$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

SİBEL ƖZBUDUN SAVUNMASI

ANKARA 35. ASLÄ°YE CEZA MAHKEMESÄ° HƂKÄ°MLİĞİ’NE DOSYA NO : E. 2016/57 SAVUNMASINI SUNAN : Sibel Ɩzbudun Demirer D.KONUSU : Ä°...


ANKARA 35. ASLÄ°YE CEZA MAHKEMESÄ° HƂKÄ°MLİĞİ’NE

DOSYA NO : E. 2016/57

SAVUNMASINI
SUNAN : Sibel Ɩzbudun Demirer

D.KONUSU : İddianamedeki iddialarla ilgili savunmalarımın sunulmasıdır.

AƇIKLAMALAR :  “Ä°NSANLAR, BÄ°R ŞİİR OKUDUKLARI, BÄ°R RESME BAKTIKLARI İƇİN Ä°SYAN ETMEZ”

Sequi debet potentia justitiam,
non praecedere

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan’ın hakkımda hazırladığı, 04/01/2016 tarih ve 2016/9 sayılı iddianamenin -mahkemeniz tarafından 14.01.2016 tarihinde- kabul edilmesi Ć¼zerine, facebook sitesinde adıma aƧılan sayfada yaptığım iki paylaşımdan yargılanmak Ć¼zere Ƨağrıldım.
Ɩncelikle şunu belirteyim: Sƶz konusu paylaşımlardan ilki, 5 Ağustos 2015 gĆ¼nĆ¼ ResmĆ® Gazete’de yayınlanarak yĆ¼rĆ¼rlĆ¼ÄŸe giren ve temel bir anayasal hak olan toplantı ve gƶsteri yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸĆ¼ dĆ¼zenleme hakkını idarĆ® amir ve kolluk kuvvetlerinin keyfĆ® sınırlama ve yasaklamalarına terk eden, “Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸleri Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yƶnetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yƶnetmelik”i eleştirmek Ć¼zere, itiraz iƧin yapılmıştır.
Savcılıkta ifade ettiğim Ć¼zere paylaşımdaki gƶrseli ben hazırlamadığım gibi, benden ƶnce birƧok kez paylaşılmıştır.
Sƶz konusu yƶnetmelik yayınlandığı andan itibaren kamuoyunda “OHAL dƶnemine dƶnĆ¼ÅŸ,” “faşizme tam yol yƶnetmelik” benzeri ağır eleştirilerle karşılanmış; yayınlanır yayınlanmaz ana muhalefet partisi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne gƶtĆ¼rĆ¼lmĆ¼ÅŸ ve ‘TĆ¼rkiye Barolar Birliği’ iptali yƶnĆ¼nde Danıştay’a başvuru yapmıştır.
Bu yƶnetmeliği, AKP hĆ¼kĆ¼metinin temel bir insan hakkı olan ve bir darbe Anayasası olarak eleştirilen 12 EylĆ¼l Anayasası tarafından dahi gĆ¼vence altına alınan toplantı ve gƶsteri yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸĆ¼ dĆ¼zenleme hakkını, salt parlamentodaki Ƨoğunluğuna gĆ¼venerek ihlĆ¢l etmesinin bir ƶrneği olarak gƶrdĆ¼m ve hĆ¢len de ƶyle gƶrĆ¼yorum.
Bir iktidar partisinin parlamentoda Ƨoğunluğu elinde tutması, ona temel insan hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼klerini ihlĆ¢l yetkisi vermez. Ä°ktidar partisi, bu tip “oldu bitti”lerle fiilĆ® durum(lar) yaratıyor ve onu denetlemesi gereken erkler bu tip uygulamalar karşısında eli kolu bağlı kalıyor, ya da hukukĆ®liği ve vicdanĆ®liğini gƶzetmeksizin iktidar uygulamalarına destek veriyorlar, itirazları bastırıyorlarsa, bu durumda rejimi (bir meclis bulunsa ve zaman zaman seƧimler yapılsa da) “demokratik” olarak nitelemek, mĆ¼mkĆ¼n değildir.
Paylaşımı bu duygu ve dĆ¼ÅŸĆ¼ncelerle, demokratik rejimlerin tesisinde ƶnemli rol oynayıp, Amerika ve Fransız Bağımsızlık Bildirgelerinde tanınan; 1791, 1793 ve 1795 Fransız Anayasalarının başlangıƧ bƶlĆ¼mlerinde, insan hakları bildirileri iƧinde yer alan; “daha sonra, Fransız Ä°htilali’nin etkisinde kalan 19. ve 20. yĆ¼zyıl Avrupa anayasalarında klasik hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼kler arasında” gƶrĆ¼len ve Ä°nsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin başlangıcındaki “Ä°nsanın zulĆ¼m ve baskıya karşı son Ƨare olarak ayaklanmaya mecbur kalmaması iƧin insan hakları hukuk rejimi ile korunmalıdır” ibaresinde ima edilen “Baskıya karşı direnme hakkı”na gƶnderme olarak yaptım. “Başkasına yapılan haksızlığa başkaldırmak denli insanı insan yapan bir şey yoktur bu evrende,” der Prof. Dr. Hayrettin ƖkƧesiz. Katılıyorum...
Bilindiği Ć¼zere, bir toplum, “halkın kendini yƶnetmesi” anlamına gelen demokrasi ile yƶnetilen rejimlerde, salt seƧimden seƧime oy kullanarak yƶnetime katılmaz. Talep ve tepkilerini farklı yollardan iktidarlara iletir: dilekƧe vermekten lobi yapmaya, mitinglerden protesto gƶsterilerine uzanan bir erimde değişkenlik gƶsterir bu yollar. Demokratik rejimlerde bu kanallar aƧık tutulmalı, kullanımları yƶneticilerin keyiflerine bırakılmamalıdır. Bu kanallar sınırlandırıldığında ya da yok edildiğinde, veya yƶnetilenlerin talep ve tepkileri yƶneticiler tarafından dikkate alınmadığında, tepkiler yoğunlaşır, sıkışır ve “sosyal patlama” dediğimiz durum ortaya Ƨıkar. Bunun yakın bir ƶrneğini, Haziran 2013 tarihinde Ć¼lke Ƨapında milyonlarca kişinin katıldığı protesto gƶsterilerinde yaşadık.
Hatırlanacaktır; dƶnemin muhalefet liderlerinden Mesut Yılmaz, Aralık 1984’deki bĆ¼yĆ¼k memur eylemleriyle ilgili olarak, “Ä°syan etmeyen memurun insanlığından ÅŸĆ¼phe ederim,” demiş; bu sƶzĆ¼ iktidarda olduğu, kamu emekƧilerinin sendikalaşma taleplerinin yĆ¼kseldiği 1990’lı yıllarda, kendisine sık sık hatırlatılmıştı.
Politikacılar muhalefetteyken doğruları sƶylemeye daha yatkındırlar. Mesut Yılmaz Ƨok insanĆ® bir gerƧekliği dile getiriyordu: geƧim sıkıntıları ve/ veya baskılar, yƶnetilenleri isyana sevk eder. Ve bu koşullarda isyan, meşrudur. Bu sƶzlerinden dolayı Mesut Yılmaz hakkında hiƧbir zaman dava aƧılmadı. Mesut Yılmaz’ın yararlandığı ƶzgĆ¼rlĆ¼k alanından ben neden yoksun bırakılayım ki?
Gelelim “yorumum”un yer aldığı imgeye”… Mesajda yer alan gƶrsel, savcının iddianamesinde de belirttiği Ć¼zere, “maskeli ve elinde Molotof kokteyli gibi bir malzeme bulunan” bir eylemciyi betimlemektedir. Bu fotoğrafın ne zaman, nerede Ƨekildiğini, gƶrĆ¼ntĆ¼deki kişinin kim olduğunu bilmiyorum. Savcının bu kişiyi neden “illegal” olarak tanımladığını anlayabilmiş de değilim. “Ä°ddianame”de de bu konuda herhangi bir aƧıklama olmadığı gibi, savcının ifadesi de somut verilere dayanmıyor.
Ä°ddianamede yer alan, “eylemcinin ve arkasında yine bir eylemi temsil eden Ƨizimlerin bulunduğu” savına gelince: Resmi dikkatle inceleyecek olursanız, arka plandaki Ƨizimlerin ikisinin de “eylem” betimlemeleri olmadığını gƶrĆ¼rsĆ¼nĆ¼z. Sol taraftaki, Haziran 2013 Gezi olaylarında hemen tĆ¼mĆ¼ polis şiddeti sonucu yaşamını yitiren Gezi şehitlerini temsil ediyor En genƧleri olan 14 yaşındaki Berkin Elvan, en yaşlıları olan 27 yaşındaki Ethem SarısĆ¼lĆ¼k’Ć¼n omuzlarında. Ƈocukların hepsi gĆ¼lĆ¼yorlar. ƖlĆ¼m Ƨok uzaklarındaymÄ±ÅŸĆ§asına... Sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı; Gezi direnişine katılan milyonlarca kişi iƧin Ƨok değerli bir simge.
Sağdaki resimde ise, bisiklete binen genƧler gƶrĆ¼lĆ¼yor. Ɯzerlerinde “Hayallerimize giden yol sokaktan geƧiyor” ibaresi yer alıyor...
Savcının her yerde “eylem” gƶrme “iddia”sını anlamlandırmak zor!
Gelelim bu resmin ve benim eklediğim yorumun, savcı beyin iddia ettiği gibi “kişileri alenen kanunsuz ve suƧ sayılan eylemler yapmaya tahrik” edip etmediğine...
Semiyoloji ya da gƶstergebilime gƶre, resimler ve benzeri gƶrseller birer simgedirler; simgeler ise, Ƨoksesli, farklı yorumlara aƧık, Ƨok-katmanlıdırlar. Bir başka deyişle bir gƶrselin “neyi” temsil ettiği, onun katılımcıları (resmi yapan/fotoğrafı Ƨeken/deseni Ƨizen; onu sergileyenler; yayınlananlar; iletenler; ona bakanlar...) iƧin Ƨok farklı (ve Ƨoğul) anlamlar iletir. Ɩrneğin bu paylaşım kimilerinde sƶzkonusu yƶnetmeliğe karşı bir tepki uyandırabilir, kimi salt estetik bir gƶrĆ¼ntĆ¼ olarak algılayabilir, kimileri iƧin geƧmişteki eylemlerin anısını canlandıran gĆ¼zel bir hatırlatıcı, kimileri iƧin ise devlete başkaldırmış, ortalığı kırıp dƶken terƶristler olarak gƶrĆ¼lebilir. Bir facebook kullanıcısı olarak paylaşımlarıma gelen Ƨok farklı tepkilerden biliyorum; benim yaratılma kasıtlarından Ƨok farklı mesajlar iletmek Ć¼zere kullandığım pek Ƨok gƶrsel, takipƧiler tarafından benim kastımdan Ƨok farklı biƧimlerde yorumlandı, beni Ƨok şaşırtan tepkilerin hedefi oldu...
Ama kĆ¼ltĆ¼r bilimleriyle uzun yıllardır uğraşan bir Ć¶ÄŸretim elemanı olarak şunu kesinlikle sƶyleyebilirim ki, insanlar bir resme, ya da resimlere baktıkları, şiir okudukları iƧin isyan etmez, “kanunsuz” denilen eylemlere yƶnelmezler! Ä°nsanlar aƧlık, hayat pahalılığı, yoksullaşma, ƶzgĆ¼rlĆ¼klerinin kısıtlanması, baskılar, haklarının elinden alınması, adaletsizlik vb. nedenlerle başkaldırabilir; veya mevcut haklarını ilerletmek, yeni haklar kazanmak, ƶzgĆ¼rlĆ¼klerinin alanını genişletmek iƧin eylem yapmaya yƶnelebilirler; ama bir resme bakarak eyleme kalkışmazlar... Nitekim, benim sƶz konusu resmi facebook’ta paylaştığım 7 Ağustos 2015’i izleyen gĆ¼nlerde TĆ¼rkiye sathında yƶnetmeliğe ilişkin kayda değer hiƧbir eylem olmadı. Bir başka deyişle (eski Ć¶ÄŸrencilerim dahil) kimse, benim facebook’taki paylaşımıma bakıp sokaklara dƶkĆ¼lmedi... 5-6 bin izleyicisi olan bir facebook sayfasında paylaşılan bir resmin nasıl olup da “yakın ve mevcut tehlike” sayılabildiğini anlamak, mĆ¼mkĆ¼n değil!
Yanısıra, akademik konumumun hakkımdaki “potansiyel kışkırtıcı” suƧlamasını desteklemek Ć¼zere kullanılması, iddianameyi daha da anlamsızlaştırmaktadır. Nitekim, merkezi ABD’de bulunan Orta Doğu Araştırmaları Derneği (MESA) başkanı Profesƶr Dr. Beth Baron ve Yƶnetim Kurulu Başkanı DoƧ. Dr. Amy W. Newhall, mevcut davamla ilgili, MESA ve ve onun Akademik ƖzgĆ¼rlĆ¼kler Komitesi (CAF) adına Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yazdığı 2 Şubat 2016 tarihli mektupta (Bkz: EK), ÅŸĆ¶yle diyorlar:
Siz de bir akademisyen olarak bir hĆ¼kĆ¼metin akademisyenlerin aƧıklamalarını takibe alıp siyasal gƶrĆ¼ÅŸlerini paylaşmalarının Ć¶ÄŸrencileri ‘kışkırtma’ olarak ya da ‘terƶrist propaganda’ oluşturduğu savıyla cezaĆ® soruşturmalara tabi tutmaya başlamasının, akademik ƶzgĆ¼rlĆ¼k ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ iƧin nasıl bir tehlike teşkil ettiğinin kuşkusuz ki bilincindesiniz. (...) DoƧ. Dr. Ɩzbudun’a yƶnelik suƧlamaların bu veƧhesi, akademisyenleri, eleştirel gƶrĆ¼ÅŸlerini ifade etmelerinin, Ć¶ÄŸrencileri Ć¼zerinde potansiyel etki yapacağı teorisi uyarınca suƧa teşvik konulu cezaĆ® kovuşturmaların hedefi kılmakla, tehlikeli bir iƧtihat oluşturacaktır. SuƧa teşvik yasasının bƶylesi bir yoruma tabi tutulması, Ć¶ÄŸretmen-Ć¶ÄŸrenci ilişkisini potansiyel bir suƧ Ć¼reticisi olarak sunmakla, Ć¼niversite Ć¶ÄŸretim elemanlarının Ć¶ÄŸretim misyonlarını doğrudan zarara uğratmaktadır.
Yeri gelmişken, 2000 yılında LĆ¼bnan sınırındaki bir Ä°srail karakoluna taş atarken gƶrĆ¼ntĆ¼lendiği iƧin hakkında Siyonist Ƨevrelerce bir linƧ kampanyası başlatılan, Columbia Ɯniversitesi’ndeki gƶrevine son verilmesi iƧin Ć¼niversite yƶnetimine baskı yapılan Profesƶr Edward Said iƧin Ć¼niversite rektƶrĆ¼ Jonahtan R. Cole’un yazdığı tarihĆ® mektubu anımsatayım:
Said’in faaliyetleri de, diğer Ć¶ÄŸretim gƶrevlileri gibi, bu akademik ƶzgĆ¼rlĆ¼k ilkeleriyle gĆ¼vence altındadır,” diyordu rektƶr Cole, mektubunda. “Columbia’da bir ifade yasası olduğuna inanmadığımız gibi, ifade polisi gibi davranmayı da reddederiz. Şimdi Said’in bir Ć¼lke sınırının ƶtesine taş attığı şu Ć¼nlĆ¼ fotoğrafa gelirsek: Bildiğime gƶre taş belirli bir insana yƶneltilmiş değil; herhangi bir yasa ihlĆ¢l edilmiş değil; bu konuda herhangi bir dava aƧılmış değil; Said aleyhine herhangi bir cezai veya sivil girişimde bulunulmuş da değil. (...) 
Said’in gĆ¼vence altında tutulan tĆ¼rden bir ‘fikir beyanı ve ilişki’ ile iştigal hĆ¢linde olduğuna inansak da inanmasak da, ortada Ć¼niversitenin el atmasını gerektiren bir durum yoktur. Kaldı ki, hakkında ABD’de veya başka bir Ć¼lkede dava aƧılmış olsaydı bile, Ć¼niversitenin kendi kuralları itibarıyla Said’in cezalandırılması sƶz konusu olmayabilirdi. Kısacası, Ć¼niversite, bir gƶrevlisinin fikirlerini aƧıklamasına veya davranışlarına karşı, bunlar yargının alanına girse bile mĆ¼dahale etmeyebilir. Karşılığı, hĆ¢l ve şartlar belirler. (...) Bir Ć¼niversite iƧin, bireyin siyaseten baskın bir ideolojinin titreten-felƧ edici etkisinden korkmaksızın, gƶrĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼ ifade etmekte kendisini ƶzgĆ¼r hissetmesinin gĆ¼vence altında olmasından daha temel bir ikinci şey yoktur. John Stuart Mill, ‘On Liberty’ (ƖzgĆ¼rlĆ¼k Ɯzerine) adlı eşsiz makalesinde, bize hoş gelmeyen fikirlerin ifade edilebilmesini desteklememizin ƶzgĆ¼rlĆ¼k kavramı aƧısından niye Ƨok ƶnemli olduğunu belagatle ortaya koyar; ki o fikirler bizim fikrimize aykırı olabilir veya fikrimizi tehdit eder gƶrĆ¼nebilir: ‘Eğer tĆ¼m insanlığın, farklı dĆ¼ÅŸĆ¼nen tek bir kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gĆ¼n gelip o tek kişinin iktidarı ele geƧirdiğinde tĆ¼m insanlığı susturmasına karşı Ƨıkmaya da hakkınız olmaz...’ 
Fikirler, sınıf iƧinde veya dışında kamusal ifade buldukƧa anlam taşır; bazı fikirler bize Ƨirkin gelebilir, ‘doğruluk’ mefhumumuza aykırı dĆ¼ÅŸebilir, yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilir, ama ne olursa olsun akademik dĆ¼zenimizin temel yapısını tehdit etmedikƧe gĆ¼vence altında olmaları gerekir. 
Bu nedenle, Said’in etrafında sĆ¼regiden son tartışma da bizi rahatsız etmemelidir; yeter ki tartışma ƶzgĆ¼r fikir alışverişine zincir vurma veya Profesƶr Said’e yaptırım uygulama Ƨanlarını iƧerir hĆ¢le gelmesin. Hepimizi ve akademik ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ tehdit eden işte tam da Said’in ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ ya da eleştirilerini sınırlama dĆ¼ÅŸĆ¼ncesinin kendisidir. Ɩğretim Ć¼yelerimizin gƶrĆ¼ÅŸlerine yƶnelik bu tĆ¼r kısıtlamaların, bu Ć¼niversitenin saygın bir ƶzelliği aƧısından uzun sĆ¼reli olumsuz etkileri olabilir: Bu ƶzellik, Ƨoğunluğun kabul edilemez gƶrebileceği fikirlere karşı hoşgƶrĆ¼ gƶstermektir.
Columbia olarak biz, McCarthy dƶneminde bile, diğer kurumların yaptığı gibi, farklı siyasi gƶrĆ¼ÅŸleri bulunan profesƶrlerimize kısıtlama uygulamak veya onları işten uzaklaştırmak doğrultusundaki baskılara ve telkinlere boyun eğmedik; bugĆ¼n de ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ gĆ¼vence altına alan tutumumuzdan geri adım atmayız. ” 
Bu tarihĆ® metinden Ƨıkartabileceğimiz birkaƧ sonuƧ var:
• “Taş atan Edward Said” gƶrĆ¼ntĆ¼sĆ¼ konusunda ne ABD’nde ne de başka bir yerde dava konusu olmuş değildir.
• Profesƶr Said’in gƶrev yaptığı Columbia Ɯniversitesi, Edward Said’in eylemini dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ ƧerƧevesinde değerlendirmiş ve sahiplenmiştir.
• Ɯniversite yƶnetimi, dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼n yalnızca anaakım, geniş toplumsal kabul ve onay gƶren dĆ¼ÅŸĆ¼nceler iƧin değil, “bize Ƨirkin gelebilecek, ‘doğruluk mefhumumuza aykırı dĆ¼ÅŸebilecek, yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilecek” fikir ve ifadeleri de kapsadığı gƶrĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼ sahiplenmektedir.
• Yƶnetim, Profesƶr Said’in “aykırı”, “yargı ve kabullere meydan okuyan” fikirlerini değil, onların ifadesini sınırlandırmaya, engellemeye yƶnelik girişimleri “tehlikeli” bulmaktadır.
Bilim insanı Edward Said’in taş atmasını dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ kapsamı iƧinde değerlendirerek sahip Ƨıkan Columbia Ɯniversitesi rektƶrĆ¼ ile, “şahsın emekli Ć¶ÄŸretim Ć¼yesi olması nedeniyle Ƨok sayıda Ć¶ÄŸrencisinin bulunduğu ve Ć¼lkemizde zaman zaman maskeli kişilerin molotof kokteyl, taş, sopa kullanarak polise, kamu binalarına, araƧlara zarar verdiği gƶzetildiğinde ÅŸĆ¼phelinin eyleminin yakın ve mevcut tehlike oluşturacak nitelikte olduğu”nu ƶne sĆ¼rerek cezalandırılmamı talep eden Savcı’nın tutumları arasındaki uƧurum, bu Ć¼lkenin iktidara biat etmeyen, eleştirel tutumdan vazgeƧmeyen aydınları iƧin ne acı bir istihza, ne acı bir ironi!
Sƶz bilim insanları ve dĆ¼nya karşısında alabilecekleri tavırdan aƧılmışken, izninizle bir-iki ekleme daha yapmak istiyorum:
Oxford Ɯniversitesi Sosyoloji ProfesƶrĆ¼ Anthony Heath, “Bilim adamlarının ve araştırmacıların gƶrevleri, Ć¼lkeyi yƶnetenleri, aldıkları kararların amaƧlanmamış sonuƧları ve duymamayı yeğledikleri bulgular konusunda uyarmaktır. Daha fazla bilgi edinmenin, daha iyi yƶnetmeye yol aƧacağına inanmak isterim. Bu bilgiler hoşunuza gitmese bile bunları bastıracağınıza, hesaba katmanız akıllıca bir davranış olur,” der.
London School of Economics hocalarından John Kay ise, “Basından ve hĆ¼kĆ¼metten gelen bilgilerin gĆ¼venilirlikleri konusunda kuşku ƧoğaldıkƧa halka elden geldiğince doğruları yansıtmaya Ƨalışan kimselerin var olması Ƨok ƶnemlidir,” demiştir.
Gelelim, “Ć¼lke bƶlĆ¼nsĆ¼n istiyorum, yandaş, yalaka ve yavşaklar bir tarafa, onurlu, şerefli, emekƧi ve vatansever insanlar bir tarafa” yolundaki şiiri paylaşmama...
Aslında bu konuda fazla sƶz sƶylemenin boşuna nefes tĆ¼ketmek olduğu kanısındayım. Bu şiir bugĆ¼ne dek hiƧ yargı ƶnĆ¼ne getirilmemişti, nasip banaymış! Ama yeniden şiirlerin yargılandığı gĆ¼nlere geri dƶnĆ¼yorsak, bu Ć¼lkede dĆ¼ÅŸĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ ve demokrasi iƧin bir kez daha tehlike Ƨanları Ƨalıyor demektir!
12 Mart ve 12 EylĆ¼l askerĆ® darbelerini yaşadım. Darbe olur olmaz evinde “yasak” kitaplar bulunan insanların sakıncalı olduğunu dĆ¼ÅŸĆ¼ndĆ¼kleri yayınları banyolarında, arka bahƧelerinde nasıl yaktıklarını acıyla anımsıyorum. Aleyhime aƧılan davaya ilişkin gazete haberlerinden bir tanesi, bana o gĆ¼nleri anımsattı. Hakkımdaki dava sĆ¼recine ilişkin haberin altında şu kayıt dĆ¼ÅŸĆ¼lmĆ¼ÅŸtĆ¼: Bu olay Ć¼zerine sosyal medya kullanıcıları profillerinden daha ƶnce paylaştıkları şiirleri kaldırdı.” Salt bu olay bile, iktidar Ƨevrelerinin iddialarının aksine, Ć¼lkenin gidişatının “ileri demokrasi”ye değil, insanların korku iƧinde yaşadıkları bir baskı rejimine doğru olduğunu gƶstermiyor mu?
DĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼n sınırlandırılması, eleştirinin “kriminalize edilmesi” benim vakamla sınırlı olsaydı, “mĆ¼nferit” der geƧer, ve emin olun ki, bu kadar vaktinizi almazdım. Oysa bugĆ¼n TĆ¼rkiye’de dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ne yƶnelik baskı ve kovuşturmalar, kaygı verici olma boyutunu aşmış, sayın savcıdan ƶdĆ¼nƧ alacağım terimle, “yakın ve mevcut tehlike” hĆ¢lini almıştır. Nitekim, dĆ¼nya Ƨapında hukukun Ć¼stĆ¼nlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼n geliştirilmesi iƧin Ƨalışan, bağımsız ve disiplinler arası bir organizasyon olan DĆ¼nya Adalet Projesi/ The World Justice Project (WJP)’nin 102 Ć¼lkeyi değerlendirdiği ‘2015 AƧık Yƶnetim Endeksi’ raporuna gƶre, TĆ¼rkiye 102 Ć¼lke arasında 82’nci sıradayken; en kƶtĆ¼ puanın ise ƶrgĆ¼tlenme ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ konusunda alındığı bildirilmektedir. Aynı kuruluşun ‘DĆ¼nya Hukukun ƜstĆ¼nlĆ¼ÄŸĆ¼ KĆ¼resel Endeksi’ne gƶre de TĆ¼rkiye 99 Ć¼lke arasında 59. sırada; aƧık devlet kategorisinde 69., hĆ¼kĆ¼metin hesap verebilirliğinde 72., temel haklarda ise 78. Sırada yer alıyor. Proje bu durumun nedenini “ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ Ć¼zerindeki kısıtlamalar ve ƶzel hayata mĆ¼dahale” olarak aƧıklıyor.
Viyana merkezli ‘Uluslararası Basın EnstitĆ¼sĆ¼’nĆ¼n (IPI) 2015’te yayınladığı raporda da benzer eleştiriler dile getirilmekte ve “TĆ¼rkiye Haziran 2015 parlamento seƧimlerine yaklaşırken, insan haklarına ve ƶzellikle de ifade ve medya ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ genel bir aşınmaya uğruyor. Ne yazık ki iktidardakilerin tavır ve davranışlarında temelden bir değişim yaşanmamasının, demokrasinin zayıflamasının ve bu Ƨemberin kendisini her gĆ¼n hem idame edip hem artırmasının yakın gelecekte bir sonu varmış gibi gƶrĆ¼nmĆ¼yor,” denilmektedir.
Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı ‘TĆ¼rkiye 2014 Ä°nsan Hakları Raporu’nda TCK ve TMK’da varlığını sĆ¼rdĆ¼ren Ƨok sayıda maddenin dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade, basın ve interneti sınırlandırdığı belirtilmekte, cezaevlerindeki gazeteci sayısına dikkat Ƨekilerek, basında otosansĆ¼rĆ¼n yaygınlaştığı kaydedilmektedir. Aynı raporda gĆ¼venlik gĆ¼Ć§lerinin protestocuları dağıtmak iƧin aşırı gĆ¼ce başvurduğu belirtilmekte, sosyal medya kullanıcıları iƧin istenen uzun sĆ¼reli hapis cezalarına dikkat Ƨekilmektedir.
Yargıtay Başkanı Ä°smail RĆ¼ÅŸtĆ¼ Cirit, ‘Uluslararası Hukuk Kurultayı’ndaki konuşmasında “Ä°fade ƶzgĆ¼lĆ¼ÄŸĆ¼ iƧin uygun bir ortam yaratılması toplumun ve devletin geleceği aƧısından yaşamsal bir ƶneme sahiptir,” deyip ekliyor: “Ä°fade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ sadece insan hakları katalogunda yer alan bir temel hak değil, bir toplumun zekĆ¢ ve anlama gĆ¼cĆ¼dĆ¼r. Avukatın bağımsızlığı ve savunma dokunulmazlığı tartışılırken konunun bu yƶnĆ¼n de ihmal edilmemesi gerektiğini dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼yorum.”
Evet, bugĆ¼n TĆ¼rkiye’de dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade, ya da eleştiri ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ ihlĆ¢lleri, TCK ve TMK’da kimi değişiklikleri ƶngƶren 4. Yargı paketi vesilesiyle konuşan dƶnemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “TĆ¼rkiye’de artık dĆ¼ÅŸĆ¼nceyi ifade etmek, yazı yazmasından dolayı ceza gƶrmek, tarihe karışmıştır” demesine karşın, tĆ¼m hızıyla sĆ¼rmektedir. Bu konuda rekor, sanıyorum “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suƧlarında olsa da (Ä°ngiltere, Galler ve Ä°skoƧya PEN Ć¼yesi 25 yazar, Başbakan Davutoğlu’nun ziyareti ƶncesi Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron’a gƶnderdikleri aƧık mektupta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014’te gƶreve gelmesinden bu yana, 1923’ten beri gƶrev alan tĆ¼m seleflerinin toplam gƶrev sĆ¼relerindekinden daha fazla TĆ¼rkiye yurttaşı hakkında ‘TĆ¼rkiye Cumhurbaşkanına hakaret ettiği’ gerekƧesiyle cezai kovuşturma aƧılmış bulunuyor,” diye uyardılar,) bugĆ¼n bu Ć¼lkede “terƶr ƶrgĆ¼tĆ¼ propagandası”, “ayaklanmaya teşvik”, “suƧu ve suƧluyu ƶvmek”, “kin ve dĆ¼ÅŸmanlığa tahrik” vb. gerekƧelerle Ƨok sayıda “dĆ¼ÅŸĆ¼nce suƧlusu” Ć¼retilmiş durumdadır. Bir sivil toplum girişimi olan dĆ¼ÅŸĆ¼nce suƧları davaları veritabanı ƇTL’nin internet sitesinde, 4 Şubat 2016 itibariyle, 84’Ć¼ basın-yayın, 13’Ć¼ bilişim, 35’i (Ƨoğunlukla Cumhurbaşkanı’na) hakaret, 2’si polis şiddeti ve 12’si toplantı ve gƶsteri yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸleriyle ilişkili hĆ¢len devam etmekte olan tam 146 dava yer alıyor. Bu, veritabanı hazırlayıcılarının erişebildiği, ya da kendilerine bildirilen davalar.
Sayının hergĆ¼n kabardığını gƶrmek iƧin gĆ¼nlĆ¼k gazeteleri takip etmek yeter! Anayasa Mahkemesi’nin, AYM’ye 23 EylĆ¼l 2012 - 10 Nisan 2015 tarihleri arasında 38 067 bireysel başvuru olması ve bunlardan 4435’inin temel hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼klerin korunması, 4279’unun devletin insan haklarına saygı gƶstermesi, 1565’inin toplantı hak ve ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼, 462’sinin dĆ¼ÅŸĆ¼nce, din ve vicdan ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼, 1083’Ć¼nĆ¼n dĆ¼ÅŸĆ¼nceyi aƧıklama ve yayma ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ gibi konumuzu doğrudan ilgilendiren başlıklarla ilişkili olması dahi, bu Ć¼lkede son yıllarda dĆ¼ÅŸĆ¼nce, ifade ve eleştiriyi “suƧ” sayma eğiliminin gĆ¼Ć§lendiğini gƶsteriyor.
Bu gelişmeye koşut daha sakıncalı bir gelişme ise, bu tip davalara sivil linƧ kampanyalarının eşlik etmesidir. Son ƶrneğini ‘Akademisyenler Bildirgesi’nde gƶrdĆ¼ÄŸĆ¼mĆ¼z, imzacı akademisyenlerin bir bƶlĆ¼mĆ¼nĆ¼n can gĆ¼venliklerini tehlikeye dĆ¼ÅŸĆ¼ren (imzacı Ć¶ÄŸretim elemanlarının resimlerinin teşhiri, odalarına dĆ¼zenlenen saldırılar, kapılarının yakılması, internet Ć¼zerinden iletilen tehditler, Sedat Peker’in “kan banyosu” tehdidi” vb.) bu durum, konuyu salt hukuksal bir sorun olmaktan Ƨıkartarak ciddi bir toplumsal kutuplaşmanın alanı kılmaktadır. Eğer bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı konusundaki duyarlılığında ciddiyse, yargının bertaraf edilmesi konusunda Ƨok ƶnemli bir rol Ć¼stlenebileceği bir toplumsal gerilimden sƶz ediyorum.
Yargı kurumu, Ƨoğunlukla “gizli tanık” ya da isimsiz ihbarlara dayanarak hazırlanan emniyet fezlekelerine dayandırılan iddianameleri ciddiye almayarak bu gerilimin dĆ¼ÅŸĆ¼rĆ¼lmesinde Ƨok ƶnemli bir işlev Ć¼stlenebilir.
Yargı, en azından ‘Akit’ten Kenan Alpay’ın, “‘Trans birey’ diye ortalıkta gezdirilen tiplere bir bakalım. Bir taraftan tiksinti ve nefret duygularını şaha kaldıran diğer taraftan acıma ve Ƨaresizlik hislerini tırmandıran bĆ¼yĆ¼k bir felaket tablosu durur karşınızda. Psikolojik yıkım ve aƧmazlarını ileri dĆ¼zeyde agresif ve cĆ¼retkĆ¢r dışavurumlarla kamusal alana taşıyarak bu sapkın karakterlerin tedavi olmasına imkĆ¢n yok. Hemen tamamı travmatik kişiliklere sahip, aile iƧin cinsel şiddete uğramışından tecavĆ¼z mağduruna kadar Ƨoğunluğu alkol, uyuşturucu bağımlısı, Ć¼st dĆ¼zeyde intihar eğilimi taşıyan karakterlere tedavi yolunu değil de reklam ve şov kanallarını aƧmanın sebepleri Ć¼zerinde durmak lazım,” diyen satırlarına yƶnelik suƧ duyurusunu, yazıyı “dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼” kapsamında değerlendirerek işleme koymayı reddederken gƶsterdiği esneklik ve “ƶzgĆ¼rlĆ¼kten yana” tutumu, benimki ve benzeri davalarda da gƶsterebilmelidir, diyorum.
Bu konuda yargı, ƶrnek teşkil edecek kararlar verebildiğini gƶstermiştir. Ɩrneğin:
‘Evrensel Gazetesi’nin bir haberinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret gerekƧesiyle başlatılan soruşturmanın, savcılık makamı tarafından, “yorumun eleştirel mahiyette olduğu, şikĆ¢yetƧinin TĆ¼rkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olması nedeni ile eleştirilere diğer insanlar gƶre daha fazla katlaması gerektiği, (...) kullanılan dil ve ifadelerin, provokatif ve kaba olduğu ve belli ifadelerin meşru şekilde saldırgan diye sınıflandırılabileceği varsayılsa bile, bu ifadelerin hĆ¢lihazırda kamuoyunda tartışılan bazı olaylar ve gelişmeler ile ilgili değer yargıları olduğu” gerekƧesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi;
• Yine ‘Evrensel Gazetesi’nin 7 EylĆ¼l 2015 tarihli nĆ¼shasında yer alan, Birleşik Haziran Hareketi’ne ait “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’nin iktidarını sĆ¼rdĆ¼rmek iƧin kanlı bir savaş başlatarak halkın iradesini silahlarla, bombayla teslim almaya Ƨalıştığı...” aƧıklaması hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret konulu suƧ duyurusu, Savcı tarafından, “Toplumu ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tĆ¼m olaylar hakkında, halkı objektif ve gerƧekleri yansıtacak biƧimde aydınlatmak, Ƨeşitli sorunlar Ć¼zerinde kamuoyunu dĆ¼ÅŸĆ¼nmeye Ƨağıracak tarzda tartışmalar aƧmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar Ć¼zerinde doğru ve gerƧeğe uygun bilgilerle donatmak, yƶneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yƶntemlerle denetleme, ayrıca iƧinde yaşadığı toplumun ve tĆ¼m insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinƧlendirmek durumunda olan basına, bu ƶdevlerini yerine getirirken ihtiyaƧ duyacağı bir kısım haklar tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır,” gerekƧesiyle reddedilmiştir.
• Antalya 10. Sulh Ceza Mahkemesi, ‘Antalya ƖzgĆ¼rlĆ¼kler Derneği’ Ć¼yelerine 2012 yılında dĆ¼zenlenen operasyonda gƶzaltına alınanlarla ilgili basın aƧıklamasında kullanılan “AKP’nin eli kanlı polisleri”, “Katil işkenceci polisler”, “AKP’nin eli kanlı faşist polisleri” gibi ifadelerin suƧ olmadığına, sert eleştiri kapsamına girdiğine hĆ¼kmetti.
Bu konuda en ƶnemli ƶrneğin, benim davamla da ilişkili Yargıtay kararı olduğunu dĆ¼ÅŸĆ¼nĆ¼yorum. Olayla ilgili gazete haberi ÅŸĆ¶yle:
“Diyarbakır’da 1 Haziran 2011’de dƶnemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kente gelişi nedeniyle dĆ¼zenlenen protesto gƶsterilerine katılan N.K. hakkında Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸleri Kanunu’na muhalefet ettiği iddiasıyla Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava aƧıldı. Ä°ddianamede, N.K.’nın, ‘yasadışı gƶsteriye katıldığı, zafer işareti yaparak ƶrgĆ¼t lehine propaganda yaptığı, gĆ¼venlik gĆ¼Ć§lerine yoğun bir şekilde taş attığının tespit edildiği’ belirtildi.
Mahkeme, hakkında daha ƶnce katıldığı gƶsteriler nedeniyle de, ‘ƶrgĆ¼t Ć¼yesi olmamakla birlikte ƶrgĆ¼t adına faaliyette bulunmak’ suƧundan dava bulunan N.K.’ya Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸleri Kanunu’na muhalefet suƧundan ƶnce 10 ay hapis cezası verdi, ardından bu cezayı 5 bin TL para cezasına Ƨevirdi.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 6352 sayılı Yasa ile 31 Aralık 2011’den ƶnce işlenen dĆ¼ÅŸĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼ne ilişkin suƧlarda davanın ertelenmesinin ƶngƶrĆ¼ldĆ¼ÄŸĆ¼ne dikkati Ƨekti. Daire, kanunda erteleme kapsamına alınacak suƧlarla ilgili olarak ‘sair dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve kanaat aƧıklama yƶntemleri’ ile işlenmesi şartının arandığına dikkat Ƨekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Toplantı ve Gƶsteri YĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸleri Kanunu’nun 33/1. maddesine (toplantı ve yĆ¼rĆ¼yĆ¼ÅŸe silahla katılmak) uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutat ve meşru bir ‘dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve kanaat aƧıklama yƶntemi’ olduğu kabul edildiğinden, sanığa yĆ¼klenen suƧun dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve kanaat aƧıklama yƶntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında aƧılan dava ertelenmelidir.’
Daire bu kararına AÄ°HM’nin Avusturya ve Rusya’ya karşı aƧılan iki davada verdiği kararları emsal gƶsterdi.
Dairenin verdiği bozma kararının ardından dosya yeniden yerel mahkemeye gƶnderildi. Yerel mahkeme, ƶnceki kararında direnerek dairenin bozma kararına uymadı. Kararda, sanığın elinde taş ile gƶsteri alanında atmaya hazır bulunmasının kanaat ve dĆ¼ÅŸĆ¼nce aƧıklama yƶntemiyle bağdaşmayacağı vurgulandı.
Yerel mahkemenin bu kararı Ć¼zerine dosya nihai kararı verecek olan Ceza Genel Kurulu’na gƶnderildi. Genel Kurul, yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verdi. Bƶylece elinde taşla gƶsteriye katılan sanığın cezasının ertelenmesi kesinleşti.”
Yargı taş atma edimini “dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼” ƧerƧevesinde değerlendirebiliyorsa (ki 21. yĆ¼zyıl başından bu yana dĆ¼nyanın Ƨeşitli Ć¼lkelerinde gerƧekleşen kĆ¼reselleşme karşıtı kitlesel gƶsterilerde eylemcilerin maske takması, taş atması vb. durumlar “dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼” ƧerƧevesinde değerlendirile gelmektedir), benim internet ortamında yĆ¼zĆ¼ ƶrtĆ¼lĆ¼ bir eylemci resmini ya da sƶz konusu şiiri paylaşmamı da bu kapsamda değerlendirmelidir.
Nihayetinde, ceza hukuku niyetler, eğilimler değil, eylemlerle ilgilidir.
Aksi, yani mahkemenizin savcı Mehmet Taştan’ın benim sosyal medyadaki paylaşımlar aracılığıyla “kişileri alenen kanunsuz ve suƧ sayılan eylemler yapmaya tahrik ettiği”m iddiasını ciddiye alması durumunda, avukat Kadir Kƶkten’in, mĆ¼vekkilleri, kapağında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı ve ‘2 Kasım Pazartesi TĆ¼rkiye İƧ Savaşı’nın Başlangıcı’ yazısı yer alan 24. sayısı hakkında toplatma ve el koyma kararı verilen Nokta Dergisi’nin Genel Yayın Yƶnetmeni Cevheri GĆ¼ven ile Sorumlu Yazıişleri MĆ¼dĆ¼rĆ¼ Murat Ƈapan’ın “Halkı, TĆ¼rkiye Cumhuriyeti hĆ¼kĆ¼metine karşı silahlı bir isyana tahrik” iddiasıyla tutuklanması Ć¼zerine sorduğu soruyu sormak, benim iƧin de hak olur.
ÅžĆ¶yle sormuştu Kadir Kƶkten, “MĆ¼vekkiller derginin yanında promosyon olarak el bombası mı dağıtmışlardır?” Ben de soruyorum: Facebook paylaşımımın yanında molotof kokteyli mi dağıttım?
Sizden, dĆ¼ÅŸĆ¼nce ve ifade ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄŸĆ¼nĆ¼ ƶnemseyen bir karar vermenizi talep ediyorum.

4 Şubat 2016 10:30:46, Ankara.

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRƜDEN EŞİTLİĞE: TƜRKLERLE ERMENÄ°LER ARASINDAKÄ° GƜƇ Ä°LİŞKÄ°LERÄ°NÄ° BÄ°R SÄ°VÄ°L HAKLAR MODELÄ° ARACILIĞIYLA DEĞİŞTÄ°RMEK,1,“KOBANƊ’NÄ°N ‘BÄ°Z’Ä°MLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHÄ°RLÄ° KAN” ƜZERÄ°NE,1,1 MAYIS 2015’DE Ä°STÄ°KAMET(Ä°MÄ°Z) -2014’TE OLDUĞU GÄ°BÄ°!- TAKSÄ°M,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)Ä°,1,1 MAYIS’A GÄ°DERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,14,100. YAŞINDA EKÄ°M DEVRÄ°MÄ°’NÄ°N ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENÄ° GERƇEĞİNÄ°N TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLƜL 2010 SONRASI,1,12 EYLƜL KÄ°ME KARŞIYDI?,1,12 EYLƜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLƜL’Ɯ YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’Ä°N 50. YILINDA SARI YELEKLÄ°LER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ƜN 1 MAYIS DERSLERÄ°,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YÄ°NE YENÄ°DEN ISRARLA TAKSÄ°M,1,2016,1,2018,1,2019: YERKƜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NÄ°SAN BÄ°TTÄ° ‘KUTLU DOĞUM’ VERELÄ°M,1,24 HAZÄ°RAN SEƇİM(LER)Ä° VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZÄ°RAN 2015 SEƇİMLERÄ°’NE DAÄ°R -GEREKƇELÄ°- TAVRIMIZ,1,7 HAZÄ°RAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BÄ°R YOLCULUK,1,ABD EMPERYALÄ°ZMÄ° VE VENEZƜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLƜ OLMAK Ä°YÄ°DÄ°R (7 HAZÄ°RAN SONRASINA DAÄ°R DEĞERLENDÄ°RME),1,ADALET: ANTROPOLOJÄ°K BÄ°R BAKIŞ,1,afis,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE’N)Ä°N ƖTESÄ°DÄ°R,1,AFRÄ°N (VE SURÄ°YE),1,AKADEMÄ°NÄ°N ƖZGƜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMÄ°SYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SÄ°ZLERÄ°,1,akp,36,AKP Ä°KTÄ°DARI VE GƜNDELÄ°K HAYATIN Ä°SLƂMÄ°LEŞTÄ°RÄ°LMESÄ°,1,AKP Ä°SLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NÄ°N ‘KƜLTƜR POLÄ°TÄ°KALARI’?,1,AKP’NÄ°N “DERÄ°N DEVLET”Ä°,1,AKP’NÄ°N “KINDER KUCHE KIRCHE”SÄ°,1,AKP’NÄ°N “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NÄ°N “ORGANÄ°K AYDINLARI” VE HAZÄ°RAN KALKIŞMASI,1,AKP’NÄ°N BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ° MÄ° DEDÄ°NÄ°Z,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°: MÄ°LLÄ°YETƇİ MANEVÄ°YATƇI VE PÄ°YASACI,1,AKP’NÄ°N EĞİTÄ°M SÄ°STEMÄ°YLE Ä°MTÄ°HANI,1,AKP’NÄ°N KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GÄ°BÄ° ƖLMEK,1,AKP’NÄ°N MUHAFAZAKƂRLIĞI Ä°SLƂMCILIĞI NEOLÄ°BERALÄ°ZMÄ° VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktĆ¼el,2,ALEVƎLÄ°K VE SINIF MƜCADELESÄ°: KƜLTƜR VE EKONOMÄ° POLÄ°TÄ°K,1,aleviler,1,amerika,1,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJÄ°: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKÄ°” ƜZERÄ°NE,1,ATAERKÄ°L PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BÄ°RLİĞİ: ƇOKKƜLTƜRCƜLƜĞƜN “KRÄ°ZÄ°”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,27,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,7,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MÄ°ZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZÄ°MAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERÄ°,1,BEKLE BÄ°ZÄ° -YENÄ°DEN- TAKSÄ°M,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BÄ°R “ELEŞTÄ°RÄ°”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BÄ°R “Ä°MKƂNSIZ AŞK” HÄ°KƂYESÄ°: “AKADEMÄ° VE ƖZGƜRLƜK,1,BÄ°R “PRAKSÄ°S ANTROPOLOJÄ°SÄ°” İƇİN,1,BÄ°R AYDIN(LIK) HƂLÄ° FÄ°KRET BAŞKAYA,1,BÄ°R DAHA ASLA DÄ°YEBÄ°LMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR (YENÄ°DEN-)ƜRETME ARACI OLARAK MOBBÄ°NG[*],1,BÄ°R Ä°KTÄ°DAR ARACI OLARAK KORKU,1,BÄ°R KEZ DAHA “TERƖR” MƜ,1,BÄ°R KÄ°MLÄ°K SÄ°YASETÄ° OLARAK MÄ°LLÄ°YETƇİLÄ°K VE IRKƇILIK,1,BÄ°R MÄ°LAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BÄ°YOLOJÄ° KADER MÄ°? ya da “FITRAT”A DAÄ°R,1,BÄ°ZÄ°M DELÄ°LERÄ°MÄ°Z,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLƜL REJÄ°MÄ°… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANÄ°” KÄ°M),1,BUGƜN ADNAN YƜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTƜKLERÄ° KAN,1,cevre,12,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VÄ°LLERÄ° VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,12,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SÄ°STEMÄ° VEYA BU KADAR YETKÄ°YÄ° BABANIZA VERÄ°R MÄ°YDÄ°NÄ°Z,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESÄ°N DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETÄ°YLE BESLENEN ƜLKE,1,ƇƖZƜMƜN SOSYO-EKONOMÄ°K YANI,1,DAĞLAR ERÄ°RSE – ZEVEBƂN,1,DAÄ°MA YAŞAYACAKTIR Ä°SMÄ°YLE MƜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GÄ°RİŞİMÄ° VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELÄ° DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ɯ ya da YOLSUZLUK RANTIN Ä°KÄ°Z KARDEŞİDÄ°R,1,DEMÄ°RÄ°N TUNCUNA Ä°NSANIN...,1,demokrasi,1,DEMOKRATÄ°KLEŞ-ME PAKETÄ°,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETÄ°N ERKEKLERÄ° YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETÄ°N KƜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,8,DİĞERLERÄ° VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DÄ°NLER Ä°SLƂM VE KADIN BEDENÄ°,1,dinleti,1,DÄ°RENEN DAMAR[*] ƇƜRƜMEYEN,1,direnis,3,dunya,5,dĆ¼nya,53,dĆ¼sĆ¼nce ƶzgĆ¼rlĆ¼gĆ¼,2,EGEMENLERÄ°N “PYRRHUS ZAFERÄ°”: F-TÄ°PÄ°,1,egitim,12,EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° SOSYALÄ°ZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTÄ°RÄ° HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,15,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSÄ°ZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,7,EMPERYALÄ°ZM- T. “C” VE AFRÄ°N,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALÄ°ZM ƜZERÄ°NE NOTLAR,1,ERCAN BÄ°NAY’DAN (BAFRA T TÄ°PÄ°) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGƜRLƜK,1,ermeniler,4,ESKÄ°(MEYEN)/ YENÄ° TƜRKÄ°YE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,6,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,1,feminist,1,FÄ°DEL İƇİN SANCAĞI YARIYA Ä°NDÄ°RMEYÄ°N DAHA DA YƜKSELTÄ°N,1,FRIEDRICH ENGELS VE AÄ°LENÄ°N,1,genclik,2,GERƇEKTEN DE NEDÄ°R TERƖR,1,GƖBEKLÄ°TEPE BÄ°ZE NEYÄ° ANLATIYOR,1,gĆ¼ncel,3,gĆ¼ndem,11,GƜNDEM’E DƜNE VE BUGƜNE DAÄ°R,1,HAFIZASINI YÄ°TÄ°RMEYEN “DERSÄ°M’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ƜLKEYÄ° KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GÄ°DİŞ(Ä°MÄ°Z),1,HANGÄ°MÄ°Z ƖZGƜRƜZ KÄ°,1,hareketler,1,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTÄ°R YANÄ° HAYATTIR GRUP YORUM,1,HER GƜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BÄ°R “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTÄ°RÄ°LME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLÄ°LER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,31,IŞILTILI VE “TEHLÄ°KELÄ°” BÄ°R KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE Ä°SLƂMCI “FEMÄ°NÄ°STLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,Ä°FADE ƖZGƜR(LƜĞƜ) MƜ,1,Ä°FADE ƖZGƜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELÄ°KLÄ° DEĞERDÄ°R,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,11,islam,14,islam.ortadogu,1,Ä°SLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZÄ°HÄ°N HARÄ°TASINDA BÄ°R GEZÄ°NTÄ°: “NASIL BÄ°R KADIN(LIK),1,Ä°STANBUL SEƇİMÄ° - BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLÄ°AMIN 40. YILINDA TAKSÄ°M,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,Ä°TÄ°RAZ VE ELEŞTÄ°RÄ° “HAZIROL”DA DURMAZ,1,Ä°YÄ° KÄ° YAŞADILAR Ä°YÄ° KÄ° YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRÄ°M(LER),1,KADINLAR KAPÄ°TALÄ°ZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ƜSTƜ” MƜ,1,KADINLAR İƇİN OLABÄ°LECEK EN KƖTƜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAÄ°R,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSÄ°ZM’SÄ°Z OLUR MU,1,kadin,55,kadinlar,11,KALBÄ°M(Ä°Z) CÄ°ZRE’DEDÄ°R,1,kapitalizm,19,KAPÄ°TALÄ°ZM KƜLTƜR DÄ°RENİŞ,1,KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N KENDÄ°NÄ° Ä°MHASI: NEOLÄ°BERALÄ°ZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,7,KELLE FIYATINA HƜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTÄ° (YOKSULLARINDAN) TEMÄ°ZLEMEK,1,KEŞFEDÄ°LMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESÄ° İƇİNDÄ° SAMÄ°R AMÄ°N,1,kitap,35,KOBANƊ BÄ°ZÄ°MDÄ°R BÄ°Z KOBANƊ’YÄ°Z,1,KOLEKTÄ°F BÄ°R DEVLET CÄ°NAYETÄ°: HRANT DÄ°NK,1,komĆ¼nizm,4,kriz,49,KRÄ°Z SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ƜZERÄ°NE GƖRĆœÅžLER,1,KRÄ°ZDEN Ä°NSAN MANZARALARI[*],1,KƜLTƜR “YERLÄ° VE MÄ°LLÄ°” MÄ°DÄ°R?YA DA NEDÄ°R,1,kĆ¼ltĆ¼r sanat,29,KƜRESEL KƜLTƜR” MƜ,1,kĆ¼rt sorunu,1,laiklik,1,LAÄ°KLÄ°K MÄ° HANGÄ°SÄ°,1,latin amerika,11,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZÄ°LYA ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA: SAĞIN GERÄ° DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNÄ°K DARBE,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DA BARIŞ SƜREƇLERÄ°,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’DAN “BARIŞ SƜREƇLERÄ°”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATÄ°N AMERÄ°KA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,2,LƜZUM” ƜZERE: BÄ°R KEZ DAHA Ä°STANBUL SEƇİMÄ°,1,MAĞLUP MU DENÄ°R ŞİMDÄ° ONLARA?,1,MARKSÄ°ST-LENÄ°NÄ°ST ROMAN YAZARI : VEDAT TƜRKALÄ°,1,marksizm,5,MARKSÄ°ZM + V. Ä°. LENÄ°N = EKÄ°M DEVRÄ°MÄ° (NOTLARI),1,MARKSÄ°ZM AÄ°LE AŞK CÄ°NSELLÄ°K ƜZERÄ°NE SƖYLEŞİ,1,MARKSÄ°ZM VE KADIN ƜZERÄ°NE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSÄ°ZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DƜNYASINA BÄ°R SEYAHAT: ETNOLOJÄ° DEFTERLERÄ°,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BÄ°R ƇUKUROVALI: OKTAY ETÄ°MAN,1,MASKELÄ° FAŞİZM: “POPƜLÄ°ST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI Ä°YÄ° BÄ°LMEZDÄ°K,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHÄ°NÄ°LER VE DƜNYAYI DEĞİŞTÄ°REBÄ°LMEK,1,mĆ¼cadele,12,MƜCADELE BOYU BÄ°R YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MƜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “Ä°MTÄ°YAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KÄ°TLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMÄ°NÄ°ST” MÄ°,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKƜNLEŞME DÄ°YALEKTİĞİ,1,NEO-LÄ°BERAL TƜRKÄ°YE’NÄ°N “EN ALTTAKÄ°LER”Ä°: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KƜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,10,newroz,1,NÄ°CE ONYILLARA ‘YENÄ°KAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GƜN BU ƜLKEDE. O GƜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLƜMSƜZDƜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(Ä°MÄ°Z,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BÄ°Z YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,8,ORTADOĞU’DA BÄ°R KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “Ä°HYA” ETMEK: AKP’NÄ°N TƖRENLERÄ°,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTƜ YƜREĞİMÄ°ZE…,1,ƖFKELENÄ°NCE ƇOK GƜZEL OLUYORSUN TƜRKÄ°YE,1,ƖFORÄ°NÄ°N ORTASINDA,1,ƖĞRETTÄ°KLERÄ° HATIRLATTIKLARIYLA GREÄ°F DÄ°RENİŞİ,1,ƖLƜMSƜZ ABÄ°(MÄ°Z) OKTAY ETÄ°MAN,1,ƖRGƜTLƜ MƜCADELE ETİĞİ VE SOSYALÄ°ST DEMOKRAS,1,ƶteki,25,ƖZEL MƜLKÄ°YETÄ°N DEVLETÄ°N KƖKENÄ° ƜZERÄ°NE,1,ƖZERKLÄ°KƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLÄ°VYA DERSLERÄ°,1,ƖZGECAN’IN KATLÄ°NÄ°N AKP’YLE NE Ä°LGÄ°SÄ° VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgĆ¼rlĆ¼k,2,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANÄ°NÄ°N (“YENÄ°”) REJÄ°MÄ°,1,PARÄ°S KATLÄ°AMI “BARIŞ SƜRECÄ°” VE HESAPLAŞMA,1,politika,11,POPƜLER KƜLTƜRE ELEŞTÄ°REL BAKIŞLAR - KISA BÄ°R TARÄ°HƇE,1,protesto,2,RECEP’Ä°N TƜRKƜ(/ŞİİR)LERÄ°,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKÄ°’NÄ°N KANAYAN KARANFÄ°LÄ°,1,rƶportaj,12,SAHÄ° “VESAYET (REJÄ°MÄ°)” KALKTI MI,1,SAHÄ°CÄ° OLMAK,1,savas,3,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ƜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,17,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERÄ°N SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRƜMENÄ°N RESMÄ°NÄ° ƇİZEBÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°N ABÄ°DÄ°N?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTÄ°M MANZARALARI,1,SEN MÄ°SÄ°N “BARIŞ” DÄ°YEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,8,SÄ°VAS KATLÄ°AMI O GƜN ORADA BÄ°TMEDÄ°,1,siyonizm,2,SÄ°YONÄ°ZM ANTÄ°-SEMÄ°TÄ°ZM VE BÄ°R “MUGALATA” ƜZERÄ°NE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BÄ°LÄ°MLER: BÄ°R ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,10,SOYKIRIM ƜZERÄ°NE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ƜZERÄ°NE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELÄ° DUMRULLARI: ƖZELLEŞTÄ°RMELER,1,SƜREKLÄ°LEŞTÄ°RÄ°LEN OHAL VE,1,ŞİDDET MÄ° MEŞRUÄ°YET YÄ°TÄ°MÄ° MÄ°,1,ŞİDDET NEDEN KAPÄ°TALÄ°ZMÄ°N “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,11,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,14,tck,2,tck301,1,temel demirer,17,tercĆ¼me,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KÄ°TAPLI Ä°NSANDAN KORKARIM,1,TOTALÄ°TARYANÄ°ZMÄ° SOKAKTA ALT EDEBÄ°LMEK,1,TOTALÄ°TERLEŞMEYE Ä°HVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET Ä°KTÄ°DAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tĆ¼ketim,1,TĆ¼rk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TƜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TƜRK(Ä°YE) Ä°SLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,tĆ¼rkiye,77,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHÄ°T OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,Ć¼niversite,6,ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° ƖLDƜRMENÄ°N SEKÄ°Z YOLU (YA DA ƜNÄ°VERSÄ°TE PÄ°YASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETÄ°N ALTERNATÄ°FÄ° VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZƜELLA VE EMPERYALÄ°ZM KONUSU,1,VESAYET REJÄ°MÄ°” ƖLDƜ YAŞASIN “Ä°LERÄ° DEMOKRASÄ°,1,video,24,VURUN “ƖTEKÄ°”NE,1,YA SEV YA TERKET: BÄ°R BÄ°AT ARACI OLARAK MOBBÄ°NG,1,YA SOSYALÄ°ZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDÄ°NÄ°Z,1,yasam,17,YENÄ° TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENÄ°”,1,yeni yil,2,YENÄ° YƖK YASA TASLAĞI ƜZERÄ°NE: PÄ°YASA ƜNÄ°VERSÄ°TEYÄ° YUTARKEN,1,YENÄ°DEN HAYKIRABÄ°LMEK: “YERÄ°MÄ°Z MUTFAK DEĞİL DƜNYA,1,YERELÄ° BÄ°RLÄ°KTE YƖNETMEK - NASIL BÄ°R DƜNYA Ä°STÄ°YORSAK ƖYLE BÄ°R YEREL YƖNETÄ°M,1,YILDIZLARIN GƜNCESÄ°NÄ° TUTAN ADAM: CENGÄ°Z GƜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YƜREĞİMÄ°ZDE,1,ZAPATÄ°STALARIN 33. YILI: BÄ°R DEĞERLENDÄ°RME,1,ZEYTÄ°NLİĞİ ZÄ°NDAN YAPAN SÄ°STEMATÄ°K ZULME DÄ°RENENLER,1,ZÄ°NDAN(LAR)IN TƜRKƇESÄ°,1,ZORUNLU BÄ°R AƇIKLAMA (II)… VE BÄ°R EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚ƶzbudun: SÄ°BEL ƖZBUDUN SAVUNMASI
SİBEL ƖZBUDUN SAVUNMASI
sibelšŸ‚ƶzbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2016/03/sibel-ozbudun-savunmasi.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2016/03/sibel-ozbudun-savunmasi.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gƶr BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara BĆ¼tĆ¼n Yayinlar Ä°steğiniz gƶnderi bulunamadı Ana Sayfaya Dƶn Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika ƶnce $$1$$ minutes ago 1 saat ƶnce $$1$$ hours ago dĆ¼n $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy