“ErkekliÄin bizi gƶtĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ ve asla geri dƶnĆ¼lmeyecek kĆ¢bustan bizi diÅilik kurtaracak, Ć§Ć¼nkĆ¼ erkek ƶlĆ¼mĆ¼n eÅidir.” [2] 1) Tekin ...
“ErkekliÄin bizi gƶtĆ¼rdĆ¼ÄĆ¼ ve
asla geri dƶnĆ¼lmeyecek kĆ¢bustan
bizi diÅilik kurtaracak,
Ć§Ć¼nkĆ¼ erkek ƶlĆ¼mĆ¼n eÅidir.”[2]
1) Tekin Yayınevi’nin yayınladıÄı ‘Marksizm ve Kadın’ baÅlıklı kitabınızı Marksist yaklaÅım iƧin bir girizgĆ¢h olarak dĆ¼ÅĆ¼nmĆ¼ÅsĆ¼nĆ¼z. Bunu, Marksizmin kadın sorunu konusunda yeterli/ bĆ¼tĆ¼nlĆ¼klĆ¼ bir yaklaÅım geliÅtirmemiÅ olduÄu biƧiminde okuyabilir miyiz?
HiƧ kuÅku yok ki, Marksizm, inÅa hĆ¢lindeki bir ƶÄreti. Yani, dĆ¼nyadaki tĆ¼m olası soruları yanıtlayan, tamamlanmıŠbir “kitap” yok elimizde. Ama gĆ¼nĆ¼n getirdiÄi sorulara yanıt ararken bakabileceÄimiz bir perspektif sunuyor bizlere: Sınıf perspektifi…
Ćte yandan, bilindiÄi Ć¼zere, Marx’ın yazıları, bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de ekonomi-politik Ć¼zerine yoÄunlaÅır... Marx’ın temel sorunsalı, kapitalizmin, kapitalistlerin sermayelerini iÅƧileri, emekƧileri sƶmĆ¼rerek arttırmaktan ibaret olan doÄasını deÅifre ederek bu sistemin nasıl deÄiÅtirilebileceÄine ve yerine nasıl bir sistem kurulabileceÄine iliÅkin yol gƶsterici fikirler ƶne sĆ¼rmek. Irk, etnisite, toplumsal cinsiyet, ekoloji gibi (gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde ƶn plana Ƨıkan) toplumsal eÅitsizliklere deÄgin sorunları, “sınıfsal sƶmĆ¼rĆ¼” baÄlamında ele alınmasına iliÅkin ƶnerisi dıÅında, Marx sistemli bir biƧimde ele almıŠdeÄildir. Ancak “kadın sorunu”nun Marksist literatĆ¼rde “ihmal edildiÄi” ƶnermesine katılmak, mĆ¼mkĆ¼n deÄil. Bu, bu konuda hatırı sayılı ƶlĆ§Ć¼de yazmıŠolan Marx bir yana, Engels’e, Bebel’e, Zetkin’e, Lenin’e, Kollontai’ya bĆ¼yĆ¼k haksızlık olur.
Benim bu kitapta yapmaya ƧalıÅtıÄım Åey ikili.
Ä°lki, gĆ¼nĆ¼mĆ¼z genƧ kuÅaklarına, Marksizm’in toplumsal cinsiyet konusundaki birikimini, mirasını anımsatmak.
Ä°kincisi ise; malĆ»m; “post-marksist” sƶylem, Marksizm’in iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼n sƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼nĆ¼ merkeze yerleÅtiren sƶmĆ¼rĆ¼ ve tahakkĆ¼m tahlillerini, dolayısıyla iÅƧi sınıfının mĆ¼cadelesini eksen alan yaklaÅımını “tekƧi” bularak etnisite, toplumsal cinsiyet ve insan-doÄa iliÅkilerindeki eÅitsizlik ve tahakkĆ¼m biƧimlerini birbirinden baÄımsızmıÅƧasına ele almak eÄilimindedir. Bu “(sƶmĆ¼rĆ¼ ve tahakkĆ¼mden) kurtuluÅ” hedefini fiiliyatta, farklı gĆ¼ndemlerin (etnik gruplar, kadınlar, LGBTI, ekolojistler, iÅƧiler, hayvan hakları savunucuları...) hiƧbir mĆ¼cadele biƧimine ƶncelik tanımayan yanyana getirilebilme olasılıÄına tehir etmektedir.
GeƧmiÅteki sosyalist deneyimlerin hatalarını eleÅtirmek ayrı bir Åey, Marksist “proletarya ihtilali” ve Enternasyonal fikrini post-modern bir “radikal demokrasi” sƶylemiyle ikame etmek ise baÅka bir Åeydir.
Benimkisi, iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼n sƶmĆ¼rĆ¼sĆ¼ ile kadınlar Ć¼zerindeki tahakkĆ¼m arasındaki ƶrtĆ¼k iliÅkileri, dolayısıyla “kadınların kurtuluÅu” ile “emekƧilerin kurtuluÅu” arasındaki baÄları aƧıÄa Ƨıkarma giriÅimidir. Bunu ise, kadınlar Ć¼zerindeki tahakkĆ¼mĆ¼n “yeniden Ć¼retim” sĆ¼reƧleri (iÅgĆ¼cĆ¼nĆ¼n, ama aynı zamanda toplumun maddi ve ideolojik sĆ¼regenliÄinin saÄlanması) arasındaki baÄlantılara iÅaret ederek yapmaya ƧalıÅıyorum.
Bir baÅka deyiÅle, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zĆ¼n post marksist, radikal demokrat “moda” yaklaÅımları karÅısında, Marksizm’in gereƧlerine baÅvurarak devrimci-sosyalist hatta kendi Ƨapımda bir “ideolojik mĆ¼cadele” vermeye Ƨabalıyorum...
2) Kitabınızda, Feministlerden farklı olarak; kadınların Ć¼reme, cinsellik, ev kadınlıÄı vb. konumlarının iÅƧiler olarak konumlarıyla beraber ele alınması gerektiÄini sƶylĆ¼yorsunuz. KƶklĆ¼ sorunlar kƶklĆ¼ ƧƶzĆ¼mler gerektirir anlamına da gelen bu sınıfsal yaklaÅımın aksine gƶrĆ¼ngĆ¼lerle yetinen, erkeÄi hem neden hem de hedef olarak gƶsteren yaklaÅım, bugĆ¼n ƶrgĆ¼tlĆ¼ kadın Ƨevrelerinde daha fazla ilgi gƶrĆ¼yor. Sizce bunun nedeni nedir?
Aslına bakarsanız, her biri Aydınlanma’nın ƶzgĆ¼rleÅtirici perspektiflerinden kaynaklanan sınıfsal, cinsel ve ulusal talep ve mĆ¼cadeleler, XIX. yĆ¼zyıl baÅlarında birlikte yĆ¼rĆ¼rken (ki bunu Ć¼topyacı sosyalist hareketlerde gƶzlemlemek mĆ¼mkĆ¼ndĆ¼r), 1848 yenilgisi, bu cepheyi daÄıtarak her birinin kendi mecrasına Ƨekilmesine ve birbirleriyle rekabete girmelerine yol aƧtı.
Marksizm, XIX. yĆ¼zyıl sonlarında kuramda ve fiiliyatta bu hatları emekƧilerin mĆ¼cadelesi ekseninde yeniden birleÅtirme giriÅimiydi. Ancak indirgemeci okuma ve uygulamalar, onun “herÅeyi” iÅƧilerin mĆ¼cadele ve taleplerine tabi kılmaya kalkıÅtıÄı gibi bir algıya yol aƧtı. Bƶylelikle, iÅƧiler iƧin marksizm/sosyalizm, kadınlar iƧin feminizm, ezilen uluslar iƧin ulusal kurtuluÅ gibi bir anlayıŠbiƧimlendi.
TĆ¼m sƶmĆ¼rĆ¼len ve ezilenlerin ƶzgĆ¼rleÅmesi gibi bir derdimiz varsa, bu anlayıÅın ƶtesine geƧebilmemiz gerek. Tabii, her ƶzgĆ¼l sƶmĆ¼rĆ¼ ve tahakkĆ¼m alanının, kendi inceltilmiÅ tahlil ve mĆ¼cadele araƧ ve sĆ¼reƧlerini gerektirdiÄi gerƧeÄini gƶzardı etmeden...
Kadınlar, tarihsel ve gĆ¼ncel boyunduruklarını aÅma Ƨabalarında, karÅılarında erkekleri buluyorlar: boÅanmak, ƧalıÅmak, okumak isteyen ya da karÅısındaki erkeÄi reddeden bir kadın ƶldĆ¼rĆ¼lĆ¼yorsa, kadınlar tecavĆ¼ze uÄruyor, dayak yiyor, evlere kapatılıyor vb. ise, “bakın bu durumun suƧlusu erkekler deÄil, sistemdir” demenin fazla bir anlamı olduÄunu sanmıyorum.
Bu pratikte bƶyle. Ama nihaĆ® kertede sorumlu olan, tabii ki sƶmĆ¼rĆ¼cĆ¼-baskıcı sistemdir. Nihayetinde kapitalizm ile ataerki, birbirlerini yeniden Ć¼reten formlardır. Baskı (ataerki) olmasa sƶmĆ¼rĆ¼ (kapitalizm) olabilir mi?
Ancak sorun, sanırım somut bireylerin bu formların sĆ¼rdĆ¼rĆ¼mĆ¼nden nemalandıÄının gƶzardı edilmesinden kaynaklanıyor. Ćretim (kamusal) alanında sƶmĆ¼rĆ¼len, baskı ve denetim altında tutulan erkek, domestik (ƶzel) yeniden Ć¼retim alanında yĆ¼kĆ¼mlendirilmiÅ bir kƶleye sahip olduÄunda, yani elinin altında Ƨocuklarını doÄurup bĆ¼yĆ¼tecek, yemeÄini yapacak, ƧamaÅırını, bulaÅıÄını yıkatacak bir kadın olduÄunda, kendisini “efendi” sayıyor. Engels, kadınların “kƶlenin kƶlesi” olduÄunu sƶylerken, haksız deÄil.
Åu hĆ¢lde, ataerkinin kadının karÅısına diktiÄi erkek, biyolojik ya da fiziksel yapılanıÅı gereÄi, ya da kadın ile erkek arasındaki evrensel bir cinsel eÅitsizlikten dolayı deÄil, baskı ve sƶmĆ¼rĆ¼ye dayalı bir toplumsal iliÅkinin Ć¼yesi, aktƶrĆ¼, taÅıyıcısı, sĆ¼rdĆ¼rĆ¼cĆ¼sĆ¼ olduÄu iƧin tahakkĆ¼mĆ¼ sĆ¼rdĆ¼rĆ¼yor.
Bu nedenledir ki sosyalizm mĆ¼cadelesi, bir yandan Ć¼retim iliÅkilerini sƶmĆ¼rĆ¼ iliÅkilerini tasfiye edecek tarzda dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼rken, yeniden Ć¼retim alanındaki iliÅkileri de eÅitlikƧi-paylaÅımcı bir tarzda yeniden ƶrgĆ¼tlemeyi hedefine yerleÅtirmek zorunda. Yani erkeÄin iƧindeki “efendi”yi ƶldĆ¼rmeli... Ćstelik de bunu belirsiz bir gelecekteki sosyalizme ertelemeksizin, “bugĆ¼n, buradan” baÅlayarak gĆ¼ndemine almalı... Sosyalistler iÅƧi sınıfı ve emekƧilerin kurtuluÅu kadar kadınların kurtuluÅunda da samimi oldukları, bunu sosyalist mĆ¼cadelenin bir “yan Ć¼rĆ¼n”Ć¼, deyim yerindeyse bir “bonus”u olarak deÄil de, esası olarak gƶrdĆ¼kleri sĆ¼rece, iÅƧi sınıfının, emekƧilerin, ezilen ulusların ve kadınların taleplerini yeniden harmanlayabileceklerdir.
3) BilindiÄi gibi Feminist Ƨevrelerce yapılan “Marksizm cinsiyet kƶrĆ¼dĆ¼r” eleÅtirisi, Marksizmin Ć¼cretsiz kadın emeÄine (bakım emeÄine) yer vermemesiyle gerekƧelenir. Marksizm gerƧekten cinsiyet kƶrĆ¼ mĆ¼dĆ¼r? ĆrneÄin sosyalizmin uygulandıÄı Ć¼lkelerde bakım emeÄine dair kolektif bir ƧƶzĆ¼m Ć¼retilmiÅ midir?
Yukarıda deÄindiÄim “Ć¼retim/yeniden Ć¼retim” iliÅkilerinin (ki feministlerin de baÅvurduÄu jargonda “kamusal-domestik alan” ayrımına denk dĆ¼ÅĆ¼yor) tahlili, toplumsal cinsiyet konusunda kafa yoran Marksist Ƨevrelerde oldukƧa yeni bir kuramsal tahlil aracı. Ä°Åe yarayacaÄını dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorum.
Ancak Marksizm “ev iÅlerinin bunaltıcı, aptallaÅtırıcı etkisi”nden ilk dem vuran ve bu durumu, yani kadınların domestik kƶlelik koÅullarını dƶnĆ¼ÅtĆ¼rmek Ć¼zere harekete geƧen ilk ideolojik-siyasal akımdır. Feminist hareketin “kadınlara oy hakkı” mĆ¼cadelesinde odaklandıÄı yıllarda, Lenin ve yoldaÅları (kabul etmek ve vurgulamak gerekir ki aÄırlıklı olarak Lenin’in kadın yoldaÅları), toplu ƧamaÅırhaneler, aÅevleri, Ƨocuklar iƧin kreÅler vb. yoluyla ev iÅlerinin kollektifleÅtirilmesi ve kadınların domestik boyunduruktan kurtarılması konusunda Ƨaba gƶsteriyor, Ƨekirdek ailenin laÄvedileceÄi yeni iliÅki biƧimlerine iliÅkin denemelere giriÅiyordu.
Ancak İƧ SavaÅ, ekonomik ƧƶkĆ¼ntĆ¼, Ä°kinci PaylaÅım SavaÅı vb. ƶnceliklerin deÄiÅmesinin de etkisiyle kolektivizasyon Ƨbaları akamete uÄradıÄında ve Sovyetler BirliÄi genƧ nĆ¼fusta, ƶzellikle de genƧ erkek nĆ¼fusta bĆ¼yĆ¼k yitimlere uÄrama, sınai altyapısını yitirme gibi aÄır sorunlarla karÅılaÅtıÄında, bu ƶncĆ¼ deneyimlerden vazgeƧerek kadınları hem Ć¼retim, hem de yeniden Ć¼retim alanında gƶreve ƧaÄırdı. BĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de karÅılıksız bir ƶzveri ƧaÄrısıydı bu; “sosyalist anavatan” uÄruna kadınlar bir yandan olabildiÄince Ƨok Ƨocuk doÄurmaya, bir yandan da tahrip edilmiÅ demiryollarını, fabrikaları onarmaya, Ć¼retime katılmaya ƧaÄrılıyordu. Bu durum, baÅta SSCB olmak Ć¼zere, onun modeli Ć¼zerine kurulan sosyalist blokta bir “Ć¼retim kĆ¼ltĆ¼”ne yol aƧtı. “Kadın ƶzgĆ¼rlĆ¼ÄĆ¼” tamamlanmıŠsayıldı; nihayetinde kadınlar okuyabiliyor, ƧoÄu aÄır iÅler dahil her tĆ¼rlĆ¼ meslekte ƧalıÅabiliyor, karar alma mekanizmalarına katılabiliyorlardı...
Ama unutulan birÅey vardı; gĆ¼nde 10 saat ƧalıÅan kadın makinist, iÅ Ć§Ä±kıÅı koÅtura koÅtura Ƨocuklarını kreÅten almak, alıÅveriÅ yapmak, eve gelip yemek yapmak, bulaÅık-ƧamaÅır yıkamak vb. zorundaydı. HĆ¢liyle yorgun dĆ¼ÅtĆ¼ler...
4) TĆ¼rkiye’de tecavĆ¼zlerin ve kadın cinayetlerinin yaygın olmasının nedeni nedir?
Ben bunun birbiriyle baÄlantılı ikili geliÅmenin sonucu olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorum. Ä°lki, 1980’li yıllardan bu yana bu Ć¼lkede uygulamaya sokulan neo-liberal kapitalizm, kadınların konumunu hem fiili, hem de ideolojik olarak Ƨok geriletti. Emek hareketinin yĆ¼kseliÅinin de etkisiyle Ć¼lkenin ideolojik iklimine damgasını vuran paylaÅımcı, eÅitlikƧi ethos neo-liberalizmle birlikte daÄılmaya uÄrarken, “altta kalann canı Ƨıksın” dĆ¼sturuna dayalı, benmerkezci, kestirmeci, hazcı ve eril-merkezli bir iklim egemen hĆ¢le geldi. Neo-liberal olduÄu kadar Ä°slĆ¢mcı olan AKP’nin Ć¼lkenin temel deÄerler sistemini Ä°slĆ¢mcı-fĆ¼tuhatƧı doÄrultuda dƶnĆ¼ÅtĆ¼rme giriÅimleri bu duruma tĆ¼y dikti.
BugĆ¼n dizginsiz biƧimde kıÅkırtılan erillik (bu kıÅkırtmada hem zincirinden boÅalmıŠpiyasa ekonomisinin, hem de “kadını dƶvmek caizdir”, “kadının yeri evidir” diyen Ä°slĆ¢m kaynaklı mĆ¼hafazakĆ¢r iklimin birleÅik etkisi var) tecavĆ¼zĆ¼ kendinde hak biliyor; kadının her bakımdan boyun eÄici, uysal, itaatkĆ¢r olmasını bekliyor. Kadınlar buna itiraz ettiÄindeyse, sonuƧ, gĆ¼nĆ¼mĆ¼zde katliam boyutuna varan Åiddet oluyor.
5) Kadın cinayetlerine karÅı ƶnerilen ƧƶzĆ¼mlerden biri de cezaların artırılmasıdır. SuƧun nedeni ile ceza arasında bƶyle doÄrudan bir iliÅki kurulması sizce bilimsel bir yaklaÅımıdır? Bu yaklaÅıma katılıyor musunuz?
Nedeni bƶyle koyunca, kadına yƶnelik eril Åiddettin en aÄırından da olsa cezalarla engellenebileceÄini sanmak, safdillik olacaktır. Cezaların caydırıcılıÄı, bir yere kadardır. Ama ya o cezaları verecek sistemin kendisi erilse?
Yani tecavĆ¼ze uÄrayan kadının mĆ¼racaat edeceÄi polis, “diÅi kƶpek kuyruk sallamazsa...”; tecavĆ¼zcĆ¼ ya da katili yargılayacak olan hĆ¢kim, “canım kadın da adamın erkekliÄine laf etmiÅ, kısa etek giyiyor, baÅka erkeklerle dĆ¼ÅĆ¼p kalkıyormuÅ...” zihniyetindeyse...
Bu bir yana; eril Åiddetle baÅ etmek, bir toplumsal dƶnĆ¼ÅĆ¼m ve rehabilitasyon sorunudur; bir adım daha ileri atayım; jeopolitik boyutları vardır. Bir yandan ƶrneÄin “OrtadoÄu fatihi” olma hayalleri gĆ¼derken bir yandan da gĆ¼ndelik yaÅamın barıÅƧıl ve eÅitlikƧi ilkeler doÄrultusunda dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lmesini hedefleyemezsiniz; er geƧ askeri mĆ¼dahaleye ihtiyacınız olacaÄını dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorsanız, eril Åiddetin en ƶnemli besleyenlerinden militarist ajitasyonu elinizde tutmak zorundasınızdır.
“Eril Åiddetle baÅ etmek, bir toplumsal dƶnĆ¼ÅĆ¼m ve rehabilitasyon sorunudur,” diyorum; eril Åiddeti ancak toplumun tĆ¼m bireylerini eÅitlikƧi, paylaÅımcı ve barıÅƧıl bir ethos doÄrultusunda dƶnĆ¼ÅtĆ¼rmeyi hedefleyen bir topyekĆ»n tahayyĆ¼l aracılıÄıyla yok edebilirsiniz. Toplumsal cinsiyet algıları ve rolleri arasındaki farkı asgarileÅtirecek, insan-doÄa ve insan-insan iliÅkilerinde empati, saygı ve ƶzsaygınlıÄa deÄer kazandıracak bir sosyalizasyon sĆ¼reciyle...
6) Sizce kadın cinayetleri ve tecavĆ¼zler nasıl ƶnlenir? Asgari program baÄlamında da olsa bugĆ¼nden yarına kadına yƶnelik ayrımcılıÄı, baskı ve Åiddeti ƶnlemek iƧin neler ƶneririsiniz?
Kabul ve itiraf etmeliyim ki, yukarıda sƶylediklerim, “azamĆ® program”a iƧkin. Yani insanlar arasındaki iliÅkileri dƶnĆ¼ÅtĆ¼rmeyi de iƧine alan bir iktisadi-siyasal-toplumsal devrimi gerektiriyor.
Kadın cinayetleri ve tecavĆ¼zlerin ƶnlenmesini bƶyle bir devrime erteleyecek olursak, korkarım ortalıkta bu devrimi gerƧekleÅtirecek kadın kalmaz!
BugĆ¼nden yapılacak olan, sƶzĆ¼nĆ¼ ettiÄim perspektifi gƶzden kaƧırmadan, kadınların konumlarının gĆ¼Ć§lendirilmesi iƧin ƧalıÅmaktır. Åiddete uÄrayan her kadın, kapıyı vurup evinden Ƨıkabilecek olanaklara, yani insanca bir yaÅam dĆ¼zeyini kendisine saÄlayacak vasıf ve iÅ olanaklarına sahip olabilmeli. Bu konuda TĆ¼rkiye’de kendini “ev kadını” olarak tanımlayan kadınların sayısının 15 milyonu aÅmıŠolmasının kadınlık iƧin bir “AÅil TopuÄu” olduÄunu dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorum. Ćlkede ƧalıÅabilir yaÅ ve durumdaki kadınların yarıdan fazlası, geƧim konusunda, koca ya da baba, bir erkeÄin eline bakıyor. Bu durum ise, hem dĆ¼nyalarını hem de hareket olanaklarını bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de sınırlandırıyor. Oysa bu Ć¼lkede 15 milyon ev kadını yok, 15 milyon “iÅsiz kadın” var. Ve onlara insanca geƧinmelerini saÄlayacak vasıf kazandırıp istihdam alanı aƧmak, iktidar(lar)ın temel gƶrevleri arasında...
Devam edeyim; Kentler, sokaklar kadınlar iƧin daha gĆ¼venli mekanlara dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lmeli; emniyet ve adalet mekanizmalarının “kadından yana” biƧimlenmesini saÄlanmalı... Kadına yƶnelik eril Åiddet konusunda toplumsal kanıların dƶnĆ¼ÅtĆ¼rĆ¼lmesi iƧin uÄraÅılmalı, bu konuda duyarlılık ve tepkiyi gĆ¼Ć§lendirecek ƧalıÅmalar yĆ¼rĆ¼tĆ¼lmeli, okul-ƶncesi eÄitimden baÅlamak Ć¼zere toplumsal cinsiyet rolleri konusundaki bakıŠaƧısını deÄiÅtirecek ƧalıÅmalar yĆ¼rĆ¼tĆ¼lmeli, cinsiyetƧi sƶylemler ders kitaplarından olduÄu kadar TV ekranlarından, medyadan silinmeli...
Ama en ƶnemlisi, kadınların ƶrgĆ¼tlĆ¼ mĆ¼cadele alanına dahil olması. GeƧtiÄimiz gĆ¼nlerde bunun ne denli hayati ƶnem taÅıdıÄına deÄgin bir ƶrnek yaÅadık; hatırlayacak olursanız. Halkevci bir genƧ kadın, bir sĆ¼redir kendisini taciz eden bir kiÅi tarafından kaƧırılınca, arkadaÅları ortalıÄı birbirine katarak kısa sĆ¼rede kadının bulunması, suƧluların da yakalanmasını saÄladı. Bunun bu sĆ¼rece katılan, omuz veren her kadında yaratacaÄı ƶzgĆ¼veni dĆ¼ÅĆ¼nebiliyor musunuz?
GerƧekten de kadınların ƶrgĆ¼tlĆ¼ mĆ¼cadelesi, maruz kaldıkları eril terƶre karÅı en acil ƶnlem gibi gƶzĆ¼kĆ¼yor.
7) AtaerkilliÄin kadını da biƧimlendirdiÄi dolayısıyla yer yer kadının da kadını ezdiÄi sƶylenebilir mi?
HiƧ kuÅkusuz ki sƶylenebilir. Tansu Ćiller, Margaret Thatcher, Golda Meir gibi “klasik” ƶrnekleri, ya da kozmetik, tekstil, biliÅim, gıda vb. kadın aÄırlıklı sektƶrlerin kadın patronlarını geƧelim; ataerki, kadınlar ile erkekler arasında eÅitsiz bir dengeye dayalı bir dĆ¼nya biƧimlendiriyor. Bu, geƧmiÅte “eÅitsiz, ama huzurlu” olarak formĆ¼le edilebilecek bir duruma dayanmataydı. Ataerkinin (en azından bu coÄrafyada en yaygın biƧimleniÅlerinin) damgasını taÅıyan sistemlerde, ƶyle gƶzĆ¼kĆ¼yor ki, kadınlara “ƶzgĆ¼rlĆ¼kleri”nden feragat etmeleri karÅılıÄında “gĆ¼ven” vaad ediliyor. “Domestik” alanın ekmeÄini, Ƨocuklarının iaÅe ibadesini, dokunulmazlıÄını bir erkeÄin sırtına yıkan “gĆ¼ven”i. Sabahın kƶrĆ¼nde kalkıp Ƨocukları-kocayı besleyip tıklım tıklım otobĆ¼slerde, metrolarda, itiÅ-kakıŠiÅe yetiÅip patronun, amirin, ustabaÅının aÄız kokusunu Ƨekmekten, akÅam alel acele eve dƶnĆ¼p yemek-ƧamaÅır-bulaÅıkta helak olmaktansa “evinin kadını” olmanın, para kazanma gƶrevini, ırzını namusunu koruma sorumluluÄunu, Ƨoluk-ƧocuÄun geƧimini kocaya havale etmenin rahatlıÄı...
Sorun Åurada ki, bƶylesi bir “ataerkil ideal” geƧmiÅte yalnızca emekƧi sınıflar, yani “alttakiler” iƧin mĆ¼mkĆ¼n deÄildi; Åimdiyse, toplumun bĆ¼yĆ¼k kesimi iƧin hayal... Ekmek yalnızca erkeÄin deÄil, kadının da derdi. “Ćekirdek aile” orta sınıflarda dahi, erkeÄin yanısıra kadın da ƧalıÅmaksızın kendini sĆ¼rdĆ¼remiyor.
Ancak sosyal bilinƧ, maddi koÅullar gibi, onlar kadar hızlı ve onlarla aynı yƶnde deÄiÅmiyor. ĆĆ¼nkĆ¼ sosyal bilinƧ, kĆ¼ltĆ¼rel deÄerler ya da daha doÄrusu ideolojiler, farklı toplumsal kesimlerin Ƨıkarlarının doÄrudan ya da dolaylı ifadelerini de ihtiva etmekte.
ĆaÄımızda bir yandan kadınlar ezici bir ƧoÄunlukla Ć¼retime Ƨekilirken bir yandan da “kadınlık rolleri” Ć¼zerindeki vurgunun bu denli artmasının bir nedeni var kuÅkusuz. GĆ¼nĆ¼mĆ¼zde kapitalist sistem, kadınların hem ucuz, bol ve uysal emeÄinden (Ć¼retimde) yararlanmak, hem de yeniden Ć¼retim alanındaki sosyal maliyeti, bu alanı olabildiÄi kadar kadınların sırtına yıkarak dĆ¼ÅĆ¼rmenin peÅinde. Neo-liberal kapitalizm, sermayeyi tĆ¼m yĆ¼kĆ¼mlĆ¼lĆ¼klerden kurtararak sonsuz-sınırsız bir serbestliÄe kavuÅturmanın ideolojisi; iÅƧilerin, emekƧilerin mĆ¼cadeleleri sonucu kendi payına yĆ¼klenmiÅ sosyal sorumlulukları yeniden topluma (dolayısıyla da bu konuda gelenksel olarak yĆ¼kĆ¼mlendirilmiÅ kadınlara) iade etme giriÅimi. Sosyal gĆ¼vencelerin budanması, saÄlık, eÄitim gibi temel hizmetlerin piyasa tarafından temellĆ¼kĆ¼, kamusal harcamaların kısılması... bunların her biri, emekƧileri, ama en Ƨok da kadınları vuran geliÅmeler. Devlet, sermaye eliyle bu yĆ¼kĆ¼mlĆ¼lĆ¼klerinden soyundukƧa, bu gƶrevler kadınların sırtına yıkılıyor.
Åu hĆ¢lde neo-liberal kapitalizmde, kadınlar hem Ć¼retime, hem de yeniden Ć¼retime Ƨekilirken, kendi emeklerini ikincil, yardımcı, yedek, “aile bĆ¼tƧesine katkı amaƧlı” olarak gƶrmelerine bĆ¼yĆ¼k ƶnem atfediliyor – kırsaldan yeni kopmuÅ genƧ kadın kitlelerinin “Ƨeyizlerini dĆ¼zmek; evliliÄe hazırlanmak vb.”motiflerle geƧici olarak, Ć¼Ć§ kuruÅluk Ć¼cretler karÅılıÄında Ć¼retime Ƨekilip, bir kaƧ yıl sonra (yani haklarını talep edecek kertede “palazlanmadan”, Ć¼stelik de kıdem tazminatı gibi gereksiz yĆ¼klere neden olmadan) yerlerini yeni gelenlere bırakmak Ć¼zere evlerine dƶnmeleri, hastaların, Ƨocukların, yaÅlıların bakımı gibi sosyal gƶrevleri bila bedel Ć¼stlenmeleri, kĆ¢r marjını yĆ¼kselttikƧe yĆ¼kselten bir durum.
Kadınlık rollerine iliÅkin geleneksel gƶrĆ¼Ålerin yeniden deÄer kazanması, bu nedenle hem “yĆ¼kselen piyasalar”daki yerel kapitalistlerin, hem de “kĆ¼ltĆ¼rlere saygı” adı altında metropol patronlarının Ć¼zerinde uzlaÅtıÄı bir durum.
Ancak bu “yeni” ataerki, kadınlık dĆ¼nyasında da kendine ƶzgĆ¼ hiyerarÅiler yaratarak gĆ¼ndelik yaÅam iƧinde, sıradan insanlar arasında kadının kadına hĆ¼kmettiÄi koÅulları yeniden devreye sokmakta. EÄer Ć¼retim toplu olarak icra edildiÄi devasa fabrikalardan Ƨıkartılıp etnik, aÅiret, yerel iliÅkilerin hĆ¢kim olduÄu ter atƶlyeleri, mahalle arası imalathaneler, ev-iƧi Ć¼retim vb. “feodal” iliÅkilere deÄer kazandıran yerel biƧimlere irca oldu ise, bu kadınlar arası “geleneksel” hiyerarÅilerin de hayat bulabildiÄi ortamların geƧerlileÅeceÄi anlamına gelmektedir. Kız karÅısında anaya, gelin karÅısında kaynanaya, kardeÅ karÅısında ablaya, genƧler karÅısında matronlara iktidar veren, din “alime”lerine mahalleli nezdinde otorite konumu kazandıran, yani ataerkinin yeniden Ć¼retilmesinde, sĆ¼rdĆ¼rĆ¼lmesinde gƶrev Ć¼stlenen kadınlara pozisyon ve kudret saÄlayan bir iklimin hĆ¢kim olduÄu bir dƶnemden geƧiyoruz. Mahalle aralarından sosyal medyaya, kadınlara “kadın gibi davranmaları”nı, evlerini, kocalarını, Ƨocuklarını ihmal etmemelerini, temiz-tertipli olmalarını, lezzetli yemekler yapmalarını, evlerini ƧiƧek gibi tutmalarını, ne bileyim, kocalarına karÅı hem alımlı hem de uysal olmalarını salık veren “kadın akıl hocaları”ndaki patlamanın bir nedeni de bu!
8) Sizce aÅk nedir?
Zor soru... Hele benim gibi 60’ına merdiven dayamıŠbiri iƧin. Ama Åƶyle sƶyleyeyim; aÅk insanın her an kendisine karÅı dĆ¼rĆ¼st ve eleÅtirel, karÅısındakine karÅı sevecen, ƶzenli ve dayanıÅmacı, insanlara karÅı empatik olmasını saÄlayan yaÅam enerjisidir; yani gĆ¼nĆ¼mĆ¼zĆ¼n bireyleri bireycilik ne kelime, tekbenciliÄe sĆ¼rĆ¼kleyen ana akımına karÅı insan olmak ve insan kalmak Ƨabasıdır. AÅk insanın piyasaya tekabĆ¼l edemeyecek, piyasa tarafından temellĆ¼k edilemeyecek tek yƶnĆ¼dĆ¼r; bƶyle olduÄu andan itibaren “aÅk” olmaktan Ƨıkar Ć§Ć¼nkĆ¼...
9) Kapitalizm koÅullarında aÅk mĆ¼mkĆ¼n mĆ¼?
Elbette! Ama kapitalizme karÅı konumlanması kaydıyla... AÅk olmasa mevcut dĆ¼zene karÅı Ƨıkma, onu eÅitlikƧi, dayanıÅmacı, ƶzgĆ¼rlĆ¼kĆ§Ć¼ ve doÄayla barıÅık bir varoluÅ tarzıyla deÄiÅtirme olasılıÄını tahayyĆ¼l etmemiz de mĆ¼mkĆ¼n olmazdı. AÅk, insana gĆ¼zel, soylu, yaÅanılası ve uÄruna ƶlĆ¼nesi Åeylerin mĆ¼mkĆ¼n olduÄuna deÄgin bir duygulanım esinler. KarÅısındakine tutkun bir genƧ kadın ya da erkeÄe, sıradan zamanlarda gƶze alamayacaÄı, olmadık iÅler yapabilme cĆ¼retini vermesi, “ben”lik duygusunu, ƶzseverliÄi ayaklar altına almasını saÄlamasından belli deÄil mi bu? AÅk hem insanın “ƶteki”siz edemeyeceÄine dair toplumsallık duygumuzu, hem de dĆ¼nyaya meydan okuma, bize dayatılan her tĆ¼rlĆ¼ kısıtlamaya, yasaÄa karÅı Ƨıkabilme potansiyelimizi aƧıÄa Ƨıkarması aƧısından, anti-kapitalisttir, devrimcidir...
Bu nedenledir ki “aÅk” ve “devrim” sƶzcĆ¼klerinin birbirleri olmadan edememesi, boÅuna deÄilir!
10) Tekin Yayınevi’nin hazırladıÄı Marksist ĆÄreti KitaplıÄı dizisi hakkında ne dĆ¼ÅĆ¼nĆ¼yorsunuz?
Bence olumlu bir giriÅim. Hem Marksizm’i kendi kaynakları aracılıÄıyla deÄil de, onunla bir ƧeÅit “kuyruk acısı” yaÅamıÅ, sosyalist reel deneyime iliÅkin dĆ¼Åkırıklıklarını marksist kurama ciro eden teorisyenler aracılıÄıyla tanıÅtıkları iƧin kendilerini “yekten” Marksizm muhalifi olarak konumlandıran “protest” genƧ kuÅakları Marksizm’in temelleriyle tanıÅtırması aƧısından... Hem de marksistleri “Marksizm’i aÅtıÄı” savındaki gƶrĆ¼Å ve kuramlarca gĆ¼ndemleÅtirilen gĆ¼nĆ¼mĆ¼z sorunları (toplumsal cinsiyet, ekoloji, kimlik, etnisite, din...) konusunda kafa yormaya ƧaÄırdıÄı iƧin. Post-modern radikal demokrasi tezlerinin ƶngƶrdĆ¼ÄĆ¼ “parƧalı/mevzi mĆ¼cadeleler” stratejisinin, yĆ¼rĆ¼rlĆ¼kte oldukları 30-40 yıldır pek fazla ilerletici olamadıÄını gƶrdĆ¼k; bu sĆ¼reƧte dĆ¼nyadaki servet ve iktidar farklılaÅmaları gƶrĆ¼lmemiÅ Ć¶lĆ§Ć¼de arttı; doÄanın talanı bĆ¼yĆ¼k ƶlĆ§Ć¼de ivme kazandı;”post-sekĆ¼larizm” adına “ƶzgĆ¼rleÅtirici” potansiyel atfedilen dinsel dogmalar, -en son IÅÄ°D ƶrneÄinde yaÅadıÄımız- kƶktenci akımlar eliyle yıkım ve ƶlĆ¼m makinelerine dƶnĆ¼ÅtĆ¼; kadın kıyımı felaket boyutlara ulaÅtı; “ƧokkĆ¼ltĆ¼rcĆ¼lĆ¼k” ƧaÄında ırkƧılık aldı baÅını yĆ¼rĆ¼dĆ¼; vb. BugĆ¼n dĆ¼nyadaki kĆ¼resel servet ve iktidar temerkĆ¼zĆ¼ne, her tĆ¼rlĆ¼ baskı ve tahakkĆ¼m biƧimine karÅı tĆ¼m mĆ¼cadele hedef ve tarzlarını harmanlayarak bir eksen etrafında toplayacak bir yaklaÅıma ihtiyaƧ var. Marksizm, bu potansiyeli iƧinde barındırıyor. Bu nedenle kapsayıcı, (tĆ¼m mĆ¼cadele alanlarını) bĆ¼tĆ¼nleÅtirici ve ƶzgĆ¼rleÅtirici potansiyelinin aƧıÄa Ƨıkartılması gerek. Bu dizinin, bu gƶrevin yerine getirilmesinde katkıda bulunacaÄını umuyorum.
TeÅekkĆ¼rler
Ben teÅekkĆ¼r ediyorum...
23 Haziran 2015 15:02:17, ĆeÅme KƶyĆ¼.
N O T L A R
[1] Newroz, Yıl:9, No: 269, 14 Temmuz 2015…
[2] A. Caraco.
Yorum Ekle