“Unutulanlar hariƧ yeni bir Åey yok.” [1] GeƧenlerde NTV ekranında bir haber Ƨarptı gƶzüme. Mealen Åƶyle bir Åeydi: GeƧen y...
“Unutulanlar hariƧ
yeni bir Åey yok.”[1]
GeƧenlerde NTV ekranında bir haber Ƨarptı gƶzüme. Mealen Åƶyle bir
Åeydi: GeƧen yıl benzin fiyatlarında yaÅanan hızlı yükseliÅ, ABD’de bisiklete
olan talepte bir patlama yaratmıÅ. Bunun üzerine ekonomik krizi de hesaba katan
kolları sıvamıÅ: bisikletle ilgili üretilebilecek her Åey, farlar, terlemeyi
ƶnleyen eÅofmanlar, bisiklet kaskları, boyalar, bisiklet ayakkabıları, havalı
seleler… tam istim hazırlanmıÅlar ki… kriz petrol fiyatlarının yere
Ƨakılmasına, benzinin ucuzlamasıyla birlikte ABD kentlerinin sokaklarını bir
kez daha –bir süredir ortalarda gƶzükmeyen Hummer’lar dahil- yeniden
otomobillerin kaplamasına, bisikletlerin ise arka bahçelerde çürümeye terk
edilmesine yol aƧmıÅ. Yorumcu bisiklet ve aksesuar üreticilerinin otomobilin
ABD’liler iƧin bir prestij nesnesi olduÄuna, dolayısıyla bisikletin de prestij
yitimini simgelediÄini, bƶylelikle, ABD’lilerin fırsat bulur bulmaz otomobile
dƶneceklerini gƶz ardı ettiklerini eklemeyi ihmal etmedi… Bu bir
“kriz manzarası”…
* * *
“Esenyurt’un iÅlek caddelerinden birinde bedeni Ƨƶp arabasının ardında
kaybolan bir Ƨocuk simsiyah ellerinin kavradıÄı arabanın uzun saplarını tüm
gücüyle Ƨekiyor. Biraz ƶtedeki Ƨƶp koyteynırının iƧine sarkan kardeÅi ise kaÄıt
ve plastik arıyor. Arkadaki yokuÅtan aÄabeyleri Ƨıkıyor yavaÅ yavaÅ, arabası
aÄzına kadar kartonla dolu. 30 yaÅındaki Ergün, 14 yaÅındaki Ersoy ve 12
yaÅındaki Birol, bu üç kardeÅ her gün kilometrelerce yol yürüyerek Ƨıkarıyor ekmeÄini...
300 milyon kira verdikleri evde beÅ kiÅi yaÅıyorlar. Babaları vefat
etmiÅ. Ev kirasının yanı sıra bir de kĆ¢Äıtları koydukları depoya 250 YTL kira
veriyorlar.
ĆƧ kardeÅin her gün kilometrelerce dolaÅarak topladıkları tonlarca
atıÄın bir ay sonunda ederi ise 700-800 YTL arasında deÄiÅiyor. Hayaller
sorulduÄunda ise aÄızlarını bıƧak aƧmıyor. Hayal kurmak bile Ƨok uzak onlara,
ortak cevap ‘bilmiyorum’. AÄabey BektaÅ, ‘Hayal olmadan bir Åey olmaz ama
boÅuna hayale de kim inanır’ diye konuÅuyor. Ersoy ise ‘HiƧbir Åey istemiyorum,
babam saÄ olsaydı yeter’ diyor.”
Evet, Katı Atık Toplayıcıları DerneÄi’nin tahminine gƶre Türkiye’de
yaklaÅık 200 bin kiÅi geƧimini, atık toplayıcılıÄından saÄlıyor ve Türkiye’deki
geri dƶnüÅümün yüzde 31’ini gerƧekleÅtiriyorlar. Ćstelik baÅları belediye ile
dertte. En son yürürlüÄe giren Ƨevre kanunu bu iÅi yasaklıyor ve bu onbinlerce
insanın iÅsiz kalması anlamına geliyor. Ćzellikle Ankara’da bu iÅin Åirketlere
ihale edilmesi sonrasında kĆ¢Äıt toplayıcıları zabıtalar tarafından
dƶvüldüklerini ƶne sürüyor.” Bu da bir
“kriz manzarası”…
* * *
“Tüm dünyayı etkisi altına alan finansal kriz, ABD’de iÅ bulamayan
kadınlar arasında hayat kadınlıÄına baÅvurma oranını artırdı. Bunlardan biri de
daha ƶnceden yüksek maaÅlı bir iÅte ƧalıÅan, 70 yaÅındaki Kimberly adıyla
basına tanıtılan kadın. 30 yere iÅ baÅvurusunda bulunup cevap alamayan
Kimberly, Nevada’nın en ünlü genelevlerinden biri olan ‘Mustang Ranch’te
ƧalıÅmaya baÅladı…
Mustang Ranch’de milyonlarca dolarlık iÅ dƶnüyor. Kendisi de eskiden
hayat kadını olarak gƶrev yapan Austin, ‘Gelenler Ƨok ama harcayacak Ƨok
paraları yok’ diyor. Austin, kriz dƶnemlerinde insanların ‘ilaƧ, likƶr ve
seks’ten kesmediÄini kaydediyor.” Bu da
ƶyle…
* * *
“Kadıkƶy’de zabıtaların kovaladıÄı kĆ¢Äıt mendil satan ilkƶÄretim
ƶÄrencisi 13 yaÅındaki Bülent Ćalıkıran, otomobilin Ƨarpması sonucu ƶldü. Küçük
ƧocuÄun annesi oÄlunun, pantolon alabilmek iƧin mendil satmaya gittiÄini
sƶyledi…
Fikirtepe Mandıra Caddesi’ndeki bir gecekonduda yaÅayan Ćalıkıran’ın
babası Mehmet Ćalıkıran, günübirlik iÅlerde ƧalıÅtıÄını ve maddi durumlarının
iyi olmadıÄını sƶyledi: “BeŠçocuÄum var. OÄlum bana yük olmamak ve bayram
harƧlıÄını Ƨıkarmak iƧin mendil satmaya gitmiÅti. OÄlum alın- teriyle mendil
satıyor. Hırsızlık mı yapmıŠki belediye onu yakalıyor? Buna sebep olan zabıta
ortada yok. Zabıta ƧocuÄu kolundan tutup arabanın altına atıyor. Bunların
sorumluları bulunsun…” Bu da dƶrdüncüsü…
Dikkat ederseniz dƶrt manzarada
da bir “deÄer yitimi” ƶyküsü var. İlkinde malların, ikincisinde emeÄin,
üçüncüsünde cinselliÄin, dƶrdüncüsünde ise insan yaÅamın…
* * *
“İnsanlık durumu”ndan, ya da
Erich Fromm’un yıllar ƶnce iÅaret ettiÄi üzere, “(var) olma”nın “sahip olma”ya
eÅitlendiÄi tüketim kapitalizmi evreninde metaların deÄeriyle insan(lar)ın deÄeri
arasındaki denkleÅmeden sƶz edelim bugün, dilerseniz…
“İnsanlık durumu” denildiÄinde
akla gelen, insanın “ƶz”üne deÄgin, tarihƶtesi, ebedĆ®, deÄiÅmez, tƶzsel bir
“Åey”dir ve “insanlık durumu”ndan sƶz etmek, genellikle felsefenin ve onun
“atasını tanımayan” evladı edebiyatın iÅi addedilir.
Oysa Marksistler, en azından
Marx’ın Feuerbach’la girdiÄi tartıÅmadan bu yana, İnsanın somut,
iktisadĆ®-siyasal, tarihsel-toplumsal bir varlık olduÄunu, evrensel ve ebedĆ® bir
“insanlık durumu”ndansa, somut insanın eylediÄi ve deneyimlediÄi somut koÅullar
iƧerisindeki durumu”ndan sƶz edilebileceÄini bilirler.
Bir baÅka deyiÅle, “insan(lık)
durumu”nu biƧimlendiren verili bir mekĆ¢nda, somut, tarihsel koÅullardır; bu
tarihsel koÅullar ise, insanların maddĆ® yaÅamlarını üretmek iƧin birbirleriyle
giriÅtikleri iliÅkilerin, yani üretim iliÅkilerinin tezahürleridir.
EÄer bu bƶyleyse, “insanlık
durumu” dediÄimiz durum ve koÅullar karmaÅası, üretim iliÅkileriyle baÄlantılı,
tarihsel, yani deÄiÅken/dinamik bir gƶrüngüdür; bir üretim tarzından diÄerine,
ya da mevcut üretim iliÅkilerinin salınımları ƧerƧevesinde farklılaÅır.
Kapitalizmin biƧimlendirdiÄi
“insanlık durumu”nu sanırız en iyi, tarih sahnesinde ilk kez insan-meta
iliÅkisinin insan-insan iliÅkisinin ƶnüne geƧmesi, yani meta fetiÅizmi
tanımlar. “Tüm toplumsal etkileÅim sürecinin meta biƧimindeki nesnelerin, yani
deÄiÅim deÄerlerinin mübadelesi biƧiminde gƶründüÄü”[2] bir ortamda, insanĆ®/insana ƶzgü olan her Åey, piyasaya dĆ¢hil olacak,
onun dolayımıyla ifade edilir hĆ¢le gelecektir.[3] Kaldı ki “küreselleÅme” olarak bilinen süreƧ(ler) de, piyasanın
kapsamının derinleÅip yaygınlaÅmasından ibarettir: dünyada kapitalist piyasa
iliÅkilerine dĆ¢hil olmadık tek bir ücra mezra, piyasa tarafından temellük
edilmedik tek bir insanĆ® hassa bırakmama, yani her yeri ve her Åeyi kapitalist
iliÅkilere dahil etme yolunda sınır tanımayan kƶklü bir süreƧ… Uzayı dahi meta
iliÅkilerine dahil etmeyi tahayyül eden bir süreƧ…
Nitekim, eÄer dünyanın en derin Ƨukuru olan Guam Ƨukurundan Walmart
poÅetleri Ƨıkıyorsa, ya da Meksika’nın güneyinde, Chiapas bƶlgesinde yaÅayan
Tzotzil yerlileri senkretik kiliselerinde düzenledikleri Pazar ayinlerinde “cin
Ƨıkarmak” iƧin Coca Cola tüketiyorlar ise, veya Kalahari Ƨƶlü sakinleri, ‘Kung
San’lar birbirleriyle cep telefonuyla iletiÅim kuruyorlarsa eÄer… Ya da tüm
insan duygulanım ve hĆ¢lleri: sevgi, nefret, aile baÄları, dostluk, ƶzveri,
annelik, babalık, sadakat, Åehvet, aylaklık, disiplin, ƶzen, temizlik,
pasaklılık, haset, sevecenlik, mahcubiyet, cesaret, ürkeklik… bir “deÄiÅim
deÄeri”ne dƶnüÅtürülebilir ya da bir metayla denkleÅtirilebilir hĆ¢le gelmiÅ
ise… Anlamları kapitalist piyasa iliÅkileri tarafından dƶnüÅtürülüyor ve/veya
tayin ediliyorsa[4]
… Günümüzde dünyanın manzarasını, ya da “insanlık hĆ¢lini” tayin eden temel dinamiÄin
kapitalist piyasa iliÅkileri olduÄunu ƶne sürebiliriz rahatlıkla.
İnsan iliÅkileri bir kez meta (ya da piyasa) iliÅkilerine tabi olduktan
sonra, onun salınımları doÄrultusunda salınacaÄı, tabiidir. Krize endeksli bir
üretim iliÅkileri biƧimleniÅi olan kapitalist piyasa ekonomisinin devrĆ® kriz
evreleri ƧerƧevesinde salındıÄı biliniyor.
Pek üzerinde durulmayan ise, kapitalizmin (küreselleÅen) kriz
evrelerinde yaÅanan “deÄersizleÅme” süreƧlerinin yalnız metaları, üretim
araçlarını ve onları üretme (ücretler) ve temellük edilme araçlarını (menkûl ve
gayrımenkĆ»l deÄerler) deÄil, aynı zamanda, kendilerine endekslenmiÅ tüm insanĆ®
deÄerleri de dibe doÄru sürüklediÄidir.
AƧımlayayım: Krizler, hiƧ kuÅku yok ki, kapitalist piyasada dolaÅımda
olan her Åeyin: metaların ve iÅgücünün deÄersizleÅtiÄi, “ucuzladıÄı”
momentlerdir. Yanı sıra, üretim araƧları yani fabrikalar, iÅletmeler ve onlara
finansman saÄlayan tüm kurum ve deÄerler (hisse senetleri, para, emlak/rant,
kredi sistemleri…) de deÄer yitimine uÄrar.
Ama kriz süreƧlerinde ucuzlayan yalnızca metalar, iÅgücü, para, hisse
senetleri, gayrımenkuller, vb. deÄildir. İnsan duyguları ve insanĆ® deÄerler de
bu süreƧlerde dibe vurur…
* * *
“İnsan duyguları”, “insanĆ®
deÄerler” dedik. En Ƨok “kutsanan”larından birini ele alalım. “Analık” mı
dediniz? Buyurun:
“(Hollanda’nın)
Ghent kentinde, temmuzda doÄan bebek, anne-babası tarafından internete konulan
reklamla satıÅa Ƨıkarıldı. ĆocuÄu olmayan Hollandalı Ƨift doÄumdan birkaƧ saat
sonra basının 5 ila 10 bin Avro (10 bin ila 20 bin YTL) arasında olduÄu yƶnünde
tahmin yürüttüÄü bir fiyata bebeÄi aldı. Ćocuk Bakım ve Koruma Kurulu ise
mahkemeye baÅvurdu.”
Peki ya insan emeÄi?
“ABD’de
baÅlayarak tüm dünyaya yayılan kriz 300 bin kiÅiyi iÅinden etti. ABD’li
Citigroup 52 bin kiÅi ile en Ƨok iÅƧi Ƨıkaran grup. Teknoloji ve otomotiv
devleri de zorda. ABD’deki sorunlu kredilerle patlak veren kriz yüzbinlerce
ƧalıÅanı iÅinden etti…”
“Ya insan saÄlıÄı” mı dediniz?
Mesela “bebek ƶlümleri”? Okuyalım:
“BirleÅmiÅ
Milletler Ćocuk Fonu (UNICEF) DoÄu Asya ve Pasifik Direktƶrü Anapama Rao Singh,
etkisi aÄırlaÅan mali krizin Ƨocuk ƶlümleri ve yetersiz beslenen Ƨocuk sayısını
arttıracaÄına yƶnelik kaygısını dile getirdi…”
Evet, kriz süreçleri, özellikle
de yoksul ülkelerde insan saÄlıÄında net bir deÄersizleÅmeye yol aƧmakta:
“Ekonomik
krizlerin en gƶzle gƶrünür sonuƧları gelirlerin düÅmesi, iÅsizliÄin artması ve
fakirliÄin belirginleÅmesidir. Kriz dƶnemlerinde hükümetler de saÄlık ve eÄitim
alanlarına yapmıŠoldukları sosyal harcamaları kısmaktadırlar. 1980’li yılların
baÅında yaÅanan Latin Amerika ekonomik krizi ile 1997-1998 yıllarında baÅlayan
DoÄu Asya ekonomik krizinin saÄlıÄı olumsuz olarak etkilediÄi ve saÄlık
verilerini yaklaÅık 15-20 yıl geriye gƶtürdüÄü gƶrülmüÅtür.”
Bu saptamalar doÄru olmasına doÄru, ve doÄru olduÄu ƶlçüde vahim de…
Daha vahimi, piyasa’nın saÄlık –ya da insan yaÅamı- karÅısındaki, insanın
kanını donduran Åu buz gibi “rasyonelliÄi” deÄil mi: “Yoksulluktan kaynaklanan ƶlümlerin ƶnlenmesi pek iyi bir Åey deÄildir.
Ćünkü bu gelecekte nüfus artıÅına ve dolayısıyla da daha fazla yoksulluÄa baÄlı
ƶlümlere yol aƧacaktır.”[5]
Sƶz saÄlıktan aƧılmıÅken, “akıl
saÄlıÄı”yla devam edelim mi? İÅte iki güncel haber:
“Dünya SaÄlık
Ćrgütü (WHO), 10 Ekim Dünya Ruh SaÄlıÄı Günü’nde geliÅmekte olan ülkelerdeki
ruh hastalarının tedaviye ulaÅamadıÄına dikkat Ƨekti. WHO yetkilileri, yoksul
ülkelerde dƶrt ruh hastasından en az üçünün tedavi gƶremediÄini, hükümetlerin
ruh saÄlıÄına daha fazla para ayırması gerektiÄini belirtti. Tablo Türkiye’de
de pek iƧ aƧıcı deÄil. Psikiyatri DerneÄi BaÅkanı Dr. Åeref Ćzer’e gƶre,
Türkiye’de 15-55 yaÅ nüfusta en yaygın beÅ hastalıktan biri depresyon ve
anksiyete bozuklukları…”
“Bunlar doÄrudan ekonomik
gƶstergelerle ilgili konular. Bu nedenle krizden etkilenmeleri doÄaldır. Ama
bir de doÄrudan paraya endekslenemeyecek olanlar var” mı diyorsunuz? ĆrneÄin
büyüklere saygı gibi geleneksel deÄerlerimiz? Bakalım:
“Aksaray’da 3
Ƨocuk, Kurban Bayramı’nda el ƶpme bahanesiyle kapısını Ƨaldıkları 46 yaÅındaki
A.K.’yi ƶnce dƶvdü, sonra tecavüz edip 1000 YTL’sini gasp etti. Zanlılar 15
yaÅındaki A.U., kardeÅi 14 yaÅındaki E.U ve arkadaÅı 14 yaÅındaki İ.B.,
kaƧtıkları Ankara’da polis tarafından yakalanarak cezaevine konuldu.”
Veya “küçüklere sevgi”?
“Hatay’ın İskenderun
İlƧesi’nde, erkek torunu olmasını isteyen 46 yaÅındaki Sevi Gƶk’ün, gelini
Müzeyyen Gƶk’ün 4 ay ƶnce dünyaya getirdiÄi bebeÄi Hatice’yi dƶverek
ƶldürüldükten sonra kundaÄa sarıp kanala attıÄı iddia edildi.”
Ya da “aile baÄları?”
“KüçükƧekmece’de
B.K.’nın ƶz kızı 16 yaÅındaki E.’ye 9 yıldır tecavüz ettiÄi ortaya Ƨıktı. ĆƧ
kez kürtaj yaptırdıÄı ƶÄrenildi… Babanın kızına defalarca tecavüz ettiÄini
E.’nin annesi ve babaannesinin bildiÄi ancak korkularından sustukları ƶne
sürüldü. E., annesinin kendisine ‘Babanı sƶyleme. Daha ƶnce ƧıktıÄın erkek
arkadaÅının ismini ver’ dediÄini sƶylediÄi de ƶÄrenildi.”
Peki ya aÅk? Evlilik? Akrabalık
iliÅkileri?
“Kadın
DayanıÅma Vakfı’nın Ankara’daki gecekondularda yaÅayan kadınlar arasında
yaptıÄı araÅtırma ise kadınların yüzde 97’sinin kocalarının saldırısına
uÄradıÄını tespit ediyor. Ankara Tabip Odası’nın yaptıÄı araÅtırmaya gƶre ise,
kadınların yüzde 58’i yalnızca kocalarından, niÅanlılarından, erkek
arkadaÅlarından ve erkek kardeÅlerinden deÄil, kadın akrabalar da dahil olmak
üzere kocalarının ailesi tarafından da Åiddete maruz kalıyor.”
“DoÄruluk, dürüstlük” mü dediniz?
“Ankara GenƧ
İÅadamları DerneÄi’nin yaptırdıÄı, ‘GenƧlik, İtibar, İŠHayatı ve Gelecek
AraÅtırması’ anketi, Türkiye’de yaÅayan genƧlerin ƧoÄunluÄunun ülkenin
geleceÄinden ümitsiz olduÄunu ortaya koydu. GenƧlerin ƶnemli bir bƶlümü
rüÅvetle vergi kaƧırmayı da doÄal buluyor.”
Ya da daha “harbĆ®” deÄerlerimiz?
Mesela “delikanlılık raconu”?
“Bursa’da jandarma
tarafından düzenlenen operasyonda, pitbull köpekleriyle korkutup tecavüz
ettikleri genƧ kızların gƶrüntülerini kaydedip, tehdit ve Åantajla fuhuÅ
yaptırdıkları ƶne sürülen Ƨete ele geƧirildi… Ćete elemanlarının bir bƶlümünün
lise ƶÄrencilerinin de aralarında bulunduÄu kızları arkadaÅlık kurarak kandırdıÄı
belirlendi. Ćete üyelerinin evlerine gƶtürdükleri genƧ kızları 4 pitbull
kƶpeÄiyle tehdit ederek tecavüz ettikleri, kaydettikleri gƶrüntüleri ailelerine
yollama tehdidiyle kızları fuhuÅa zorladıkları anlaÅıldı. Bu kiÅilerin Ƨok
sayıda yaralama, yaÄma ve tehdit olayının da faili olduÄu belirlendi.”
“GƶsteriÅten kaƧınma, sadelik,
alƧakgƶnüllülük, tokgƶzlülük” mü diyorsunuz?
“Türkiye’de
televizyon izleyicisinin yıllardır vazgeƧemediÄi programların baÅını yarıÅmalar
Ƨekiyor. Hele bir de bol ƶdüllü yarıÅma ünlü bir tip tarafından sunulunca
reytingleri sallıyor. İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali MüÅavirler Odası’nın
(İSMMMO) ‘Hayaller YarıÅıyor’ baÅlıklı araÅtırmasına gƶre, televizyonlarındaki
yarıÅma programlarına ilgi artıyor, her 100 yetiÅkinden 15’i yarıÅmacı olmak
istiyor. İSMMMO’dan yapılan yazılı aƧıklamada yer verilen araÅtırmaya gƶre,
Türkiye’de yaklaÅık 2.5 milyon insan yarıÅma programlarına yarıÅmacı olmak iƧin
baÅvurdu ve sırada bekliyor.”
Ve nihayet: “En kutsal deÄer,
İnsan yaÅamı”, diyorsanız, bunun tezatlı iki boyutu var. AƧlıktan kırılan
yoksullar ve birbiri peÅisıra canlarına kıyan ünlü iÅ adamları.
“BM Tarım ve
Gıda Ćrgütü’nün (FAO) yayımladıÄı rapora gƶre dünyada 963 milyon kiÅinin
2008’de aƧlık ƧektiÄi ortaya Ƨıktı. Bu da 2007 ile kıyaslandıÄında 40 milyon
artıÅa denk geliyor. Raporda bu bilanƧonun ƶzellikle gıda fiyatlarının artıÅı
ve ekonomik krizden dolayı aÄırlaÅtıÄı kaydedildi. Kƶtü beslenmeden en fazla
etkilenen bƶlgeler Asya ve Sahra Altı Afrika’sı olarak dikkat Ƨekiyor.”
En yoksul ülkelerde yaÅayan
milyonlarca insan aƧlıktan, susuzluktan, ƶnlenebilir salgın hastalıklardan,
etnik/dinsel boÄazlaÅmalardan kırılıyor. Peki ya “en zenginler”? Onların keyfi
yerinde mi? Küresel kapitalizmin krizinin patlak vermesiyle birlikte, önce
finans sektƶründe baÅladı intihar salvosu…
“- İsviƧre’de,
dünyanın en zenginlerinin 300 milyar dolarını yöneten Julius Baer bankasının 52
yaÅındaki CEO’su Alex Widmer, Lehman Brothers’ın iflasından kısa bir süre sonra
evinde ölü bulundu.
- Yeni
Zelandalı ünlü finans uzmanı ve İngiltere’de yatırım Åirketi Olivant
Advisers’in CEO’su Kirk Stephenson, Londra’da hızlı tren raylarına atlayarak
intihar etti.
- Yüzyılın
dolandırıcısı Nasdaq eski BaÅkanı Bernard Madoff’a 1.4 milyar dolar kaptıran
Access İnternational CEO’su Fransa’nın ünlü finans uzmanlarından Thierry de la Villehuchet,
Newyork’ta bir gƶkdelenin 22. katındaki ofisinde bileklerini keserek canına
kıydı.
- HSBC
bankasının Türkiye’den de sorumlu sigorta departmanının müdürü 49 yaÅındaki
Christen Schnor, Londra’da 5 yıldızlı bir otel odasında, kendisini gardırop
demirine kemeriyle asarak hayatına son verdi.”
Salgın, ardından “reel sektƶr”e
sıƧradı:
“Ekonomik kriz
sebebiyle intihar eden iÅadamlarına yenileri eklendi. Dünyanın en zengin
94’üncü insanı Adolf Merckle, tren altına atlayarak, ABD’li gayrimenkul
müzayede Åirketi Sheldon Good’un baÅkanı Steven Good da tabancayla intihar
etti.”
İntihar dalgasından Türkiye de
baÄıÅık deÄil:
“- AKP Yalova
Ćiftlikkƶy ilƧesi eski BaÅkan Yardımcısı 58 yaÅındaki Erkan BaÅaran, piyasaya
100 bin liralık borcunu ƶdeyemeyince, evde baÅına tabancasını dayayıp intihar
etti.
- Ćorum’da 28
yaÅındaki market iÅletmecisi Ali Ćoban, borƧlarını ƶdeme umudunu kaybedince,
iÅyerinde tabancasından Ƨıkan tek kurÅunla hayatına son verdi...”
* * *
Evet. Yalnızca menkul/gayrımenkul
kıymetlerde bir deÄersizleÅme deÄil, yaÅadıÄımız. Aynı zamanda “insanĆ®
deÄerler” de dibe vurmakta. İÅin ürküntü veren yanı, kapitalizm küreselleÅtiÄi,
yani küresel piyasaya dahil olmadık bir dünya bucaÄı kalmadıÄı ve küresel
tüketim toplumunda metaya dƶnüÅtürülmedik en küçük bir insanĆ® hassa kırıntısı
kalmadıÄı ƶlçüde, deÄersizleÅme de “topyekĆ»n” bir nitelik kazanıyor.
Unutulmasın, “1929 buhranında dünya nüfusunun üçte ikisi kırsal kesimde
yaÅıyordu. Hayatlarını kendi mahsulleriyle idame ettirebildiler. Bugün
insanların yarısından fazlası Åehirlerde. Aileler küçüldü, baÄlar gevÅedi.
İÅsiz kalmak, aƧ kalmak demek.”[6] Bir baÅka
deyiÅle, 1929 krizinde insanlıÄın büyük bƶlümü, piyasa aÄının dıÅında
bulunduÄundan, ya da dıÅına Ƨıkma olanaÄına sahip olduÄundan, deÄersizleÅme bu
denli toptan olmadı.
Bu nedenle, mevcut krizi bir
“uygarlık krizi” olarak tanımlayan BM İnsan Hakları DanıÅma Kurulu üyesi Jean
Ziegler,[7] haklıdır. Yeryüzünde yaÅamı tehdit eden
“küresel ısınma” karÅısında düÅünebildiÄi tek alternatif “etanol” olan, yani
otomobilden vazgeƧmemek iƧin mısır üreticisi ülkelerin halklarını aƧlıÄa mahkĆ»m
etmekten Ƨekinmeyen kapitalist “uygarlık” ƧƶküÅün eÅiÄine gelmiÅtir. Bu son
“kriz”den Ƨıkma/restorasyon olanaÄı ne olursa olsun, kapitalist-olmayan bir
uygarlıÄı tasarlama ve hayata geƧirmenin zamanı Ƨoktan geldi de geƧiyor bile...
Ćyle gƶzüküyor ki, bu baÅarılamazsa, ƶnümüzde “kırk katır/kırk satır”
aƧmazından baÅka bir Ƨare kalmayacak…
26 Ocak 2009
09:06:19, Ankara
N O T L A R
[*] 31 Ocak 2009 tarihinde Ćzgür Ćniversite’de (Ankara)
“Kriz ve İnsanlık Durumu” baÅlıÄıyla verilen Konferans da yapılan konuÅma…
Sosyalist Demokrasi, Yıl:4, No:75, 7 Åubat 2009…
[1] Fransız Atasözü.
[2] J. Israel, Alienation, From Marx to Modern Sociology, Boston,
Allyn and Bacon, 1971, ss.272-73.
[3] Ayrıntılı bir okuma iƧin
bkz. S.Ćzbudun, G. MĆ”rcus, T. Demirer, YabancılaÅma
Ve… Ćtopya Yayınları, Ankara, 2008.
[4] Ćarpıcı bir ƶrneÄi, Quand la misĆØre chasse la pauvretĆ© (Sefalet
YoksulluÄu KovduÄunda) baÅlıklı
kitabında (Paris/Arles, Fayard/Actes Sud, 2003) Majid Rahnema veriyor:
“Yoksulluk binlerce yıl boyunca‘sıradan ƶlümlüler’ iƧin, hem gƶreli bir
saygınlık iƧerisinde yaÅamaya olanak saÄlayan hem de sefalete karÅı mücadeleye
olanak tanıyan, basit ve sürdürülebilir (convivial)
bir yaÅam tarzı olageldi. Modern iktisat, bu yaÅam tarzını karalayıp toplumsal
olarak yaratılmıŠgereksinimlere dayalı bir baÅkasıyla deÄiÅtirmek adına,
insanların devasa ƧoÄunluÄunu misli gƶrülmemiÅ bir sefalete mahkĆ»m kıldı. (…)
Sefalet, ütopik bir zenginleÅme adına, yoksulluÄu ve onunla birlikte,
modernitenin ÅafaÄına dek yoksullara saygın bir yaÅam sürdürme olanaÄını
saÄlayan geƧim tarzlarını ‘kovmayı’ baÅardıÄına gƶre, bu sonuncular sefalete
geƧit vermeme gücünü kendilerinde bulabilecekler midir?” (M. Rahnema, J.
Robert, La puissance des pauvres,
Actes Sud, Paris, 2008: 15-16.)
[5] T. Pogge’dan aktaran: Nadim
Macit, “Siyasetin Dili DeÄiÅecek”, Cumhuriyet
Strateji, Yıl:5, No:233, 15 Aralık 2008, s.12-13.
[6] Gündüz Vassaf, “Dünya
Nereye Gidiyor?”, Radikal, 30 Kasım
2008, s.22.
[7] L’HumanitĆ©, International, 14 Kasım 2008
Yorum Ekle