ANKARA 35. ASLÄ°YE CEZA MAHKEMESÄ° HĆKÄ°MLÄ°ÄÄ°’NE DOSYA NO : E. 2016/57 SAVUNMASINI SUNAN : Sibel Ćzbudun Demirer D.KONUSU : Ä°...
ANKARA 35. ASLÄ°YE CEZA MAHKEMESÄ° HĆKÄ°MLÄ°ÄÄ°’NE
DOSYA NO : E. 2016/57
SAVUNMASINI
SUNAN : Sibel Ćzbudun Demirer
D.KONUSU : İddianamedeki iddialarla ilgili savunmalarımın sunulmasıdır.
AĆIKLAMALAR : “Ä°NSANLAR, BÄ°R ÅÄ°Ä°R OKUDUKLARI, BÄ°R RESME BAKTIKLARI Ä°ĆÄ°N Ä°SYAN ETMEZ”
“Sequi debet potentia justitiam,
non praecedere”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet TaÅtan’ın hakkımda hazırladıÄı, 04/01/2016 tarih ve 2016/9 sayılı iddianamenin -mahkemeniz tarafından 14.01.2016 tarihinde- kabul edilmesi Ć¼zerine, facebook sitesinde adıma aƧılan sayfada yaptıÄım iki paylaÅımdan yargılanmak Ć¼zere ƧaÄrıldım.
Ćncelikle Åunu belirteyim: Sƶz konusu paylaÅımlardan ilki, 5 AÄustos 2015 gĆ¼nĆ¼ ResmĆ® Gazete’de yayınlanarak yĆ¼rĆ¼rlĆ¼Äe giren ve temel bir anayasal hak olan toplantı ve gƶsteri yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅĆ¼ dĆ¼zenleme hakkını idarĆ® amir ve kolluk kuvvetlerinin keyfĆ® sınırlama ve yasaklamalarına terk eden, “Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼Åleri Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yƶnetmelikte DeÄiÅiklik Yapılmasına Dair Yƶnetmelik”i eleÅtirmek Ć¼zere, itiraz iƧin yapılmıÅtır.
Savcılıkta ifade ettiÄim Ć¼zere paylaÅımdaki gƶrseli ben hazırlamadıÄım gibi, benden ƶnce birƧok kez paylaÅılmıÅtır.
Sƶz konusu yƶnetmelik yayınlandıÄı andan itibaren kamuoyunda “OHAL dƶnemine dƶnĆ¼Å,” “faÅizme tam yol yƶnetmelik” benzeri aÄır eleÅtirilerle karÅılanmıÅ; yayınlanır yayınlanmaz ana muhalefet partisi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne gƶtĆ¼rĆ¼lmĆ¼Å ve ‘TĆ¼rkiye Barolar BirliÄi’ iptali yƶnĆ¼nde DanıÅtay’a baÅvuru yapmıÅtır.
Bu yƶnetmeliÄi, AKP hĆ¼kĆ¼metinin temel bir insan hakkı olan ve bir darbe Anayasası olarak eleÅtirilen 12 EylĆ¼l Anayasası tarafından dahi gĆ¼vence altına alınan toplantı ve gƶsteri yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅĆ¼ dĆ¼zenleme hakkını, salt parlamentodaki ƧoÄunluÄuna gĆ¼venerek ihlĆ¢l etmesinin bir ƶrneÄi olarak gƶrdĆ¼m ve hĆ¢len de ƶyle gƶrĆ¼yorum.
Bir iktidar partisinin parlamentoda ƧoÄunluÄu elinde tutması, ona temel insan hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini ihlĆ¢l yetkisi vermez. Ä°ktidar partisi, bu tip “oldu bitti”lerle fiilĆ® durum(lar) yaratıyor ve onu denetlemesi gereken erkler bu tip uygulamalar karÅısında eli kolu baÄlı kalıyor, ya da hukukĆ®liÄi ve vicdanĆ®liÄini gƶzetmeksizin iktidar uygulamalarına destek veriyorlar, itirazları bastırıyorlarsa, bu durumda rejimi (bir meclis bulunsa ve zaman zaman seƧimler yapılsa da) “demokratik” olarak nitelemek, mĆ¼mkĆ¼n deÄildir.
PaylaÅımı bu duygu ve dĆ¼ÅĆ¼ncelerle, demokratik rejimlerin tesisinde ƶnemli rol oynayıp, Amerika ve Fransız BaÄımsızlık Bildirgelerinde tanınan; 1791, 1793 ve 1795 Fransız Anayasalarının baÅlangıƧ bƶlĆ¼mlerinde, insan hakları bildirileri iƧinde yer alan; “daha sonra, Fransız Ä°htilali’nin etkisinde kalan 19. ve 20. yĆ¼zyıl Avrupa anayasalarında klasik hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼kler arasında” gƶrĆ¼len ve Ä°nsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin baÅlangıcındaki “Ä°nsanın zulĆ¼m ve baskıya karÅı son Ƨare olarak ayaklanmaya mecbur kalmaması iƧin insan hakları hukuk rejimi ile korunmalıdır” ibaresinde ima edilen “Baskıya karÅı direnme hakkı”na gƶnderme olarak yaptım. “BaÅkasına yapılan haksızlıÄa baÅkaldırmak denli insanı insan yapan bir Åey yoktur bu evrende,” der Prof. Dr. Hayrettin ĆkƧesiz. Katılıyorum...
BilindiÄi Ć¼zere, bir toplum, “halkın kendini yƶnetmesi” anlamına gelen demokrasi ile yƶnetilen rejimlerde, salt seƧimden seƧime oy kullanarak yƶnetime katılmaz. Talep ve tepkilerini farklı yollardan iktidarlara iletir: dilekƧe vermekten lobi yapmaya, mitinglerden protesto gƶsterilerine uzanan bir erimde deÄiÅkenlik gƶsterir bu yollar. Demokratik rejimlerde bu kanallar aƧık tutulmalı, kullanımları yƶneticilerin keyiflerine bırakılmamalıdır. Bu kanallar sınırlandırıldıÄında ya da yok edildiÄinde, veya yƶnetilenlerin talep ve tepkileri yƶneticiler tarafından dikkate alınmadıÄında, tepkiler yoÄunlaÅır, sıkıÅır ve “sosyal patlama” dediÄimiz durum ortaya Ƨıkar. Bunun yakın bir ƶrneÄini, Haziran 2013 tarihinde Ć¼lke Ƨapında milyonlarca kiÅinin katıldıÄı protesto gƶsterilerinde yaÅadık.
Hatırlanacaktır; dƶnemin muhalefet liderlerinden Mesut Yılmaz, Aralık 1984’deki bĆ¼yĆ¼k memur eylemleriyle ilgili olarak, “Ä°syan etmeyen memurun insanlıÄından ÅĆ¼phe ederim,” demiÅ; bu sƶzĆ¼ iktidarda olduÄu, kamu emekƧilerinin sendikalaÅma taleplerinin yĆ¼kseldiÄi 1990’lı yıllarda, kendisine sık sık hatırlatılmıÅtı.
Politikacılar muhalefetteyken doÄruları sƶylemeye daha yatkındırlar. Mesut Yılmaz Ƨok insanĆ® bir gerƧekliÄi dile getiriyordu: geƧim sıkıntıları ve/ veya baskılar, yƶnetilenleri isyana sevk eder. Ve bu koÅullarda isyan, meÅrudur. Bu sƶzlerinden dolayı Mesut Yılmaz hakkında hiƧbir zaman dava aƧılmadı. Mesut Yılmaz’ın yararlandıÄı ƶzgĆ¼rlĆ¼k alanından ben neden yoksun bırakılayım ki?
Gelelim “yorumum”un yer aldıÄı imgeye”… Mesajda yer alan gƶrsel, savcının iddianamesinde de belirttiÄi Ć¼zere, “maskeli ve elinde Molotof kokteyli gibi bir malzeme bulunan” bir eylemciyi betimlemektedir. Bu fotoÄrafın ne zaman, nerede ƧekildiÄini, gƶrĆ¼ntĆ¼deki kiÅinin kim olduÄunu bilmiyorum. Savcının bu kiÅiyi neden “illegal” olarak tanımladıÄını anlayabilmiÅ de deÄilim. “Ä°ddianame”de de bu konuda herhangi bir aƧıklama olmadıÄı gibi, savcının ifadesi de somut verilere dayanmıyor.
Ä°ddianamede yer alan, “eylemcinin ve arkasında yine bir eylemi temsil eden Ƨizimlerin bulunduÄu” savına gelince: Resmi dikkatle inceleyecek olursanız, arka plandaki Ƨizimlerin ikisinin de “eylem” betimlemeleri olmadıÄını gƶrĆ¼rsĆ¼nĆ¼z. Sol taraftaki, Haziran 2013 Gezi olaylarında hemen tĆ¼mĆ¼ polis Åiddeti sonucu yaÅamını yitiren Gezi Åehitlerini temsil ediyor En genƧleri olan 14 yaÅındaki Berkin Elvan, en yaÅlıları olan 27 yaÅındaki Ethem SarısĆ¼lĆ¼k’Ć¼n omuzlarında. Ćocukların hepsi gĆ¼lĆ¼yorlar. ĆlĆ¼m Ƨok uzaklarındaymıÅƧasına... Sosyal medyada binlerce kez paylaÅıldı; Gezi direniÅine katılan milyonlarca kiÅi iƧin Ƨok deÄerli bir simge.
SaÄdaki resimde ise, bisiklete binen genƧler gƶrĆ¼lĆ¼yor. Ćzerlerinde “Hayallerimize giden yol sokaktan geƧiyor” ibaresi yer alıyor...
Savcının her yerde “eylem” gƶrme “iddia”sını anlamlandırmak zor!
Gelelim bu resmin ve benim eklediÄim yorumun, savcı beyin iddia ettiÄi gibi “kiÅileri alenen kanunsuz ve suƧ sayılan eylemler yapmaya tahrik” edip etmediÄine...
Semiyoloji ya da gƶstergebilime gƶre, resimler ve benzeri gƶrseller birer simgedirler; simgeler ise, Ƨoksesli, farklı yorumlara aƧık, Ƨok-katmanlıdırlar. Bir baÅka deyiÅle bir gƶrselin “neyi” temsil ettiÄi, onun katılımcıları (resmi yapan/fotoÄrafı Ƨeken/deseni Ƨizen; onu sergileyenler; yayınlananlar; iletenler; ona bakanlar...) iƧin Ƨok farklı (ve ƧoÄul) anlamlar iletir. ĆrneÄin bu paylaÅım kimilerinde sƶzkonusu yƶnetmeliÄe karÅı bir tepki uyandırabilir, kimi salt estetik bir gƶrĆ¼ntĆ¼ olarak algılayabilir, kimileri iƧin geƧmiÅteki eylemlerin anısını canlandıran gĆ¼zel bir hatırlatıcı, kimileri iƧin ise devlete baÅkaldırmıÅ, ortalıÄı kırıp dƶken terƶristler olarak gƶrĆ¼lebilir. Bir facebook kullanıcısı olarak paylaÅımlarıma gelen Ƨok farklı tepkilerden biliyorum; benim yaratılma kasıtlarından Ƨok farklı mesajlar iletmek Ć¼zere kullandıÄım pek Ƨok gƶrsel, takipƧiler tarafından benim kastımdan Ƨok farklı biƧimlerde yorumlandı, beni Ƨok ÅaÅırtan tepkilerin hedefi oldu...
Ama kĆ¼ltĆ¼r bilimleriyle uzun yıllardır uÄraÅan bir ƶÄretim elemanı olarak Åunu kesinlikle sƶyleyebilirim ki, insanlar bir resme, ya da resimlere baktıkları, Åiir okudukları iƧin isyan etmez, “kanunsuz” denilen eylemlere yƶnelmezler! Ä°nsanlar aƧlık, hayat pahalılıÄı, yoksullaÅma, ƶzgĆ¼rlĆ¼klerinin kısıtlanması, baskılar, haklarının elinden alınması, adaletsizlik vb. nedenlerle baÅkaldırabilir; veya mevcut haklarını ilerletmek, yeni haklar kazanmak, ƶzgĆ¼rlĆ¼klerinin alanını geniÅletmek iƧin eylem yapmaya yƶnelebilirler; ama bir resme bakarak eyleme kalkıÅmazlar... Nitekim, benim sƶz konusu resmi facebook’ta paylaÅtıÄım 7 AÄustos 2015’i izleyen gĆ¼nlerde TĆ¼rkiye sathında yƶnetmeliÄe iliÅkin kayda deÄer hiƧbir eylem olmadı. Bir baÅka deyiÅle (eski ƶÄrencilerim dahil) kimse, benim facebook’taki paylaÅımıma bakıp sokaklara dƶkĆ¼lmedi... 5-6 bin izleyicisi olan bir facebook sayfasında paylaÅılan bir resmin nasıl olup da “yakın ve mevcut tehlike” sayılabildiÄini anlamak, mĆ¼mkĆ¼n deÄil!
Yanısıra, akademik konumumun hakkımdaki “potansiyel kıÅkırtıcı” suƧlamasını desteklemek Ć¼zere kullanılması, iddianameyi daha da anlamsızlaÅtırmaktadır. Nitekim, merkezi ABD’de bulunan Orta DoÄu AraÅtırmaları DerneÄi (MESA) baÅkanı Profesƶr Dr. Beth Baron ve Yƶnetim Kurulu BaÅkanı DoƧ. Dr. Amy W. Newhall, mevcut davamla ilgili, MESA ve ve onun Akademik ĆzgĆ¼rlĆ¼kler Komitesi (CAF) adına BaÅbakan Ahmet DavutoÄlu’na yazdıÄı 2 Åubat 2016 tarihli mektupta (Bkz: EK), Åƶyle diyorlar:
“Siz de bir akademisyen olarak bir hĆ¼kĆ¼metin akademisyenlerin aƧıklamalarını takibe alıp siyasal gƶrĆ¼Ålerini paylaÅmalarının ƶÄrencileri ‘kıÅkırtma’ olarak ya da ‘terƶrist propaganda’ oluÅturduÄu savıyla cezaĆ® soruÅturmalara tabi tutmaya baÅlamasının, akademik ƶzgĆ¼rlĆ¼k ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ iƧin nasıl bir tehlike teÅkil ettiÄinin kuÅkusuz ki bilincindesiniz. (...) DoƧ. Dr. Ćzbudun’a yƶnelik suƧlamaların bu veƧhesi, akademisyenleri, eleÅtirel gƶrĆ¼Ålerini ifade etmelerinin, ƶÄrencileri Ć¼zerinde potansiyel etki yapacaÄı teorisi uyarınca suƧa teÅvik konulu cezaĆ® kovuÅturmaların hedefi kılmakla, tehlikeli bir iƧtihat oluÅturacaktır. SuƧa teÅvik yasasının bƶylesi bir yoruma tabi tutulması, ƶÄretmen-ƶÄrenci iliÅkisini potansiyel bir suƧ Ć¼reticisi olarak sunmakla, Ć¼niversite ƶÄretim elemanlarının ƶÄretim misyonlarını doÄrudan zarara uÄratmaktadır. ”
Yeri gelmiÅken, 2000 yılında LĆ¼bnan sınırındaki bir Ä°srail karakoluna taÅ atarken gƶrĆ¼ntĆ¼lendiÄi iƧin hakkında Siyonist Ƨevrelerce bir linƧ kampanyası baÅlatılan, Columbia Ćniversitesi’ndeki gƶrevine son verilmesi iƧin Ć¼niversite yƶnetimine baskı yapılan Profesƶr Edward Said iƧin Ć¼niversite rektƶrĆ¼ Jonahtan R. Cole’un yazdıÄı tarihĆ® mektubu anımsatayım:
“Said’in faaliyetleri de, diÄer ƶÄretim gƶrevlileri gibi, bu akademik ƶzgĆ¼rlĆ¼k ilkeleriyle gĆ¼vence altındadır,” diyordu rektƶr Cole, mektubunda. “Columbia’da bir ifade yasası olduÄuna inanmadıÄımız gibi, ifade polisi gibi davranmayı da reddederiz. Åimdi Said’in bir Ć¼lke sınırının ƶtesine taÅ attıÄı Åu Ć¼nlĆ¼ fotoÄrafa gelirsek: BildiÄime gƶre taÅ belirli bir insana yƶneltilmiÅ deÄil; herhangi bir yasa ihlĆ¢l edilmiÅ deÄil; bu konuda herhangi bir dava aƧılmıŠdeÄil; Said aleyhine herhangi bir cezai veya sivil giriÅimde bulunulmuÅ da deÄil. (...)
Said’in gĆ¼vence altında tutulan tĆ¼rden bir ‘fikir beyanı ve iliÅki’ ile iÅtigal hĆ¢linde olduÄuna inansak da inanmasak da, ortada Ć¼niversitenin el atmasını gerektiren bir durum yoktur. Kaldı ki, hakkında ABD’de veya baÅka bir Ć¼lkede dava aƧılmıŠolsaydı bile, Ć¼niversitenin kendi kuralları itibarıyla Said’in cezalandırılması sƶz konusu olmayabilirdi. Kısacası, Ć¼niversite, bir gƶrevlisinin fikirlerini aƧıklamasına veya davranıÅlarına karÅı, bunlar yargının alanına girse bile mĆ¼dahale etmeyebilir. KarÅılıÄı, hĆ¢l ve Åartlar belirler. (...) Bir Ć¼niversite iƧin, bireyin siyaseten baskın bir ideolojinin titreten-felƧ edici etkisinden korkmaksızın, gƶrĆ¼ÅĆ¼nĆ¼ ifade etmekte kendisini ƶzgĆ¼r hissetmesinin gĆ¼vence altında olmasından daha temel bir ikinci Åey yoktur. John Stuart Mill, ‘On Liberty’ (ĆzgĆ¼rlĆ¼k Ćzerine) adlı eÅsiz makalesinde, bize hoÅ gelmeyen fikirlerin ifade edilebilmesini desteklememizin ƶzgĆ¼rlĆ¼k kavramı aƧısından niye Ƨok ƶnemli olduÄunu belagatle ortaya koyar; ki o fikirler bizim fikrimize aykırı olabilir veya fikrimizi tehdit eder gƶrĆ¼nebilir: ‘EÄer tĆ¼m insanlıÄın, farklı dĆ¼ÅĆ¼nen tek bir kiÅiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gĆ¼n gelip o tek kiÅinin iktidarı ele geƧirdiÄinde tĆ¼m insanlıÄı susturmasına karÅı Ƨıkmaya da hakkınız olmaz...’
Fikirler, sınıf iƧinde veya dıÅında kamusal ifade buldukƧa anlam taÅır; bazı fikirler bize Ƨirkin gelebilir, ‘doÄruluk’ mefhumumuza aykırı dĆ¼Åebilir, yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilir, ama ne olursa olsun akademik dĆ¼zenimizin temel yapısını tehdit etmedikƧe gĆ¼vence altında olmaları gerekir.
Bu nedenle, Said’in etrafında sĆ¼regiden son tartıÅma da bizi rahatsız etmemelidir; yeter ki tartıÅma ƶzgĆ¼r fikir alıÅveriÅine zincir vurma veya Profesƶr Said’e yaptırım uygulama Ƨanlarını iƧerir hĆ¢le gelmesin. Hepimizi ve akademik ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ tehdit eden iÅte tam da Said’in ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ ya da eleÅtirilerini sınırlama dĆ¼ÅĆ¼ncesinin kendisidir. ĆÄretim Ć¼yelerimizin gƶrĆ¼Ålerine yƶnelik bu tĆ¼r kısıtlamaların, bu Ć¼niversitenin saygın bir ƶzelliÄi aƧısından uzun sĆ¼reli olumsuz etkileri olabilir: Bu ƶzellik, ƧoÄunluÄun kabul edilemez gƶrebileceÄi fikirlere karÅı hoÅgƶrĆ¼ gƶstermektir.
Columbia olarak biz, McCarthy dƶneminde bile, diÄer kurumların yaptıÄı gibi, farklı siyasi gƶrĆ¼Åleri bulunan profesƶrlerimize kısıtlama uygulamak veya onları iÅten uzaklaÅtırmak doÄrultusundaki baskılara ve telkinlere boyun eÄmedik; bugĆ¼n de ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ gĆ¼vence altına alan tutumumuzdan geri adım atmayız. ”
Bu tarihĆ® metinden ƧıkartabileceÄimiz birkaƧ sonuƧ var:
• “TaÅ atan Edward Said” gƶrĆ¼ntĆ¼sĆ¼ konusunda ne ABD’nde ne de baÅka bir yerde dava konusu olmuÅ deÄildir.
• Profesƶr Said’in gƶrev yaptıÄı Columbia Ćniversitesi, Edward Said’in eylemini dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ ƧerƧevesinde deÄerlendirmiÅ ve sahiplenmiÅtir.
• Ćniversite yƶnetimi, dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼n yalnızca anaakım, geniÅ toplumsal kabul ve onay gƶren dĆ¼ÅĆ¼nceler iƧin deÄil, “bize Ƨirkin gelebilecek, ‘doÄruluk mefhumumuza aykırı dĆ¼Åebilecek, yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilecek” fikir ve ifadeleri de kapsadıÄı gƶrĆ¼ÅĆ¼nĆ¼ sahiplenmektedir.
• Yƶnetim, Profesƶr Said’in “aykırı”, “yargı ve kabullere meydan okuyan” fikirlerini deÄil, onların ifadesini sınırlandırmaya, engellemeye yƶnelik giriÅimleri “tehlikeli” bulmaktadır.
Bilim insanı Edward Said’in taÅ atmasını dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ kapsamı iƧinde deÄerlendirerek sahip Ƨıkan Columbia Ćniversitesi rektƶrĆ¼ ile, “Åahsın emekli ƶÄretim Ć¼yesi olması nedeniyle Ƨok sayıda ƶÄrencisinin bulunduÄu ve Ć¼lkemizde zaman zaman maskeli kiÅilerin molotof kokteyl, taÅ, sopa kullanarak polise, kamu binalarına, araƧlara zarar verdiÄi gƶzetildiÄinde ÅĆ¼phelinin eyleminin yakın ve mevcut tehlike oluÅturacak nitelikte olduÄu”nu ƶne sĆ¼rerek cezalandırılmamı talep eden Savcı’nın tutumları arasındaki uƧurum, bu Ć¼lkenin iktidara biat etmeyen, eleÅtirel tutumdan vazgeƧmeyen aydınları iƧin ne acı bir istihza, ne acı bir ironi!
Sƶz bilim insanları ve dĆ¼nya karÅısında alabilecekleri tavırdan aƧılmıÅken, izninizle bir-iki ekleme daha yapmak istiyorum:
Oxford Ćniversitesi Sosyoloji ProfesƶrĆ¼ Anthony Heath, “Bilim adamlarının ve araÅtırmacıların gƶrevleri, Ć¼lkeyi yƶnetenleri, aldıkları kararların amaƧlanmamıŠsonuƧları ve duymamayı yeÄledikleri bulgular konusunda uyarmaktır. Daha fazla bilgi edinmenin, daha iyi yƶnetmeye yol aƧacaÄına inanmak isterim. Bu bilgiler hoÅunuza gitmese bile bunları bastıracaÄınıza, hesaba katmanız akıllıca bir davranıŠolur,” der.
London School of Economics hocalarından John Kay ise, “Basından ve hĆ¼kĆ¼metten gelen bilgilerin gĆ¼venilirlikleri konusunda kuÅku ƧoÄaldıkƧa halka elden geldiÄince doÄruları yansıtmaya ƧalıÅan kimselerin var olması Ƨok ƶnemlidir,” demiÅtir.
Gelelim, “Ć¼lke bƶlĆ¼nsĆ¼n istiyorum, yandaÅ, yalaka ve yavÅaklar bir tarafa, onurlu, Åerefli, emekƧi ve vatansever insanlar bir tarafa” yolundaki Åiiri paylaÅmama...
Aslında bu konuda fazla sƶz sƶylemenin boÅuna nefes tĆ¼ketmek olduÄu kanısındayım. Bu Åiir bugĆ¼ne dek hiƧ yargı ƶnĆ¼ne getirilmemiÅti, nasip banaymıÅ! Ama yeniden Åiirlerin yargılandıÄı gĆ¼nlere geri dƶnĆ¼yorsak, bu Ć¼lkede dĆ¼ÅĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ ve demokrasi iƧin bir kez daha tehlike Ƨanları Ƨalıyor demektir!
12 Mart ve 12 EylĆ¼l askerĆ® darbelerini yaÅadım. Darbe olur olmaz evinde “yasak” kitaplar bulunan insanların sakıncalı olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼ndĆ¼kleri yayınları banyolarında, arka bahƧelerinde nasıl yaktıklarını acıyla anımsıyorum. Aleyhime aƧılan davaya iliÅkin gazete haberlerinden bir tanesi, bana o gĆ¼nleri anımsattı. Hakkımdaki dava sĆ¼recine iliÅkin haberin altında Åu kayıt dĆ¼ÅĆ¼lmĆ¼ÅtĆ¼: “Bu olay Ć¼zerine sosyal medya kullanıcıları profillerinden daha ƶnce paylaÅtıkları Åiirleri kaldırdı.” Salt bu olay bile, iktidar Ƨevrelerinin iddialarının aksine, Ć¼lkenin gidiÅatının “ileri demokrasi”ye deÄil, insanların korku iƧinde yaÅadıkları bir baskı rejimine doÄru olduÄunu gƶstermiyor mu?
DĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼n sınırlandırılması, eleÅtirinin “kriminalize edilmesi” benim vakamla sınırlı olsaydı, “mĆ¼nferit” der geƧer, ve emin olun ki, bu kadar vaktinizi almazdım. Oysa bugĆ¼n TĆ¼rkiye’de dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ne yƶnelik baskı ve kovuÅturmalar, kaygı verici olma boyutunu aÅmıÅ, sayın savcıdan ƶdĆ¼nƧ alacaÄım terimle, “yakın ve mevcut tehlike” hĆ¢lini almıÅtır. Nitekim, dĆ¼nya Ƨapında hukukun Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼n geliÅtirilmesi iƧin ƧalıÅan, baÄımsız ve disiplinler arası bir organizasyon olan DĆ¼nya Adalet Projesi/ The World Justice Project (WJP)’nin 102 Ć¼lkeyi deÄerlendirdiÄi ‘2015 AƧık Yƶnetim Endeksi’ raporuna gƶre, TĆ¼rkiye 102 Ć¼lke arasında 82’nci sıradayken; en kƶtĆ¼ puanın ise ƶrgĆ¼tlenme ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ konusunda alındıÄı bildirilmektedir. Aynı kuruluÅun ‘DĆ¼nya Hukukun ĆstĆ¼nlĆ¼ÄĆ¼ KĆ¼resel Endeksi’ne gƶre de TĆ¼rkiye 99 Ć¼lke arasında 59. sırada; aƧık devlet kategorisinde 69., hĆ¼kĆ¼metin hesap verebilirliÄinde 72., temel haklarda ise 78. Sırada yer alıyor. Proje bu durumun nedenini “ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ Ć¼zerindeki kısıtlamalar ve ƶzel hayata mĆ¼dahale” olarak aƧıklıyor.
Viyana merkezli ‘Uluslararası Basın EnstitĆ¼sĆ¼’nĆ¼n (IPI) 2015’te yayınladıÄı raporda da benzer eleÅtiriler dile getirilmekte ve “TĆ¼rkiye Haziran 2015 parlamento seƧimlerine yaklaÅırken, insan haklarına ve ƶzellikle de ifade ve medya ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ genel bir aÅınmaya uÄruyor. Ne yazık ki iktidardakilerin tavır ve davranıÅlarında temelden bir deÄiÅim yaÅanmamasının, demokrasinin zayıflamasının ve bu Ƨemberin kendisini her gĆ¼n hem idame edip hem artırmasının yakın gelecekte bir sonu varmıŠgibi gƶrĆ¼nmĆ¼yor,” denilmektedir.
Ayrıca ABD DıÅiÅleri BakanlıÄı’nın yayınladıÄı ‘TĆ¼rkiye 2014 Ä°nsan Hakları Raporu’nda TCK ve TMK’da varlıÄını sĆ¼rdĆ¼ren Ƨok sayıda maddenin dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade, basın ve interneti sınırlandırdıÄı belirtilmekte, cezaevlerindeki gazeteci sayısına dikkat Ƨekilerek, basında otosansĆ¼rĆ¼n yaygınlaÅtıÄı kaydedilmektedir. Aynı raporda gĆ¼venlik gĆ¼Ć§lerinin protestocuları daÄıtmak iƧin aÅırı gĆ¼ce baÅvurduÄu belirtilmekte, sosyal medya kullanıcıları iƧin istenen uzun sĆ¼reli hapis cezalarına dikkat Ƨekilmektedir.
Yargıtay BaÅkanı Ä°smail RĆ¼ÅtĆ¼ Cirit, ‘Uluslararası Hukuk Kurultayı’ndaki konuÅmasında “Ä°fade ƶzgĆ¼lĆ¼ÄĆ¼ iƧin uygun bir ortam yaratılması toplumun ve devletin geleceÄi aƧısından yaÅamsal bir ƶneme sahiptir,” deyip ekliyor: “Ä°fade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ sadece insan hakları katalogunda yer alan bir temel hak deÄil, bir toplumun zekĆ¢ ve anlama gĆ¼cĆ¼dĆ¼r. Avukatın baÄımsızlıÄı ve savunma dokunulmazlıÄı tartıÅılırken konunun bu yƶnĆ¼n de ihmal edilmemesi gerektiÄini dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorum.”
Evet, bugĆ¼n TĆ¼rkiye’de dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade, ya da eleÅtiri ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ ihlĆ¢lleri, TCK ve TMK’da kimi deÄiÅiklikleri ƶngƶren 4. Yargı paketi vesilesiyle konuÅan dƶnemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “TĆ¼rkiye’de artık dĆ¼ÅĆ¼nceyi ifade etmek, yazı yazmasından dolayı ceza gƶrmek, tarihe karıÅmıÅtır” demesine karÅın, tĆ¼m hızıyla sĆ¼rmektedir. Bu konuda rekor, sanıyorum “CumhurbaÅkanı’na hakaret” suƧlarında olsa da (Ä°ngiltere, Galler ve Ä°skoƧya PEN Ć¼yesi 25 yazar, BaÅbakan DavutoÄlu’nun ziyareti ƶncesi BirleÅik Krallık BaÅbakanı David Cameron’a gƶnderdikleri aƧık mektupta, “CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın 2014’te gƶreve gelmesinden bu yana, 1923’ten beri gƶrev alan tĆ¼m seleflerinin toplam gƶrev sĆ¼relerindekinden daha fazla TĆ¼rkiye yurttaÅı hakkında ‘TĆ¼rkiye CumhurbaÅkanına hakaret ettiÄi’ gerekƧesiyle cezai kovuÅturma aƧılmıŠbulunuyor,” diye uyardılar,) bugĆ¼n bu Ć¼lkede “terƶr ƶrgĆ¼tĆ¼ propagandası”, “ayaklanmaya teÅvik”, “suƧu ve suƧluyu ƶvmek”, “kin ve dĆ¼ÅmanlıÄa tahrik” vb. gerekƧelerle Ƨok sayıda “dĆ¼ÅĆ¼nce suƧlusu” Ć¼retilmiÅ durumdadır. Bir sivil toplum giriÅimi olan dĆ¼ÅĆ¼nce suƧları davaları veritabanı ĆTL’nin internet sitesinde, 4 Åubat 2016 itibariyle, 84’Ć¼ basın-yayın, 13’Ć¼ biliÅim, 35’i (ƧoÄunlukla CumhurbaÅkanı’na) hakaret, 2’si polis Åiddeti ve 12’si toplantı ve gƶsteri yĆ¼rĆ¼yĆ¼Åleriyle iliÅkili hĆ¢len devam etmekte olan tam 146 dava yer alıyor. Bu, veritabanı hazırlayıcılarının eriÅebildiÄi, ya da kendilerine bildirilen davalar.
Sayının hergĆ¼n kabardıÄını gƶrmek iƧin gĆ¼nlĆ¼k gazeteleri takip etmek yeter! Anayasa Mahkemesi’nin, AYM’ye 23 EylĆ¼l 2012 - 10 Nisan 2015 tarihleri arasında 38 067 bireysel baÅvuru olması ve bunlardan 4435’inin temel hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼klerin korunması, 4279’unun devletin insan haklarına saygı gƶstermesi, 1565’inin toplantı hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼, 462’sinin dĆ¼ÅĆ¼nce, din ve vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼, 1083’Ć¼nĆ¼n dĆ¼ÅĆ¼nceyi aƧıklama ve yayma ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ gibi konumuzu doÄrudan ilgilendiren baÅlıklarla iliÅkili olması dahi, bu Ć¼lkede son yıllarda dĆ¼ÅĆ¼nce, ifade ve eleÅtiriyi “suƧ” sayma eÄiliminin gĆ¼Ć§lendiÄini gƶsteriyor.
Bu geliÅmeye koÅut daha sakıncalı bir geliÅme ise, bu tip davalara sivil linƧ kampanyalarının eÅlik etmesidir. Son ƶrneÄini ‘Akademisyenler Bildirgesi’nde gƶrdĆ¼ÄĆ¼mĆ¼z, imzacı akademisyenlerin bir bƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n can gĆ¼venliklerini tehlikeye dĆ¼ÅĆ¼ren (imzacı ƶÄretim elemanlarının resimlerinin teÅhiri, odalarına dĆ¼zenlenen saldırılar, kapılarının yakılması, internet Ć¼zerinden iletilen tehditler, Sedat Peker’in “kan banyosu” tehdidi” vb.) bu durum, konuyu salt hukuksal bir sorun olmaktan Ƨıkartarak ciddi bir toplumsal kutuplaÅmanın alanı kılmaktadır. EÄer baÄımsızlıÄı ve kuvvetler ayrılıÄı konusundaki duyarlılıÄında ciddiyse, yargının bertaraf edilmesi konusunda Ƨok ƶnemli bir rol Ć¼stlenebileceÄi bir toplumsal gerilimden sƶz ediyorum.
Yargı kurumu, ƧoÄunlukla “gizli tanık” ya da isimsiz ihbarlara dayanarak hazırlanan emniyet fezlekelerine dayandırılan iddianameleri ciddiye almayarak bu gerilimin dĆ¼ÅĆ¼rĆ¼lmesinde Ƨok ƶnemli bir iÅlev Ć¼stlenebilir.
Yargı, en azından ‘Akit’ten Kenan Alpay’ın, “‘Trans birey’ diye ortalıkta gezdirilen tiplere bir bakalım. Bir taraftan tiksinti ve nefret duygularını Åaha kaldıran diÄer taraftan acıma ve Ƨaresizlik hislerini tırmandıran bĆ¼yĆ¼k bir felaket tablosu durur karÅınızda. Psikolojik yıkım ve aƧmazlarını ileri dĆ¼zeyde agresif ve cĆ¼retkĆ¢r dıÅavurumlarla kamusal alana taÅıyarak bu sapkın karakterlerin tedavi olmasına imkĆ¢n yok. Hemen tamamı travmatik kiÅiliklere sahip, aile iƧin cinsel Åiddete uÄramıÅından tecavĆ¼z maÄduruna kadar ƧoÄunluÄu alkol, uyuÅturucu baÄımlısı, Ć¼st dĆ¼zeyde intihar eÄilimi taÅıyan karakterlere tedavi yolunu deÄil de reklam ve Åov kanallarını aƧmanın sebepleri Ć¼zerinde durmak lazım,” diyen satırlarına yƶnelik suƧ duyurusunu, yazıyı “dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼” kapsamında deÄerlendirerek iÅleme koymayı reddederken gƶsterdiÄi esneklik ve “ƶzgĆ¼rlĆ¼kten yana” tutumu, benimki ve benzeri davalarda da gƶsterebilmelidir, diyorum.
Bu konuda yargı, ƶrnek teÅkil edecek kararlar verebildiÄini gƶstermiÅtir. ĆrneÄin:
• ‘Evrensel Gazetesi’nin bir haberinde CumhurbaÅkanı Recep Tayyip ErdoÄan’a hakaret gerekƧesiyle baÅlatılan soruÅturmanın, savcılık makamı tarafından, “yorumun eleÅtirel mahiyette olduÄu, ÅikĆ¢yetƧinin TĆ¼rkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅkanı olması nedeni ile eleÅtirilere diÄer insanlar gƶre daha fazla katlaması gerektiÄi, (...) kullanılan dil ve ifadelerin, provokatif ve kaba olduÄu ve belli ifadelerin meÅru Åekilde saldırgan diye sınıflandırılabileceÄi varsayılsa bile, bu ifadelerin hĆ¢lihazırda kamuoyunda tartıÅılan bazı olaylar ve geliÅmeler ile ilgili deÄer yargıları olduÄu” gerekƧesiyle kovuÅturmaya yer olmadıÄı kararı verilmesi;
• Yine ‘Evrensel Gazetesi’nin 7 EylĆ¼l 2015 tarihli nĆ¼shasında yer alan, BirleÅik Haziran Hareketi’ne ait “CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın ve AKP’nin iktidarını sĆ¼rdĆ¼rmek iƧin kanlı bir savaÅ baÅlatarak halkın iradesini silahlarla, bombayla teslim almaya ƧalıÅtıÄı...” aƧıklaması hakkında CumhurbaÅkanı’na hakaret konulu suƧ duyurusu, Savcı tarafından, “Toplumu ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tĆ¼m olaylar hakkında, halkı objektif ve gerƧekleri yansıtacak biƧimde aydınlatmak, ƧeÅitli sorunlar Ć¼zerinde kamuoyunu dĆ¼ÅĆ¼nmeye ƧaÄıracak tarzda tartıÅmalar aƧmak, onu toplumsal ve siyasal oluÅumlar Ć¼zerinde doÄru ve gerƧeÄe uygun bilgilerle donatmak, yƶneticileri eleÅtirmek, uyarmak ve bu yƶntemlerle denetleme, ayrıca iƧinde yaÅadıÄı toplumun ve tĆ¼m insanlıÄın sorunları konusunda bireyi bilinƧlendirmek durumunda olan basına, bu ƶdevlerini yerine getirirken ihtiyaƧ duyacaÄı bir kısım haklar tanınmıÅtır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleÅtirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır,” gerekƧesiyle reddedilmiÅtir.
• Antalya 10. Sulh Ceza Mahkemesi, ‘Antalya ĆzgĆ¼rlĆ¼kler DerneÄi’ Ć¼yelerine 2012 yılında dĆ¼zenlenen operasyonda gƶzaltına alınanlarla ilgili basın aƧıklamasında kullanılan “AKP’nin eli kanlı polisleri”, “Katil iÅkenceci polisler”, “AKP’nin eli kanlı faÅist polisleri” gibi ifadelerin suƧ olmadıÄına, sert eleÅtiri kapsamına girdiÄine hĆ¼kmetti.
Bu konuda en ƶnemli ƶrneÄin, benim davamla da iliÅkili Yargıtay kararı olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorum. Olayla ilgili gazete haberi Åƶyle:
“Diyarbakır’da 1 Haziran 2011’de dƶnemin BaÅbakanı Recep Tayyip ErdoÄan’ın kente geliÅi nedeniyle dĆ¼zenlenen protesto gƶsterilerine katılan N.K. hakkında Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼Åleri Kanunu’na muhalefet ettiÄi iddiasıyla Diyarbakır 8. AÄır Ceza Mahkemesi’nde dava aƧıldı. Ä°ddianamede, N.K.’nın, ‘yasadıÅı gƶsteriye katıldıÄı, zafer iÅareti yaparak ƶrgĆ¼t lehine propaganda yaptıÄı, gĆ¼venlik gĆ¼Ć§lerine yoÄun bir Åekilde taÅ attıÄının tespit edildiÄi’ belirtildi.
Mahkeme, hakkında daha ƶnce katıldıÄı gƶsteriler nedeniyle de, ‘ƶrgĆ¼t Ć¼yesi olmamakla birlikte ƶrgĆ¼t adına faaliyette bulunmak’ suƧundan dava bulunan N.K.’ya Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼Åleri Kanunu’na muhalefet suƧundan ƶnce 10 ay hapis cezası verdi, ardından bu cezayı 5 bin TL para cezasına Ƨevirdi.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 6352 sayılı Yasa ile 31 Aralık 2011’den ƶnce iÅlenen dĆ¼ÅĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼ne iliÅkin suƧlarda davanın ertelenmesinin ƶngƶrĆ¼ldĆ¼ÄĆ¼ne dikkati Ƨekti. Daire, kanunda erteleme kapsamına alınacak suƧlarla ilgili olarak ‘sair dĆ¼ÅĆ¼nce ve kanaat aƧıklama yƶntemleri’ ile iÅlenmesi Åartının arandıÄına dikkat Ƨekerek Åu deÄerlendirmelerde bulundu:
‘Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼Åleri Kanunu’nun 33/1. maddesine (toplantı ve yĆ¼rĆ¼yĆ¼Åe silahla katılmak) uygun olduÄu kabul edilen eyleminin mutat ve meÅru bir ‘dĆ¼ÅĆ¼nce ve kanaat aƧıklama yƶntemi’ olduÄu kabul edildiÄinden, sanıÄa yĆ¼klenen suƧun dĆ¼ÅĆ¼nce ve kanaat aƧıklama yƶntemiyle iÅlendiÄi ve bu nedenle sanık hakkında aƧılan dava ertelenmelidir.’
Daire bu kararına AÄ°HM’nin Avusturya ve Rusya’ya karÅı aƧılan iki davada verdiÄi kararları emsal gƶsterdi.
Dairenin verdiÄi bozma kararının ardından dosya yeniden yerel mahkemeye gƶnderildi. Yerel mahkeme, ƶnceki kararında direnerek dairenin bozma kararına uymadı. Kararda, sanıÄın elinde taÅ ile gƶsteri alanında atmaya hazır bulunmasının kanaat ve dĆ¼ÅĆ¼nce aƧıklama yƶntemiyle baÄdaÅmayacaÄı vurgulandı.
Yerel mahkemenin bu kararı Ć¼zerine dosya nihai kararı verecek olan Ceza Genel Kurulu’na gƶnderildi. Genel Kurul, yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verdi. Bƶylece elinde taÅla gƶsteriye katılan sanıÄın cezasının ertelenmesi kesinleÅti.”
Yargı taÅ atma edimini “dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼” ƧerƧevesinde deÄerlendirebiliyorsa (ki 21. yĆ¼zyıl baÅından bu yana dĆ¼nyanın ƧeÅitli Ć¼lkelerinde gerƧekleÅen kĆ¼reselleÅme karÅıtı kitlesel gƶsterilerde eylemcilerin maske takması, taÅ atması vb. durumlar “dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼” ƧerƧevesinde deÄerlendirile gelmektedir), benim internet ortamında yĆ¼zĆ¼ ƶrtĆ¼lĆ¼ bir eylemci resmini ya da sƶz konusu Åiiri paylaÅmamı da bu kapsamda deÄerlendirmelidir.
Nihayetinde, ceza hukuku niyetler, eÄilimler deÄil, eylemlerle ilgilidir.
Aksi, yani mahkemenizin savcı Mehmet TaÅtan’ın benim sosyal medyadaki paylaÅımlar aracılıÄıyla “kiÅileri alenen kanunsuz ve suƧ sayılan eylemler yapmaya tahrik ettiÄi”m iddiasını ciddiye alması durumunda, avukat Kadir Kƶkten’in, mĆ¼vekkilleri, kapaÄında CumhurbaÅkanı ErdoÄan’ın fotoÄrafı ve ‘2 Kasım Pazartesi TĆ¼rkiye İƧ SavaÅı’nın BaÅlangıcı’ yazısı yer alan 24. sayısı hakkında toplatma ve el koyma kararı verilen Nokta Dergisi’nin Genel Yayın Yƶnetmeni Cevheri GĆ¼ven ile Sorumlu YazıiÅleri MĆ¼dĆ¼rĆ¼ Murat Ćapan’ın “Halkı, TĆ¼rkiye Cumhuriyeti hĆ¼kĆ¼metine karÅı silahlı bir isyana tahrik” iddiasıyla tutuklanması Ć¼zerine sorduÄu soruyu sormak, benim iƧin de hak olur.
Åƶyle sormuÅtu Kadir Kƶkten, “MĆ¼vekkiller derginin yanında promosyon olarak el bombası mı daÄıtmıÅlardır?” Ben de soruyorum: Facebook paylaÅımımın yanında molotof kokteyli mi daÄıttım?
Sizden, dĆ¼ÅĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼nĆ¼ ƶnemseyen bir karar vermenizi talep ediyorum.
4 Åubat 2016 10:30:46, Ankara.
Yorum Ekle