$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

“ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU!”

Evde, sokakta, işyerinde hakları hep “feda edilesi” gƶrülen, her gün benzer gerekƧelerle şiddete maruz bırakılan, bir yandan “kutsanan” a...

Evde, sokakta, işyerinde hakları hep “feda edilesi” gƶrülen, her gün benzer gerekƧelerle şiddete maruz bırakılan, bir yandan “kutsanan” ama ƶte yandan da “fitne fesatlıkla” sıfatlanan kadınlar... 

 Kadınların “ikinci sınıf insan” gƶrülmesine neden olan kültürel, ideolojik, ekonomik pek Ƨok gerekƧe sıralanabiliyor bir Ƨırpıda. Peki kadınlığın üzerine serilen bu ƶrtüyü kaldırdığımızda karşımıza ne Ƨıkıyor? Peki ya bu ƶrtüye neden gerek duyuluyor? Bu ƶrtünün kumaşı ne zaman, kimler tarafından dokundu? Zor sorular bunlar. Çünkü yalnızca bugünün değil, insanlık tarihinin masaya yatırılması gerekiyor bunlara cevap bulabilmek iƧin. Biz de bu sorulara cevap aramak iƧin Hacettepe Üniversitesi Ɩğretim Üyesi Antropolog DoƧ. Dr. Sibel Ɩzbudun’un kapısını Ƨaldık. Kadına yƶnelik şiddetin bu kadar meşru gƶrüldüğü, kadınların toplumsal hayatın eşit parƧası olabilmelerinin ƶnüne bunca engel Ƨıkarıldığı toplumumuzda değişen birşeyler de var. Ancak bu değişim kadınların hayatını ne kadar değiştiriyor? Sibel hoca yanıtlıyor: Ataerkil pazarlık bozuldu. Ama gerƧek eşitlik iƧin yeniden yükselecek ekmek ve gül mücadelesi hepimizi dƶnüştürecek, toplumsal konumlarımızı ve cinsiyet rollerimizi yeniden tanımlamamızda faydası olacak. * * * * * Soru: Araştırmalar gƶsteriyor ki erkeklerin yüzde 26’sı, kadınların yüzde 15’i kadına şiddeti meşru gƶrüyor. “Eşinizden şiddet gƶrürseniz ne yaparsınız?” sorusuna karşılık kadınların yüzde 25’i “HiƧbir şey yapamam, hayat bƶyle” diyor. Bu meşruiyeti mümkün kılan şey nedir? Sibel Ɩzbudun (SƖ): Tek kelimeyle cevap vermemi isteseydin ataerki derdim. Ama bazı kavramlar Ƨok fazla kullanılınca iƧi boşalıyor. Ataerki, adı üzerinde eril iktidar. Genel olarak bu kavramın eril yƶnü vurgulanır, ben iktidar yƶnünün vurgulanması gerektiği kanaatindeyim. Yani iktidar ilişkileri, ortaya Ƨıktığı andan itibaren zaten eril olarak tezahür ediyor. Soru: Ne zaman ortaya Ƨıktı bu peki? SƖ: Neolitikle birlikte ataerkinin biƧimlediği sƶylenebilir. Marksist literatür genellikle sınıflı toplumların yani devletin ortaya Ƨıkmasıyla birlikte ataerkinin ortaya Ƨıktığı kanısını paylaşır. Bana kalırsa ataerki biraz daha ƶncesinde ortaya Ƨıkmıştı. Etnografik literatürde de taradığın zaman avcı toplayıcı toplumlarda kadın erkek ilişkilerinde bir asimetri yok. Şiddet olabilir, ama erkeğin kadın üzerinde kurumsallaşmış iktidarı avcı toplayıcılarda gƶzükmüyor. Nerede ortaya Ƨıkıyor? Toprağa yerleşmede. İlk yerleşik toplumlar soy grupları, kabileler olarak ƶrgütleniyorlar. Ve insanlığın tarihinin Ƨok uzun bir dƶnemi, soy grupları olarak, akrabalık ilişkileri üzerinden ƶrgütlenmeleri şeklinde geƧiyor. Bu noktada kadın hem işgücü olarak hem de soyun yani toprağı ve sürüleri sahiplenen grubun müstakbel üyelerinin üreticisi olarak kritik bir ƶnem kazanıyor. Soru: Namus meselesi buradan mı ortaya Ƨıkıyor? SƖ: Evet. Yani Ƨocuğun gruba ait olması kritik bir ƶnem kazanıyor. Çünkü soy grubunu sürdürecek olan Ƨocuklar kadından geliyor. Ve o Ƨocukların gruba ait olması son derece ƶnemli, çünkü sürülere ilerde onlar bakacak, toprağı ilerde onlar sürecek... Toprağı ve sürüleri temellük edecek korporat soy grubunun üyelerini onlar oluşturacak. O günden bu güne değişimlerle birlikte süregiden bir gelenekten sƶz etmek mümkün. Ataerki aynı zamanda bir iktidar kavrayışı. Yani bir grubun -ki bu soy gruplarında ya da kabile topluluklarında yetişkin erkekler grubu oluyor- toplumun güçsüz olanları üzerinde, yani kadınlar, Ƨocuklar, erginlenmemiş genƧler, savaşçı genƧler üzerinde sistemleştirilmiş bir yaptırım yetkisini elinde tutması anlamına geliyor. İktidarın Ƨekirdeği tam da bu. Ɩn Asya coğrafyasındaki ilk devletlerin ilk iktidar biƧimi de bu şekildeydi. Demek ki ataerkil gelenek, insanın toprağa yerleşmeye başladığı noktaya dek tarihlendirilebilir, en azından bizim bƶlgemizde bu bƶyle. Soru: Nasıl oluyor da üç beş bin yıl ƶncesinin kalıtsal değerleri bu zamana kadar gelebiliyor? SƖ: İktidar kendini her zaman sadece zora dayalı olarak sürdüremez, aynı zamanda tarihsel bir meşruiyet üretmek zorundadır. Kritik moment dinlerin, ƶzellikle de hem Mezopotamya dinlerinin hem de tek tanrılı dinlerin bu geleneği iƧselleştirerek yeniden şekillendirmesi. Aslına bakarsak kapitalizm bir eşitsizlik rejimidir ve kendisini mümkün kılan hiƧbir eşitsizliği kendisi üretmemiştir, geƧmişteki üretim tarzlarından devralmıştır. Nedir bunlar? Kır-kent, kadın-erkek, kafa gücü-kol gücü gibi eşitsizlikler… Kapitalizm bu eşitsizlikleri temellük edip, kendisini sürdürmeye yƶnelik yeniden dizayn etmeyi becermiştir sadece. Dolayısıyla eşitsizlik formları, bir üretim tarzından bir başkasına devrolurken iktidar sanki yekpare ve değişmez bir gƶrüngü gibi süregeldi. Soru: Yani kapitalizmle ataerki ayrı şeyler değil aslında? SƖ: Kapitalizm ataerkil bir rejim. Ataerkil olmak zorunda. Kapitalizm ataerkisiz yapamaz. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikten kapitalizm ekonomik fayda sağlıyor bu yabana atılır bir ekonomik fayda da değil. Bunlar bir madalyonun iki yüzü gibi yani. Soru: “Seviyordum ƶldürdüm, sevişmedi ƶldürdüm, yemek geƧ kaldı ƶldürdüm…” Bunlar bir erkeğin rahatlıkla ortaya koyabildiği ama bir kadının ortaya koyamadığı gerekƧeler… Bu gerekƧelerin “erkeklik”le bağdaştırılmasının arka planında ne var? SƖ: Ɩncelikle dinler burada bizim farkında olmadığımız kadar Ƨok ƶnemli bir arka plan oluşturuyor. Türkiye’de temel bilgi kaynaklarından biri cami ƶnünde satılan ilmihĆ¢ller. Bunlar sıradan insanın gündelik dünyasını biƧimlendirmede Ƨok ƶnemli bir rol oynuyor. Ya da son zamanlarda televizyonlarda, internette mecra bulan dini sohbetler… Cuma günleri verilen vaazlar, erkek sohbetleri, camiye bitişik olarak sürdürülen kahvehane sohbetleri vb. bir erkeklik dünyası biƧimlendiriyor. Bu biƧimlendirmede erkek kesin olarak kendini ayrıcalıklı ve bir tanrı benzeri olarak gƶrüyor. Ƈocuklara tanrıyı nasıl anlattıklarını sorun... HiƧ Ƨocuk tanrı, kadın tanrı, genƧ tanrı olarak tarif eden Ƨıkacak mı? Tanrı imgesi erkektir, yaşlıdır, mal mülk sahibidir. O iktidar konseptinden erkekler de bir pay alarak erkekliklerini tahayyül etmeyi öğreniyor. Bunun bir iktisadi karşılığı mutlaka var, İslĆ¢m dininde de belirtildiği üzere erkekler kadın üzerinde buyurucudurlar, çünkü mallarından kadınların nafakasını sağlarlar. Şimdi bu bir denge. Erkek evin temel ekmek sağlayıcısı, kadın da ona yardımcı olacak bir konumda. Her erkek bu imajla büyüyor. Devletin otoritesinin aile iƧerisindeki sürdürücüsü olarak… Kadın da bu hegemonyayı kabul edecek tarzda, hatta bu hegemonyayı yeniden üretecek tarzda sosyalize oluyor. Aslına bakarsanız Ƨocuklukta kadınlık ve erkeklik rollerimizi analarımızdan öğreniriz, babalarımızdan değil. Aile iƧindeki o ataerkil şablonun aktarıcısı kadınlardır, annelerdir. Soru: “Bu erkekleri de kadınlar yetiştirmiyor mu, sonuƧta onlar bƶyle yetiştirmese o erkekler de bunu yapmayacak” demek kadınları ikinci kez ezen bir yerde durmak anlamına gelmiyor mu? SƖ: Ataerkinin sadece erkeklere ƶzgü bir şey olduğunu kim sƶyledi? Ataerki kadını da erkeği de kapsayan ve biƧimlendiren bir sistem. Ve bundan nemalanan ağırlıklı olarak erkek olsa da ataerkinin kendisine sağladığı güvenceden kadın da yararlanıyor. Soru: Nasıl bir faydası olabilir kadının? SƖ: Gayet basit; evinin ekmek kazanıcısı olan kocayı elinde tutmak! Yani kendi düzenini, evin iƧinde kurduğu düzeni riske atmamayı sağlıyor en azından. Deniz Kandiyoti’nin lafıdır, “ataerkil pazarlığın” kendisine sağladığı güvencenin sınırlarının zorlanmaması, kendisi iƧin ƶrülmüş kozanın dışına Ƨıkmamak yani bir cangıl olan dış dünyaya karışmamak… Çünkü dış dünyaya karıştığı andan itibaren zedelenecektir, ƶrselenecektir. Bizim Ƨayhanelerimizde bile kadınlar aile salonunda tecrit edilirler. Kamusal yaşamımız tamamen erkek merkezli olarak organize olduğu iƧin kadın orada bir av olarak gƶrülür ve bu alana Ƨıktığı anda ƶzelin sınırlarını ihlal etmiştir ve her ihlal gibi cezaya tabi tutulur. Mesela ƶldürülen Amerikalı kadın Sarai Sierra iƧin “ne işi varmış, Ƨoluğunu Ƨocuğunu bırakıp Amerikalardan kalkmış gelmiş” ya da “o kadın kurye, ya uyuşturucu kuryesi ya da casus” deniyor. Kabul edemiyoruz yani bir kadının kendi başına Ƨıkıp başka bir ülkeye gidebileceğini. Kadın kendisi iƧin Ƨizilmiş sınırları ihlal ettiği anda cezalandırılmaya aƧık ve hak eden bir durumda gƶrülüyor. Soru: Ama o sınırın iƧi de pek güvenli değil. Bugün kadınların Ƨok büyük kısmı o güvenli sınırlar iƧinde şiddete uğruyor, ƶldürülüyorlar… SƖ: Denge bozuldu. Daha ƶnce ataerki kadınlara yedikleri dayaklar pahasına yemek, güvence, gelecek güvenliği, Ƨocuklarını yetiştireceği bir yuva sağlıyordu. Ama artık erkeklerin toplumsal rolleri dƶnüşmeye başladı. İşsizlik, kriz, bir erkeğin gelirinin dƶrt kişilik bir aileyi geƧindirmeye yetmeyişi, işten Ƨıkarılma tehdidi, pahalılık, enflasyon vb. erkeğin ailenin ekmek sağlayıcısı olarak pozisyonunu sarstı. Bu “ataerkil pazarlığı” bozdu. Erkekler bir taraftan mevzi kaybederken bir yandan da kadınlar tarafından bu iktidarlarının aşındırılıyor olması karşısında Ƨok daha tepkisel hĆ¢le geldi. Soru: Kadının da ataerkil ailenin iƧinde mutlu olduğuna ilişkin bir argüman da var. Orman kanunlarıyla yürüyen Ƨalışma hayatına, günde 12 saat üç kuruş para kazanmak iƧin niye katılmak istesin ki kadın, deniliyor… SƖ: O güzellemeyi yapanlar, yani muhafazakĆ¢r iktidarımız, evin tek ekmek getiricisi olarak Ƨalışan bir erkeğe karısına ve 6-7 Ƨocuğuna insanca bir yaşam sürdürecek bir gelir sağlıyor mu? Giderek aşağıya Ƨekildiğini gƶrdüğümüz ücretler 7-8 kişilik bir ailenin insanca hayat sürdürmesini sağlayacak bir refah seviyesine Ƨekilecek mi? Bunu yanıtlamak durumunda bunu sƶyleyenler. Bir kere cin şişeden Ƨıkmıştır. Üstelik de ƶrgütsüz, deregülarize, talepkarlık düzeyi son derece düşük olan kadın emeği neo liberalizmin iştahını kabartmaktadır. Bugün Sabancılar, KoƧlar “kalkınmak iƧin kadınların Ƨalışmasını sağlamamız lazım, kadın istihdamını artırmamız lazım” diye feminist oldukları iƧin debelenmiyor. Çünkü kadın emeği neo liberal ekonomi iƧin kaƧınılmaz ve zorunlu bir girdidir. Çünkü kadınların ücret düzeyi erkeklerin yarısı ile üçte ikisi arasında seyretmektedir. Ve kadınlar buna itiraz etmemektedir. Kadınlar günde 16 saat, 10 dakika tuvalet molasıyla Ƨalışmaya razıdırlar ve bunun iƧin asgari ücret alırlar. Çünkü kadın kendi gelirini asli olarak gƶrmemektedir, evin bütƧesine katkı olarak gƶrmektedir. Dolayısıyla bu girdiden vazgeƧemez kapitalizm.  “Kadınlar evin iƧinde memnun” sƶylemi manipülatif bir sƶylem bana kalırsa. Bu sizi neden kurtarıyor? Kadınların Ƨalışmasını sağlayacak bir eğitim bütƧesinden kısıyorsunuz, Ƨocuklarının yükümlülüğünü aile kisvesi altında yeniden kadının sırtına yüklüyorsunuz, Ƨocuk bakımının sosyalizasyonunun getireceği ek masrafları, hastalarınızın, yaşlılarınızın bakımını kadının sırtına yıkıyorsunuz, bunun yanı sıra kamusal bütƧeden kestiğiniz her türlü zorluğu yine kadının sırtına yıkıyorsunuz.   EKMEK VE GÜL MÜCADELESİ HEPİMİZİ DƖNĆœÅžTÜRECEK   Soru: Kültürel, ideolojik, ekonomik boyutlarıyla karşımızda duran bu sistemle nasıl mücadele edeceğiz, nasıl baş edeceğiz? SƖ: Ɩncelikle eve kapanmayı reddedeceğiz ve Ƨalıştığımız zaman da insani koşullar talep etmesini öğreneceğiz. Gayet basit aslında, başka bir yolu da yok; İnsanca koşullarda yaşamamızı sağlayacak koşullar talep edeceğiz ve ürkmeyeceğiz. Ama bunu tek başına kadınlar olarak yapabileceğimizi zannetmiyorum. Ƈok ansiklopedilik bir şey yaşadık biz Tekel İşçileri Ankara’da komün kurdukları zaman. Bu komün kadın ile erkeği eşitlemek iƧin ya da tüm emekƧileri birleştirmek iƧin kurulmadı. Tekel işçileri, işlerini, ekmeklerini yitirmemek üzere geldiler Ankara’ya. Yan dƶnüşüm gerƧekleşti burada. Sizin gazetede Ƨıkmıştı yanılmıyorsam; Samsunlu bir kadının sƶzlerini unutmuyorum, beynime Ƨakıldı. “Biz erkeklerle gƶz gƶze gelmekten kaƧardık. Ama işte burada, Ƨadırda etimiz birbirine değerek yatıyoruz” diyecek kadar insanları dƶnüştürdü o mücadele. Bƶyle bir dalga, bƶyle yeniden yükselecek ekmek ve gül mücadelesi hepimizi dƶnüştürecek, toplumsal konumlarımızı ve cinsiyet rollerimizi yeniden tanımlamamızda faydası olacak. Başka bir yol gƶremiyorum.   ‘MODERN MÜSLÜMAN’LA DEĞİL SULTANBEYLİ’DE YAŞAYANLA KONUŞUN   Soru: Her anlamda bir dƶnüşüm sürecinde olduğumuzu sƶylüyorsunuz. Peki kadınların tüm bu dƶnüşüm sürecinde “kadın olmaya” ilişkin bir tahayyül değişikliği var mı sizce? SƖ: Bir kere kitle iletişimin patlaması ƶnce televizyonlar, arkasından da cep telefonları, internet gibi iletişim araƧlarının olması, kadınların rol modellerini Ƨok büyük değişikliğe uğrattı. Kadınların rol modelleri 30-40 sene ƶncesine kadar neneleriydi, anneleriydi. Şimdi Saba Tümer, Müge Anlı, ya da (X) artist ya da (X) manken. Bir de kadınlar erkeklerin kendi ihtiyaƧlarını karşılayamaz hĆ¢le geldiğinin bilincinde. Bir; ihtiyaƧlar daha fazla Ƨeşitlendiği iƧin. İki; erkek bireyin konumu da sarsıldığı iƧin… Üç; Ƨocuklar giderek daha bağımsız ve daha talepkar varlıklara dƶnüştükleri iƧin değişen bir şey var. Eğer koca sana bunları sağlayamıyorsa “ne biƧim babasın sen, ne biƧim adamsın sen” tartışmaları başlıyor. Ve evdeki iktidarı erkeğin sığınabileceği, ƶrselenmiş ƶzgüvenini tazeleyebileceği son sığınağı. Bir diğer yan da şu: İslĆ¢mi sƶylemin toplumsal hayatta bu kadar gƶrünürlük kazanması gündelik yaşamın yeniden İslĆ¢m’ın ƶngƶrdüğü tarzda düzenlenebileceğine ilişkin bir fikir ortaya Ƨıkardı. Soru: İslĆ¢m bu topraklarda hep vardı. Bugün değiştirdiği şey ne oldu gündelik yaşam aƧısından? Politikleşmesi mi? SƖ: Politize olması ve gündelik bir sƶylem. Artık gündelik hayata nüfuz etmesi son derece meşru, arzulanabilir ve iktidar partisi tarafından desteklenen bir sƶylem olarak hayatımıza girdi. Şimdi İslĆ¢m’ın sağladığı bir takım referanslar var, meşruiyet kaynakları var. Bunları Müslüman kadınlar farklı algılıyor olabilirler ama konu iktidar sahibi olan erkekler olduğu iƧin bence onların bunu nasıl algıladığı Ƨok ƶnemli. Soru: Nasıl algılıyorlar? SƖ: Karınızı dƶvebilirsiniz diyen bir din, itaatsizliğinden Ƨekindiğiniz kadınları ƶnce ihtar edin uslanmıyorsa dƶvün diyen bir kitap günlük hayatta uygulanmaya başladıysa bir erkek nasıl algılarsa ƶyle algılıyorlar. Soru: Ama ƶzellikle bu dƶnem İslĆ¢m’da kadınlara yƶnelik bu tür uygulamaların gerƧek İslĆ¢m’da olmadığına ilişkin tartışmalar da yapılıyor… SƖ: Ben onu gidip Sultanbeyli’de konuşmayı tercih ederim, bir avuƧ ”modernize olmuş Müslüman” ya da “modern başörtülülerle” değil. Çünkü gündelik olarak şiddete ya da kadın kırımına uğrayan kadınlar İslĆ¢mcıların bu versiyonundan değil genel olarak sıradan insanlar arasından geliyor. Hatta bu kadınlar ve erkekler İslĆ¢mcı da olmayan ama dini hayat biƧimi olarak hayatlarına katan insanlar.   BİYOLOJİ KADERİMİZ Mİ?   Soru: Erkek ve kadın hep zıt ƶzelliklerle tanımlanır. Erkeğin doğası saldırganlık, etkinlik, girişkenlik, mücadelecilik; kadınınki ise edilgenlik, besleyicilik, boyun eğicilik, barışçılık… Bu ayrımları bu kadar doğallaştırmayı kolaylaştıran şey nedir? SƖ: Bizim coğrafyamız iƧin yani Ɩn Asya ve Akdeniz havzası iƧin konuşuyorum; bunun kaynağı zannediyorum düalist bir düşünce yapısına sahip olmamız. İkili olarak, siyah-beyaz, doğu-batı, dişi-eril kategorilerini birbirini dışlayacak zıtlıklar olarak kurgulamak gibi bir düşünsel alışkanlığımız var. Yani dişinin erilin tersi olduğu ya da erilin dişinin tersi olduğunu varsaymak gibi. Oysa biyolojik olarak da bu bƶyle değil. XX, XY kromozomları nedeniyle dişi erili de iƧeriyor ƶrneğin. Soru: İş hayatına giren, eşitlik isteyen, farklı bir hayat isteyen kadınların “kadınlıklarını” kaybettikleri, erkekleştikleri sƶyleniyor. Biyoloji bizim kaderimiz mi? Biyolojik farklılıklarımız eşitsizliğin temel belirleyeni mi? SƖ: Bu, biyolojinin ideolojileşmiş hĆ¢li. Margaret Mead adında Amerikalı bir antropolog vardı. Güney Pasifik adalarından Samoa’da birbirine Ƨok yakın yaşayan üç kabile üzerinde, ƶzellikle kadınların statüsü aƧısından bir araştırma yapıyor. Ada aynı ada, aynı coğrafya, üç kabile var ve kadınlığa ilişkin kavramlar ve kadınların toplumsal cinsiyet rolleri bu üç halk arasında birbirine taban tabana zıt. Yazar bunu farklı sosyalizasyonla aƧıklıyor. Ɩrneğin Arapeşlerde kadın ile erkek arasındaki toplumsal cinsiyet farklılıkları minimal düzeyde, erkekler de Ƨocuklara bakıyor. Anne de baba da Ƨocuklarını kendi bedenlerine sararak büyütüyor, Ƨocuklar 3-4 yaşlarına kadar süt emiyor ve Ƨocuklar birbiriyle dayanışacak şekilde sosyalize oluyor. Biraz daha iƧ kesimde yaşayan Mundugomourlarda ise tam tersine kıran kırana bir hayat var. Herkesin herkesle savaş sürdüğü ve herkesin birbirine düşman olduğu bir toplum, gayet kıyıcı ve gayet şiddetli. Ƈambri denilen halkta ise erkekler kendi kulübelerinde süslenerek, boyanarak, marangozlukla ilgilenip kendilerine oyuncaklar yaparak geƧiriyor günlerini. Kadınlar bütün geƧim faaliyetlerini üstleniyor. Ama erkekler karşısında saygılıymış gibi davranıyorlar. Kadınlarla konuştuğunuz zaman, “hayatı aslında biz yƶnetiyoruz ama erkeklerin gururlarıyla fazla oynamayalım” havasındalar. Biyolojisi aynı biyoloji, birbirine bu kadar yakın üç toplulukta üç farklı kadınlık rolü biƧimlenmiş ise biyolojinin ƶtesinde bir şey gerekiyor demek. Burada biyolojinin nasıl yorumlandığı ƶnemli. Biyoloji kültürel olarak yorumlanıyor. Dolayısıyla biyoloji ideolojikleştiriliyor ve ben ne zaman “kadın fıtraten acizdir ya da fıtraten doğurgandır, sevicidir, şefkatlidir” gibi laflar okusam bunun biyoloji üzerine yerleştirilmiş ideolojiler olduğunu düşünürüm. Çünkü bedenimiz bizim iƧin en somut gerƧek. Bedenimizin bize herhangi bir ideolojik mesaj sunduğunun farkına varmayız, yani bedenimiz üzerine yerleşen her türlü metaforu doğal kabul ederiz. Kalıcıdır ve sorgulanamaz. Ɩrneğin sağ ve sol el kullanımı: basit bir nƶral asimetri üzerine devasa bir kültürel kurgu yerleştirilmiştir: Sağ taraf meleklerin, sol taraf şeytanın mekĆ¢nıdır; kutlu işler sağ, murdar işler sol elle yapılır vb. vb. Beden üzerine yerleşen bu değerler, politikaya dek genleştirilmiştir…   AİLE ATAERKİNİN FARKLI BİR VEƇHESİ OLARAK DƖNĆœÅžĆœYOR   Soru: Son dƶnemde kadın hareketi iƧerisinde “Kadınlar artık hayır demeyi öğrendikleri iƧin ya da daha Ƨok hayır dedikleri iƧin erkek şiddetiyle daha fazla karşı karşıya kalıyor” şeklinde yaygın bir değerlendirme var. Siz ne dersiniz? SƖ: Mutlaka kadınlar üzerinde, kadınlık dünyasını biƧimlendiren ya da kadınlığın ƶz algısını biƧimlendiren faktƶrlerde Ƨeşitlenme oldu. Kadın hareketinin bunda ne kadar etkisi olduğu konusunda fikrimi sorarsanız, dolaylı bir etkisi olabileceğini sƶylerim. Kadın hareketi kanaat ƶnderlerini yeniden biƧimlendirdi. Ama bugün Saba Tümer, Seda Sayan tarzında bir iƧselleştirme de sƶz konusu. Bu ise farklı bir alana yol aƧtı. Yani kadını bir cazibe unsuru olarak medyatik dünyaya katma biƧiminde tezahür etti. Bu aslında kadın hareketinin niyetlenmemiş sonuƧlarından biriydi. Bu anlamda evet, kadınlık imgesini biƧimlendiren öğeler kadın hareketinden etkilendiler ama bunlar kadın hareketi ƶnderleri olarak etkilenmediler. Kadınlığın biƧimlenişini manipülatif bir şekilde etkileme şeklinde dĆ¢hil oldular sürece. Bir de “talep eden” dünyası Ƨok Ƨeşitlendi. Mesela annemin bir lafı vardı “eskiden markete giderdik, bir torbayla eve dƶnerdim, şimdi taşı taşı bitmiyor.” Bir zamanlar bir Arap sabunuyla tüm evi temizlerdin, saƧını da yıkardın, Ƨamaşırları da yıkardın. Şimdi ürünler o kadar Ƨeşitlendi ki! Ƈoğu da kadınların tüketicisi olduğu ürünler bunlar. Dolayısıyla bütün bir kitle iletişim araƧları kadını tüketime yƶnlendirmek iƧin biƧimlendi. Bu, talepleri arttırdı. Ciddi bir değerler dƶnüşümü yaşıyor toplum. 1970’li yılların filmlerine bakın, insanlar birbirine dertlerini anlatamaz, konuşamazlar. Gülşen Bubikoğlu Tarık Akan’a bakar melül melül, o da ona. Anlatamamaktan dolayı bütün trajediler ortaya Ƨıkar. Şimdi anlatamamaktan gƶrselleşmeye dƶnüşen bir iletişim hĆ¢li var. 1980’lerden günümüze yaşananlar aile iƧini, hani kolun kırılıp yenin iƧinde kalacağı mekĆ¢nları Ƨok etkiledi. Buradan nasıl bir olumlu sonuƧ Ƨıkarılır bilmiyorum. Çünkü bunun da ataerkinin farklı bir veƧhesi olduğu kanaatindeyim ben. Soru: Bu dƶnüşümün bir yansıması da politikacılarda sanırım. Sorsak “Kürtaj ya da bir kadının doğurup doğurmaması ƶyle uluorta konuşulacak şeyler değildir” denir bu toplumda. Ama her gün bir bakanın ya da başbakanın ağzından dƶkülüveriyor. Kadın bedeninin de ortaya serildiği bir süreƧ var sanırım. Bu “uluorta” olma hĆ¢lini nasıl değerlendirirsiniz? SƖ: Kadın bedeni bütün bu sürecin tam da merkezinde duruyor. Yani eril bilinƧaltının dışavurumu olarak tam merkezde duruyor. Niye mesela kadın denmez de bayan denir? “Bayan” cinsiyetsizdir. Bir maƧta bu kadar anne, bacı, karı, kadın lafı geƧen ya da işte maƧa ilişkin değerlendirmelerin yatakla ƶzdeşleştirilen metaforlarla anlatıldığı, bu kadar cinsellik merkezli bir kültür var mıdır bilmiyorum. Soru: Peki, kürtaj tartışmalarını buradan değerlendirdiğimizde neler gƶrüyorsunuz? SƖ: Muhteşem bir saptırma! Bu, egemenlerin sık sık yaptığı manipülasyonlardan bir tanesi. Tuttu çünkü Uludere gibi bir katliama dƶnük algıyı kürtaj gibi mahrem bir konuya Ƨekmesi yani toplumsal dikkatin yeniden kadın bedeni üzerine Ƨekilmesi bir başarıydı. Bir de ben AKP iktidarının elinde gizli bir gündem olduğunu ve bu gündemin adımlarını yavaş yavaş hayata geƧirmek üzere bir şey uyguladıkları kanaatindeyim. Soru: Bu gizli ajandada sırada ne var sizce? SƖ: İƧkinin gündelik hayattan Ƨıkarılması, iƧkili mekĆ¢nların ortadan kaldırılması, kürtajın yasaklanması, kadınların giderek eve doğru Ƨekilmesi yani giderek gündelik yaşama İslĆ¢mi normların hĆ¢kim kılınmasına yƶnelik bir süreci işletiyor AKP iktidarı. Bazı şeyler artık din ve inanƧ ƶzgürlüğünü aşmaya başladı. Çünkü giderek hayatını hiƧbir dinsel inanƧ doğrultusunda biƧimlendirmek istemeyen insanları etkilemeye başladı. Toplumsal yaşama bir şekil şemal verme girişimine dƶnüştü.  

 N O T L A R [*] “DoƧ. Dr. Sibel Ɩzbudun ile Sƶyleşi”, Evrensel, 24 Şubat 2013.

Yorum Ekle

BLOGGER: 1
İlk Yorumunuzu Yazın 😃

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GƜƇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,16,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERƇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEƇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEƇİMLERİ’NE DAİR -GEREKƇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,abd,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ƖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ƖZGÜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,37,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLƂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETƇİ MANEVİYATƇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ƖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKƂRLIĞI İSLƂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVƎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ƇOKKÜLTÜRCÜLƜĞƜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,32,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,9,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZİMAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKƂNSIZ AŞK” HİKƂYESİ: “AKADEMİ VE ƖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İƇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HƂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERƖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETƇİLİK VE IRKƇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESİN DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ƇƖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBƂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,4,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,11,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLƂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ƇƜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,63,düsünce ƶzgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,19,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İƇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,3,GERƇEKTEN DE NEDİR TERƖR,1,GƖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,güncel,9,gündem,12,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ƖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,hayat,1,HER GÜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BİR “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,35,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLƂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ƖZGÜR(LƜĞƜ) MÜ,1,İFADE ƖZGÜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,12,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEƇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İƇİN OLABİLECEK EN KƖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,64,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,26,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,8,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESİ İƇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,57,KRİZ SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ÜZERİNE GƖRĆœÅžLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,30,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,13,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZİLYA ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREƇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREƇLERİ”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEƇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SƖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BİR ƇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,17,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,12,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TƖRENLERİ,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ƖFKELENİNCE ƇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ƖFORİNİN ORTASINDA,1,ƖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ƖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ƖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,ƶteki,29,ƖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KƖKENİ ÜZERİNE,1,ƖZERKLİKƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ƖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,13,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,rƶportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRÜMENİN RESMİNİ ƇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,14,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ƖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,13,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,19,tck,2,tck301,1,teknoloji,1,temel demirer,17,tercüme,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TÜRK(İYE) İSLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,85,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ƖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ƖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,26,VURUN “ƖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,22,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YƖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YƖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ƖYLE BİR YEREL YƖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKƇESİ,1,ZORUNLU BİR AƇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚Ć¶zbudun: “ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU!”
“ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU!”
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc8rHi6hap0Od454r6jFurqUTZdQgXkuYJ1A6h4YCDoTQtVLnkosBqvR9xHUKU9Hczuuxzms-ebbOYqkAgVWlh7wT43vwO7zV8zNKfYeJB-0T8w9Mii3e5C5nzsQoJMw27rWg8xgeKjwI/s320/kadin-erkek.jpeg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc8rHi6hap0Od454r6jFurqUTZdQgXkuYJ1A6h4YCDoTQtVLnkosBqvR9xHUKU9Hczuuxzms-ebbOYqkAgVWlh7wT43vwO7zV8zNKfYeJB-0T8w9Mii3e5C5nzsQoJMw27rWg8xgeKjwI/s72-c/kadin-erkek.jpeg
sibelšŸ‚Ć¶zbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/02/ataerkil-pazarlik-bozuldu.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2013/02/ataerkil-pazarlik-bozuldu.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy