$type=slider$cate=5$meta=0$cate=4$show=home$rm=0

“MARKSİZM VE KADIN” ÜZERİNE[1]

“Erkekliğin bizi gƶtürdüğü ve asla geri dƶnülmeyecek kĆ¢bustan bizi dişilik kurtaracak, çünkü erkek ƶlümün eşidir.” [2] 1) Tekin ...


“Erkekliğin bizi gƶtürdüğü ve
asla geri dönülmeyecek kâbustan
bizi dişilik kurtaracak,
çünkü erkek ƶlümün eşidir.”[2]

1) Tekin Yayınevi’nin yayınladığı ‘Marksizm ve Kadın’ başlıklı kitabınızı Marksist yaklaşım iƧin bir girizgĆ¢h olarak düşünmüşsünüz. Bunu, Marksizmin kadın sorunu konusunda yeterli/ bütünlüklü bir yaklaşım geliştirmemiş olduğu biƧiminde okuyabilir miyiz?

HiƧ kuşku yok ki, Marksizm, inşa hĆ¢lindeki bir öğreti. Yani, dünyadaki tüm olası soruları yanıtlayan, tamamlanmış bir “kitap” yok elimizde. Ama günün getirdiği sorulara yanıt ararken bakabileceğimiz bir perspektif sunuyor bizlere: Sınıf perspektifi…
Ɩte yandan, bilindiği üzere, Marx’ın yazıları, büyük ƶlçüde ekonomi-politik üzerine yoğunlaşır... Marx’ın temel sorunsalı, kapitalizmin, kapitalistlerin sermayelerini işçileri, emekƧileri sƶmürerek arttırmaktan ibaret olan doğasını deşifre ederek bu sistemin nasıl değiştirilebileceğine ve yerine nasıl bir sistem kurulabileceğine ilişkin yol gƶsterici fikirler ƶne sürmek. Irk, etnisite, toplumsal cinsiyet, ekoloji gibi (günümüzde ƶn plana Ƨıkan) toplumsal eşitsizliklere değgin sorunları, “sınıfsal sƶmürü” bağlamında ele alınmasına ilişkin ƶnerisi dışında, Marx sistemli bir biƧimde ele almış değildir. Ancak “kadın sorunu”nun Marksist literatürde “ihmal edildiği” ƶnermesine katılmak, mümkün değil. Bu, bu konuda hatırı sayılı ƶlçüde yazmış olan Marx bir yana, Engels’e, Bebel’e, Zetkin’e, Lenin’e, Kollontai’ya büyük haksızlık olur.
Benim bu kitapta yapmaya çalıştığım şey ikili.
İlki, günümüz genƧ kuşaklarına, Marksizm’in toplumsal cinsiyet konusundaki birikimini, mirasını anımsatmak.
İkincisi ise; malĆ»m; “post-marksist” sƶylem, Marksizm’in işgücünün sƶmürüsünü merkeze yerleştiren sƶmürü ve tahakküm tahlillerini, dolayısıyla işçi sınıfının mücadelesini eksen alan yaklaşımını “tekƧi” bularak etnisite, toplumsal cinsiyet ve insan-doğa ilişkilerindeki eşitsizlik ve tahakküm biƧimlerini birbirinden bağımsızmışçasına ele almak eğilimindedir. Bu “(sƶmürü ve tahakkümden) kurtuluş” hedefini fiiliyatta, farklı gündemlerin (etnik gruplar, kadınlar, LGBTI, ekolojistler, işçiler, hayvan hakları savunucuları...) hiƧbir mücadele biƧimine ƶncelik tanımayan yanyana getirilebilme olasılığına tehir etmektedir.
GeƧmişteki sosyalist deneyimlerin hatalarını eleştirmek ayrı bir şey, Marksist “proletarya ihtilali” ve Enternasyonal fikrini post-modern bir “radikal demokrasi” sƶylemiyle ikame etmek ise başka bir şeydir.
Benimkisi, işgücünün sƶmürüsü ile kadınlar üzerindeki tahakküm arasındaki ƶrtük ilişkileri, dolayısıyla “kadınların kurtuluşu” ile “emekƧilerin kurtuluşu” arasındaki bağları açığa Ƨıkarma girişimidir. Bunu ise, kadınlar üzerindeki tahakkümün “yeniden üretim” süreƧleri (işgücünün, ama aynı zamanda toplumun maddi ve ideolojik süregenliğinin sağlanması) arasındaki bağlantılara işaret ederek yapmaya Ƨalışıyorum.
Bir başka deyişle, günümüzün post marksist, radikal demokrat “moda” yaklaşımları karşısında, Marksizm’in gereƧlerine başvurarak devrimci-sosyalist hatta kendi Ƨapımda bir “ideolojik mücadele” vermeye Ƨabalıyorum...

2) Kitabınızda, Feministlerden farklı olarak; kadınların üreme, cinsellik, ev kadınlığı vb. konumlarının işçiler olarak konumlarıyla beraber ele alınması gerektiğini söylüyorsunuz. Köklü sorunlar köklü çözümler gerektirir anlamına da gelen bu sınıfsal yaklaşımın aksine görüngülerle yetinen, erkeği hem neden hem de hedef olarak gösteren yaklaşım, bugün örgütlü kadın çevrelerinde daha fazla ilgi görüyor. Sizce bunun nedeni nedir?

Aslına bakarsanız, her biri Aydınlanma’nın ƶzgürleştirici perspektiflerinden kaynaklanan sınıfsal, cinsel ve ulusal talep ve mücadeleler, XIX. yüzyıl başlarında birlikte yürürken (ki bunu ütopyacı sosyalist hareketlerde gƶzlemlemek mümkündür), 1848 yenilgisi, bu cepheyi dağıtarak her birinin kendi mecrasına Ƨekilmesine ve birbirleriyle rekabete girmelerine yol aƧtı.
Marksizm, XIX. yüzyıl sonlarında kuramda ve fiiliyatta bu hatları emekƧilerin mücadelesi ekseninde yeniden birleştirme girişimiydi. Ancak indirgemeci okuma ve uygulamalar, onun “herşeyi” işçilerin mücadele ve taleplerine tabi kılmaya kalkıştığı gibi bir algıya yol aƧtı. Bƶylelikle, işçiler iƧin marksizm/sosyalizm, kadınlar iƧin feminizm, ezilen uluslar iƧin ulusal kurtuluş gibi bir anlayış biƧimlendi.
Tüm sömürülen ve ezilenlerin özgürleşmesi gibi bir derdimiz varsa, bu anlayışın ötesine geçebilmemiz gerek. Tabii, her özgül sömürü ve tahakküm alanının, kendi inceltilmiş tahlil ve mücadele araç ve süreçlerini gerektirdiği gerçeğini gözardı etmeden...
Kadınlar, tarihsel ve güncel boyunduruklarını aşma Ƨabalarında, karşılarında erkekleri buluyorlar: boşanmak, Ƨalışmak, okumak isteyen ya da karşısındaki erkeği reddeden bir kadın ƶldürülüyorsa, kadınlar tecavüze uğruyor, dayak yiyor, evlere kapatılıyor vb. ise, “bakın bu durumun suƧlusu erkekler değil, sistemdir” demenin fazla bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Bu pratikte böyle. Ama nihaî kertede sorumlu olan, tabii ki sömürücü-baskıcı sistemdir. Nihayetinde kapitalizm ile ataerki, birbirlerini yeniden üreten formlardır. Baskı (ataerki) olmasa sömürü (kapitalizm) olabilir mi?
Ancak sorun, sanırım somut bireylerin bu formların sürdürümünden nemalandığının gƶzardı edilmesinden kaynaklanıyor. Üretim (kamusal) alanında sƶmürülen, baskı ve denetim altında tutulan erkek, domestik (ƶzel) yeniden üretim alanında yükümlendirilmiş bir kƶleye sahip olduğunda, yani elinin altında Ƨocuklarını doğurup büyütecek, yemeğini yapacak, Ƨamaşırını, bulaşığını yıkatacak bir kadın olduğunda, kendisini “efendi” sayıyor. Engels, kadınların “kƶlenin kƶlesi” olduğunu sƶylerken, haksız değil.
Şu hĆ¢lde, ataerkinin kadının karşısına diktiği erkek, biyolojik ya da fiziksel yapılanışı gereği, ya da kadın ile erkek arasındaki evrensel bir cinsel eşitsizlikten dolayı değil, baskı ve sƶmürüye dayalı bir toplumsal ilişkinin üyesi, aktƶrü, taşıyıcısı, sürdürücüsü olduğu iƧin tahakkümü sürdürüyor.
Bu nedenledir ki sosyalizm mücadelesi, bir yandan üretim ilişkilerini sƶmürü ilişkilerini tasfiye edecek tarzda dƶnüştürürken, yeniden üretim alanındaki ilişkileri de eşitlikƧi-paylaşımcı bir tarzda yeniden ƶrgütlemeyi hedefine yerleştirmek zorunda. Yani erkeğin iƧindeki “efendi”yi ƶldürmeli... Üstelik de bunu belirsiz bir gelecekteki sosyalizme ertelemeksizin, “bugün, buradan” başlayarak gündemine almalı... Sosyalistler işçi sınıfı ve emekƧilerin kurtuluşu kadar kadınların kurtuluşunda da samimi oldukları, bunu sosyalist mücadelenin bir “yan ürün”ü, deyim yerindeyse bir “bonus”u olarak değil de, esası olarak gƶrdükleri sürece, işçi sınıfının, emekƧilerin, ezilen ulusların ve kadınların taleplerini yeniden harmanlayabileceklerdir.

3) Bilindiği gibi Feminist Ƨevrelerce yapılan “Marksizm cinsiyet kƶrüdür” eleştirisi, Marksizmin ücretsiz kadın emeğine (bakım emeğine) yer vermemesiyle gerekƧelenir. Marksizm gerƧekten cinsiyet kƶrü müdür? Ɩrneğin sosyalizmin uygulandığı ülkelerde bakım emeğine dair kolektif bir Ƨƶzüm üretilmiş midir?

Yukarıda değindiğim “üretim/yeniden üretim” ilişkilerinin (ki feministlerin de başvurduğu jargonda “kamusal-domestik alan” ayrımına denk düşüyor) tahlili, toplumsal cinsiyet konusunda kafa yoran Marksist Ƨevrelerde oldukƧa yeni bir kuramsal tahlil aracı. İşe yarayacağını düşünüyorum.
Ancak Marksizm “ev işlerinin bunaltıcı, aptallaştırıcı etkisi”nden ilk dem vuran ve bu durumu, yani kadınların domestik kƶlelik koşullarını dƶnüştürmek üzere harekete geƧen ilk ideolojik-siyasal akımdır. Feminist hareketin “kadınlara oy hakkı” mücadelesinde odaklandığı yıllarda, Lenin ve yoldaşları (kabul etmek ve vurgulamak gerekir ki ağırlıklı olarak Lenin’in kadın yoldaşları), toplu Ƨamaşırhaneler, aşevleri, Ƨocuklar iƧin kreşler vb. yoluyla ev işlerinin kollektifleştirilmesi ve kadınların domestik boyunduruktan kurtarılması konusunda Ƨaba gƶsteriyor, Ƨekirdek ailenin lağvedileceği yeni ilişki biƧimlerine ilişkin denemelere girişiyordu.
Ancak İƧ Savaş, ekonomik Ƨƶküntü, İkinci Paylaşım Savaşı vb. ƶnceliklerin değişmesinin de etkisiyle kolektivizasyon Ƨbaları akamete uğradığında ve Sovyetler Birliği genƧ nüfusta, ƶzellikle de genƧ erkek nüfusta büyük yitimlere uğrama, sınai altyapısını yitirme gibi ağır sorunlarla karşılaştığında, bu ƶncü deneyimlerden vazgeƧerek kadınları hem üretim, hem de yeniden üretim alanında gƶreve Ƨağırdı. Büyük ƶlçüde karşılıksız bir ƶzveri Ƨağrısıydı bu; “sosyalist anavatan” uğruna kadınlar bir yandan olabildiğince Ƨok Ƨocuk doğurmaya, bir yandan da tahrip edilmiş demiryollarını, fabrikaları onarmaya, üretime katılmaya Ƨağrılıyordu. Bu durum, başta SSCB olmak üzere, onun modeli üzerine kurulan sosyalist blokta bir “üretim kültü”ne yol aƧtı. “Kadın ƶzgürlüğü” tamamlanmış sayıldı; nihayetinde kadınlar okuyabiliyor, Ƨoğu ağır işler dahil her türlü meslekte Ƨalışabiliyor, karar alma mekanizmalarına katılabiliyorlardı...
Ama unutulan birşey vardı; günde 10 saat çalışan kadın makinist, iş çıkışı koştura koştura çocuklarını kreşten almak, alışveriş yapmak, eve gelip yemek yapmak, bulaşık-çamaşır yıkamak vb. zorundaydı. Hâliyle yorgun düştüler...

4) Türkiye’de tecavüzlerin ve kadın cinayetlerinin yaygın olmasının nedeni nedir?

Ben bunun birbiriyle bağlantılı ikili gelişmenin sonucu olduğunu düşünüyorum. İlki, 1980’li yıllardan bu yana bu ülkede uygulamaya sokulan neo-liberal kapitalizm, kadınların konumunu hem fiili, hem de ideolojik olarak Ƨok geriletti. Emek hareketinin yükselişinin de etkisiyle ülkenin ideolojik iklimine damgasını vuran paylaşımcı, eşitlikƧi ethos neo-liberalizmle birlikte dağılmaya uğrarken, “altta kalann canı Ƨıksın” düsturuna dayalı, benmerkezci, kestirmeci, hazcı ve eril-merkezli bir iklim egemen hĆ¢le geldi. Neo-liberal olduğu kadar İslĆ¢mcı olan AKP’nin ülkenin temel değerler sistemini İslĆ¢mcı-fütuhatƧı doğrultuda dƶnüştürme girişimleri bu duruma tüy dikti.
Bugün dizginsiz biƧimde kışkırtılan erillik (bu kışkırtmada hem zincirinden boşalmış piyasa ekonomisinin, hem de “kadını dƶvmek caizdir”, “kadının yeri evidir” diyen İslĆ¢m kaynaklı mühafazakĆ¢r iklimin birleşik etkisi var) tecavüzü kendinde hak biliyor; kadının her bakımdan boyun eğici, uysal, itaatkĆ¢r olmasını bekliyor. Kadınlar buna itiraz ettiğindeyse, sonuƧ, günümüzde katliam boyutuna varan şiddet oluyor.

5) Kadın cinayetlerine karşı önerilen çözümlerden biri de cezaların artırılmasıdır. Suçun nedeni ile ceza arasında böyle doğrudan bir ilişki kurulması sizce bilimsel bir yaklaşımıdır? Bu yaklaşıma katılıyor musunuz?

Nedeni böyle koyunca, kadına yönelik eril şiddettin en ağırından da olsa cezalarla engellenebileceğini sanmak, safdillik olacaktır. Cezaların caydırıcılığı, bir yere kadardır. Ama ya o cezaları verecek sistemin kendisi erilse?
Yani tecavüze uğrayan kadının müracaat edeceği polis, “dişi kƶpek kuyruk sallamazsa...”; tecavüzcü ya da katili yargılayacak olan hĆ¢kim, “canım kadın da adamın erkekliğine laf etmiş, kısa etek giyiyor, başka erkeklerle düşüp kalkıyormuş...” zihniyetindeyse...
Bu bir yana; eril şiddetle baş etmek, bir toplumsal dƶnüşüm ve rehabilitasyon sorunudur; bir adım daha ileri atayım; jeopolitik boyutları vardır. Bir yandan ƶrneğin “Ortadoğu fatihi” olma hayalleri güderken bir yandan da gündelik yaşamın barışçıl ve eşitlikƧi ilkeler doğrultusunda dƶnüştürülmesini hedefleyemezsiniz; er geƧ askeri müdahaleye ihtiyacınız olacağını düşünüyorsanız, eril şiddetin en ƶnemli besleyenlerinden militarist ajitasyonu elinizde tutmak zorundasınızdır.
“Eril şiddetle baş etmek, bir toplumsal dƶnüşüm ve rehabilitasyon sorunudur,” diyorum; eril şiddeti ancak toplumun tüm bireylerini eşitlikƧi, paylaşımcı ve barışçıl bir ethos doğrultusunda dƶnüştürmeyi hedefleyen bir topyekĆ»n tahayyül aracılığıyla yok edebilirsiniz. Toplumsal cinsiyet algıları ve rolleri arasındaki farkı asgarileştirecek, insan-doğa ve insan-insan ilişkilerinde empati, saygı ve ƶzsaygınlığa değer kazandıracak bir sosyalizasyon süreciyle...

6) Sizce kadın cinayetleri ve tecavüzler nasıl önlenir? Asgari program bağlamında da olsa bugünden yarına kadına yönelik ayrımcılığı, baskı ve şiddeti önlemek için neler öneririsiniz?

Kabul ve itiraf etmeliyim ki, yukarıda sƶylediklerim, “azamĆ® program”a iƧkin. Yani insanlar arasındaki ilişkileri dƶnüştürmeyi de iƧine alan bir iktisadi-siyasal-toplumsal devrimi gerektiriyor.
Kadın cinayetleri ve tecavüzlerin önlenmesini böyle bir devrime erteleyecek olursak, korkarım ortalıkta bu devrimi gerçekleştirecek kadın kalmaz!
Bugünden yapılacak olan, sƶzünü ettiğim perspektifi gƶzden kaƧırmadan, kadınların konumlarının güçlendirilmesi iƧin Ƨalışmaktır. Şiddete uğrayan her kadın, kapıyı vurup evinden Ƨıkabilecek olanaklara, yani insanca bir yaşam düzeyini kendisine sağlayacak vasıf ve iş olanaklarına sahip olabilmeli. Bu konuda Türkiye’de kendini “ev kadını” olarak tanımlayan kadınların sayısının 15 milyonu aşmış olmasının kadınlık iƧin bir “Aşil Topuğu” olduğunu düşünüyorum. Ülkede Ƨalışabilir yaş ve durumdaki kadınların yarıdan fazlası, geƧim konusunda, koca ya da baba, bir erkeğin eline bakıyor. Bu durum ise, hem dünyalarını hem de hareket olanaklarını büyük ƶlçüde sınırlandırıyor. Oysa bu ülkede 15 milyon ev kadını yok, 15 milyon “işsiz kadın” var. Ve onlara insanca geƧinmelerini sağlayacak vasıf kazandırıp istihdam alanı aƧmak, iktidar(lar)ın temel gƶrevleri arasında...
Devam edeyim; Kentler, sokaklar kadınlar iƧin daha güvenli mekanlara dƶnüştürülmeli; emniyet ve adalet mekanizmalarının “kadından yana” biƧimlenmesini sağlanmalı... Kadına yƶnelik eril şiddet konusunda toplumsal kanıların dƶnüştürülmesi iƧin uğraşılmalı, bu konuda duyarlılık ve tepkiyi güçlendirecek Ƨalışmalar yürütülmeli, okul-ƶncesi eğitimden başlamak üzere toplumsal cinsiyet rolleri konusundaki bakış aƧısını değiştirecek Ƨalışmalar yürütülmeli, cinsiyetƧi sƶylemler ders kitaplarından olduğu kadar TV ekranlarından, medyadan silinmeli...
Ama en önemlisi, kadınların örgütlü mücadele alanına dahil olması. Geçtiğimiz günlerde bunun ne denli hayati önem taşıdığına değgin bir örnek yaşadık; hatırlayacak olursanız. Halkevci bir genç kadın, bir süredir kendisini taciz eden bir kişi tarafından kaçırılınca, arkadaşları ortalığı birbirine katarak kısa sürede kadının bulunması, suçluların da yakalanmasını sağladı. Bunun bu sürece katılan, omuz veren her kadında yaratacağı özgüveni düşünebiliyor musunuz?
Gerçekten de kadınların örgütlü mücadelesi, maruz kaldıkları eril teröre karşı en acil önlem gibi gözüküyor.

7) Ataerkilliğin kadını da biçimlendirdiği dolayısıyla yer yer kadının da kadını ezdiği söylenebilir mi?

HiƧ kuşkusuz ki sƶylenebilir. Tansu Ƈiller, Margaret Thatcher, Golda Meir gibi “klasik” ƶrnekleri, ya da kozmetik, tekstil, bilişim, gıda vb. kadın ağırlıklı sektƶrlerin kadın patronlarını geƧelim; ataerki, kadınlar ile erkekler arasında eşitsiz bir dengeye dayalı bir dünya biƧimlendiriyor. Bu, geƧmişte “eşitsiz, ama huzurlu” olarak formüle edilebilecek bir duruma dayanmataydı. Ataerkinin (en azından bu coğrafyada en yaygın biƧimlenişlerinin) damgasını taşıyan sistemlerde, ƶyle gƶzüküyor ki, kadınlara “ƶzgürlükleri”nden feragat etmeleri karşılığında “güven” vaad ediliyor. “Domestik” alanın ekmeğini, Ƨocuklarının iaşe ibadesini, dokunulmazlığını bir erkeğin sırtına yıkan “güven”i. Sabahın kƶründe kalkıp Ƨocukları-kocayı besleyip tıklım tıklım otobüslerde, metrolarda, itiş-kakış işe yetişip patronun, amirin, ustabaşının ağız kokusunu Ƨekmekten, akşam alel acele eve dƶnüp yemek-Ƨamaşır-bulaşıkta helak olmaktansa “evinin kadını” olmanın, para kazanma gƶrevini, ırzını namusunu koruma sorumluluğunu, Ƨoluk-Ƨocuğun geƧimini kocaya havale etmenin rahatlığı...
Sorun şurada ki, bƶylesi bir “ataerkil ideal” geƧmişte yalnızca emekƧi sınıflar, yani “alttakiler” iƧin mümkün değildi; şimdiyse, toplumun büyük kesimi iƧin hayal... Ekmek yalnızca erkeğin değil, kadının da derdi. “Ƈekirdek aile” orta sınıflarda dahi, erkeğin yanısıra kadın da Ƨalışmaksızın kendini sürdüremiyor.
Ancak sosyal bilinƧ, maddi koşullar gibi, onlar kadar hızlı ve onlarla aynı yƶnde değişmiyor. Çünkü sosyal bilinƧ, kültürel değerler ya da daha doğrusu ideolojiler, farklı toplumsal kesimlerin Ƨıkarlarının doğrudan ya da dolaylı ifadelerini de ihtiva etmekte.
Ƈağımızda bir yandan kadınlar ezici bir Ƨoğunlukla üretime Ƨekilirken bir yandan da “kadınlık rolleri” üzerindeki vurgunun bu denli artmasının bir nedeni var kuşkusuz. Günümüzde kapitalist sistem, kadınların hem ucuz, bol ve uysal emeğinden (üretimde) yararlanmak, hem de yeniden üretim alanındaki sosyal maliyeti, bu alanı olabildiği kadar kadınların sırtına yıkarak düşürmenin peşinde. Neo-liberal kapitalizm, sermayeyi tüm yükümlülüklerden kurtararak sonsuz-sınırsız bir serbestliğe kavuşturmanın ideolojisi; işçilerin, emekƧilerin mücadeleleri sonucu kendi payına yüklenmiş sosyal sorumlulukları yeniden topluma (dolayısıyla da bu konuda gelenksel olarak yükümlendirilmiş kadınlara) iade etme girişimi. Sosyal güvencelerin budanması, sağlık, eğitim gibi temel hizmetlerin piyasa tarafından temellükü, kamusal harcamaların kısılması... bunların her biri, emekƧileri, ama en Ƨok da kadınları vuran gelişmeler. Devlet, sermaye eliyle bu yükümlülüklerinden soyundukƧa, bu gƶrevler kadınların sırtına yıkılıyor.
Şu hĆ¢lde neo-liberal kapitalizmde, kadınlar hem üretime, hem de yeniden üretime Ƨekilirken, kendi emeklerini ikincil, yardımcı, yedek, “aile bütƧesine katkı amaƧlı” olarak gƶrmelerine büyük ƶnem atfediliyor – kırsaldan yeni kopmuş genƧ kadın kitlelerinin “Ƨeyizlerini düzmek; evliliğe hazırlanmak vb.”motiflerle geƧici olarak, üç kuruşluk ücretler karşılığında üretime Ƨekilip, bir kaƧ yıl sonra (yani haklarını talep edecek kertede “palazlanmadan”, üstelik de kıdem tazminatı gibi gereksiz yüklere neden olmadan) yerlerini yeni gelenlere bırakmak üzere evlerine dƶnmeleri, hastaların, Ƨocukların, yaşlıların bakımı gibi sosyal gƶrevleri bila bedel üstlenmeleri, kĆ¢r marjını yükselttikƧe yükselten bir durum.
Kadınlık rollerine ilişkin geleneksel gƶrüşlerin yeniden değer kazanması, bu nedenle hem “yükselen piyasalar”daki yerel kapitalistlerin, hem de “kültürlere saygı” adı altında metropol patronlarının üzerinde uzlaştığı bir durum.
Ancak bu “yeni” ataerki, kadınlık dünyasında da kendine ƶzgü hiyerarşiler yaratarak gündelik yaşam iƧinde, sıradan insanlar arasında kadının kadına hükmettiği koşulları yeniden devreye sokmakta. Eğer üretim toplu olarak icra edildiği devasa fabrikalardan Ƨıkartılıp etnik, aşiret, yerel ilişkilerin hĆ¢kim olduğu ter atƶlyeleri, mahalle arası imalathaneler, ev-iƧi üretim vb. “feodal” ilişkilere değer kazandıran yerel biƧimlere irca oldu ise, bu kadınlar arası “geleneksel” hiyerarşilerin de hayat bulabildiği ortamların geƧerlileşeceği anlamına gelmektedir. Kız karşısında anaya, gelin karşısında kaynanaya, kardeş karşısında ablaya, genƧler karşısında matronlara iktidar veren, din “alime”lerine mahalleli nezdinde otorite konumu kazandıran, yani ataerkinin yeniden üretilmesinde, sürdürülmesinde gƶrev üstlenen kadınlara pozisyon ve kudret sağlayan bir iklimin hĆ¢kim olduğu bir dƶnemden geƧiyoruz. Mahalle aralarından sosyal medyaya, kadınlara “kadın gibi davranmaları”nı, evlerini, kocalarını, Ƨocuklarını ihmal etmemelerini, temiz-tertipli olmalarını, lezzetli yemekler yapmalarını, evlerini ƧiƧek gibi tutmalarını, ne bileyim, kocalarına karşı hem alımlı hem de uysal olmalarını salık veren “kadın akıl hocaları”ndaki patlamanın bir nedeni de bu!

8) Sizce aşk nedir?

Zor soru... Hele benim gibi 60’ına merdiven dayamış biri iƧin. Ama şöyle sƶyleyeyim; aşk insanın her an kendisine karşı dürüst ve eleştirel, karşısındakine karşı sevecen, ƶzenli ve dayanışmacı, insanlara karşı empatik olmasını sağlayan yaşam enerjisidir; yani günümüzün bireyleri bireycilik ne kelime, tekbenciliğe sürükleyen ana akımına karşı insan olmak ve insan kalmak Ƨabasıdır. Aşk insanın piyasaya tekabül edemeyecek, piyasa tarafından temellük edilemeyecek tek yƶnüdür; bƶyle olduğu andan itibaren “aşk” olmaktan Ƨıkar çünkü...

9) Kapitalizm koşullarında aşk mümkün mü?

Elbette! Ama kapitalizme karşı konumlanması kaydıyla... Aşk olmasa mevcut düzene karşı Ƨıkma, onu eşitlikƧi, dayanışmacı, ƶzgürlükçü ve doğayla barışık bir varoluş tarzıyla değiştirme olasılığını tahayyül etmemiz de mümkün olmazdı. Aşk, insana güzel, soylu, yaşanılası ve uğruna ƶlünesi şeylerin mümkün olduğuna değgin bir duygulanım esinler. Karşısındakine tutkun bir genƧ kadın ya da erkeğe, sıradan zamanlarda gƶze alamayacağı, olmadık işler yapabilme cüretini vermesi, “ben”lik duygusunu, ƶzseverliği ayaklar altına almasını sağlamasından belli değil mi bu? Aşk hem insanın “ƶteki”siz edemeyeceğine dair toplumsallık duygumuzu, hem de dünyaya meydan okuma, bize dayatılan her türlü kısıtlamaya, yasağa karşı Ƨıkabilme potansiyelimizi açığa Ƨıkarması aƧısından, anti-kapitalisttir, devrimcidir...
Bu nedenledir ki “aşk” ve “devrim” sƶzcüklerinin birbirleri olmadan edememesi, boşuna değilir!

10) Tekin Yayınevi’nin hazırladığı Marksist Ɩğreti Kitaplığı dizisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bence olumlu bir girişim. Hem Marksizm’i kendi kaynakları aracılığıyla değil de, onunla bir Ƨeşit “kuyruk acısı” yaşamış, sosyalist reel deneyime ilişkin düşkırıklıklarını marksist kurama ciro eden teorisyenler aracılığıyla tanıştıkları iƧin kendilerini “yekten” Marksizm muhalifi olarak konumlandıran “protest” genƧ kuşakları Marksizm’in temelleriyle tanıştırması aƧısından... Hem de marksistleri “Marksizm’i aştığı” savındaki gƶrüş ve kuramlarca gündemleştirilen günümüz sorunları (toplumsal cinsiyet, ekoloji, kimlik, etnisite, din...) konusunda kafa yormaya Ƨağırdığı iƧin. Post-modern radikal demokrasi tezlerinin ƶngƶrdüğü “parƧalı/mevzi mücadeleler” stratejisinin, yürürlükte oldukları 30-40 yıldır pek fazla ilerletici olamadığını gƶrdük; bu süreƧte dünyadaki servet ve iktidar farklılaşmaları gƶrülmemiş ƶlçüde arttı; doğanın talanı büyük ƶlçüde ivme kazandı;”post-sekülarizm” adına “ƶzgürleştirici” potansiyel atfedilen dinsel dogmalar, -en son IŞİD ƶrneğinde yaşadığımız- kƶktenci akımlar eliyle yıkım ve ƶlüm makinelerine dƶnüştü; kadın kıyımı felaket boyutlara ulaştı; “Ƨokkültürcülük” Ƨağında ırkƧılık aldı başını yürüdü; vb. Bugün dünyadaki küresel servet ve iktidar temerküzüne, her türlü baskı ve tahakküm biƧimine karşı tüm mücadele hedef ve tarzlarını harmanlayarak bir eksen etrafında toplayacak bir yaklaşıma ihtiyaƧ var. Marksizm, bu potansiyeli iƧinde barındırıyor. Bu nedenle kapsayıcı, (tüm mücadele alanlarını) bütünleştirici ve ƶzgürleştirici potansiyelinin açığa Ƨıkartılması gerek. Bu dizinin, bu gƶrevin yerine getirilmesinde katkıda bulunacağını umuyorum.

Teşekkürler

Ben teşekkür ediyorum...

23 Haziran 2015 15:02:17, Ƈeşme Kƶyü.

N O T L A R
[1] Newroz, Yıl:9, No: 269, 14 Temmuz 2015…
[2] A. Caraco.

Yorum Ekle

BLOGGER

|/fa-clock-o/ Başlıklar$type=list-tab$c=5$date=1$au=0$page=1$sn=1

/fa-star-o/ Ɩne Cıkanlar$type=list-tab

/fa-comments/ Yorumlar$type=list-tab$com=0$c=5$src=recent-comments$pages=1

/fa-history/ Arşivden $type=list-tab$source=random-posts$author=0$c=5

/fa-users/ TAKIP ET

Ad

“HOŞGƖRÜDEN EŞİTLİĞE: TÜRKLERLE ERMENİLER ARASINDAKİ GƜƇ İLİŞKİLERİNİ BİR SİVİL HAKLAR MODELİ ARACILIĞIYLA DEĞİŞTİRMEK,1,“KOBANÊ’NİN ‘BİZ’İMLE NE ALƂKƂSI VAR?,1,“NEFRET SUƇLARI” VE “ZEHİRLİ KAN” ÜZERİNE,1,1 MAYIS 2015’DE İSTİKAMET(İMİZ) -2014’TE OLDUĞU GİBİ!- TAKSİM,1,1 MAYIS 2016 DERS(LER)İ,1,1 MAYIS’A GİDERKEN: AKP KADINLAR İƇİN NE YAPTI,1,1 mayis,16,100. YAŞINDA EKİM DEVRİMİ’NİN ANIMSATTIKLARI,1,100’E 1 KALA ERMENİ GERƇEĞİNİN TOPOĞRAFYASI,1,12 eylul,4,12 EYLÜL 2010 SONRASI,1,12 EYLÜL KİME KARŞIYDI?,1,12 EYLÜL YARGILANDI… MI?,1,12 EYLÜL’Ü YARGILAMAK...,1,1915- HRANT VE ADALET,1,1968’İN 50. YILINDA SARI YELEKLİLER,1,2013,1,2014,1,2014 İƇİN 2013’ÜN 1 MAYIS DERSLERİ,1,2015,1,2015 1 MAYIS’INDAN 2016’YA YİNE YENİDEN ISRARLA TAKSİM,1,2016,1,2018,1,2019: YERKÜREDE VE COĞRAFYAMIZDA Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI(MIZ),1,23 NİSAN BİTTİ ‘KUTLU DOĞUM’ VERELİM,1,24 HAZİRAN SEƇİM(LER)İ VE TAVIR(IMIZ),1,7 HAZİRAN 2015 SEƇİMLERİ’NE DAİR -GEREKƇELİ- TAVRIMIZ,1,7 HAZİRAN’DAN 1 KASIM’A HDP NOTLARI,1,8 mart,3,A-UTOPYA’YA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK,1,abd,1,ABD EMPERYALİZMİ VE VENEZÜELLA 2019,1,AƇIK SƖZLÜ OLMAK İYİDİR (7 HAZİRAN SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME),1,ADALET: ANTROPOLOJİK BİR BAKIŞ,1,afis,1,AFRİN (VE SURİYE’N)İN ƖTESİDİR,1,AFRİN (VE SURİYE),1,AKADEMİNİN ƖZGÜRLƜĞƜ İƇİN,1,akademisyen,2,AKADEMİSYEN SORUMLULUĞU,1,AKLIMIZDA TAŞIYORUZ SİZLERİ,1,akp,37,AKP İKTİDARI VE GÜNDELİK HAYATIN İSLƂMİLEŞTİRİLMESİ,1,AKP İSLƂM FAŞİZM ve KADINLAR,1,akp.kriz,1,AKP’NİN ‘KÜLTÜR POLİTİKALARI’?,1,AKP’NİN “DERİN DEVLET”İ,1,AKP’NİN “KINDER KUCHE KIRCHE”Sİ,1,AKP’NİN “MUHAFAZAKƂR”LIĞI NEYE DENK DĆœÅžER,1,AKP’NİN “ORGANİK AYDINLARI” VE HAZİRAN KALKIŞMASI,1,AKP’NİN BAŞKAN”LIĞI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ Mİ DEDİNİZ,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ: MİLLİYETƇİ MANEVİYATƇI VE PİYASACI,1,AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İMTİHANI,1,AKP’NİN KADINLARA KARŞI SAVAŞI: MADAM GİBİ ƖLMEK,1,AKP’NİN MUHAFAZAKƂRLIĞI İSLƂMCILIĞI NEOLİBERALİZMİ VE KADINLAR,1,aktuel,4,aktüel,3,ALEVƎLİK VE SINIF MÜCADELESİ: KÜLTÜR VE EKONOMİ POLİTİK,1,aleviler,1,amerika,3,ANADOLU’NUN “YA BASTA”SI,1,antropoloji,10,ANTROPOLOJİ: NASIL VE NİƇİN,1,arkeoloji,1,ARSIV,1,ATAERKİ” ÜZERİNE,1,ATAERKİL PAZARLIK BOZULDU,1,AVM’LER,1,AVRUPA BİRLİĞİ: ƇOKKÜLTÜRCÜLƜĞƜN “KRİZİ”,1,aydinlar,9,aydinlar devrimciler,34,AYŞE ƖĞRETMEN “DAVA”SININ ANIMSATTIĞI,1,Barış Bildirimi metni,1,baris,10,basin,3,BAŞKALDIRIDIR MİZAH YA DA HİƇ!,1,BE ZİMAN JƎYAN NA BE,1,BEJDAR’IN TUTSAK ALINAMAYAN ŞİİRLERİ,1,BEKLE BİZİ -YENİDEN- TAKSİM,1,BELLEKLE GELECEĞİN KARŞILAŞMASI,1,bilim,3,BİR “ELEŞTİRİ”YE KISA KENAR NOTLARI,1,BİR “İMKƂNSIZ AŞK” HİKƂYESİ: “AKADEMİ VE ƖZGÜRLÜK,1,BİR “PRAKSİS ANTROPOLOJİSİ” İƇİN,1,BİR AYDIN(LIK) HƂLİ FİKRET BAŞKAYA,1,BİR DAHA ASLA DİYEBİLMEK İƇİN: GƖZALTINDA KAYIPLAR,1,BİR İKTİDAR (YENİDEN-)ÜRETME ARACI OLARAK MOBBİNG[*],1,BİR İKTİDAR ARACI OLARAK KORKU,1,BİR KEZ DAHA “TERƖR” MÜ,1,BİR KİMLİK SİYASETİ OLARAK MİLLİYETƇİLİK VE IRKƇILIK,1,BİR MİLAT: REFERANDUM VE SONRASI,1,BİYOLOJİ KADER Mİ? ya da “FITRAT”A DAİR,1,BİZİM DELİLERİMİZ,1,BM DB VE IMF’NIN DILINDE KADIN YOKSULLUĞU,1,bƶlge,3,BU 12 EYLÜL REJİMİ… BURADAN ƇIKIŞ YOK,1,BU NE ŞİDDET BU CELƂL? (YA DA “GULYABANİ” KİM),1,BUGÜN ADNAN YÜCEL KONUŞACAĞIZ,1,CELLATLARIN DƖKTÜKLERİ KAN,1,cevre,15,CHARLIE HEBDO’YA SALDIRI TE’VİLLERİ VE TAVRIMIZ,1,chd,1,cinayetler,13,CUJUS REGIO EJUS RELIGIO,1,CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VEYA BU KADAR YETKİYİ BABANIZA VERİR MİYDİNİZ,1,Ƈile'nin Antropolojisi: Bir Anı Bir Gƶzlem ve Bir Tahlil Girişimi,1,ƇOCUKLAR ƖLMESİN DEMEK TERƖR SUƇU MU,1,ƇOCUKLARININ ETİYLE BESLENEN ÜLKE,1,ƇƖZÜMÜN SOSYO-EKONOMİK YANI,1,DAĞLAR ERİRSE – ZEVEBƂN,1,DAİMA YAŞAYACAKTIR İSMİYLE MÜSEMMA YAŞAR KEMAL,1,DARBE GİRİŞİMİ VE SONRASI,1,dava,13,davalar,1,DELİ DUMRUL’UN “KENTSEL DƖNĆœÅžĆœM”Ü ya da YOLSUZLUK RANTIN İKİZ KARDEŞİDİR,1,DEMİRİN TUNCUNA İNSANIN...,1,demokrasi,4,DEMOKRATİKLEŞ-ME PAKETİ,1,dersim,2,devlet,12,DEVLETİN ERKEKLERİ YA DA KADINA ŞİDDET NASIL ƖNLENMEZ,1,DEVLETİN KÜRTAJI: ROBOSKƎ,1,DEVLETLƛLAR,1,devrim,12,DİĞERLERİ VE KENT HAKLARI…[*],1,dinler,7,DİNLER İSLƂM VE KADIN BEDENİ,1,dinleti,1,DİRENEN DAMAR[*] ƇƜRÜMEYEN,1,direnis,3,dunya,6,dünya,65,düsünce ƶzgürlügü,2,EGEMENLERİN “PYRRHUS ZAFERİ”: F-TİPİ,1,egitim,12,EKİM DEVRİMİ SOSYALİZM KADINLARIN KURTULUŞU,1,ekoloji,10,ekonomi,7,elestiri,1,ELEŞTİRİ HAYATTIR; YAŞATIR,1,emek,20,emekciler,3,EMEKƇİLER İŞSİZLER YOKSULLAR NEREDE,1,emperyalizm,9,EMPERYALİZM- T. “C” VE AFRİN,1,enternasyonalizm,1,ENTERNASYONALİZM ÜZERİNE NOTLAR,1,ERCAN BİNAY’DAN (BAFRA T TİPİ) MEKTUP VAR: ABDULLAH KALAY’A ƖZGÜRLÜK,1,ermeniler,4,ESKİ(MEYEN)/ YENİ TÜRKİYE”DE BARIŞ (MI),1,etnoloji,2,EVET ƇIKSA DA “HAYIR”,1,EVLAT YOLDAŞ,1,fasizm,7,FAŞİZM VE KADINLAR,1,felsefe,2,feminist,1,FİDEL İƇİN SANCAĞI YARIYA İNDİRMEYİN DAHA DA YÜKSELTİN,1,FRIEDRICH ENGELS VE AİLENİN,1,genclik,4,GERƇEKTEN DE NEDİR TERƖR,1,GƖBEKLİTEPE BİZE NEYİ ANLATIYOR,1,güncel,9,gündem,12,GÜNDEM’E DÜNE VE BUGÜNE DAİR,1,HAFIZASINI YİTİRMEYEN “DERSİM’E AĞIT,1,hakkinda,1,HƂL ÜLKEYİ KUTUPLAŞTIRIYOR,1,HƂL VE GİDİŞ(İMİZ),1,HANGİMİZ ƖZGÜRÜZ Kİ,1,hareketler,2,Hasta Tutsak Abdullah Kalay 2. Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‏,1,HAVADIR SUDUR ATEŞTİR YANİ HAYATTIR GRUP YORUM,1,hayat,1,HER GÜN DƖRT Ä°ÅžĆ‡Ä° BEŞ KADIN,1,HER KƖYDE BİR “KƖPEK” VARDIR,1,HİƇLEŞTİRİLME KAYGISINDAN ƖFKEYE SARI YELEKLİLER,1,HRANT,1,hrant dink,4,hrant dink'in katline 2015 perspektifinden bakmak,1,hukuk adalet,36,IŞILTILI VE “TEHLİKELİ” BİR KADIN: SUAT DERVİŞ,1,IŞİD VE İSLƂMCI “FEMİNİSTLER”,1,ibrahim kaypakkaya,1,İFADE ƖZGÜR(LƜĞƜ) MÜ,1,İFADE ƖZGÜRLƜĞƜ VAZGEƇİLEMEZ ƖNCELİKLİ DEĞERDİR,1,iktidar,10,iletisim,2,inanc,7,insan haklari,1,isci-sendika,12,islam,14,islam.ortadogu,1,İSLƂMCI-MUHAFAZAKƂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK),1,İSTANBUL SEƇİMİ - BİR DEĞERLENDİRME,1,isyan,15,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI 2017 1 MAYIS(’IMIZ) VE KATLİAMIN 40. YILINDA TAKSİM,1,Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFININ KADINLAŞMASI,1,İTİRAZ VE ELEŞTİRİ “HAZIROL”DA DURMAZ,1,İYİ Kİ YAŞADILAR İYİ Kİ YAZDILAR,1,KADIN(LAR) VE DEVRİM(LER),1,KADINLAR KAPİTALİZM FAŞİZM VE AKP,1,KADINLAR GERƇEKTEN DE “SINIFLAR-ÜSTÜ” MÜ,1,KADINLAR İƇİN OLABİLECEK EN KƖTÜ ALAŞIMIN ORTASINDAYIZ,1,KADINLARA KENTLERE GECELERE DAİR,1,KADINLARIN KURTULUŞU: MARKSİZM’SİZ OLUR MU,1,kadin,65,kadinlar,11,KALBİM(İZ) CİZRE’DEDİR,1,kapitalizm,26,KAPİTALİZM KÜLTÜR DİRENİŞ,1,KAPİTALİZMİN KENDİNİ İMHASI: NEOLİBERALİZM,1,kart,1,katlamlar,1,katliamlar,8,KELLE FIYATINA HÜRRIYET ESIRLIK BEDAVA,1,KENTİ (YOKSULLARINDAN) TEMİZLEMEK,1,KEŞFEDİLMEMİŞ GELECEĞİN BİƇİMLENMESİ İƇİNDİ SAMİR AMİN,1,kitap,35,KOBANÊ BİZİMDİR BİZ KOBANÊ’YİZ,1,KOLEKTİF BİR DEVLET CİNAYETİ: HRANT DİNK,1,komünizm,6,kriz,57,KRİZ SAVAŞ VE Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI ÜZERİNE GƖRĆœÅžLER,1,KRİZDEN İNSAN MANZARALARI[*],1,KÜLTÜR “YERLİ VE MİLLİ” MİDİR?YA DA NEDİR,1,kültür sanat,30,KÜRESEL KÜLTÜR” MÜ,1,kürt sorunu,1,laiklik,1,LAİKLİK Mİ HANGİSİ,1,latin amerika,15,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ - 1/ BREZİLYA ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA: SAĞIN GERİ DƖNĆœÅžĆœ-2/ PARAGUAY: “TEKNİK DARBE,1,LATİN AMERİKA’DA BARIŞ SÜREƇLERİ,1,LATİN AMERİKA’DAN “BARIŞ SÜREƇLERİ”: EL SALVADOR ƖRNEĞİ,1,LATİN AMERİKA’NIN DESAPARECIDO’LARI,1,leninizm,4,LÜZUM” ÜZERE: BİR KEZ DAHA İSTANBUL SEƇİMİ,1,MAĞLUP MU DENİR ŞİMDİ ONLARA?,1,MARKSİST-LENİNİST ROMAN YAZARI : VEDAT TÜRKALİ,1,marksizm,6,MARKSİZM + V. İ. LENİN = EKİM DEVRİMİ (NOTLARI),1,MARKSİZM AİLE AŞK CİNSELLİK ÜZERİNE SƖYLEŞİ,1,MARKSİZM VE KADIN ÜZERİNE,1,Marksizm ve Kadın: Emek Aşk Aile,3,MARKSİZM VE KADINLARIN KURTULUŞU,1,MARX’IN DĆœÅžĆœNCE DÜNYASINA BİR SEYAHAT: ETNOLOJİ DEFTERLERİ,1,MARX’TAN ƖĞRENEN BİR ƇUKUROVALI: OKTAY ETİMAN,1,MASKELİ FAŞİZM: “POPÜLİST AŞIRI SAĞ,1,medya,1,MEVTAYI İYİ BİLMEZDİK,1,milliyetci,2,mizah,2,MURAT’IN DĆœÅžĆœ LAMBORGHİNİLER VE DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLMEK,1,mücadele,18,MÜCADELE BOYU BİR YAŞAM: SCHAFIK JORGE HANDAL,1,MÜCADELEYE DEVAM”[1] “BU DAHA BAŞLANGIƇ,1,NE OLDU O “İMTİYAZSIZ SINIFSIZ KAYNAŞMIŞ KİTLE”YE,1,NEO-FAŞİZM(LER) “FEMİNİST” Mİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’DE MUHAFAZAKƂRLAŞMA/ DĆœÅžKÜNLEŞME DİYALEKTİĞİ,1,NEO-LİBERAL TÜRKİYE’NİN “EN ALTTAKİLER”İ: Ä°ÅžĆ‡Ä° SINIFI KÜRTLEŞİRKEN,1,neoliberal,12,newroz,1,NİCE ONYILLARA ‘YENİKAPI’LI YOLDAŞLAR,1,O GÜN BU ÜLKEDE. O GÜN O ALANDA,1,OĞLUM(UZ) ƖLÜMSÜZDÜR,1,ohal,4,OKTAY AĞABEY(İMİZ,1,ONLAR ƇALIP ƇIRPTIKƇA BİZ YOKSULLAŞIYORUZ,1,ORƇUN,1,ortadogu,10,ORTADOĞU’DA BİR KARABASAN: IŞİD,1,OSMANLI’YI “İHYA” ETMEK: AKP’NİN TƖRENLERİ,1,OTUZƜƇ KOR DĆœÅžTÜ YÜREĞİMİZE…,1,ƖFKELENİNCE ƇOK GÜZEL OLUYORSUN TÜRKİYE,1,ƖFORİNİN ORTASINDA,1,ƖĞRETTİKLERİ HATIRLATTIKLARIYLA GREİF DİRENİŞİ,1,ƖLÜMSÜZ ABİ(MİZ) OKTAY ETİMAN,1,ƖRGÜTLÜ MÜCADELE ETİĞİ VE SOSYALİST DEMOKRAS,1,ƶteki,29,ƖZEL MÜLKİYETİN DEVLETİN KƖKENİ ÜZERİNE,1,ƖZERKLİKƇİ ANAYASA SONRASINDA BOLİVYA DERSLERİ,1,ƖZGECAN’IN KATLİNİN AKP’YLE NE İLGİSİ VAR,1,ƶzgeƧmis,1,ƶzgürlük,5,panel,3,PARANOYA VE MEGALOMANİNİN (“YENİ”) REJİMİ,1,PARİS KATLİAMI “BARIŞ SÜRECİ” VE HESAPLAŞMA,1,politika,13,POPÜLER KÜLTÜRE ELEŞTİREL BAKIŞLAR - KISA BİR TARİHƇE,1,postmodernizm,1,protesto,2,RECEP’İN TÜRKÜ(/ŞİİR)LERİ,1,referandum,3,rejim,1,roboski,1,ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ,1,rƶportaj,12,SAHİ “VESAYET (REJİMİ)” KALKTI MI,1,SAHİCİ OLMAK,1,savas,4,savas-baris,1,SAVAŞ ŞIDDET ÜZERINE EKONOMI-POLITIK VE ANTROPOLOJIK NOTLAR,1,SAYGI VE HAYRANLIKLA ƇHD GENEL KURULU’NA,1,secim,18,secimler,4,seƧim,5,SEƇİMLERİN SONRASINDA,1,seminer,1,sempozyum,1,SEN ƇƜRÜMENİN RESMİNİ ƇİZEBİLİR MİSİN ABİDİN?YA DA MEMLEKETTEN EĞİTİM MANZARALARI,1,SEN MİSİN “BARIŞ” DİYEN,1,sibel ƶzbudun,1,sinifsal bakis,11,SİVAS KATLİAMI O GÜN ORADA BİTMEDİ,1,siyonizm,4,SİYONİZM ANTİ-SEMİTİZM VE BİR “MUGALATA” ÜZERİNE,1,SOMA “SON” OLSUN; AMA DEĞİL,1,sosyal bilimler,4,SOSYAL BİLİMLER: BİR ŞEY YAPMALI,1,sosyalizm,15,SOYKIRIM ÜZERİNE RESMƎ SƖYLEMLER ya da T.C. SOYKIRIMI NEDEN TANIMALIDIR,1,SOYKIRIMA TANIKLIK(LAR),1,soykirim,2,sƶylesi,1,sƶyleşi,2,SƖYLEŞİ: OKURYAZARLIK ÜZERİNE,1,suriye,2,SURUƇ’UN İŞARET ETTİĞİ,1,SUSMA SUSTUKƇA SIRA SANA MUTLAKA GELECEK,1,SUSMA! SUSTUKƇA SIRA SANA GELECEK,1,SUYUN DELİ DUMRULLARI: ƖZELLEŞTİRMELER,1,SÜREKLİLEŞTİRİLEN OHAL VE,1,ŞİDDET Mİ MEŞRUİYET YİTİMİ Mİ,1,ŞİDDET NEDEN KAPİTALİZMİN “OLMAZSA OLMAZI”DIR,1,taksim,3,tanitim,14,TANTALOS’U YARATMAK,1,tarih,23,tck,2,tck301,1,teknoloji,1,temel demirer,17,tercüme,2,terƶr,1,TIMEO HOMINEM UNIUS LIBRI/ TEK KİTAPLI İNSANDAN KORKARIM,1,TOTALİTARYANİZMİ SOKAKTA ALT EDEBİLMEK,1,TOTALİTERLEŞMEYE İHVAN’LAŞMAYA KARŞI,1,TƖREN ULUS-DEVLET İKTİDAR[*],1,Turkey a Beauty When Angry,1,tüketim,1,Türk Akademiası: GerƧekten kadınlar iƧin Bir Cennet mi,1,TÜRK HALKI BARIÅžĆ‡I MI,1,TÜRK(İYE) İSLƂMI’NDA KADIN OLMAK,1,türkiye,85,ULAŞ ULAŞ’TIR,1,UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ: ŞAHİT OL ANKARA GARI,1,UNUTULMAMASI GEREKENLER,1,üniversite,6,ÜNİVERSİTEYİ ƖLDÜRMENİN SEKİZ YOLU (YA DA ÜNİVERSİTE PİYASAYA NASIL ENTEGRE OLUR,1,VAHŞETİN ALTERNATİFİ VAR ELBETTE,1,VAR OLANDAN KOPMAK İƇİN YEREL SEƇİM VE SORU(N)LARI,1,VENEZÜELLA VE EMPERYALİZM KONUSU,1,VESAYET REJİMİ” ƖLDÜ YAŞASIN “İLERİ DEMOKRASİ,1,video,26,VURUN “ƖTEKİ”NE,1,YA SEV YA TERKET: BİR BİAT ARACI OLARAK MOBBİNG,1,YA SOSYALİZM YA BARBARLIK,1,YANIT: OLAN VE GELEN[*],1,YARGI BAĞIMSIZLIĞI” MI DEDİNİZ,1,yasam,24,YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER NE KADAR “YENİ”,1,yeni yil,2,YENİ YƖK YASA TASLAĞI ÜZERİNE: PİYASA ÜNİVERSİTEYİ YUTARKEN,1,YENİDEN HAYKIRABİLMEK: “YERİMİZ MUTFAK DEĞİL DÜNYA,1,YERELİ BİRLİKTE YƖNETMEK - NASIL BİR DÜNYA İSTİYORSAK ƖYLE BİR YEREL YƖNETİM,1,YILDIZLARIN GÜNCESİNİ TUTAN ADAM: CENGİZ GÜNDOĞDU,1,yƶk,3,yƶnetim,1,YÜREĞİMİZDE,1,ZAPATİSTALARIN 33. YILI: BİR DEĞERLENDİRME,1,ZEYTİNLİĞİ ZİNDAN YAPAN SİSTEMATİK ZULME DİRENENLER,1,ZİNDAN(LAR)IN TÜRKƇESİ,1,ZORUNLU BİR AƇIKLAMA (II)… VE BİR EKLEME,1,
ltr
item
sibelšŸ‚Ć¶zbudun: “MARKSİZM VE KADIN” ÜZERİNE[1]
“MARKSİZM VE KADIN” ÜZERİNE[1]
sibelšŸ‚Ć¶zbudun
https://sibelozbudun.blogspot.com/2015/08/marksizm-ve-kadin-uzerine1.html
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/
https://sibelozbudun.blogspot.com/2015/08/marksizm-ve-kadin-uzerine1.html
true
1739006321341950428
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Diger daha fazla Yanıtla Cancel reply Sil Ana Sayfa Sayfa Posta Hepsini Gör BUNA BENZER Etiket Arsiv Ara Bütün Yayinlar İsteğiniz gönderi bulunamadı Ana Sayfaya Dön Sunday Monday Tuesday Wednesday Thursday Friday Saturday Paz Pts Sal Car Per Cum Cmt January February March April May June July August September October November December Oca Sub Mar Nis May Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara simdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS CONTENT IS PREMIUM Please share to unlock Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy