek azı dƶnebildiği, dƶnenlerin tüm bir tutukluluk sürelerince gƶzleri bağlı olduğundan tanıklıkları fazla işe yarayamadığı, yargı ƶnüne Ƨıkartılabilen failler ise genellikle “unutmayı” yeğledikleri iƧin kayıplara sevenlerinin ziyaret edebileceği bir mezar verebilmek bile Ƨok uzun ve zorlu bir uğraş gerektiriyor. Uzmanlar, işte bu konuda devreye girmişler. Çünkü adsız toplu mezarlardan ve Rio del Plata’nın Ƨamurlu sularından fışkıran binlerce dilsiz kemiği konuşturabilmek, onların işi…
Girişimi 1985’te ABD’li adlĆ® antropolog Clyde Snow başlatmış. Bir grup Arjantinli antropoloji ve tıp öğrencisine eğitim vermiş. Bu derslerden, bizzat Snow’un sƶzleriyle “tüm uzmanlardan daha fazla kazı yapıp daha Ƨok insan kalıntısı Ƨıkarttıkları iƧin dünyanın en deneyimli takımı”[26] olan Equipo Argentino de AntropologĆ­a Forense (EAAF -Arjantin AdlĆ® Antropoloji Ekibi) doğmuş.
Ekibin oldukƧa ƶzgün bir Ƨalışma tarzı var. Ɩnce kurbanların ailelerinden, kurtulabilen tutsaklardan, doktorlarından, dişçilerinden sağlık ƶykülerini devşiriyorlar. Ardından da bu verileri, arkeolojik kazı teknikleriyle Ƨıkardıkları kalıntılara uyguluyorlar. Ekip, bugüne değin 500’ün üzerinde kazı gerƧekleştirmiş. Vak’aların yüzde doksanının ƶlüm nedeni aynı: kafatasına arka taraftan girip ƶnden Ƨıkan bir kurşun… Nazi Almanyası’ndan sonra tarihin en büyük toplu mezarını aƧma “onuru” da onların: toplam 342 iskeleti Ƨıkardıkları Avellaneda mezarlığı!
Antropologların yanı sıra bir hukukƧu ve bir bilgisayar bilimcinin de dĆ¢hil olduğu EAAF’ın -kendileri iƧin de “lanetli” bir uzmanlık olsa gerek- Ƨalışma alanı Arjantin sınırlarını Ƨoktan aşmış durumda. 1986’dan beri pek Ƨok Latin Amerika ülkesi ve Filipinler’de adlĆ® antropologların yetiştirilmesine katkıda bulunmuşlar. Snow ve diğerleriyle birlikte, ABD, Bolivya, El Salvador, Guatemala, Brezilya, Filipinler, Irak Kürdistanı, Etiyopya, Romanya, Hırvatistan ve Şili’de kazılara katılıp faili meƧhullerin kimliğinin teşhisini sağlamışlar. Risk alarak: Guatemala’nın 30 yıllık iƧ savaşından arta kalan insan kalıntılarını Ƨıkarma Ƨalışmalarını, paramiliterlerin tehditleri nedeniyle bırakmak zorunda kalmışlar, ƶrneğin[27]

Ve SonuƧ: Nunca mas!

Arjantin’in ƶyküsü hemen tüm Latin Amerika’nın ƶyküsü… Ama aynı zamanda bizim de ƶykümüz… Bu nedenle sanırım anlatılanlar hiƧbirinize “egzotik” gelmedi. Acı, ama “egzotik” değil…
Ɩte yandan Arjantin dersleri hepimiz iƧin öğretici sonuƧlarla dolu. BirkaƧ başlık hĆ¢linde sıralayayım.
- Ɩncelikle XX. Yüzyılın son Ƨeyreğinde Latin Amerika’dan başlayarak dünyanın -coğrafyamız dĆ¢hil- pek Ƨok bƶlgesine yayılan paramiliter destekli askerĆ® müdahaleler arızĆ® gƶrüngüler değildi. Onlar, ABD emperyalizminin “Komünizme karşı savaş” stratejisine iƧkin, planlanmış, koordine girişimlerdi. Ve neo-liberal tasalluta karşı direnƧ odaklarını yok etmekle sonuƧlandılar.
- Bu nedenledir ki, askerĆ® darbelerin sonuƧlarına karşı mücadele, onları izleyen (ve tam anlamıyla onların epigon’ları olan “liberal-demokrat” rejimlere terk edilemez. FEDEFAM (Latin Amerika Gƶzaltında Kaybolanların Yakınları Dernekleri Federasyonu)’un bildirgesinde de vurgulandığı üzere, “toplumlar sahte uzlaşılar, yetersiz adalet, başkanlık afları ve yapılan haksızlıklar üzerine sünger Ƨekme temeli üzerinde inşa edilemez.”[28]
- Bunun iƧin, bu mücadeleyi mağdurlar (kurbanların/ƶlülerin yakınları) başta olmak üzere, toplumun üstlenmesi gerekmektedir. Katliamların, kovuşturmaların, kayıpların bir daha tekrar etmemesini sağlamak, ancak toplumun acılı geƧmişiyle hesaplaşması ve bu konuda dikkatli bir kararlılığa sahip olmasıyla mümkün olur. İnsan Hakları konusunda uğraş veren ƶrgütler, toplumun vahşeti unutmamasını ve ona karşı her an uyanık olmasını sağlayacak mekanizmaları sürekli devrede tutarken, bir yandan da “demokratik” iktidarlara, sorumluların gerƧek anlamıyla yargılanması ve en ağır cezalara Ƨarptırılmasının ƶnünü aƧması konusunda basınƧ uygulamalıdırlar.
- Ancak, HİJOS, haklıdır. Darbeler ve diğer askerĆ® girişimler, kafası kızan üç-beş komutanın aculluğu sonucu gerƧekleşmez. Gerek ülke dışında, gerek iƧerisinde darbeyi teşvik eden, cesaretlendiren, onaylayan, onunla işbirliği yapan pek Ƨok sivil güç bulunmaktadır. Ve sƶz konusu vak’alarda toplumsal uyanışın, sınıf muhalefetinin, emeğin mücadelesinin yükselmesinin sınıfsal Ƨıkarlarına aykırı olduğu algısıyla harekete geƧen büyük sermaye ve onun denetimindeki anaakım medyanın rolü, belirleyici olmuştur. Darbe sonrası “demokratikleşme” süreƧlerinde hem gerƧekleştirilebilen yargı süreƧlerinde, hem de konunun kamuouy nezdindeki işleniş tarzında en az ele alınan konu da bu olmuştur. Tıpkı bu coğrafyada olduğu gibi Latin Amerika’da da, darbecilere alkış tutan, ƶnlerinde ceketlerini ilikleyen, onlarla gizli toplantılar düzenleyen, ekonomik-ticarĆ® konularda danışmanlıklarını üstlenen, onlara sırtlarını yaslayarak işçileri üzerinde amansız baskılar uygulayan, en küçük bir hak arama girişiminde işyerine asker Ƨağıran büyük patronlar ve ellerindeki büyük basın, rüzgĆ¢r yƶn değiştirdiğinde “hızlı demokrat” kesilmişlerdir.
Tam da bu sonuncu şık nedeniyledir ki, darbelere, kayıplara ve insan hakları ihlâllerine karşı mücadele, hem kesintisiz ve bitimsiz bir mücadeledir, hem de tüm emekçilerin sömürü boyunduruğundan özgürleşme ve eşitlik mücadeleleriyle rezonansa girmediği ölçüde, bir Sisyphos çabasından öte bir anlam ifade etmeyecektir.

Balgat, 19 Haziran 2014.

N O T L A R
[*] Gƶzaltında Kayıplar: Cumartesi Anneleri-Cumartesi İnsanları, Derleyen: Mehmet Ɩzer, AFSAD-İHD İstanbul Yay., 2016… iƧinde.
[1] Arjantin’den bir rock şarkının sƶzleri. Kaynak: Amalia FemenĆ­a ve Carlos Ariel Gil, “Argentina’s Mothers of Plaza de Mayo: The Mourning Process from Junta to Democracy”, Feminist Studies, c. 13, sayı 1 (Bahar 1987).
[2] Ağıtın orijinali ve İngilizce Ƨevirisi iƧin bkz. Billie Jean Isbell, “Violence in Peru: Performences and Dialogues”,American Anthropologist, c. 100, sayı 2, Haziran 1998, s.283.
[3] 1990’larda tepkilerin yoğunlaşması üzerine kurumun adı, 2000/2001’de Western Hemisphere Institute for Security Cooperation (WHINSEC – Batı Yarıküresi Güvenlik İşbirliği Enstitüsü) olarak değiştirilecektir.
[4] Annette Fingscheit, “Tracing Patterns of Disappareances in Latin America”, Voice, 2007, http://www.afad-online.org/voice/aug_07/latinamerica.htm
[5] FEDEFAM: Fighting Against Forced Disappareances in Latin America, http://www.desaparecidos.org/ fedefam/eng.html
[6] “ReseƱa Histórica”, http://www.cofadeh.org/html/historia/index.htm
[7] Emilio Godoy, “Rights-Latin America: Making Forced Disappearance ‘Disappear’”, http://www.ipsnews.net/2010/10/rights-latin-america-making-forced-disappearance-disappear/
[8] Delphine Mechoulan, “Forced Disappearances in Colombia”, 1 Kasım 2011, http://www.coha.org/forced-disappearances-in-colombia/.
[9] Raporun İngilizce Ƨevirisi iƧin bkz. http://www.desaparecidos.org/nuncamas/web/english/library/ nevagain/nevagain_001.htm
[10] “Askerler tarafından kaƧırılan kişiler büyük ƶlçüde aktüel değil, algıya bağlı tehditlerdi. Cuntadan sonra Los Desaparecidos’un büyük bƶlümünün şiddete baş vuran solcu gerilla gruplarla ilişkisi olmadığı ortaya Ƨıkacaktı. Ordu toplumsal eylemcileri, Marksistleri, sol eğilimli Peronistleri, Yahudileri, varoşlarda Ƨalışan Katolik ruhbanı, eylemci öğrencileri, hatta psikoloh ve sosyolog gibi kuşkulu mesleklerin mensuplarını hedef alıyordu.” (“Los Desaparecidos”, http://digitalunion.osu.edu/r2/summer06/herbert/dirty_war/desaparecidos.html)
[11] Bunlardan geri dƶnecek kadar şanslı olanlardan biri, bakın kaybedilişini nasıl anlatıyor: “1 Mart 1977’de Rio Negro’da General Roca kasabasında bir iş arkadaşımın evinde otururken bir grup silahlı adam iƧeri dalıp her ikimizi de kelepƧeledi ve NequĆ©n yakınlarındaki bir tutuklama merkezine gƶtürdüler. Neden tutuklandığımı sonra öğrenecektim: Ƨalıştığım fabrikanın personel müdürünün Bahia Blanca’da oturan yeğeni Roca’ya gelmiş ve benim bulunduğum apartman dairesine uğramıştı. Daha sonra tutuklanan ve ateş aƧılarak ƶldürülen kadının adres defterinden arkadaşımın adresi Ƨıkmıştı… Evi bastıklarında benim suƧum orada bulunmaktı…” (http://www.desaparecidos.org/nuncamas/web/english/library/nevagain/nevagain_022.htm)
[12] Brezilya tarafından “insanlığa karşı işlediği suƧlar” nedeniyle Arjantin’e iade edilen Claudio Vallejos, 1986’da Senhor dergisine verdiği bir rƶportajda Brezilyalı piyanist Francisco Tenório Cerqueira Junior’un “bir terƶriste benzetildiği” iƧin kaƧırılıp ESMA’da ƶldürüldüğünü sƶyleyecekti. Chris Barrett, “Brazil Approves Extradition of ex-soldier in Human Rights case”, The Argentina Independent, 19 Eylül 2012, http://www.argentinaindependent.com/currentaffairs/newsfromargentina/brazil-approves-extradition-of-ex-soldier-in-human-rights-case/.
[13] Nunca mas, “The memories of the freed prisoners”, http://www.desaparecidos.org/nuncamas/web/english/library/nevagain/nevagain_224.htm
[14] Vladimir Hernandez, “Painful search for Argentina’s disappeared”, http://www.bbc.com/news/world-latin-america-21884147.
[15] Fabian Magnotta bu tanıklıkları El Lugar pefecto başlıklı kitabında topladı (2012).
[16]  Birinci cuntadan General Jorge Videla ile Amiral Emilio Massera müebbet hapis cezasına, General Roberto Vieola ise 17 yıla mahkĆ»m oldu. Galtieri cuntası ise “Cuntalar Davası”nda beraat etmekle birlikte, Falkland (Malvinas) savaşı nedeniyle askerĆ® mahkemeye sevkedildi.
[17] Latin Amerika’yı 1970’li yıllarda kasıp kavuran diktatƶrlükler ya da onları izleyen neo-liberal “demokrasiler” dƶneminde Ƨıkartılan af ve/veya dokunulmazlık yasaları karşısında en radikal tavrı alabilen “sol” lider, ƶyle gƶrülüyor ki Kirschner olmuştur. Ne Brezilya’da Lula, ne de Şili’de Bachelet diktatƶrlerin kendi dƶnemlerine ilişkin Ƨıkardıkları af yasalarını yürürlükten kaldırmaya cesaret edemediler. Uruguay’da ise 1973-1985 ara rejiminde işlenen insanlık suƧlarına zamanaşımı getiren 1986 tarihli yasa, iki kez referanduma sunulmasına karşın ilga edilemedi. El Salvador’da Inter-Amerikan Mahkemesi’nin talebiyle silahlı Ƨatışmalar sırasında “kaybolan” Ƨocuklara ilişkin bir Ulusal Araştırma Komisyonu kurulsa da komisyon somut bir sonuca ulaşmadan kadükleşti. Hakikat Komisyonu raporuna gƶre 45 bin kişinin kaybedildiği Guatemala’da ise, ancak dokuz kişi yargı ƶnüne Ƨıkartılabildi! Bkz. Marcela Valente, “South America: Amnesties for Dictatorship Crimes Slowly Crumble”, http://www.ipsnews.net/2010/09/south-america-amnesties-for-dictatorship-crimes-slowly-crumble/ , ve “CEJIL calls for decisive action on forced disappearance in the Americas” http://cejil.org/en/comunicados/ cejil-calls-decisive-action-forced-disappearance-americas
[18] Familiares de desaparecidos y detenidos por las razones politicas, HistorĆ­a de los Organismos de Derechos Humanos – 25 AnƵs de Resistencia, Dossier 8, http://www.comisionporlamemoria.org/ investigacionyense %C3%B1anza/materiales/dossiersddhh/dossier8Familiares_de_desaparecidos_y_detenidos_por_las_razones_politicas.pdf
[19] HĆ¢lĆ¢ da uğruyorlar… Plaza de Mayo Anası 76 yaşındaki Nora Centeno 2012 yılında iki kez evinde saldırıya uğradı, dƶvüldü, evi talan edildi… (“Nora Centeno, Mother of Plaza de Mayo, was attacked at her home again”, http://m24digital.com/en/2012/05/06/nora-centeno-mother-of-plaza-de-mayo-was-attacked-at-her-home-again/)
[20] Amalia FemenĆ­a ve Carlos Ariel Gil, “Argentina’s Mothers of Plaza de Mayo: The Mourning Process from Junta to Democracy”, Feminist Studies, c. 13, sayı 1 (Bahar 1987).
[21] Yargı ƶnüne Ƨıkartılan en kanlı sanıklardan birinin, general Miguel Etrchecolatz’ın avukatı Adolfo Casabal Elias, bu uygulamayı şöyle savunuyordu: “GerƧekte Ƨocukları kaƧırma gibi bir plan yoktu… Tersine, Silahlı Kuvvetler gerillaların Ƨocuklarını iyi ellere teslim etmeye Ƨalışıyordu.” (Patricia di Filippo, “Do You Know Who You Are? The Never-ending Search of the AbuelasArgentina Independent, 29 Temmuz 2011, http://www.argentinaindependent.com/socialissues/humanrights/do-you-know-who-you-are-the-neverending-search-of-the-abuelas/)
[22] “Hijos” sƶzcüğü İspanyolca “evlatlar” anlamına gelir. Ɩrgütün adının aƧılımı, Hijos por la Identidad y la Justicia contra el Olvido y el Silencio (Unutulma ve Sessizliğe Karşı Kimlik ve Adalet İƧin Evlatlar)’dur.
[23] Diego Benegas Loyo, “Argentina’s Post-Dictatorship Activism: Towards a Political Psychology of Trauma”, http://www.oppositionalconversations.org/Argentina-s-Post-Dictatorship-Activism-Towards-a-Political-Psychology.
[24] Loyo, a.y.
[25] Veronica Carchedi, “Argentina’s Desaparecidos on the 1976 Coup Anniversary (Interview With Camilo JuĆ”rez)”, 29 Mart 2014, NACLA-CLACS Student Blog, https://nacla.org/blog/2014/3/29/argentina %E2%80%99s-desaparecidos-1976-coup-anniversary-interview-camilo-ju%C3%A1rez
[26] Christina Bellelli ve Jeffrey Tobin, “Archaeology of the Desaparecidos”, http://www.saa.org/portals/0/saa/publications/saabulletin/14-2/SAA9.html
[27] Belleli ve Tobin, a.y.
[28] FEDEFAM, Fighting Against Forced Disappearances in Latin America, http://www.desaparecidos.org/ fedefam/eng.html

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GƜƇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,16,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERƇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEƇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEƇİMLERİ’NE DAİR -GEREKƇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,abd,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ƖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ƖZGÜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,37,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLƂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETƇİ MANEVİYATƇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ƖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKƂRLIĞI İSLƂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVƎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ƇOKKÜLTÜRCÜLƜĞƜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,32,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,9,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZİMAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKƂNSIZ AŞK” HİKƂYESİ: “AKADEMİ VE ƖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İƇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HƂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERƖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETƇİLİK VE IRKƇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESİN DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ƇƖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBƂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,4,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,11,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLƂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ƇƜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,63,düsünce ƶzgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,19,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İƇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,3,GERƇEKTEN DE NEDİR TERƖR,1,GƖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,güncel,9,gündem,12,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ƖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,hayat,1,HER GÜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BİR “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,35,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLƂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ƖZGÜR(LƜĞƜ) MÜ,1,İFADE ƖZGÜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,12,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEƇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İƇİN OLABİLECEK EN KƖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,64,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,26,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,8,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESİ İƇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,57,KRİZ SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ÜZERİNE GƖRĆœÅžLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,30,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,13,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZİLYA ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREƇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREƇLERİ”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEƇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SƖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BİR ƇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,17,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,12,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TƖRENLERİ,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ƖFKELENİNCE ƇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ƖFORİNİN ORTASINDA,1,ƖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ƖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ƖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,ƶteki,29,ƖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KƖKENİ ÜZERİNE,1,ƖZERKLİKƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ƖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,13,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,rƶportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRÜMENİN RESMİNİ ƇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,14,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ƖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,13,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,19,tck,2,tck301,1,teknoloji,1,temel demirer,17,tercüme,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TÜRK(İYE) İSLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,85,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ƖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ƖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,26,VURUN “ƖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,22,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YƖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YƖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ƖYLE BİR YEREL YƖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKƇESİ,1,ZORUNLU BİR AƇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚Ć¶zbudun: LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI[*]
LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI[*]
sibelšŸ‚Ć¶zbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2016/05/latin-amerikanin-desaparecidolari.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2016/05/latin-amerikanin-desaparecidolari.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy