“Hepimiz mahpusuz. Ama kimimizin hĆ¼cresinde pencere var kimimizinkinde yok.” [2] ‘Kadına Yƶnelik Åiddete KarÅı Ulusl...
“Hepimiz mahpusuz.
Ama kimimizin hĆ¼cresinde
pencere var
kimimizinkinde yok.”[2]
‘Kadına Yƶnelik Åiddete KarÅı Uluslararası
DayanıÅma ve MĆ¼cadele GĆ¼nĆ¼’ dolayısıyla dĆ¼zenlediÄiniz bu etkinliÄe “Kent ve
Kadın” konulu bir sunuÅla katılmamı istediniz benden…
BĆ¼yĆ¼k bir sevinƧle. Ama madem ki bu
semineri geceyarısına doÄru dĆ¼zenliyorsunuz, bir bildiÄiniz vardır, diyorum.
Ve izninizle, benden istediÄiniz temalar
arasına bir de “gece”yi ekliyorum.
ĆĆ¼nkĆ¼ hepimiz biliyoruz ki geceler
kadınlar iƧin tekinsizdir. Ama ƶzellikle kentlerde!
Kırsal kesimde yaÅayanlar gecenin sorun
teÅkil etmediÄini bilirler orada. Zaten erkekler iƧin de fazla bir anlam ifade
etmez.
Ya gĆ¼n boyu ekinde ƧalıÅır, gece ise
televizyon karÅısında uyuklarsınız… Ya erkekler kahvede okey oynarken kadınlar
konu komÅu ziyaretine, mukabeleye filan gider. En iyi ihtimalle de dĆ¼ÄĆ¼ne… Kƶy
yaÅamında ne kadın ne de erkeÄin, kendini “gĆ¼vensiz” hissetmesi iƧin fazlaca
bir neden yoktur.
ĆĆ¼nkĆ¼ hemen herkes ya komÅu ya
akrabadır. 300-500 kiÅilik bir yerleÅimde, toplumsal denetim, bireylerin
ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini sınırlandırırken, gĆ¼venliÄi bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de saÄlar… En kƶtĆ¼ risk,
gece karanlıÄından yararlanan kaƧamak iliÅkilerin konu-komÅu tarafından
yakalanıp “dedikodu” konusu olmasıdır. O kadar…
Oysa kentlerde… Hele metropol
kentlerde.. Gece kadınlar aƧısından bĆ¼yĆ¼k soruna dƶnĆ¼ÅĆ¼r. TehditkĆ¢r, tehlikeli,
tekinsizdir…
Bir zamanlar Londra polisinin kadınların
gĆ¼venliÄi iƧin yayınladıÄı bir broÅĆ¼r geƧmiÅti elime… Kadınlara geceleri ana caddeden
ayrılmamaları, tek baÅlarına karanlık sokaklara girmemeleri, toplu taÅıma
araƧlarında erkek grupları ya da gĆ¼ven telkin etmeyen erkeklerle gƶzgƶze
gelmekten kaƧınmaları, evlerinin kapılarını sıkıca kilitlemeleri, tanımadıkları
kiÅilere kapı aƧmamaları… vb. telkin ediliyordu. Londra polisi kadınlara adeta
“bizden umut yok,” diyordu; “baÅınızın Ƨaresine bakın…”
Kentlerdeki
erkek egemenliÄi kadınları ikiye bƶlmĆ¼ÅtĆ¼r. “GĆ¼ndĆ¼z kadınları” ve “gece
kadınları”... GĆ¼ndĆ¼z kadınları, anadır, bacıdır, karıdır, yardır. Mahremdirler;
“KiÅiye ƶzel”dirler yani. Ya ƧarÅıya ƧıkmıÅlardır, ya akraba-komÅu gezmesine,
hasta ziyaretine… Mubahtır.
Oysa
gece kadınları? Onlar mahrem deÄildirler… Kimsenin bacısı, anası, avradı, yari
olamazlar. Kimse onları tam olarak bilemez, avucunun iƧinde tutamaz. Erkeklerin
ortak ilgi ve iyelik alanına dahil olabilirler ancak. Ćzerlerinde her erkeÄin
“hak”kı vardır; bu hakkı tek baÅına temellĆ¼k etmeye kalkıÅmak,” racona
ters”tir. Ya bar-pavyona ya da geneleve dairdirler gece kadınları. DĆ¼Åmanca,
aÅaÄılayıcı bir kƶsnĆ¼llĆ¼ÄĆ¼n hedefi, nesnesidirler her daim. Cazip ama
tehlikeli, eÄlendirici ama gĆ¼venilmezdirler. Arzulanırlar ve Ć¼rkĆ¼lĆ¼r onlardan.
Geceleyin yuvasının, erkeÄinin (babası,
aÄabeyi, kocası…) koruyuculuÄundan sıyrılıp da sokaÄın tekinsizliÄine adım atan
kadınlar erkekler iƧin bir ikircim kaynaÄı olagelmiÅtir ƶteden beri. Ćyle ya,
cadılar gĆ¼ndĆ¼z sıradan, zararsız ihtiyarlarken, gece olunca sĆ¼pĆ¼rgelerine
binip, Åeytan’la meÅ’um randevuları iƧin havalanmazlar mı?
Bir bakıma ƶzel-kamusal; mahrem-umumƮ
ikiliÄine denk dĆ¼Åen gece-gĆ¼ndĆ¼z kliÅesi nedeniyledir ki “mazbut” kadınlardan
beklenen, geceleyin evlerinde oturmaları, yanlarında namahrem olmadan sokaÄa
Ƨıkmamalarıdır. Tek baÅına sokaÄa Ƨıkmayı gƶze alan kadın, “gece kadını” muamelesinin
muhatabıdır; buna istekli olduÄu varsayılır. Ä°tirazı ise “ceza”yı gerektirir:
sƶzlĆ¼ ya da fiilĆ® taciz, tecavĆ¼z, Åiddet, belki de ƶldĆ¼rĆ¼lmek…
Evet, kentler geceleyin kadınlar iƧin
tekinsizdir… Bu nedenledir ki kadın hareketlerinin taleplerinden biri,
sokakları bol ıÅıklandırılmıÅ, bol meydanlı, insan-merkezli, Åenlikli ve gĆ¼venlikli
kentlerdir…
* * *
Yalnız geceleri mi?
İƧerdikleri olanca “ƶzgĆ¼rlĆ¼k” vaadine
karÅın, kentler kadınlar iƧin genelde tekinsizdir… Tekinsiz ne sƶz, giderek bir
cehenneme dƶnĆ¼Åmektedir. Ćzellikle son yıllarda kentsel rantın kapitalist sermaye
birikiminin merkezine yerleÅmesinin “metamorfoza uÄrattıÄı” gĆ¼nĆ¼mĆ¼z
kentlerinde.[3]
Evet, metamorfoz. Birden Ƨehresi deÄiÅti
kentlerin. Upuzun, yĆ¼ksek mi yĆ¼ksek binalar sardı ufuklarını. TĆ¼rkiye 141
gƶkdelenle Avrupa’nın en Ƨok gƶkdeleni olan Ć¼lke unvanını kazandı… 91 binayla
Ä°stanbul, Moskova’yı takip ediyor; ama endiÅelenmeyin, 2016’da, 127 gƶkdelenle
onu geride bırakacak… Ve ister inanın ister inanmayın, 37 gƶkdelenli Ankara,
Paris’i Åimdiden “geƧmiÅ” durumda![4]
Ya AVM’ler?[5] Åimdiden
memleketin 9 milyon metrekaresini iÅgal etmiÅ durumdalar… Dile kolay; 2014 sonu
itibariyle sayıları 368’i bulacak. 100’den fazlası Ä°stanbul, 40 kadarı Ankara,
20’si Ä°zmir’de…[6] (Oysa
Paris’teki AVM sayısı 17;[7] Berlin’de 23;[8] ZĆ¼rih’te ise 3![9])
Ve kentin baÄrını delik deÅik eden
bilmem kaƧ Åeritli yollar, tĆ¼neller, kƶprĆ¼ler… Kent merkezlerini yayalara
kapayıp otomobillerin iÅgaline aƧan ucube bir kent planlamacılıÄı… (Hatırlar
mısınız bilmem; Melih GƶkƧek bir zamanlar Ćankaya’dan hareket eden bir
otomobilin yolda hiƧ durmadan EsenboÄa’ya varacaÄı bir kent oluÅturmak Ć¼zere
dĆ¼Ämeye basmıÅtı: Sanırım mimarlar, kent planlamacıları, kentliler, genƧler
gibi bir takım “bozguncu” unsurların muhalefeti olmasaydı, AKP
belediyeciliÄinin dĆ¼nya kentbilim tarihine armaÄanı olacaktı bu: otoyol-kent.
Evet, muhalefetinizle Melih GƶkƧek’i o kendinden menkul “uluslararası
ƶdĆ¼l”lerinden birinden ettiniz!)[10]
Uzmanlar 40 bin kiÅiyi bir saatte bir
kƶprĆ¼den karÅıya raylı sistem ile geƧirmek iƧin iki, otobĆ¼s ile geƧirmek iƧin
dƶrt, otomobille geƧirebilmek iƧin ise oniki Åeride gereksinim olduÄunu
kaydediyorlar. 15 yılda Ankara’da yeni bir metro hattı aƧmayan, aƧılanların
taÅıdıÄı yolcu sayısının ise, yapılan katlı kavÅaklar, geniÅletilen yollar,
araƧ kapasitesini sĆ¼rekli arttırma Ƨabaları nedeniyle beklenenin Ƨok altında
kaldıÄı bir belediyeciliÄin vardıracaÄı sonuƧ…[11]
Peki, kentsel rant uÄruna AVM’lerin,
gƶkdelenlerin, bilmem kaƧ Åeritli yolların istilasına uÄrayan neo-liberal
kentlerde insanların, ƶzellikle de kadınların yaÅam Åansı nedir?
Bilmem biliyor musunuz? Brezilya’nın
Topraksızlar Hareketi MST’nin liderlerinden Charles Trocate’nin “Otomobil ile
ulaÅım erkektir ve ırkƧıdır,” dediÄini aktarır Metin YeÄin bir yazısında.[12] Ćyle ya, New
York’ta yapılan bir araÅtırma, otomobil sĆ¼rĆ¼cĆ¼lerinin yĆ¼zde 75’inin erkek, bir
o kadarının da beyaz olduÄunu gƶsteriyor.
Neo-liberal kent politikaları kentsel
alanları “soylulaÅtırıp” yoksullardan zenginlere aktarıyorsa, bu durumda kentin
madunları da giderek kadınlaÅıyor, demektir. Ćyle ya, dĆ¼nya mĆ¼lksĆ¼zlerinin
ƧoÄunluÄunu (yĆ¼zde 70) kadınlar oluÅturuyorsa ve ƶrneÄin TĆ¼rkiye’de kentsel
mĆ¼lkiyetin bĆ¼yĆ¼k bƶlĆ¼mĆ¼ (yĆ¼zde 70 dolayları) erkeklerin elinde toplanmıÅsa,[13] siz bakmayın plaza
reklamlarında boygƶsteren albenili, Åık, bakımlı kadınların bolluÄuna; kentsel
“soylulaÅmanın” da esasta “eril”, bir baÅka deyiÅle erkek zenginliÄiyle Ć¢lĆ¢kalı
bir sĆ¼reƧ olduÄunu sƶyleyebiliriz. Ya da, kadınların bĆ¼yĆ¼k ƧoÄunluÄunun
kentlilerin “en alttakiler”ini oluÅturduÄunu.
Åunu unutmamak gerek; kentsel
soylulaÅma, bir baÅka sĆ¼reƧle, yoksulların giderek kent saƧaklarına itilmesiyle
atbaÅı gitmekte… Bu, dĆ¼nyada Ƨok bilinen bir uygulama; TĆ¼rkiye’de ise ekonominin lokomotifine inÅaat
sektƶrĆ¼nĆ¼ yerleÅtiren AKP hĆ¼kĆ¼metlerinin kentsel mekĆ¢nların tĆ¼kenmesi Ć¼zerine,
“depreme dayanıklı konutlar inÅa edeceÄiz” diye “kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼m” adı altında
mahalleleri yerle bir edip yerlerine plazalar, lĆ¼ks konutlar, AVM’ler filan
inÅa etmesi Åeklinde tezahĆ¼r ediyor. Bunu yaparken de yıktıkları mahallelerin
eski sakinlerini, kent dıÅlarında inÅa edilmiÅ beton kutulara sĆ¼rĆ¼yorlar.
ĆrneÄi Ƨok; Ä°stanbul/ Ayazma’da olan-bitenleri hatırlamak yetecek.
Biliyorsunuz, Ayazma AÄaoÄlu’na peÅkeÅ Ć§ekilip onun elinde My World Europe adıyla
bir “marka kent” ucubesine dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lĆ¼rken, Ayazma’nın ƧoÄu KĆ¼rt olan eski
sakinleri, Halkalı/ BezirganbahƧe’deki TOKÄ° konutlarına gƶnderildiler. ĆoÄunun
aylık geliri 600-900 TL arasındaydı, dĆ¼zenli bir iÅleri yoktu. Bu parayla
BezirganbahƧe’de yerleÅtirildikleri konutların banka kredi borcunu, apartman
giderlerini, elektriÄini, suyunu ƶdeyemediler. Dairelerini satıp, yeniden
gecekondularını inÅa etmek Ć¼zere Silivri’ye, Trakya’ya gƶƧtĆ¼ler… Bƶylelikle
ekmeklerini kazandıkları kentten iyice uzaklaÅtırılmıŠoldular.
Bir an iƧin kendinizi BezirganbahƧe’deki
“toplu mezar”lardan birine yerleÅtirilmiÅ kadınlardan biri olarak tahayyĆ¼l
edin…
Bilirsiniz, bĆ¼yĆ¼k kentlerdeki gecekondu
mahalleleri, akrabalık ve hemÅerilik iliÅkisi Ć¼zerinden oluÅturulmuÅtu. Yeni
gelen, eski gelenlerden aldıÄı yardımla inÅa ederdi gecekondusunu ve kırsal
dayanıÅma ƶrĆ¼ntĆ¼leri, kente taÅınmıŠolurdu. Darda kalana maddi yardım, iÅ
bulma, hastaya bir kĆ¢se Ƨorba gƶtĆ¼rme, veresiye alıÅveriÅ yapabileceÄin bakkal…
Yabancı, dĆ¼Åmansı kent ortamında, yeni kentli yoksullara bir soluk alma
olanaÄıydı. Bir Åey daha… Gecekondunun bahƧesinde yetiÅtirilen biber, domates,
patlıcan, tandırda piÅirilen ekmek, kĆ¼meste yetiÅtirilen tavuk, dar zamanların
bankası gƶrevini gƶrĆ¼yordu adeta.
Kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼m, mahalleleri daÄıtıp
aileleri beton bloklara gƶmerken, bu dayanıÅmayı da tarumar etmekte. Bundan en
Ƨok etkilenenler ise, ocaÄı kaynatmaktan, ƧocuÄa bakmaktan, ƧamaÅırı-bulaÅıÄı
yıkamaktan sorumlu kadınlar, hiƧ kuÅkusuz. TıkıÅtırıldıkları kĆ¼mesten hallice
beton bloklarda, hoÅbeÅ edecek, eriÅteyi imeceyle kesecekleri, ƧamaÅırı
birlikte yıkayacakları, Ƨocuklarını emanet edecekleri komÅularından, veresiye
yazdıracakları bakkaldan, domates-biber yetiÅtirecekleri bahƧelerinden
kopartılmıÅ, izole bir yaÅama mahkĆ»m kılınırken kent yaÅamı daha da
ƧekilmezleÅiyor onlar iƧin…[14] Mimar Sinan
GĆ¼zel Sanatlar Ćniversitesi Åehir ve Bƶlge Planlama BƶlĆ¼mĆ¼ ƶÄretim Ć¼yelerinden
Yard. DoƧ. Dr. Erbatur ĆavuÅoÄlu’nun AKP’nin kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼mĆ¼nĆ¼ “Filistin tipi
kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼m” olarak tanımlaması boÅuna deÄil.[15]
“Ama,” diye itiraz edebilir liberal gƶrĆ¼ÅlĆ¼ aklıevvel
bir iktisatƧı bu sƶylediklerime, “kentleÅme kadınların iktisadĆ® yaÅama
katılmasını hızlandırıyor, onları baÄımsız bir gelire sahip kılıyor…”
DoÄrudur, kentleÅme kadınların ƶnĆ¼nde
Ć¼cretli iÅ imkĆ¢nını aƧıyor. En dĆ¼ÅĆ¼k Ć¼cretli, en gĆ¼vencesiz, en kayıtdıÅı
olanları genellikle. Kadın istihdamının dĆ¼nya ƶlƧeÄinde kayıtdıÅında
yoÄunlaÅması, ÅaÅırtıcı deÄil. DĆ¼nyada dĆ¼ÅĆ¼k gelirli Ć¼lkelerde kadınların yĆ¼zde
60’ının informel sektƶrde istihdam edildiÄi hesaplanmakta. SonuƧ mu? En dĆ¼ÅĆ¼k
Ć¼cretli, en gĆ¼vencesiz, en kƶtĆ¼ koÅullu iÅlerde ƧalıÅan kadınlar, bunu
saƧaklarında dıÅlanmıŠbir yaÅam sĆ¼rdĆ¼rdĆ¼kleri kentlerde
gerƧekleÅtirdiklerinde, iÅte ve evde gĆ¼nde 17 saat ƧalıÅmak zorunda kalıyorlar.[16]
Bir baÅka deyiÅle, “Ć¼cretli bir iÅte
ƧalıÅıyor olmak”, kentli kadınların ƧoÄunun durumunu hiƧ de dĆ¼zeltmiyor.
Tersine, iÅ ile konut arasında giderek uzayan mesafeleri[17] her gĆ¼n biraz
daha sıkıÅan trafik, biraz daha kalabalıklaÅan toplu taÅıma araƧları iƧinde kat
etmek, pazar pazar dolaÅarak sebzenin, deterjanın en ucuzunu bulmaya Ƨabalamak,
Ƨocukları okuldan ya da emanet edilen akraba, konu komÅu veya sokaktan -neo-liberal
iktisat politikaları kreÅ ve yuvaları dĆ¼ÅĆ¼k gelirliler iƧin eriÅebilir olmaktan
Ƨıkardı, biliyorsunuz- toparlamak, eve koÅturup yemek yapıp bulaÅık yıkamak…
yani hem evde hem de iÅte, boÄaz tokluÄuna ƶlesiye ƧalıÅmak anlamına geliyor…
Ve “dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lmĆ¼Å kentler”in, ya da neo-liberal
kent politikalarının kentli kadınların ƧoÄunluÄunu oluÅturan yoksul, hatta orta
hĆ¢lli kadınlara sunacak hiƧbir Åeyleri yok. Tam tersine, onların son yaÅam
alanlarını da ellerinden almanın peÅinde… ĆrneÄin, Ƨevreyi hoyratƧa yok
ederken, soludukları havayı, iƧtikleri, yemek piÅirdikleri, ƧamaÅır-bulaÅık yıkadıkları
suları kirleterek…[18]
ĆrneÄin arada bir Ƨıkıp bir soluk
alacakları, Ƨocuklarını salacakları parkları, diÄer insanlarla
buluÅabilecekleri, fikir, haber, dedikodu alıÅveriÅinde bulunabilecekleri
meydanları yok etmekle meÅgul. Belki biliyorsunuzdur; DĆ¼nya SaÄlık ĆrgĆ¼tĆ¼’ne
gƶre kentlerde yaÅayan insan baÅına minimum 9 m2, tercihan 15 m2
yeÅil alan gerekiyor. DĆ¼nyanın megakentlerinde bile bu gƶzetiliyor.
ĆrneÄin, New York’ta kiÅi baÅına 23,
Londra’da 22, Paris’te 11.5 m2 yeÅil alan dĆ¼ÅĆ¼yor. Ya Ä°stanbul mu? Ä°stanbul’da
kiÅi baÅına dĆ¼Åen yeÅil alan miktarı, belki inanmayacaksınız ama, 1 m2![19]
Ya meydanlar? TĆ¼rkiye’nin nabzı,
Ä°stanbul’un Ƨarpan kalbi Taksim meydanının “yayalaÅtırma” etiketiyle dƶnĆ¼ÅtĆ¼ÄĆ¼
trajediden hiƧ sƶz etmiyorum. Bilmem yakın zamanlarda hiƧ gittiniz mi, orası
Åimdi geniÅ bir cezaevi avlusunu andırıyor.
GerƧek Åu ki, agorafobik AKP iktidarı,
bĆ¼yĆ¼k bir hızla tĆ¼ketiyor kentlerin meydanlarını. DĆ¼ÅĆ¼nĆ¼n ki, “Ä°stanbul’da 2003
yılına kadar insanların toplanabilecekleri alan sayısı 470 iken, bu sayı Åimdi
80’e dĆ¼Å”mĆ¼Å durumda.[20] Tabii ki
yerlerine AVM’ler, rezidanslar, gƶkdelenler dikildi… Uzmanlar Ä°stanbul’da
beklenen deprem gerƧekleÅtiÄinde insanların nerede toplanacaÄını soruyor, haklı
olarak. Yanıt yok, Ć§Ć¼nkĆ¼ “depreme karÅı gĆ¼venli binalar” bahanesiyle baÅlatılan
“kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼m”, deprem toplanma alanları dĆ¢hil, meydanlarını, yeÅil
alanlarını yuttu kentlerin…
* * *
Sƶze gecelerin kentlerde yaÅayan
kadınlar iƧin tekinsiz olduÄundan bahisle baÅlayıp, ardından kapitalizmin mevcut
duraÄında bir kĆ¢r Ć¼retme alanına, deyim yerindeyse bir “Ć¼retim aracı”na dƶnĆ¼Åen
kentlerin kadınların bĆ¼yĆ¼k bir ƧoÄunluÄu, alt ve orta sınıf kadınları iƧin
yalnız geceleri deÄil, yaÅam boyu nasıl tekinsizleÅtiÄini sergilemeye ƧalıÅtım.
Evet, kapitalist kent, nĆ¼fusunun bĆ¼yĆ¼k
ƧoÄunluÄu, hele ki kadınlar iƧin bir cehennem. SƶzcĆ¼ÄĆ¼n gerƧek anlamında.
Yalnızca her gĆ¼n biraz daha Ƨıldırtıcı hĆ¢le gelen trafiÄi, lĆ¼zumsuz
gƶkdelenleri, iƧinde satılan her Åeyin insanın cebini yaktıÄı AVM’leri,
“soylulaÅırken” sakinlerini gittikƧe daha uzaÄa sĆ¼rmesiyle, hava-su-toprak
kirliliÄi, temel hizmetlerin eriÅilmezliÄi, yabancılaÅtırıcı-yalnızlaÅtırıcı
etkisi ile deÄil.
Aynı zamanda “suƧ”u, saldırganlıÄı
sıradanlaÅtırması, iƧselleÅtirmesi, yaÅamının aslĆ® unsuru hĆ¢line getirmesiyle
de ƶyle.
Evet, yoksulluk ve suƧ, modern
(“kapitalist” olarak okunmalı) kentlerin kronik ifrazatındandır. Yoksul
varoÅlar, varsıllıÄın katlandıÄı kent merkezleri, ya da zenginlerin ikamet
ettiÄi “gĆ¼venli” siteler iƧin hep esrarlı, tehditkĆ¢r, tekinsiz mekĆ¢nlardır…
Ä°kiye bƶlĆ¼nmĆ¼ÅtĆ¼r neo-liberal kent, yoksullarla zenginleri ayıran sınır, her
gĆ¼n biraz daha belirgin hĆ¢le gelmektedir. Bir tarafta lĆ¼ksĆ¼n tepeleme
yıÄıldıÄı, ıÅıltılı eÄlence, iÅ, yaÅam mekĆ¢nları, bir tarafta da alabildiÄine
uzaklara sĆ¼rĆ¼lmĆ¼Å, duraklarda saatlerce itiÅ kakıŠdoluÅacaÄınız otobĆ¼sleri,
minibĆ¼sleri beklediÄiniz, elektriÄine, suyuna gĆ¼Ć§ yetiremediÄiniz, Ƨamurlu,
karanlık sokaklarıyla teneke mahalleler…
“Ä°stanbul’da birtakım alt yapısı
olmayan, Åehirden uzak, Åehirle baÄlantısı olmayan yerleÅim bƶlgelerine
dairelerin yanına bir cami, bir okul ve bir alıÅveriÅ merkezi yapılıyor. Burada
bir kadın ne yapar. Sosyallik tarzlarını orada icra edemez. BaÅakÅehir gibi
yerlerde, alıÅtıÄı gibi kapı ƶnĆ¼ne Ƨıkamaz, komÅusuyla konuÅamaz. Bu mimari
buna izin vermez. Anketlere gƶre orada bir sĆ¼rĆ¼ insan antidepresanla yaÅıyor.
Kadınları bırakın genƧler buralarda ne yapar? GenƧler sadece alıÅveriÅ
merkezlerinde buluÅabiliyorlar. Dolayısıyla bu dƶnĆ¼ÅĆ¼mler bir Åiddet alt yapısı
oluÅturuyor. Bu Fransa’da da bƶyle oldu, Ä°ngiltere’de de bƶyle oldu. O nedenle,
Åehirle baÄlantısı kopuk, sineması, kĆ¼ltĆ¼r merkezi, kĆ¼tĆ¼phanesi, kĆ¼Ć§Ć¼k esnafı
olmayan yerleÅimler yapılmıyor artık. TOKÄ° tarafından, ƧƶlĆ¼n ortasında birden
bire mahalle oluÅturur gibi yapılan yapılar 10-15 sene sonra Åiddete yol
aƧacak,”[21] diyor bu konuda, Fransa’daki vahÅi
kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼mĆ¼n gĆ¼nĆ¼mĆ¼zdeki banliyƶ Åiddetine yol aƧtıÄının altını Ƨizerek.
Belki de yanılıyor… Belki de Åiddet,
yoksulluÄun yoÄunlaÅmasının, ya da ne bileyim, genƧlerin ƶfkesinin bir sonucu
olmaktan Ƨok, lebensraum’unu sĆ¼rekli
olarak geliÅtirmeye ƧalıÅan kapitalist sistemin bir taammĆ¼dĆ® bir imalatı…
UyuÅturucu, fuhuÅ Ć§eteleri bizatihi polisin besleyip, yıldırıp kaƧırmak Ć¼zere
sakinlerinin Ć¼zerine saldıÄı GĆ¼lsuyu’nda olduÄu gibi ƶrneÄin.[22]
ĆĆ¼nkĆ¼ nihayetinde, kentlerin
taÅı-topraÄı gerƧekten de altın… Ama artık topraklarından kopup ekmek peÅinde
buralara gƶƧ eden yoksullar iƧin deÄil. Muteber kentsel mekĆ¢nları tĆ¼ketip
gƶzĆ¼nĆ¼ yoksulların sıÄındıÄı gecekondu mahallelerine, varoÅlara diken inÅaat
Åirketleri, “soylulaÅtırma”dan vurgun vuran spekĆ¼latƶrler, onların haracını
yiyen yerel yƶneticiler ve hepsinin gerisindeki siyasal iktidar iƧin…
Neo-liberalizmin “Kırk HaramĆ®leri”, el
birliÄiyle yaÅamı kentlilere dar ediyorlar… Hele ki kadınlara…
21 Kasım 2014 09:56:39, Ankara.
N O T L A R
[1]
24 Kasım
2014 tarihinde Ankara’da dĆ¼zenlenen “Kadın Katliamlarına, Erkek Åiddetine,
GericiliÄe KarÅı; KaranlıÄı Yırtmak ve YaÅamı Savunmak İƧin ‘YaÅam
Nƶbeti’ndeyiz!” baÅlıklı etkinliÄin “Kent-DoÄa DireniÅ ve Kadın (saat:23.40-
00.25)” oturumunda yapılan konuÅma… KaldıraƧ, No:162, Aralık 2014…
[2] Halil Cibran.
[3] “EndĆ¼striyel Ć¼retimin
karÅılaÅtıÄı aÅırı birikim krizlerini aÅmak yolunda inÅaat yapmak Ć¼zerinden
geƧici ƧƶzĆ¼mler Ć¼retilmiÅtir, Ć¼retilmeye devam etmektedir,” diyor David Harvey.
“Kentlerde yeni bĆ¼yĆ¼k binaların inÅa edilerek sermayenin kĆ¢rlılıÄını devamlı
kılacak yeni bir ortamın oluÅturulması saÄlanmaya ƧalıÅılıyor. (…) Kapitalist
toplumlarda kentsel mekĆ¢n sermaye iƧin yeniden ve yeniden Ć¼retilen bir meta
hĆ¢lini almıÅtır. BĆ¼yĆ¼k ƶlƧekli inÅaat yapmak hoÅa gidiyor. Ä°Å gƶkdelenleri,
AVM’ler ve mega projeler yapılıyor ve bunun Ć¼zerinden borƧlanılarak finansman
saÄlanıyor. Bu sektƶr Ć¼zerinden Ƨok para kazanılıyor.” (“Harvey: Evsizlerden
Ćok BoÅ Ev Var”, BirgĆ¼n Pazar, 30
Mart 2014, s.17.)
[4] GĆ¼listan Alagƶz, “BaÅımız GƶÄe
Erdi”, HĆ¼rriyet, 9 Temmuz 2014, s.11.
[5] AVM’leri bir
“Amerikan yaratımı, Amerikan ihracı” olarak deÄerlendiren Profesƶr George
Ritzer, onların “Amerikan tĆ¼ketim kĆ¼ltĆ¼rĆ¼nĆ¼n kĆ¼reselleÅmesinin bir parƧası”
olduÄunu, modern olmanın, varsıllıÄın simgesi olduÄunu vurgulayıp ekliyor:
Bence bir dereceye kadar tĆ¼ketim kĆ¼ltĆ¼rĆ¼, insanları tĆ¼ketime takıntılı hĆ¢le
getiriyor. (…) Tıpkı Marx’ın ileri sĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ gibi, din insanların afyonu olur ve
devrimci faaliyetlerle ilgilenmemelerini saÄlar. Bence tĆ¼ketim kĆ¼ltĆ¼rĆ¼ iƧinde
Ƨok aktif olan bireyler, politik faaliyetlere zaman bulamazlar ve hatta bu
faaliyetlere ilgilerini kaybederler, ƶzelliklede muhalif olanlara... Bu
bakımdan, iktidarda kalmak isteyen bir politik rejim, daha Ƨok tĆ¼ketim
katedrali inÅa etmeye yƶnelebilir. Bu katedraller iƧinde daha Ƨok insanın
olması insanları sokaklardan ve radikal faaliyetlerden uzak tutar. (ĆmĆ¼r Åahin
Keyif, “Ä°ktidarda Kalmak Ä°steyen AVM Ä°nÅa Eder”, BirgĆ¼n, 29 EylĆ¼l 2014, s.17.)
[6] “AVM Furyası: Sayı 368’i
Buluyor…”, BirgĆ¼n, 9 Haziran 2014,
s.5.
[7] Bilgi e.parisinfo.com’dan
alındı.
[8] Kaynak: europe-cities.com.
[9]
http://www.cbre.eu/portal/pls/portal/res_rep.show_report?report_id=1672
[10] Yine de Melih GƶkƧek’in “hayali”
Ankaralılara pahalıya mal oldu. “Ćankaya’dan havaalanına giden anayolun
yanyollarla kesilmemesi iƧin ‘bat-Ƨık’larla karnından yarılan, ƶrneÄin
Kavaklıdere caddesinde bir kentin en ƶnemli ‘piyasa’sı, kamusal alanı yok
edildi,” diyor Cengiz BektaÅ. “Ä°nsanlar karÅıdan karÅıya geƧemiyorlar.
‘Merhaba’laÅamıyorlar. Ancak el sallayabiliyorlar birbirlerine…” (Cengiz
BektaÅ, “Halk Bunun Neresinde?” Cumhuriyet,
12 Åubat, 2013, s.8)
[11] Funda ĆzgĆ¼r, “YĆ¼rĆ¼yĆ¼n
SeferoÄulları, YeÅil Vadi Bizimdir!”, Radikal
Kitap, 14 Åubat 2014, s.28.
[12] Metin YeÄin,
“UlaÅım ve ĆzgĆ¼rlĆ¼k”, GĆ¼ndem, 16
Temmuz 2014, s.12.
[13] Yard DoƧ. Dr.
Bayram Uzun’a dayanarak… Bkz. “Kadın ve MĆ¼lkiyet Hakkı”, http://www.hkmo.org.tr/etkinlikler/etkinlik_detay.php?kod=3930.
Bu ortalama bir oran olmalı. ĆrneÄin HakkĆ¢ri’de kentsel mĆ¼lkĆ¼n yĆ¼zde 96’sı
erkeklerin elinde. (ErdoÄan Yener, “Kente KarÅı Eko-Kentler”, GĆ¼ndem, 9 Temmuz
2014, s.14.)
[14] Ayazma’da
kentsel dƶnĆ¼ÅĆ¼m sĆ¼recini yakından izleyen bir kent aktivisti, Cihan UzunƧarÅılı
Åƶyle diyor: “Sosyal ve kĆ¼ltĆ¼rel boyutlardan bakarsak, TOKÄ°’lerde
mahallelerdeki dayanıÅma ve komÅuluk iliÅkileri, sosyal aÄlar ƧƶkĆ¼yor. Avlulu
evde oturan ya da mahallesinin sokaklarını evinin odaları gibi kullanan Romanı
alıyorsun, apartman dairesine tıkıyorsun. Ya da, “AyaÄımız topraÄa basmadan
yaÅayamayız” diyen Ayazmalı KĆ¼rt nĆ¼fusu alıyorsun 12 katlı insan silolarına dar
mekĆ¢nlara hapsediyorsun. Bu olacak Åey mi? Kına geceleri, aƧık hava dĆ¼ÄĆ¼nleri,
kapı ƶnĆ¼ komÅuyla Ƨay keyifleri bunlara TOKÄ°’lerde olanak yok. Ya da mahallede
yer halısını yıkayabiliyor, asıp kurutuyor, yĆ¼nĆ¼nĆ¼ dƶvĆ¼yor, TOKÄ°’lerde
imkĆ¢nsız.” (Sinem UÄurlu, “Yoksulu kent dıÅına sĆ¼rme projeleri, Evrensel, 18 Mart 2014, s.2.)
[15] “DƶnĆ¼ÅĆ¼m
yapılan yerlerde fakirler, orta sınıflar istenmedi. Zenginler iƧin bu alanlar
yeniden yapıldı. Kullanıcı kimliÄi deÄiÅti. Bu mahallelerin hedef seƧilmesinin
bir sebebinin de oraların etnik kimliÄi olduÄunu sƶyleyebiliriz. Etnik
temizlik, “genocide,” bir etnik grubu yok etmek demektir. Bunun planlamadaki
karÅılıÄına biz “spacioside” diyoruz, yani “mekĆ¢nkırım..” Filistin halkının
yerinden edilmesiyle uluslararası literatĆ¼re girmiÅ bir kavram bu. ĆlĆ¼mle
sonuƧlanmayan ama insanları yaÅam alanından kopardıÄınız sĆ¼rgĆ¼n politikası...”
(TuÄba Tekerek, “Erbatur ĆavuÅoÄlu: Filistin Tipi Kentsel DƶnĆ¼ÅĆ¼m”, Taraf, 9
Haziran 2014, s.11.)
[16] Cecilia Tacoli, Urbanization, Gender and Urban
Poverty: Paid Work and Unpaid Carework in The City, International Institute for Environment and
Development, Mart 2012.
[17] “Modern kent
ulaÅımı, sanki ulaÅamamak Ć¼zerine dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼lĆ¼p tasarlanmıÅtır. Kent merkezi,
otorite alanları yani hĆ¼kĆ¼met binaları, mahkemeler, okullar, ofisler, iÅyerleri
ve onlara hizmet iƧin kurulmuÅ otel, lokanta, eÄlence yerleri ile
donatılmıÅtır. Bunlar bĆ¼yĆ¼klĆ¼ kĆ¼Ć§Ć¼klĆ¼ kentlerde, kendi boylarına gƶre, irili
ufaklı ama benzerdir. Otorite merkezleri tekli deÄildir. Fabrika ve Ƨevreleri,
ƧarÅı, pazar ve Ƨevreleri, tapınak yerleri ve Ƨevreleri, ƶzellikle son yıllarda
finans merkezleri ve Ƨevreleri, hepsi kentin temerkĆ¼z alanlarıdır. Genellikle
insan yaÅam alanları (…) baÅta konutlar, kentin modern olmasıyla birlikte, bu
alandan sĆ¼pĆ¼rĆ¼lĆ¼rler. AÅırı deÄerlenen merkezdeki binalar, artık konut olarak
kullanılamayacak kadar pahalıdır ya da Ƨok olumsuz koÅullarda, yangında
otoritenin ilk yutacaÄı alanlar olarak var olabilirler. Bƶylece herkes iƧin bir
yolculuk baÅlar. Kentin yoksulları, kısıtlı marjinal alanlarda yer
bulamazlarsa, ofisleri, iÅyerlerini temizlemek, lokantalarında yemek piÅirmek,
seyyar satıcılık yapmak, kendilerini benzer kaderlilerden korumak iƧin gĆ¼venlik
gƶrevlisi olarak ƧalıÅmak ve benzeri binlerce iÅ iƧin, merkeze doÄru gĆ¼nlĆ¼k
gƶƧlerine baÅlar. (Metin YeÄin, “UlaÅım”, GĆ¼ndem,
10 Temmuz 2014, s.13.)
[18] DuymamıÅ
olamazsınız: Ä°stanbul BoÄazı’na yapılan Ć¼Ć§Ć¼ncĆ¼ kƶprĆ¼yĆ¼ inÅa eden ICA
konsorsiyumu, kreditƶrlerin talebi Ć¼zerine bir Ƨevresel etki deÄerlendirme
raporu hazırlattı. Rapora gƶre, kƶprĆ¼, Ä°stanbul’un su kaynaklarını kirletecek.
Åƶyle deniyor raporda: “Kazı alanlarından, malzeme yıÄınlarından, inÅaat
alanlarından arıtılmamıŠkirli su sızıntıları, derelere, diÄer yĆ¼zeysel su
kaynaklarına karıÅabilir. Bu tĆ¼r su sızıntıları ve yĆ¼zey akıÅları tortu ve
tehlikeli atıklar taÅıyabilir ve bu atıklar derelere ya da diÄer yĆ¼zeysel su
kaynaklarına karıÅabilir. Ä°nÅaat sırasında geƧici tesisler inÅa edilecek, iÅ
makineleri kullanılacak. Bazı beton atıkları, malzemeler ve kimyasallar
kirliliÄe neden olabilecek.” (ĆiÄdem Toker, “3. KƶprĆ¼, İƧme Suyunu da Kirletecek”,
Cumhuriyet, 14 Nisan 2014, s.10.)
[19] Funda ĆzgĆ¼r, “YĆ¼rĆ¼yĆ¼n
SeferoÄulları, YeÅil Vadi Bizimdir!”, Radikal
Kitap, 14 Åubat 2014, s.28.
[20] Fırat Turgut,
“SıÄınacak Yer Kalmadı”, Evrensel, 16
Mart 2014, s.14.
[21] “Kentsel DƶnĆ¼ÅĆ¼mĆ¼n Sonu,
Paris’teki Banliyƶ Åiddeti”, Taraf, 9 EylĆ¼l 2012, s.4.
[22] Onur Erem, “Bir
Garip Polis-Ćete Ä°liÅkisi”, BirgĆ¼n, 10 AÄustos 2013, s.3.
Yorum Ekle